16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 26 Ağustos 2015 EDİTÖR: SERKAN OZAN haber 13 SİlVAn DuVAR ’DAn BİR YAzISI AKP’nin ‘Suriyeli Kürtler’ açmazı KP iktidarı için Ortadoğu’da ipin ucu kaçtı. İç siyasete gömülmüş olan Türkiye’nin başını kaldırıp, bölge için yeni ve daha gerçekçi bir bakış açısını ne zaman geliştirebileceği ise meçhul. Ankara’nın bu aşamada tek kaygısı var. Tüm çabası Suriye’nin kuzeyinde bir Kürt oluşumunu önlemeye dönük. Fakat işi kolay değil zira Suriyeli Kürtlerin artık güçlü müttefikleri var. PYD Eşbaşkanı Salih Müslim’in Rus Sputnik ajansına verdiği ve önceki günkü Radikal’de okuduğumuz mülakatı da bundan kaynaklanan özgüveni yansıtıyordu. Gün gelecek ve Suriye krizi de bitecek. Sonunda o ülkede yeni bir düzen kurulacak. Akan kanın yarattığı düşmanlıklardan kurtulmak kolay olmayacak. Bu nedenle yeni düzenin gerçek anlamda demokratik olmasına dikkat edilmeyecek. Göreli anlamda istikrarlı olmasına bakılacak. Irak’ta olduğu gibi buna da “arabesk” bir demokrasi kılıfı uydurulacak. Fakat çoğunlukta olan Sünnilerin demokrasiyi kullanıp, sırf “sandık zaferine” dayanarak, merkezi iktidarı ele geçirmelerine ve din ile mezhep eksenli dünya görüşlerini tüm ülkeye dayatmalarına izin verilmeyecek. AKP’nin bu hayalinin ne denli “ham” olduğu bugün çok daha net görülüyor. Öte yandan, gerçek anlamda demokrasinin gelmesi için, sadece Suriye’nin değil, tüm bölgenin mevcut sosyoekonomik ve kültürel yapısı ile eğitim düzeyi el vermiyor. Ortamın demokrasi açısından doğru kıvama gelmesi ise çok zaman alacak. Türkiye’de bile aradan geçen onca zamana rağmen doğru dürüst oturtulamamış olan demokrasinin gerilediği bir sırada, Suriye için bu açıdan umutlu olmak zor. Peki, Suriye’de ortaya ne çıkar ve Türkiye’nin bunun karşısındaki konumu ne olur? Ağaçlardan sıyrılıp ormana baktığımızda görüntü Ankara açısından çok da olumlu değil. Bölgeyi anlamadan İslami temelli varsayımlarla bilinçsizce hareket eden AKP’nin tüm hayalleri suya düştü. Önce “İslamcılık” adına hareket etti, şimdi ise Sünnilik adına hareket ediyor. Fakat istediği gene olmayacak. Suriye’de artık zorunlu görünen siyasi çözümün özünde konfederatif bir yapı olacak. Ülke bölünmesin diye bu tercih edilecek, zira Suriye’yi merkezden yönetilen bir ülke haline getirmek artık imkânsız. Bu da Türkiye’nin sınırlarının bir bölümünde, laik ve Batı’ya bakan bir Kürt bölgesi, diğer bölümünde ise radikal Sünnilerin hâkim olduğu bir bölge anlamına gelecek. Dışişleri çevrelerine bakılırsa AKP’nin tüm derdi bu bölgelerin, Kürtlerin veya rejimin değil, tümüyle Sünnilerin eline geçmesi. Şu anda da bunun için örtülü bir mücadele veriyor. Özetle Ankara’nın, yüzeyde IŞİD’e karşı savaşıyormuş görüntüsünü verirken, sırf Kürtleri durdurmak için, perde arkasında El Nusra ve benzeri gruplarla hâlâ temas halinde olduğunu düşünmek hayal gücünü zorlamıyor. Adamları bölgede cirit atan ABD de, Türkiye’nin oralarda kimlerle irtibat halinde olduğunu ve neler yaptığını kuşkusuz çok iyi biliyor. İncirlik ile diğer bazı Türk üslerinin kullanımını sağladığı bir sırada buna bir yere kadar göz yumuyor. Buna karşın ABD Savunma Bakanı Ashton Carter’ın birkaç gün önce, Türkiye’nin, üslerini ABD’ye açmış olsa bile, IŞİD ile mücadeledeki çabasının yeterli olmadığını söylemesi, son derece manidardı. Suriyeli Kürtler konusunda Ankara ile Washington’un uzlaşamadığı kesin. Hal böyleyken Ankara’nın istediği sonuçları elde etmesi mümkün görünmüyor. AKP yönetimindeki Türkiye, bölgede birçok konuda olduğu gibi, Suriyeli Kürtler konusunda da akıntıya karşı kürek çekiyor. Durumu fark ettiğinde iş işten geçmiş olacak. Kendi sınırlarında olanlar üzerinde bile söz sahibi olamadığını görecek. O zaman ya ABD ve diğer NATO müttefikleriyle çatışmayı göze alacak ya da susup oturacak… A YoRuMSuz... ‘Vahşeti gizliyorlar’ Liceliler, Türkiye’nin büyük bölümünün bölgede yaşananlardan haberi olmadığını söylüyor eziciler nerede? Niye bizi yalnız bıraktılar” diyor arkamızdaki genç adam. Bizimle konuştuğu anlaşılmasın diye yanımıza gelmek isAYŞE temiyor. MoBESE’lerin DIRIM gözünü diktiği kahvenin YIl önüne atılan taburelerdeyiz. Sabahtan beri cep telefonları ve internet kesik. “Neden? Ne oldu?” sorularına onların da verecekleri bir cevap yok. Tek bildikleri eğer telefon ve internet kesilirse peşinden bir olay patlayacağı. TGS, DİSK Basınİş, ÇGD, Özgür Gazeteciler Cemiyeti’nin de aralarında yer aldığı gazeteciler platformunun Silvan’dan sonraki ikinci durağıydı Lice. Bölgeye uygulanan karartmayı biraz olsun aydınlatmak, yaşananları yerinde gözlemlemek istediğimizi söylüyoruz. Tedirginler, “Buralar tehlikelidir” diyorlar. Eğer bizimle konuşurlarsa gece evlerinin basılacağını söylüyorlar. Zaten sık sık basılıyormuş. İçlerinden biri “Ben konu 80 yaşındaki Sakine Ana kirli savaşta 5 çocuğunu kaybetmiş. şurum” diyor, Almanya’da yadece eczanede çalışıyordu. Öryı yanımıza getiriyorlar. Azmi şıyormuş 3 ay önce memleketigütle bağı falan yoktu. HemşireKumral, gözleri görmüyor. 10 ne gelmiş. Herkesin söylemekler de doktorlar da bilir bunu” gün önce çıkan çatışmada oğten çekindiği cümleler onun diye bizi oğlunun suçsuz oldulu yaralanmış. “Eczanede çalıağzından dökülüyor, diğerleri şıyordu oğlum. Çatışma çıkınğuna inandırmak istiyor Azmi başlarıyla onaylıyor: “Buralarca eczaneyi kapatıp eve gelmek Kumral. Biz inanınca bırakılada oHAL yasaları uygulanıyor. istemiş. Dışarı çıkmış. Amcasıcakmış gibi. Katliam yaşanıyor. Fis ovası ya nın evi yakın diye oraya gitmek “Artık gidin” diyorlar ve kılıp yıkılmış. Keşke Türk halkı istemiş. Eve vardığında vurulgün boyu sık sık duyacağımız bu vahşeti görebilse ama görül duğunu anlamış” diyor. Hastacümleyi tekrarlıyorlar: “Bumüyor, gösterilmiyor.” neye kaldırmışlar 23 yaşındaki ralar tehlikelidir.” Kalkarken Mehmet Emin Kumral’ı. Bir haf Azmi Kumral’ın sesi yükseliBir tek Erdoğan... ta tedavi görmüş sonra gözaltıyor: “Barış, barış, barış. Kimse Biz konuşurken iki kişinin na alınmış ve tutuklanmış. “Be savaş istemiyor. Bir tek Erdokoluna girdiği yaşlı bir amcanim oğlumu herkes tanır, o sağan savaş istiyor.” “G YA ÖlüM YA cEzAEVİ okağa çıkma yasağı olmamasına rağmen sokakların boş olduğu Lice’den canlı kalkanların eylem yaptığı Fis ovasına yol alıyoruz. Söyledikleri gibi tepelerde düzlüklerde yakılmış alanların yanından geçiyoruz. İstanbul’dan Diyarbakır’dan Lice’den gelen canlı kalkanların bir haftadır eylem yaptığı tepeye vardığımızda hava kararmak üzere. Bir ağacın altına serilmiş kilimlerin üzerinde anneler oturmuş. Önlerindeki tepede Türk askerleri konuşlanmış. Arkalarındaki tepelerde PKK. İki taraftan da sızma olmasın, çatışma çıkmasın artık kimse ölmesin diye bekliyorlar. İlk üç gün askerlerin taciz ateşine rağmen terk etmemişler tepeyi. Bu saatten sonra da terk etmeye niyetleri yok. Yangınları devletin helikopterleriyle çıkardığını söylüyor herkes: “Amaçları buralardaki köyleri boşaltmak.” Sohbeti açmak için sorulan “Neden buradasınız” sorusuna Sakine ana tokat gibi bir yanıtla karşılık veriyor: “Sizler bilmiyorsunuz niye buradayız değil mi? Çünkü 40 senedir bizim çektiğimizi Türk kanalları, gazeteleri yazmaz, söylemez. Nasıl yaşadığımızı kimse bilmez. onun için siz bizim niye burada olduğumuzu bilmezsiniz.” 80 yaşında Sakine Arat. Bu kirli savaşta 5 çocuğunu kay S Askerden taciz ateşi betmiş. Üç oğlu dağda, bir oğlu cezaevinde işkencede ölmüş. Ağabeyinin acısına dayanamayan bir kızı canına kıymış. İsyanı büyük, kelimeleri can yakıcı. Soru bile sorulmasına izin vermeden anlatıyor: “Bizim suçumuz ne? Dili bile ağzından çekilip alınmış insanlarız. Kürtüm diyen ya ölür ya cezaevine girer. Ya da alıp başını gider. Ama nereye gidecek? Yüzyıllardır bu topraklarda yaşıyoruz biz. Yazabilirseniz bunları yazın. Neden bizim yaşama hakkımız elimizden alınıyor. Bu hakkı size kim verdi? Bizim Kürt olmaktan başka kusurumuz yok. 40 yıldır boynumuzu büktük, bıktık usandık barış demekten. Ya artık barış gelecek ya da haklarımızı almak için sonuna kadar savaşacağız. Ya bizi kökten imha etsinler. Kürt yok diyorlar ama biz varız. Bu derdi çekmeye gücümüz kalmadı.” 2012’de Erdoğan’a “katil” dediği için yargılanmış Arat, bir yıl ev hapsi cezası almış. “Bunları söylediğim için yine ceza verirler. Versinler” diyor. Sadece siyasetçiler değil sivil halkın da söylediği gibi bölgede olaylar her an kontrolden çıkabilir. Asker de YDGH de geri adım atmamaya kararlı. Durumu en iyi Silvan sokaklarındaki bir duvar yazısı özetliyor: “Şimdi burada ölürsek en fazla kahvede çaylar soğur.” l LİCE Yine ceza verirler Karakoldaki askere saldırmayın CK yöneticilerinden Duran Kalkan, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın “PKK amasız silahları sustursun” çağrılarına sert yanıt verdi. “Siz ne yaptınız ki, bize çağrı yapıyorsunuz? Siyaset kurumu işledi, sorunları çözdü de PKK engel mi oldu?” diyen Kalkan, “HDP’nin siyasette yeterince yaratıcı ve başarılı olamadığını” savundu. “HDP’ye kendileri neyi başardı da başkalarına çağrı yapıyor” yanıtını veren Kalkan, “Halkların, Kürt halkının temsilciliğini iyi yapmaları gerekli. Meclis’i niye işletemediler, bunun üzerinde yoğunlaşmalılar. En azından şimdi Kürdistan’daki gelişmeleri Türkiye toplumuna, dünya kamuoyuna daha iyi anlatabilmeliler. Kendi işleriyle, Meclis işleriyle uğraşsalardı ve çözüm getirselerdi, savaş yerine demokratik siyaset temelinde olurdu. Bu temelde çalışmalarında ısrar etmeliler” ifadelerini kullandı. Siyaset kurumunun iflas ettiğini savunan Kalkan, bütün partilerin ve milletvekillerinin vebal altında olduğu savunarak “Özellikle HDP ve CHP’ye de şunu söylemek isterim: Zayıf kaldılar. AKP’nin, Tayyip Erdoğan ve MHP’nin kaos ve savaş Demirtaş’ın silah bırakın çağrısına ‘Siz ne yaptınız ki bize çağrı yapıyorsunuz’ yanıtını veren KCK yöneticisi Duran Kalkan, PKK’ye de ‘Vatanı korumak adına karakolunda duran askerlere saldırmayın’ çağrısı yaptı K politikalarını alt edemediler. Siyasette yaratıcı ve başarılı olamadılar. Sonuçta siyaset kurumu çözüm aracı olmaktan çıktı” dedi. PKK’ye de seslenen Kalkan, “HPGYJA star güçlerine şu çağrıyı yapıyorum. Kesinlikle operasyona çıkmayan, gerillaya ve halka saldırmayan, siyasi yönetimle ilgilenmeyen, vatanı korumak adına sınırda, karakolunda duran askerlere dönük saldırı yapmamalılar. Bu bizim görüşümüze uygun değildir. Bu savaşa katılmayanlara karşı eylem yapılmamalıdır. Sivil halka kesinlikle zarar verici hiçbir uygulamada herhangi bir gerilla gücü bulunmamalıdır” diye konuştu. Askerler ve ailelerine de çağrıda bulunan Kalkan, “AKP’nin savaş oyununa katılmasınlar. Gerilla da misillemelerini suçlulara dönük yapmalıdır. Savaşa katılmayanlara dönük kesinlikle şiddet kullanılmamalıdır. Ama bunun karşılığında Türkiye’nin demokratik güçleri, aydınları, yazarları da özellikle asker anneleri, aileleri de bu durum düzelmezse çocuklarını askere göndermesinler” dedi. l Yurt Haberleri 6 bin kişi Silvan’ı terk etti D iyarbakır’ın Silvan ilçesinde önceki gün Mescit, Tekel ve Konak mahallelerinde çıkan çatışmaların ardından ilan edilen sokağa çıkma yasağı dün kaldırıldı. Silvan’da çatışmaların yaşandığı mahalleler enkaza dönerken sokaklardaki hendekler polis tarafından kapatılıp barikatlar kaldırıldı. Belediye ekipleri de kalıntıları temizlemeye başladı. Silvan Muhtarlar Derneği Başkanı Murat Ateş, yaşanan olaylar nedeniyle dün 5 6 bin kişinin ilçeden ayrıldığını öğrendik. Bu olaylar devam ederse daha fazla insan Silvan’dan gider ve 90’lı yıllarda yaşananlara dönülebilir” diye konuştu. Mehmet Altan’dan erişim yasağına itiraz rof. Mehmet Altan, “Ülkeyi yakıp yıkarak başkan olunabilir mi?” başlıklı yazısına Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın talebi üzerine getirilen erişim yasağına avukatı aracılığıyla itiraz etti. Mehmet Altan’ın www. gazete360.com, www.t24. com.tr, www.vanbulten. com, www.songündem.com adlı internet sitelerinde yazısının yayımlanmasının ardından Erdoğan’ın başvurusu üzerine söz konusu sitelerde yer alan yazıya 4 Ağustos’ta erişim yasağı getirildi. Yasak kararına itiraz eden Altan’ın avukatı Ergin Cinmen, kararın gerçek muhatabının Mehmet Altan olduğunu, mahkemenin karşı tarafların savunmasını almamasının da hak ihlali olduğunu belirtti. İstanbul 10. Sulh Ceza Hâkimliği’ne sunulan dilekçede ifade özgürlüğü ve halkın haber alma hak ve yükümlülüğüne vurgu yapıldı. P AKP’nin savaş oyunu Silvan’daki çatışmalarda zarar gören tarihi Azizoğlu Konağı’nın duvarına roket mermisi isabet etti. Belediyeye hendek kazarız DBP: Hayatı durdurun D iyarbakır’da 87 sivil toplum örgütü özerklik tutuklamalarına tepki gösterdi. Eylemde konuşan HDP Milletvekili Selma Irmak, “Buradan deklare ediyorum. Gözaltılara devam ederlerse belediyelerin önüne biz hendek kazacağız. Hendek kazıp gözaltılara engel olacağız. Bu süreç halkımızın zaferiyle sonuçlanacaktır” dedi. D emokratik Bölgeler Partisi (DBP), bugün Silvan ve lice için Diyarbakır’da “hayatı durdurma” eylemi yapacak. DBP Eşbaşkanı Hafize İpek, “Savaşı durdurmak için yarın (bugün) Diyarbakır halkıyla yaşamı durduracağız, kepenkler açılmayacak, kontaklar çalışmayacak. Tüm Diyarbakır’a çağrı yapıyoruz” dedi. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle