28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 7 Mayıs 2015 EDİTÖR: HAYRİ ARSLAN haber 5 ‘Kaynak sorusu bile ayıp’ Kılıçdaroğlu, Çanakkale’de düzenlenen mitingde Erdoğan’a saray üzerinden yüklendi AYNUR GANİLER HP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kendisine yöneltilen “Projelerine kaynağı nereden bulacaksın?” sorusunun bile başlı başına bir “ayıp” olduğunu belirterek, “Adam geçinemiyor zaten. Hiçbirisinin gemisi, kaçak sarayı yok. Sen parayı, yandaşın, hortumcun, kaçak sarayın için kullanıyorsun. Ben parayı emekli için, bu ülkenin insanı için harcayacağım” dedi. C Başkomutan Telaşlı... ömürü düzeni, emek hırsızlığı, yoksulluk, yolsuzluk... Milletvekili değil sanki başkanlık seçimleri yapılıyor... Biat edeceksin, her buyruğu yerine getireceksin; evrensel hukuku, adalette eşitliği ve dürüstlüğü “yok hükmünde” sayacaksın. Demokrasiyi hak olarak görenleri, temel hak ve özgürlükleri savunanları “terörist” diyerek yaftalayacaksın. Astığın astık kestiğin kestik olacak... Sorgulayan bir gençlik, insan istemeyeceksin! Sağduyuyu, aklı, bilimi bir kenara bırakıp, iktidarını korkuyla, şiddetle, baskıyla sürdürmeye çalışacaksın. O hırsla, kinle, nefretle, ötekileştirmeyle nereye varacaksın? Hukuk devleti düzeni içinde hak arayanları cezalandırmayla bir yere varacağına sananları çok görmüştür toplumlar... Baskının, yıldırmanın, ayrıştırmanın bir işe yaramadığını iş işten geçtikten sonra öğrenmişlerdir... Hani bir deyiş vardır anımsatayım: “Maymun gözünü sonunda açtı!” O kör inanç, sadaka toplumu seyrediyor yaşananları... Artık hiçbir şey eskisi gibi güzel ve mutlu olmayacak senin için! Bakacaksın o yandaş sendikacılar, gazeteciler, patronlar senin yanından ayrılacaklar... Bu kez sağduyu ve akıl devreye girecek sandık başında, şimdiden söylüyorum... Şiddetin gücüne karşı aklın gücü galip gelecek. Çevrendekiler bunun ayrımında, sen ayrımındasın... Bilinci kırmak toplumu sessizleştirdi... 7 Haziran’a bir ay kaldı ama bir seçim havası yok Türkiye’de... Neden acaba? HHH Bunu ben düşündüm... Bu sessizlik sandığın sesine karışınca bir çığlık olacak... Halkın çığlığı! Biliyorum en fazla oyu alıp sandıktan birinci parti olarak çıkacaksınız... Tersini söylemem! İşimiz gerçekleri yazıp okuru bilgilendirmek bizim... Dört parti geçecek yüzde 10 S Aile sigortası Emeklilere 2 maaş ikramiye, asgari ücreti 1500 lira yapma ve üreticiye mazotu 1.5 liradan satma sözlerini yineledi. Devlette taşeron işçiliği kaldıracaklarını, kimsenin prim borcu nedeniyle hastane kapılarından dönmek zorunda kalmayacağını vurgulayan Kılıçdaroğlu, Aile Sigortası sistemini getireceklerini belirterek, “Hiçbir ailenin 720 liranın altında geliri olmayacak. 500 lira mı geliri var, 220 lirasını devlet verecek. Evde kadının banka hesabına yatacak bu para. Onurlu bir insan olarak gidip parasını çekecek” diye konuştu. Türkiye’nin yeni bir başlangıca ihtiyacı bulunduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Yeni bir başlangıç yapalım yaşanacak Türkiye’yi yeniden inşa edelim” dedi. l ÇANAKKALE/Cumhuriyet Çanakkale’de düzenlenen mitingine katılan Kılıçdaroğlu, Milletvekili adaylarını tek tek tanıttı. AA Kılıçdaroğlu: Lale devri dönemi yaşamayacağız FIRAT KOZOK HP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP’nin ekonomik vaatlerinin kaynağı olarak Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı gösterdiğini belirterek “Sarayın maliyeti ne? Ben biraz da üst tonda atayım, 1 milyar dolar olsun. Şimdi her yıl bu sarayları nerede bulacaksın” diyen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a sert yanıt verdi. Kılıçdaroğlu “O sarayı satacağımızı sanıyor, satmayacağız. ODTÜ’ye vereceğiz. Her yıl bulmaya gerek yok. Çünkü bizim iktidarımızda kaçak saray olmayacak. Osmanlı’nın lale dönemi gibi yaşamaya niyetimiz C de, kültürümüz de, ahlakımız da yok” dedi. Tekirdağ’da düzenlenen toplu açılış töreninde konuşan Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun sarayın maliyetiyle ilgili sözlerini eleştirmişti. Erdoğan, “Kaynak soruyorlar ana muhalefet partisinin liderine. Kaynak saray diyor. Sarayın maliyetine 50 milyar dolar diyor. Ben üst tonda koyayım 1 milyar dolar olsun” demişti. Saray’ın “kalıcı bir yatırım olduğunu” savunan Erdoğan, “Sen şimdi her yıl bu sarayı nereden bulacaksın. 50 milyar dolar diyor böyle saçmalık olur mu? Biz yatırım yapıyoruz. Bu yatırım değil, kalıcı yatırım anlık değil. Aslan yattığı yerden belli olur, bunu böyle bileceksin. Bunlar şahsımın değil” ifadelerini kullanmıştı. Erdoğan’ın bu sözlerine Kılıçdaroğlu, yanıt verdi. Cumhuriyet’e konuşan CHP lideri, CHP iktidarında sarayı ODTÜ’ye vereceklerini yineledi. Kılıçdaroğlu, “Her yıl saray bulmaya gerek yok. Çünkü iktidarımızda kaçak saray olmayacak. Devlet başkanları da siyasiler de mütevazı halk gibi yaşayacak. Osmanlı’nın lale dönemi gibi yaşamaya niyetimiz de yok, kültürümüz, ahlakımız da yok. Çünkü biz haramzade değiliz. Biz kul hakkına saygılıyız.” ANKARA/Cumhuriyet ‘CD’ler sahte, belgeler şüpheli’ Hanefi Avcı’nın cezası bozuldu argıtay 16. Ceza Dairesi, eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı’nın “Devrimci Karargah Örgütü” davasında daHanefi Avcı ha önce onanan hapis cezasını, karar düzeltme talebi üzerine bozdu. Bozma kararına ilişkin açıklama yapan Avcı, bu olayın baştan beri haksız, hukuksuz olduğunu, yazdığı kitaptan dolayı kasti uydurulduğunu bildiklerini belirterek, “Adil bir yargıda nereye giderse gitsin mutlak surette sadece beraatimiz değil, bize komplo kurulduğunun, özellikle iftira edildiğinin ortaya çıkacağı inancındaydık” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet iliyorum, biliyorum, spor yazarları gibi bir başlık attım. Ama “Hücumcu vesayet – Savunmacı vesayet” deseydim ortaya bir başka “dil salatası” çıkacaktı ve yukarıdakinden daha da lezzetsiz olacaktı... Yani bu başlıkla idare ediverin... Dün kaldığımız yerden devam edelim. Hani AKP’yi vesayet rejimine son verdi diye alkışlayıp, günahlarından arındırmaya çalışanların palavrasını bir yana itip “Hayır vesayet rejimine son filan verilmedi. Vesayet devam ediyor ama vasi değişti” diyen dünkü Tırmık’ın kaldığı yerden... HHH Önce “eski” vesayet rejiminden... Eski vesayet rejiminin vasileri yani sahipleri için tek parti döneminde ciddiye alınacak bir sorun, aşılması zor bir engel yoktu. Devletin yani vasilerin buyruklarına uyulduğu sürece yurttaş için de ciddi bir sorun çıkmıyordu. Örneğin devlet Kürtlere dönüp “Vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür” diyor. İtiraz etmeyenlerin başına hiçbir şey gelmiyordu. Devlet Dersimlilere dönüyor, “Bundan böyle sizin oranın adı Tunceli. Ayrıca sizler de vergi verecek, askere gidecek, bir de bu vahşi yaşam tarzından vazgeçeceksiniz” diyordu. Boyun büküp “tamam” diyenler devletten gelecek belalardan uzak yaşayıp gidiyordu. Amaaaaaaa... Kürtler, “Yok biz Türk değil Kürdüz” dediklerinde devletin kahhar yumruğu tepelerine iniyor; darağaçları kuruluyordu. Balyon gerekçeli kararında CD’lerin sahte, ıslak imzalı olmayan belgelerin de delil niteliğinde olmadığı belirtilirken plan tarihine dikkat çekildi CANAN COŞKUN Y nayasa Mahkemesi’nin hak ihlali kararı vermesinin ardından başlayan yeniden yargılama sürecinde aralarında emekli orgeneraller Çetin Doğan, Özden Örnek, Bilgin Balanlı, Halil İbrahim Fırtına, MHP MilletveMehmet Baransu A kili emekli Korgeneral Engin Alan’ın bulunduğu 236 sanık hakkındaki beraat kararının gerekçesi açıklandı. İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin gerekçeli kararında, soruşturmanın başlamasına neden olan gazeteci Mehmet Baransu tarafından savcılığa teslim edilen belgeler ve yapılan aramalar sonucu elde edilen belgelerden ıslak imzalı olmayan, bilgisayar çıktısı şeklinde olan belgelerin sanıklarla doğrudan bağlantısı kurulamadığından delil niteliği bulunmadığı kaydedildi. Kararda, 11 ve 17 No’lu CD’ler üzerinde sahtecilik yapıldığının belirlenmesi karşısında Baransu tarafından teslim edilen diğer dijital delille 1 aylık iktidar... rin güvenilirliği yönünde ciddi kuşku oluştuğu aktarıldı. Balyoz harekat planının oluşturulma tarihi olan 2 Aralık 2002 tarihinin hükümetin iktidara gelmesinden yaklaşık l ay sonrası olduğu kaydedilerek, “l aydır iktidarda olan bir hükümetin icraatlarından rahatsızlık duyularak darbe planı hazırlanması hayatın olağan akışına uygun değil” denildi. İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi, 31 Mart’taki karar duruşmasında 236 sanığın atılı suçu işledikleri sabit olmadığından beraatine karar vermişti. 7 Nisan’da da Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı kararı temyiz edeceğini belirten süre tutum dilekçesi göndermişti. l İSTANBUL olma hak ve alışkanlıklarını tümüyle yitirdiler. Bu amaçla umutsuzca da olsa çıkışlar örgütlendi. Darbe arayışları, kitlesel mitingler filan... Ama tutmadı. 2011 sonrasında AKP iktidarı pekişmiş, darbe korkusundan büyük ölçüde kurtulmuş, eski vesayet rejiminin dayatmalarını elinin tersiyle itecek güce ve kararlılığa kavuşmuştu. Cumhuriyetin yeni vasisi artık AKP tepelerinden oluşuyor. Vesayeti olanca ağırlığı ile yurttaşlar üstünde yoğunlaştırıyor; kendi değerlerini herkesin değeri olarak dayatıyor. Eğitimden kültür hayatına, İslamın Sünni Hanefi yorumuyla sınırlı bir dindarlık dayatmasından, hukuk ve parlamento gibi çağdaş devlet erklerini sadece AKP iktidarına hizmet edecek kurumlara dönüştürme atılımına kadar hayatın her alanında yeni bir vesayet rejimi kuruluyor. Tayyip Erdoğan’ın ağzına sakız ettiği milli irade, AKP çizgisinden farklı düşünenin hayat hakkının olamayacağı bir rejime işaret ediyor. Yani savunmada, var olanı korumakla yetinen bir vesayet rejiminden değil, ofansif yani saldırıda bir vesayet rejiminden söz ediyorum. Özel bir kişilik olarak Tayyip Erdoğan da bu ofansif vesayeti daha da ürkütücü ve tehlikeli kılan vasi modeline en uyumlu siyasetçi. 7 Haziran seçimlerini Türkiye için yaşamsal önemde kılan koşullar arasında yeni ve saldırgan vesayet rejimi bence en ön sıralarda yer alıyor. seçim barajını... Çok kızacaksın, öfkeleneceksin! Şöyle çık çarşıya, pazara, dolaş esnafı, işçilerle konuş, Gediz Ovası’nda, Karacabey’de üreticilerle sohbet et, anlayacaksın... Yüzde 43 bile tek başına iktidar olmana engel... Onun için şiddetin dozu artıyor, gençler tutuklanıyor, avukatlar dövülüyor, yargıçlar zindana atılıyor. Bu topluma bir gözdağı değil de nedir? Cinayet işlememiş, çalmamış çırpmamış, Taksim’e çıkmış 1 Mayıs’ta, suçu o! Tutuklayıp yargılamak da neyin nesi? Yargıç karar vermiş, tutuklama bir koşul mu? Yineleye yineleye bıktım ama tam sırası: “Hukuk ve adalet bir gün herkese gerekebilir!” Bir siyasetçi, üstelik başkomutan, toplumu böyle ayrıştırır mı? Elinde kutsal kitap Kuranıkerim’le kürsüye çıkar mı? Türkiye laik demokratik sosyal bir hukuk devleti... Farklı dinlerin, inançların, etnik kimliklerin harman olduğu bir ülke... HHH Dinin siyasette yeri var mı? Doğru, laik, demokratik, devlet çoktan yok hükmünde benim canım ülkemde... Laik eğitim, hukuk, sosyal hayat... Hepsini elimizden alıp bizi ayrıştırdılar... Birlikte yürürlerken, bir şeyleri yürüttüler, istiflediler, miting alanlarında mahkeme kurup aklandılar... Sandılar ki hep öyle olacak... Maymun gözünü açtı arkadaş, hem de nasıl açtı bir görseniz... Halkın arasında dolaşıp, bir kahvede oturup konuşulanları dinleseniz şaşırırsınız... Duygulu olmak, duyarlı olmak bir erdemdir. Zamanı gelince bu halk gözlerini “fal taşı” gibi açar bakar adama. Bencillik ve benciliğin ne olduğunu çok iyi bilir! Bencillikten ve bencilikten uzaklaşmak için duyarlılıkla duygululuğu tümleştirmek gerekiyor. 7 Haziran akşamı bunun nasıl gerçekleştiğine hep birlikte tanık olacağız. İnsanca bir sevgi kapımızı çalıp “ben geldim” diyecek... Bekleyin! Dinozora 8.5 milyon Ankara Büyükşehir Belediyesi Ankapark projesi için satın alınan dinozor maketleri için 8 milyon 664 bin 992 lira ödendiği ortaya çıktı. nkara Büyükşehir Belediyesi tarafından Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ) arazisine inşa edilen Ankapark projesi için satın alınan dinozor maketleri için 8 milyon 664 bin 992 lira ödendiği ortaya çıktı. Geçen günlerde AOÇ kavşağına yerleştirilen ve tepkilere neden olan robot heykelinin kaldırılarak yerine yerleştirilen dev dinozor maketinin de içinde olduğu dinozorlara yapılan iki ihale sonucunda 9 milyon liraya yakın para ödendi. Yeniyon.com internet sitesinden yer alan habere göre, Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından ihale ile Ankapark’a alınacak maketler ve dinozor malzemeleri için 7 milyon 485 bin 349 lira, dinozor iskeletleri ve fosilleri için de 1 milyon 179 bin 643 lira ödeme ile dinozorları satın aldı. Ankapark’a alınacak dinozor ve kamuflaj malzemeleri ile dinozor iskeletleri ve fosilleri DEHA Altyapı AŞ isimli firmaya verildi. İhaleyi kazanan firma dinozor ve kamuflaj malzemeleri için 7 milyon 485 bin 349 lira, dinozor iskeletleri ve fosilleri için de 1 milyon 179 bin 643 lira ödeme ile dinozorları temin etti. Dinozor maketleri için ödenen toplam tutar 8 milyon 664 bin 992 lira. l ANKARA/Cumhuriyet B A Defansif vesayet ofansif vesayet Dersimliler “Biz Osmanlı’dan beri böyle yaşamışız. Devlet zoruyla da olsa atadan dededen gördüğümüzü değiştirmeyiz” diye kafa tuttuklarında kahhar yumruk amansızca tepelerine iniyor, kitlesel cankırımları yaşanıyordu. Devletin sahipleri “Tekkeler, zaviyeler kapatılmış, tarikatlar yasaklanmıştır” dedi. İtiraz etmeyenler rahatına baktı. En azından tarikat töresince zikir ayinlerini filan gizlice, çaktırmadan yaptı. Siyasal bir çıkış yapmaya kalkışanlar ise... Onlar fena halde yandı. Parti kurdularsa kapatıldı; parti kurmaya kalkıştılarsa tepelerine binildi. Siyasette kendilerini yer aradılarsa “Gericilik gücü” olarak nitelenip çökertildi. Çünkü yurttaş için neyin iyi, neyin kötü; neyin doğru, neyi yanlış olduğuna vasiler karar veriyordu. Zaten vasi demek bu demekti. Bir kere daha vurgulayacağım: “Neyin iyi, neyin kötü; neyin doğru, neyin yanlış” olduğunun vasilerce saptanmasına itiraz gelmediği sürece vesayet rejimi kimseye kötü davranmıyordu. Ancak 1950’de “eski” vesayet rejimi, dolayısıyla vasiler için bir şeyler değişti. Hem de kötü değişti. Siyasal iktidarı o tarihte sandık belirledi ve sandıktan vasiler çıkmadı. Nitekim vesayet rejiminin sahipleri 1950 için “Karşıdevrim iktidara geldi” dediler. O gün bugün bu zihniyet o kesimde egemen. Eski vesayet rejimi var olan düzeni korumakla yetiniyor, o düzene yönelik itirazları, kalkışmaları, örgütlenme girişimlerini önlemekle, rejimi savunmakla yetiniyordu. Buna spor medyasının diliyle “defansif vesayet rejimi” demek hiç de yanlış değil. HHH 1950 seçimlerinden sonra önleri kısmen açılan, 60’lı yılların sonunda partileşen, darbelere, engellere, Anayasa Mahkemesi kararıyla partilerinin kapatılmasına rağmen gitgide güçlenen siyasal İslam 2002’de AKP kalıbında iktidara geldi. 2011’e kadar olan iktidar dönemi eski vesayet rejiminin vasilerini tasfiye etme, etkisizleştirme; bu amaçla AB ile yakınlaşarak darbe tehlikesine karşı uluslararası kalkanlar edinme çabalarıyla geçti. Bunda başarılı da oldular. Sahiden de vasiler etkisizleşti; iktidar üstünde söz sahibi Robot heykelinin yerine dinozor heykeli dikilmesi tartışmalara neden olmuştu. 10 kuruşluk dava açıldı HP, “CHP, DHKPC ile C birlikte çalışıyor”, “CHP camileri dinamitleyerek yak tı ve genelev yaptı” diyen Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Melih Gökçek hakkında “10 kuruşluk” tazminat davası açtı. Avukat Mustafa Kemal Çiçek’in yaptığı başvuruda Gökçek’in, Beyaz TV’de katıldığı bir programda yaptığı “CHP, DHKPC ile birlikte çalışıyor”, “CHP ezanı yasakladı, namazın yasaklanmasını istedi”, “CHP camileri dinamitleyerek yaktı ve genelev yaptı” ifadelerine yer verildi. ANKARA/Cumhuriyet C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle