10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 1 Temmuz 2015 KULTUR kurabiliyor. Aynı zamanda çok mahrem olan Twitter, büyük ölçüde bizi birbirimize de, ötekilerle de yakınlaştırıyor. İnsanların tarihinde böylesi bir şeye kavuştuklarını sanmıyorum. İletişim biçimimizi değiştirmemizle, birbirimizi ve ötekileri anlayabilme şeklimizi de değiştirebiliyoruz. Bu da toplumumuza, demokrasimize, sivil haklara ve insanlık algımıza yeni bir tarif katıyor. Her ne kadar, buradakiler benim Twitter’daki yazılarım olsa bile, belli hadiselere dayanıyorlar ve okurlar ile benim yazışmalarımı içeriyorlar. Bu tıpkı, önümüzde akıp duran bir suya bakmak gibi. Bunu bir roman misali, yahut tarihin bir parçası gibi kayıt altına alabilmek gerekiyor.” Baez bugün Açıkhava’da, Yorum pazara Ankara’da! Joan Baez’in 11 yıl aradan sonra vereceği ilk İstanbul konseri, bu akşam 21.30’da 22. İstanbul Caz Festivali kapsamında Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’nda. Diğer taraftan bir müjde de Grup Yorum’dan geldi: Topluluğun Ankara konseri 5 EDİTÖR: MEHMET KESKİN TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ Temmuz’da saat 18.00’de Sıhhiye Meydanı’nda yapılacak. Ankara 13. İdare Mahkemesi, Ankara Valiliği’nin aldığı yasak kararının yürütmesini durdurdu. Kararda, yasak isteğinde somut bilgi ve belgelerin ortaya konulmadığı vurgulandı. ÇİNLİ MUHALİF SANATÇI AI WeIweI Ai Weiwei, bu kez de eski Çin kitaplarına nazire yapan ‘Twitter’ yazışmalarından bir sergi açtı. Sanatçıya göre, Twitter da, kullandığı her ifade biçimindeki gibi sanatının bir parçası inli muhalif güncel sanatçı Ai Weiwei, geleneksel Çin kitaplarının sayfalarını Twitter’daki güncel yazışmalarıyla harmanladığı ‘Bir Arşiv’ sergisiyle 26 Temmuz’a kadar Avustralya’nın Sydney kentindeki NSW Sanat Galerisi’nde yer alıyor. Weiwei, bu vesile ile, nadir röportajlarından birini sosyal medyadaki Creators Project’e verdi.“Her şey sanattır, her şey politiktir,” diyen ve 2005’ten bu yana interneti aktif olarak gerek sanatı, gerekse politik duruşu açısından kullanagelen sanatçı, ortaya koyduğu tüm ifade biçimlerinin sanatının bir yansıması olduğuna atıfta bulunarak, bunun kimi zaman dilin geleneksel biçimine, kimi zaman ise yaratıya dayalı yeni bir dile yöneldiğini belirtti. Neticede hepsini aynı kefeye koyduğunu anlatan Weiwei, “Sanat, bir başkasıyla başarılı bir şekilde iletişim kurabilmek adına ortaya koyduğunuz dışavurum şeklidir” ifadesini kullandı. Weiwei, “Arşivlemek önemli bir eylemdir; zira aynaya bakmazsak, kim olduğumuzu unuturuz. Bunun gibi, arşivlemek de etrafımızda neler olup bittiği ile ilgili olarak izleri takip etmenin bir yoludur. Bu, davranışlarımızı yeniden tecrübe edebilmek ve kendimizi daha iyi anlayabilmek adına bir fırsattır,” diyor. Weiwei’nin ‘Bir Arşiv’ sergisi, internet üzerindeki metinlerine, çokça da Twitter’da 2009 ile 2013 arasında yazdıklarına dayanıyor. Sanatçı bu konuda şöyle konuşuyor: “Twitter çok ilginç bir araç. Geçmişi kayıt altına alan bir unsur değil; tersine, günümüz koşullarını dönüştürmeye yarıyor, bunu yaparken gelecekle gerçek bağlantılar ‘Her şey sanattır’ belirtiyor: “Ana tepki vermeye çalışıyorsunuz.. Benim eylemlerim de geçmişin anılarına dönük tartışmalar ile, gelecekle ilgili tahminler üzerine odaklanıyor. Bu yönüyle Twitter’ın, insan zihni için bir idman biçimi ve kendimizi kamuya tamamen açabilme alanı olduğunu düşünüyorum.” Söyleşisinde asıl odak noktasının sürekli olarak ‘ifade özgürlüğü’nde olduğunu vurgulayan Ai Weiwei, NSW’deki sergisinde neden geleneksel Çin kitap sanatına gönderme yaptığını ise şöyle açıklıyor: “Geleneksel Çin kitabında, tarihsel veya edebî manada ancak çok sofistike şeylerin kayıt altına aldığı bilinir. O zamanlarda, baskı pahalı bir unsurdu ve neticede elit kültür, bu erken uygarlığın ürettiği kayıtlarla ortaya çıktı. Twitter ise dijital bir araç ve yayın babında pek az engel teşkil ediyor. Bu iki koşulu bir araya getirebilmenin bir nebze ironik olduğunu düşünüyorum. İkisini eşitlemek ve alt üst etmenin yani.” 17 Ç Gri’nin 50 eleştirisi ‘Grinin Elli Tonu’ ve ‘Gri’ kitaplarının yazarı EL James, önceki gün okurlarıyla Twitter’da bir araya gelince eleştirilerin hedefi oldu. Twitter üzerindeki #AskELJames kaynağına yönlenen okurlar, yazara kitabın muhtemel final versiyonlarını da sormadan edemedi. EL James burada verdiği cevaplarda, Grinin Elli Tonu hikâyesinin baş karakterleri Ana ve Christian’ı, mevcut kitabın sonunda aslen daha fazla ayrı kalmış halleriyle yazmayı arzuladığını da belirtti. Halen iki kitap daha yazan James’i eleştiren bir kısım okur ise, kendisine “Kullandığınız sıfat başına telif alıyor musunuz?” veya “Elinize hiç sözlük almışlığınız var mı?” gibi sorular yöneltti. Kimi okurlar ise EL James’a kitabı hicveden esprili cümleler yöneltti. Grinin Elli Tonu kitap üçlemesinin ikinci halkası olan ve dünya çapında ‘çok satan’ Gri isimli devam kitabı, Ana ve Christian’ın ilişkisini Christian’ın gözünden aktarıyor. l Kültür Servisi Politik görüşleri nedeniyle ülkesi Çin’den çıkış yasağı olan sanatçı Weiwei, söyleşisinde Twitter’ı yorumlarken ayrıca, “Asla bir sonraki an neyle karşılaşacağınızı bilemiyor ve tahmin edemiyorsunuz,” diyor ve şunları ‘An’a tepki vermeye çalışıyorsunuz Gelecekle gerçek bağlantı Zen Budist öğretisinin üst benlik halini yaşıyor Weiwei öte yandan, sosyal medyanın kullanım ‘dozu’ hakkında ise şu ilginç tespitte bulunuyor: “Yetmiyor. Sosyal medyayı kullandığınızda zaman çok çabuk geçiyor. Tıpkı, zamanın farklı hızda aktığı başka bir gerçeklikte yaşıyormuşsunuz gibi. Bu tecrübeden oldukça keyif alıyorum. Tıpkı Zen Budist öğretisindeki gibi, kendi varoluşumu unutup, çok fazla benlik bilincine kapılmaksızın. Farklı, üst bir mertebede gibiyim.” Dink Oratoryosu eylülde Erivan’da Türkiye’de pop müzik alanında ürettiği ‘Beni Benimle Bırak’, ‘Dört Günlük Bir Şey’, ‘Gerisi Vız Gelir’, ‘Biz Göçmüşüz Buralardan’ ve ‘Anılar’ gibi birçok bestesiyle tanınan müzisyen Cenk Taşkan (Majak Toşikyan), Ermenistan’ın daveti üzerine, 24 Eylül’de Erivan’da bir konser verecek. Konserin ilk yarısında, sanatçının Ermenice eserleri Hrant Dink Türk müzik dünyasının da yakından tanıdığı Bartev Garyan, Sibil Pektorosoğlu ve Lida Köseoğlu tarafından seslendirilecek. Etkinliğin ikinci yarısında ise, Taşkan’ın Hrant Dink için bestelediği ve sözleri Becuhi Berberyan’a ait olan ‘Hrant Dink Oratoryosu’nun prömiyeri yapılacak. Konser, ‘Gomidas Vartabed Haftası’nda yer alıyor. Taşkan’ın bestesi, gelecek yılbaşında da Los Angeles’ta dinlenecek. Oratoryonun Türkiye’de de dinlenip dinlenmeyeceği ise henüz netleşmemiş bulunuyor. l Kültür Servisi Müzikte değer çıtamız bu konserlerle yükseldi Bana bir bienal anlat baba, içinde küratörler olsun İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından 1987’den bu yana düzenlenen İstanbul Bienalleri’nin çeyrek yüzyılı aşan serüvenini anlatan bir çocuk kitabı yayımlandı. Zaman Makinesi ile Renkli Bir Gezinti: Çocuklar İçin İstanbul Bienalleri başlıklı kitap çizimleri, uygulamalı bölümleri ve zengin içeriğiyle çocuklar için güncel sanata dair merak uyandırmayı amaçlıyor. Kitap için on üç İstanbul Bienali’nde sergilenen çalışmalardan seçilmiş yetmişi aşkın eser Süreyyya Evren tarafından hikâyeleştirildi. Evren ve İstanbul Bienali Direktörü Bige Örer’in hazırladığı, çizimlerini Kutlukhan Perker’in yaptığı kitabın yayın koordinatörlüğünü Erim Şerifoğlu üstlendi. Kitap, iksvtasarim.com adresinin yanı sıra Yapı ve Kredi Kültür Sanat Yayıncılık ile, kimi kitabevlerinde bulunabiliyor. l Kültür Servisi Lars Vogt ve Yuja Wang ile Christian Tetzlaf derken, önceki akşam sona eren 43. İstanbul Müzik Festivali beğeni çıtamızı bir hayli yükseltti nceki akşam biten İstanbul Müzik Festivali’nin son konserleriyle müziği değerlendirme ölçütümüz, beğeni çıtamız iyice yükseldi. Son hafta boyunca her gece bir başka dünya ünlüsünü dinledik. Paavo Jarvi yönetimindeki kemancı Christian Tetzlaf’ın Brahms keman konçertosunu çaldığı konserde ayaklarımız yerden kesildi. Deutsche Kammerphilharmonie Bremen orkestrasının her bir çalgı grubu nasıl güzel tınladı, mekânı nasıl sarmaladı! Aslında Aya Irini’nin akustiği 12. sıradan sonra sorunludur deriz. Jarvi’nin yönetimindeyse solo ve orkestra arasında her bir ayrıntı ortaya çıkıyor, hiçbir ses yitip gitmiyor, hiçbir çalgı grubu bir diğeriyle örtüşmüyordu. Kemancı Tetzlaff eski yorumcular gibi büyük düşünüyor ve büyük çalıyordu. Maestro Jarvi net vuruşları, soliste saygılı eşliği ile günümüzden yarınlara adını bırakacak usta şeflerden birisi. Brahms’ın 1. Senfonisini de geniş soluklu yorumuyla klasizmden romantizme bağladı. Tam anlamıyla bir şölendi bu dinleti. Ertesi gece aynı topluluğu Lütfi Kırdar’da izlerken nice dinleyici bir önceki kadar etkilenmediğini söylüyordu. Oysa aynı şef, aynı üyeler ve aynı Brahms... Ne yazık ki 4. senfoniyi dinleyemedim. Ama piyanist Lars Vogt’un bestecinin 2. konçertosundaki enerjisini ve Jarvi’nin ustalıklı eşliğini zevkle izledim. Lozan Oda Orkestrası’nın kemancı Arabella Steinbacher ve viyolacı Maxim Rysanov ile Mozart konserindeki Senfoni Konsertant’da solistlerin ve topluluk zarif bir uyum sergiledi. Ö Festivalin kapanışı Yuja Wang’ın önceki akşam Lütfi Kırdar Konser Salonu’nda verdiği konserle yapıldı. En merakla beklediğim konserlerden Magdelena Kozena ise benim gibi kimi izleyiciyi düş kırıklığına uğrattı. Nice kaydını ve canlı konserini dinlediğim bu mezzosoprano, Les Solistes du Concert D’Astree topluluğu ile tekdüze bir program seçmişti: Yapıtlar arasında tek “Olgun Barok” bestecisi olan Rameau’nun dışındaki Fransız Erken Barok bestecileri müzikbilimsel bir seminere daha çok yakışırdı. Lavta, klavsen, viyola da gamba, flüt ve bas gibi çalgılardan oluşan bu küçük topluluğun sesi Aya İrini kubbesinde yetersiz kaldı. Anlaşılan Kozena bu sıralar Fransız Erken Barok müziği üstüne bir araştırma yapıyor ve bizimle paylaşıyordu. Dünya sahnelerinin en gözde piyanistlerinden Yuja Wang festivalin kapanış konserini taçlandırdı. Çalarken tüm bedenini kullanan piyanist, geniş bir imge gücü, üstün bir teknik, güvenli bir sahne duruşu ve enerjisiyle salonu büyüledi. Prokofiyef’in diğerlerine göre daha az çalınan ve zorluğuyla ünlü 2. piyano konçertosunu baştan sona sanki tek solukta ve kendine özgü kimliğini sergileyerek çaldı. Bis olarak Fazıl Say’ın Rondo Alla turca uyarlamasını ve kendisinin Carmen uyarlamasını seslendirmesi çok anlamlıydı. İkinci yarıda orkestra Respighi’den Roma Üçlemesi’ni çaldı. Prokofiyef’in ve Respighi’nin yapıtları 19131928 arasında bestelenmişti. Her birinde 1. Dünya Savaşı’nın izleri kadar savaş sonrasının atmosferi de yansıyordu. Sasha Goetzel yönetimindeki BİFO, Wang’a ustalıklı bir eşlik sunarken, Respighi’nin yapıtlarında kişilikli bir senfonik topluluk olduğunu kanıtladı. Ancak coşkulu bir kapanış konseri için programın süresi çok uzun ve müzik yoğunluğu çok yüklüydü. Evet, festival bu yıl beğeni çıtamızı bir hayli yükseltti! Kozena düş kırıklığı Enver Ercan’a Altın Defne Edebiyat Ödülü Hatay Büyükşehir Belediyesi, Defne Belediyesi, Türkiye Yazarlar Sendikası ve Aalen Antakya Kültür Derneği’nin birlikte düzenlediği Altın Defne Edebiyat Ödülü’ne Enver Ercan değer bulundu. Ercan ile ilgili yazı ve söyleşilerden bir de kitap hazırlandı. Ödül töreni 3 Temmuz Cuma günü saat 17.00’de Hatay Tabip Odası’nda gerçekleştirilecek. l Kültür Servisi Bir süperstar: Yuja Wang C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle