18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 7 Mayıs 2015 haber EDITÖR: AYŞEGÜL ÖZBEK TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ 10 Haydi başka kapıya ir iki yıl önce cumhurbaşkanına, başbakana ayrı uçak alınmasına karşı çıkan, kullanılmasalar da ağır masrafları olacağını söyleyen, tabii karakteri gereği bu sözünü unutarak daha büyük bir uçağa milyarlar yatıran... ..elbette kim sallar eski dediğim TC’nin anayasasını diyerek, partisine resmen oy dilenciliği yapan... ..zira yüzde 52 oyla seçildim, hakkım diye inanılmaz yüzsüzlükle konuşan adam aynı adamdır! Bu adama, söylem ve davranışlarına karşın hâlâ TC’nin bir hukuk devleti, seçimlere eşit ve devlet yönetiminden seçimlere girmeleri halinde daha önceki görevlerindeki yetki ve olanaklarını kullanmamalarını emreden yasalara güvenerek... ...önce Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi, RTE’nin anayasayı ihlal etmesi nedeniyle il il dolaşarak mitingler yapmasının vatana ihanet oluşturduğunu açıkladı. RTE’yi dizginleyecek son merciin Yüksek Seçim Kurulu olduğu inancıyla aylar önce MHP ve şimdi de HDP, Cumhurbaşkanı’nın tarafsızlığını ihlal ve dini duyguları istismar ettiğini, en azından RTE’nin konuşmalarını TV’lerin naklen yayımlamamasını sağlayacak karar alınması için YSK’ye başvurdu. YSK, RTE’nin aynı gün tarafsızım, milletten yanayım nutkunu dikkate almış olacak ki, bu başvuruyu da reddetti. Aslında bu önemli seçimin eşitlik kuralına uygun geçmesini sağlamakla yükümlü bu kurul da tepeden inme korkudan mı yoksa neme lazımcı anlayışla mı acaba böyle davranıyor? Günü gelecek ortaya çıkacak elbette! HHH O, YSK’yi, ele geçirdiği Yüksek Hâkimler ve Savcılar Kurulu üyelerini, devlet olanaklarını kullanacağı korkuyla dilediği gibi elinde oynatabilir. Dış dünyaya buradaki saftirikleri bu ülkedeki basın özgürlüğü başka ülkelerde yok diye uyuttuğunu da sanabilir. Hatta ve hatta Emine Hanım’ın biri tazminat diğeri hapisle cezalandırılmamı isteyen iki, kocası cumhurbaşkanı olduğu rivayet edilen eşinin, derken arkadan birbiri ardına üç; toplam kısa sürede 4, eşininkilerle 6 dava açarak Güncel’i korkutacağını sanıyorlarsa haydi başka kapıya! Bu dava notlarını neden yazıyorum. Eleştiriye asla tahammül edemeyen, Kuran’la yatıp Kuran’la kalkan, en azından Kuran’ın hırsızlığa, rüşvete karşı ayetlerini bile umursamayan dar bir kafanın basına duyduğu kini ve yaptırımlarını, bir tweet atan yazara müebbet istendiği bir dönemi yarınlarda anımsamaları için... Geleceğe not düşüyorum.... HHH Şimdi meydanları dolaşıp tarafsızlığını halkın yanında olduğunu söyleyerek yorumlarken bir yandan da başkanlığa hevesli olmadığını yutturmak için sonunda bir namerdim sözcüğü eksik, “şahsım için bir şey istemiyorum” diye, devlet olanaklarıyla davul çalıyor. Yahu Meclis kürsüsünde seçildiği gün tarafsız olacağını, laik cumhuriyeti koruyacağını namusu ve şerefi üzerine yemin eden ama bir gün sonra bu yemini çiğneyen bir adamın bu mavalına saftirik seçmenden başka kim inanıyor? HHH Bu olaylar ve RTE, Birinci Millet Meclisi’nde toplantıya başkanlık ederken kürsüdeki konuşmacının “bir laikliktir tutturmuşlar, ne demek bu” demesi üzerine Başkanlık kürsüsünden eğilerek Mustafa Kemal’in: “Adam olmaktır adam” demesini içeren sahne aklıma takılıyor. Neden mi? Kürsüde ne demekmiş anayasal kurallar diyen konuşmasını dinleyen kalabalıktan birisi ne yazık ki RTE’ye; “Hukuk devletini tanıyan bir devlet adamı gibi adam olmaktır” diye seslenmiyor!.. B Dört savcı ve bir albaya ‘devletin güvenliğine ve siyasal faaliyetlerine ilişkin bilgileri temin edip ifşa etmek’ suçlaması yöneltildi Adana ve Hatay’da MİT’e ait TIR’ların durdurulup aranması ile ilgili Adana Cumhuriyet Başsavcısı Süleyman Bağrıyanık, Başsavcı Vekili Ahmet Karaca, savcılar Aziz Takçı ve Özcan Şişman ile Adana eski İl Jandarma Komutanı Albay Özkan Çokay hakkında Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun talebi üzerine Tarsus Ağır Ceza Mahkemesi tarafından tutuklama kararı verildi. 5 isim hakkında yakalama kararı çıkarıldı. Hatay’da 1 Ocak 2014’te, Adana’da ise 19 Ocak 2014’te “Mühimmat ve silah” taşıdıkları iddiasıyla MİT’a ait TIR’lar durdurularak özel yetkili Adana cumhuriyet savcıları tarafında arama yapılmak istenmişti. Olayın ardından görevli 4 savcı önce başka yerlere atanmış, daha sonra açığa alınmışlardı. Dönemin Adana Cumhuriyet Başsavcısı Süleyman Bağrıyanık, Başsavcı Vekili Ahmet Karaca, savcılar Aziz Takçı ve Özcan Şişman hakkında soruşturmalar sürerken, TIR’ları arayan askerler hakkında “casusluk” suçlaması ile dava açılıp, celseler gizli yapılmaya başlandı. Bu arada HSYK’nın incelemeleri tamamlandı ve usul gereği tutuklanma istemleri olay yerine en yakın yer olan Tarsus Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. Bu mahkeme de 4 savcı hakkında tutuklama kararı verildi. Bu arada ilin en yüksek rütbeli komutanı olması nedeniyle Adana eski İl Jandarma Komutanı Albay Özkan Çokay hakkında da yine HSYK tarafından ta MİT TIR’ları için tutuklama kararı lep edilen tutuklama istemi, Tarsus Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Tutuklama kararı verilen 5 isim için yöneltilen suçlama şöyle ifade edildi: “Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti. Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini kısmen veya tamamen yaptırmayı engellemeye teşebbüs etmek, devletin güvenliğine ve siyasal faaliyetlerine ilişkin bilgileri temin edip ifşa etmek.” AKP korkusu ve öfkesi... Neyle suçlandılar? Şişman evinde gözaltına alındı Savcı Özcan Şişman, evinde gözaltına alındı. 2 sivil ekip saat 19.40 sıralarında Özcan Şişman’ın oturduğu binanın 6. katına çıktı. Sivil ekip yaklaşık 10 dakika sonra Şişman ile birlikte binadan ayrıldı. Bu sırada polisler, gazetecilerin görüntü almasını, soru sormasını engellemeye çalıştı. Savcılar: Eşkıyalık AHMET ŞIK Haklarında tutuklama kararı verilen eski savcılar Takçı ve Şişman “bugün olsa aynı şeyi yapacaklarını” belirterek kararın keyfi olduğunu belirtti artık diyecek bir şey kalmamıştır. Ama şu bilinmeli ki hukuk bu ülkeye hakim olduğunda eşkiyaya da haddi bildirilir. Yakın zamanda iki hakim arkadaşımız verdikleri kararlar nedeniyle tutuklandı. Bir kararından dolayı hakim tutuklayabilecek kadar gözü dönmüş bir yapıdan her şey beklenir. Suç örgütü devlete egemen olmuş. Bizler hukukçu olarak eşkıyalık yapamayız. O zaman da bir hukukçu olarak hukukun ilkelerini gözeterek hareket ettim. Bir yasadışı sevkıyat ihbarı varsa savcı buna arkasını dönemez. Şüpheli her kim olursa olsun görevini yapmak zorundadır. Yaptıklarımın arkasındayım. Bugün yine aynı şeyi yaparım. Hakkımdaki suçlamayı bilmiyorum. Özcan Şişman: Memleketin bu hale gelmiş olmasından dolayı üzgünüm. Karara şaşırdım. Çünkü bu kadarını beklemiyordum. Hukuk şu anda tamamen suç işleyenlerin kontrolüne geçti... Hukukun emirlerini yerine getirirken ne kimseyle görüştüm ne de birilerinden talimat aldım. Tamamen kendi inisiyatifimle karar aldım ve uyguladım. Bugün olsa aynı şeyi yine yapardım. Bir suç ihbarı yapılan konuyla ilgili işimi yapmam, TIR’ları aramamın engellenmesi hukuksuzdu. Devlet sırrı diyerek engellendim. Bir suç ihbarını araştıran savcıya, “Devlet görevlisiyim, dokunamazsın. Arayamazsın” denilemez. Bu kişiler uyuşturucu sevkıyatı, öldürdükleri birilerinin cesedini de taşıyor olsalardı yine devlet sırrı diyeceklerdi. Suç işleyen yapılar böyle yapar. Şimdi güce biat edenler hukuku yok sayıyor. Haklarında tutuklama kararı verilen eski savcılar Aziz Takçı ve Özcan Şişman kararı “hukuk bitti” diye yorumladılar. 19 Ocak 2014’de Adana’da arama yaptırdığı MİT’e ait TIR’lardaki silahları kayıt altına alan Aziz Takçı, “Tek kelimeyle eşkiyalık” dedi. Takçı ve Şişman tutuklama kararını şöyle değerlendirdi: Aziz Takçı: Anayasayı bertaraf edip, bir takım saray soytarılarının emriyle tutuklama kararı veriyorsan Tanal’dan tutuklu hâkimlere ziyaret CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, Cemaat operasyonlarında tutuklanan Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca ve eski emniyet müdürlerinin aralarında bulunduğu şüpheliler hakkında verilen tahliye kararının ardından tutuklanan hâkimler Mustafa Başer ve Metin Özçelik’i dün Silivri Cezaevi’nde ziyaret etti. Tanal, kararlarının arkasında olduğunu belirterek siyasi lince kurban edildiklerini düşündüklerini iletti. DHKPC’ye ‘rehine’ operasyonu İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, Bursa’da yaşayan ailesinin yanından kaçtığı ve DHKPC tarafından zorla tutulduğu ileri sürülen F.S.A’nın kurtarılması için dün Okmeydanı’nda sabah operasyon düzenledi. Kapısı güçlendirilmiş binanın 2. ve 3. katına itfaiye merdivenleri ile tırmanan özel harekat polisleri, camlardaki parmaklıkları hidrolik makaslarla keserek binaya girdi. Polis ekipleri binada bulunan 9 şüpheliyi gözaltına alırken, zorla tutulduğu öne sürülen F.S.A. operasyonun yapıldığı caddede bekleyen annesi A.A’ya teslim edildi. Gözaltına alınan şüphelilerin emniyetteki işlemlerinin tamamlanmasının ardından “terör örgütü üyesi olmak, hürriyeti tahdit ve küçük yaşta çocuğu zorla aı koymak” iddialarıyla adliyeye sevk edileceği bildirildi. Öte yandan, DHKPC’nin yayın organı “Yürüyüş” gazetesi Almanya’da yasaklandı. Almanya İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, dün sabah Baden Württemberg, Berlin ve Kuzey Ren Vestfalya’da gazeteye ait bazı bürolarda aramalar yapıldığı ve çok sayıda dokümana el konulduğu ifade edildi. Açıklamada, DHKPC’nin 2002’den beri AB terör örgütü listesinde olduğuna işaret edildi. l CUMHURİYET ‘Hayata Dönüş’ sanığı 15 yıl sonra konuştu HİLAL KÖSE eçimlere tam 1 ay kaldı. Kahvelerin, sokakların, telefon sohbetlerinin, ev buluşmalarının ana konusu usul usul siyasete dönüyor. Sık sık halkın gündemiyle siyasetin gündemi arasında farklılık olduğu hatta uçurumlar olduğu vurgulanır. Bu kez durum biraz farklı; CHP’nin seçim bildirgesini ekonomiye indirgemesi, öteki partilerin de benzer bir yol izlemesiyle birlikte halkın gündemiyle siyasetin gündeminin büyük ölçüde buluştuğu söylenebilir. Siyasetin kendi doğası içindeki tartışmaları, iki ana uç konuyu seçerek sütuna yatırmak gerekirse, şu iki sözcüğü paylaşabiliriz: Korku ve öfke... AKP’nin uzun yıllardır kurmak istediği korku imparatorluğu çöktü. Ancak bunun yerine daha farklı endişelerin belirdiği görülüyor. 10 bin nüfuslu bir beldenin kahvesinde yurttaş şu soruyu sordu: AKP seçimi kaybetse bile iktidarı vermeyecekmiş doğru mu? Bunu nereden çıkardığını sordum, “Öyle diyorlar” karşılığını verdi. “Sence böyle bir şey olabilir mi” diye sordum, “Bunların döneminde olmayacak şey yok” dedi. Benzer sorularla farklı yerlerde de karşılaşınca AKP’nin insanların beynine çakmaya çalıştığı “Benden sonrası yok”, “Benden başka seçenek yok” dayatmalarının iz bulduğunu fark ettim. Bir pazar yerinde güleryüzlü insanlarla konuşurken, ortamın sıcaklığından cesaret alarak birine şu soruyu sordum: 7 Haziran’da kesin bir karar almışsın, öyle diyorlar, doğru mu? Birden ciddileşti, endişeli sert bir ifadeyle yüzüme baktı... Ağzından şu sözcükler döküldü: “Hayır... Nereden çıkarıyorsunuz... Vallahi ben bir karar almadım... Yemin ederim, nereden çıkardınız şimdi bunu...” Yurttaş başına iş getirebilecek bir soru sorduğumu sanmıştı... HHH Sokaklarda, pazar yerlerinde, kent merkezlerinde hatta sabah sporlarının yapıldığı park kıyılarında ise ağırlıklı duygu; öfke... Günde 5 buçuk saat uyku ile 15 saat çalışmaya alıştım. 5 saate indirebilsem çok daha güzel olacak. Eğer 5 buçuk saatten biraz fazla uyumuşsam mutlaka koşuyorum. Son günlerde sıklıkla tercih ettiğim yer Karşıyaka Bostanlı sahili. Hıdırellez gecesi saat 9’dan yarıma dek Bornova Tarlabaşı’ndan, Çiğli Şirintepe’ye kadar dört yerde insanlarla ve ateşle buluştuktan sonra dün sabah erken saatlerde Bostanlı sahilindeydim. Pek çok kişi öncekilerden daha yoğun bir şekilde şu sözleri söyleyerek yolumu kesti: “Artık bu kez bitirin bu işi”, “Bu kadar olmaz. Yeter artık, sizden, mutlak bu iktidarı sandığa gömecek bir başarı bekliyoruz”, “Bunca yıldır memlekette olanları izliyorum, beni bu dönemdeki kadar öfkelendiren bir hükümet olmadı...” Öfke, pazar yerlerine de yansımıştı. Dün, Bayındır Çırpı ve Kiraz pazar yerlerinde o sakin Egeli pazarcı kadınların kendilerine özgü şiveyle, “Yetti gari” sözlerini sıklıkla duyduk. HHH Genel durum gösteriyor ki daha önce AKP’ye oy verenlerin bir dilimi ile vermeyenlerin tümü, mutlak bu iktidarın gitmesi gerektiğini düşünüyor ve bunu dile getiriyor. Özellikle AKP’deki çözülmelerde insanların nereye yöneleceğini kesin olarak söylemek zor. Seçimin kaderini bu dilimdeki yönelme belirleyecek... S Karaca AİHM’e başvurdu ‘Parelel yapı’ soruşturması kapsamında tutuklanan Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca’nın avukatları, ağır hak ihlalleri ve telafisi imkânsız mağduriyeti gerekçe göstererek, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurdu. Karaca’nın ivedilikle tahliyesini talep eden avukatları, 500 bin Avro da tazminat talebinde bulundu. Karaca’nın çalışma dönemi ile tutuklanma sürecinin detaylı şekilde anlatıldığı başvuru dilekçesinde, İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi’nin kararına da yer verilerek AİHM’in iç tüzüğüne değinildi l İSTANBUL/ DHA Başer, Balbay’ın hücresinde Tanal, tahliye kararını veren İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi eski hâkimi Mustafa Başer’in gazetemiz yazarı Mustafa Balbay’ın Ergenekon sürecinde tutuklu bulunduğu hücrede kaldığını söyledi. Bu arada hâkim Mustafa Başer, Silivri Cezaevi’nden bir mektup gönderdi. Başer, avukatlarının adliye önünde okuduğu mektupta, “Asla hukuk dışına çıkmadım... İlkel toplumlar, totaliter sistemler dahil, ‘kararından dolayı tutuklanan ilk yargıç’ olarak tarihe geçtim” ifadelerini kullandı. l İSTANBUL / Cumhuriyet Bayrampaşa Cezaevi’nde 19 Aralık 2000’de, 12 kişinin ölümü 29 kişinin de yaralanması ile sonuçlanan “Hayata Dönüş” operasyonu davasının hem sanığı hem de tanığı olan Jandarma Özel Harekat Birlik Komutanı Albay Burhan Ergin, 15 yıl sonra ilk kez konuştu. Ergin, tanık ifadesinde “Emri İçişleri Bakanı verdi, bizim birliğimiz müdahale etti” dedi. Operasyona birliğinin alay düzeyinde katıldığını, yaklaşık bir hafta önce İstanbul’a geldiklerini, Jandarma Genel Komutanlığı’nın takdir ettiği görevleri yaptığını belirtti. Ergin, kullanılan silahlar ve kimyasal konusunda şunları anlat tı: “Cezaevinin tamamına bizim birliğimiz müdahale etti. Operasyonda kadro silah ve teçhizatı kullandık. P90 bizim kadro silahımızdır ancak operasyonda kullanılmamış olması gerekir. Av tüfeği vardı. O da gaz fişeği atmak için kullanılan bir silahtır. 12 kişi öldü. Envanter dışında patlayıcı bir silah kullanılmadı. Göz yaşartıcı gaz dışında herhangi bir kimyasal madde kullanmadık. Yaklaşık 12 saat sürdü. Bir kısım kişinin silahla yaralandığını ben de duydum. Ancak bu yaralanmalar bizim tarafımızdan yapılmamıştır. Kendileri tarafından yapıldığını düşünüyorum. Operasyon sırasında mermilerin nereden geldiğine dair bir tespitin yapılması mümkün değildir.” Genç, diplomalı ve işsiz İstanbul Aydın Üniversitesi ev sahipliğinde British Council ve Meslek Yüksekokulları Mezun ve Mensuplar Derneği işbirliği ile mesleki eğitimi geliştirmek amacıyla “2023 Türkiye Vizyonu ve Uluslararası Mesleki Eğitim Çalıştayı” gerçekleştirildi. Çalıştayın açılış konuşmasını yapan üniversitesinin Mütevelli Heyeti Başkanı Mustafa Aydın, genç diplomalı işsizlerin sayısının arttığını belirterek “Genç diplomalı işsiz sayısı neden artıyor? Ellerinde diplomaları olmasına rağmen mesleki yetkinlikleri olmadığından” dedi. lİSTANBUL/ Cumhuriyet C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle