16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
OLAyLAR ve GORUSLER 16 EDİTÖR: ÖZGÜR MUMCU ve SİNEM USER KARA TASARIM: ZARİFE SELÇUK KÜLTÜR SANAT Çarşamba 26 Ağustos 2015 Türkiye nereye koşuyor Suruç’ta patlayan bomba Türkiye’nin Suriyelileşmesine yol açan bir dizi gelişmeyi tetikledi ArmAğAn ÖzTürK Artvin Çoruh üniv. Sosyoloji nce PKK, Ceylanpınar’da iki polisi uykusunda öldürdü. Bu eylem Türk güvenlik güçlerinin ülke dışı ve ülke içerisinde örgüte sert bir şekilde müdahale etmesine yol açtı. Ardından PKK’nin savaşı tüm yurda, ama özellikle de kentlere yayan sayısızca eylemi geldi. Şehit ve yaralı sayısı hızla yükseldi. Toplumdaki ve siyasetteki tansiyon da öyle. Hakkaniyet sahibi her vicdan gelecek hakkında kaygı duyuyor. Hemen herkesin aklında ise tek bir soru var: Yaşanan bunca feci şeyin sorumlusu kim? Ö tini sorumlu tutuyor. Oysa genişçe bir gri alan var. Erdoğan ve PKK iki ayrı yanıt olmaktan çok aslında aynı yanıtın iki ayrı yüzü. Mesela savaşın sorumluluğunu tümüyle Erdoğan’ın sırtına yükleyip kenara çekilmek çok da mümkün değil. Bu nedenle HDP retoriği sorunlu. Çünkü Ceylanpınar’da öldürülen iki polisin milat olduğu yeni şiddet sarmalında saldırıları yoğunlaştıran taraf PKK. Örgüt hemen her gün bir asker veya polisi şehit ediyor. Ayrıca Erdoğan, başkan olmak için savaş çıkarıyorsa PKK önce saldırıları durdurarak, ardından da Türkiye için silah bırakma kararı alarak bu oyunu hemen bozabilir. Neden yapmıyor? Sanat dallarını bir araya getirmişti yitirdiğimiz Nazan İpşiroğlu hepimize yeni ufuklar açtı azan İpşiroğlu tanıdığım en “entelektüel” insanlardan birisiydi. Titiz bir araştırmacı, çok yönlü bir düşünür, imge gücünü yüreklilikle genişletebilmiş bir yaratıcıydı. Birlikte katıldığımız panellerde sanat disiplinleri arasında kurduğu köprülere hayran kalmışımdır. Felsefe ve müzik eğitimini bir arada yürütmüş, sanat dalları arasındaki etkileşimleri ortaya koyan denemeleriyle düşün dünyamıza derinlikler sunmuştu. Çağdaş eğitim, çağdaş kültür, yaratıcı toplum üstüne yazdıkları da diğer çalışmaları gibi yerel değil, evrensel değerler taşıyordu. Müzik dünyamıza kazandırdığı kitaplar kendi derin kültüründen, aldığı klavsen eğitimi, oda müzikçiliği ve özellikle Barok dönem üstüne araştırmalarından kaynaklanıyordu. Belli bir çağa saplanmadan, sanat dalları arasında tarihten bugüne uzanan karşılaştırmaları başlı başına yaratıcılık içeriyordu. J.S. Bach, klavsen ve Barok müzik üstüne inceleme ve saptamaları hepimize yeni ufuklar açmıştır. Ne rastlantı ki şu sıralarda onun “Mozart ve Verdi’de İnsanSihirli Flüt ve Aida” (Pan Yayıncılık) başlıklı kitabını N Sorumlu kim? HDP’lilerin tamamı ve hatırı sayılır kadar CHP’li ülkenin iç savaş koşullarına sürüklenmesinden öncelikle Erdoğan’ı sorumlu tutuyor. Onlara göre saray 7 Haziran yenilgisini kabullenemedi. Meclis’i seçime götürmek, bu olurken de hem Kürt siyasetini yıpratmak hem de kamuoyunu oyalamak için operasyonlar yoğunlaştırıldı. Savaş aslında başkan olamayan Erdoğan’ın yeni bir seçimden istediği sonucu almak için uyguladığı kanlı bir taktik. Suruç’ta sadece katliam yapılmadı, aynı zamanda erken seçim startı verildi. PKK’ye hemen hiç değinmeden Erdoğan eleştirisine odaklanmış bu analizin karşısında bir dizi argümanda kendi özgün konumunu açan başka bir söylem daha var. Recep Tayyip Erdoğan Eriyor mu? Yoksa PKK’yi de mi Erdoğan yönetiyor? Dahası Demirtaş PKK’ye ve onun acımasız şiddetine karşı ciddi bir tepki ortaya koyamıyor. AKP polis devletini büyük bir cesaretle eleştiren liderlik PKK karşısında sönük bir siyasi aktöre dönüşmüş durumda. Demirtaş’ın sola şahsiyet kazandıran karizması ve Türkiye partisi HDP imajı gün ve gün erimekte. Gelinen bu noktada Erdoğan’ı PKK’den ayırt etmek anlamsız. Çünkü örgüte verilen sözlerin hiçbiri tutulmadı. Dolmabahçe’de masa devrildi. Türkiye kamuoyunu ve tüm barışseverleri seçimden seçime yıllarca oyaladı Erdoğan. Demek ki bugün içinde boğulduğumuz kan sadece PKK jeopolitiğinin değil aynı zamanda Erdoğan reel politiğinin de sonucu. Bahsi geçen dil bize kısaca şunu diyor: Türkiye için silah bırakma kararı alamayan PKK ve PKK’yle organik bağını bir türlü kesemeyen HDP Türkiye demokrasisine zarar veriyor. Ayrıca yoğunlaşan savaşın özel olarak Erdoğan’la veya genel olarak seçim atmosferiyle doğrudan bir ilgisi yok. PKK uzun süreden beri bölgede alternatif bir devlet gibi faaliyet gösteriyor. Yol kesme ve özerklik ilanlarının ardı arkası kesilmiyor. Dahası KCK’den yapılan “ateşkes bitti” açıklamasının tarihi 11 Haziran. Erdoğan dahil olmak üzere hemen hiç kimse 7 Haziran’ı nasıl okuyacağını tam anlamıyla netleştirmemişken KCK ateşkesi bitirdi ve savaş hazırlıklarını yoğunlaştırdı. Bölünme Türkiye kamuoyu pek çok meselede bir benzeri görüldüğü üzere bu konuda da keskin bir şekilde bölünmüş durumda. Tırmanan şiddetten kimileri ErdoğanAKP blokunu kimileri ise PKKHDP hattında konumlanan Kürt siyase Ya kuyruk köpekten akıllıysa.. Prof. Dr. TEvfiK DAlgıÇ Teksas üniversitesi oğu kere savaşa hazır olmayan uluslar savaş çığırtkanı haline getirilmişler, bazılarında ise kurgulu savaş senaryoları ile siyasilere destek yaratılmıştır. Hitler ve onun propaganda bakanı Dr. Göebels’in uygulamaları tarihi birer örnek olarak belleklere kazınmıştır. Ç “ Dünya tarihinde propaganda ve algı yönetimi taktikleriyle savaş konusunu işleyip bundan siyasi destek ve rant sağlama değişik dönemlerde başarılı bir şekilde kullanılmıştır. Kuveyt Savaşı Irak diktatörü Saddam Hüseyin’in Kuveyt’i işgali ile başlayan Birinci Körfez savaşında Baba George Bush yönetimi uzak ülkelere Amerikalı asker göndermeye sıcak bakmayan Amerikan halkını birden bire savaş yanlısı yapma başarısını bir algı yönetme planı ile gerçekleştirmiştir. Amerika’nın ünlü Halkla İlişkiler Şirketi Hill&Knowlton yönetiminde uygulamaya konulan bu algı yönetme operasyonunda Iraklı askerlerin Kuveyt hastanelerindeki çocuk kuvözlerinden çocukları alıp çöle gömdükleri iddia edilmiş, bunun canlı tanıkları yaratılmış ve Amerikan halkı etkilendirilerek George Bush’un Birinci Körfez savaşına beklenmedik bir destek sağlanmıştır.Kuveyt’in ABD büyükelçisi Saud Nasır ElSabah’ın kızı sahte Nurse Nayırah adını kul lanıp Amerikan Kongresi’nin İnsan Hakları Araştırma Komisyonu önünde ağlayarak yalan söylemiş ve yalancı tanıklık etmiştir. Sonradan bu çocuk kuvözleri ve çöle gömülen 312 çocuk hikâvyesinin yalan olduğunu ortaya çıkmıştır. Bu konuda 1992’de CBC’de yayımlanan “Bir Savaşı Pazarlamak” isimli bir belgeselde medyanın bu olayı nasıl bir yalan makinesi olarak kullanıp algı yaratıldığı anlatılmıştır. (https://www.youtube.com/ watch?v=yaR1YBR5g6U) det umanlara bir fayda sağlamadığı gibi haklarındaki “yalan söyleme, rüşvet ve irtikap, 1715 Aralık dosyaları” gibi geneldeki olumsuz iddia ve algıyı daha da güçlendirmiş olabilir. Bir Hollywood klasiği “Wag the Dog” isimli 1997 yılı yapımı siyasi komedi hayali savaş yaratarak kamuoyu desteği nasıl sağlanır sorusu için en güzel örnektir. Birinci döneminin sonuna yaklaşırken halk desteği düşmek üzere olan ve bu arada adı bir seks skandalına karışan bir ABD Başkanının yeniden seçilmesini sağlamak ve seks skandalını unutturmak amacıyla bir Hollywood yapımcısı Beyaz Saray’a çağırılır ve Beyaz Saray’ın alt katı bir film stüdyosuna çevrilir. Film hayali olarak Arnavutluk’a savaş açarak ve değişik görüntülerle Amerikan halkını galeyana getirip ona destek sağlamayı amaçlayan medya yoluyla yapılan propagandayı anlatır. Filmde halkın beyni yıkanarak, savaş algısı ve ulusal duygular kullanılarak başkanın seks skandalı unutturulur ve ikinci dönem seçilmesi sağlanır. Filmin adı İngilizce bir deyim“Wag the Dog” bu deyim insan dikkatini çok önemli bir konudan daha önemsiz bir konuyla meşgul edip önemli konuyu unutturmak demektir. Bu deyimin kökeni “Köpek Kuyruğundan Daha Akıllıdır” kavramını tersine çevirir; “kuyruk köpekten daha akıllaysa artık kuyruk sallanmaz ama köpek sallanır”. Filmin yapımcısı ve direktörü Barry Levinson. Filmin yıldızları ise Dustin Hoffman ve Robert De Niro. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın iki üç yıldır bizzat başlattığı açılım sürecini ve Dolmabahçe mutabakatı denilen anlaşmayı, HDP “kendisini başkan seçtirmeyeceğiz” dediği için tanımadığı söylenen ve daha önceki tüm çabaları yok sayan ülkeyi yeniden seçime götürme çabaları ve bunun doğurduğu PKK saldırıları bana bu filmi hatırlattı. Yalnız bu çok tehlikeli stratejinin başarılı olup olmayacağı henüz belli değil. Çünkü bu senaryoda beklenenin tam tersi de olabilir. Halk “Bu teröristleri siz beslediniz, yüz verdiniz, şımarttınız, askeri kışlaya, polisi karakola hapsettiniz, bu akan kanların sorumlusu sizsiniz” de diyebilir. incelemekteyim. Kendisine telefon edip, böylesine geniş imge gücünü kanatlandırdığı için kutlayayım diye düşünüyordum. Mozart’ın son operası Sihirli Flüt’te konuyu oluşturan temel kavramları 18. yüzyıl sonu19. yüzyıl başı Avrupa’da yaşanan toplumsal değişimin ışığında ele almış, bunların bestecilerin kişiliğine ayna tuttuğunu ileri sürmüş. Tanıtım yazısında şöyle diyordu: “Sihirli Flüt’teki başkişilerin karakterleri birbirinden çok farklı. Bu farklı karakterlerin çoğu Mozart’ın kişiliğinde toplanmış. Mozart’ı bu bağlamda ele alınca çalışmamın çıkış noktası onun yaşam karşısındaki duruşu ve insan anlayışı oldu.” Verdi ile Mozart arasında da temel bir ortaklık üstünde duruyor, “Her ikisi de insanı, yaşadığı toplumdan soyutlamadan etiyle, canıyla yaşayan varlıklar olarak algılıyor ve kişiliklerini, birbirleriyle ilişkilerini müzik diliyle ifade ediyorlar. Sihirli Flüt ile Aida’nın temel kavramlarını bu açıdan karşılaştırdım,” diyordu. Nazan Hanım’ın kitaplarını birkaç kez okumak, her seferinde daha da derinlerde yatan aydınlığı bulmak gerek. Türkiye’deki uygulamalar Türkiye’de birkaç yıl önce AKP yanlısı “yandaş ve havuz medyası” diye tanımlanan yayın organları tarafından ortaya atılan “Beşiktaş’ta Başı Örtülü Kadına Saldıran Deri Ceketliler”, “Camide İçki İçtiler”, “Tayyip Erdoğan’ın kızı Sümeyye’ye Suikast ve Arınç suikastı” gibi yalan olduğu ortaya çıkan bu tür algı yaratma çabaları iktidardaki partinin ileri gelenlerince kullanılmıştır. Her algı olayının başarılı olacağı kestirilemez. Bu yalanların da bu operasyondan me T.C. GAZİANTEP 13. İCRA DAİRESİ’NDEN TAŞINIRIN AÇIK ARTIRMA İLANI 2015/91037 ESAS Aşağıda cins, miktar ve değerleri yazılı mallar satışa çıkarılmış olup: Birinci artırmanın aşağıda belirtilen gün, saat ve yerde yapılacağı ve o gün kıymetlerinin %50’sine istekli bulunmadığı takdirde, yine aşağıda belirtilen gün, saat ve aynı yerde 2. artırmanın yapılarak satılacağı; şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen değerinin %50’sini bulmasının ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olmasının ve bundan başka paraya çevirme ve payların paylaştırma giderlerini geçmesinin şart olduğu; birinci artırmadan on gün önce başlamak üzere artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebileceği, birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden başlamak üzere ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebileceği, mahcuzun satış bedeli üzerinden aşağıda belirtilen oranda KDV’nin ihale damga vergisinin ve muayene masralarının alıcıya ait olacağı ve satış şartnamesinin icra dosyasından görülebileceği; gideri verildiği takdirde şartnamenin bir örneğinin isteyene gönderilebileceği; fazla bilgi almak isteyenlerin yukarıda yazılı dosya numarasıyla dairemize başvurmaları ilan olunur. 14/08/2015 1. İhale Tarihi: 21/10/2015 günü, saat 10:0010:10 arası. 2. İhale Tarihi: 05/11/2015 günü, saat 10:0010:10 arası. İhale Yeri: Osmangazi Mah. A. Kadir Aksu Bulvarı 61 No’lu Sk Güney Şahinbey Otoparkı Gaziantep No: 1 Takdir Edilen Değeri TL: 85.000,00 Adedi: 1 KDV: %1 Cinsi (Mahiyeti ve Önemli Nitelikleri): 27FG427 plakalı, 2011 model, Mercedes marka, W204 tipli, WDD2040451A437989 Şasi No’lu, rengi beyaz, lastikleri sağlam anahtar var ruhsat yok muhtelif çizikleri olan vasıta (İİK.m.114/1,114/3) *: Bu örnek, bu Yönetmelikten önceki uygulamada kullanılan Örnek 63’e karşılık gelmektedir. “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 132835) “ Sonuç Mazhar İpşiroğlu (eşi) Nazan İpşiroğlu T.C. KIRIKHAN İCRA DAİRESİ’NDEN DÜZELTME İLANI 2015/15 TLMT. Müdürlüğümüz yukarıda numarası yazılı dosyasında çıkarılan 06/08/2015 tarihli taşınmaz satış ilanında 4 nolu taşınmaz olarak belirtilen Kırıkhan İlçesi Baldıran Köyü 138 ada 28 nolu parselin kıymeti 140.000.00 TL olarak yazılması gerekirken sehven 1400.00 TL olarak yazılmış olup bu hususun 140.000,00 TL olarak düzeltilmesine karar verildiği ilanen tebliğ olunur. “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 133976) Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. Çağlar EREN Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi çıkış belgesini kaybettim, hükümsüzdür ZERRİN ÇAYCIOĞLU C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle