16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 26 Ağustos 2015 TASARIM: SERPİL ÜNAY yorum 15 itler, ressam olmak isterken depsot olmuşlardandı. Daha çok mimari konular işler, binalar resmedermiş. Kıpırdamadan durduklarından olsa gerek, taş modelleri canlılara yeğlermiş. Raslantıya bakın ki Franco da bayılırmış fırça tutmaya. O da virane ve elbette ki “natürmort” meraklısıymış. Vahşi av sahneleri ve bombalanmış gibi yıkıntılar resmetmeye bayılırmış. Tarihe bakılırsa, resim sanatında imar yapıcı Hitler, yıkıcı Franco’dan daha başarılı oldu harabe yaratmakta. Ressam geçinen, ancak ressam oldukları tartışmalı siyasi liderler arasında en ilginci, kuşkusuz Churchill… Elinin tuttuğu, gözünün gördüğü son ana değin, başında şapkası, ağzında Havana purosu ve ressam önlüğüyle fırça sallayan Churchill, daha çok izlenimci ekole yatkın doğa tabloları resmederdi. Biliyorsunuz bizim de resme soyunan bir despotumuz vardı, geçenlerde ruhunu teslim etti. Evren Paşa’nın da idam fermanı imzalamadığı zamanlar fırça tutan ellerinden; pek de resim sayılmayacak, ama çok para eden “nü”ler çıkardı. HHH Mussolini de resim yapar mıydı, doğrusu bilmiyorum. Ancak tımarda pek çok imar eseri bıraktığı söylenebilir. Hatta bugün “Mussolini biçemi” olarak anılan bir mimari türü bile var. Oysa Mussolini hakkındaki en ilginç gerçek, Churchill’in kahramanı olduğu bir öyküde yatar. Biliyorsunuz Hitler, Franco, Mussolini ve Churchill, aynı tarih dönemecinde yarışmış ve Stalin’le birlikte, iyisiyle kötüsüyle az rastlanır çapta liderlerdi. Bunların arasında en uzun yaşayanı aralarındaki tek iyi, yani 1965 yılında 91 yaşında ölen Churchill oldu. İkinci Dünya Savaşı’nın galibi, ömrünün sonuna doğru hare H ki sanat, “UnUtmayalım ACI OLAMAZ. PROPAGANDA AR rÇeği Çünkü sanat, ge yansıtır, değişik biÇimde nsıtır!” ama gerÇeği ya y JOHn F. kenned Dolar uçarken... ostlarım beni korkusuz biri olarak tanımlarlar, doğrudur ama dolar yükselmeye başladığında beni bir korkudur alır. Çünkü doların yükselmesi benim zor zar tutturduğum bütçemi altüst eder. Çünkü sarmısak dahil, buğday, şeker, un gibi temel besinleri bile dışarıdan dolarla aldığımız için, çok değil on gün geçmeden şimdi 150 liraya dolan filem, 200 liraya ancak dolar. Artık yüzü astarından pahalıya gelen, bu nedenle üretimi yapılmayan, şimdilerde bile çok yüksek fiyatlara aldığımız sebze ve meyve fiyatları da tavan yapar. Bir yazımda elma beş lira diye yazmıştım, bu kış on liradan yiyebiliriz. Et fiyatlarını hiç yazmıyorum, eti de dışarıdan dolar karşılığı aldığımız için 40 lira olan kıyma yakında 60 lirayı bulacak. Şimdi çok önemli siyasal analizler yapan, durmadan ülkeyi kurtaran dostlarım, “Yani şimdi bunları yazmanın sırası mı” diyebilirler. Vallahi geçim derdi herkes gibi benim de derdim. Ben bir emekliyim. Ayrıca köşe yazarıyım ama gazetem bana öyle avuç dolusu para ödemiyor. Bu kısa bilgilerden sonra gelelim, “dolar yükselince bizi daha neler bekliyor”a? Akaryakıt hemen zamlandı. 6 kuruş. Daha da artacak. Eylülden itibaren elektrik, doğalgaza inanılmaz zamlar yapılacak. Dışarıdan dolarla aldığımız ilaçlar özellikle de kanser ilaçları inanılmaz fiyatlara ulaşacak. Yeni kuşak annelerin yapmak için üşendikleri, bu nedenle yurtdışından ithal edilen mamalar acayip fiyatlara gelecek. Buna seviniyorum, üç dört tane meyveyi bir arada sıkmaya üşenenler mecburiyetten işe koyulacaklar. Cep telefonu deBağbozumu zamanı ğiştirmek isteyenlere kim takar doları. Resim: Gürcü Ressam şimdiden müjde verelim. Telefonlar çok Pirosmani pahalanacak! Ama bu kimseleri pek ilgilendirmeyecek. Asgari ücretle çalışan bir işçinin cebinde kredi kartıyla alınmış 2000 liralık telefonun olduğu bir ülkede kim korkar hain kurttan! Yakın zamana kadar Türkiye sınırları içinde doğan her çocuk, 3000 Türk Lirası borçlu doğuyordu. Şimdi bu borcun üstüne en az 700 Türk Lirası ilave oldu. Öde yavrum öde! Unuttum, akaryakıta yapılan zam bakınız daha neler yapacak? İğneden ipliğe bütün ürünler zamlanacak; özel okul fiyatları zamlanacak, okul taşıma ücreti zamlanacak. Uçak, otobüs biletleri zamlanacak. Korkunç bir tablo değil mi? Hasta bakım ücretleri de artacak, huzurevi fiyatları da! Bu arada işten çıkarmalar öyle bir yoğunlaşacak ki, sokakta yürümek imkânsızlaşacak. Şimdi şu sıraladıklarıma bakıp, “bu ülkede mutlaka bir isyan çıkar” diyorsunuz, ama çıkmıyor. İşsizlik bu kadar almış başını giderken isyan çıkmıyor! Nereden nerelere geldik. Üç yıl önce Londra’da küçük diye tanımlanan 1 milyon kişilik bir sokak yürüyüşüne katılmıştım. Yürüyüş toplu taşımacılığa yapılan iki kuruş zammı protesto amaçlıydı. Çok özenmiştim. Bu neden biz de olmuyor, hayatımız böylesine zamlanırken hâlâ neden sessizce boyun eğiyoruz. Geçenlerde bir arkadaşım şöyle dedi: “Işıl biz de yoksul yok. Ve herkes de tonla para var. Boşuna nefesini tüketiyorsun!” Belki de onun söylediği doğrudur, şu para neden beni bulmuyor çok merak ediyorum... D Sanatçı bir despotumuz bile yok! birden kıpırdadı ve Churchill, kurnaz gözlerini aralayıp, gayet anlaşılır bir ifadeyle: “Mussolini’yi çok takdir ederim!” deyiverdi. Yanındakiler, tarihöncesi bir dinozor canlanmışçasına çarpılmışlardı. Gazeteci şaşkınlıkla sordu: “Peki, neden?” Churchill tısladı: “Çünkü damadını idam etti!” ket yeteneğini yitirmişti. Bilinci yerinde değildi ve günleHHH rini uyuklayarak geçiriyordu. Gerçekten de Mussolini, fikir ayrılığına düştüğü daHHH Öyle günlerden birinde, meraklı bir gazeteci Churchill’i madı Galeazzo Ciano’yu 1944’te kurşuna dizdirmişti. İnce mizah yeteneği ve keskin zekâsıyla Churchill, ziyarete geldi. Ünlü devlet adamı, çoğu kez konuşacak halde olmadığından yanında hep kızı ve damadı bulunu dünya tarihine en büyük devlet adamlarından biri olarak geçti. “Demokrasi çok kötü bir yönetim biçimidir. Ancak şimdiye dek daha iyisi bulunamadı” söFranco / 1940 Hitler / 1914 zünün babası, savaşın başında, kendiChurchill /1916 sinden daha iyi bir lider bulunamadığı için iktidara getirilmişti. İngiltere, onun sayesinde savaşın büyük galipleri arasında yer aldı. Oysa İngilizler, barıştan sonraki ilk seçimlerde Churchill’i iktidardan indirip emekliye sevk ettiler. Çünkü savaşı da, savaşın yarattığı kahramanı da yordu. İngiliz gazeteci, Churchill’e çağdaşı ve rakipleri unutmak, yeni bir sayfa açmak istiyorlardı. Çünkü demokrasi nankördür ve öyle olmalıdır. Franco, Mussolini ile Hitler’den hangisinin kendisini daKadere bakın ki bizim ellerde, darbeyle gelen tüm desha çok etkilediğini sordu. Churchill yanıt vermedi, çünkü uyukluyordu. Damadı, soruyu yineleyen gazeteciye, potlar demokrat olup gitti; demokrasiyle gelen despot “Israr etmeyin” dedi. “Duymaz ve anlamaz. İyice bunadı.” olup gitmiyor. Acaba ebru sanatını resim sanmak mı reKoltuğa yayılan koca gövdeyi örten ekose battaniye jim sorunu yaratıyor? [email protected] KİM KİME DUM DUMA BEhİç aK Köşemen Kemal Sunal’ın telifi emal Sunal’ın eşi ve çocukları yıllardır örnek bir telif hakları mücadelesi veriyor. Kemal Sunal’ın filmlerinin televizyonlardaki gösterimleri nedeniyle kendilerine ödenmesi gereken telif ücretlerini almaya çalışıyorlar. Televizyon kanalları gösterdikleri her film için yapımcı şirketlere ödeme yapıyor. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’na göre “icracı sanatçı” sıfatıyla filmlerde rol alanların da telif hakkı alması gerekli. Kemal Sunal’ın ailesi, telif haklarını alma yolunda önemli bir aşamaya ulaştı. Sunal’ın televizyon kanallarında gösterilen 36 filminin yapımcısı olan Gülşah Film’e açtıkları 856 bin 479 liralık telif davasını kazandılar. Bu davada alınan kararı emsal göstererek Kemal Sunal’ın film yaptığı diğer şirketlere de dava açacaklar (12.04.2015, sabah.com.tr). Ali Sunal, “Babamın 82 filmi var, yılda en az 1000 kere oynuyor. Buradan doğan hakları almak niyetindeyiz” demiş. Ali Sunal abartmıyor. Radyo Televizyon Yayıncıları Meslek Birliği RATEM’in 6 Mayıs 2015’te yayımlanan “Türkiye Radyo ve Televizyon Yayıncılığı Sektör Raporu”na göre Türkiye’de 24’ü ulusal, 17’si bölgesel ve 205’i yerel olmak üzere 246 televizyon kanalı var. Bu kanallar 2014 yılında 2 milyar 974 milyon lira gelir elde etmiş. Geçen yıla göre binde 3 düşüş var. Geliri artan tek reklam türü “Telealışveriş yayınları”. 2013’e göre yüzde 123 oranında artmış, 2 milyon 438 bin 690 liraya ulaşmış. Bu gelirden en büyük payı da 1 milyon 599 bin lira ile uydu yayınlar almış. Genel reklam gelirleri düşerken uydu yayınlar gelirlerini yüzde 256 artırmış. Müthiş bir başarı. Peki, bu başarı nasıl sağlanmış? Kemal Sunal filmleriyle. Uydu üzerinden yayın yapan 293 kanaldan birçoğu telealışveriş reklamları yayımlamak amacıyla kurulmuş. Başta Kemal Sunal’ın filmleri olmak üzere sürekli film gösteriyor ve aralarda her biri 15 dakika süren telealışveriş reklamları yayımlıyorlar. “Yayın Hizmeti Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik”te RTÜK reklam yayınlarını saatte 12 dakika ile sınırlanırken telealışveriş yayını için 15 dakika öngörmüş. Telealışveriş reklamlarının bu kadar uzun sürmesinin nedeni bu yönetmelik maddesi. “Bu yayının süresi bir gün içinde toplam bir saati aşamaz” deniyor ama bu kurala uyulduğunu sanmıyorum. RTÜK bu süre aşımlarına bir yaptırım uyguluyor mu, uyguluyorsa neden caydırıcı olamıyor o da merak konusu. Sürekli Kemal Sunal’ın tek bir filmini gösteren uydu kanalları bile var. 24 saatte 12 kez aynı film gösteriliyor. Bu da tek bir kanalda yılda sadece bir Kemal Sunal filmi için 4 bin 380 kez gösterim demek. Ali Sunal’ın “yılda 1000 kez” derken ne kadar alçakgönüllü davrandığını anlayın. 293 uydu kanalının 100’ünde sürekli film gösterilse yılda 438 bin film gösterimi yapılıyor demektir. Bu gösterimler için telif hakkı ödenmediği söyleniyor. Bir sinema eserinde yönetmen, özgün müzik bestecisi, senaryo yazarı, diyalog yazarı ve icracı sanatçı olarak oyuncuların telif hakkı var. Başta Kemal Sunal olmak üzere sinemacılarımızın uğradığı hak kaybını düşünün. Televizyonların tüm yayınlarını düzenleyen, içeriklerine müdahale eden RTÜK’ün “Yayın hizmeti ilkeleri”nde telif haklarını korumak yönünde bir hüküm bulamadım. Televizyonlara her şeyi soran RTÜK “Yayınlarınızın telif hakkını ödüyor musunuz” diye sorma gereği duymuyor, yaptırım uygulamıyor. Acaba neden? K ÇİZGİLİK KaMİL MaSaraCI [email protected] HARBİ SEMİh POrOY 26 aĞUSTOS 2015 SaYI: 32830 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı AKIN ATALAY Genel Yayın Yönetmeni CAN DÜNDAR Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven Haber Koordinatörleri Murat Sabuncu ayşe Yıldırım Başlangıç Yazıişleri Müdürleri Bülent Özdoğan Baydu Can Sorumlu Müdür abbas Yalçın Görsel Yönetmen hakan akarsu l Haber l Ekonomi: Reklam Genel Müdürü Özlem ayden Şalt Reklam Genel Müd. Yrd. nazende Körükçü Reklam Grup Koordinatörü hakan çankaya Rezervasyon Yönetmeni Onur Tunalı Merkezi Müdürü: aykut Küçükkaya l Dış Haberler: Ceyda Karan Olcay Büyüktaş l Kültür Sanat: Evrim altuğ l Spor: arif Kızılyalın l Gece: ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Grafik: ahmet Sungur l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Ahmet Rasim İzmir Temsilcisi: Serdar Kızık Halit Ziya Sok. No: 14 Çankaya 06550 Ankara Bulvarı 1352 S. 2/3 İzmir Tel: (0232) 441 12 20 Tel: (0312) 442 30 50 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, ali Sirmen, hikmet çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Mustafa Balbay, hakan Kara. Mali İşler Müdürü: Bülent Yener l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] reklam Yönetimi: Cumhuriyet Caddesi Beşler Apartmanı No: 44 Kat:3 Daire:4 34367 Elmadağ/İstanbul Tel: (0212) 251 98 74 75 81 82 Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: YAYSAT Doğan Medya Tesisleri Hoşdere 34850 Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. Miyase İlknur, geçmişten günümüze Alevi mizahının en seçkin örneklerini derledi. İlhan Selçuk’un dediği gibi dağınık, savruk, unutulmaya dönük Alevi fıkralarını dost meclislerinde kaybolmamak üzere titiz bir çalışmayla belgeselleştirdi. İstanbul Ankara İzmir İmsak 04.43 04.31 04.58 Güneş 06.17 06.03 06.28 naMaZ VaKİTLErİ Öğle İkindi 13.1 3 16.55 12.58 16.39 13.20 17.00 Akşam 19.57 19.40 20.00 Yatsı 21.23 21.04 21.22 C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle