16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 26 Ağustos 2015 EDİTÖR: PELİN ÜNKER TASARIM: SERPİL ÜNAY ekonomi 9 ULAGAY, KÜRESEL PİYASALARDAKİ ÇİN KORKUSUNU CUMHURİYET’E YAZDI Fed ve Çin panik yarattı KONUK YAZAR OSMAN ULAGAY Her şey yeniden fiyatlanacak Dünyanın büyüme motoru olarak anılan ülkelerin bu hale düşmesi, ABD ve Avrupa’nın şimdilik durumu idare etmesi yakın geleceğe iyimser bakışı zorlaştırıyor. Geniş toplum kesimleri büyümeden pay alamazken ABD ve diğer borsalar 2009 sonrası kazançlarının büyük kısmını koruyor. Gözler Fed’de, dopingli yaşamın ne kadar süreceği tartışılıyor. Sonuçta, siyasi rejimler dahil, pek çok şeyin yeniden fiyatlanacağı bir dönemin başında olduğumuzu düşünebiliriz. Böyle dönemlerin türbülansa açık dönemler olduğunu hatırlayarak kemerleri bağlı tutmakta yarar var. Kara pazartesi kara salı... üresel ekonomide “kara günler”in sayısı sürekli artıyor. Hafta, Uzak Asya kaynaklı kötü haberlerle başladı; Çin’de borsa yüzde 9 kaydetti; mali piyasalar birbiri ardına sarsıldı; Avrupa’da hisse senedi piyasalarında işlem gören şirketlerin değer kayıpları 400 milyar Avro’yu aştı. Çin’in, ulusal para birimi yuan’ı (Renimbi halkın parası!) iki hafta kadar önce devalüe etmesinden bu yana küresel hisse senetlerinin 5 trilyon dolardan fazla değer kaybettiği hesaplanmakta. Küresel kayıpların 1997 Asya krizini andırır biçimde bir anda genişlemesi, “neden” sorusunu gündeme getiriyor. Çin ekonomisinin yavaşlaması, Amerikan Merkez Bankası (Fed) tutanaklarının “belirsizliği”; Fed’in eylül ayında faiz artırmaya başlayacağı endişesi, Avrupa’da derinleşen borç krizi ve süregelen işsizlik tehdidi... vs. vs. Liste uzatılabilir. Ancak bunların hiçbirisi bilinmeyen ve sanki birdenbire gözlenen olgular değildi. Küresel “oyuncular”, oyunun kurallarının pekâlâ farkında idi. Sorunun özü finans sisteminin işleyişinde yatmaktadır. Finans sistemi aşırı kısadönemci (miyopik) ve akışkan konumdadır. Üzerinden her türlü düzenlemenin (regülasyonun) kaldırıldığı, “piyasa her şeyi kendi kendine düzenler” savlarına sığınılarak çok yüksek hacimli sermaye hareketlerinin yarattığı yıkıcı etkilere karşı kayıtsız kılındığı küresel ekonominin bu tür bir krize girmesi kaçınılmazdı. Krizin ilk günlerinde Bağımsız Sosyal Bilimciler grubu da bu tespitlerin altını çiziyor ve “küresel kriz kapitalizmin kaçınılmaz krizlerini finansallaşma yoluyla aşma çabalarının ürünüdür” yorumunu hatırlatıyordu. HHH Finansal sistemin yapısal olarak istikrarsız nitelikler gösterdiği Keynes ve Kaleckisonrası iktisadi kuramlarının ana dayanak noktasıdır. Denetimsiz ve başıboş bırakılmış finans sisteminde kendi kendini besleyen yapısal bir bozukluk yattığını açıklayan iktisatçılardan birisi de Hyman Minsky idi. Minsky’e göre finans piyasalarında spekülatif ve kısa dönemlik öngörülerle davranan “oyuncular”, bir sürü içgüdüsü içerisinde, finansal varlıkların fiyatlarını devamlı olarak yukarıya itecek şekilde kararlar alırlar. “Olumlu” haberler sürekli gündemde tutulurken, “olumsuz” haberler göz ardı edilir. Finansal “ürünler” sürekli birbirine bağlanarak türevlenir, çoğalır ve genişler. Sanki bir balonun şişirilmesi ya da sabun köpüklerinin kabarması gibi, finansal varlıkların fiyatları yükselirken finansal sistem de reel ekonomiden kopar. Örneğin 1990’lı yıllarda sanayi sektöründe yaratılan her bir dolarlık katma değere karşın, finans sisteminde 2025 dolarlık bir değerin varlığından söz edilmektedir. Ancak reel kaynaklardan yoksun olan böylesi bir “kendin söyle, kendin inan” türü değerlendirme sistemi bir noktadan sonra sürdürülemez hale gelir. Finans sistemindeki şişkinlik, giderek yaygınlaşmış olan yeni finansal ürünlerin fiyatlarını artık besleyemez bir konuma sürüklenir. Hyman Minsky bu evreyi kendi adıyla anılan Minsky noktası olarak betimlemektedir. Minsky noktasının aşılmasıyla birlikte spekülatif balon patlak verir ve kendisine bağlı diğer bütün finansal varlıkları da peşinden sürükler. Finansal çözülme başlamıştır. HHH Küresel krizin ilk günlerinde Financial Times şöyle bir magazin haberini paylaşmaktaydı, önde “teknik” birtakım sözcükler (ben dilim döndüğünce Türkçeye çevirdim), sonra da kısa bir açıklama: “Sembol tıkla = ‘MAN’ ülke ‘TURK’ cusip = 56418H100” isin = ‘TURK56418H1005’ / sembol işaretdeğiştir = ‘+’ caltype = ‘yüzde’ 2.5 / fiyat değerini değiştir = ‘44.52’. Eğer hâlâ yukarıdaki satırı okumakla meşgulseniz, geç kaldınız!” Financial Times’in haberi, sürü içgüdüsüyle çalışan finans sisteminin, bilişim sistemindeki teknolojik gelişmelerden yararlanarak, insan beyninin algılamasının çok üstünde bir hızla piyasa işlemlerini gerçekleştirme becerisini sergilemekteydi. Bilgisayar destekli, kuralsızlaştırılmış finans sermayesi, piyasanın anarşik yapısını çok kısa sürede yukarıda değindiğimiz Minsky noktasına ulaştırmaktaydı. HHH Soruna bir de ülkemiz açısından bakacak olursak şunu gözlemekteyiz: Türkiye’de para ve maliye otoritelerinin ulusal ekonominin uğrayabileceği kriz tehdidi karşısında uygulayabilecekleri tüm iktisadi müdahale araçları elinden alınmıştır. Ulusal ekonomimiz özellikle 2001 krizi sonrasında “küresel ekonomiyle bütünleşme”, “beklentilerin idaresi”, “kredibilite ve yönetişim”, “AB ve IMF kurumsal çıpası” vs. vs. türü cilalı sözler ardında birbiri ardına uygulamaya koşullandırıldığı kurumsal düzenlemeler sonucunda daha kırılgan bir yapıya bürünmüş ve uluslararası piyasalardaki çalkantılardan en şiddetli olarak etkilenen bir ekonomi durumuna sürüklenmiştir. K ünyanın 2008’de doruğa tırmanan krizin kritik aşamasını atlatmasında, ABD Merkez Bankası’nın (Fed) faizleri sıfıra indirerek benzeri yaşanmamış bir parasal genişleme operasyonunu uygulamaya koyması belirleyici oldu. Fed’in sistemin çöküşünü önlemek için her yola başvuracağının anlaşılması üzerine 2009’un ilk yarısından itibaren ABD borsaları toparlanmaya başladı, finans piyasasındaki panik havası atlatıldı. Dünya ekonomisinin krizden çıkışında ise başta Çin olmak üzere, Türkiye’nin de aralarında bulunduğu ‘Yükselen Pazar’ ekonomilerinin, krizin etkilerini çabuk atlatarak bir büyüme sıçraması yapması etkili oldu. Şimdi gelinen noktada 2008 krizinin etkilerinin hâlâ sürmekte olduğunu ve krizden çıkış sürecinde iki temel faktörün belirleyici olmaya devam ettiğini görüyoruz. Geçen hafta Çin borsasında derinleşen çöküşün diğer borsalara yayılmasında ve bir panik yaşanmasında da bu iki faktör belirleyici oldu. Fed’in sistemi sıfır faiz ve parasal genişleme dopingiyle ayakta tutmasının sağlıklı bir uygulama olmadığı bilindiği için, parasal genişleme (QE) uygulamasına son veren Fed’in uygun koşulları bulduğu noktada faiz oranlarını artırmaya başlayacağı geçen yıldan beri biliniyordu. Ancak Fed’in faiz ar D Faiz artacak korkusu tırmaya başlayabileceği tarihe her yaklaşıldığında yeni yaşanıyor ya da ortaya yeni veriler çıkıyor ve faiz artırmak için gerekÇin parasının devalüe edilmesi li koşulların henüz kararı Çin’le ilgili korkuları daha olgunlaşmadığı soda artırdı. nucuna varılarak faiz artırma kararı erteleniyordu. mansı dünya ekonomisinin büBu süreç en az dört beş kez yümeye geçmesinde belirleyici tekrarlandı ve her defasında bir rol oynadı. Hızlı büyüme tempogerekçe bulunarak faiz artırma sunu yakalamak için muazzam kararı ertelendi. Bu sürecin yabir parasal genişleme ve yatışanmasında belirleyici olan fak rım hamlesine girişen Çin 2008 tör, yalnızca ABD finans piyasa sonrasında dünya ekonomilarının değil dünya ekonomisisinde gerçekleşen büyümenin nin ve ‘Yükselen Pazar’ ülkeleyüzde 30’unu sağladı ve Dünrinin de sınırsız likidite ve sıfır ya Bankası’nın satın alma gücü faiz dopingiyle yaşamaya alışparitesiyle yaptığı hesaplamamış olmasıydı. ABD’nin faizleya göre 2014’te ABD’yi de geçeri artırmaya başlaması halinde, rek dünyanın en büyük ekono2008’den sonra bir türlü istenen misi haline geldi. Ancak bu südüzeye gelemeyen küresel tareçte Çin’in borcu 7 trilyon dolebin dünya ekonomisini ayaklardan 2014’te 28 trilyon dolata tutmaya yetmeyeceğinden ve ra yükseldi ve GSYH’sinin yüz2009’dan sonra parasal dopinde 300’üne yaklaştı. Ayrıca yatıgin etkisiyle yükselen borsalarıma ve ihracata dayalı büyüme rın düşüşe geçeceğinden korku modelinin sürdürülemeyeceği luyordu. Fed’in eylül ortasında de anlaşıldı. Çin ekonomisinde faiz artırma kararını verme ihbir dönüşüm gerçekleştirmeye timalinin bulunması son haftaçalışırken yüzde 10’ları bulan larda bu korkunun bir kez daha büyüme hızı yüzde 7 dolayına gündeme gelmesine yol açmıştı. düştü. Bu arada son bir yıl içinKorkunun paniğe dönüşmesini de büyüme hızı gerilerken Çin ise Çin sağladı. borsalarında yüzde 150’ye varan büyük bir sıçrama yaşandı. Mucize sona mı eriyor? Dünya ekonomisinde bek2008 krizinden çıkış sürecinlenen büyüme temposunun de, başta Çin olmak üzere ‘Yük bir türlü yakalanamaması da selen Pazar’ ekonomilerinin ser Çin’in işini zorlaştırdı ve hem ihracatta hem de büyüme hıgilediği güçlü büyüme perfor zında gözlenen yavaşlama sürerken borsalarda büyük bir çöküşün yaşanması Çinli otoriteleri şaşırttı. 200 milyar dolara yakın bir kaynak harcayarak borsaları ayakta tutma çabaları da umulan sonucu vermedi. Bunun üzerine gelen Çin parasının devalüe edilmesi kararı ise Çin’le ilgili korkuları daha da artırdı. Dünya ekonomisini neredeyse tek başına ayakta tutan Çin’in dünyaya deflasyon ve kriz ihraç eden ülke haline gelmesi ihtimali kaygıları artırdı ve borsalarda yayılan paniğe katkıda bulundu. Çin’in dün faiz oranlarını aşağıya çekmesi ise borsalardaki panik satışları önleme açısından beklenen bir adımdı ama bunu da çaresiz kalan yönetimin paniğe kapılması olarak algılayanlar da oldu. Öte yandan diğer ‘Yükselen Pazar’ ülkelerinin performansında da çarpıcı bir bozulma yaşanmaya başlandı. En büyük yatırımcı ve en büyük enerji tüketicisi haline gelmiş olan Çin’deki yavaşlamanın da etki Çin’den beklenen adım siyle petrol ve diğer emtia üreticisi ülkeler sorun yaşarken Brezilya, Rusya ve Güney Afrika gibi önde gelen Yükselen Pazar ülkelerinde ve Türkiye’de ülkenin ve ekonominin yönetiminde ciddi sorunlar yaşanması da bu ülkelerin sorunlarını büyüttü. Tüm bu gelişmeler sonucunda 2008 sonrasında büyük umut bağlanan ve 20092014 arasında 2 trilyon dolar dış kaynak çekmeyi başaran 19 önde gelen ‘Yükselen Pazar’ ülkelerinden son bir yıl içinde 1 trilyon dolara yakın net dış kaynak çıkışı oldu (F.Times, 19.8.2015). Bu ülke grubunda yer almak bir ayrıcalık olmaktan çıktı, bir risk faktörü haline geldi. Bu süreçte söz konusu ülkelerin paraları hızlı değer kayıplarına uğradı, paranın bol olduğu dönemde büyük miktarda dolar kredisi kullanan şirketlerin durumu zorlaştı. Türkiye de ne yazık ki bu ülkeler grubunda yer alıyor ve o grup içinde bile “en kırılgan” ülkeler arasında sayılıyor. Buna karşın ekonomik sorunlar hiç de ön planda görünmüyor, “bize bir şey olmaz” saçmalığı devam ediyor. Erdoğan’ın Başmüşaviri BTK Başkanı ilgi Teknolojileri ve İleB tişim Kurulu (BTK) Başkanlığı’na Cumhurbaşkanı Piyasalarda faiz morali Çin borsaları düşüşünü sürdürürken, Asya, Avrupa ve gelişen ülkeler düşük fiyattan kendine alıcı buldu. Çin’in faiz indirimi kazanımları artırdı üresel hisse senetleri yatırımcıların düşük fiyatlardan hisse alma fırsatını değerlendirmeleriyle son yılların en düşük seviyelerinden yeniden yükseliş gösterdi. Japonya dışındaki Asya Pasifik borsalarını izleyen MSCI endeksi yüzde 1.7 yükseldi. Japon Nikkei endeksi de kayıplarının bir kısmını geri vererek yüzde 3.96 ekside kapandı. ABD vadeli hisseleri Asya’da yüzde 2 yükseldi. Çin borsalarında ise sert düşüş sürdü. Şanghay bileşik endeksi yüzde 7.6 geriledi. Çin Merkez Bankası, son günlerdeki satış dalgası sonrasında faiz indirimine gitti. Politika faizi 25 baz puan indirilirken, zorunlu karşılık oranları da 50 baz puan düşürüldü. Böylelikle Çin’de kasımdan bu yana beşinci faiz indirimine gidilmiş oldu. Banka, 1 yıllık gösterge kredi faizi oranını 25 baz puan düşürerek yüzde 4.6 seviyesine çekti. 1 yıllık mevduat faizi 25 baz puan düşürülerek yüzde 1.75’e indirildi. Banka, borç verme faiz oranını 25 baz puan indirdi. Mevduat faiz oranı tavanı da 1 yıldan fazla süreyle kaldırıldı. Zorunlu karşılık ve faiz indirimi ardından borsalardaki yükseliş hızlandı. Avrupa borsalarındaki temel eğilimi gösteren FTSEU300 endeksinde yükseliş yüzde 4’ü geçti. İngiltere yüzde 3, Fransa yüzde 4, Almanya yüzde 5’e yakın yükseldi. MSCI Gelişen Piyasalar Endeksi ise yüzde 2.6’nın üzerinde yükseliş kaydetti. Borsa İstanbul’daki yükseliş gün içinde yüzde 3’ü geçti. Dolar/TL 2.9120’ye kadar geriledi. Petrol fiyatları da yüzde 3’e yakın arttı. ABD borsaları yükselişle açıldı. l Ekonomi Servisi Recep Tayyip Erdoğan’ın Başbakan olduğu dönemde Başmüşavirliği görevinde bulunan Dr. Ömer Fatih Sayan getirildi Sayan’ın atanmasına ilişkin karar, Resmi Gazete’de yayımlandı. Sayan, Almanya Münih Teknik Üniversitesi Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Haberleşme Mühendisliği’nde İnsan Makine Haberleşmesi alanında master, İstanbul Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Biyomedikal Mühendisliği’nde Duygusal Zekâ Modeli oluşturulması konusunda doktora yaptı. Sayan, Silikon Vadisi İnisiyatifinde görev alarak girişimcilik konusunda çalışmalarda bulundu. K Çin silahı çekti BTK bugün de önemli bir ihaleye ev sahipliği yapacak. 4.5G ihalesi olarak tabir edilen ‘Uluslararası Mobil Telekomünikasyon Yetkilendirme İhalesi’nin sonuçlanması halinde yüzde 18’lik KDV dahil edildiğinde devletin kasasına 2.7 milyar Avro girecek. Turkcell, Vodafone, Avea ve Netgsm’nin gireceği ihale için BTK şartname satışından 250 bin lira gelir elde etti. Vodafone Türkiye Üst Yöneticisi (CEO) Gökhan Öğüt, “Mobil iletişimi 3G’nin en az 10 katı hıza taşıyacak olan 4.5G’ye geçmeye ve en ileri mobil geniş bant teknolojisini sunmaya hazırız” dedi. Vodafone’un yeni nesil geniş bant teknolojilerindeki küresel deneyimini Türkiye’ye taşımaya hazırlandıklarını aktaran Öğüt, bugün itibarıyla 5 kıta ve 12 ülkede 4.5G olarak adlandırılan IMT Advanced hizmetleri sunduklarını sözlerine ekledi. l Ekonomi Servisi 4.5G ihalesi bugün Karakuş’a göre, son iki aydır sadece kur farkından yem sektörü 1 milyar lira zararda. Kurun ateşi, kırmızı et fiyatlarını yükseltecek İthalata bağımlı hayvancılık sektöründe kurdaki yükseliş maliyetleri artırırken ette yeni fiyat artışlarının kapısını araladı. ırmızı et fiyatlarının gündemden düşmediği Türkiye’de ithalat politikaları tartışılırken dolar/TL’deki artış, sektörün ithalata bağımlı durumdaki girdi maliyetlerini de artırıyor. Türkiye Yem Sanayicileri Birliği Başkanı Ülkü Karakuş, dolardaki yükselişle birlikte yem fiyatlarına zam yapılacağı sinyali verdi. Vodafone: Hazırız K Bu da et ürünleri üzerindeki fiyat baskısının devam edeceği anlamına geliyor. Bloomberg HT televizyonuna konuşan Karakuş, “Şu an yem fiyatları 2014 yılının altında. Artış olmadı, bilakis azalma vardı ama dolar fiyatları yükseltti, şimdi mecburen zam yapacağız” dedi. Türkiye’de son iki aydır sektörün sırf kur farkından dolayı 1 milyar lira eksi yazdığını belirten Karakuş, “Bu çok ciddi bir rakam. Bu döviz hareketlerinde, hareket etme kabiliyetimiz de yok. Dövize karşı kendini korumaya çalışan firmalarımız var elbette ama sektörün büyük çoğunluğunda böyle bir lüks yok. Bu sıkıntı devam edecek” diye konuştu. l Ekonomi Servisi Milyarderler de kaybetti Küresel satış dalgasıyla dünyanın en zenginleri de ciddi kayıp yaşadı. Dünyanın 400 zengininin servetleri124 milyar dolar eksildi. Bloomberg milyarderler endeksine verilerine göre, 24 milyarderin servetinde düşüş gözlendi. Bill Gates’in serveti 3.2 milyar dolar düşerken, Jeff Bezos 2.6 milyar dolar kaybetti. Meksikalı milyarder Carlos Slim 1.6 milyar dolar kaybetti. l Ekonomi Servisi C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle