23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 1 Temmuz 2015 röportaj 12 IŞİD gösterip PYD vurmak el de ağzını bozma… Günlerdir AKP elebaşıları Türkiye’yi bir başka egemen ülkenin, Suriye’nin toprağını işgal ederek, o topraklar üstünde “güvenli hat” denen bir engel oluşturmak için kolları sıvadı... Daha kestirme söyleyelim: AKP hükümeti giderayak Türkiye’yi savaşa sokmaya çabalıyor. Ve Türkiye’nin demokratları, barış güçleri yeri göğü birbirine katmadılar. Anlı şanlı siyaset adamları gazete köşelerinde, ekranlarda “Topal ördek savaş ilan edemez” fetvalarıyla oyalanmaktalar. Topal ördek dedikleri Amerikan siyasetinden ödünç alınmış eğreti bir terim. Geçici, bir ayağı çukurda iktidar demek. Yenisi kurulunca işi bitecek olan Davutoğlu hükümeti kastediliyor. Peki, topal ördek olmayan, parlamento çoğunluğunu sırtına almış bir hükümet savaş ilan ederse susacak, “Haaa o zaman mesele yok” sinikliği ile kulağımızın üstüne mi yatacağız? AKP iktidarının özel olarak Suriye, genel olarak Ortadoğu politikasının nasıl bir fiyaskoya dönüştüğü, nasıl yürekler acısı bir dar görüşlülüğün kurbanı olduğu, kendini dünya lideri sanan bir adamcağızın kafasını sert kayalara vurmasının ülkeyi nasıl yalnızlaştırdığı, küçük düşürdüğü üstüne çok yazılıp çizildi. Bir de ben yinelemeyeyim… Bugünkü savaş tamtamları daha Tel Abyad IŞİD çetelerinden temizlenirken duyulmuştu. Cumhurbaşkanı olan zat ABD’nin hava desteğinden yakınmış, “ABD uçakları Arap ve Türkmen kardeşlerimizi vuruyor” demişti. Geçen hafta yapılan Ulusal Güvenlik Zirvesi’nde asker kesimi Suriye’ye girilmesine itiraz edip, sorumluluğu üstünden atmak için “Yazılı emir verin” deyip yan çizince kısa bir duraklama geçirildi. Ama önceki günkü MGK toplantısında yeniden savaş tamtamları yüksekten çalmaya başladı. Sorun IŞİD çetelerini sınır boyu ve kapılarından temizlemek, tehlike olmaktan çıkarmak mı? Güldürmeyin beni. Biraz satır arası okumayı becerenler, MGK bildirisinin satır aralarında “IŞİD gösterip PYD vurmak” diye özetlenebilecek bir hedefin bütün belirtilerini kolayca görür. Bildiride sözüm ona diplomatik bir ifade kullanılarak “Bölgenin demografik yapısının değiştirilmesi” deniyor. Bu bir tehlike olarak niteleniyor ve asla izin verilmeyeceği vurgulanıyor. İyi de bölgenin demografik yapısının değiştirilmesi söz konusu edilecekse, bu oradaki Kürt nüfusun başka yerlere yollanması, oraların Kürtlerden arındırılması ile mümkün. Orada kadimden beri (“milattan önceden beri” diye de okuyabilirsiniz) Kürtler yaşıyordu ve yaşıyor. Öyleyse kastedilen demografik yapı değişikliği nedir acep? Anlayan varsa beri gelsin… HHH Seçim yenilgisini aşmak, tek başına iktidar olmanın bal tadını yitirmemek için AKP’nin en tepesindekiler şimdi “savaş tanrı”sına sığınmak hesabında gibiler. “Suriye fatihi Tayyip Erdoğan”ın erken seçimde herkesi ezip geçeceğine iman etmiş gibiler… “Kıbrıs Fatihi Ecevit” masalını bir kez daha yinelemek hevesindeler. Benimse aklıma Arjantin cuntasının paldır küldür devrilmesine yol açan “Faulkland Savaşı” geliyor. G Atina ‘evethayır’a kilitlendi Kurtarma programını uzatma isteği reddedilen Yunanistan temerrüde düşüyor. Avro Bölgesi Başkanı ‘yeni öneriler ancak referandumdan sonra görüşülebilir’ dedi unanistan’a Uluslararası Para Fonu’na (IMF) borçlarını ödemesi için verilen son tarih dün akşam saat 20.00’de doldu. Atina, temerrüde düşmeden birkaç saat önce kreditörlere iki yıllık yeni bir mali yardım ve buna paralel olarak borçların yeniden yapılandırılması için yeni bir teklif sundu. Ancak bu öneri kabul görmedi. Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras’ın makamından yapılan açıklamada, “Yunanistan hükümeti finansal ihtiyaçlarını karşıPELİN lamak ve paralelinde borçÜNKER ların yeniden yapılandırılması için ESM (Avrupa İstikrar Fonu) ile iki yıllık anlaşma teklifinde bulundu. Yunanistan pazarlık masasında bulunmaya devam etmektedir” denildi. Atina’nın “Avro bölgesinde kalmak için makul çözüm” aramaya her zaman devam edeceği belirtildi. Avro bölgesi maliye bakanları ise teklifi görüşmek üzere borcun ödenmesi için son saat olan 20.00’de telekonferans düzenleme kararı aldı. Bakanlar toplantının ardından, eski programı uzatma süresinin haftasonu dolduğunu vurguladı. Maliye bakanları Çipras’ın yeni yardım planı önerisini bugün görüşmeye devam edecek ancak Avro Bölgesi Başkanı Jeroen Dijsselbloem yeni önerilerin ancak pazar günkü referandumun ardından masaya yatırılabileceğini söyledi. Malta Başbakanı Joseph Muscat ise Atina’nın AB ile müzakereler yeniden açılırsa, referandumu askıya almayı teklif ettiğini söyledi. Yunan Maliye Bakanı Varoufakis, gündüz saatlerinde IMF’ye ödeme yapılmayacağını duyurmuştu. Görüşmelerden sonuç çıkmaması durumunda IMF, ödemenin yapılmadığını resmen ilan edecek. Ancak Yunanistan’ın temerrüde düştüğü açıklanmayacak. Avrupa Merkez Bankası, referandumun neticesi açıklanıncaya kadar Yunan bankalarında bulunan mevduatların kendi teminatı altında olduğunu duyuracak. Referandumdan “hayır” çıkması halindeyse, Avrupa Merkez Bankası, Yunan bankalarındaki mevduatlara yönelik teminata son verecek. Ayrıca, Yunan bankalarına acil likidite yardımında bulunmayı durduracak. IMF de 6 Temmuz sabahı, Yunanistan’ın temerrüde düştüğünü açıklayacak. Ardından, kredi derecelendirme kuruluşları Yunanistan’ın kredi notunu düşürecek. “Evet” çıkarsa, AB ve IMF, Çipras hükümetinin davranışına göre yol belirleyecek. Çipras hükümeti istifa ederse Avrupa Merkez Bankası ve IMF, Yunanistan’a destek olmayı sürdürecek. Çipras’ın istifa etmemesi halindeyse, referandumdan “hayır” kararı çıkmış gibi davranılacak. EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ÇAĞLA SEVİNDİK 13 Yunanistan ve AB gemisi unanistan meselesini ancak “kırk katır kırk satır” tabiriyle özetleyebiliriz. Hem Atina hem de AB açısından... Yunan halkının büyük umutlarla iktidara getirdiği SYRİZA geçen hafta “Kurumlarla” (ABIMF) müzakere masasından rest çekerek kalktı. Yunanistan’ı yolsuzluklar ve yapısal ekonomik sorunlarıyla devralmışlardı. Borçların bir kısmının silinmesi, büyümeye endeksli borç ödemesi, sosyal harcamalarla ekonominin canlandırılması hedefiyle başladılar. Aslında tıpkı Fransa’da iktidardaki Sosyalistler gibi kemer sıkma politikalarıyla yapısal sorunların çözülemeyeceğine vurgu yaptılar. Aylarca geri adım atıp ülkedeki insani felaketi katlayan kesinti paketlerine karşı aldıkları tedbirleri ve seçim vaatlerini tersine çevirmek noktasına getirildiler. Nihai aşamada ABIMF’nin ‘acı şurubunu’ ahaliye kendi eliyle içirtmek istemediler. Şimdi 5 Temmuz’daki referandumda Yunanlılar acı şurubu içip içmemeye kendileri karar verecekler. Her iki durumda da uzun yıllar bünyeleri zorlanacak, orası kesin. HHH Yunanistan krizine; insani kriz, genç nüfusta yüzde 60’ı aşmış işsizlik, yüzde 30 erimiş ücretler, yoksullar ve evsizlerden değil; rakamlardan bakarsınız işiniz kolay. Doğru, Yunan halkı AB projesiyle adeta “havadan zenginleşti”, üretmeden har vurup harman savurdu. Sağcı hükümetler Avro bölgesine girebilmek için hesapları katakulliye getirdi. AB şimdi “Yediler, içtiler, battılar ses etmedik, borçları müzakere ettik, bir kısmını sildik, yine memnun edemedik. Koca AB’ye rest çektiler. Öyleyse varsın Grexit” deyip geçebilir. Avrupa’nın muktedirleri ve büyük sermayesinin bir kısmı zaten diyor. Bir kısmı da Yunan halkından ricacı. Zira aslında kurdukları neoliberal çatıyı sallayan bu kriz, projelerine de büyük hasar veriyor. Referandumu “Avrupa’ya ‘evet’ yahut ‘hayır’a” çevirmeleri bu yüzden. HHH Diğer yandan biliyoruz ki AB büyük sermayesi çoktan işini sağlama aldı. 2011’den beri bir sürü tedbir alındı. Kurtarma fonu ve bir nevi bankacılık birliği sayesinde Yunanistan’ın maliyeti azaltıldı. Yunanistan’a sunulan borçların çoğu ile özel sektör borçları çözüldü. Artık borcun yüzde 70’i kamuya ait. Yani tehdit minimalize edildi. “Grexit” restini rahatlıkla çekebiliyorlar. Aslında Yunanlıların tüm borçlarının üstüne su da içebilirler. Ama aynı taleplerde bulunacak İspanya, Portekiz ve İrlanda’nın içemezler. Bu yüzden elbette “Grexit” Yunan halkı için büyük bir risk. HHH Peki bu olup bitenlerin AB projesine siyasi ve psikolojik maliyetleri? Diyelim Grexit oldu, birliğin diğer ‘hastaları’ İspanya, Portekiz ve İrlanda güllük gülistanlık mı olacak? İspanya’da güç kazanan kurumsallık karşıtı sol taban hareketi Podemos ile sağcı muadili Ciudadanos’dan tutun da İtalya’dan Fransa ve Almanya’ya AB kuşkucusu ve aşırı sağ hareketlere ne demeli? AB’nin büyük güçleri ve Avrupa sermayesi özetle kendilerine tehdit gördükleri SYRİZA’ya “Ya taleplerimizi kabul et ve iktidardan düş ya da kabul etme krizle iktidardan düş...” resti çektiler. Bu sol tehdidi savuşturabilirler de... Ama aşırılıklardan arındırılmış ve sosyal adalete dayalı bir Avrupa fikri üzerinden finans kapitali ehlileştirme mücadelesini kolay kolay bitiremezler. HHH SYRİZA, Grexit’le tümüyle radikal kararlar alıp Rusya ve Çin’e yakınlaşarak alternatif bir sistem arayışına gidebilir yahut bir süre daha AB içinde AB’ye direnerek yola devam eder... Peki ya neoliberal çatı altında AB projesinde asayişin berkemal olacağının garantisi? Her halükârda Avro bölgesinin krizlerle karşılaşılan ekonomiler için çok büyük bir handikap olduğu Yunanistan krizinde görüldü. Kıssadan hisse Yunanistan batarsa AB gemisi de yan yatar… Y Kredi notu çöp seviyesine düşürüldü redi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor’s (S&P) Yunanistan’ın kredi notunu “çöp” seviyesine düşürdü. Kuruluş, ülkenin kredi notunu “CCC”den “CCC”ye çekerken, not görünümünü ise “negatif”te bıraktı. Negatif not görünümü notun tekrar indirilebileceğine işaret ediyor. S&P’nin resmi sitesinden yapılan açıklamaya göre, kararda Atina’nın halk oylamasına gitme kararı etkili ol Y K du. S&P ayrıca, Yunanistan’ın Avro’dan çıkma olasılığını yüzde 50 olarak gördüğünü kaydetti. Açıklamada, Yunanistan’ın Avro bölgesinden çıkma olasılığının yüzde 50 civarında olduğu belirtilerek şunlar ifade edildi: 6 ay süre “Yunanistan’ın resmi kreditörlerinin önerdiği kredi şartlarını referanduma götürme kararını, Çipras hükü metinin iç siyaseti, finansal ve ekonomik istikrarın, borç ödemelerinin ve Avro bölgesi üyeliğinin önüne koyacağının ek göstergesi olarak değerlendiriyoruz. Yunanistan’ın şartlarında beklenmeyen olumlu gelişmeler yaşanmaması halinde, ülkenin gelecek 6 ay içinde temerrüde düşmesi kaçınılmaz.” Ayrıca, Yunanistan’ın kredi notunun, “tercihli temerrüt”e çekilebileceğine işaret edildi. Bugün de görüşülecek Sintagma’da referandum sirtakisi Y unanistan’da hükümetin, kreditörlerin nakit akışının sağlanması için öne sürdüğü koşulları 5 Temmuz’da halkoylamasına sunma kararının ardından başkent Atina’da, ‘hayır’ taraftarları önceki akşam gösteri düzenledi. Parlamento binasının da bulunduğu Sintagma Meydanı’nda toplanan yaklaşık 25 bin kişi, üzerinde ‘hayır’ yazan Yunan bayrakları açarak, “Yeni memorandum istemiyoruz. Borç hemen silinsin. Hayatlarımız bize aittir” şeklinde sloganlar attı. Dün akşam ise meydanı ‘evet’çiler doldurdu. Sintagma Meydanı’nda bir araya gelen binlerce kişi AB ve Yunanistan bayrakları açarak slogan attı. (Fotoğraflar: AFP / REUTERS) Tarih 6 Temmuz Çipras: Halkımı aşağılatmam Varufakis kaskı taktı, motora atladı Yunanistan Maliye Bakanı Varuofakis, yoğun geçen günün ardından bakanlıktan kendi kullandığı motosikletle ayrıldı. Varuokafis’e bazı Yunanlılar da sevgi gösterilerinde bulundu. (Fotoğraf: AP) Piyasalar umutlu unanistan’ın son teklifi ile birlikte piyasalarda Avrupa ile pazarlıkların devam edeceği umudu doğdu. Öte yandan Yunan gazetesi Kathimerini’nin, Çipras’ın Avrupa Komisyonu tarafından yapılan son dakika mali yardım teklifini değerlendirdiğine yönelik haberi de piyasaları rahatlattı. Önceki gün tarihi düşüşler yaşayan Avrupa borsaları artıya döndü. ABD borsaları yükselişle açılırken, İngiltere, Fransa ve Almanya borsaları yüzde 1 civarı yükseldi. İtalya ve İspanya’nın 10 yıl vadeli devlet tahvillerinin getirileri günün zirve seviyelerinden gerilerken, Almanya’nın 10 yıllık tahvili dip seviyelerden yükseldi. Borsa İstanbul Merkez önlem aldı erkez Bankası, Avro bölgesinde Yunanistan kaynaklı riske karşı ilk adımını attı. Merkez Bankası, bloke zorunlu karşılık ve ihbarlı döviz mevduat hesaplarında tutulmakta olan Avro cinsi döviz hesap bakiyelerine uygulanan binde 2 komisyon oranının yıllık onbinde 5’e indirildiğini açıkladı. Bankadan yapılan açıklamada kararın Avro bölgesinde gözlenen gelişmeler üzerine alındığı kaydedildi. Açıklamada, yeni komisyon oranlarının 1 Temmuz’dan itibaren geçerli olacağı ve gerekli görülmesi durumunda komisyonların yeniden gözden geçirilebileceği belirtildi. Referandumdan evet çıkarsa görevi bırakacağını ifade eden Yunanistan Başbakanı Çipras ‘Yunan halkı aşağılanan bir başbakan istiyorsa koltuğun epey talibi var. Ama bu ben olmayacağım’ dedi unasistan Başbakan Aleksis Çipras, ülkesinde hafta sonu yapılacak referanduma ilişkin, “Seçmen ‘evet’ derse buna saygı gösteririz. Ancak kreditörlerin tasarruf ve reform koşullarını uygulamamızı kimse bizden beklemesin. Yunan halkı aşağılanan bir başbakan istiyorsa koltuğun epey talibi var. Ama bu ben olmayacağım” dedi. Referandum kararı sonrası devlet televizyonu ERT’nin canlı yayınında soruları cevaplandıran Çipras, Avrupalı liderlerin kendisine kısa süreli mevcut programın uzatılmasına ilişkin önerilerini reddettiklerini belirterek, “Yaşamımızı sürdüreceğiz. Ayakta, hayatta kalacağız ve egemen olarak geleceğimizin ne olacağına karar vereceğiz. Soğukkanlı ve itidal içerisinde tehdit ve şantajlara karşılık vereceğiz” dedi. Yunan halkının program olmadan da yaşamını sürdürerek sandığa gideceğini söyleyen Çipras, Y M Y Avro’da kalabilir Bloomberg’e konuşan Almanya Maliye Bakanı Wolfgang Scheauble ise Yunanistan’ın referandumda “hayır” oyu çıksa bile ülkenin Avro bölgesinden ayrılmak zorunda olmayacağını söyledi. ise önceki günkü yüzde 2.14’lük düşüşün ardından dün yüzde 0.6 yükselişle kapandı. Dolar/TL 2.68’in altına geriledi. Avro/dolar paritesi 1.12’ye yakın seyretti. Yunanistan’ın borç krizi ile ilgili değerlendirmede bulunan Saxo Bank Başekonomisti Steen Jakobsen, “Bir son dakika anlaşması yapamamak Dax’ın bir diğer yüzde 35’lik kayba daha uğramasına ve Macaristan, Hırvatistan, Bulgaristan ve Romanya gibi yeni Avro bölgesi üyelerini ciddi biçimde artan kredi riskine maruz bırakacak. Piyasalardan 6 aylığına uzaklaşmak yönündeki tavsiyem maalesef iyi bir danışmanlık hizmeti gibi görünüyor” diye konuştu. “Yunanistan, müzakere masasından kalkmadı. Referandumdan sonra da masada olacak” dedi. Kreditörlerin devamlı yeni önlemler getirdiklerini belirten Çipras, kendilerinin ise anlaşma sağlanması için ellerinden geleni yaptıklarını iddia etti. Hükümetin hedefinin referandum sonrası daha güçlü silahÇipras larla müzakerelere devam etmek olduğunu belirten Çipras, sürdürülebilir çözüm için önlemlerin bu gücü kaldırabileceklere yüklenmesi gerektiğini söyledi. Referandumdan ne sonuç çıkarsa çıksın saygı duyacaklarını ve hükümet tarafından uygulanacağını vurgulayan Çipras, “Bizi Avro’dan atacaklarına inanmıyorum. Maliyeti büyük olacağı için bunu istemiyorlar. Avrupa Merkez Bankası’na Davutoğlu maliyeti 120 milyar Avro” diye konuştu. l ATİNA / AA Ankara desteğe hazır aşbakan Ahmet Davutoğlu, AKP’nin TBMM’de gerçekleşen grup toplantısında Yunanistan’daki ekonomik krize değindi. Davutoğlu, “Yunanistan’ın ekonomik krizi aşabilmesi için elimizden ne gelirse, komşu bir ülke olarak, turizm, ticaret, enerji alanlarında ne yapmak gerekiyorsa yapmaya hazırız” dedi. Görüştüğü Başbakan Aleksis Çipras’a “Biz Yunanistan’ın güçlü olmasını, siyasi olarak istikrarlı olmasını, Ege’nin barış gölü olmasını, Kıbrıs’ın çözülmesini isteriz. Onun için Türkiye, Yunanistan’ın getirebileceği her türlü işbirliği ve ekonomik işbirliği arayışına olumlu yaklaşacaktır. En kısa sürede yüksek düzeyli işbirliği konseyini yapalım” dediğini aktararak bunun Yunanistan’ın iç şartları nedeniyle mümkün olmadığını ifade etti. Davutoğlu, “Hükümet B Daha güçleniriz kurma çalışmaları sonrasında da daha önce planladığımız Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi’ni yapmak üzere Yunanistan’la temasa geçeceğiz” dedi. Grup toplantısından önce gazetecilerin soruları üzerine Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, “Yunanistan’dan yardım talebi gelirse Türkiye bunu ciddi olarak değerlendirebilecek kapasitededir ve değerlendiririz” dedi. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ise “Yunanistan’ın Avro’dan çıkışının bize yansımaları olur mu” sorusu üzerine, bu durumun Türkiye’ye doğrudan etkisinin son derece sınırlı olacağını söyledi. AB Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır ise “Yunanistan’da daha derinleşecek kriz, mutlaka Türkiye’yi de etkileyecektir” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet Etkisi ne kadar olur Krizi fırsata çevirdi Dünya Yunanistan’ın içine düştüğü borç krizini çözmeye çalışırken krizi fırsata çevirenler de çıkıyor. Alman girişimci Uwe Dahlhoff, Yunanistan’ın Avro bölgesinden çıkması anlamına gelen “Grexit” kelimesini marka olarak kullanmaya başladı. Ürettiği likörlere ‘Grexit’ adını koyan Dahlhoff, şişe ve kutuların üzerine bastığı etiket de son derece ilgi çekici. Etiketlerde Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras ve Maliye Bakanı Yannis Varoufakis keyifle kadeh tokuştururken görülürken arka planda ise Almanya Başbakanı Angela Merkel’in AB bayrağının ortasına yerleştirilmiş son derece bitkin haldeki yüzü yer alıyor. Yardım kampanyası başlattı Londra’da yaşayan pazarlamacı Tom Feeney Yunanistan için internet üzerinden yardım kampanyası başlattı. Bağış sitesi indiegogo’da başlattığı kampanya için 1.6 milyar Avro’luk hedef belirleyen ve bu parayı toparlayabilmek için bir haftalık süresi ola Feeney, dün itibarıyla 46 bin Avro topladı. Feeney, bağışlar karşılığında Yunan peyniri ve zeytin salatası gibi hediyeler de sunuyor. üresel kriz “büyük durgunluk” kavramlaştırması altında derinleştikçe, “reform” sözcüğü neoliberal hegemonyanın ayrılmaz bir parçası konumuna geldi. Aslında son derece dar bir sınıfın, küresel finans burjuvazisinin ve ulus ötesi şirketler sermayesinin çıkarlarına yönelik öneriler reçetesi içeren neoliberal dönüşümler, “reform” sözcüğünün yarattığı ilerici değişim çağrışımlarına sığınarak, sanki tüm toplumun faydasını gözeten bir program imiş gibi sunulmakta. Bu gerçeğin en yakın tanığı ise komşumuz Yunanistan. Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras, Yunan halkını Avrupa bankalarının ve Troika’nın (Avrupa Merkez Bankası, Avrupa Konseyi ve IMF) taleplerini değerlendirmek üzere 5 Temmuz’da referanduma çağırdı. Aynı günlerde Yunan ekonomisinden sermaye çıkışlarını engellemek için bankalardan para çekme limiti günlük 60 Avro ile sınırlandırılmaktaydı. Yunanistan’ın borcu 2010’da milli gelirinin yüzde 100’ü düzeyinde idi; şimdi ise yüzde 180’ine tırmanmış durumda. Ancak bu arada Yunanistan, IMF ve Avrupa Birliği İstikrar Fonu’ndan 200 milyar Avro fon kullanmış ve Avrupa bankalarına olan “özel sektör” borçlarını neredeyse kapatmış idi. Aynı 2001 krizi boyunca IMF’nin Türkiye’ye (kotasının 8 mis K ‘Reform’ denilen tılsımlı sözcük li üstüne cömertlikle çıkarak) açmış olduğu 32 milyar dolarlık kredi sayesinde Türkiye’nin yabancı bankalara olan kısa vadeli borçlarının ödenmesi ve borç yükümlülüklerinin özelleştirmeler ve işgücünün taşeronlaştırılması ve (sonucu Soma cinayetine kadar giden uygulamalarla) kuralsızlaştırılması yoluyla ödenmesi deneyiminde olduğu gibi... HHH Yunanistan için “reform” sözcüğü neoliberal gündem altında bambaşka bir anlam taşıyor: Piyasa hegemonyasına koşulsuz teslimiyet ve Yunanistan’ın (emek dahil) tüm kaynaklarının acımasız sömürüsü. İletilen reform talepleri özetle üç bileşenden oluşmakta: (1) Emekli maaşlarının ve emeklilerin sosyal kazanımlarının geriletilmesi. Daha net olarak söylemek gerekirse, aylık 350 Avro düzeyinde olan emekli maaşlarından (neredeyse üçte bir oranında) 120 Avro’ya varan ek kesintiler yapılması. (2) İşgücü piyasalarının esnekleştirme adı altında enformalleştirilmesi, kuralsızlaştırılması ve emeğin kazanımlarının geriletilmesi; asgari ücretin sert bir biçimde düşürülmesi ve toplusözleşmelerin askıya alınması. (3) Özelleştirmeler ile Yunanistan’ın deniz ve hava limanlarının ve doğal kaynaklarının yok pahasına küresel sermayeye aktarımı. Bunların yanında özellikle KDV benzeri tüketim vergi oranları yükseltilirken sermaye ve şirketler üzerinden alınan vergilerin arzyönlü politikalar söylemi altında düşürülmesi. Burada, KDV vergi oranının ortalama yüzde 23 düzeyinde olduğu hatırlandığında, önerilen ek vergi yükünün Yunan halkının tüketim olanaklarını nasıl kısıtlayacağı açıkça görülecektir. Aslında daha da net söylersek, emekli maaşlarının düşürülmesinin ve KDV tipi vergilerin yükseltilmesi ta leplerinin sadece kreditörlerin alacaklarının tahsiline yönelik kısa dönemli programlar olduğu ve Yunan ekonomisine herhangi bir etkinlik, kazanım sağlamayacağı çok açıktır. Bu haliyle önerilen taleplerin “reform” kavramıyla bağdaşmadığı da ortadadır. Dolayısıyla özetle vurgulamak gerekirse, önerilen paket aslında “reform” değil, kreditörlerin ve küresel finans burjuvazisinin alacaklarını güvenceye alma programı ve Yunanistan’ın iktisadi ve sosyal kaynaklarını küresel kapitalizmin acımasız sömürüsüne açma projesidir. HHH Anketler 5 Temmuz referandumu öncesinde şimdilik kreditörlerle anlaşmaya “evet” oylarının önde olduğunu gösteriyor. Ancak, referandumun sonucu ne olursa olsun yapılması gerekecek olanları iktisat tarihi bize net olarak vurguluyor: (1) Sermaye kontrollerinin (gönüllü ya da gönülsüz) zorunlu olarak sıkılaştırılması ve dövizin tayınlanması. (2) Yunanistan Merkez Bankası’nın tüm borçları nihaiborçlanıcı sıfatıyla üstlenmesi; ve (3) Kamu borçlarının ertelenmesi ve yeniden yapılandırılması. Bu acı gerçeklerin, diğer Avro bölgesinde, dilerseniz (yeni) drahmi aracılığıyla uygulanması gerekecektir; ister gönüllü, ister gönülsüz. Referandumda nasıl oy kullanırdım? Columbia Üniversitesi’nin Nobel’li ekonomisti Joseph Stiglitz, Project Syndicate adlı internet sitesine Yunanistan’ı değerlendirdi vrupa içinde yükselen sürtüşmeler, dışardan bakıldığında Yunanistan ve alacaklıları arasındaki final maçının acı sonucu olarak görülebilir. Oysa Avrupalı liderler ?? borç anlaşmazlığının gerçek doğasını nihayet ortaya çıkarmaya başladı: Mesele para ve ekonomiden çok, güç ve demokrasiyle alakalı. Troykanın beş yıl önce Yunanistan’ın başına yıktığı program çok kö A tü sonuçlar verdi, GSYH yüzde 25 azaldı. Yunanistan’ın borcu hayallerin ötesindeki bir şekilde yeniden yapılandırılsa dahi, seçmenler bu hafta sonu yapılacak referandumda Troykanın hedefine uyarsa ülke krizde kalacak. Büyük cari açığı kâra dönüştürme konusunda Yunanların son beş yılda başardıklarını yapabilen çok az ülke var. İnsanların çok acı çekse de, Yunan hükümetinin son önerileri de alacaklıların taleplerini yerine getirme konusunda büyük yol katetti. Açık olalım: Yunanistan’a borç verilen ciddi miktarların neredeyse hiçbiri oraya gitmedi. Alman ve Fransız bankalarının da aralarında olduğu özel sektör alacaklılarına ödendi. Zekât verilen Yunanistan bu ülkelerin bankacılık sistem Para nereye gitti? Joseph Stiglitz lerini korumak için büyük bedel ödedi. IMF ve diğer “resmi” alacaklıların talep edilen paraya ihtiyacı yok. Aynı tas aynı hamam senaryosuyla, tahsil edilecek para büyük olasılıkla yine Yunanistan’a borç verilecek. Yine de mesele para değil. Mesele, “mühletler” kullanarak Yunanistan’ı boyun eğmeye, kabul edilemez olanı kabul etmeye zorlamak sadece kemer sıkma tedbirlerini değil, diğer geriletici ve cezalandırıcı politikaları da. Ama Avrupa bunu neden yapsın? Niçin AB liderleri referanduma direniyor, Yunanistan’ın son IMF ödemesi için konan 30 Haziran tarihini birkaç gün uzatmıyor? Avrupa’nın olayı demokrasi değil mi? Ocakta Yunan vatandaşları kemer sıkmayı bitirmeye kararlı bir hükümet için oy kullandı. Hükümet sadece seçim vaatlerini yerine getiriyor ol saydı, kurtarma paketini çoktan reddederdi. Ancak Yunanlara ülkelerinin geleceği için çok kritik olan bu konuda söz hakkı tanıdı. Bu meşruiyet endişesi, hiçbir zaman çok da demokratik olmamış Avro bölgesi siyaseti ile bağdaşmıyor. Çoğu hükümet, parasal egemenliklerini Avrupa Merkez Bankası’na devrederken halklarından onay istemedi... Çoğu Avrupalı lider Başbakan Aleksis Çipras’ın solcu hükümetinin sonunu görmek istiyor. Sonuçta, Yunanistan’da pek çok gelişmiş ülkede eşitsizliği artıran politikalara karşı çıkan ve zenginliğin dizginsiz gücünü engellemeye kararlı bir hükümet olması son derece sakıncalı. Yunan hükümetini, halkın verdiği yetkiye aykırı bir anlaşmayı zorla kabul ettirerek alaşağı edeceklerine inanmış gibi Hedef SYRİZA görünüyorlar. Yunanlara ne yönde oy vermeleri gerektiğini söylemek zor. Troykanın koşullarını kabul etmek de, reddetmek de kolay değil ve iki seçenek de büyük risk taşıyor. Evet oyu sonsuz bir buhran anlamına gelecek. Belki tükenmiş bir ülke tüm varlıklarını satmış, parlak gençleri göç etmiş nihayet borç affı alabilir, belki de Yunanistan orta gelirli bir ekonomi haline düştüğünde Dünya Bankası’ndan yardım almak mümkün olabilir... Buna karşılık, hayır oyu Yunanistan’a güçlü demokrat geleneğiyle kendi kaderini kendi ellerine alması için en azından bir şans verecektir. Yunanlar geçmişteki kadar varlıklı olmasa da, mevcut insafsız işkenceden çok daha umutlu bir geleceği şekillendirme fırsatı elde edebilir. Ben olsam ne oy verirdim biliyorum. ABD Devlet Başkanı Barack Obama da Yunanistan’daki krize müdahil oldu. ABD Başkanı, Almanya Başbakanı Merkel’in ardından önceki gün Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande ile telefonda Yunanistan’ı konuştu. İki liderin, Yunanistan hükümetinin referandum kararı sonrası kreditörlerle kesilen görüşmelerin tekrar başlatılarak, en kısa zamanda bir çözüme ulaştırılması konusunda birlikte çaba gösterme kararı aldığı bildirdildi. Obama da devrede C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle