15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 19 Haziran 2015 yorum TASARIM: TÜLES HASDEMİR 20 ar c A n e g z Ö Kavşak Yağma Hasan’ın Böreği! ereden nereye ya Zorunluluk üzerine da kimden kime? 9. Çankaya’ya çıktı. Köşk’te en Cumhurbaşkanı Süufak bir değişiklik yapmadı. leyman Demirel (91) yaşamHer gün Güniz Sokak’a gitti, dan ayrıldı. Onun ve 65 yıllık arkadaşları ile hep o sokakeşi Nazmiye ta çayını içti. Hanım’ın yaEvin ilk kaşamıyla baştı Demirel’in layıp günümüçalışma ve ze, Sultanlığa konuklarıgelelim! nı kabul alaDemirel nı olduğu için cumhurbaşoraya hiç inkanı oldu. Si SüleymanNazmiye mezdi! yasal tarihimize Demirel Demirel’in adını yazdıran ehliyeti yokKavaklıdere Güniz Sokak’tatu. Nazmiye Hanım, “1955’ten ki evden Çankaya Köşkü’ne beri araba kullanırım. Prensip çıkılacaktı. Nazmiye Haolarak kocama verilen makam nım sordu: “Süleyman! Güniz arabasında bir yere gitmezSokak’ta devam etsek olmaz dim. Alışverişlerim, ziyaretlemı? Çankaya’ya taşınmak şart rim için ben de bir arabaya ihmı? İşleri buradan idare edetiyaç duydum. Kendi arabamı mez misin?” kendim kullanırım” demişti. N KP ve başkanlık sevdalısı RTE’nin seçimlerde kaybetmesinin ardından, hükümet kurma konusunda yaşanan belirsizliğe karşın ülke sakin bir dönem yaşıyor. Normalleşme süreci diyelim. Gerilim azaldı. Sinirler az da olsa rahatladı. Geleceğe daha iyimser bir bakış. Suriye’yle savaş olasılığından uzaklaşma. Ekonomide sarsıntı yok. Karamsarlıktan umuda yöneliş. Bunlar olumlu gelişmeler... HHH Gelelim belirsizliğe... Nasıl bir koalisyon kurulacak ya da erken seçim olur mu? Büyük kesim erken seçim istemiyor, koalisyon beklentisi yüksek. Kim kiminle uzlaşacak, peki? Birincisi AKP’nin yer alacağı ortaklığın, ülke için çözüm olmayacağı açık. AKP’nin yarattığı ağır tahribatı giderecek bir yöntem kesinlikle bulunmalı. Zaten seçim sonuçları da bunu gösteriyor. A Hani hesap sorulacaktı?.. Seçimden önce muhalefet partilerinin üçü de “iktidardan hesap sorulacağı” sözüyle oy istemişti. Kılıçdaroğlu, Bahçeli ve Demirtaş meydan meydan haykırmıştı. Seçmen gereğini yaptı, şimdi sıra partilerde. AKP’yle bir ortaklıkta hesap sorulamayacağına göre verilen sözlerin tutulmaması, seçmene ihanet olacaktır... Aslında kim ortaklığa yönelirse kendi ayağına kurşun sıkar, kendi sonunu hazırlar. Özellikle küresel güçlerin, sermaye çevrelerinin beklentisi doğrultusunda oluşacak Davutoğlu Kılıçdaroğlu koalisyonu CHP’yi bitirir. Seçimlerin ardından AKP ve CHP içinde bazı çevreler “büyük koalisyonu” dillendirmeye başladı. MHP ve HDP içinde de AKP’yle ortaklık konusunda beklentileri olanlar var. Bu beklentiler gerçekleşirse her iki parti de ağır bedel öder. Onlara, seçimden önce verdikleri sözleri anımsatmalı. İktidar partisiyle el ele tutuşmanın ağır sonuçları olacağını göstermeli. İlkeli tutum beklentisi toplumun hakkıdır. Özellikle HDP’ye barajı geçmesi için verilen emanet oylar unutulmamalıdır. Seçimlerden bir hafta önce HDP’ye oy verecekler açısından “AKPHDP koalisyonu” kaygısı taşıyanlar olduğunu belirtmiştim. O yazının ilgili bölümünü aktarayım: “.... Örneğin gizli kapaklı ‘çözüm pazarlıklarını’ sürdürdüğü AKP’yle bir koalisyona gider mi? HDP cephesinden, ‘daha ne diyelim, takla mı atmak lazım, amuda kalkmak mı’ jargonuyla şimdilik AKP’yle koalisyona karşı çıkılıyor. Öyle de seçimin ardından ‘yeni doğan konjonktür’ gerekçesiyle söylem ve eylem değişikliği olmayacağı, AKP’ye dışardan destek verilmeyeceği ne malum?.. Nitekim Can Dündar’ın günlerce konuşulan Demirtaş röportajında ‘HDP dışardan desteğe sıcak’ manşeti var. Dündar, köşesinde AKP’yle koalisyon konusunda ‘Buna hevesli değiller; böyle bir koalisyonun partilerine çok zarar vereceğine inanıyorlar. Ancak AKP yeniden iktidar olursa, dışarıdan destek verme fikrine uzak değiller’ diye izlenimlerini yazdı. Bu izlenimin altında, tırnak içindeki konuşmalar da manşeti doğruladı...” Bu değerlendirmeme HDP’ye oy vereceklerden bazıları çok kızmış, soruları ve kaygıları dile getirmemin yersiz, hatta “maksatlı” olduğunu söylemişti. Ayrıca HDP’nin ortak olmaya değil, hesap sormaya geleceğini vurgulamıştı. Ne yazık ki Demirtaş dün beklenmedik bir değerlendirme yaptı. “AK Parti ve CHP bizim ilkelerimizi de içine alacak bir koalisyon kurarsa biz dışarıdan destek sunarız” dedi. Benim de aklıma Malatya mitinginde söylediği “Cumhuriyet gazetesi ‘HDP parlamentoda AKP’yi dışarıdan destekleyecek’ demiş. Net olarak, kötü niyet demeyeyim, yanlış anlama diyelim, HDP’nin görevi destek değil, AKP’nin burnunu sürtmektir. Benim ağzımdan öyle bir kelime çıkmadı. Ne içeriden, ne dışarıdan desteklemek gibi bir niyetimiz yok. Destek olmaya değil, AKP’nin burnunu sürtmeye geliyoruz” sözleri geldi. HHH Üç muhalefet partisinin uzlaşmayacağı kırmızı çizgileri dışında anlaşabileceği birçok konu var. En azından Meclis’in açılmasıyla koalisyon bile kurmadan ülkeyi karanlığa sürükleyen yasaları değiştirmek, tahribatı belirli ölçülerde gidermek olası. Yasa değişiklikleriyle demokratik düzenlemeler, özgürlükler sağlanabilir, yasaklar, baskılar kaldırılabilir. MHP ya da HDP koalisyona girmeseler bile CHP azınlık hükümetine dışırdan verilecek destekle ülkenin önünü açabilir. Unutmayalım, “Dün dündür, bugün bugün” ilkesizliği muhalefeti eritir... KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] TBMM Başkanı Cemil Çiçek, 21 Mayıs’ta milletvekillerine yazılı olarak “makam araçlarını geri vermelerini” bildirdi. 3 dönem koşulu nedeniyle AKP Siirt MilletvekiAfif Demirkıran li Afif Demirkıran’ın da görevi 7 Haziran’da sona erdi. Sıradan bir vatandaş oldu. Ama TBMM’nin kendisine verdiği otomobili “TCAB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı” olduğu gerekçesi ile geri vermedi. Oysa benzeri unvanlara sahip öteki milletvekilleri arabalarını 27 Mayıs’ta vermişlerdi! Pes… ‘Makam arabaları’ ‘Devletin Konağı’ 25 Aralık 2013’te Muammer Güler İçişleri Bakanlığı’ndan ayrılmak zorunda kaldı. Yerine TBMM dışından bakanlık müsEfkan Ala teşarı Efkan Ala “atandı”! 15 Eylül 2014’te Ankara Valisi Alaattin Yüksel emekli olunca Çankaya Caddesi’ndeki “Vali Konağı’nı” boşalttı. “Devletin valisi” için ayrılmış olan konağa, hariçten gazel okuyup bakan olan Ala, el koydu. İsMart 2015 tarihinde görevintediği müteahhide konaden ayrıldı. Ala, hariçten gağı keyfine göre elden geçirtzel okuduğu için koltuktan tikten sonra taşındı. İç dekoayrılmak zorunda kaldı. Milrasyonuna 136 bin lira, genel letvekili de olmadığı için sıraonarımına da 1 milyon 360 dan bir vatandaş oldu. Ama bin lira harcandı. devletin konağından ayrılmaAnayasanın, seçimlerdı! Pes… den üç ay önce üç bakanlığın, İçişleri, Ulaştırma ve Adalet bakanlıklarının, “tarafsız isimlere bırakılmasını” öngören maddesi gereğince, 6 ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] 8, 10, 14, 21, 22, ve 48 SÜPER LOTO Varan 1… Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, 8 Ağustos 2007’de cumhurbaşkanı seçildi. Çankaya Köşkü’ne taşınmakla birlikte, eşi Hayrünnisa’nın isteğine uyarak Dışişleri Konutu’na da el konuldu. Bunun üzerine Dışişleri Bakanı’na Gaziosmanpaşa Kırlangıç Sokak’ta 15 Temmuz 2009 tarihinde aylık 39 AbdullahHayrünni bin liraya iki yıllığına bir bina kiralandı. TBMM Bütçe Kosa Gül misyonu’ndaki tartışmalarda aylık kiranın zamanla 46 bin liraya çıktığı anlaşıldı. Pes… Varan 2… Gül’ün görev süresi 28 Ağustos 2014’te sona erdi. Çankaya Köşkü’nden ayrıldı, ama Tarabya’daki Cumhurbaşkanlığı’nın Huber Köşkü’ne yerleşti! Sıradan bir vatandaş konumuna düşmesine karşın, yaklaşık 8 ay Huber Köşkü’nü işgal etti! Hayrünnisa Hanım’ın düzenlediği Beykoz sırtlarındaki villaya nisanda taşındılar. Ayrıca Avrupa yakasında bir “çalışma bürosunun” hazırlandığı bildirildi. Pes… ‘Köşkler işgal altında’ Bitmeyen bir ‘kin’ daha! aşta “Ergenekon” ve “Balyoz” olmaz üzere “Kumpas Davaları”nın yargıçları, savcıları bu kumpasları düzenleyenlerce öyle seçilip/seçtirilmişlerdi ki, “sanık” diye önlerine getirilenleri “düşman” gibi görmekten, onlara karşı “kin” içinde olduklarını göstermekten hiç çekinmediler. “Çekinmek” bir yana, kinlerini her duruşmada daha da çoğaltarak ortaya döktüler; öyle ki aralarına yanlışlıkla (!) alınmış olan gerçek yargıçları, “kumpası” engeller endişesiyle Adalet Bakanlığı’na “şikâyet” ettiler. Bilmem anımsanır mı, Ergenekon’un savcısı “Zekeriya Öz”ün, Başkan “Köksal Şengün” hakkında Bakanlığa yaptığı şikâyet? Ve Yargıç Şengün’ün davadan alınıp, “Bolu”ya atanması... Yerine üye yargıçlardan birinin geçirilip oluşan heyetin, savcılarla birlikte mahkemeyi avuçlarının içine almaları dolaysiyle mahkeme salonunun “savaş” alanına dönmesi... Belki de “ayrışma”nın başlardaki somut örneklerindendi, “Silivri” duruşmalarında da yaşananlar. Bir yanda “suçlanarak” yargıç kürsüsünün karşısına oturtulan “sanıklar”; Ergenekon Davası’nda, üniversite hocalarından, rektörlerden, bilim adamlarından, “TSK”nin emekli komutanlarından, siyasetçilerden, yazarlardan, gazetecilerden, aydınlardan oluşturulmuştu; sağ taraflarında onları savunacak olan “savunmalar”, arkalarındaysa can yakınlarından, destekçilerinden oluşan yoğun bir topluluk, “izleyiciler”. Bu “üçlü”nün karşısındaysa, yüksekteki kürsüde “yargıçlar” hemen sağ taraflarında “savcılar”, aşağıda kürsünün dibinde, yanlarında “hazır ol” durumunda B 6 BİLEN: 2 milyon 126 bin 541 TL (1 KİŞİ) 5 BİLENLER: 5 bin 698’er TL 4 BİLENLER: 90.70’şer TL 3 BİLEN: 7.45’er TL “Yeni Türkiye” sevdalısı Sultan ise Atatürk korkusu ile Çankaya’ya taşınmadı! Ama Atatürk’ün, Ankara halkına soluk almaları için bağışladığı Orman Çiftliği’ne 1160 odalı AK Sarayını yaptırdı. Kendisine göre AK Saray yaklaşık 1.5 milyar, Ankara Mimarlar Odası’na göre 5 milyar dolara mal oldu. Sultan gerekçesini de “Bu bir kalıcı yatırım olup anlık değildir. Aslan yattığı yerden belli olur, bunu böyle bileceksin!” sözleri ile açıkladı. Son olarak da Saray’da ailesiyle yaşayacağı 250 odalı yavru sarayın çevresini 5m yüksekliğinde duvarla çevirdi… Berlinliler “Utanç Duvarı”ndan utanarak, o duvarı yıkmışlardı. Şimdi Ankaralılar utansınlar bu “utanç duvarından”! Pes… Orada yatacak “aslandan” söz ediyor! Ama ne var ki İleri Gazetesi Yazıişleri Müdürü Hanife Şahin, “Kaçak Sarayın kaçık sultanı” diye bir haber yapmıştı. “Cumhurbaşkanlığı’na hakaret” suçu ile yargılandı, İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nce aklandı. Böylece “aslan” mı yoksa “kaçık” mı olduğunu siz okurlar karar veriniz! Özetle… AKP döneminde “Devletin malı deniz, yemeyen domuz” ya da “Yağma Hasan’ın böreği…” geçerli… Bence afiyet olmasın haramilere… ‘Utanç duvarı’ dizilmiş Başkan’a bağlı “jandarma” erleri; böylece bunlar da bir “üçlü” oluştururlar. Duruşmalarda, izleyicilerin de dayanma sınırını aşan “kin”in yarattığı hukuksuzluklara karşı, “Bu kadarı da olmaz!” sesleri, saniye saniye çoğalınca, “Başkan”, mikrofonu çatlatacak bir haykırışla; jandarmayı “izleyiciler”in üzerlerine gönderir, salonu boşalttırır. “Gizli Tanık”ların dinleneceği duruşmalarda bu olay çoğunlukla günde “iki kez” yaşanırdı; “insan”ın, bunların anlattıklarına, “maskaralık” boyutunu aşıp, iç bulandıran yalan dolanlarına inanarak susup oturması olanaksızdı oysa, görüntüleri bozularak perdeye yansıtılan bu insanları “kürsü” uzun uzun dinler; soru sorulmasına da izin verilmez... “Ergenekon”un ardından başlayan “Balyoz”da, bir “Kumpas” davası olduğuna göre, bu “mahkeme heyeti” de aynı “kulvar”da yüzecekti; öyle de oldu; dahası kimi ilerlemeler de(!)” yaşandı; duruşma aralarında oğullara, eşlere, babalara, kardeşlere uzanarak yakınlaşmaları önlemek için “izleyiciler” çelikten bir “kafes”e alındı; jandarma sayısı arttırıldı; çünkü askerleri “savunmanlar” üzerine salıvermek de deneniyordu... Oysa savunmanların birbirleriyle konuşmaları, yazdıkları, “tavandan” üzerlerine sarkıtılan yüzlerce düğme gibi “alıcılar”la hem dinleniyor, hem de gözetleniyordu; ayrıca yalnız onlar değil tüm salon... “Silivri”deki yargılama sürecinde yaşananların birkaçına değinip anımsatılmasının nedenlerinden biri, “Balyoz Davası”nda “TSK”yi suçlayabilmek için atılan “iftiralar” dışında, inanılmaz yollara, yöntemlere de başvurulduğunun unutulmaması; bütün bu inanılmaz hukuksuzluklara karşın “Ergenekon”, “Balyoz” vö’lerde alınan “beraatlar”ın anlamlarının bir kez daha altını çizmektir. “TSK”ye, “işkenceci, iftiracı, gayri ciddi, suçlu, sahtekâr, bir “suç teşkilatı”, bunlar orada olduğu sürece rahat uyuyamayız; bunlara silah emanet edilir mi?” diye yazanların, TV’lerde haykıranların (Feto’cuların paralelcilerin) yine bir “kıpırdanış” içinde olduklarına da dikkat edilmesinin gerektiğini vurgulamaktır. “Yargı” yoluyla gündeme düşürülen bu “kıpırdanış”ı yedi komutanın beraat kararının temyizini gazetelerde okurken, “Balyoz Davası”nın ne tür bir “maskaralık” olduğunu, adeta tek başına ortaya koyan, iddianamede (2011) yer alan bir bölümü anımsadım. Bu bölümdeki sokakcadde adlarının “suç”un işlendiği bildirilen “1983” tarihinden en az “1520” yıl sonra değiştiği “kumpas”ı düzenleyenlerin dikkatinden kaçtığı için iddianamede bu sokakların “yeni” adlarıyla yer alması, çocukları bile güldürecek bir durumdu... Böyle bir “iddianame” ile sanıklaştırılan suçsuz insanların, duruşmalarda nasıl bir “savaşım” (mücadele) verdiklerini de insan anımsamadan duramıyor. Ayrıca sözü edilen “kıpırdanış”ın başını çeken “savcı”, “dün” kendi mahkemesinin (Balyoz’da) verdiği tüm “beraatlar” için mahkemeye başvuran “savcı”nın, “bugün”kü bir “örneği” olduğunun da altı çizilmeli. Yarın çoğalarak “Beşiktaş”ta olmalıyız! 19 HAZİRAn 2015 SAYI: 32762 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ORHAn ERİnÇ İcra Kurulu Başkanı AKIn ATALAY Genel Yayın Yönetmeni CAn DünDAR Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven Haber Koordinatörü Murat Sabuncu Yazıişleri Müdürü Ayşe Yıldırım Başlangıç Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Reklam Genel Müdürü Özlem Ayden Şalt Reklam Genel Müd. Yrd. nazende Körükçü Reklam Grup Koordinatörü Hakan Çankaya Rezervasyon Yönetmeni Onur Tunalı l Haber Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya l Dış Haberler: Ceyda Karan l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Kültür Sanat: Evrim Altuğ l Spor: Arif Kızılyalın l Grafik: Ahmet Sungur l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül İzmir Temsilcisi: Serdar Kızık Halit Ziya Bulvarı 1352 S. 2/3 Ahmet Rasim Sok. No: 14 İzmir Tel: (0232) 441 12 20 Çankaya 06550 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, Cüneyt Arcayürek, Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Mustafa Balbay, Hakan Kara. Mali İşler Müdürü: Bülent Yener l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Cumhuriyet Caddesi Beşler Apartmanı No: 44 Kat:3 Daire:4 34367 Elmadağ/İstanbul Tel: (0212) 251 98 74 75 81 82 Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: YAYSAT Doğan Medya Tesisleri Hoşdere 34850 Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İmsak İstanbul 03.22 Ankara 03.15 İzmir 03.31 nAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 05.25 13.1 2 17.10 05.13 12.57 16.53 05.41 13.24 17.19 Akşam 20.48 20.29 20.47 Yatsı 22.39 22.16 22.38 C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle