28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 24 Ağustos 2015 DUNYA in’in Uygur vatandaşlarının Türkiye’nin Malezya Büyükelçiliği’nin verdiği kimlik belgeleriyle kaçırıldığı ve Suriye’de cihata gönderildiği suçlamalarına koşut, Tayland’dan çarpıcı bir iddia geldi. Geçen pazartesi başkent Bangkok’ta çoğu turist 22 kişinin öldüğü, 120 kişinin yaralandığı bombalı saldırıyla ilgili şüphelerin “Türkiye bağlantısına” yoğunlaştığı belirtildi. ‘Türkiye Libya’ya terör taşıyor’ Libya’da uluslararası toplumun tanıdığı hükümetin ordu sözcüsü Muhammed Hegazi, “Türk bandıralı sivil gemilerin İhvan bağlantılı teröristlere uçaksavar, mühimmat ve terörist taşıdığını” iddia etti. Geçen hafta Bingazi açığında bir gemiyi batırdıklarını öne sürdü. EDİTÖR: GÜLRİZ ERGÖZ ‘Evsizim, açım, tren soyacaktım’ Fransız hızlı treninde silahlı saldırı düzenleyen 26 yaşındaki Eyüp Hazani, terörle mücadele polisince sorgulanıyor. Avukatına göre Hazani “Terör saldırısı suçlaması karşısında şoke oldum. Evsizim. Açım. Yattığım parkta silah zulası bulunca, tren soymaya karar verdim. Kalaşnikof tutukluk yaptı. Tek el ateş etmeden beni etkisiz hale getirdiler” diye ifade verdi. Türk bağlantısı mı? Bangkok’taki soruşturmada bombalı saldırıyı Türk pasaportu almış bir Uygur’un düzenlediği şüphesi üzerinde duruluyor 9 Ç Elçilikte “İngiltere’ye ölüm” yazısı duruyor. ‘Yaşlı tilki’ Tahran’a geri döndü bombacısının “Orta Asyalı ya da Ortadoğulu görünümünde” olduğunu söylüyor ve yabancı asıllı olduğundan emin gözüküyor. Ancak zanlının sahte pasaport kullanması ihtimali üzerinde de duruluyor. Lübnan’ın çerçöpü ğaç da, park da, çerçöp de hayat/memat meseleleri. Ama en baştan söyleyelim, Beyrut’taki “Kokuştun” (You Stink) hareketinden “Arap Baharı” da Gezi de çıkarmak zor. Lübnan’ı bilen çıkarmaz. Belki başka bir şey çıkar. Beş senedir kapısında sıcak savaş yaşanan, mezhebi fay hatlarıyla bölünmüş, nüfusunun dörtte birine ulaşan sığınmacı akını yaşamış, idari sistemi segregasyona dayalı bir Arap ülkesinin siyasilerinin, demokratik hareketliliğe en azından zihin dünyasının bizimkilerden daha açık olabildiği… İzah edelim. HHH 2 milyon nüfuslu Beyrut bir aydır kokuyor. Sebebi başkentin güneyinde dolup taşan Naameh çöplüğünün 17 Temmuz’da civar ahalinin protestoları eşliğinde kapatılması, çöp toplama şirketi Sukleen’le kontratın dolması ve alternatif bulunamaması… Yaz sıcağında maskelerle dolaşan Beyrutlular, kendi çöplerini yakıp toksik bulutlara yol açıyor, UBER servisine çöp toplattırıp dağı tepeyi çöplüğe çeviriyor. Sağlık Bakanı Wael Abu Faour’un ifadesiyle “ülke sağlık felaketinin eşiğinde”. Sabır öyle taştı ki onyıllar sonra ilk kez yolsuz siyasi elitine karşı, mezhepler ötesi birlik sergilendi. Protestoların başını çeken “Kokuştun” isimli grubun parlamentoya yürüme amaçlı barışçı eylemi ise polis zorbalığıyla bastırıldı. Göz yaşartıcı gaz, tazyikli su, plastik mermi, coplama... Onlarca insan yaralandı, gözaltına alındı. HHH Buraya kadar bildik vahim manzara… Peki, ne oldu? Eğitim Bakanı Elias Bou Saab, “Bu hükümetin parçası olmaktan onur duymuyorum” dedi. Sağlık Bakanı Wael Abou Faour, “Güç kullanımı kararı alanlar hesap vermeli” diyerek göstericilere heyet oluşturup Başbakan’la görüşme çağrısı yaptı. Hür Yurtsever Hareket’ten Nebil Nicolas, aşırı güç kullanımının sorumlusu bulunana dek vekilliğini askıya aldı. Sünnilerin Hariri blokundan İçişleri Bakanı Nuhad el Maşnuk ise “Ben yurtdışındaydım, talimat vermedim” diyerek sıyrılmaya çalışırken, gözaltına alınanların bırakılmasını emretmek zorunda kaldı. Kimse poşu/maske taktı diye “terörist” muamelesi görmüyor. Kimse ailelerini yuhalattırmıyor. Kimse darbeden söz etmiyor. Faşizan yasa tasarısı hazırlanmıyor. Sosyal medyadaki paylaşımlar yüzünden kimse hapiste değil. HHH Çöp öfkesinin “Halk rejimin devrilmesini istiyor” sloganı ise “bahar” anıştırmalarına vesile. Suriye çatışmasından beri Lübnan’a bir sonraki yangın yeri diye bakılsa da bu çöpten bahar çıkmaz. Bunlar “ulusal birlik hükümeti” görünümündeki “hükümetsizliğin” sonuçları, bu hükümetsizlik de çöp krizinin sebebi. Lübnan’da güç paylaşımı sisteminde cumhurbaşkanı Hıristiyanlar, başbakan Sünniler, parlamento başkanı Şiilerden seçiliyor. Görevi Mayıs 2014’te dolan eski Cumhurbaşkanı Mişel Süleyman’ın yerine bir yıldır kimse seçilemedi. Sebebi, 8 Mart Bloku’nun öncüsü Hizbullah ve desteklediği Hür Yurtsever Hareket’ten Michel Aoun ile 14 Mart Bloku’nun başını çeken Sünnilerin (Saad Hariri’nin) Gelecek Hareketi ve desteklediği Lübnan Kuvvetleri lideri Samir Ca’ca, ama asıl gerçekçi olasılık olarak Kataeb lideri Samir Gemayel arasındaki rekabet. Bu arada milletvekilleri görev sürelerini iki kez uzattı, seçimleri de 2017’ye attılar. HHH Lübnan 15 yıl süren iç savaştan 1990’da çıkan, siyasi rekabetten çıkamayan, altyapı sorunlarını çözememiş memleket. Planlama yok. Neoliberal yılların da mirası olarak elektrik, su, çöp, internet hep dert… İsyan koşulları elverişli görünse de fay hatları izin vermez. İsrail’le son savaştan beri gücü artan Hizbullah bir yanda, Suriye çatışmasıyla güçsüz düşen ve Selefilerin palazlandığı Sünniler öte yanda. Ve iki kanat arasında bölünen Hıristiyanlar… Yaşananlar oydaşmacı segregasyon sisteminin sağladığı sınırlı siyasi istikrarın dayandığı noktayı gösteriyor. Ha çok zorlanırsa belki savaş çıkarılır ama iç savaş hayaletiyle o da zor. Dileyelim ki Lübnanlılar bu çöplükten kurtulsun. A Çuvala yanıt mı? Telegraph’a konuşan bir cami yetkilisi ve bir otel çalışanı, polisin kendilerine bir Türkiye pasaportunun fotokopisini gösterdiğini doğruladı, ancak zanlının kendi mekânlarına hiç gelmediğini söyledi. Yine Türk pasaportunun sorulduğu tuktuk şoförleri ise zanlıyı gezdirdiklerini ama bunun aylar önce olduğunu dile getirdi. Ancak saldırıdan önce Bangkok’a geldiğine dair elde sağlam kanıt bulunmayan zanlının, Bangkok garından tuktuk ile patlamanın gerçekleştiği tapınağına gittiği, orada patlayıcıların bulunduğu sırt çantasını bıraktıktan sonra yine tuktuk ile Silom bölge ran’ın dünya güçleriyle nükleer anlaşmaya varması sonrası, Britanya’nın Tahran Büyükelçiliği ile İran’ın Londra Büyükelçiliği karşılıklı yeniden açıldı. Tahran’daki 19. yüzyıldan kalma, 1943’te ChurchillStalinRoosevelt zirvesine evsahipliği yapmış binanın milli marş ve “Union Jack” bayrağının göndere çekilmesiyle açılışında Britanya Dışişleri Bakanı Philip Hammond hazır bulundu. 2011’de yaptırımları protesto eden İranlıların elçiliği basmasından kalma tabelalar, duvarlar, kapılar ve hatta Kraliçe’nin portresi üzerindeki “İngiltere’ye ölüm”, graffitilerinin silinmediği dikkatlerden kaçmadı. İranlılar “yaşlı tilki” dedikleri eski sömürge gücü Britanya’nın geri dönüşü vesilesiyle 12 yıl sonra dışişleri bakanınını da ağırladı. Elçilik açılışının ikili ilişkilerde tarihi an olduğunu söyleyen Hammond, “İran önemli bir ülke. İran’la diyalog zor koşullarda bile kritik önemde. Karşılıklı güven geliştikçe, zamanla birlikte başarabileceklerimizin ve tartışabileceklerimizin sınırı olmayacak” dedi. Hammond’la basın toplantısı düzenleyen İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif, ABD’nin Büyükelçiliğini yeniden açması ihtimali için “ABD ile durumumuz farklı. İran halkı ABD politikalarından önemli ölçüde tedirgin. ABD’nin İran’a karşı mantık dışı yöntemleri değiştirmesi gerekiyor” dedi. l Tahran/Cumhuriyet İ Sahte pasaport mu? Britanya’nın Daily Telegraph gazetesine göre, polis eşkalini yayımladığı bombacıyla ilgili Bangkok’un merkezinde, Müslümanların yoğun yaşadığı bölgede otel çalışanları ve motosiklettaksi (tuktuk) şoförlerini sorgularken bir Türk pasaportunun fotokopisini gösteriyor. Türkiye’den gelen turistlerle ilgili sorular soran polis, otellerin ziyaretçi defterlerini ve güvenlik kamerası kayıtlarını inceliyor. Tayland polisi, “ülkenin bugüne değin uğradığı en kötü terörist saldırının” sine gittiği sanılıyor. Bombalı saldırının gerisindeki gizem çözülemezken, Uygurlara uzandığı spekülasyonu büyüyor. Çin’den Malezya’ya kaçmak isterken Tayland’da yakalanan 300’den fazla Uygur’un 109’u temmuzda Çin’e iade edilmişti. Çin’in Guantanamo usulüyle Uygurları başlarına çuval geçirip ellerini kelepçeleyerek uçakla götür Bangkok’a robot resmi asılan bombacının Türk pasaportu kullandığı iddia edildi. mesinin görüntüleri tepki çekmişti. Bunun üzerine Pekin, Uygurların Türkiye’nin Malezya’daki yetkilileri aracılığıyla cihata gönderileceklerini iddia etmişti. Telegraph, Bangkok bombalamasının İslamcıların misillemesi olduğu ihtimaliyle ilgili ABD ve Britanya istihbarat servislerinin, Tayland ile işbirliği yaptığını yazdı. Siyasi çöpü süpürüyorlar ‘ABD mantıksız’ Beyrut’taki çö p kez tüm mezh dağları ilk eplerden protestocuları bi r Protestoculara araya getirdi. sin gaz ve TO saldıran poliM yikli suyun ya A’lardan tazmermi kullan nı sıra plastik dığı sanılıyor . übnan başkenti Beyrut ve çevresini iki aydır dev bir çöplüğe dönüştüren yolsuz siyasileri protesto edenlere polisin şiddetli saldırısı, hükümetin bile tepkisini çekti. Sosyal medyada örgütlenen “Kokuştunuz” hareketi, ilk kez tüm mezheplerin tepkisini bir araya getirdi. Cumartesi “saray” tabir edilen hükümet binası önünde toplanan eylemciler, “Halk rejimi devirmek istiyor” sloganları atarak hükümeti istifayı çağırdı, dini L SYRİZA patlamak üzere aşbakan Aleksis B Çipras’ın geçen hafta erken seçim için istifa etti mercileri de protesto etti. Daha önce görülmemiş şekilde aşırı güç kullanan polis biber gazı, tazyikli su ve copla saldırınca, 50 kişi yaralandı. Buna gösterilen büyük tepki üzerine basın toplantısı düzenleyen Başbakan Temmam Selam “Barışçı gösteri anayasal hak. Göstericileri korumamız gerekiyor” diyerek aşırı güç kullanımının sorumlularına hesap soracağını söyledi. Başbakan destek ği Yunanistan’da tansiyon tırmanıyor. Çipras liderliğindeki SYRİZA bölünüp Halk Birliği kurulurken, SYRİZA’lı Meclis Başkanı Zoi Konstantopulu, Çipras’ı sinsince istifa etmekle ve meclis yerine şantajcı kreditörleri önceden bilgilendirmekle suçladı. 38 yaşındaki kadın meclis başkanı, “antidemokratik ve anayasaya aykırı” dediği erken seçim sürecinde Cumhurbaşkanı Prokopis Pavlopulos’u da aceleci davranmakla itham etti. Anayasa profesörü Pavlopulos “suçlamanın yasal temeli yok” derken, SYRİZA da kurtarma paketlerinin oylanmasını geciktiren Konstantopulu’yu “diktatör gibi davranmakla” suçladı. Çipras’ın isteği üzerine Maliye Bakanlığından istifa etmiş Yanis Varufakis de Çipras’ın “yeni De Gaulle, hatta Mitterrand olmak için” kreditörlere teslim olduğunu savundu. Varufakis, SYRİZA’nın davasına ihanet etmekle kalmayıp, karşı çıktığı şeyin kendisine dönüştüğünü belirtti. “Asıl mesele bu ülkedeki siyasi çöp” ifadesini kullanan Selam, ülkedeki bitmeyen krizlerden siyasilerin sorumlu olduğunu vurguladı. “Ben halk ve vatandaşın yanındayım. İktidar olmak, sahte tanıklar olmamız anlamına gelmiyor. Meclis aracılığıyla hesaba çekme görevini yerine getiremeyen siyasi güçlerin yerine siz, halk olarak bizi hesaba çektiniz” diyerek eylemcilerle görüşmeye hazır olduğunu belirtti. İçişleri Ba kanlığı da, gözaltına alınanların bırakılması emri verdi. Geceyi çadırda geçirenler, dün sarayı çeviren dikenlli teller, metal bariyerler ve polise karşı eylemi sürdürüp yine TOMA’ları göğüsledi. Çöp krizi, geçici açılıp yıllardır kapatılmayan bir çöp depolama merkezi çevresinde yaşayanların isyanıyla başlamıştı. Çöp toplama tekeli şirketle siyasiler arasındaki yolsuzluğa rağmen şirketle kontrat yenilenmesi krizi büyüttü. AB’ye karadan göçmen Schengen alarmı selinin ucu bucağı yok uriye’den kaçanların baTürkiye’den denizyoluyla Yunanistan’a, oradan karayoluyla Makedonya’ya akan çoğu Suriyeli binlerce sığınmacıya, sınırda günlerce bekletilerek ve polis saldırılarına maruz bırakılarak sefil edilmelerinden sonra geçiş izni verildi. Makedon yetkililerin önceki akşam güney sınırını açmasıyla binlerce sığınmacı Sırbistan’a ulaşmak için otobüslere, trenlere doluştu. Sonraki istikamet olan AB üyesi Macaristan’a Anneler, çocuklar, hamileler, yaşlılar yollarda, istasyonlarda perişan halde. geçebilirlerse, Schengen bölgesine gireceklerinden AB içinde çok daha rahat hareket edebilecekler. Dün öğle itibarıyla aralarında çocukların ve hamile kadınların da bulunduğu 6 binden fazla sığınmacı yorgun argın Sırbistan’a ulaştı. BM sınırdaki Miratovaç kasabasına 8 devasa çadır kurup yemek ve ilaç dağıtmaya başladı. Buradan otobüslerle götürüldükleri Presevo kasabasında belgeleri doldurup Macaristan’a geçiş izni alıyorlar. Aynı zamanda Makedonya’ya Yunanistan’dan sığınmacı akışının ardı arkası kesilmezken, AB muazzam göçün altından nasıl kalkacağına dair henüz çözüm üretebilmiş değil. şını çektiği, önemli kısmı Türkiye üzerinden akan sığınmacı seli, AB’nin temel direklerinden biri olan serbest dolaşımı (Schengen bölgesini) tehlikeye atıyor. Sığınmacılar “Son durak Almanya” sözünde birleşirken, bu yıl 800 bin sığınmacı bekleyen Almanya’da ‘AB çapında sığınmacı politikası belirlenmeden serbest dolaşımın yürürlükte kalıp kalamayacağı’ tartışılıyor. Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande bugün yapacakları zirvede meseleyi ele alacak. Almanya’nın SPD’li Başbakan Yardımcısı Sigmar Gabriel ile Dışişleri Bakanı FrankWalter Steinmeier, “25 yıl önce iki Almanya’nın birleşmesinden beri en zorlu meydan okumayla karşı karşıyayız” diyerek AB’nin sığınmacı politikalarının radikal biçimde değiştirilmesi çağrısı yaptı. S 30. Tümen’de ‘isyan’ ABD’nin Türkiye’de eğitip donattığı, ama Suriye’de Nusra’ya yem olan “ılımlı muhalifler” isyan havasında. Telegraph’a konuşan 30. Tümen komutanlarından Ammar Wawi, Azez’deki karargâhlarına saldırı düzenleneceği istihbaratını 10 saat önce bildirdikleri halde ABD’nin havadan destek vermemesi yüzünden “Kaide’den merhamet dilenmek zorunda kaldıklarını” söyledi. Wawi “Suriye’de hangi muhalif grup özünde İslamcı değil? Nusra bize saldırarak IŞİD’in işini gördü” dedi. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle