12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Hem kredi hem kredi kartı borcunu ödemeyen ve takibe girenlerin sayısı 1 milyon 300 bini aştı. Bu haliyle borçluların nüfusu, 66 şehri geride bıraktı. ireysel kredi veya bireysel kredi kartı borcundan dolayı yasal takibe giren kişi sayısı yılın ilk 5 ayında yüzde 8 artışla 605 bin kişiye yükseldi. Hem kredi hem kredi kartı borcunu ödemeyen ve takibe girenlerin sayısı 1 milyon 300 bine ulaştı. Bu haliyle borçluların nüfusu, aralarında Samsun, Aydın ve Van gibi illerin de bulunduğu 66 şehri geride bıraktı. TÜİK verilerine göre 2014 itibarıyla nüfusu 1 milyonun üzerinde bulunan bazı iller şöyle: Samsun, 1 milyon 269 bin. Balı 1.3 milyon kişi borçlu B kesir, 1 milyon 189 bin 57. Kahramanmaraş, 1 milyon 89 bin 38. Van; 1 milyon 85 bin 542. Diğer yandan kredi borcunu ödemeyen 669 bin 383 kişinin bir araya geleceği bir şehir, bu haliyle 623 bin 116 nüfuslu Sivas’tan, 597 bin 835 nüfuslu Adıyaman’dan daha büyük oluyor. Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi Negatif Nitelikli Bireysel Kredi ve Kredi Kartı Mayıs 2015 Raporu’na göre, bireysel kredi veya bireysel kredi kartı borcudan 10 EKONOMİ dolayı yasal takibe girenlerin sayısı yüzde 8 arttı. Aynı yıl içinde birden fazla kaydı bulunan kişilerin tekilleştirilerek sayılmasıyla hazırlanan veriler; 2015’in ilk 5 ayında, bireysel kredi borcundan dolayı yasal takibe alınan kişi sayısının, geçen yılın ilk beş ayına göre yüzde 4 artarak, 288 bin kişiye yükseldiğini gösterdi. Öte yandan, bireysel kredi kartı borcundan dolayı yasal takibe intikal etmiş kişi sayısı aynı dönemde, bir önceki yıla göre yüzde 10 artarak 459 bin kişiye yükseldi. l Ekonomi Servisi DOLAR AVRO FAİZ BORSA CUMHURİYET ALTIN ALTIN 24 AYAR 2.6910 0.3 kuruş TASARIM: SERPİL ÜNAY 2.9440 0.23 kuruş 9.63 0.04 puan 81.572 80 puan 667.00 5.62 lira 100.00 85 kuruş EDİTÖR: PELİN ÜNKER Çarşamba 8 Temmuz 2015 Kırık bir ‘telif’ hikâyesi esmen ilan edildi: Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na artık Külliye denilecekmiş. Saray, nasıl Külliye olur? Bir kere, İslam toplumunda sosyal bir hizmet olarak işlev görmüş, vakıf hukukunun gelişmesiyle ortaya çıkan külliyenin temel amacı, halka parasız hizmet sunmak. İkincisi; bütün kaynaklar, külliyenin, merkezine camiyi aldığını yazıyor. Çarşı, değirmen, fırın, imalathane gibi sosyal amaçlı tesisler, merkezdeki camiyi çevreliyor. Dolayısıyla, Hazine’ye maliyeti hâlâ tam olarak topluma açıklanmamış Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na külliye demeniz, onu külliye haline getirmiyor. Ama bir gerçek var ki, bu Saray’ın, AKP iktidarına 7 Haziran seçimlerinde önemli bir maliyet getirdiği: Oy kaybı. Saray’ın külliye diye ilan edilmesi de işte bundan: Lüksü, israfı ve otoriterliği aynı anda temsil eden Saray algısını değiştirmek. Ama resmi internet sitesinde ne kadar külliye denilirse denilsin, Beştepe’deki Saray, saraydır. HHH Dahası, Cumhurbaşkanlığı internet sitesine konulan tanıtım filmini izleyince fark ettim ki, geçenlerde Cumhurbaşkanlığı muhabiri meslektaşlarımıza gezdirilen Saray’da; “külliye” felsefesiyle bağdaşmayan vahim bir hak ihlali de yapılmış. “Cumhurbaşkanlığı Külliyesi İdari Binaları Basına Açıldı” başlıklı 3 Temmuz tarihli filmi izlerken önce kulaklarıma inanamadım. Fonda, bundan 33 yıl önce Ömer Kavur’a “En İyi Yönetmen” dalında Altın Portakal kazandıran “Kırık Bir Aşk Hikâyesi” filminin, filmi kadar unutulmaz müziği çalınıyordu. Hem de 15 dakika boyunca durmaksızın, döne döne... Yanlış anlaşılmasın: Müziğimizin “yaşayan efsane”lerinden Cahit Berkay’a aynı yıl “En İyi Film Müziği” ödülü kazandıran “Kırık Bir Aşk Hikâyesi”ni “külliye” sitesinde dinlemek tabii ki çok iyi geldi. Ama acaba Cahit Berkay’dan izin alınmış mıydı? Telif hakkı ödenmiş miydi? Yazıişleri’mizin olağanüstü desteğiyle telefonuna ulaştığımız Cahit Berkay’ı arayıp sordum. İlk sözü “Benim haberim yok” oldu. “Sizden duyuyorum. Gerçekten sizden duyuyorum. Cumhurbaşkanlığı telif hakkına en çok saygı duyması gereken, en büyük makam... Şaşırdım kaldım” diye sürdürdü. Berkay, ilk şaşkınlığını atlatınca “Bana başvurmadılar. Editörümü arayayım. Ama editörüm aranmış olsa, bana bildirirdi” diyerek şöyle sürdürdü sözlerini: “Eğer bir müzik kullanacaklarsa, anonim olmadığı müddetçe eser sahibine, mirasçılara başvurulması gerekiyor. Hadi beni atladılar. Emre Müzik firmasına 1, 2, 3 diye film müzikleri albümü yaptım. En azından usulen firmadan izin almaları gerekiyordu. 70 yıllık koruma süresi var.” Berkay, konuyu takip edeceğini söylerken nezaketle ekledi: “Ben yine de bilerek yapmadıklarını, videoyu hazırlayan kişinin atladığını düşünüyorum.” Ortak belleğimizde unutulmaz eserler bırakmış Cahit Berkay’la görüşmemiz bu sözlerle sona erdi. Velhasılı, isim değiştirmekle Saray Külliye olsaydı, “Kırık Bir Aşk Hikâyesi” de vahim bir telif hikâyesine dönüşmezdi. R Yüzde 10 arttı ŞEHİR NÜFUSUNU SOLLADI Sadece kredi kartı borcunu öde yemeyenlerin sayısı da geçen yıl itibarıyla 1 milyon 18 bin 576 oldu. Bu haliyle kart borçluları tek başına 978 bin 700 nüfuslu Denizli ile 932 bin 756 nüfuslu Sakarya’dan daha büyük bir şehir oluşturuyor. 3 gençten 1’i işsiz MUSTAFA ÇAKIR Hiç ders alınmadı Mevsimlik işçilerin ömürlük çilesi anisa’da 15 tarım işçisinin yaşamını yitirdiği kazanın ardından gözler yeniden mevsimlik tarım işçilerinin yaşadığı sorunlara çevrildi. Mevsimlik tarım işçileri her yıl kilometrelerce yol katedip günlük 3055 lira yevmiye ile hayatta kalma mücadelesi veriyorlar. Sektörde en fazla ölümler trafik kazalarında gerçekleşiyor. SGK ve İş Güvenliği ve Çalışma Meclisi raporlarına göre 2012’de 117, 2013’te 292, 2014’te 309 tarım işçisi hayatını kaybederken; bu yıl mayıs itibarıyla rakam 190’a dayandı bile. ÇiftçiSen Başkanı Abdullah Aysu, “Gerek iş cinayetlerini durdurmak gerek Manisa’nın Gölmarmara ilçesinde önceki gün meydana gelen kazada 13’ü kadın 15 tarım işçisinin ölmesine karşın hiç ders alınmadı. İşçiler dün de güvenlik önlemi olmadan traktörlerin römorkörlerinde taşındı. (DHA) ürkiye’de milyonlarca genç iş bulamadığı için çalışamıyor. Toplam 18.8 milyon gençten 6 milyonu işsizlik batağında. 4.7 milyon genç iş bulma umudunu yitirdiği için iş aramıyor. İşsizlik oranı genç kadınlarda erkeklerin yaklaşık 4 katı. 6 milyon işsiz gencin, 4 milyon 221 binini genç kadınlar oluşturuyor. Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu’nun (TİSK), OECD ve TÜİK verilerinden yola çıkarak hazırladığı rapor, genç işsizlerle ilgili acı tabloyu ortaya koydu. Rapora göre, Türkiye’de 1529 yaş grubu gençlerin yaklaşık 3’te 1’i eğitimde veya çalışma hayatında değil. Sorunun temel nedeni ise genç kadınların yüzde 45’inin hem eğitim hem de istihdam dışı kalması. T Türkiye, işsiz gençlerin oranının yüksekliği açısından OECD içerisinde ilk sıralarda yer alıyor. Bir okula devam etmeyen veya bir işte çalışmayan gençlerin yüzde 80’i iş de aramıyor. Türkiye, yüzde 80’lik bu pasif oranıyla, OECD’ye üye 33 ülke içerisinde Kore ve Meksika’dan sonra 3. sırada geliyor. Türkiye’de genç kadınların yüzde 45.2’si hem eğitim hem de istihdam dışı kalırken, bu oran genç erkeklerde yüzde 17.6. Söz konusu oran, genç erkekler açısından yüzde 13.3 olan OECD ortalamasına yakın; buna karşılık genç kadınlarda yüzde 17.7 olan OECD ortalamasının neredeyse üç katı. Eğitimde olmayan ve çalışmayan genç kadınlara ait bu oranla Türkiye açık ara OECD birincisi oldu. l ANKARA Kadının adı yok M se tarım işçisinin zorlu koşullarına son vermek için çözüm çiftçinin toprağını yeniden ekmesi ve geçici tarım işçiliğinin son bulmasıdır” dedi. Mevcut durumda ise tarım işçisinin acil olarak çalışma ve yaşam şartlarının iyileştirilmesi gerektiğini vurgulayan Aysu, bunları “işçilerin ulaşımlarının denetlenmesi, çocuklarının eğitim hizmetlerinin karşılanması, konut sağlanması, dayıbaşı ve çavuş gibi aracılar ortadan kaldırılarak ücretlerinin makul seviyeye çıkarılması” diyerek özetledi. Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Ferdan Çiftçi, mevsimlik tarım işçiliğinde ücreti daha dü şük olduğu için kadınların tercih edildiğini belirterek, 2014 TÜİK verilerine göre mevsimlik tarım işçiliğinde kadınların günlük ücretinin 41 lira, erkeklerin 54 lira olduğunu söyledi. Turizmci umudunu bayrama bağladı usya’daki ekonomik kriz nedeniyle zor bir sezon geçiren turizm sektörü umudunu yerli turist ve Ramazan Bayramı ve sonrasına bağladı. TÜRSAB’ın Bayram Tatili ve Turizm Sezonu Raporu’na göre önce seçimler, sonra sınavlar ve Ramazan’ın yaz aylarına rastlaması ile yerlide sezonu geç açan turizmciler için bayram tatilcisiyle birlik ‘Şaşırdım kaldım’ R Meclis gündeminde CHP’li Veli Ağbaba ve Sezgin Tanrıkulu da mevsimlik tarım işçilerini Meclis gündemine taşıdı. Ağbaba, Meclis Başkanlığı’na komisyon kurulması talebini iletti. Başbakan Davutoğlu’nun yanıtlaması istemiyle soru önergesi veren Tanrıkulu da “dayıbaşı” sistemine dikkat çekerek, “Sorunları kim kaç defa denetledi” diye sordu. l Ekonomi Servisi te geç de olsa yoğun bir hareket başlayacak. Rapora göre bu dönemler için erken rezervasyonla tatilini planlamış olanların oranı yüzde 80’leri buluyor. Yerli turist daha çok Çeşme ve Bodrum’a talep gösteriyor. TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy, “Bayramda gecelik oda başına 300 liradan başlayan fiyatlarla tatil yapmak mümkün” dedi. Havayolu şirketleri de, bayram ve yaz tatili nedeniyle artan talebi karşılayabilmek için 73 ek sefer düzenleme kararı aldı. Özellikle Bodrum ve Antalya’da uçak bilet fiyatları 150 TL’den 300 TL’ye kadar çıktı. l Ekonomi Servisi unan halkı geçen hafta sonu yapılan referandumda “borç köleliğine” ilk isyan bayrağını açtı. Bu borcu reddetmek değil, neredeyse bir şantaja dönüşen kemer sıkma programına karşı çıkarak, finansal kreditörleri ve daha da önemlisi troykayı daha “insani koşullara” davet etmek anlamına geliyor. Dolayısıyla Yunanistan’ın sorunu yerel ya da bölgesel bir problem olmanın ötesinde küresel bir sorun, yani neoliberalizmin “genel halkın zarar etmesi pahasına ekonomik oligarklara yarayan politikalarının ve çifte standartlarının” yarattığı küresel bir yara.... Geçen haftaki yazımda New York Üniversitesi’nde akademisyen Andew Ross’un borçlanma ve borçlandırma üzerine kurduğu kitabı Krediokrasi’den bahsetmiştim. Bugünün yasa koyucularının, borç verenlerin istekleri karşısında gittikçe daha çaresiz kaldığını örneklerle vurgulayan Ross halkların borç tanımını sorgulayıp karşı çıktıkları yeni dönemin içine girildiğini söylüyor. İşte yanıbaşımızdaki Yunanistan en çarpıcı ve güncel örnek. Y Borç köleliği ve krediokrasi (2) Yunanistan’da 11 ülkeden bağımsız uzmanların katılımı ile oluşan bir komisyon var. Adı “Kamu Borcu Gerçek Komitesi”. Ve İngiltere’de Greenwich Üniversitesi’nden Prof. Özlem Onaran da komisyonun üyelerinden biri. Onaran “Social Europe” adlı internet sitesindeki makalesinde komitenin 18 Haziran’da bir ön rapor yayımladığını ve raporun Yunanlıların borcunun kanun dışı ve hatta tiksindirici olduğunu net biçimde ortaya koyduğunu yazıyor. Rapora göre uygulanan kemer sıkma programlarında asıl amaç bankaları ve özel kreditörleri kurtarmak. Rapora göre borç sadece ekonomik nedenlerle değil insan hakları açısından da sürdürülebilir değil. Belirlenen kemer sıkma programı Yunan hükümetinin halkın “çalışma hakkı, haysiyetli yaşam, sosyal güvenlik, sağlık, eğitim ve barınma gibi son derece temel hak ve taleplerini” karşılanabilir olmaktan çıkarıyor. Rapor ayrıca, Yunanistan’ın kriz öncesinde hesapsızca kamu harcamaları yaptığına ilişkin söylentileri de çürütüyor, zira 1980’lerden beri süregelen borcun asıl kaynağı kamu harcamaları değil, savunmaya ayrılan büyük pay ve kreditör ülkelerin silah sanayilerinin yararını gözeten sözleşmeler ve hilekârlıklar... Ka mu borcunu arttıran diğer unsurlar ise yüksek faiz oranları, vergi gelirlerinin azalması, sermayenin ve verginin ülkeden kaçışı ve özel bankaların rekapitalizasyonu... Onaran, “Bu konu sadece Yunan halkını değil tüm Avrupa’yı ilgilendiriyor” diyerek Avrupa’nın bir borç konferansı düzenlemesi gerektiğini vurguluyor, 1953 yılında Londra Borç Anlaşması ile Almanya’nın borçlarının yarısının silindiğini hatırlatarak... Peki o dönem silinen borçlar bugün neden silinmiyor? Bırakın silinmeyi, bir ülke halkı “feda edilebilir” noktaya getiriliyor. İşte bence asıl soru burada... Küresel ekonomik sistemin tamamen borçlandırma ve tüketim üzerine kurulmasında... Borçların masaya yatırılması beraberinde bütün sistemin tartışılmasını getiriyor. Böyle olduğu için tüm iplerini troykaya teslim eden güya “sosyal” Avrupa kendini politik açıdan sorgulamaya yanaşmıyor, böyle olduğu için ABD Başkanı Obama Atlantik ötesinden Brüksel’e “hızla bu sorunu çözün” mesajı veriyor. KISA... KISA... Türkiye’deki su ürünleri üretimi 2011’den bu yana azalarak, 2014’te 537 bin 345 ton olarak gerçekleşti. l Eskişehir’de faaliyet gösteren Alp Havacılık, United Technologies şirketlerinden dünyanın önde gelen uçak motoru üreticisi Pratt& Whitney Şirketi ile toplam 480 milyon dolar değerinde bir ihracata imkân sağlayacak 11 yıllık yeni bir anlaşma imzaladı. l Güney Koreli teknoloji devi Samsung Electronic, 2015 yılının ikinci çeyreğinde 6.13 milyar dolar kâr ile beklentilerin altında kaldı. Bu rakam en iyi çeyrek kârı olsa da yedinci kez art arda kâr düşüşü anlamına geliyor. l C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle