18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 6 Mayıs 2015 EDİTÖR: ŞEHRİBAN KIRAÇ TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ İki Türk devi satıldı Yemeksepeti.com’un yüzde 100 hissesi, Almanya merkezli dünyanın en büyük online yemek sipariş platformu Delivery Hero tarafından 589 milyon dolara alındı. elivery Hero’nun Berlin’deki merkezinden yapılan açıklamada, Yemeksepeti sahipleriyle satın alma konusunda anlaşma sağlandığı belirtildi. Yaklaşık 1.6 milyar TL’lik bu satış, Türkiye internet tarihinin ilk milyar TL’lik satışı olarak da kayıtlara geçti. Delivery Hero, 2011’de Berlin ’de kuruldu. Delivery Hero, 2001’de faaliyetlerine başlayan Yemeksepeti’nden 10 yaş daha genç. Yemeksepeti’nin 400 çalışanına karşın, Delivery Hero’nun çalışan sayısı 1500’ü geçiyor. Delivery Hero’nun bu çalışanlarının yaklaşık üçte biri (480) Berlin’de bulunuyor. Türkiye’de 62 ilde faaliyette olan Yemeksepeti, ayda 3 milyon yemek siparişi alırken, Delivery Hero dünya çapında ayda 12 milyon sipariş alıyor. Yemeksepeti platformunda Türkiye’de 10 bin üye restoranı bulunurken, Delivery Hero 100 bin üye restoran ile dünyanın en büyük online yemek siYıldız Holding Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ülker, 2014’te dünyanın altıncı büyük bisküvi üreticisi United Biscuits’i 3 milyar dolara almıştı. ekonomi 9 Yıldız Holding bünyesindeki Ak Gıda, Fransız gıda devi Groupe Lactalis’e, Yemeksepeti.com’un tamamı ise Almanya merkezli Delivery Hero’ya satıldı. D TCMB’de bir hayalet dolaşıyor... isan ayı enflasyonu tüketici fiyatları için yüzde 7.91 olarak gerçekleşti. Söz konusu enflasyon oranı geçen senenin aynı dönemine (Nisan 2014) görece hesaplanmış. Eğer 12 aylık ortalamalar üzerinden hesaplanırsa enflasyon yüzde 8.57’ye yükseliyor. TÜİK verilerine göre, fiyatları ortalamanın üzerinde artan (ve dolayısıyla enflasyonun sürükleyicisi olan) mallar, yüzde 14.56 ile gıda ürünleri ve yüzde 13.84 ile otel ve lokantacılık hizmetleri. Yani “gıda” mallarındaki fiyat artışları enflasyonun ana nedeni olarak değerlendirilmekte. Kısacası, Manifesto’nun o çok ünlü açış cümlesini anarak diyebiliriz ki, Merkez Bankası yeni bir hayalete sarıldı: Gıda fiyatları hayaleti... Halbuki Merkez Bankası yıl sonu için enflasyon hedefini önce yüzde 5.5 olarak koymuş, daha sonra geçen hafta sonunda yayımlanan Enflasyon Raporu’nda da yüzde 6.8’e yükseltmişti. Dolayısıyla enflasyonun görünümü hâlâ TCMB’nin hedefinin üstünde seyretmeye devam ediyor. Aslında bu politika takvimi son üç senedir sanki düzenli olarak uygulanıyor. Önce hedef konulup sonrasında da “dışarıdan olumsuz bir gelişme” bahane edilerek hedef revize ediliyor. Geçen senelerde, cari açık dahil, ulusal ekonomide yaşanan her türlü olumsuz gelişmenin başlıca sorumlusu petrol fiyatlarıydı. Şimdi küresel piyasalarda petrol fiyatlarındaki gerilemenin yerini “gıda fiyatları” açıklaması almış gözüküyor. HHH Gerçek şu ki, TC Merkez Bankası 2001 sonrasında adına “Merkez Bankası reformu” diye anılan uygulamalarla ekonomiye yön verme doğrultusunda kullanabileceği tüm istikrar araçlarını zaten elinden çıkartmış ve küresel piyasaların spekülatif kararlarına teslim olmuştu. Sadece fiyat istikrarıyla kendisini sınırlayan Merkez Bankası’nın Beştepe’den gelen siyasi baskılara dayanamadığı ve enflasyona ilişkin olarak ne bir gerçekçi hedef saptayabildiği, ne de enflasyonla mücadele için elindeki sınırlı araçları kullanabildiği anlaşılmaktadır. Mevcut ortamda yüzde 9.5 düzeyinde seyreden Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) uzun vadeli faizleri ve yüzde 13.5 düzeyinde olan bankalar kesimi kredi faizleri ile karşılaştırıldığında, Merkez Bankası’nın yüzde 7.50’lik politika faizinin (1 haftalık repo faizi) piyasa dengelerinden ne kadar uzakta kaldığını gözlemekteyiz. Piyasalar ile giderek ayrışan Merkez Bankası’nın bu görünümü, teknik bir hedef haline dönüştürülmüş olan “verim eğrisini yatay tutmak” söyleminin de gerçekliliğini tümüyle yitirdiğini belgeliyor. Aşağıdaki Şekil’de DİBS 10yıllık uzun dönem faizleri ve bankacılık kesimi ticari kredi faizlerinin son altı aylık seyir izlenmekte. Yüzde 7.50’de iki aydır sabit tutulan TCMB’nin politika faizinin “piyasa” faizlerine yön verme olanağının kalmadığı Şekil’den açık olarak görülmekte. TCMB’nin artık neredeyse kutsallaştırılmış fiyat istikrarını sağlamak hedefinin, bir yanda siyasi baskılar, bir yandan da sermaye hareketlerinin kontrolü ve yönlendirilmesine yönelik müdahale araçlarının neoliberal dogmatik saplantılarla elden çıkartılması sonucunda tutturulması artık olanaklı gözükmüyor. Bu şartlar altında küresel sermaye hareketlerinin spekülatif “oyunlarının” bir parçası olarak savrulan Merkez Bankası’nın güvenirliliğini yitirmesi ve olumsuzlaşan beklentilere dayalı “yapışkan” enflasyon tehlikesinin de körüklenmesi kaçınılmaz gözüküyor. pariş ağı. Yemeksepeti’nin Türkiye’nin yanı sıra Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Umman, Lübnan, Ürdün, Suudi Arabistan ve Yunanistan olmak 8 ülkede operasyonları bulunurken, Delivery Hero, 5 kıtada 29 ülkede doğrudan faaliyette. Yemeksepeti Üst Yöneticisi (CEO) Nevzat Aydın, “Şimdi artık 15 senelik deneyim, teknik bilgi ve bize has inovatif iş yaklaşımımızı, Delivery Hero ile birlikte daha geniş coğrafyalara yayma zamanı” dedi. Delivery Hero CEO’su Niklas Östberg de “İnovatif iş anlayışı ve dinamizmi ile Yemeksepeti’nin performansı bundan sonra da, Delivery Hero’nun mevcut ve hedef pazarları için en iyi rol model olacak. Yemeksepeti gerçekten çok sıra dışı bir şirket ve Delivery Hero ailesine katıldıkları için büyük heyecan duyuyorum” diye konuştu. N Yayılma vakti Ak Gıda Fransızlara gitti Yıldız Holding bünyesindeki en büyük gıda şirketlerinden Ak Gıda, Fransız gıda devi Groupe Lactalis şirketine satıldı. Avrupa’nın en büyük süt toplayıcısı olan Groupe Lactalis dünyanın 15. büyük gıda şirketi. 16 milyar Avro cirosu, 61 bin çalışanı ve 200 fabrikası var. İstanbul Sanayi Odası’nın geçen yıl açıkladığı en büyük 500 sanayi kuruluşu listesine 33 sırada giren Ak Gıda 2 milyar TL ciroya sahip. Ak Gıda içinde Ülker İçim gibi dev markaları barındırıyor. Ak Gıda, Yıldız Holding’in gıda markaları dışında diğer şirketler ve özel markalı ürünler için süt ve süt ürünleri üretiyor. Şirket geçen yıl Ortadoğu ağırlıklı olmak üzere ihracattan 84.7 milyon lira gelir elde etti. Şirket daha önce 678 Mayıs’ta halk arz için talep toplamaya başlayacağını duyurmuştu. BusinessHT’ye konuşan Yıldız Holding yetkilisi, ilk yaptıkları açıklamada satışın halka arz ya da doğrudan satış olabileceğini duyurduklarını belirterek, “Dolayısıyla halka arz olmak zorunda değildi. Daha iyi bir teklif geldiğinde hisseleri bir şirkete satabileceğimizi de belirtmiştik. Halka arzdan daha uygun bir fiyat olduğunu görünce bu yönde karar aldık” diye konuştu. Ak Gıda’nın Fransızlara çoğunluk hissesi satılırken fiyat konusunda bilgi verilmedi. Ak Gıda’nın Türkiye’nin beş farklı bölgesinde beş üretim tesisine sahip. 1996’da Akyazı KöyTür fabrikasının satın alınması ile kurulan Ak Gıda ürkiye ve komşu coğrafyaların en büyük süt işleme tesisi Pamukova tesislerine 1998’de 450 dönüm arazinin satın alınması ile taşındı. Akyazı fabrikasında süt, yoğurt, beyaz peynir ve kaşar peyniri üretimleriyle başlayan yolculuğu şu anda 5 üretim tesisinde üretilen, 23 farklı markada 339 ürün çeşidine sahip. Avrupa’nın en büyük süt toplayıcısı Groupe Lactalis 1933’te kuruldu. 1967 yıllık süt üretimi 110 milyon litreye ulaştı. l Ekonomi Servisi 5 fabrikası var CEO’lar mühendis Yemeksepeti’nin Üst Yöneticisi (CEO) ve kurucusu Nevzat Aydın, 1976’da doğdu. Aydın, Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği mezunu. Aydın’ın Yemeksepeti’ndeki mevcut görevine devam edeceği ve Delivery Hero’nun yönetiminde aktif rol alacağı da belirtildi. Delivery Hero’nun kurucusu ve CEO’su Niklas Östberg ise 1980 doğumlu ve İsveç Kraliyet Teknoloji Enstitüsü Endüstri Mühendisliği mezunu. Nevzat Aydın Türkiye kritik eşikte Deloitte’a göre Türkiye ekonomisi seçimlerle birlikte kritik bir eşiğe geldi. Yatırımlar için ekonomi yönetimiyle ilgili belirsizliklerin ortadan kalkması şart. Deloitte’un “Ekonomik Görünüm: Dalgalı Sularda Seçime Doğru” adlı raporuna göre, yabancı yatırımcıların 7 Haziran’da yapılacak genel seçimler sonrasında Türkiye’de siyasi belirsizliğin devam edebileceğine ve buna bağlı olarak reformlara odaklanmanın gecikebileceğine dair algıları, piyasalarda oynaklığı iyice artırdı. Deloitte Türkiye Ekonomi Danışmanı Dr. Murat Üçer tarafından hazırlanan raporda, Türkiye ekonomisinin son derece kritik bir eşiğe geldiğine işaret edildi. Türkiye’nin görece olarak düşük büyüme ancak yüksek enflasyon ve cari açık denkleminde takıldığı, bunun aşılması için genel seçim sonrası ekonomi yönetimi tarafındaki belirsizliklerin ortadan kalkması ve ‘yeni bir hikâye’ oluşturulması gerektiği vurgulandı. Deloitte baz senaryosuna göre 2015 yılının zorlu bir yıl olacağına dair beklentisini korudu. Makro tahminlerinin, belirsizlikler ve kurda yaşanan sert değer kaybı nedeniyle revize edildiğini belirten Deloitte, 2015 büyüme beklentisini yüzde 2.5’e düşürürken, enflasyon beklentisini ise yüzde 7.58 bandına doğru yukarı çekti. Cari açığın yılı GSYH’ye oranla yüzde 4.5 seviyelerinde kapatacağı öngörüldü. Cari açığın finansmanıyla ilgili ise “Dış finansman tarafında ise rahat bir resimle karşı karşıya olduğumuzu söylemek güç. 2014 yılının tamamında 46 milyar dolarlık cari açığa karşın ülkeye giren sermaye akımları (hatanoksan hariç) 43 milyar dolar ile sınırlı kalmıştı” denildi. Son dönemde ihracatta özellikle zayıf bir görünüm olduğunun altı çizildi. l Ekonomi Servisi Merkez’e baskı endişe kaynağı Raporda bütçe açığının 5.4 milyar TL’ye yükseldiği vurgulandı. Merkez Bankası üzerindeki baskıya dikkat çekilen rapora göre, hem büyüme, hem de sermaye girişleri güçlü olmadıkça, bu endişe ortamı devam edecek. emleketten insan manzaraları ile başlayalım söze: İlk sahne: Havaalanında bekleme salonu... Biri büyükşehir belediyesinde üst düzey yetkili, diğeri ise inşaat işleri ile uğraşan bir işadamı. Kısa hoşbeşten sonra söz boş arsalara, konut projelerine geliyor. Tesadüfen kulak misafiri olduğum sohbette işadamının hem uygun ihale peşinde olduğunu hem de kent merkezinde hazine tahsisli boş arsa peşinde olduğunu anlıyorum. Beriki bir iki yerden bahsediyor “300 daire hatta fazlası bile çıkar” diyor.. Hafif uzaklaşıyorlar. “Metrekaresi 6 bin lira” lafını duyuyorum. Diğeri “çok iyiymiş, bir ara görüşelim” diyor. Büyükşehirdeki yetkili “örnek bir kentsel dönüşüm planlıyoruz; her pencereden cami görünecek” diye sözünü sürdürürken uçak anonsu yapılıyor ve gerisini duyamıyorum... İkinci sahne: bir benzin istasyonu... Bir küçük sorundan dolayı bir süre beklemek zorundayım. Bir araç yanaşıyor. Sürücü iniyor, dizel benzin istiyor “10 liralık doldur” diyerek. Hemen akabinde ikinci aracın sürücüsü de aynı şekilde “10 liralık” diyor. Beklediğim süreç içinde yanaşıp benzin alan araçların yarıdan fazlası 1015, bilemediniz 20 lira tutarında benzin doldurtuyorlar depolarına. İstasyon görevlisine sorduğumda M Ekonomi ekseninden seçimlere bakış aylardan beri durumun böyle olduğunu ve giderek kötüleştiğini söylüyor. Bu tablo ile giriyoruz 7 Haziran seçimlerine. Bir yanda siyasal iktidarın etrafında çıkar ortaklıkları ve rant çerçevesinde genişleyen bir çember. Öte yanda ise giderek yoksullaşan bir halk. Semt pazarlarında akşam saatlerinde tezgâh döküntülerinin arasında eşelenen ve eve götürüp akşama ortaya bir tencere yemek çıkarmaya çabalayan kadınlar. İş aramaktan yorgun düşen, bezgin, mutsuz, öfkelerini eşlerinden ve çocuklarından çıkaran babalar... Bir iki işyerinin kapısını çaldıktan sonra, aldıkları yarım yamalak eğitim ve ellerine tutuşturulan diplomalarla iş yaşamında pek dikiş tutturamayacaklarının ayırdına varanlar ve hâlâ varamamış olanlar... Bunların sayısının iktidar etrafındaki çıkar çemberinden kat kat büyük olduğu apaçık. Buna karşın geçen seçimlerde, üstelik ortalığa dökülen tüm yolsuzluk dosyalarına, tapelere, videolara karşın seçmenin tercihini değiştirmeye fazla yanaşmadığını gördük. Peki, bu seçimlerde ne olacak? Muhalefet partilerinin tümü, CHP, MHP ve HDP başta olmak üzere bu kez diğer seçimlerden farklı olarak stratejilerini ağırlıklı olarak ekonomi üzerine kurdular. Asgari ücrette artış, aile sigortası, tarımsal girdilerde ÖTV ve KDV’nin kaldırılması, mazotun litre fiyatında indirim, emekli aylıklarına zam, hatta ikramiye. Aslında çoğu gerçekleştirilebilir hedefler ve vaatler.. Önemli olan var olan kaynağın bugüne kadar nasıl ve kimler için kullanıldığı, nereye ve nasıl dağıtıldığı... İlginç tesadüf Project Syndicate’de yer alan bir makale bütçe mühendisliği başlığı altında bu konuyu ele alıyor. Diğer dönemlerin ve geçmişteki krizlerden farklı olarak günümüzde ekonomik gidişatın insanların gündemindeki en belirleyici konu olduğunun vurgulandığı yazıda tüm dünyada hükümetlerin bütçe önceliklerini bu doğrultuda belirlemelerinin şart, ancak zorlayıcı hale gelen bütçe açıkları nedeniyle farklı bir mühendislik yaklaşımı gerektiği belirtiliyor. İnovasyon, yaratıcı kamu projeleri, yeni teknoloji üretir hale gelmek, akıllı kentler bu işin bir parçası. Tabii burada yine hep sıklıkla vurguladığımız ithal eden değil, kendi üretip satan ülke haline gelebilmeközellikle katma değeri yüksek mal ve hizmetlerde... 7 Haziran seçimlerine geri dönersek, muhalefet ekonomik vaatlerde yoğunlaşırken karşı atak olarak AKP cebinden “din” havucunu çıkarıyor, elinde Kuran, yurttaşı dindarlık söylemi içinde etkilemeye çabalıyor. Unutmayalım gerçekler kadar, o gerçeklerin halka nasıl anlatıldığı da önemli... AKP bugüne kadar gerçekleri farklı bir algı dünyası içinde bambaşka şekle çevirmeyi başardı. Bakalım bundan sonra ne olacak? Merkez Bankası’ndan patates uyarısı Merkez Bankası nisan ayı Fiyat Gelişmeleri Raporu’nda, patates fiyatlarındaki artışa dikkat çekti. Rapora göre gıda fiyatlarındaki yukarı yönlü seyirde yüzde 18.88’e ulaşan işlenmemiş gıda grubu fiyatları temel belirleyici oldu. Patates fiyatlarında ilk dört aydaki artış yüzde 80’lere yaklaştı. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle