16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA 16 ‘Obamacare’ yola devam ABD Yüksek Mahkemesi, Başkan Barack Obama’nın ‘Obamacare’ denilen sağlık reformunu 2. kez onayladı. Özel sigortası olmayanlara devletin sigorta yapmasını sağlayan yasanın anayasaya uygun bulunmasını Obama “halkın zaferi” olarak karşıladı. EDİTÖR: CEYDA KARAN TASARIM: BETÜL BERİŞE Eşşebab’dan kanlı baskın Somali’nin güneyinde Afrika Birliği askeri üssüne Kaide bağlantılı Eşşebab’ın militanları saldırdı. 50 askeri öldürdüğü, bazılarının başlarını kestiği ileri sürülen Eşşebab’ın üssün kontrolünü ele geçirdiği söyleniyor. Cumartesi 27 Haziran 2015 IŞİD 3 KITADA VURDU! Tunus’ta plajda turist katliamı ŞİD’in Suriye’de YPG karşısında üst üste aldığı stratejik yenilgilerle kalesi Rakka’ya çekilmek zorunda kaldığı bir dönemde, Avrupa, Kuzey Afrika ve Ortadoğu’da aynı gün düzenlenen sansasyonel saldırılar tüm dünyaya dehşet saldı. En çok kurbanı, Arap isyanlarının beşiğiyken laiklerin iktidara geldiği Tunus verdi. Akdeniz kıyısında “sahilin incisi” diye anılan Sousse (Susa) kentinde turistik otele düzenlenen saldırıda çoğu yabancı en az 37 kişi öldü, bazısı ağır 36 kişi yaralandı. Kurbanlar Tunus, Almanya, Britanya, Belçika vatandaşları ve İranlandalı bir kadın. Martta Tunus’un Bardo Mozaik Müzesi’ne IŞİD’in düzenlediği saldırıda da 21 turist ölmüştü. Dün kumsalda plaj şemsiyesinin altından Kalaşnikof çıkaran bir genç, etrafa ateş açarak ilerledi, havuzdan geçerken içindekileri taradı ve İspanyol [email protected] w nilgun@ Üst üste darbeler yiyen IŞİD, dün AvrupaK. AfrikaOrtadoğu’yu vurup dünyayı şoke etti. Fransa’da fabrika, Tunus’ta otel, Kuveyt’te Şii camiinin kana bulanmasıyla en az 65 kişi öldü Arcayürek’in ardından bir daha… alışma odası on metrekare ya var ya yok” diye anlatmışım Arcayürek’i “Demokrasi Dönemecinde Üç Adam”ı çıkardığı sırada yaptığımız bir söyleşide ve şöyle devam etmişim: “Bir yazı masası, bir eski daktilo, yerden tavana dek uzayan kitaplar. Aralarda bir yere sıkışmış ’65 yılından kalma bir Hürriyet gazete sayfası örneğin. O ünlü manşet: ‘Johnson Mektubu’ altında Arcayürek’in imzası. Mektubu nasıl ele geçirdi Cüneyt Arcayürek? ‘Bir gün anlatırsam; o siz olursunuz!’ diyor şimdilik ve haberi nasıl gazeteye ulaştırdığını anlatmakla yetiniyor sadece: ‘İsmet Paşa’nın koalisyon hükümeti yeni düşmüş. Büyük bir Kıbrıs partisi var. Gazetelerde bir rivayet dolaşıyor: Johnson mektup yazmış. Millet mektup peşinde. Yatıp kalkıp bunu kovalıyoruz. İstanbul’dan her gün telefon: Hâlâ alamadın mı mektubu yuh, yahu falan gibi laflar. İşte o yarış içinde kaptım haberi ve Hürriyet kamyonuyla İstanbul’a kendim götürdüm. Kış kıyamet. Sıkıyönetim ilan etti gazete. Giren çıkamıyor. Ertesi gün bir dönüş bileti verdiler elime. Yorgunluğumu havaalanında içtiğim bir kadeh viskiyle attım. Yaptığım haberin tarihi önemini sonradan kavradım. Telaşım sadece haberi atlamamaktı…’ ’60’lar Türkiye’sinin gazetecilik şartları böyle. Bugün hâlâ aynı heyecan ve aynı mütevazı şartlarda sürdürüyor gazeteciliğini Cüneyt Arcayürek. Günde 12 saat çalışarak. Öğlen 2’ye dek gazetede, öğleden sonra akşama dek evde. Yardımcısı, bir sekreteri yok. Daktilosunun şeridini kendisi değiştiriyor. Arşiv araştırmalarını kendisi yapıyor. Her gün günlük yazı yazıyor ve bu arada on cilt kitap çıkarıyor. Hayranlık duymamak elde mi?”(5 Aralık 1999, Milliyet) Bir dönemin gazetecileri işte böyleydi. Meslekleri ve yaşamları arasında ayırıcı bölmeler yoktu. Olağanüstü bir haber için elde edilen en müthiş mükafat “havaalanındaki tek kadehlik bir viski”den ibaret olabiliyordu… “Ç I Batılı ve Afrikalı turistlerin gözde tatil beldesi Sousse’de öldürülen en az 37 kişinin çoğu Alman, Britanyalı ve Belçikalı turistler. lara ait Imperial Marhaba Oteli’ne daldı. 366 odalı otelin güvenlikçileriyle girdiği çatışmada öldürülen saldırganın Tunus’un Kayravan bölgesinden bir öğrenci olduğu, poliste sicilinin bulunmadığı açıklandı. İkinci bir saldırgan için yakalama operasyonu düzenlendiğine dair doğrulanmayan haberler de geldi. IŞİD bağlantılı sosyal medya hesaplarından, “biri ateş açan, diğeri kendini havaya uçuran iki aslana” övgüler paylaşıldı. Plajda başlarının üzerinden kurşunların uçuşmasıyla turistler büyük panik yaşarken, şezlonglarında güneşlenirken vurulanlar oldu. Sky’a konuşan Britanyalı Gary Pine, önce havaifişeklerin patladığını sandıklarını, ama kulaklarında kurşunlar vızıldayınca topluca kaçtıklarını, en az 2030 kurşun sesi duyduğunu anlattı. Saera Wilson, kendisini korumak için Galli nişanlısının vücudunu siper ettiğini, ama 3 kurşun yiyince yere yıkıldığını, canını kurtarmak için onu bırakmak zorunda kaldığını anlattı. Gözleri önünde kocası karnından vurulan bir kadın, güvenlikçilerce otele götürülmeye çalışılırken sinir krizi geçirdi. Kocası arkasından “Seni seviyorum, seni seviyorum” derken gözleri devrilip kapandı. Dünkü 3 saldırı dünyada kınandı. Pentagon üçünün koordineli olduğunu söylemek için çok erken olduğunu söyledi. Britanya Başbakanı David Cameron, “Dayanışma içindeyiz. Elimizdeki her şeyle mücadele edeceğiz” dedi. İnsanlık trajedisi Fransa’da kesik kafa dehşeti ransa, ocak ayında 20 can alan Charlie Hebdo katliamı sonrası yeni bir “terör” saldırısıyla sarsıldı. Hedef, Lyon’un 30 km güneydoğusundaki SaintQuentinFallavier kentinde bulunan, Amerikan kimyasal şirketi Air Products’a ait bir doğalgaz fabrikasıydı. Derhal olay yerine giden İçişleri Bakanı Bernard Cazeneuve, saldırganın, 3 çocuk babası, 35 yaşındaki şoför Yasin Salihi olduğunu duyurdu. Salihi, gaz tüplerinin dağıtımını yapan şirkette çalışıyordu ve fabrika güvenliğince tanınıyordu. 54 yaşındaki patronunun kafasını kesen Salihi, dün sabah şirketin kamyonetiyle fabrikaya daldı, üzerlerine sürerek gaz tüplerini patlattı. Patronunun üzerine Arapça yazılar yazdığı kesik kafasını, fabrikayı çeviren demir tellerden sallandırdı ve iki yanına siyah ve beyaz renklerde, şehadetle ilgili Arap F sının terör saldırısı düzenlemesinin imkansız olduğunu söyledi. Daha sonra Salihi’nin eşi, kızkardeşi ve saldırı öncesi fabrika önünde keşif yaptığı sanılan bir erkek zanlı gözaltına alındı. Air Products’ın 50 ülkede 20 binden fazla çalışanı var. İran doğumlu Seifi Ghasemi’nin CEO’luğunu yaptığı ABD’li şirket, nisanda Suudilerle dünyanın en büyük gaz sanayi tesisini kurmak için 2.1 milyar dolarlık anlaşma imzalamıştı. Dün Brüksel’de AB zirvesinde bulunan Cumhurbaşkanı François Hollande, haberi Alman Başbakanı Angela Merkel’le izleyip derhal Fransa’ya döndü. Hollande bunun fabrikayı havaya uçurmayı amaçlayan bir terör saldırısı olduğunu savundu. Başbakan Manuel Valls da “Fransa’yı yine İslami terörizm vurdu” dedi. 2 bin kişinin olduğu camide 27 kişi öldü. Gazetecilik dersi ABD’nin şirketi Kuveyt’te Şii camisine saldırı uveyt’te bir Şii camisi dün cuma namazı sırasında intihar saldırısına hedef olurken en az 27 kişi yaşamını yitirdi, 202 kişi yaralandı. Körfez’in zengin ülkesi Kuveyt’te ilk kez bir Şii camisine gerçekleşen saldırıyı üstlenen ise IŞİD bağlantılı “Necid Vilayeti” örgütü oldu. Kuveyt’in Ocak 2006’dan bu yana ilk kez “terör saldırısına” sahne olduğuna dikkat çekiliyor. Körfez’in Sünni blokunun lideri Suudi Arabistan’da da geçen ay iki Şii cami saldırıya uğramış, eylemleri Necid Vilayeti üstlenmişti. Görgü tanıklarına göre, başkent Kuveyt City’de Caferilerin İmam Sadık Camisi’nde, 2 bin kişinin cuma namazı kıldığı sırada 20’li yaşlarda intihar eylemcisi içeriye girip kendini havaya uçurdu. Saldırının ardından Kuveyt kabinesi acil toplandı, Emir Şeyh Sabah Ahmed El Sabah bölgede incelemelerde bulundu. 1.3 milyon nüfuslu Kuveyt’in yaklaşık üçte birini Şiiler oluşturuyor. Saldırıya ülkedeki siyasi gruplar, merkezdeki Sünni grup İslami Anayasal Hareketi’nden tepki yağdı. K Saldırıyı düzenledikten sonra yakalanan üç çocuk babası şoför Yasin Salihi’nin eşi de gözaltına alındı. ça yazılı bayraklar astı. Saldırıda iki kişi de yaralandı. Cazeneuve, “cesur bir itfaiyecinin yakaladığı” Salihi ile ilgili “Suç sicili yok, ama 2006’da radikalleştiği şüphesiyle güvenlik güçleri tarafından takibe alındı, 2008’de takip bırakıldı. Selefilerle bağlantılıydı” dedi. Salihi’nin çalışma arkadaşı Abdülkerim “Gizemli ve soğuk biriydi. Kuzu postunda kurttu. Benimle IŞİD hakkında konuşurdu, ama üye yapmaya kalkışmadı” dedi. Bir radyoya konuşan Salihi’nin eşi, “Müslüman bir aile olarak normal bir hayat sürdüklerini, koca Normal bir hayat Arcayürek’e o röportajda aynı zamanda “Liderlere hem yakın, hem eleştirel uzaklıkta bir ilişkiniz var. Nedir sırrı” sorusunu sormuş, Demirel’i anlatmasını istemiştim. Uzun süre danışmanlığını yaptığı ve “Küllerinden doğan bir anka kuşu gibidir” diye tarif ettiği Demirel’le ilişkisini “Çok mesafeli olmuşuzdur” sözleriyle tanımlayan Arcayürek eklemişti: “Kendisine hep beyefendi demişimdir. Hepimizin neslinden ve gazetecilikten geldiği halde Ecevit de genel sekreter olduğu gün ‘beyefendi’ dedim. Bu işin bir sırrı da bu. Hiçbiriyle laubali olmadım. Mesleğimi asla onlara kullandırtmadım. (12 Eylül öncesi) Uyarı mektubu haberim örneğin, Hürriyet’te patladı. Haberi ben yazmıştım. Süleyman Demirel: Bana bir haber verseydiniz demişti. Ben devleti idare eden bir unsur değilim ki! Gazeteciyim. Başbakana böyle bir haber verdim mi; derhal vaziyet alır. Birkaç büyük olayda bana hep bu serzenişte bulunmuştur. Eh yani nasıl yapabilirim, söyler misiniz?” Ustamızı son yazımda “toprağı bol olsun” notu ile andım. Sen misin bu ifadeyi kullanan? “Toprağı bol olsun!” yalnız gayri müslimler için kullanılırmış. Bunu bilmiyor muymuşum? Taziyelere dek varan bu “kökten ayrımcılığı” benim hafsalam almıyor. “Toprağı bol olsun!” çok uzun zamandır geniş çevrede Müslümanı, gayri müslimi ile kabul gören; bu toprakların mesajı. Nedeni de şu: “Eskiden Anadolu uygarlıklarında ölen önemli kişilerin mezarları insanlar tarafından ziyaret edilir ve kendi memleketlerinden getirdikleri toprak meftanın mezarına eklenirmiş. Hatta bazı kralların mezarları küçük birer dağ kadar olurmuş. Sözün özü, toprağı bol olan insanın, hayatında önemli işler yapmış, takdire şayan bir muhterem olduğu anlaşılırmış. İşte bu söz de günümüze kadar yaşatılmış bir iyi dilek temennisi olarak dillere pelesenk edilmiştir.” (Ekşi Sözlük) Demirel’in mezarına, en son sevenlerinin Anadolu’nun dört bir yanından “toprak taşımasına” tanık olduk... Ben bu taziyeyi bu manada anlıyor ve kullanıyorum. Ve ‘toprağı bol olsun’ Filistinlilere vize, İsraillilere muafiyet Rusya’nın yaşlı kurdu veda etti usya’da Boris Yeltsin döneminde 199899’da başbakanlık da yapmış casus, ekonomist, diplomat Yevgeny Primakov 85 yaşında öldü. Kremlin sözcüsü Dmitry Peskov, “Devlet adamı, bilim insanı, politikacıydı. Büyük bir iz bıraktı” derken, Başkan Vladimir Putin taziyelerini sundu. KGB ve Ortadoğu tecrübesiyle tanınan Primakov, 1991’de dış istihbarat servisinin başına, 5 yıl sonra dışişleri bakanlığına atandı. 2003’te Saddam’la görüşen Primakov, 1998’de PKK lideri Abdullah Öcalan’a Rusya’ya sığınma izni vermemişti. Filistinlilerin hakları için uluslararası arenada İsrail’e esip gürleyen Ankara, diğer yandan Filistinlilere yönelik vize zorunluluğunu İsrail’e uygulamıyor R ünyada Filistinlilerin haklarının “baş savunucusu” olma iddiasındaki Türkiye hükümeti, sıradan Filistin vatandaşlarına vize uygularken, İsrail’in hem sivil hem de resmi yetkililerine 90 gün vize muafiyeti tanıyor. Türk Dışişleri konuya www.mfa.gov.tr adresli internet sitesinde açıklık getiriyor. Site’deki ‘konsolosluk’ bölümünde yer alan ‘Yabancıların tabi olduğu vize rejimi bölümünde’ Filistin başlığı altında şu ifadeler yer alıyor: “Diplomatik pasaport hamilleri bir aya kadar ikamet süreli turistik veya resmi amaçlı seyahatlerinde ve transit geçişlerinde vizeden muaftır. Diğer resmi pasa D Vatikan’la Filistin’in tarihi anlaşması Vatikan, nüfusunun yüzde 25’inin Hıristiyanlardan oluşan Filistinlilerle tarihi bir anlaşmaya imza attı. Dünya Katoliklerinin ruhani liderliğini üstlenen Vatikan devleti, Şubat 2013’te iki devletli çözüm çerçevesinde Filistin’i devlet olarak tanımışken, dünkü anlaşma ile Filistin Katolik Kilisesi’ne yönelik faaliyetler çerçeveye bağlandı. Anlaşma dün Papalık Sarayı’nda, Vatikan Devletlerarası İlişkiler Sekreteri Monsenyör Paul Richard Gallagher ile Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el Maliki tarafından imzalandı. Törene Hz. İsa’nın doğum yeri Beytüllahim’in Belediye Başkanı Vera Baboun da katıldı. Ortadoğu’daki Hıristiyan azınlıklara yönelik zulme dikkat çekildi. İsrail’den ise anlaşmanın “barış çabalarına zarar vereceği” açıklaması geldi. Vatikan’ın 1993’ten beri diplomatik ilişkileri bulunmazken, İsrail’deki kiliselerin haklarına dair 1999’dan beri anlaşmaya varılmış değil. ABD raporu Pekin’i kızdırdı Çin hükümeti ABD Dışişleri’nin insan hakları raporuna sert bir dille itiraz ederken, son yıllarda yaptığı üzere “karşı raporla” sahneye çıktı. Çin’in raporunda, silahlar, şiddet suçları, polis güçlerinin özellikle siyahlara yönelen aşırı güç kullanımı, terör zanlılarına işkenceler, küresel izlemedinleme faaliyetlerine uzanan skandallarla ABD’nin ‘korkunç insan hakları karnesine sahip olduğu’ teması işlendi. Amerikan politikalarını paranın belirlemesine dikkat çeklirken, Amerikan vatandaşlarının siyasi haklarının münasip biçimde korunmadığı iddia edildi. Anlaşmayı papalık sarayında Vatikan Dışişleri Bakanı Gallagher ile Filistinli Bakan Maliki imzaladı. port hamilleri vizeye tabidir. Umuma mahsus pasaport hamilleri ise vizeye tabidir.” Bu da başta Filistin Yönetimi ile Hamas hükümet yetkililerinin vizesiz Türkiye’ye girişlerini sağlarken sıradan Filistinliler için engel teşkil ediyor. Dışişleri sitesinin aynı bölümdeki İsrail başlığı altında ise “Resmi ve umuma mahsus pasaport hamilleri 90 gün süreyle vizeden muaftır” denilmesi dikkat çekiyor. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle