28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 27 Haziran 2015 röportaj 12 Bize ana muhalefet görevi verildi Cumhuriyet’in sorularını yanıtlayan MHP lideri Devlet Bahçeli, koalisyon pazarlıklarına kapıları kapattı. AKP, CHP ve HDP’ye sert eleştiriler yöneltti EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ZARİFE SELÇUK 13 Bahçeli: Ana muhalefet ahçeli ile ilk kez yüz yüze karşılaşıyoruz... Son derece nazik ve zarif bir ev sahibi. Her zamanki ciddi yüz ifadesi insanı şaşırtmıyor... Ama o ciddi yüz ifadesini hiç bozmadan ince ince yaptığı espriler doğrusu beni şaşırtıyor: Son derece kendinden emin bir biçimde ve hep “Biz bunu defalarca söyledik zaten” havasında konuşurken, hemen hemen her sözünün arasına insanın dikkatini çeken ve gülümseten bir ifade sokuşturuveriyor... Örneğin benim Yüksek Seçim Kurulu’nun tarafsızlığı konusundaki soruma yanıt verirken şöyle diyor: “Türkiye’de tarafsız olan kişi ve kurumlar bedenen ve ruhen bu ülkeden kopmuş olanlardır!” Örneğin Meclis Başkanlığı seçimlerinde AKP’nin tavrı sorulduğunda, bu kez bıyık altından gülümseyerek, “AKP’nin tavrı olmaz, Recep Tayyip Erdoğan’ın emri olur!” yanıtını veriyor. Dış politika ve Davutoğlu konusunda verdiği yanıtlar da kısa ve kesin: IŞİD’e, Sünni İslam adına destek verenler için: “Kafa kesen Müslüman olur mu?” diyor. Davutoğlu için de “Stratejik Derinlik” kitabına atıf yaparak “Davutoğlu, Osmanlı filan, çok derinde kalmış” diyerek gülüyor. HHH AKP’nin ve HDP’nin karşılıklı bir “Danışıklı dövüş” havası içinde milleti aldattıklarını söylüyor: HDP’nin bölücü olduğunu ama bu niyetini demokratiklik maskesi altında sakladığını, AKP’nin bu bölünmeye kapalı kapılar ardında rıza gösterir gibi davrandığını ama bunu gerçekleştirmeye cesaret edemeyeceğini düşünüyor. HDP konusunda çok katı ve kesin konuşuyor: “HDP’nin Meclis’teki sandalyelerine milletin iradesi olarak saygılıyız, ama onu (PKK’den) bağımsız bir siyasal varlık olarak kabul etmiyoruz” diyor. “1) Çözümün amacı, 2) Çözümün kapsamı, 3) Çözümün uygulaması nedir” diye soruyor ve bunların belli olmadığını, halkın aldatıldığını düşünüyor. Benim, AKP’nin “milliyetçi söylemine” karşı tabanlarını nasıl koruduklarına ilişkin soruma verdiği yanıt da ilginç: “AKP’nin milliyetçi söylemi yok. Milliyetçi ideolojiyi istismar ederek MHP’den oy çalma çabası var. Yeri geldiğinde bize faşist diyorlar.” AKP konusunda çok sert; Erdoğan’ın bütün toplumu çok gerdiğini ve saldırgan bir dille toplumu böldüğünü belirtiyor, üslubunu sert bir dille eleştiriyor. HHH MHP’nin demokrasiye olan inancını seçim sonuçlarıyla açıklıyor: “MHP 13 yıl süren bir korku imparatorluğunu yıkmıştır. Despotizmi yıkmıştır. RTE’nin despotluğunu reddetmiştir” diyor ve “Zafer çığlıkları kursaklarında kaldı” diye devam ediyor. Bu sert ifadelerinden de anlaşılacağı üzere, medyadaki yaygın kanıya ters olarak, en baştan beri bir AKPMHP koalisyonuna hiç de olumlu bakmıyor... MHP’ye “ana muha Biz HDP’yi yok farz ediyoruz ‘D aha önce 2530’u (miletvekilini) bulmuşlardı. Şimdi birçok kanadı bünyelerine aldıkları iddiasıyla TBMM’de temsil ediliyorlar. Biz milli iradenin bu bölümüne saygılıyız. Ortaya çıkan tabloyu izlediğimiz şekliyle baktığımızda PKK’nin bir siyasal kurumu olarak görüyoruz. Biz, Meclis’te o tarafı flu görüyoruz.’ Pazar gününe denk geliyor. Gayet güzel bir gün. 4 Koalisyonun içinde yer alsanız, çözüm sürecini de koalisyondayken durdurmak isteseniz... Böyle bir durum olamaz mı? Olamaz efendim. Biz, kendimizle çelişiriz. Biz etnik temelli bölücülükle Kürdistan kurulmasına yönelik faaliyetin olduğunu düşünüyoruz. Onlar ise “Kürt sorunu vardır, bunu çözelim” diyerek, yola çıkıyorlar. Bunun içine giremeyiz. 4 Ama CHP ile MHP’nin bazı vaatleri ortak... 1725 Aralık gibi... CHP ile söylemde birleşiyoruz ama içerikte birleşmiyoruz. CHP’nin seçim beyannamesi burada. Orada çözümle ilgili, ileri demokrasiyle ilgili, insan haklarıyla ilgili belli söylemleriyle de örtüşüyor. AKP’nin beyannamesinin 22 sayfasının da yolda düştüğünü söylediler. CHP açıkladıkler bütünü içinde kendileriyle özdeşleştirecek model olarak da AKPCHP modeli vardır. 4 Siz AKPCHP koalisyonunu mu öngörüyorsunuz? HDP’ye destek bir kanat var ki CHP’nin içinde. Milletin elinde de bir aritmetik cetvel yok ama bir sağduyu var. Çözüm nedir onun da cevabını alamıyor. Millet, “İşin içinden çıkamazsanız tekrar bana gelin” diyor. Erken seçim dayatması varsa, erken seçime varız. Ben 15 Kasım’dır dedim. Yolsuzluk ayarlı saat evlet Bahçeli’nin odasında, geniş pencereler boyunca Atatürk ve bozkurt heykelcikleri var. Masasının üzeri kitaplar ve raporlarla dolu… Karşısında büyük bir televizyon ekranı var. Ancak odadaki asıl dikkat çekici ayrıntı, hemen çalışma masasının yanında duran bir ayaklı saat… Bel hizasında bir direk üzerine yerleştirilmiş düzenek, çevrilen sayfalarla saati ve dakikayı gösteriyor. Bahçeli, saat tam 17.25’i gösterirken pilini çıkarmış. Böylece saati bu iki rakamda sabitlemiş: 1 saatlik sohbetimizin sonunda ayrılırken saatin öyküsünü soruyoruz: “Bunu bizzat ben yaptım” diyor: “17.25’i gösterdiğinde pilini çıkardım. Her gün bu takvime bakıyorum.” “Takvim mi, saat mi” diye soruyoruz. “Onların takvimi, bizim saatimiz” diyor, “Buradan da anlayabilirsiniz ki biz, 17 ve 25 Aralık’ın hesabının sorulması vaadimizden asla geri adım atmayız.” HHH Birilerinin unutmadığını görmek güzel… Hele Ankara’nın puslu havasında, diğer parti karargâhlarında, iktidar ortaklığı uğruna o dosyaları görmezden gelme eğilimi yaygınlaşırken… Bahçeli, 7 Haziran gece yarısı Erdoğan muhalifleri bayram yaparken basının önüne çıktı ve AKPHDP koalisyonu önerdi. “İsterlerse CHP’yi de aralarına alsınlar” dedi. “Biz ana muhalefet görevini üstlenmeye hazırız” diye ekledi. Dinleyen herkes şöyle bir sendeledi. Bunu bir seçim taktiği sananlar oldu. Ancak Bahçeli’yi yakından tanıyanlar, blöf yapmadığına emindi. Seçimden 20 gün sonra, görüşmeye gittiğimizde Bahçeli’nin aynı pozisyonda, aynı kararlılıkla durduğunu ve aynı kompozisyonu savunduğunu gördük: “Onlar hepsi… Biz tek!” HHH Bahçeli, “barış ve kardeşlik projesi” diye başlayıp “açılım süreci” adıyla devam eden ve nihayetinde kendi tahminiyle bir Kürt devletine doğru evrilen “çözüm süreci”nin ülkeyi uçuruma götürdüğüne inanıyor. Halkın önemli bölümünün bunu görmezden gelerek süreci destekleyen partilere oy vermesini de içten içe yadırgıyor. Ancak bu iradeye karşı durmak yerine, gerçeğin açığa çıkmasını beklemeyi daha uygun görüyor. Eninde sonunda batağa saplanacak sürecin, nihayetinde MHP’ye yarayacağını, MHP’siz koalisyonun fazla uzamadan yıkılacağını, bir erken genel seçimin kendisini daha da yukarı taşıyacağını hesaplıyor muhtemelen… O yüzden hiç taviz vermeden, seçim gecesindeki pozisyonunu koruyor. HHH MHP’nin karşı safta olmasının süreci zora sokacağını görenler var. Onlar sık sık Genel Merkez’in kapısını çalıp “Taşın altına elinizi sokun” mesajları veriyorlar. Bahçeli en çok onlara kızıyor. “12 kötü adam”a, “63’lüklere”, “toplumu sürece hazırlamak için rol paylaşan lobiler”e, TÜSİAD’a, MÜSİAD’a… Bunların MHP’nin net pozisyonunu bulanıklaştırmak, yozlaştırmak istediklerine inanıyor; onlar geldikçe daha da net ve sert konuşuyor. “MHP ne yaptı da büyüyor” sorusuna da oradan cevap buluyor: “Muhalefette net ve sert duruyoruz da ondan…” HHH Seçim denklemi, tahterevallinin bir kefesine, ne olduğu belirsiz muğlak seçenekler doldurdu; MHP ise daha net olan öbür kefeye talip oldu ve ilk geceden gidip oraya oturdu. Tahterevalli mantığıyla, koalisyon, beklentileri karşılayamaz da inişe geçerse çok yakında MHP’nin yükseldiğini göreceğiz demektir. Bahçeli’nin odasındaki saat, o günden itibaren piline kavuşup işleyebilir. B lefet partisi” rolünün seçmen tarafından verildiğini düşünüyor:: “Bizim dışımızdaki bütün partiler çözüm sürecini destekliyor. Millet bize ana muhalefet görevi verdi. MHP bu siyasal rolü ile bağımsızlığını koruyor ve büyüyor” diyor ve böylece MHP’ye biçtiği ana muhalefet partisi rolünün temellerini belirtiyor. Arkasından medyada oluşan AKPMHP koalisyonu havasını şöyle açıklıyor: “AKP, Türkiye’yi bölmek isteyen unsurlarla birlikte hareket etmektedir. Çözüm sürecini savunanlar, çözümü gerçekleştiremeyeceklerini biliyorlar. Bunu savunan bir koalisyon ancak MHP’yi çok güçlendirir. Bunu bildikleri için, MHP’yi müşgül durumda bırakacak, kendi tabanıyla karşı karşıya getirecek ayak oyunları yapılıyor.” Arkasından çok net olarak “AKPMHP koalisyonu iddiasının aslı yok. Bazı odaklar bunu kabul ettirebilmek için lobileri harekete geçirdiler” diyor. TÜSİAD geldiğinde, “Siz çözümden yanasınız. Ekonomik ayağını biz sağlayacağız diyorsunuz. Neden AKPHDP koalisyonunu desteklemiyorsunuz da MHP’nin de buna katılmasını istiyorsunuz?” dediğini anlatıyor. HHH Koalisyon hükümetleri konusundaki öngörüleri de şöyle: “En iyi çözüm AKPHDP’dir.” “AKPCHPHDP daha güçlü olur. O zaman çözüm süreci sağlam olarak toplum tarafından izlenebilir.” “Şu anda en muhtemel koalisyon AKPCHP olarak görünüyor” diyor. Yukarda da belirttiğim gibi bütün bu çözümlerin MHP’yi güçlendireceğine inanıyor. AKP’nin başka partilerden transferlerle açığını kapatmasına karşı çok sert: “Azınlık hükümeti kurabiliriz, erken seçime gidebiliriz dediler. Bu tabloda azınlık hükümeti kurabilirler. 18 sandalye açığını transferlerle kapatmaya çalışırlarsa felaket olur.” Yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarında kararlı görünüyor: “Koalisyondan bağımsız olarak Meclis’te yolsuzluk soruşturmalarını destekleyeceğiz” diye son derece net bir ifadede bulunuyor. Gelecek için de düşündüğü şöyle: “(AKP ve Erdoğan için) Modelleri başarısız bir hükümet deneyinden sonra erken seçim.” HHH Bahçeli bütün sorularımıza açık, net ve ayrıntılı yanıtlar verdi. Ne dediğini bilen kendinden emin havası bütün sohbet sırasında sürdü. Sorular ve yanıtlar çok daha uzun... Çok daha başka konular da konuşuldu. Ayrıntılar, MHP’yi izleyen değerli arkadaşımız Selda Güneysu’nun haberinde ve ziyarete katılan öteki arkadaşların yazılarda... Ben kendi hesabıma, Bahçeli’nin önümüzdeki dönem için MHP adına “Ana muhalefet partisi” rolünü benimsediğini ve ayrıca, koalisyon çalışmalarından bağımsız olarak yolsuzlukların üzerine gideceklerini düşünerek ayrıldım sohbetten. MHP lideri Bahçeli, Genel Yayın Yönetmenimiz Can Dündar, Ankara Temsilcimiz Erdem Gül, Ankara Haber Müdürümüz Ayşe Sayın, yazarlarımız Emre Kongar, Çiğdem Toker ve muhabirimiz Selda Güneysu’yla görüştü. HP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, seçim sonuçlarının partisine “ana muhalefet görevi verdiğini” belirterek, “Milletimiz bize böyle bir yapılanma içinde, çözümü ana eksen kabul ederek, özgürlükler, ekonomik sorunların çözümü gibi konularda ana ekseni devam ettirmek isteyenlere karşı diyor ki, ‘Siz ana muhalefetsiniz” (...) Millet AKPCHPHDP koalisyonu istedi” sözleriyle, partisinin içinde yer alacağı koalisyon formüllerine “mesafe” koydu. Koalisyon tahminini, HDP’nin de destekleyeceği “AKPCHP olarak ifade eden” Bahçeli, bu formülü “çözüm süreci”nin devamını isteyenlerin yaşama geçirebileceğini ifade etti. Bahçeli, çözüm sürecini “zürafa”ya benzeterek, “Çözümü bugüne kadar tanımlayan olmamıştır. Zürafa gibi... Tanınması kolay, tanımlanması zordur” dedi. Bahçeli, milletvekillerinin TBMM’de yemin ettiği gün Abdullah Öcalan’ın yeğeni Dilek Öcalan’ın “katip üye” olarak Başkanlık Divanı kürsüsünde yer almasını ise “Başka formül bulunabilirdi, İmralı canisinin yakınının Divan’da olması Gazi Meclis’e yakışmadı” sözleriyle eleştirirken, CHP TBMM Başkan adayı ve geçiçi TBMM Başkanı Deniz Baykal’a da sitem etti. MHP lideri Bahçeli, Genel Yayın Yönetmenimiz Can Dündar, yazarlarımız Emre Kongar ve Çiğdem Toker ile Ankara Temsilcimiz Erdem Gül, Ankara Haber Müdürümüz Ayşe Sayın’ı makamında kabul ederek, Cumhuriyet’in sorula M rını yanıtladı. 4 CHP, eski Genel Başkanı Deniz Baykal’ı Meclis Başkan adayı olarak gösterdi. MHP SELDA de karşısına EkmeGÜNEYSU leddin İhsanoğlu’nu aday olarak çıkardı. Kulislerde MHP’nin İhsanoğlu’nu ‘bilinçli’ olarak, ‘CHP’ye karşı ön alma adına’, Baykal’ın karşısına aday olarak çıkardığı konuşuluyor. Baykal’ın adaylığını nasıl değerlendiriyorsunuz? Milletvekilleri partilerinin genel eğilimi olarak tercihlerini ortaya koyarlar. CHP’nin tecrübeli bir siyasetçi olarak Baykal Bey’i aday olarak göstermesi, partinin temel tercihidir. Siyasi partiler de adaylarını ortaya koyacaktır. Ancak Meclis Başkanlığı seçimlerinde, ilk iki turda 367 arandığı için genel bir eğilimi ortaya koymaktan ziyade, üçüncü ve dördüncü turlar anlamlıdır. O nedenle koalisyonlarda yönetilme zorunluluğunda bırakılmış bazı ipuçları elde edebilmeyi salı değil de çarşamba günü yapılacak oylama ortaya koyabilecek. Biz, bugüne kadarki uygulamamızda hep arkadaşımızın arkasında durmayı tercih etmişizdir. 4 İhsanoğlu, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan’ın karşısına rakip olarak çıkmıştı. Sizce İhsanoğlu’nun adaylığı karşısında AKP’nin ve Erdoğan’ın tavrı ne olmuştur? AKP’nin tavrı olmaz ancak Erdoğan’ın emri olur. (Gülüyor.) 4 Basında AKPMHP koalisyonunun kurulacağına yönelik haberler yer aldı. Bu haberlere yaklaşımınız ne oldu? Basınımızın bugün geldiği nokta, değerlendirme açısından, en önemli sorunlardan biri olmuştur. Gerçeklerden çok uzak, belli merkezlerin yönlendirmeleri doğrultusunda program uygulamaktadır. Basının bu yönüyle ortaya koymuş olduğu yönlendirmeleri, haberleri, ciddiye almıyoruz. 4 Seçim sürecinde AKP, kendisinin başlattığını iddia ettiği barış sürecine bile karşı çıktı. Erdoğan, milliyetçi propaganda yaptı. MHP bu durumdan ayrı kalmayı nasıl becerdi? Bunun bir sihri mi var? Bir sihri yok. Sadece ilkeli, dürüst ve gerçekleri esas alan politikayı savunmaktan kaynaklı bir durum bu. Biz, çok net konuşuyoruz. Bazı şeyleri de ilk söyleyen partilerden bir tanesiyiz. Ancak, eleştiri yapmak gerekirse, düşüncelerimizi kamuoyuna duyurmakta güçlük çeken de bir partiyiz. Milliyetçilik söylemi açısından AKP ile çok büyük farklarımız var. Milliyetçi söylemleri yok onların. Milliyetçiliği istismar ederek, ülkücü hareket üzerinde taraftar bulma çabaları vardır. Kendi kadrolarımız üzerinde, oy verme potansiyelimiz üzerinde, kendilerine destek arayışı içinde olma gayretleridir bunlar. Erdoğan gerilim BAŞ stratejisi izledi BAŞ 4 Peki AKP ile HDP sizce neden koalisyon yapmıyor? Çünkü bunu başaramayacaklarını biliyorlar. Böyle bir koalisyon kurulması durumunda MHP’nin çok yüksek puan alabileceği kanaatindeler. “Bunları kanaat bulanıklığına nasıl sokarız, sonra da nasıl devre dışı bırakırız, istediğimizi yaparız” diye düşünüyorlar. MHP’yi yozlaştırma, bulanıklaştırma çelişkisine düşebilecek bir konuma getirmek için bir siyasi taktiktir bu. Ama siyasi strateji ise “çözüm süreci”dir. Strateji taktiği keser ama taktik stratejiyi kesemez. Ayrıca bu faaliyetler toplumsal yarılma yaratmıştır. Kamplaşma, cepheleşme... Erdoğan da bu kamplaşmayı derinleştirme konumunda bir gerilim stratejisi takip etmiştir. Gerilim stratejisini bir güç haline getirmiştir. 4 Sizin de meydanlardaki diliniz sertti... Benim sertleşmemde edep var. 4 Erdoğan’a ‘edepsiz’ mi diyorsunuz? “Edepsiz” diyorum. 4 AKP, önce PKK ile bir görüşmenin olmadığını söyledi, sonrasında ise Oslo’daki görüşmeler ortaya çıktı. Bize göre HDP ile AKP son yıllar içinde rol paylaşımındalar. Toplumu belli şeylere hazırlama peşindeler. Bakalım nereye kadar gidecek? Aldatmayı kim yapıyor, göreceğiz. 4 Başbakan Davutoğlu kapınızı çalarsa neler söyleyeceksiniz? Burada ne anlatıyorsam, aynısını anlatacağım. “Buyrun, bir hükümet kurun, görmek istiyoruz” diyeceğim. Kendileri açısından çok büyük bir risk taşıdığı şeklinde kabul ediliyorsa, yeni bir formül bulmaları gerekir. Toplumsal yarılmayı kaynaştıracak, istikrar sağlayacak... Belli ilke Siyasi kurum değil Benden habersiz Erdoğan’la görüşeni partiden atarım Deniz Baykal’a Öcalan sitemi nemlerde bu ücüncü göz çok rahat gider. Geçirgenlik ise bunların kamuoyu araştırmalarındaki karşılığı kararsızlar. Göçebe kuşlar gibi.. 4 Neden kamuoyu yoklaması yaptır mıyorsunuz? Çünkü inanmıyorum. Onun yapılabilmesi için bu araştırmanın yasasının çıkması lazım. Yasası olmayan, yasaya göre de faaliyetleri belirlenmemiş bir şeyi kabul etmemiz mümkün değil. Bazılar tutuyor, bazıları tutmuyor. Ekonomik hayatı, bazı mal ve hizmetleri ölçenler şimdi siyasi partilerin kaderini ölçmeye çalışıyorlar. 4 Erken seçim ihtimali için ne düşünüyorsunuz? Erken seçim, tıkanmış bir demokrasinin önünün açılması için veya Türkiye’yi bir krize sokabilmek için fırsat kollayanları dikkate almaksızın millet iradesinin belirlenmesidir. Beklentiye gireceğiniz yerde, millet iradesine girmek daha doğru bir yoldur. Yüksek Seçim Kurulu (YSK) duruyor. İlçe seçim kurulları duruyor... Onlar karar verecek. 4 YSK’nin tarafsızlığı da tartışma konusu... Türkiye’de tarafsız olanlar ruhen ve bedenen Türkiye’den kopmuş olanlardır. (Gülüyor.) Bir kurum, seçimi ben yapacak değilim, onlar yapacak. Bizim yapabileceğimiz tek şey müşaitlerimizi devreye sokmak olur. tan sonra o sayfaları matbaada buldular. Biz, eğer bu tuzağa düşersek, Kandil ve İmralı Ankara’da buluşur. HDP 80 milletvekili aldı. Biz ise HDP’yi yok farz ediyoruz. Bir “siyasi kurum” olarak algılamıyoruz. 4 ‘Yok sayıyoruz’ dediğiniz HDP 80 milletvekili aldı. Sizce bu kadar seçmen ne demek istiyor? Daha önce 2530’u bulmuşlardı. Şimdi birçok kanadı bünyelerine aldıkları iddiasıyla TBMM’de temsil ediliyorlar. Biz milli iradenin bu bölümüne saygılıyız. Ortaya çıkan tabloyu izlediğimiz şekliyle baktığımızda PKK’nin bir siyasal kurumu olarak görüyoruz. Biz, Meclis’te o tarafı flu görüyoruz. D Sihir değil ilke Çözüm süreci zürafa gibi 4 MHP’nin konumu nedir? Biz ana muhalefet konumuna düşmüş oluyoruz. Milletimiz bize böyle bir yapılanma içinde, çözümü ana eksen kabul ederek, özgürlükler, ekonomik sorunların çözümü gibi konularda ana ekseni devam ettirmek isteyenlere karşı diyor ki, “Siz ana muhalefetsiniz.” Burada benim de beklediğim, partimizin de arzuladığı konu şudur: Çözümü bugüne kadar tanımlayan olmamıştır. “Zürafa gibi.” Tanınması kolay, tanımlanması zordur. Bu çözüm de neyin nesidir? Çözümden yana tavır izleyenlerin ziyaretleri sırasında da gördük. Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği bizi ziyaret ettiği zaman, “Hızlı bir koalisyon olsun, erken seçimi önermiyoruz. Taşın altına elinizi koyacak mısınız, koymayacak mısınız? Tespit ve önerileriniz nedir?” denildi. Biz de “Çözümün ekonomik ayağına sahip çıkıyorsunuz, siyasi ayağına neden sahip çıkmıyorsunuz? AKP’nin HDP’yle koalisyonunu çok daha hayırlı buluyoruz demiyorsunuz da MHP’yi bu taşın altına sokmaya çalışıyorsunuz?” dedik. Erdoğan'ın tavrı Millet, AKPCHPHDP koalisyonunu istedi 4 Seçim gecesi yaptığınız ilk açıklamada tavrınızı net olarak ortaya koydunuz. Şu an gelinen noktada sonuçları nasıl değerlendiriyorsunuz? Balkon konuşması, yarım balkon konuşmasına dönüştü. Zafer çığlıkları kursaklarında kaldı. Azınlık hükümeti kurabiliriz, erken seçime gidebiliriz yorumları yapıldı. Diğer siyasi partilerde de başlıca yorumlar kendini gösterdi. Biz o gece sadece seçim sonuçlarının bütün partiler tarafından iyi okunması gerektiğini vurguladık. AKP, 327 milletvekilinden 258 milletvekiline düşmüştür. 258’e düşen bir siyasi partiyi (AKP) muhatap aldığınız vakit, 18 milletvekili sağlamak yönünde bir gayret, “yozlaşmış bir siyasete ek yozlaşma gelirse” felaket olur. Bu tür şeylere de çok yatkın olan bir siyasi parti var. Onun haricinde koalisyonları vekil sayısına göre şekillendirdiğiniz vakit, belli bir denklemi kurabilirsiniz. Ortak akıl, görüş ve sorunları çözme gayretlerini konuşmamız lazım. Böyle bir durumla karşı karşıya kaldığımızda AKP’nin tek dostu, Türkiye’yi bölmek isteyen unsurlarla birlikte hareket eden unsurdur. AKPHDP’dir. İkisini bir araya getirdiğiniz vakit, 338’dir. Referandum yoluyla da olsa bir hükümet kurulabilir. AKPCHPHDP’yi düşündüğümüzde yüzde 78.9 oy oranı, yani 470 vekil. Dünya tarihinde bu kadar güçlü bir iktidar kurulamaz. “Siyasi çözüm” diye yıllardır arkasından koştukları tüm taleplere karşı konuşabilecekleri bir alan doğdu şimdi. Kanaatim, millet de bunu istemiştir. de olanlar, AKPHDP koalisyonunu hiç aklına getirmiyor. 4 AKP ile MHP’nin tabanının birbirine daha yakın olduğu bu nedenle de özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AKPMHP koalisyonunu istediğine yönelik haberler de yer aldı. Bu haberleri nasıl değerlendiriyorsunuz? AKP ve MHP tam tersi. Daha önce de dedim millet, “HDP ve CHP’nin programını alsınlar, koalisyon kursunlar” diyor. AKPMHP koalisyonu yanlış. Demin söylediğim kişi, kurum veya bazı odaklar, 45 partinin içinde kendilerine uygun düşebilecek bir koalisyon gücünü kabul ettirebilmek için lobileri harekete geçirdi. Birçok gayretler ortaya çıktı. 1999’un 18 Nisanı’ndan sonra da DSP 136 milletvekili ile birinci parti oldu. O dönemki Milliyetçi Çalışma Partisi ikinci parti oldu. Böyle bir tablo içinde çok değişik koalisyon türleri ortaya çıkabilecek. O zaman da koalisyonun nasıl olacağı konusunda gazeteciler geldiler, ağırladık. Aynı sorular soruldu. Zannediyorum Hasan Cemal Bey, Sabah gazetesinin genel yayın yönetmeniydi o dönem, bize geldiler. Herkes de merak ediyor. Dediler ki, “136 milletvekili var DSP’nin, siz 129 milletvekiline sahipsiniz. Arada 7 fark var. Doğru Yol Partisi ve ANAP’ta da ülkücü kökenli olan vekiller var. Almayı düşünür müsünüz?” Ben o dönem söyledim, “Bu, siyasi ahlâksızlıktır” dedim. O zaman da Sabah gazete Tarafsızlar kopmuş 4 Dilek Öcalan, Meclis’te sorumluluk üstlendi. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Deniz Baykal Bey’den biraz hassasiyet beklerdim. İmralı canisinin yakını gibi birinin Divan’da yer alması Gazi Meclis’in ruhuna ters sine manşet attı Hasan Cemal. Ama MHP, “anlamayanları çok olan” bir siyasi parti. Biz bir mücadeleden geliyoruz. 4 Deniz Baykal’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptığı görüşmenin ardından MHP’den bazı isimlerin de ‘genel merkezin haberi olmadan’ Erdoğan ile görüşme yaptıkları gündeme geldi. Böyle bir görüşme olmuş mu? Kim bu Erdoğan ile görüşen MHP’li? Böyle bir görüşme yapan biri var mı yok mu, bunu bilmiyo düştü. Yoksa bizim kişiyle problemimiz yok. Onlar Adana’nın Yakapınar köyünde kaldılar uzun süre. Adana’da kendilerini rahatsız eden bir durum olmadı. Güvenlik güçleri de korudu. Bizi oraya getiren zihniyetle problemimiz var. lendiriyorsunuz? O çok derinde kalmış. Hâlâ Osmanlı’nın çözülme sürecinde o. (Gülüyor.) 4 Seçim sonrası yapılan değerlendirmelerde MHP ile AKP arasında bir ‘geçişgenlik olduğu’ dillendirildi... Siyaset üç gözlü bir akü. Birinci gözde davaya inanmış kadro insanları var. İkinci göz, onların etkilediği anne, baba ve akrabaları. Üçüncü göz ise siyasi partilerde beklentilerini bulamamış, bu da olur mu diyen bir grup var. Sıkıntılı olduğu dö ruz. Önce araştırılması gerekiyor. Biri Erdoğan ile görüşmeye şahitlik yapmışsa, biz onu arıyoruz. Başkanlık Divanı toplantısında arkadaşlara da söyledim. Benim bilgim olmadan yapılan bir görüşme “kaçak görüşme”dir; “kaçak sarayın kaçak görüşmesi”ne rıza göstermem. MHP ile görüşen biri var mı araştırın diye talimat verdim. Bulursam partiden ihraç ederim. Hâlâ Osmanlı'da 4 Davutoğlu’nu nasıl değer Ya HDP ya da millet aldatılıyor Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin Sayın Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ile beraber 8 sivil toplum kuruluşundan bize geldiler. Aynı üslup. Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği’nde de aynı üslüp var. 13 yıl birbirleriyle didişenler veya buluşanlar, çözüm yolunu bir kenara bırakmışlar, “çözüm konusunda hızlı olunmasını” istiyorlar. Siz 63’lerden biri değil miydiniz? Buyrun, size fırsat doğdu. Böyle bir tabloyla nereye varmak istiyoruz, çözümün amacı nedir, kapsamı ne olacak, siyasi iktidar aracılığıyla uygulaması ne olacak? Bunu millet de görmelidir. MHP de görmek istiyor. Birinci istediğimiz şey bu. Böyle bir durum karşısında ya HDP’yi aldatıyorlar, ya milleti aldatıyorlar. 1 Ağustos 2009’da, Beşir Atalay, İçişleri Bakanı olarak bir toplantı yaptı. “Açılım” kavramını Türkiye’ye yerleştirdi. Önce “Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi” dediler. Gele gele süreç, “çözüm süreci” oldu. Aydınlarımız, siyasilerimiz tarafından özellikle benimsenip, bugünkü siyasi iktidara destek veren unsurlar halini aldı. Şimdi çok güçlü bir koalisyonu oluşturabilirler. Ama bunu hiç dillendiren yok. Ne 2009 yılındaki “kötü adam”, ben onlara “kötü adam” diyorum (gülüyor) ne de 63’ler (akil insanlar) . Çözümü destekleyecek gayret için Güçlü koalisyon ihayet. Kurarlar mı?/ Yüzde yüz/ Yok yok, kurmazlar/ Ama kurulmuş gibi yazıyorlar / Hatta bakanlık paylaşımı bile yapılmış.../ Ya, seçim gecesi ne kadar sert çıkış yaptığını hatırlamıyor musun? Evet, bu ve benzeri sohbetlerden sırf gazeteciyiz diye kaçamadığımız o zorlu anlar birazdan sona erecek. Merak dozu gün gün yükselen bu soruların hepsini, doğrudan muhatabına yönelteceğimiz vakit gelip çattı. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin, ağır mobilyalardan kalan boşluklara dizilmiş, bozkurt ve bozkurt işareti heykelcikleriyle süslü, hafiften loş makam odasına buyur edildiğimizde, en çok bu nedenle heyecan duydum. Ama hayır. Altı kişilik heyetimizin, bir saat boyunca adeta çapraz ateşe tutarcasına yağdırdığı sorulara gelen hiçbir cevaptan, “AKPMHP koalisyonu tamam” diyenlerin o yüksek özgüvenini doğrulayan küçücük bir işaret çıkmıyor. Bahçeli, kendisini en çok kızdıran konular açıldığında dahi bozmadığı nezaketli tavrıyla verdiği tane tane N Bahçeli’nin kırmızı kalemleri yanıtlarda, neden hiçbir koalisyon seçeneğinde olmayacaklarını anlatıyor bizlere. HHH Çözüm Süreci ve HDP’nin oy oranı... Pozisyonlarını, “Millet bize bu kez ana muhalefet görevi verdi” diye açıklayan Bahçeli’nin 7 Haziran gecesi yaptığı manifesto benzeri açıklamadan, milim sapmayışının kısa özeti böyle. MHP’nin “tutarlığını” anlaşılır kılacak daha uzun cümle ise şu olmalı: Bahçeli, partisinin yer alacağı her türlü koalisyon seçeneğini, “PKK ile bölünme pazarlığı yapmak” diye değerlendiriyor. Bu değerlendirmeyi de PKK’nin 1978’deki ilk kongresinde aldığı “Bağımsız Kürdistan” kararında en küçük bir değişiklik olmadığı inancıyla temellendiriyor. Bunun üzerine Bahçeli’ye, HDP’nin 80 milletvekili çıkardığını anımsatıp “Yaklaşık 6 milyon seçmen, sizce ne demek istemiş olabilir” diye soruyorum. HDP seçmenine saygı duyduğunu, ancak HDP’yi PKK’nin uzantısı olarak gördükleri anlayışında olduklarını tekrarlıyor MHP lideri. Dahası, Çözüm Süreci’yle neyin kastedildiğinin hâlâ bilinmediğini söylerken de “Ya milletin ya da HDP’nin kandırıldığını” ifade ediyor. HHH “Hızlı koalisyon” talebiyle kapısını çalan iş dünyası örgütlerine yönelik tepkisini de saklamıyor Bahçeli. Çözüm Süreci’nin yanında yer alan TÜSİAD’a, “Ekonomik ayağına sahip çıkıyorsunuz da neden siyasi ayağına sahip çıkmıyorsunuz?” dediğini aktarıyor sözgelimi. MÜSİAD ile TOBB’nun da TÜSİAD ile “aynı çizgiye” geldiğini sitemli bir ifadeyle paylaşırken “Kendilerinin önüne fıırsat gelmişken bize neden dayatmada bulunuyorlar” sorusunu yöneltiyor. Sözün özü: Bahçeli, Çözüm Süreci’ne hangi nedenlerle karşı çıkıyorsa, aynı nedenlerle koalisyona yanaşmıyor. MHP liderinin makam odasından, karşılandığımız nezaketle uğurlanırken, bir saat önceki merakımızdan eser kalmadığını fark ediyoruz. Yine de “Efendim biz kendimizi her zaman iyi ifade edemiyoruz” sözünden hareketle, belki şu benzetme, MHP’nin duruşunu daha berrak izah edecektir: Ankara’daki kırtasiyecilerden bütün kırmızı kalemleri toplayıp hepsini bitirinceye kadar çizseniz bile, Bahçeli’nin “Çözüm” rezervini doldurmak imkânsızdır. G Sema Özenalp: Eşimin şehitliği tescillensin enelkurmay Başkanlığı, Balyoz Davası kapsamında tutuklu bulunduğu Mamak Cezaevinde ailesiyle görüşürken beyin kanaması geçirerek yaşamını yitiren Albay Murat Özenalp’in şehitliğinin kabul edilmesi yönünde yasa çalışması yapıldığına ilişkin haberleri yalanladı. Özenalp’in eşi Sema Özenalp ise bu yönde bir düzenleme yapılmasını istediğini belirtti. Özenalp, “Umarım gerçekleşir. Böylelikle Murat, Duru’ya yalan söylememiş de olacak. Çünkü kızı Duru’ya hapiste değil görevde olduğunu söylemişti. Eşim, Murat Özenalp olduğu için tutuklanmadı. Görevi gereği tutuklandı, orada da görev yapıyordu. Görevi başında şehit oldu. Biz zaten şehit olarak kabul ediyoruz, ama çocuklarımın taşıyacağı bu onur madalyasının da tescillenmesini istiyorum” diye konuştu. l ANKARA / Cumhuriyet Bürosu C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle