28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 26 Temmuz 2015 haber EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: BETÜL BERİŞE 4 Yol evgili, İznik Gölü’nün kuzey yakasında, Orhangazi’ye 15 kilometre mesafede Kerametköy’ün hemen dibinde, zeytinlikler arasından İznik Gölü’ne bakan bir evimiz var. Kışları dahil her zaman ama özellikle bahar ve yazın her fırsatta gidiyoruz. Yenikapı hızlı feribotuyla Yalova’ya, oradan da arabayla eve kadar yol kapıdan kapıya üç saat sürüyor. İstanbul İzmir arasını 3.5 saate indireceği söylenen İzmir İstanbul otoyolunun bir parçası olarak yapılan ve 2016’da hizmete girecek olan Körfez geçişi ile bu yolculuk 80 dakikaya inecek. “Yol gelecek, mülklerimiz değerlenecek” diye bizim Kerametköylüler seviniyorlar. Köyün uyanıkları hemen emlak komisyonculuğuna sıvandılar. Nüfusu 2000 olan köyde şimdiden dört emlakçi oldu. Köy kahvesine çıktığımda, laf dönüp dolaşıp, Körfezi aşan köprüye, otoyola geliyor. Bu konuda konuşup kimsenin canını sıkmamaya özen gösteriyorum. Ama doğrusunu istersen, ben yoldan çok korkuyorum. Bunları okurkenki şaşkınlığını şimdiden görür gibiyim. Öyle ya! Yol uygarlıktır. HHH Yola karşı çıkmak, uygarlığa, gelişmeye, yeniliğe karşı olmak demektir. Sanayi döneminin başlangıcı olarak da, demiryolunun hizmete girdiği 1825 yılı kabul edilmiyor mu? Cumhuriyet’in en büyük övünçlerinden biri de, yurdu dört baştan demiryollarıyla örmek değil mi? Öyleyse, bu korku, bu tepki neye? Bütün bu hususlar doğrudur, yolun gelişmeyi, uygarlığı hızlandırdığı bir gerçektir. Ama unutmayalım ki bütün bunlar ekonomisinin te S meli üretime dayalı olan toplumlar için geçerlidir. Eğer gelir üretimden sağlanıyorsa yol bir geliştirici unsurdur. Bizimki gibi, ekonomisinin temeli üretime değil de talan ve avantaya dayalı toplumlarda yol gelişmeyi ve uygarlığı değil, avantayı, talanı, yağmayı getiriyor. Öyle olunca da, on kilometre yakınımızdan bağlantısı olan yeni otoyolun neler getireceğine bir bakalım. Yöreye İstanbul’dan ulaşım daha hızlı ve daha kolay hale gelince, tıpkı Sapanca’da olduğu gibi, göl etrafındaki araziler, değer kazanacak, araba egemenliği oralara kadar uzanacak. HHH Zaten çoğu zaman ektiği sebzeyi maliyeti kurtarmadığı için toplamayan çiftçi ile, koşulları her gün biraz daha kötüleşen zeytin üreticisi elindeki araziyi satıp üretimi bırakacak. Emlakçilerin bu kadar artması, sürecin şimdiden başladığını gösteriyor. Sonra efendim, bu araziler üzerinde hepsi birbirinin burnuna girmiş, yemek yerken yanlışlıkla komşunun masasındaki tuza uzandığın siteler yapılacak. Betonlaşma başlayacak, bitki dokusu zedelenecek, beton öbekleri yeşili kemirmeye koyulacak, kuş seslerinin yerini yüksek desibelli gürültü alacak. Siteler kanalizasyonlarını İznik Gölü’ne verecek, gölün akıbeti büyük bir hızla Marmara’nınkine benzeyecek. İşte talan ve yağma toplumunda yolun getirecekleri! Bunları Karadeniz yaylalarını birleştirme bahanesiyle yaylaları talana açan “Yeşil Yol”a karşı çıkan, kendileriyle empati kurduğum Karadenizli çevreci dostlarımla dayanışmak için yazıyor ve bir kez daha yineliyorum: Avanta ve talan toplumlarında yol uygarlık değil, talan, yağma ve vandallık getirir. ‘Tehdide verilmiş en güzel cevap’ Can Dündar’ın çağrısı üzerine gazetenin yöneticilerinden ve yazarlarından Şükran Soner, Tahir Özyurtseven, Musa Kart, Ayşe Yıldırım Başlangıç, Doğan Satmış, Oğuz Güven, Kamil Masaracı, Evrim Altuğ, Sinem User Kara ve Hakan Kara (sol baştan) ödülü birlikte fotoğraf çektirerek kutladı. ürkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) tarafından, basın özgürlüğünün önemini vurgulamak amacıyla 25 yıldan bu yana verilen Basın Özgürlüğü Ödülleri önceki gün akşam Taksim The Marmara Otel’inde düzenlenen törenle sahiplerini buldu. Seçici kurul Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar’ı “Halkın haber alma ve gerçekleri öğrenme hakkı adına uğradığı her türlü baskıya rağmen kamuoyunun bilgilendirilmesine yaptığı katkılar nedeniyle” ödüle değer gördüğünü açıkladı. Kurum dalında ise TGC’nin Basın Özgürlüğü Ödülü Can Dündar’a T Birgün gazetesi ve ‘Düşünce Suçuna Karşı Girişim’ adlı sivil toplum kuruluşuna ödül verildi. Kurumu adına ödülü Birgün gazetesi yazıişleri müdürü Barış İnce aldı. Ödül töreninde TGC Başkanı Turgay Olcayto da bir konuşma yaptı. Olcayto, gazetecilerin son yıllarda büyük çileler çektiğini kaydetti. Olcayto, “Bugün işsiz gazeteci sayısı çok fazla. En son aramızda bulunan Kadri Gürsel arkadaşımız attığı bir tweet nedeniy ‘Gazeteciler bölündü’ le işinden atıldı. Bir yandan da gazeteciler herşeye rağmen dürüst kalmaya olaylara sağlıklı bakmaya çalışıyorlar” diye konuştu. Türkiye’de gazetecilerin ikiye bölündüğünü anlatan TGC Başkanı Olcayto, “İkiye bölündük. İktidarı öven gazeteciler, iktidarı eleştiren gazeteciler. İktidarı eleştirmek her dönem çok doğaldır. Fakat nedense şimdiki iktidar bu konuda çok hassas. Ya davalar açıyor ya da patronlarına şikâyet ederek işinden attırıyor” ifadelerini kullandı. l İSTANBUL/Cumhuriyet endisine verilen ödül sonrası kısa bir konuşma yapan Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar TGC’ye teşekkür etti. Dündar, MİT Tırları haberinin hazırlandığı günü anlatarak “Haberi hazırlarken bir an olsun bile aklımızdan, ‘Bunu yayımlamayalım’ fikri geçmedi. İstihbarat teşkilatı bir suç işliyorsa bunu halkın bilmeye hakkı olduğunu düşünüyorduk. Çünkü bize gazetecilik böyle öğretilmişti. Çünkü hiçbirimiz gazeteciliği hükümet memurluğu sayan havuzlardan yetişmemiştik” dedi. Mücadeleye devam mesajı K Cesaret ödüllendirildi İnce: Bu ülkede özgürlük bedelli irGün yaziişleri müdürü Barış İnce yaptığı konuşmada ödülü kurumu adına aldığını belirterek şöyle konuştu: “Bizim gibi ülkelerde işini yapmanın bir bedeli var. Belki işini yaptığı için ödül alınan ülkelerden biriyiz fakat bu ülkede özgürlüğün bedeli olduğunu da biliyoruz. Kurumumuzun her çalışanı çok fazla bu ödülü hak etti” dedi. Yurdatapan: Binlerce teşekkür üyük Seçici Kurul Düşünce Suçuna Karşı Girişim adlı Sivil Toplum Kuruluşu’nu ödüle değer gördü. Ödülü, Düşünce Suçuna Karşı Girişim Sözcüsü Şanar Yurdatapan aldı. Yurdatapan, ödülünü alırken 1995 yılından beri girişime katılan 80 bin kişiye ayrıca teşekkür etti. B B Gazetemizin Hukuk Servisi’nin de haberin arkasında durduğunu söyleyen Dündar konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ertesi gün bir cumhurbaşkanının bir gazeteciyi dünyanın gözü önünde nasıl tehdit edebildiğini hep birlikte gördük. Bu ödül, o tehdide verilmiş en güzel cevaptır bence. Tahminim o ki, burada bir gazetecilik yeteneğinden çok, bir cesaret ödüllendirilmiştir. Tarihi boyunca bu baskılara direnmiş olan gazetem Cumhuriyet’in bu haberin de arkasında durması ödüllendirilmiştir. Gazete çalışanlarının, yazarlarının “Sorumlu benim” diyerek ayağa kalkması, aydınların, sanatçıların “Yanınızdayız” diyerek dayanışma göstermesi ödüllendirilmiştir. Hakkında 2 müebbet+40 yıl hapis istenen bir gazeteci, Türkiye’nin en itibarlı meslek örgütünce sahiplenilmiştir. Bu, hepimiz için çok kıymetlidir. Meslekte 35 yılı geçtim. Askeri yönetimlerde de görev yaptım. Hiç bu kadar üst düzeyden, bu kadar açık bir tehdit görmedim. Ama hiçbir zaman da arkamda bu kadar büyük bir dayanışma hissetmedim. Bu ödülü ‘Mücadeleye devam’ çağrısı olarak alıyorum.” C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle