28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 8 Haziran 2015 KULTUR Prag Baharı’nın kalemi veda etti 968 Prag Baharı’nda ‘İkibin Kelimelik Manifesto’yu yazan ödüllü Çek yazar Ludvik Vaculik, önceki gün 88 yaşında hayata veda etti. Vaculik manifestosunda iktidarı kendi çıkarına kullanan otoriteyi daha açık olmaya karşı davet etmiş ve iki ay geçmeden Sovyetler Birliği askeri güçleri ülkeyi işgal ederek, politik reform umutlarını sona erdirmişti. ‘Balta’, ‘Gine Domuzları’ ve ‘Çek Düş Kitabı’ isimli çalışmaları da bulunan Vaculik de, dostu ve meslektaşı Milan Kundera gibi, Çekoslavakya’da iktidara geldikleri sırada Komünist yönetimi desteklemişti. Ancak yazar, ‘Balta’yı yayımladıktan kısa sü ‘Cemal Süreya’dan ba yaza merha Cemal Süreya Kültür Sanat Derneği tarafından ve Cemal Süreya’nın eşi Zuhal Tekkanat’ın çağrıcısı olduğu “Yaza şiirlerle, ezgilerle merhaba” başlıklı bir etkinlik yarın akşam düzenleniyor. Cemal Süreya Kültür Sanat Derneği yararına düzenlenecek gecede şiirler okunacak, fasıl dinle tisi, tango gösterisi yapılacak. Aydın ve sanatçıların da katılacağı ve çeşitli başlıklar altında konuşmaların yapılacağı toplantı Babıâli’deki Gazeteciler Cemiyeti’nin lokalinde saat 19.30’da başlayacak. Dernek tarafından geceye katılanlara gece sonunda dönüş de sağlanacak. EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK 25 Çek yazar Ludvik Vaculik, 88 yaşındaydı 1 ‘SeçSakla’ adlı sergisini açan sanatçının bu defaki çıkış noktası; insanın biriktirme, saklama, toplama, yani koleksiyon oluşturma arzusu edinci kişisel sergisi “SeçSakla”yı geçen ay açan Ekin Saçlıoğlu’nun bu defaki çıkış noktası; insanın biriktirme, saklama, toplama, yani koleksiyon oluşturma arzusu. Tatar koyun bitkisi olarak da bilinen “Barometz” mitinden, coğrafi keşiflerle gelen Batı’nın egzotiğe olan merakına değinen “Yeni Dünya”ya, hayvan kemiklerinden bir araya getirdiği kurgusal hayvan “Fosiller”inden, şahsi antika koleksiyonundan parçalar ve çizimlerle oluşturduğu “Antikalar”a sergi hem sanatçının günlük yaşamdan hem tarihten hem de mitlerden etkilenerek oluşturduğu bir biriktirme seçkisi niteliğinde. Saçlıoğlu ile 20 Haziran’a kadar galeri xist’te görülebilecek sergisi hakkında konuştuk. ‘Seç Sakla’ ‘Fosiller’, ‘Yeni Dünya’, ‘Antikalar’ ve ‘Barometz’ isimlerinde dört ayrı bölümden oluşuyor, bu dört bölümü birbirleriyle nasıl ilişkilendirdiniz? Bölümlerin ortak noktası insanın biriktirme, saklama, kısaca koleksiyon oluşturma arzusu. Biçimsel olarak birbirlerinden çok ayrı görülseler de, bu ana başlık hepsini aynı çatı altına toplayabiliyor. Sergide yer alan parçalar, bütün za Saçlıoğlu’nun nadire kabinesi Y manları ve mekânları içeren, canlı/cansız, doğal/yapay pek çok şeyi içerisine alan nadire koleksiyonlarını da akla getiriyor. Sizce insan neden biriktirme ihtiyacı duyar? Siz antika koleksiyonu yapmaya nasıl başladınız? İnsan haz duyma amacıyla ya da ruhsal kazanç elde etmek için koleksiyon yapabilir. Sadece maddi kazanç elde etmek için, prestij için de koleksiyon yapılabilir. Benim hikâyeme bakacak olursak, yani köpek süt dişleri, kedi bıyıkları, kuş kanatları ya da kaplumbağa kabuğu gibi kendi hayvanlarıma ait olan parçaları aslında neden topladığıma, atamadığıma bakarsak, bunun temelde kaybetmeye, ölüme karşı bir savunma, naif bir koruma olduğu söylenebilir. Yedinci kişisel serginiz “SeçSakla”da da insanın toplama ve biriktirme arzusuna değiniyorsunuz. Biriktirme güdüsünü ele almaya nasıl karar verdiniz? Sergide kendini göstermeyen ama benim bu sergiyi ortaya çıkarmamda tetikleyici olan; ilk gençlik yıllarımda kullandığım yatağımın başucunda duran, içi 10 Ekin Saçlıoğlu 14 yaşında bir kız çocuğunun biriktirdiği nesnelerle dolu eski komodinimin bana geri dönüşü... Bunca yıldır çocukluğumun geçtiği evde duruyordu. Ben 1996 yılında oradan ayrıldım, sonra babam taşındı, şimdi ise babaannem orada yaşıyor. Komodin bana geri geldi ve yıllar sonra bir hazine sandığı gibi içini açmak çok heyecanlıydı. Hangi ilk gençlik anılarınızı muhafaza etmiş o komodin? Uzun süredir görmediğim ama görünce de hemen hatırladığım pek çok obje vardı içerisinde. Mesela, “Fosiller” serisinin çıkışı o komodinden... 10 yaşındayken yerden topladığım ve o zaman da değerli görerek ahşap ufak oyuncak bir sandık içerisinde bugüne dek sakladığım köpeğimin süt dişleri bu komodinden çıktı. Ya da tavuk boyun kemiklerinden yapılmış bir kolye ve kendi süt dişimin üzerinde kakmalı olduğu, bir akrabamızın yaptığı ufak ahşap el aynası... Yapıştırıcı ile tebeşir tozlarını karıştırarak yaptığım boncuklardan takılar, çamurdan heykeller ve daha pek çok şey. l Kültür Servisi Azra Erhat ‘Kuşağı’ uşağı’ dedim, çünkü tek tek anılmaktan hiç hoşlanmazlardı! Herhangi bir edim, bir eser, içlerinden sadece birinin ürünü olsa bile, onlar isterlerdi ki, tümüne birden ait sayılsın. Sanki ortak emek ya da ‘imece’, hayat damarlarından biriydi. Halikarnas Balıkçısı, Sabahattin Eyuboğlu, Bedri Rahmi Eyuboğlu, Mualla Eyuboğlu, Vedat Günyol, Azra Erhat ve ötekiler… Hem tek başlarına, hem de birlikte çalıştılar. Birlikte ve tek başlarına yazdılar, çizdiler, yonttular; hep birlikteliklerini tek başınalıklarının, tek başınalıklarını da birlikteliklerinin potalarında yoğurdular. Aslında tek tek ele alındıklarında, hepsi de bu topraklara egemen iklimin çok ender gördüğü güçte birer birey’diler. Ama bu bireyliklerinin kaynağını hep ortak bir Aydınlanma düşüncesinde ve idealinde, imecelerin üretkenliğinde aradıkları –ve de buldukları– için, sonunda yaşadıkları toplumda belki de kendilerine sürekli ‘Ben’ demeye en layık olan ‘Biz’lerden oluşma bir kuşak yarattılar. ‘K re sonra, yazarlar birliğinde yaptığı ağır bir konuşmadan ötürü Komünist Parti’den ihraç edildi. Ancak Vaculik, buna karşın İki Bin Kelimelik Manifesto’yu yazması için Alexander Dubçek iktidarı sırasında öne çıkan Komünist Parti yanlısı reformcular tarafından yüreklendirildi. l Kültür Servisi Guggenheim bu kez kendini savunuyor uggenheim Vakfı’nın Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) Abu Dabi kentinde açmayı tasarladığı yapısıyla ilgili olarak geçen günlerde International New York Times’da çıkan ‘Sanat ve İkiyüzlülük’ başlıklı, Nicholas McGeehan imzalı ağır eleştiri üzerine, Vakıf Direktörü Richard Armstrong da gazetenin ‘Yorumlar ve Görüşler’ bölümüne bir metin iletti. Armstrong yazısında, Abu Dabi Guggenheim pro G jesinde çalışan işçilerin hayat koşullarına dönük bir ‘kafa karışıklığı’nın bulunduğunu, vakfın uluslararası kültürel değişim ve açık tartışmaya dönük uzun bir tarihi bulunduğunu belirtti. Direktör Armstrong yazısında ayrıca, Gulf Labor koalisyon üyelerinin BAE’ye girişlerinin engellenmesinde kendilerinin hiçbir yetkisinin bulunmadığını kaydederek, müzenin inşasına henüz başlanmadığına dikkat çekti. l Kültür Servisi 43. İstanbul Müzik Festivali’nde yarın Houellebecq’e sahne izni çıktı ransız yazar Michel Houellebecq’in sinemaya da taşınan ‘Temel Parçacıklar’ romanının sahne versiyonu, yaklaşık üç haftalık bir gecikmenin ardından yeniden Temmuz’daki Dubrovnik Yaz Festivali programına alındı. Son romanı ‘Submission’ ile geleceğin Fransa’sını 2022’de Müslüman bir Başkan iktidarında tahayyül eden yazarın karikatürünün Charlie Hebdo mizah dergisi kapağına konduğu ocak ayında, İslamcı aşırı dinciler dergiyi basarak 11 kişiyi öldürmüştü. Ancak yazarın festivale çağrılan eseri, bu yönde bir politik içerik taşımıyor. Oyunun festival programına yeniden geri alınmasında ise, festival organizasyonu karar mekanizmasına yönelik protestoların etkisi olduğu öğrenildi. l Kültür Servisi F Bir Azra Erhat düşünün, vasiyetinde bile şunu demiş olsun: “İleride adıma bir ödül falan konulacak olursa, mutlaka Balıkçı da beraber olsun!” Evet, böyle der, çünkü Azra Erhat için Balıkçı, ölümden öteye de onun yol göstereni ve hocasıdır. Bugün adına özlem ve hüzünle ‘Cumhuriyet Aydınlanması’ dediğimiz o kısacık aydınlanma hareketini yaratanlar, ‘Köy Enstitüleri’ni, ‘Tercüme Bürosu’nu, ‘Halkevleri’ni kuranlar, hep bu kuşaktan geldiler. Yakınlarda yüz yaşını deviren Azra Erhat, işte onlardan biriydi. Aslında hep ‘öğrenci’ kaldı, çünkü içinde yaşadığı bilgi ve erdem kuşağında rastladığı her bilginin ve erdemin gönüllü öğrencisiydi. Ve öğretmeniydi. Klasik filoloji alanında bu ülkede yetişen ender bilim insanlarındandı. Devleti, bu bağlamdaki hizmetlerini onu üniversiteden atarak verdi. Azra Erhat’ın bu ‘teşekkür’e(!) yanıtı ise Homeros’un mirasını sahiplenmek ve “İliada” ve “Odysseia” çevirileriyle ülkesine armağan etmek oldu. Sonsuz bir imecede birleşmek Fazıl Say’la Mozart Maratonu başlıyor... İstanbul Müzik Festivali kapsamında Fazıl Say’ın gerçekleştireceği dört farklı mekânda 4 bölümlük bir seriden oluşan Mozart Maratonu yarın başlıyor. Süreyya Operası’nda başlayacak serinin ilki saat 20.30’da başlayacak. Fazıl Say konserde Wolfgang Amadeus Mozart’ın 5 farklı eserini seslendirecek. Konser öncesinde ise 19.3020.00 saatleri ara Fas, ‘Çok Sevilen’ bu filmi tartışıyor... lk gösterimini son Cannes Film Festivali’nde yapan ve yönetmenliğini Faslı Nabil Ayouch’un üstlendiği ‘Çok Sevilen’ / ‘Much Loved’ isimli film, ev sahibi Fas’ta büyük tartışma yarattı. Filmin altı dakikalık bölümünün internette yer almasının ardından, Fas hükümeti yapımın salonlarda yer almasını yasakladı. 43. sında Süreyya Operası üst fuayesinde Aydın Büke ile Mozart üzerine söyleşi de gerçekleştirilecek. Fazıl Say, 11 Haziran Perşembe günü Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall’de, 12 Haziran Cuma günü Heybeliada Aya Triada Manastırı’nda, 13 Haziran Cumartesi günü ise Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda sahneye çıkarak maratonu tamamlayacak. l Kültür Servisi İ Filmin kadın oyuncuları ölüm tehditleri alırken, başroldeki erkek oyuncu da bıçaklı saldırıya maruz kaldı. ‘Çok Sevilen’ filmi, Fas’ın Marakeş kentinde parti eğlencesine katılan zengin Suudi müşteriler ve onlarla birlikte olan Faslı hayat kadınlarının trajik ilişkisini konu alıyor. l Kültür Servisi Kuşağının bütün üyeleri gibi, bir alçakgönüllülük simgesiydi. 1980’de, YAZKO Çeviri’yi kurduğumuz sıralarda, bana şöyle demişti: “Sizler, bugünün çevirmenleri, daha şanslısınız. Çünkü bizler Tercüme Bürosu’nda çalışmaya başladığımızda, doğru dürüst bir Türkçemiz bile yoktu. Sizler ise yabancı dilleri biliyorsunuz…” Azra Erhat’ı yüzüncü yaşgünü nedeniyle düşünürken, kafamda bir soru şekilleniyor: Onun doğumundan bu yana geçen yüz yıl, o kuşağın aydınlığı ile dolu bir yüzyıl olsa idi eğer, yani bizler, onların ardından gelenler, o kuşağa layık bir yüzyıl yaratabilseydik, her şey yine böyle mi olurdu? Alçakgönüllülük simgesi bir aydınlanma neferi Kütüphane kutlamasına Japonlardan tepki aponya’daki Gifu Kent Kütüphanesi’nin, mimar Toyo Ito tarafından yenilenme çalışmalarının tamamlanması vesilesiyle 12 Temmuz’da yapılması planlanan ‘dünya kitap dominosu rekoru’ kırma denemesi, bölge halkınca ‘kitaplara nezaketsizlik’ olarak nitelendi ve ağır eleştiriye uğradı. Resmen 18 Temmuz’da açılması beklenen kütüphanenin, tanıtım maksa Yazar Le Guin’den ‘Amazon’ için uyarılar ralarında ‘Mülksüzler’ ve ‘Lavinia’ gibi ‘kült’ kitapların da bulunduğu 21 kitaba imzasını atan ABD’li yazar Ursula K. Le Guin, internette okunan ve kendisinin de kurucusu olduğu ‘Book View Café’ sitesinde, küresel kültürel ürün satış kaynağı amazon.com hakkında bir eleştiri yazısı kaleme aldı. Le Guin, ‘Size neden Amazon’dan kitap almayın deyip duruyorum?’ başlıklı yazısına girişte, ‘Amazon ve ben savaşta değiliz’ diyerek, bununla beraber ilgili sitenin ‘çok satanlar’ mekanizmasını kullanıyor olmasını kınadığını belirtti. A J dı ile önceden yapmayı düşündüğü bu rekor denemesi üzerine Asya çıkışlı bir İnternet haber sitesi olan Rocket News 24’te, ‘Japon halkının kitaplara aşırı bir saygı gösterdiği, hatta bunun kutsallık mertebesinde olduğu,’ vurgulandı. Kütüphane yetkililerinin ise, söz konusu denemenin ardından, domino taşı olarak kullanılacak kitapları ‘ikinci el’ fiyatına satacağı bildirilmişti. l Kültür Servisi Çocuklar için 12 kitap yazan, çeviriler yapan ve Hugo, Ulusal Kitap Ödülü ya da PENMalamud gibi pek çok ödül kazanan yazar ayrıca, ‘mikrodalgaya atılabilir’ edebî ürünlerin gerçek lezzeti yok ettiğini, ‘Çok Satanlar’ın ise, ‘ucuz yiyecek’ gibi bir etki yaparak zihinleri obezleştirdiğini ve amazon. com’un, okurları yanlış yere ‘edebiyat’ budur şeklinde düşünmeye yönlendirdiğini savundu ve şunu belirtti: “Çok satan olmak üzere yazılmış kitaplar, hızla yazılabilirler, ucuza satılabilirler, aynı hızla çöpe giderler; bu da gelişmiş kapitalizmin en faydalı özelliğidir.” l Kültür Servisi C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle