16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 2 Haziran 2015 KULTUR EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK ‘Mevsimler’den Gidon Kremer 43. İstanbul Müzik Festivali’nde bugün “Mevsimler” adlı bölümde Kremerata Baltica & Gidon Kremer konser verecek. Konser Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda saat 20.30’da gerçekleşecek. 19 Işıl Kasapoğlu Bilkent Üniversitesi Tiyatro Bölümü öğrencileriyle Ionesco’nun ilk oyunlarından ‘Kel Kantocu’ ile ‘Ders’i sahneledi. ‘Karneni Göster, Kitabını Al’ Çocuklara 2 milyon kitap ürkiye İş Bankası’nın, çocuklara küçük yaşlardan itibaren kitap okuma alışkanlığı kazandırmak amacıyla 20072008 öğretim yılının sonunda başlattığı “Karneni Göster, Kitabını Al” kampanyası 8. yılına ulaştı. Kampanya ile 20142015 ders yılı için zillerin son kez çalacağı 12 Haziran Cuma gününden itibaren, İş Bankası şubelerinden, 1 milyon ilk ve ortaokul öğrencisine Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından hazırlanan iki ayrı kitap birden armağan edilecek. l Kültür Servisi T Abartılı ama gerçek... ilkent Üniversitesi Tiyatro Bölümü’nün bu yılki uygulama ilkeleri arasında öğrencilerin ünlü bir yönetmenle birlikte çalışmaları da yer alıyordu. Işıl Kasapoğlu bu uygulama doğrultusunda öğrencilerle Ionesco’nun ilk oyunlarından ‘Kel Kantocu’ (1948) ile ‘Ders’i (1950) sahneledi. Nisan başından bu yana sunulan yapımlar 2226 Haziran’da düzenlenen IV.Bilkent Tiyatro Günleri’nde de yer alacak. 120 Türkiyeli bir arada P B aris, New York ve Londra’da yaşayan Türkiye’den 120 ismin fotoğraflarından oluşan “40 İsim Üçlemesi” kitaplaştı. Muammer Yanmaz ve Selen Akçalı tarafından bir üçleme olarak “40 İstasyon” adıyla 2002’de Paris ayağıyla başlayan projede, Paris’te yaşayan 40 Türkiyeli isim, kendi seçtikleri metro istasyonlarında Muammer Yanmaz tarafından fotoğraflanmıştı. New York ve Londra’yla devam eden projede üç büyük metropolde sanat, bilim ve iş dünyasındaki üretimleriyle dikkat çeken 120 kişi, metro duraklarının sağladığı mekân birliği ve Muammer Yanmaz’ın görsel anlatım diliyle fotoğraflaştırıldı. “40 İstasyon” sergisi dünyanın birçok şehrinde sergilenmişti. Hazırlanan kitabın tanıtım toplantısı 4 Haziran perşembe akşamı İstanbul Fransız Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek. l Kültür Servisi Ekonomi politiğin tapınaklarında... tın, ona savrulan parayla kurduğu ilişki, egemenlik göstergeleri üretir.” İkinci Dünya Savaşı tiyatronun da yüzünü değiştirmiş, insan ‘vahşet’inin başka insanları topluca yok ettiği aşamada, ‘anlam’ın tükendiği, ‘mantıklı’ söz ya da davranışların belirleyiciliğini yitirdiği noktaya varılmıştı. ‘Uyumsuz’ olanı ‘uyumsuzluk’ diliyle anlatmaya seçen Ionesco gibi yazarların oyunları ‘söz’ü, ‘görüntü’yü ve ‘devinim’i ‘alışılmışın dışı’na çıkartıyordu. Ionesco’nun tiyatrosunda gündelik gerçeklerle düşler, toplumsal konular ve bireysel sıkıntılar birbiri içine geçmiş, dahası, önem sırasını yitirmiştir. Söz gelimi, ‘Ders’ oyununda, diş ağrısı gibi gündelik bir sıkıntı, baskıcı eği ‘Uyumsuz’ olanı ‘Uyumsuzluk’ diliyle anlatma... tim sistemine yöneltilen eleştiri, öğreticinin hoşgörüsünün öğrenciyi öldürme isteğine dönüşmesi, hizmetçi kadının temizlikte zorlanması gibi farklı düzlemlerde yer alan dört ayrı izlek, sıradan bir ‘özel ders’ ortamında iç içe ortaya ‘grotesk’ (abartı) çıkmaktadır. Bir dolu farklı duyarlığı aynı anda taşıyan çağdaş insanın, anlaması ve denetlemesi artık olanaksızlaşmış bir dünyadaki iletişim ve davranış biçimleri zaten grotesk ve mantık dışı değil midir? Ionesco’nun sahnesinde iletişim kopmuş, ‘dil’ ‘klişe’ kullanımlara indirgenmiştir. İlk oyunu ‘Kel Kantocu’yu ‘dilin trajedisi’ olarak yaftalayan yazarı esinleyen İngilizce ders kitabıydı. Ionesco bakmış ki, haftada yedi gün olduğunu, odamızda döşeme üstünde dolaştığımızı, tepemizde tavan olduğunu bir başka dilde yeniden öğrenmekte. Bir sonraki derste ise İngiliz karı kocadan biri ötekine, kaç çocukları olduğuna, Londra’da nerede oturduklarına, dahası, aile adlarının Smith olduğuna ilişkin bilgi veriyor. Sonra, onlara konuk gelen bir başka çiftle, büyük kentlerin küçüklerinden daha kalabalık olduğunu konuşuyorlar. Daha sonra, beklenmeyen konuk İtfaiyeci’nin garip öykülerini dinliyorlar. Ionesco, ders kitabındaki kişilerin konuşmalarının ve ilişkilerinin giderek ‘zırva’ noktasına geldiğini görmüş. İngilizce kitabının içerdiği ‘grotesk’ boyutun ‘parodi’sini yapmış oyununda. Raydan çıkmış iletişim ve ilişki biçimlerimize, küçük burjuva duyarlıklarımızın sahteliğine, sırf var olduğumuzu hissetmek için durmadan konuşma alışkanlığımıza yaman bir saldırı oluşturmuş böylece... ‘Yaşamı hem yansıtan, hem de grotesk kılan’ Işıl Kasapoğlu ‘Kel Kantocu’yu sahnelerken, ‘söz’, ‘görüntü’ ve ‘davranış’ta ‘grotesk’ olanı sistemleştirerek ‘stilize’ etmiş. Ev sahipleri ve konukları, küçük burjuva kibarlığına alaycı bir yaklaşım getiren duruşları, jestleri ve görün tüleriyle, ‘yaşamı hem yansıtan, hem de grotesk kılan’ birer canlı karikatüre dönüşmüşler. Hizmetçi Marie ve İtfaiyeci ise ‘mantık dışı’ konumlarını vurgulayan güldürücü bir ‘doğallık’ sergiliyorlar. ‘Söz’ün getirdiği ‘uyumsuzluk’ oyun kişilerini son aşamada ‘dilsel anarşi’ye dönüşen bir şiddet gösterisine sürüklüyor. Yer yer çok uzatılmış, ama Ionesco’nun ‘uyumsuz’ anlayışının ‘korkutucu’ olduğu noktaya ulaşan bir yorum. ‘Ders’te ise, Öğretmen, Öğrenci ve Hizmetçi’nin ‘doğal’ denebilecek oyunculuklarıyla ‘söz’ün groteskinin ön düzeye çıkarıldığı yaklaşım belirgin. Öğrenci’nin neredeyse ‘bebekçe’ konuşması, Öğretmen’in ve Öğrencinin konumlarının gitgide ‘uyumsuz’a ulaşma sürecinin netlikle gösterilmeyişi, oyunun hızını kestiği gibi, ‘söz’ün vuruculuğunu da eksiltiyor. Belki oyun daha ‘stilize’ edilmiş bir anlatımla toparlanabilir. Ionesco’yu sahneye getiren öğrenci sanatçılar Baran Can Eraslan, Barbaros Efe Türkay, B este Güven, Melisa Su Taşkıran, Gülçin Kültür ve Berkay Şekerci. Aralarında çok yetenekli olanlar var. Gelecekteki başarılarına belge olsun diye anıyorum adlarını. Ali Artun, uluslararası sanat piyasasındaki, özellikle de müzayedelerdeki rekor fiyatları yorumladı. İstanbul Müzik Festivali ‘Gezi’yle başladı MEHMET KESKİN ğı olarak tanımlanıyor. Ve Guattari, iletişim savaşlarının nükleer savaşlar kadar etkili olduğunu söySenet mi, sanat mı? lüyor. Sanat da bütün tarihi Çoğunlukla müzayedelerboyunca etkili bir iletişim de kırılan rekorlar üzerinden ir önceki yazımda, son za konuşulması gerçekçi mi sizmecrası olmuş. Belki en manlarda uluslararası sa ce? etkilisi. Piyasa hegemonnat piyasasında özellikle yasının da körüklemesiySpekülatif finans piyasasınempresyonist ve modern yapıtla da sanat balonunun hızla şişle sanat, bugün de, ürünrın müzayede satışlarında görüler kadar, kentlerin hatmesi, sanatın, senet karşısınlen inanılmaz fiyat artışlarından ta ülkelerin anlamlandırılda daha güvenli ve kârlı bir yasöz etmiş; kimi uzmanların bu masındaki, markalandırıltırım olduğuna ilişkin efsaneler konudaki yorumlarına yer vermasındaki en etkin dillerüretmiştir. Bu efsaneler müzaChristie’s’in New York’taki açık miştim. den biri. yede rekorları üzerinden yazıl artırmasında, Picasso’nun “Cezayirli Bu kez, aynı konuyu, Bunun en etkili örmaktadır. Kadınlar O Versiyonu” tablosu yaklaşık İletişim’in SanatHayat dizisinin neklerinden biri de, Satılmayan ya da fiyatı gi 477 milyon TL’ye alıcı buldu. editörü, Galeri Nev ve Sanart’ın Körfez’de kurulmakta derek düşen eserlerle ilgili rakurucularından, sanat yazarı Ali kamların göz ardı edilmesinolan görkemli müzeler 2008 krizinden sonra örneğin, Artun’la konuştum. galiba. Belki de seyircisi olmaçağdaş sanatın önceki müzayeden söz ediyorsunuz, anladı Bu akıl almaz yükseliş nere ğım kadarıyla... yan müzeler... de rekortmeni Damien Hirst’ün den kaynaklanıyor sizce? Körfez’in şeri monarşileri, bifiyatları yarıya kadar düşmüş ve Evet. Thomson, Stallabrass giKüreselleşmeyle birlikte, fiişleri çoğu kez alıcı bulamamıştır. rer küresel metropol olarak egebi “sanat iktisatçıları”nın yaptınansın üretim karşısında yükmenleşmek amacıyla, inanılmaz Bu açıdan Türkiye’ye bakarğı incelemelere bakarsanız, saseldiği bir döneme girdik. İşte bu nat fiyatlarının da krizlerden etbir müzeleşme hareketi sürdüsak... dönemde sanat da finansallaştı Sanat piyasasının görece cılızlı rüyorlar. Abu Dabi, Dubai ve Kakilendiğini ve daha ve spekülatif bir yatırım aracına tar, Louvre, Guggenheim gibi ünğına rağmen, bu kriz Türkiye’de önemlisi uzun dönüştü. Müzayedeler sanat pilü müzeleri, Sorbonne, Harvard dönemde rekor oldukça şiddetli yaşanmaktadır yasasında egemen olmaya başlagibi tarihsel, gözde üniversiteleri düzeylerini ko ve müzayede rakamları son yıldı ve müzayede fiyatları tırmankendilerine çekiyorlar. larda birden eriyivermiştir. Gerruyamadığıdıkça tırmandı. Mimarlıklarını, Frank Gehry, nı görürsünüz. çek galeri fiyatları da düşmüş, hatta birçok galeri kapanmak zo Zaha Hadid, Jean Nouvelle, NorEgemenlik man Foster, Rem Koolhaas girunda kalmıştır. bi çağdaş “deha”lara teslim edigöstergeleri Petrol zenginleri yorlar. Ne zaman başladı bu tırBöylece, aynı zamanda çağdaş Ortadoğu’nun petrol zengini manış? bir mimarlık rönesansı yarattıkşeyhleri ve emirlerinin piyasaBu tırmanış, Japon speküları söyleniyor. nın yükselmesinde önemli bir latörlerin 1987’den başlaO zaman da, Katar Şeyhi en rol oynadığı ileri sürülüyor. yarak, Van Gogh, Renoir gigüçlü çağdaş sanat koleksiyoSanat üzerinden yeni kimlikbi empresyonistlere yatırım neri olabiliyor ve şân için bir ler edinme uğraşı mı? yapmasıyla başladı. FiyatGauguin’e 300 milyon dolar yaKüreselleşmeyle birlikte, fi lar birdenbire 78 milyon dotırıyor. nansallaşma dışında sanatın lara kadar fırladı. SonuçBu arada Şeyh’in koleksiyonyaşadığı diğer bir radikal döta, Baudrillard’ın sözleriyle, larını küresel müzayede tekenüşüm, iletişim sistemleri“müzayede zamanımız ekoli Christie’s’in başkanı Edward ne eklemlenmesidir. Biliyornomi politiğinin tapınaklarınDolman’ın yönettiğini de kaysunuz zamanımız, anlamla dan biri” haline geldi ve sanat rı ele geçirmek uğruna aman detmek gerek. Abu Dabi kolekda “en ideal müzayede nesne İletişim’in SanatHayat dizisinin editörü, Galeri Nev ve Sanart’ın sız bir mücadelenin sürüp git siyonları da Fransız Müzeler si” oldu. Baudrillard’a göre, kurucularından, sanat yazarı Ali Artun. tiği “semantik kapitalizm” ça Ajansı’na emanet. “müzayede ortamında sana B stanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından Borusan Holding sponsorluğunda düzenlenen 43. İstanbul Müzik Festivali önceki gün düzenlenen açılış töreniyle başladı. Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda yapılan törene Gezi Direnişi’nin yıldönümü nedeniyle Taksim’e giden bazı yolların ve metronun bazı duraklarının kapalı olması sebebiyle davetlilerin bir kısmı törene yetişemedi veya geç kaldı. Bu yıl “Kültürel Manzaralar” temasıyla gerçekleştirilecek festivalin onur ödülü “çoksesli Batı müziğinin gelişip yaygınlaşmasına yönelik çalışmalarıyla Türkiye’nin kültürsanat hayatına kattığı de İ ğer ve 50 yılı aşan eğitimci kimliğiyle birçok müzisyen ile müzikoloğun yetişmesindeki emekleri” nedeniyle Prof. Filiz Ali’ye verildi. Gecede teşekkür konuşmasını yapan Filiz Ali “Beni hayata hazırlayan babamı ve annemi özlemle anmak istiyorum” derken “İkinci yılında Gezi ruhunu da destekliyorum” diyerek konuşmasını sonlandırdı. Uzun süre alkışlanan Filiz Ali’ye ödülünü İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı verdi. Gecede Hasan Niyazi Tura’nın “Şehidin Türküsü” adlı eserinin dünya prömiyeri yapıldı. Eser şef Sascha Goetzel yönetimindeki Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası ve tenor Serkan Bodur tarafından seslendirdi. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle