28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 27 Ağustos 2015 KULTUR İ Can erok Türk edebiyatının iki dev imzasına onur ödülü Türk edebiyatının iki büyük ustası, Hıfzı Topuz ve gazetemiz yazarı Ataol Behramoğlu’na, ‘Uluslararası Knidos Kültür ve Sanat Akademisi’ (UKKSA) tarafından, ‘Yaşam Boyu Onur Ödülü’ verildi. Uluslararası Knidos Kültür ve Sanat Akademisi’nde EDİTÖR: EVRİM ALTUĞ TASARIM: BETÜL BERİŞE yapılan ödül törenine, CHP’li Datça Belediye Başkanı Gürsel Uçar ve seçkin bir davetli topluluğu katıldı. Gazeteci yazar Hıfzı Topuz’un rahatsızlığı nedeniyle katılamadığı ödül töreninde, şair, yazar ve çevirmen Ataol Behramoğlu, okurlarıyla buluştu. ‘Ne ben onun cumhuruyum, ne o benim başkanım’ stanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’ndan önceki gün ihraç edilen oyuncu Levent Üzümcü, bu işten atılmayla ilgili CEREN ÇIPLAK sorularımızı yanıtladı. Başkanı olduğunuz İŞTİSAN’ın deyimiyle gündelik siyasete kurban edildiğinizi düşünüyor musunuz? Gündelik siyasete malzeme edilmeye çalışıldığımı hissediyorum. Biz gündelik siyasi manevralardan daha güçlüyüz. Malzeme etmek isteyenlerin zekâsı buna yetmez. Şehir Tiyatroları’nın size destek toplantısında yöneticiler siyah giyindi ve yas ilan etti. Bu tutum tiyatroya karşı inancımı ve gücümü arttırdı. Çok teşekkür ediyorum herkese, böyle bir olaydan böyle bir güzellik çıkması iyi oldu. Çocuklarınız “Baba neden sahneye çıkmıyorsun?” diyor mu? Ada sordu, “Seni tiyatrodan atıyorlar mı? Kim atıyor?” dedi. Ben de kimin attığını izah etmeye çalıştım. Vicdansız insanların olduğunu söylemeye çalıştım. Vicdansızlık örgütlendi Türkiye’de, vicdansızlığı güç olarak görüyor insanlar. Bunun asla kabul göreceğini zannetmiyorum. Tek üzüldüğüm nokta bu, bir tek çocuklara bunu açıklamakta zorlanıyorum. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’de sistem fiilen değişmiştir” demişti. Şehir Tiyatroları yöneticileri de kendileriyle irtibat kurulmadan, tepeden inme kararla atıldığınızı açıkladılar. Böylece, Şehir Tiyatroları’nın yönetim kurulu ve disiplin kurulu yok sayıldı. Özetle, Şehir Tiyatroları’nın yönetiminin fiilen değiştiğini, Türkiye’deki yönetim şeklinin sanat alanında da fiilen değiştiğinin de ilk örneğinin bu ihraç vakası olduğunu söyleyebilir miyiz? Aynen öyle. Şehir dan n ı’ r la o r t a iy T n ihraç edile ü ümc z Ü t n e v e L 17 Dün duyurduğumuz gibi Emir büyük yerden’ diyen Üzümcü, Cumhurbaşkanı Erdoğan için ‘Beni kendi cumhuru olarak görmeyen bir başkan benim umurumda değil’ ifadesini kullandı. Uyumak, uyanmak… Metin Altıok’tan sonra bu kez Onat Kutlar’ı gördüm rüyamda. “Yeter ki Kararmasın”ı şu sıra yeniden oku, dedi ve çıktı gitti. Üzümcü: Müthiş bir hukuksuzluğa imza atıyorlar. Ben savunma dilekçemde kendilerinin yapmış olduğu şeyin bir suç olduğunu söyledim. Ne ben onun cumhuruyum ne de o benim başkanım. Ben onun cumhuru değilim, onun milli iradesi ben değilim. O da benim başkanım değil. Beni kendi cumhuru olarak görmeyen bir başkan benim umrumda değil. Bu ülkenin geleceğini, umudunu içinde barındıran insanlara bangır bangır “vatan haini” dedi. Kimse kendini kandırmasın. Tiyatrodan ihraç edilmenin zamanlaması manidar mı? Neden şimdi? Demek ki açıkhavadaki oyunumu beklemişler. 2007’den 2015’i hesaplayabiliyorlar. Temmuz ayının birinde ihraç kararını almışlar, Belediye Başkanı Beyefendi imzalamış. Bana 25 Ağustos’ta bildirdiler. Neden seçim 1 Kasım’da? Yok yere tekrarlanan bu seçim neden 1 Kasım’da? Bunları hesaplıyorlar. Erken seçimden umudunuz ne? Bu yaşadığım süreç içerisinde beni siyasi partilerden sadece CHP’nin genel başkanı ve milletvekilleri aradı. Rejimini zorla dayatmaya çalışan bir partiden bunu beklemiyorum zaten, benim onlardan bir beklentim yok. Beni ne MHP, ne HDP’den bir kişi bile aramadı. Bir tek CHP milletvekilleri aradı. Bu ihraç kararı için Levent Üzümcü üzerinden sanatçılara verilmeye çalışılan bir gözdağı diyebilir miyiz? Yapmaya çalıştıkları buysa çok yanlış adamı seçtiler. Bu tarz şeylerle susturabilecekleri biri değilim. Uyuşturucu davaları emsal gösterilerek susturacakları, vergi borcuyla korkutacakları, geceleri gelip de gizli kamerayla onunla bununla fotoğrafını çekecekleri bir insan değilim. Ne yapsınlar? Neyle ne yapabilirlerdi? Kasıldıkları nokta oydu. Gezi Direnişi’ne katılan birçok arkadaşımız kart gibi oynandı. Baktılar bana bu anlamda hiçbir şey yapamıyorlar meslekten atmaya çalışıyorlar. Bugünden itibaren nasıl bir mücadele yolu izleyeceksiniz? Karşı durduğum şeyleri söylemeye devam edeceğim. Bizi diyalog kültüründen uzaklaştırmaya çalışmalarına karşı duruyorum. Bunca zamandır bir tane AKP’li milletvekilini gördün mü televizyonda açıklama yaparken. Neyin ne olduğunu görmemek için bildiğin kör olmak lazım. Darbe döneminde, beni attıkları memur siyaset yapamaz maddesinden attıkları tiyatrocu abilerimizin hepsi haklı bulunarak çatır çatır geri döndü. Müthiş bir hukuksuzluğa imza atıyorlar. Ben savunma dilekçemde kendilerinin yapmış olduğu şeyin bir suç olduğunu söyledim. Kaybedecekleri bir davayı açmaları kendilerini zarara sokmak oldu. Geri dönebilecek misiniz? Tabii ki döneceğim. Döndükten sonra da görevi kötüye kullanmaktan dava açacağım. Hiç kimsenin bana bunu yaşatmaya hakkı yok. Kime açacaksınız davayı? Bunun altında imzası olan herkese dava açacağım. ana bir şeyler oldu. Eskiden bu kadar rüya görmezdim. Bugünlerde bir rüyadan başka bir rüyaya uyanıyorum. Bir süre önce Metin Altıok’u görmüştüm rüyamda. Bana, şu yaşadığımız günlerde, “Kimliksiz Ölüler” şiirini anımsatmıştı. Geçen hafta sizlerle paylaşmıştım. Bu kez, Dünya Barış Günü yaklaşırken, Onat Kutlar girmesin mi rüyama… Bir elini çenesine dayamıştı. Bıyığının üstünden hüzünlü gözlerle bakıyordu. “Yeter ki Kararmasın’ı şu sıra yeniden oku” dedi ve çıktı gitti rüyadan. O gitti, ama rüya bitmedi. Onun, her yılın ilk gününe kahvesini yudumlayarak başladığı Piyer Loti Kahvesi’nde buldum kendimi. Bir sade kahve söyledim, sigaramı yaktım, açtım “Yeter ki Kararmasın”ı… “Düşle Gerçek Arasında” bir yerdeydim: “Nasıl bir alacakaranlık… Geceyle gündüzün arasına sıkışmış uzun bir kör saat. Geçmişle geleceğin, doğuyla batının, ölümle yaşamın arasına sıkışmış. Alacakaranlık görünmez bir çevrintiyle yutup götürüyor her şeyi. Bu noktada onurla alçaklığın sınırları birbirine karışır. Her şeyin. Direnmenin, köşeyi dönmenin, özgürlüğün, tutsaklığın. Çıkmak? Böyle durumlarda herkesten önce birilerinin dönüp kapıya bakmaları gerekir. Oysa Bizans’ın iç içe çemberlerinde, sıkıştırılmış köle sarhoşluğuyla dolanıyoruz.” Başımı kitaptan kaldırıp çevreme bakıyorum, “Yalnız Değiliz”: “Yaşadığımız günlerin toprağına acının, yalnızlığın tohumları ekiliyor her gün. Ama gene de hiç unutmadan yapabileceğimiz bir şey var: Bir insan elinin sıcaklığındaki dayanışmayı gerçekleştirmek. Her şeyi değiştirebilir bu. Çünkü ayışığı, güzel değişimlerin tanrıçasıdır…” Piyer Loti Kahvesi’nden Haliç’i seyrederken, 9. yüzyılın Japon kadın ozanı Ono Komaçi’nin dizeleri geçiyor aklımdan, bir sözcüğü değişerek: “Uykumda barışı / gördüm göreli, / yumdum gözlerimi, / düşlere bağladım / bütün umutlarımı.” Tam o sırada, Leonardo çıkageliyor rüyama. “Göz” diyor, “uykudaki düşlerde, uyanıklıktaki düş gücünden daha açık seçik görür.” Çok geçmeden, Paul Valéry beliriveriyor, gülümseyerek: “Düşlerinizin gerçek olmasını sağlamanın en iyi yolu uyanmaktır.” Uyanıyorum... B İŞTİSAN’DAN AÇIKLAMA Söz, karalar bağlayan rda tiyatrocula Yazıcıoğlu, bir sanatçının görüşleri nedeniyle kurumdan çıkarılmasının hukuksal olarak kabul edilemez olduğunu söyledi. İBBŞT Genel Sanat Yönetmeni Erhan Yazıcıoğlu ve ekibi dünkü basın toplantısına siyah kıyafetlerle katılarak yas ilan etti. Üzümcü hakkındaki kararın bilgileri dışında olduğunu belirtti stanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları (İBBŞT) yönetimi ve sanatçıları, Levent Üzümcü’nün tiyatrodan ihracının, anayasayı yok sayan ve tepeden inme bir kararla yapıldığını açıkladı. İBBŞT, dün Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde, sanatçısı Levent Üzümcü’nün tiyatrodan ihracını değerlendiren bir basın toplantısı yaptı. Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Erhan Yazıcıoğlu, Genel Sanat Yönetmeni Yardımcıları Engin Alkan, Hakan Arlı, Yiğit Sertdemir ve Sahne Direktörleri Ozan Gözel ve Zafer Kırşan, siyah kıyafetlerle katıldığı toplantıda yas ilan etti. Yazıcıoğlu, Üzümcü’nün, Şehir Tiyatrosu yönetimiyle hiçbir şekilde irtibat kurulmadan, tamamen Belediye Üst Kurulu tarafından açılan soruşturma neticesinde kurumdan atıldığı bil ‘Üzümcü kararı hukuk dışı’ İ gisinin hem kamuoyuna hem de taraflarına bildirildiğini belirterek “Bilinmelidir ki, bugün hem bizim açımızdan hem kurum açısından bir yas günüdür,” dedi. Yazıcıoğlu, bir sanatçının, bir insanın demokratik bir ülkede görüşleri nedeniyle kurumdan çıkarılmasının hukuksal olarak kabul edilemez olduğunu söyledi. Yazıcıoğlu, bu durumun kurumun yönetim kurulu ile disiplin kurulunun ‘ByPass’ edilmesi anlamına geldiğini söyledi. cak bu ihraç olayı, Şehir Tiyatroları’nın yönetiminin değiştiğinin de fiilen uygulaması oldu. Üzümcü, dün gazetemize verdiği özel demeçte “Emir büyük yerden!” demişti. Kurumun yöneticileri ve sanatçıları resmen açıklamasalar da, dolaylı olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı işaret ettiler de diyebiliriz. Anımsanacağı üzere, Cumhurbaşkanı kısa bir süre önce “Türkiye’de sistem fiilen değişmiştir” demişti. Ülkemizde sistemin fiilen değiştiğinin sanat alanındaki ilk örneği de Şehir Tiyatroları oldu. Kurumun disiplin kurulunun sanatçı üyesi Ayşegül İşsever de olayı “ByPass” olarak niteleyerek istifa ettiğini duyurdu. Yazıcıoğlu ile ekibi ise istifa etmeyeceklerini belirterek “Şehir Tiyatroları yok edilemez, mücadeleye devam,” dediler. Üzümcü’nün ihraç edilme kararının memurin yasasındaki “sanatçı siyaset yapamaz” maddesinin anayasadaki ifade özgürlüğü maddesi ile çeliştiğini belirtti. zümcü’nün başkan olduğu İŞTİSAN (İstanbul Şehir Tiyatrosu Sanatçıları Derneği) da bir açıklama yaparak, Üzümcü’nün ihracını anayasayı yok sayan bir siyasi karar olarak niteledi. Tiyatro oyuncusu Sevinç Erbulak’ın, Muhsin Ertuğrul Sahnesi önünde okuduğu açıklamada, Üzümcü’nün gündelik siyasete kurban edilmek istendiği ancak bu çabanın nafile bir çaba olduğu, şu çarpıcı ifade ile vurgulandı. “Gündelik siyasetin, elde edemediği ve hiçbir zaman da elde edemeyeceği sanat dünyası üzerindeki, ürkütücü olduğu kadar komik ve beyhude gölgesi, beceriksiz bir karanlık oyundan fazlası değildir. Teslim olmayacağız.” ‘Siyasi bir karar, karanlık bir oyun’ Ü Hukuki mücadele başlayacak Yazıcıoğlu, Şehir Tiyatroları yönetimi olarak memurin yasasının acilen değişmesi için gerekli çabayı ortaya koyacaklarını önemle vurguladı. Yazıcıoğlu, belediye yönetimi tarafından verilen sözlerin tutulmadığını hatırlatarak kurumdaki yönetmelik değişikliği, kadro sorunu ve memurin yasasının değişmesi için hukuksal yollardan mücadele edeceklerini belirtti. Yazıcıoğlu ve ekibinin bu “sivri” tepkilerinin ardından ise, İ.B.B. Başkanı Kadir Topbaş’ın başta Yazıcıoğlu olmak üzere ekibi görevden alması da bir ihtimal olarak gözüküyor. Bürokratik ‘darbe’ Öte yandan, Şehir Tiyatroları’nın yönetimini sanatçıların elinden alıp bürokratlara teslim eden yeni yönetmelik krizi devam etse de, kurum geleneksel olarak bir ‘Genel sanat Yönetmenliği’nin idaresindeydi. An Levent Üzümcü için yapılan açıklamayı oyuncu Sevinç Erbulak okudu. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle