28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 7 Mayıs 2015 KULTUR EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK Modern dansın özgün örnekleri Akbank Sanat’ta Akbank Sanat, Mayıs ayında iki yeni dans gösterisine ev sahipliği yapıyor. Modern dansın özgün örneklerini sunan Akbank Sanat dans atölyesinde, bugün 14 ve 27 Mayıs tarihlerinde saat 20.00’de Efor ve Negatif Efekt başlıklı dans performansları sanatseverler ile buluşacak. Efor isimli gösterinin koreografisini Gizem Bilgen ve Mert Öztekin üstlenirken, Negatif Efekt Önder Çevik’in koreografisi ile sahnelenecek. 19 Memur sanatçı arkadaşım, bir dakika beni dinle 1Dostum beni dinle; Kendi sosyal medyanızda birbirinize suç atıp duruyorsunuz, evet de sizin sanatınızı yasaklayan Kültür Bakanlığı’dır. Hakikaten bu yasaklamaların önüne mi geçmek istiyorsunuz? Gidip oraya yazın. Kültür Bakanı’na yazın, Güzel Sanatlar Müdürü’ne, müsteşara yazın. Bence yapın. Ne kaybedersiniz? Kazanılmış hakkınız mı elinizden alınacak? HHH “Carmina Burana’yı Fazıl Say ihbar etti” diyeniniz bile var. Arkadaşım, sanatını gizli saklı mı yapıyordun? Kimden neyi saklıyorsun? Söylediğin eserin sözlerini mi bilmiyorsun? Sen neden müzik yapıyorsun? Kime nasıl “UMUT” olacaksın? “İYİ”yi nereden yaratacaksın? Carmina’ya yasak gelince bir şey diyorsun da Nâzım Oratoryosu’na gelince neden susuyorsun? O sansür de öteki değil mi? Ama kıpırda artık. Ne demişti Tarkovski? “Dünya mükemmel olmadığı için sanat var...” Anla artık... Sanat, sen maaş alasın diye yok. Çekidüzen ver artık kendine. HHH Bak dostum; Yasaklamanın bin yolu vardır. Bir müziktir: Dışlanır ya da programa alınmaz ya da alındığı programdan çıkartılır, bir eserin sözleri değiştirilmek istenir; bunların hepsi sansürün türleridir. Sen bunun önünde durmadıkça varılacak nokta bu olur. Bu Kültür Bakanlığı şu an neyi yasaklamak isterse başarıyor, karşısında kurum yönetimleri her şeye “peki efendim emredersiniz efendim” dedikçe de bu durumda hiçbir şey değişmeyecek. İstediğini yasaklar; Bach “Protestan propagandasıdır” der, Mozart “masondur” der, Çaykovski “eşçinseldir”, Bernstein “Yahudidir”, Türk Beşleri “Atatürk devrimleri ürünüdür” dolayısıyla “Eski Türkiye’dir!” der... Yasaklamak istedikten sonra kılıfını mı bulamayacak, istediğini yapar. Bu dönemde bu tatsızlığın önüne önce senin mert duruşun set çekmelidir. Yoksa, birbirinizle öyle “Facebook tartışması” yaparak, “Fazıl Carmina’yı ihbar etti” diye saçmalayarak, hiçbir yere varamayacağınız gibi , Nâzım’ın hatırlatması ile “tamamı değilse de suçun çoğu sende kardeşim” imajı oluşuyor... HHH Bakanlığa uyarımdır: Batı ile dost musun, düşman mı? HHH Bu “yasaklamacı” tutumu sergileyen bakanlığa da bir çift sözüm var. Bak dostum, beni bir kere olsun anlamaya çalış; genel bir bakış açısı ile yaklaş... Doğu kültürü ile Batı kültürü dost mu olsun, düşman mı? Dost olmak varken neden düşman olsun? Bu soruları sor kendine. Yasakçı olma. Anlamaktan yana ol. Sevmeyebilirsin. Uygun bulmayabilirsin. Ama yasakçı bir yaklaşım ile karşı kültüre en derinden yara açarsın. Telafisi yok. Bunun dünya siyasetinde ne kadar yanlış bir yere varabileceğini düşünmelisin. Doğu ile Batı, birbirini anlayabilir, anlamalıdır, hiç anlamadığı noktalarda da nötr kalabilir, cezalandırıcı olma. HHH Haksızlık yapma hiçbir sanatçıya. Hiçbir esere. Tarih seni bu çirkinliklerle anacak. İyiden yana ol. Yasaklama! Almanya, Türk kültürünü anlamadığı için ülkesinde yaşayan 4 milyon Türk’ü hapse mi atıyor? Sınır dışı mı ediyor? Sen niye bu kadar tepkilisin onun kültürüne? Bırak Türkiye’de isteyen istediğini dinlesin. Dost ol Batılı yaklaşımla. Ne kaybedersin? HHH Yaptığın her sansür dünya çapında skandal oluyor. Memleketin prestijini çok altlara çekiyor. Türkler daha da küçümseniyor. Bu gezegen hepimizin. Bu kötülüğü yapma kendi halkına. 2 ralarında Türkiye’nin de resmen bulunduğu 89 ülke, güncel sanatın ‘Hac’ farizası sayılaEVRİM bilecek 56. Venedik ALTUĞ Bienali Uluslararası Sanat Sergisi için düzenledikleri ‘pavyon’lar ve paralel tüm sergiler için, önümüzdeki iki güne hıncahınç sığdırılmış bir tanıtım programı ile dünya gündemini haklı bir rekabet halinde meşgul etmeye çalışıyor. Yüzlerce gazetecinin izlediği ve 1895’ten bu güne dek düzenlenen tarihi Bienal bu yıl, Nijeryalı sanat eleştirmeni ve küratör Okwui Enwezor imzasıyla, teması olan ‘Dünyanın Tüm Gelecekleri’ni Karl Marx’ın 1867 tarihli klasik yapıtı ‘Kapital’in de kamusal alanda canlı olarak, ‘operatik bir performansla’ okunacağı bir zemin eşliğinde tartışmaya açacak. Bienal ekseninde İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın (İKSV) koordinasyonu ve Türk Dışişleri ile Kültür Bakanlığı’nın işbirliğiyle, 20 Arsenale bölgesinde düzenlediği sergi ise bu yıl, 1938 İstanbul do Sarkis’in yedi renkli insanlık nefesi... A ‘Işığın ilk anı’ ‘Nefes’ ğumlu Ermeni asıllı sanatçımız Sarkis’in ‘Nefes’ isimli projesiyle öne çıkıyor. Bu yıl, akademisyenler Zerrin İren Boynudelik, Burcu Pelvanoğlu, Lewis Johnson ve küratör eleştirmen Cristiana Perrella ile, sanatçı Ali Kazma tarafından oluşturulan bir danışma kurulu tarafından seçilen Sarkis’in, bir ayağını da İstanbul Harbiye’deki Hrant Dink Vakfı ve Agos GaFotoğraf: Sarkis zetesi binasına taşırdığı ve Hollanda, Fransa ve İtalya ile birlikte dört ülkedeki farklı sergilerle eşzamanlı sergiler ile ‘yankılayacağı’ projesinde, vakıf binasına eklenen dörtgen ‘Altın İkona’da ise, katledilen gazeteci, aydın Hrant Dink’in eşi Rakel’in el izi bulunuyor. Bu esere paralel olarak, Ali Kazma’nın objektifini Sarkis’in dünyasına odakladığı ‘Atölye’ Sarkis’in İtalyanca ‘Nefes’ isimli yerleştirmesi, dört farklı ülkeye taşan unsurlarıyla bu akşam 56. Venedik Bienali Türkiye pavyonunda resmen dünyaya açılıyor. Ve insanoğlu Ay’ı cebine indirdi... Serkan Özkaya’nın son dijital sanat eseri ‘MyMoon’, dün itibarıyla dünyanın dört bir yanındaki meraklıların ilgisine sunuldu aşamı ve çalışmalarını New York ve İstanbul arasında sürdüren güncel sanatçı Serkan Özkaya’nın son dijital sanat eseri ‘MyMoon’, dün itibarıyla dünyanın dört bir yanındaki meraklıların ilgisine sunuldu. Eserin ‘prömiyer’ini önceki akşam başlayan ‘Dolunay’ zamanına denk getiren Özkaya, Android ve Apple teknolojisi uyumlu akıllı telefonlar için hazırladığı uygulamayı, İnternet üzerindeki http://mymoonapp.com.apps. html adresinden sanatseverlere sunuyor. Akıllı telefonun GPS koordinatlarını kullanan uygulama, kullanıcıların bir ok yardımı ile MyMoon’a ulaşmalarını sağlıyor. Gökyüzündeki bu cisim, dünyanın etrafında isimli eseri de yine bugün aynı binada izlenmeye başlıyor olacak. Venedik’te görücüye çıkan ve adını İtalyanca ‘Nefes’ kelimesinden alan ‘Respiro, sanatseverleri farklı etnik kökenlerden yedi çocuğun el izleri eşliğinde ‘ışığın ilk anına’ buyur ederken, ses ve gökkuşağı gibi unsurları da duygusal ve estetik bir yaklaşımla harmanlayarak, iki ana gökkuşağı arasında, ruhen ve zihnen ‘iyileştirici’ bir atmosfer vaat diyor. 36 parça vitray pano ile değerlenen gökkuşakları bir yerde, Sarkis’in birbirinden koparamadığı Türk ve Ermeni geçmişine dair insancıl ve evrensel bir çokseslilik metaforu olmasıyla da yüreğe işliyor. Küratörlüğünü Hollanda çıkışlı Witte de With Güncel Sanat Merkezi Direktörü Defne Ayas’ın üstlendiği ve SAHA Derneği’nin desteğiyle hayat bulan ‘Respiro’nun resmi açılışı ise, bu akşam yapılacak özel bir davet eşliğinde olacak. Davete, İKSV Başkanı ve işadamı Bülent Eczacıbaşı ile İstanbul Modern Yönetim Kurulu Başkanı Oya Eczacıbaşı ve projeye destek veren Tofaş adına Cengiz Eroldu’nun da aralarında bulunduğu birçok gazeteci, koleksiyoner ve sanatçıdan oluşan kalabalık bir topluluğun katılması bekleniyor. Öte yandan bu yılki bienale Sarkis’in yanı sıra, Meriç Algün Ringborg ve Kutluğ Ataman da resmen davet edilmiş bulunuyor. Bienal paralelinde ayrıca, Bedri Baykam, Denizhan Özer, Yaşam Şaşmazer ve Ahmet Güneştekin de farklı işleriyle Venedik’te görücüye çıkmayı hedefliyor. l VENEDİK Y Bienalde bir ilk: Venedik ‘Camii’! te yandan Venedik Bienali’ndeki tartışmalı bir çok sergi projesinden biri de, İsviçre Pavyonu’nda 9 Mayıs’ta açılışı yapılması beklenen ve küratörlüğünü Nina Magnusgottir’in üstlendiği ‘cami’ çalışması olacağa benziyor. Politik ve kışkırtıcı işleriyle tanınan İsviçreli sanatçı Christoph Büchel’in ki Ay’ın yanı başında beliriyor. Sergilenmesinde 21c Müzesi’nin katkıda bulunduğu MyMoon’u ekranda bulan izleyiciler, yine telefonlarıyla eserin fotoğrafını çekip, ilgili sitenin kaynağına yollayabiliyor ve böylece devasa bir internet bazlı kamusal sanat yapıtına da katkı sağlıyor. Özkaya konuyla ilgili olarak, felsefeci ve psikolog akademisyenlerin eşliğinde 12 Mayıs’ta da New York Postmasters Gallery’de, ‘MyMoon is Your Moon!’ başlıklı bir panele katılacak. l Kültür Servisi Ö ‘Cami: Tarihi Venedik kentindeki ilk cami’ adlı eseri, Venedik tarihinin ilk bilinen cami inşaatı olarak, 10’ncu yüzyıldan kalma eski bir Katolik Kilisesi olan ve 40 yıldır hizmet vermeyen Santa Maria Della Misericordia’nın içine yapılacak. Kentteki İslami kesimlerin de yardımıyla oluşturula cak yapı, yüzyıllar boyu Müslüman kültür ve ticaretiyle iç içe olmasına karşın, hiçbir camisi bulunmayan şehrin hafızası ve duruşuna atıfta bulunuyor. ‘Cami’nin başta Venedik’teki 20 bine yakın Müslüman olmak üzere, tüm ziyaretçileri yedi ay sürecek bienal süresince misafir etmesi planlanıyor. Leyla Gencer için anma konseri İ Bir Kuğu’nun ölümü... abasını son kez gördüğünde 12 yaşındaydı. 1937’de tutuklanan babası ertesi yıl kurşuna dizilecek, annesi ise Kazakistan’da bir çalışma kampına gönderilecekti. Kaderin cilvesine bakın ki, annesiyle babası Stalin’in “temizlik hareketi”ne kurban giden Maya Plisetskaya, Sovyet balesinin gelmiş geçmiş en büyük prima balerinalarından biri, Bolşoy’un dünyaya açılan yüzü olacaktı. 1943’te Bolşoy Balesi’ne katıldığında 18, 1960’ta ünlü topluluğun baş dansçılığına getirildiğinde 35 yaşındaydı. “Kuğunun Ölümü”nde, “Giselle”de, “Bahçesaray Çeşmesi”nin Zarema’sında, “Don Kişot”un Kitri’sinde, “Uyuyan Güzel”in Aurora’sında, “Ku B ğu Gölü”nün Odette ve Odile’inde, “Spartakus”un Phrygia’sında dünyayı büyüleyecekti. 1990’da 65 yaşında bale sahnelerine veda ettiğinde ise, görkemli deneyimini genç sanatçılarla paylaşmaya verecekti kendini. Birkaç gün önce Plisetskaya’nın 89 yaşında hayata veda ettiğini okuduğumda, ister istemez, yüzlerce yıllık bale sanatının bizdeki serüveni geçti aklımdan. 1931’de Londra’da, sonradan Kraliyet Balesi’ne dönüşen VicWells Balesi’ni kurduktan sonra 1947’de Milli Eğitim Bakanlığı’nın çağrısıyla Türkiye’ye gelen, ertesi yıl İstanbul’da ilk Türk bale okulunu kuran, giderek Devlet Balesi’nin kuruluşuna imzasını atan Ninette de Valois’yı düşündüm. İlk Türk başbalerini Meriç Sümen’in “Giselle”, “Kuğu Gölü”, “Uyuyan Güzel”, “Romeo ve Juliet”, “Carmen”, “Esmeralda” ve “Kamelyalı Kadın”daki unutulmaz danslarını; Bolşoy Balesi ve Leningrad’daki, New York Kent Balesi, Hollanda Kraliyet Balesi, Londra Festival Balesi’ndeki benzersiz başarılarını düşündüm. Sonra, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, 1994’te İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’yken bale sanatı üstüne ettiği sözler geldi aklıma. Erdoğan, atv’de Cansu Akbel’in, “Ben bir balerin olarak buraya gelseydim, benim elimi sıkarken yine bir sıkıntı duyar mıydınız?” sorusunu İmam ve cemaat şöyle yanıtlamıştı: “Yok, benim size ilk tavsiyem, bence bu mesleği bırakın, demek olurdu. Çünkü bir balerinin neler yaptığı, neler ortaya koyduğu ve nereye hitap ettiği ortada... Çok açık ve net söylüyorum, bu noktada duyarlılığını belden aşağı indirmeyeceği her şeyde varım. Ama indirecek olanın karşısındayım. Çünkü şu anda kültür emperyalizminin en önemli dallarından biri, insanı belden aşağısıyla meşgul etmek.” Sonra, daha geçen yıl, Adana’da düzenlenen Uluslararası Tango Festivali’nin, kendine Uslu Adana Platformu adını yakıştıran bir grup tarafından “zina festivali” ilan edilişini anımsadım. Hani şu, “Allahtan korkun! Açık günaha, zinaya izin vermeyin!” diye başlayıp, “Müzik eşliğinde kadınerkek arasında bedensel yakınlaşma/yapışma sağlanarak sahnede zinanın sergileneceği bir festival...” diye sürüp giden bildiriyi. İşte “Yeni Türkiye”nin imamı. İşte “Yeni Türkiye”nin cemaati. stanbul DevOpera Sahnesi’nde yalet Opera ve pılacak. İstanbul DevBalesi (İDOB), let Opera ve Balesi’nin 2008 yılında kaysoprano solistlerinden bettiğimiz dünGülgez Altındağ, Nazyaca ünlü soplı Deniz Boran, Evren ranomuz Leyla Ekşi, Gülbin Günay, Gencer’i, bu yıl Otilia M. İpek, Burda Mayıs ayınçin Savigne, Ayşe Seda gerçekleştire Leyla Gencer zerman, Ayten Telek, ceği bir konserHande S. Ürben ve Dele anıyor. “Leyla Gencer’i An niz Yetim’in yer aldığı konma Konseri”, 13 Mayıs Çarserde, solistlere piyanist Füşamba akşamı saat 20.00’de, gen Yiğitgil eşlik ediyor. l Kültür Servisi Kadıköy Belediyesi Süreyya C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle