16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 19 Haziran 2015 haber EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 12 MİT’e büyük suçlama Yanlış hesap Şam’dan da döner mi? el Abyad kentinde yaşananlar, Suriye’deki gelişmelerin Ankara’nın talepleri ve arzularına göre şekillenmediğini tekrar göstermiştir. Ankara bugün uzun zamandır korktuğu durum ile baş başadır. Yaşananlar, zamanında Kuzey Irak’ta olduğu gibi, şimdi Suriye’nin kuzeyinde de otonom bir Kürt bölgesinin oluşacağını gösteriyor. Üstelik bu bölge Irak’taki Kürt bölgesine bitişik olacak. Bu çerçevedeki en önemli gelişme ise bu bölgenin de ABD’nin ve Batı’nın koruması altına girmesi olacak. Dış politika söz konusu olduğunda işlerin beklenmedik gelişmelere göre nasıl değişebileceğine bir kez daha tanık oluyoruz. Bundan sadece bir buçuk yıl önce ABD Türkiye’yi, Kuzey Iraklı Kürtlerle işbirliği yapıp Irak’ın toprak bütünlüğünü bozmakla suçluyordu. Dünya sanki tersine dönmüştü. Türkiye Iraklı Kürtlerin düşmanı değil hamisi görünüyordu. Mesud Barzani ise AKP kongrelerinin şeref konukları arasında sayılıyordu. ABD, Iraklı Kürtler bir yana, artık Suriyeli Kürtlerin de hamisidir. PYD ve askeri kolu YPG’yi “PKK bağlantılı” diye terör örgütleri listesine koyma niyetinde de değil. Bugün Batı için Suriye’deki asıl düşman IŞİD’dir; ne Esad, ne de PYD. Washington’ın PYD ile ittifakı da Tel Abyad’da resmen tescil olmuştur. Ankara bu durumdan elbetteki büyük rahatsızlık duyuyor, çünkü kendisi açısından buradaki esas düşman, ilk etapta PKK ve bağlantıları, ikinci etapta ise Esad rejimidir. Fakat “rahatsızlık” duymanın ve bunu diplomatik kanallardan Washington’a duyurmanın ötesinde yapabileceği bir şey yok. Nedeni de ortada. Suriye konusunda peşi peşine ve ısrarla yapılan hesap hataları Türkiye’yi kendi bölgesinde etkisiz bıraktı. Son gelişmeler ışığında yaptığı hataları değerlendirecek olursak bunun Kobani’nin kuşatılmasıyla başladığını söyleyebiliriz. O sırada AKP iktidarı IŞİD gibi grupları Kobani’deki Kürtlere tercih ettiğini çağrıştıran tutumlar takınmıştı. Bugün de hâlâ tüm itirazlarına rağmen radikal İslami gruplara yardım etmek konusunda töhmet altındadır. AKP, Kürtleri bu şekilde yabancılaştırmanın hesabını seçimlerde ödedi tabii. Şimdi de Suriyeli Kürtlerin kendilerine otonomi sağlama realitesiyle nasıl başa çıkabileceğini pek bilemiyor. “Yaptırmayız” “ettirmeyiz” türünden sert çıkışların burada bir işe yaramayacağı aşikâr. Bu çıkışların bir işe yaramaması ise Türkiye’yi daha da zayıf bir duruma düşürüyor. Gelişmeler Ankara’nın istese de istemese de PYD ile işlevsel diyalog kanalları açmak zorunda kalacağını gösteriyor. Türkiye bunu inadına yapmayabilir ama bundan kazançlı çıkması pek mümkün görünmüyor. Bu arada, barış süreci çerçevesinde PKK ile fiilen pazarlık yaptığı bilinirken, başkalarından PKK ve ona yakın gruplardan uzak durmalarını istemek ayrı bir çelişki oluşturuyor. İster ABD, ister Rusya olsun, dış politikada gelişmeler pek nadiren ülkelerin başkentlerinde yapılan hesaplara uyar. Washington bunu Irak’ta gördü. Moskova ise bugün Ukrayna’da görüyor. Dış politikada esas olan, akıntıya karşı kürek çekmek değil, dümeni akıntıyı göre ayarlayıp teknenin savrulmasını veya batmasını önleyerek, mevcut koşullar ışığında ulusal çıkarı sağlayacak en iyi istikamete yönelmektir. Başka bir ifadeyle, Türkiye’nin Suriye’de yaşayarak gördüğü gibi, temenniler değil tespitler önemlidir. Akıntının yönünü tabii ki sevmeyebilirsiniz. O zaman bunu değiştirmek için gerekirse savaşmaya hazır olmanız gerekir. Ancak bu yolu seçseniz bile istenen sonucu elde edeceğiniz hiçbir zaman garantili değil. Öte yandan savaşmaya hazır değilseniz yaptığınız uyarılar ve tehditler “kurusıkı” olmanın ötesine geçmez. Yeni hükümetin ne zaman kurulacağı belli değil, fakat kurulduğu zaman masasındaki en önemli sorun Suriye meselesi ve bu çerçevede gerekli olan politika revizyonu olacak. Bunun bir ayağı da kuşkusuz Suriyeli Kürtlerle nasıl bir ilişki istendiğini saptamak oluşturacak. Yanlış hesap Bağdat’tan döner derler. Şam’dan da dönüp dönmeyeceğini göreceğiz. MİT TIR’larını durduran savcı Şişman, mahkemede yaptığı savunmada Reyhanlı, Cilvegözü ve Niğde’de onlarca kişinin yaşamını yitirdiği saldırılarda MİT’in parmağı olduğunu öne sürdü T İT TIR’larının durdurulmasıyla ilgili soruşturma kapsamında tutuklanan savcı Özcan Şişman’ın mahkemede yaptığı savunmanın görüntüleri ortaya çıktı. Şişman savunmasında Reyhanlı, Cilvegözü ve Niğde’deki saldırılarda MİT’in parmağı olduğunu, bazı kamu görevlilerinin terörle istihbarat arasındaki çizgiyi koruyamadıklarını öne sürdü. İşte Şişman’ın dikkat çeken sözleri: 7 Kasım’da teknik takiple izlediğimiz dosya 2013/884 numaralı. Bu dosyada Eylül ayı başından itibaren Suriye’ye cihatçı militan ve silah sevkıyatını yaptığını düşündüğümüz bazı kişileri izliyorduk. 7 Kasım’dan bir iki gün evvel bu faillerden ikisinin konuşmalarında tedirgin sözler vardı. O tarihlerde Adana’ki Sabancı Camii ile Çakmak Plaza’ya bombalı saldırı duyumları vardı. Bu şahısların Reyhanlı benzeri bir saldırı yapmasından endişe ettik. Hatay’daki ekibe, Adana ile irtibat kurarak operasyon yapmaları talimatını verdim. 7 Kasım’da bir TIR’da ve TIR’ın malzeme yüklendiği depoda, binin üzerinde füze başlığına benzer savaş mühimmatı tespit ettiğimiz bu husus basına da yansıdı. TIR sürücüsü ve depo yetkilisi bunu devletin bilgisi dahilinde yaptıklarını, TIR sürücüsü daha önce 6 ve 26 Ekim 2013’te yine Konya’dan benzer malzemeleri yükleyip Adana üzerinden Reyhanlı Bükülmez köyünden sınır karakol noktasına yıktığını söyledi. Bunu da Suriye tarafından gelen kişilerin aldığını, Reyhanlı çıkışından itibaren kamu görevlililerinin kendilerine refakat ettiğini söyledi. Tutuklanmasından 1 ay sonra yer gösterme yaptırdık. Yani kimlerle, nerde buluşduğunu, H.T. isimli bir şahsın bu organizeyi yaptığnı, bazı kamu görevlilerinin yönettiğini, bu kamu görevlileri arasında sivil ve silahlı şahısların olduğuğun belirtti. Yer gösterme sırasında mühimmatı yıktığı yerin hemen yanında El Ahrarı Şam bayrağının olduğu tespit ettik. Devlet içerisinde bazı kişilerin terör örgütlerine silah taşıdığı yönünde tespitlerimiz oldu. M 11 MAYIS 2013 REYHANLI: 53 ÖLÜ kurucusu albay Hüseyin Harmuş ve yine aynı örgütten Mustafa Kassom isimli iki kişiyi Suriye istihbaratına teslim ettiklerini tespit ettik. Bununla ilgili soruşturmayı da yaptım. Bazı bu kamu görevlilerinin casusluk faaliyetlere karıştıkları tespit ettim. Yine 2013 yılı ocak ve şubat aylarında Mürsel Almaz ve ÖSO avukatlardan Musa Anhan isimli kişilerin, MİT adına çalışan muhbir seviyesindeki bazı kişilerin yardımıyla ve Suriye istihbaratıyla birlikte hareket edilerek Suriye’ye kaçırılıp sorgulandığını diğer şahıs avukatın da TEM ekibiyle Suriye istihbarat elemanları arasındaki silahlı çatışma esnasında ağzı elleri bağlı şekilde çatışma sonrası yakalanmış şekilde bulunduğunu tespit ettik. Bu olay sırasında MİT personelinin “Bizim için çalışıyor” dediği şahsın olayın tam içinde olduğunu tespit ettik ve o şahıs hakkında da dava açtık. Diğer şahısların da dinlemeler sırasında irtibatlı olduğunu tespit ettik. Bütün bu çalışmalar maddi gerçeği tespit etme dışında, herhangi bir kurumu jandarma, polis, MİT ya da başka bir yapı bunlarla ilgili özellikle tiyatro kurup ya da kurgu yapıp baskın yapma gibi bir durumumuz yok. Bir olayı araştırırken, ya da teknik takip yaparken, hasbelkader karşımıza çıkan bir olayda karşımıza kamu görevlileri ya da kamu görevlisi adına kullanılan kişiler çıktı. l Haber Merkezi 11 ŞUBAT 2013 CİLVEGÖZÜ: 14 ÖLÜ İki MİT görevlisi Cilvegözü’nde SİM kartlar MİT muhbirinden ilvegözü patlamasının yaşan dıkları SİM kartlarının MİT’in zi tedirgin etti. Bir savcı olarak C dığı 2013 Şubat’ında bu pat muhbiri tarafından temin edilbunları araştırmak zorundayım. lamada olaya karışan Suriye isdiğini tespit ettik. O olayda 14 Bunlar acaba bazı devlet görevlitihbaratı adına eyleme karışan 4 kişinin sadece olaydan bir iki dakika önce irtibat için kullan vatandaşımızı yaşamını yitirdi. leri terörle istihbaratı koruyamaDevletimiz adına çalışan bazı ka maları durumu araştırmalarımız mu görevlilierin bu durumu bisırasında ortaya çıktı. Hasbelkader Reyhanlı ve Niğde’de aynı isme ulaşıldı eyhanlı patlamasına karıR şan HT isimli şahsın istih20 MART 2014 barat adına iş yapan kişi olduNİGDE: 3 ÖLÜ ÖSO kurucusu 7 Kasım’dan sonra da ben ayrıldıktan sonra da teknik takip devam ediyordu. Teknik takipten sonra da, failler arasında mühimmat taşındığına yönelik nerdeyse geçim kaynağına dönüştüğüne ilişkin görüşmeler de vardı. Ayrıca 2011 içerisinde yine MİT mensubu bazı şahısların Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) Niğde’de yaralı olarak yakalanan IŞİD militanı tepki çekmişti. ğunu dinlemeler sırasında tespit ettik. Bu şahsın daha sonra Niğde Ulukışla törer saldırısına da karışan IŞİD militanlarını Türkiye’ye geçiren kişi olduğunu tespit edildi. Bu kişi ile dava açıldı. Ben bunu basından takip ettim. Bilahare gördüm. Bu şahsı gören Reyhanlı patlamasındaki tutuklu sanıklardan 2 tanesi mahkemedeki ifadesinde “Bizi Reyhanlı olayına karıştıran kişi HT isimli bu şahıştır, biz ne yaptıksa bunun telkinleriyle yaptık” dediler. Bütün bunlar bizi maddi gerçeği araştırmamız gerektiğini, terör soruşturmasında hassas olmamız gerektiğini gösterdi. Yargının gözü mizaha kör HİLAL KÖSE Twitter fenomeni Ersan Taş, paylaşımları nedeniyle 1 yıl 2 ay hapis cezası aldı. Hakkında 3 dava ve 5 soruşturma olan Taş, “Adalet beklentim kalmadı” diyor Cabas ve Tunç’a Twitter sorgusu azeteci Mirgün Cabas ve sanatçı Ferhat Tunç, savcı Mehmet Selim Kiraz’ın İstanbul Adliyesi’ndeki odasında rehin alındıktan sonra öldürülmesinin ardından Twitter’dan yaptıkları paylaşımlarla örgüt propagandası yaptıkları iddiasıyla şüpheli olarak ifade verdi. Cabas, savcı Kiraz’ın rehin alındığı gün “Bu eylem nasıl biterse bitsin çıkarılacak tek ders var; çocukları vurmayın, anneleri yuhalatmayın” sözlerini paylaşmıştı. Dün ifade veren Cabas, attığı tweetle iddia edilen suç arasında hiçbir illiyet bağının bulunmadığını söyleyedi. Sanatçı Ferhat Tunç da “İyi niyetiniz batsın... Berkin’in katili olan üç polisin adını açıklamak yerine iki genci acımasızca öldürdünüz” tweeti nedeniyle ifade verdi. Tunç ifadesinde, “Tüm dileğim bu olayın kansız bir şekilde kimseye zarar gelmeden son bulması yönündeydi. Bu dileğimi dile getirdim” dedi. l İSTANBUL/Cumhuriyet G Ali İsmail davasında bilirkişiye bilirkişi G ezi direnişi sırasında 2 Haziran 2013’te Eskişehir’de polisler ve eli sopalı kişilerce dövüldükten sonra beyin kanaması geçiren ve yaşam mücadelesini 10 Temmuz’da kaybeden Ali İsmail Korkmaz ile ilgili davada görüntüleri silmekle suçlanan Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Bilgi İşlem Daire Başkanı bilirkişi Serkan Uğurluoğlu, “gerçeğe aykırı bilirkişilik” suçundan 3 yıla kadar hapis istemiyle hakim karşısına çıktı. Mahkeme Uğurluoğlu’nun yaptığı işlemlerin ODTÜ’de iki bilgisayar mühendisi ile bir elektronik mühendisi tarafından incelenerek rapor hazırlanmasına karar verdi. l CAN HACIOĞLU / Eskişehir osyal paylaşım sitesi Twitter’da oluşturduğu “İbrahim Melih Gökçek” adlı “06melihchine” parodi hesaptan AKP milletvekili Egemen Bağış’a hakaret ettiği gerekçesiyle yargılanan Ersan Taş, 1 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırıldı. Ceza, 11 ay 20 güne indirilerek ertelendi. Taş’a verilen tweet cezası Avrupa’da birçok ülkede basına yansıdı. Der Spiegel, davaya geniş yer ayırdı. Gezi Direnişi sırasında hayatına giren Twitter’da kısa sürede fenomen olan Ersan Taş, 30 yaşında ve elektrikçi. Twitter’da, 32.734 bin takipçisi var. Şu sıralar yolu sık sık adliyeye düşüyor. Nedeni ise gündemi mizahi bir dille yorumladığı paylaşımları. Siyasilerin komik, photoshop’lu S Hırsız olanlar üzerine alınır Taş, dava sürecini, şöyle değerlendiriyor: “Küfür ya da hakaret etsem, ceza alsam gam yemezdim. Adalet düzgün işlese olaylar bu duruma gelmez. Hukukun kimlere hizmet ettiğini herkes çok iyi biliyor. Beni yargılayanların tarafsız olduklarına inanmıyorum. Adalet beklentim kalmadı. Sosyal medyada AKP propagandası yapmaktan çekinmiyorlar. Benim üzerimden sindirme politikası uyguluyorlar.” Taş, Twitter’da, iktidar sahiplerini iğnelemeye devam ediyor. En son tweet’lerinden birinde, HDP, CHP, MHP liderlerine “HIRSIZ” yazdı. Sonra da şu açıklamayı yaptı: “3 lidere de hırsız yazdım. Muhtemelen şikâyet etmeyecekler. Çünkü onlar hırsız değiller. Gerçek hırsızlar üzerine alınıp şikâyet ederler ancak.” fotoğraflarını paylaşıyor. Taş’ın dava süreci, 14 Aralık 2014’te, Melih Gökçek’in şikâyeti üzerine gözaltına alınmasıyla başladı. Tekmeyle gözaltı Sabah işyerine gelen polislerce, tekme, tokat yumruklarla darp edilerek ke lepçelendi. Bir gece karakolda tutuldu. Bilgisayarındaki bir fotoğraf nedeniyle tutuklanması istendi. Gözaltındayken çekilen fotoğrafı Gökçek’e servis edildi. Daha savcılık sorgusuna girmemişti. Gökçek, Taş’ın kimlik bilgilerini Twitter’da paylaştı. Taş, mahkemeden serbest kaldı. Gökçek sayesinde, çok sayıda tehdit mesajı aldı. İşsiz kaldı. Taş, şimdiye dek iki ayrı davada ceza aldı. İlk mahkumiyet, Gökçek’e hakaret suçundan, 7 bin 600 TL para cezası oldu. Hükmün açıklanması geri bırakıldı. Devam eden 3 davası ve 5 soruşturması var. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle