28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 15 Ağustos 2015 haber EDİTÖR: EMİNE ÖZCAN TASARIM: İLKNUR FİLİZ 6 Imralı’ya giden bakan kim ürt siyasi hareketinin haberlerini veren ANF sitesinde dün “Bir sürecin anatomisi; İmralı masasını kim devirdi?” başlıklı bir yazı dizisi başladı. Gazeteci Amed Dicle’nin imzasını taşıyan dizide özellikle İmralı’da yapılan görüşmelere de atıfta bulunan yeni ve önemli iddialar yer alıyor. Bunların en çarpıcılarından biri; 2014 Nevruzu öncesi AKP’den bir “üst düzey bakanın” İmralı’ya giderek Abdullah Öcalan ile görüştüğü iddiası... Bugüne kadar Ada’daki görüşmelerin, “devlet” diye anılan “MİT” ve “Kamu Güvenliği Müsteşarlığı” ile HDP heyeti tarafından yürütüldüğü biliniyordu. Görüşmelere hükümet adına katılan üst düzey yetkilinin, güvenlikle ilgili bir bakan olduğu tahmin ediliyor. Fırat Haber Ajansı’nın iddiasına göre 2014’te gerçekleşen Nevruz öncesi AKP’den bir kıdemli bakan İmralı’da Öcalan ile görüştü K Öcalan’la görüştü Dizide o bölüm şöyle anlatılıyor: “Eylül ve ekim aylarındaki (2013) görüşmede ‘süreç artık yeni formatta devam’ etmeli diyen Öcalan, 2014 Nevrozuna kadar müzakerelerin başlaması ve adım atılması için değerlendirmelerde bulundu. Sürecin artık istediği gibi gitmeyeceğini gören hükümet, rutin devlet heyeti dışında, İmralı adasına üst düzey bir siyasi yetkilisini göndererek, gereken siyasi ve yasal adımların atacağına dair taahhütte bulundu. Abdullah Öcalan, AKP hükümetinin üst düzey siyasi temsilcisinin girişimine anlam vererek, bahar aylarında müzakere süreci başlayacağını bekliyordu.” Dizi, dönemin DTK Eşbaş kanı Mardin Milletvekili Ahmet Türk ve BDP’li Ayla Akat Ata’nın 3 Ocak 2013 tarihinde İmralı adasına giderek Öcalan ile görüşmesiyle başlıyor. Dizide “sağlam kaynağın verdiği bilgiye göre” Öcalan ikiliye şunu söylüyor: “Bu süreç Özal, Erbakan ve Ecevit döneminden bu yana devam ediyor. Yirmi yıldır uğraşıyoruz. Son iki buçuk yılda kesildi. Beni 14 yıldır çürütmek için uğraştılar. İmha temelli geldiler, gelecekler de. Bu süreci sabote etmek isteyenler de olacak. (Bu cümleden tam bir hafta sonra Sakine Cansız ve arkadaşları Paris’te katledildi). Burada her toplantı yapıldığında gerilla kayıpları bildiriliyor. Böyle mesaj veriyorlar. Tabii heyetle (devlet heyeti) yaptığımız görüşmeler önemlidir. Sürecin bundan sonraki gidişatına ilişkin bir mektup yazacağım. Mektubu hazırlarken, bir yöntem önereceğim. Gerillanın çatışmasızlık ortamına girmesi için parlamentoda kanunla kurulacak bir komisyon gerekiyor. ‘Hakikat Komisyonu’ denebilir, ‘Uzlaşma veya Yüzleşme Komisyonu’ da denilebilir. Gerillanın çekilmesi halinde halka yönelik şiddeti engellemek amacıyla kurulacak Barış Konseyi gereklidir.” Yine diziye göre “Tüm konuşmalar devlet görevlileri tarafından kaydediliyor. Yani, gerek devlet heyetinin ayrı ve gerekse HDP heyetinin İmralı’da yaptığı yüzlerce görüşme devletin arşivinde mevcut”. l Haber Merkezi İŞTE MÜZAKERELERİN KRONOLOjİSİ Dizide “Devletin arşivinde de mevcut” denilen bilgilere göre görüşmelerin kronolojik akışı şöyle: onayladı: “AKP oyalamayı seviyor. Bana göre Kandil neyi varsa 1 Haziran’a kadar bitecekti. Önderlik olarak ben böyle öngörmüştüm. Ama Kandil’in de haklı gerekçeleri var. Pusulama yaptılar, karakol yaptılar, köylü katliamları yaptılar, geri çekilme için yasa çıkarmadılar. Askeri amaçlı barajlar yaptılar. Kandil haklı olarak tedbir aldı.” Yazı dizisine göre Öcalan, bu noktada, devleti temsil eden yetkiliye dönerek şöyle dedi: “Sayın yetkili, ben (çekilme) 1 Haziran’da derken yasa çıkarılır, kamyonlarla bir aylık yolu 12 saatte giderler diye düşündüm. TV’lere çıkıp ‘Yok, Apo 1 Haziran demişti, örgüt dinlemedi’ diyorlar. Bunlar kanat takıp mı gidecekti? Nasıl gidecekler? Hükümet akıllı olsaydı, 1 Haziran’da biterdi.” İki fotoğraf lki 12 Ağustos Çarşamba tarihli Cumhuriyet’te yayımlandı. Fotoğrafı kimin çektiği belirtilmemiş. Fakat yaşamakta olduğumuz günlerin bütün acılarını, acımasızlığını yansıtan bir fotoğraf bu. Ön planda, Sultanbeyli’deki saldırıda yaşamını yitiren, babası polis müdürü Beyazıt Çeken’in cenazesiyle aynı uçakta defin töreninin yapılacağı Konya’ya gelen 3 yaşındaki Cevdet’i görüyoruz. Arkada, sağda, cenazeyi ve çocuğu getiren uçak. Solda biraz daha ileride ay yıldızlı bayrağa sarılı tabut birkaç üniformalı ve iki sivil tarafından götürülüyor. Yolculuktan, olup bitenlerden yorgun düştüğü kuşkusuz çocuğun yana eğilmiş başcağızından neler geçtiğini hiçbir zaman bilemeyeceğiz… Fakat gazetenin açıklama yazısında belirtildiği gibi “3 yaşındaki Cevdet’in, babasının cenazesi götürülürken masum gözleriyle başka yere baktığı bu fotoğraf hafızalardan asla silinmeyecek.” İ N 13: ÖCALA ŞUBAT 20 SUNDU AN EYLEM PL Öcalan, 13 Şubat 2013 tarihinde üç aşamalı eylem planını devlet heyetine sundu. Bu eylem planı aynı zamanda Kandil’e de gönderilecekti. Öcalan’ın el yazısıyla hazırladığı 22 sayfalık ‘Demokratik Barışın Eylem Planı’ belgesinin birinci aşaması 7, ikinci aşaması 5, üçüncü aşaması 7 maddeden oluşuyordu. Öcalan, birinci aşamada, tarafların sürecin selameti için kullanacakları dilin önemine dikkat çekiyor ve şöyle diyordu: “Taraflar arasında ana ilkelerde anlaşılmak kaydıyla en geç Haziran 2013’e kadar çatışma alanlarından anlamlı bir geri çekilme hedeflenmektedir. Çekilmenin önündeki engellerin kaldırılması ve yasal boşlukların giderilmesi acilen sağlanmalıdır.” Öcalan, vatandaşlık tanımının etnik ve dinsel bağlamdan ayrıştırılmasını istiyor ve “kimliklerin özgürce ifade edilmesi ve yaşatılması garanti altına alınmalıdır” diyordu. : HÜKÜMET MART 2013 Dİ CAĞIZ’ DE ‘ADIM ATA Habere göre İmralı’da devlet adına görüşmelerde bulunan heyet, bu taslağı kabul ederek, gereken adımların atılacağına dair taahhütte bulundu. KCK yönetiminin de bazı kaygılarla birlikte taslağa olumlu cevap vermesi üzerine, Öcalan, Nevruz 2013’teki mektubuyla ‘geri çekilme çağrısı’ yaptı. VE BAKAN EKİM 2013: İRİYOR DEVREYE G E : MÜZAKER EYLÜL 2013 ŞLIYOR SÜRECİ BA Görüşme kaydedildi 15 Eylül 2013’te Selahattin Demirtaş ve Pervin Buldan İmralı’ya gitti. Öcalan şöyle dedi: “Artık bu sürece müzakere süreci diyeceğiz. Hükümete bağlı, yazılı ve sözlü olarak ilettim. Eğer kabul ederlerse ekim ayıyla birlikte müzakere sürecini başlatacağız.” Öcalan, KCK’nin geri çekilme kararını ise şu cümlelerle Eylül ve ekim aylarındaki görüşmede “Süreç artık yeni formatta devam etmeli” diyen Öcalan, 2014 Nevruzuna kadar müzakerelerin başlaması ve adım atılması için değerlendirmelerde bulundu. Sürecin artık istediği gibi gitmeyeceğini gören hükümet, rutin devlet heyeti dışında, İmralı adasına üst düzey bir siyasi yetkilisini göndererek, gereken siyasi ve yasal adımların atacağına dair taahhütte bulundu. Öcalan, bu girişime anlam vererek, bahar aylarında müzakere sürecinin başlamasını bekliyordu. Bunun için tüm detaylar konuşuldu ve İmralı’dan dönen söz konusu bakan, üyesi olduğu hükümete, Öcalan’ın barış için gösterdiği gayretin önemine dikkat çekti. ’e takipsizlik umhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, Mısır’ın askeri darbeyle görevinden uzaklaştırılan Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’yle ilgili açıklamaları üzerine Hürriyet’in internet sitesinde 17 Mayıs’ta yayımlanan, “Yüzde 52 ile seçilen Cumhurbaşkanı’na idam” haberinden dolayı “Cumhurbaşkanına hakaret ve tehdit, halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme” suçlarından açılan soruşturmada takipsizlik kararı verildi. Kararda, toplum tarafından takip edilen kişilerin fikirleri hakkında bilgi sahibi olmanın en kolay yolunun basın özgürlüğü olduğu belirtilerek, “Toplumun önünde bulunan kişilerin haberler hususunda daha hoşgörülü olmalarının tabii olduğu” ifadelerine yer verildi. Erdoğan eden ‘İmralı neye devr r’ girmiyoında as tartışm elişme ilginç g C Öcalan’ın kardeşi Mehmet Öcalan’ın ‘İmralı ziyareti’nin, devletle Öcalan arasında “mesaj” içeriğinde uzlaşılamadığı için iptal edildiği iddia edildi MAHMUT LICALI Öcalan’la mesaj pazarlığı yapılmış me talebine hükümet kanadı “silahlar gömülmeden İmralı ile bir görüşme yapılamayacağı” yanıtını vermesine karşın Abdullah Öcalan ile kamuoyuna mesaj vermesi konusunda İmralı’da bir pazarlık yürütüldüğü ortaya çıktı. Edinilen bilgiye göre, 20 Temmuz’dan sonra başlayan çatışma sürecinin arttığı Ağustos ayının başında Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı avukatlar aracılığıyla Öcalan’ın kardeşi Mehmet Öcalan’dan İmralı’da “aile görüşmesi yapılacağı” sebebiyle Gemlik’e gelmesini istedi. Yaklaşık 10 aydır İmralı’da görüşme yapmayan Mehmet Öcalan, ertesi gün sabah Şanlıurfa’dan Gemlik’e gitmek üzere yola çıktı. Ancak Mehmet Öcalan, havalimanı yolundayken gelen telefonla görüşmenin iptal edildiği iletildi. İkinci fotoğraf, 13 Ağustos Perşembe tarihli Sözcü’de yayımlandı. Sultanbeyli’deki intihar saldırısını düzenleyen üç genç adamı birlikte gösteriyor. Objektife gülerek bakıyorlar. Belli ki yaşamlarından, ideallerinden hoşnutlar. Ölüm konusunda duyguları, düşünceleri nedir? Öldürmek onlar için ne anlama geliyor? Yaşamları boyunca kaç kitap, kaç roman, kaç şiir okudular? Kendilerince kutsal bir ideal için öldürmekte ve ölmekteler… Fakat birinci fotoğrafta görülen trajediye neden olduklarına ilişkin bir duygu kırıntısı, bir pişmanlık kıpırtısı yeşerebilir mi içlerinde? Hiç sanmam… uruç katliamının ardından çözüm sürecinde çatışmasızlığın bozulmasıyla birlikte PKK’nin saldırıları ve Kandil’e yönelik operasyonlar sürerken kamuoyunda İmralı’nın neden devreye girmediği yönünde farklı tartışmalar yürütülüyor. HDP heyetinin İmralı’ya git S ‘Devlete sorun’ Kulislere yansıyan bilgiye göre, Öcalan’ın ailesi aracılığıyla kamuoyuna bir mesaj vermesi konusunda İmralı’da bir pazarlık yapıldı. Ancak mesajın içeriği konusunda anlaşma sağlanamadığı için ziyaret iptal edildiği iletildi. Öcalan’ın böylece çatışmalar sürerken devlet heyetiyle görüşmeye devam ettiği ve kamuoyuna yapacağı açıklama konusunda uzlaşma sağlana madığı mesajını da örtülü olarak duyurduğu kaydediliyor. Mehmet Öcalan, ziyaretin neden iptal edildiği konusunda “Onu devlete soracaksınız. Neden iptal ettiklerini bilemiyoruz. Gerekçe belirtilmedi. İmralı’ya gitmek için hazırlık yaptık. Gitmek üzere yola çıktık, saat 09.0010.00 dolayında görüşmenin iptal edildiği bilgisi geldi” diye konuştu. l ANKARA Abdullah Öcalan Mehmet Öcalan Bu iki fotoğrafı yan yana “okuduğumuzda”, nasıl acınası, nasıl acımasız bir dünyada yaşamakta olduğumuzu anlarız… Nasıl anlamsız, nasıl aptal, nasıl duygusuz, nasıl bilinçsiz bir dünya bu… Sevginin değil sevgisizliğin, duygunun değil duygusuzluğun, dostluğun değil düşmanlığın, merhametin değil nefretin egemen olduğu bir dünya bu… Gazetelerde “Evren artık son uykusuna hazırlanıyor” diye bir başlık vardı. “Evrenin enerji üretiminin son iki milyar yılda neredeyse yarı yarıya düştüğünü ortaya koyan gökbilimciler, evrenin yavaş yavaş sonuna yaklaştığını” söylüyormuş… Evreni bilemem, fakat insanlık bu haliyle bu gezegende varlığını sürdürmeyi hak etmiyor… nayasa Mahkemesi, Danıştay eski Başsavcısı Tansel Çölaşan’a “ifade hürriyeti hakkının ihlal edildiği” gerekçesiyle 20 bin lira tazminat ödenmesine hükmetti. Çölaşan, katıldığı bir televizyon programında 2010 referandumu için “Eğitimli kesim ‘hayır’, eğitimsiz kesim ‘evet’ diyor” ifadelerini kullanmıştı. Bazı milletvekillerince açılan 5 davada, yerel mahkemeler Çölaşan’ın tazminat ödemesine hükmetmiş, Yargıtay ise kararları bozmuştu. Kararın onanması üzerine Çölaşan’ın başvurduğu, Anayasa Mahkemesi, Çölaşan’ın ifade hürriyeti hakkının ihlal edildiğine karar vererek, 19 bin 931 lira tazminat ödenmesine hükmetti. Çölaşan’a tazminat A Onur kırıcı aramaya şikâyet Avukat Eminağaoğlu, MİT TIR’ları soruşturmasında tutuklanan savcılarla görüştürülmediği ve Sincan Kapalı Cezaevi’nde maruz kaldığı uygulamalar için suç duyurusunda bulundu İT’e ait TIR’ları durdurdukları gerekçesiyle tutuklanan eski Adana Cumhuriyet Başsavcısı Süleyman Bağrıyanık, savcılar Aziz Takçı, Özcan Şişman ve Ahmet Karaca ile görüşmeye giden Avukat Ömer Faruk Eminağaoğlu, savcılarla görüştürülmediği ve maruz kaldığı uygulamalar nedeniyle şikayetçi oldu. Eminağaoğlu, Sincan Cumhuriyet Savcısı, nöbetçi Sincan Kapalı Cezaevi Müdürü, nöbetçi infaz koruma başmemuru ve infaz koruma memuru hakkında “görevi kötüye kullanma ve çalışma özgürlüğünü ihlal” suçlamaları ile HSYK ve Sincan Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Eminağaoğlu, AB’den Türkiye’ye ‘göçmen’ uyarısı vrupa Komisyonu’nun Göç, İçişleri ve Vatandaşlık Sorumlusu Dimitris Avramopulos, Türkiye’yi AB ülkelerine yönelen göçmenleri topraklarında kontrol etmeye çağırdı. Yakında Türkiye’yi ziyaret edeceğini, ziyaretinin gelecek ay gerçekleşmesinin Türkiye’deki siyasi sorunların çözümüne bağlı olduğunu belirten Avramopulos, “Avrupa Komisyonu, sınır idaresi alanında Türkiye’yle işbirliğini güçlendirmeyi taahhüt ediyor” dedi. Göçe ilişkin Türkiye ile Yunanistan arasında özellikle sahil güvenlik konusunda etkin işbirliği yapıldığını aktaran Komisyon üyesi, “Sorun, ülke içinde yaşananlarda. Maalesef tüm göçmenler Ege kıyılarına gidiyor. Türk makamları bu akışı durdurmak için bir şeyler yapmalı. Bunu görüşmek istiyoruz” diye konuştu. Son dönemde Türkiye’den denizyoluyla her gün yüzlerce göçmenin akın ettiği Yunanistan’ın Kos Adası büyük çöküş yaşıyor. A M Eminağaoğlu 9 Ağustos’ta gittiği Sincan Kapalı Cezaevi’nde UYAP kaydının olmadığı gerekçesiyle savcılarla görüştürülmedi. Suç duyurusunda bulunan Eminağaoğlu ayrıca 10 Ağustos’ta gerçekleştirdiği görüşme öncesi duyarlı kapının onur kırıcı düzeyde ayarlandığını ve son arama noktası öncesinde de beş parmak izinin alındığını belirtti. Eminağaoğlu, “Sinyal veren ayakkabı ve kemeri de çıkartmam sonrasında bile defalarca ‘metal bile olmayan’ fermuarın iki ayrı tarafını, iki ayrı elimin avuç içine sıkıca alarak her defasında geçmeye yeltendiğimde yine sinyal veren uygulama sonrasında bu kez fermuarı sonuna kadar indirip, iki tarafını bütünüyle birbirinden uzaklaştırıp avuçlarımın içine alarak kapıdan geçtiğimde sinyal durumunun ortaya çıkmaması tüm bunların ve de yine aynı şekilde aynı işleme benden önce tabi tutulan avukatların durumları da kamera kayıtları ile sabittir” ifadelerini kullandı. Yargıtay’dan MİT TIR’ları kararı MİT’e ait TIR’ların durdurulması ve arama yapılmasına ilişkin soruşturmada sanıkların durumunu inceleyen Yargıtay nöbetçi heyeti, eski Adana Cumhuriyet Başsavcısı Süleyman Bağrıyanık, eski Adana İl Jandarma Komutanı Kurmay Albay Özkan Çokay, savcılar Aziz Takçı, Özcan Şişman ve Ahmet Karaca’nın tutukluluk halinin devamına karar verdi. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle