18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 5 Mayıs 2015 TASARIM: ZARİFE SELÇUK haber 13 Böcek davasında sanık avukatı, ‘paralel’ operasyonunda tutuklanan hâkimlere gönderme yaparak ‘Tahliye talep etmiyorum. Sizin de tutuklanmanıza gönlüm razı olmaz’ dedi umhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde çalışma ofislerine dinleme cihazı konulduğu iddiası üzerine 13 kişi hakkında açılan davanın görülmesine devam edildi. Sanıklardan eski Başbakanlık Koruma Daire Başkanı Mehmet Yüksel, İstihbarat Daire Başkanlığı’nın personelinin ofislerde böcek taraması yapmasından haberinin olmadığını, kendisine söylemeleri halinde izin vermeyeceğini söyledi. Bu konuda suçlanan tutuklu sanık Sedat Zavar’ın avukatı, duruşmada tahliye talebinde bulunmayarak, “Mahkemeniz olur da hataen bir tahliye kararı verirse sizin de tutuklanmanıza gönlüm razı olmaz” dedi. Mahkeme, tahliye taleplerini reddetti. Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın duruşmasına firariyken Romanya’da yakalanıp Türkiye’ye getirilen tutuklu sanıklar Sedat Zavar ve İlker Usta ile eski Başbakanlık Ko ‘Tahliye istemeyiz yoksa siz de tutuklanırsınız’ C ruma Dairesi Başkanı Mehmet Yüksel, Koruma Şube Müdürü Zeki Bulut’un arasında bulunduğu tutuksuz sanıklar katıldı. Müşteki Tayyip Erdoğan’ın adına ise aynı zamanda AKP Afyon Milletvekili Adayı olan avukat Ali Özkaya katıldı. Hâkimi tutuklatmak despot uygulamasıdır ürkiye’de iki hâkimin, güçlünün hoşuna gitmeyen bir karar aldıkları için tutuklanmaları, güçlünün yargı üzerinde mutlak tahakküm kurmasının sondan bir önceki adımıdır. Son adım, hâkimlerin doğrudan güçlü tarafından atanması ve sadece ona karşı sorumlu olmalarıdır. Cumhurbaşkanı’nın HSYK Başkanı’nı azarlaması ve bağımsız yargının güvencesi olması gereken bu kurumun başındaki şahsın süklüm püklüm özür dileyip, verilen emrin gereğini hemen yerine getireceğini beyan etmesiyle son adım da artık atılmak üzere havada bekliyor. İki hâkime yöneltilen suçun gerçek nedenini AKP basını özetledi: “Paralel yapıyla ilişki içinde korsan tahliye kararı vermek.” Bir hâkimin yetkisi olmadığı iddia edilen bir konuda karar verdiği sabit ise bu kararın bir üst yargı mercii tarafından iptal edilmesi zor değildir. Hâkimlerin verdikleri kararların yanlışlığının üst yargı makamlarınca tespit edilmesi durumunda bunun sicillerine işlenmesi, kariyerlerini etkilemesi doğaldır. Tutuklanan hâkimlerin Gülen Cemaati teşkilatının etki alanı içinde davranıyor olmaları kuvvetle muhtemel olması ve geçmişte Tayyip Erdoğan teşkilatıyla işbirliği içinde hukuk dışı bir dizi yargı kararına imza atmış olmaları durumu değiştirmez. Sicili ne olursa olsun, bir hâkim verdiği karardan dolayı tutuklanamaz, yargılanamaz. Tutuklanması ve yargılanması hâkim teminatının tamamen yürürlükten kaldırılmasıyla eşanlamlıdır. İki hâkimin verdikleri bir tartışmalı karardan dolayı tutuklanmaları, fiilen olağanüstü hal rejiminin yürürlükte olduğunun en açık göstergelerinden biridir. Ayrıca söz konusu tartışmalı karar sadece bir tahliye kararıdır. Ama güçlünün arzusu hilafına verildiği için, “darbe teşebbüsü” ve “terör örgütüne üyelik” suçlamalarıyla hâkimlerin tutuklanmasına yol açıyor. Bu bir diktatörlük uygulamasıdır. Cumhuriyet tarihimizde diktatörlük dönemlerinde, örneğin ikinci kuşak İstiklal Mahkemeleri veya askeri darbe sonrası cunta yönetimlerinde yargı güçlünün elinde baskı ve sindirme aracı olarak açık biçimde kullanıldı. Doğal hâkim ilkesi birçok kez çiğnendi. Yargı bağımsızlığı ayaklar altına alındı. Bildiğimiz kadarıyla hâkim teminatı hiçbir zaman bu biçimde ve bu boyutta çiğnenmedi. Haklarını yemeyelim, AKPGülen koalisyonunun yargının denetimini ele geçirmesinden önce de yargı başka güçlerin denetimindeydi. Kenan Evren hakkında iddianame hazırlayan savcıyı HSYK apar topar meslekten attı. Yaşar Büyükanıt hakkında, bir ihtimalle Gülen Cemaatinin hukuk kurmaylarının teşvikiyle aşırı abartılı bir iddianame hazırlayan savcıyı da. Deniz Feneri davası savcıları hakkında AKPGülen cemaati işbirliğiyle dava açıldı, davanın ilerlemesini engellendi, amaç hasıl olunca savcılar beraat etti. AKP ve Gülen Cemaati el ele verip yargıyı kullanarak güç oluşturma ve rakiplerini tasfiye etme stratejisi uyguladılar. Ceza yargısını olağanüstü hal yargısına çevirip, düşman ceza hukuku pratiklerini menfur amaçları için kullandılar. Avukatların yüzlercesi tutuklandı. Ama bugüne kadar hiçbir güç bir hâkimin verdiği karardan dolayı terör örgütü üyesi olduğu ve darbeye teşebbüs ettiği iddiasıyla tutuklanması adımını atmaya cesaret etmemişti. Bu adım da artık atıldı. Ancak hukuk devletinin askıya alındığı savaş ortamlarında ya da lağvedildiği açık diktatörlükler ve totaliter rejimlerde görülen bir uygulamadır bu. Bugün Erdoğan’ın etrafında kenetlenmiş oluşum, 17/25 Aralık soruşturmalarından beri izlediği yöntemi bir üst seviyeye çıkarıp artık hâkim tutuklatarak, egemen güç terörünü doğrudan hâkimlere de uyguluyor. Üstelik bunu MGK’de aldırttığı kararla meşru kılmaya çabalıyor. “Legal görünüm altındaki illegal yapılanmaları” Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’ne koyduklarını kendi ifşa eden ve bunun açılacak yeni davalar için “delil, mesnet teşkil edeceğini” söyleyen Tayyip Erdoğan, bundan böyle ceza yargısının MGK güdümünde olacağını ilan ediyor. Güçlünün “suç ve suçlu budur” dediğini yargının yeterli suç delili ve mesnedi olarak kabul etmesi, yargının tamamen yürütmenin emrine girmesi demektir. Ama ilginçtir, bu da güçlünün korkusunu yatıştırmıyor. “5 bin hâkim ve savcı soruşturulacak” kampanyası başlatarak, yargının tüm üyelerini terörize etmeyi amaçlıyor. Tayyip Erdoğan teşkilatı, hukuk devletini açık biçimde askıya alarak son derece ağır bir anayasayı ihlal suçu işliyor. ‘İzinsiz girmedim’ Savunması alınan Sedat Zavar, olay tarihinde İstihbarat Daire Başkanlığı’nda Teknik Şube Müdür yardımcısı olarak görev yaptığını söyledi. Aramatarama konusunda yetkisinin olduğunu iddia eden Zavar, gizli yönetmelikle bu görevi yaptığını kaydetti. Erdoğan’ın ikametgâhında bir kez, çalışma ofisinde ise bir ya da iki kez arama tarama yaptığını anlatan Zavar, “Ben kendimi bildim bileli hiçbir yere kimse yalnız giremez. Konutta çalışanlar bize refakat etti. En az üç dört kişi oluyor” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde de özel kalem müdürlüğü yapan ve tanık sıfatıyla ifade veren Hasan Doğan, Keçiören ikametindeki kütüphaneye Abdülkerim Taş aracılığıyla kitap gönderdiğini kabul ederken, bunun tarihinin böceklerin bulunmasından sonra yani 3 Ocak 2012 tarihinde olduğunu iddia etti. O dönem Başbakanlık Özel Kalem’de çalışan Abdülkadir Taş da tanık ifadesinde benzer ifadeleri verdi. Erzurum’dan gelen Sedat Zavar’ın avukatı, duruşma sonunda tahliye talebinde bulunmayacağını belirterek, “Tarafsız bir yargılama olduğuna inanmıyorum. Mahkemenizin de baskı altında olduğu kanısındayım. Müvekkilimin tahliyesi için talepte bulunmayacağım. Mahkemeniz olur da hataen bir tahliye kararı verirse sizin de tutuklanmanıza gönlüm razı olmaz” dedi. Mahkeme, Zavar ve İlker Usta’nın tahliye taleplerini reddederek duruşmayı erteledi. l ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca ve tutuklu 62 polis hakkında tahliye kararı veren hâkimler Metin Özçelik ve Mustafa Başer’in tutukluğuna avukatları itiraz etti. Eski 29. Asliye Ceza Mahkemesi Hâkimi Metin Özçelik ve eski 32. Asliye Ceza Hâkimi Mustafa Başer, önce açığa alınmış ardından tutuklanmıştı. Öte yandan “Terör örgütü üyesi olmak” ve “Patlayıcı madde bulundurmak” gerekçesiyle 25 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılan Zennur Durdi’nin avukatı, müvekkilinin yeniden yargılanmasını istedi. l İstanbul/Cumhuriyet İki hâkim için itiraz T ‘Sürükleyerek attılar’ Polis ellerindeki kalkanlarla avukatları adliye dışına doğru iterken, avukatlar da kalkanlara tekme atarak karşılık verdi. Avukat Gökmen Yeşil, “Her bir avukat sürüklenerek dışarı atıldı” dedi. Avukatlara cop ve kalkan 1 Mayıs için açıklama yapmak isteyen avukatlara polis sert müdahalede bulundu ağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’nda polis, eylem yapmak istedikleri gerekçesiyle avukat grubuna sert müdahale etti. 1 Mayıs’ta Taksim ve civarında çıkan olaylarda gözaltına alınanların avukatları, Çağlayan’da bulunan İstanbul Adalet Sarayı’nın içindeki Themis Heykeli’nin bulunduğu alanda saat 12.00’de toplandı. Çevik kuvvet polisi, eylem yapmak istedikleri gerekçesiyle avukat grubuna sert müdahale etti. Polis ellerindeki kalkanlarla avukatları adliye dışına doğru iterken, avukatlar da kalkanlara tekme atarak karşılık verdi. Avukatlar adliyenin kapısından çıkarıldığı esnada polis, bu kez de bazı avukatlara coplarla müdahale etti. Ç yenin önünden uzaklaştırdı. Polis barikatı önünde bazı avukatlar oturma eylemi düzenledi. Bu sırada açıklama yapan Avukat Gökmen Yeşil, “Sadece adliyenin içerisinde duruyorduk. Emniyet müdürü olduğunu söyleyen çekik gözlü bir vatandaş geldi ve çevik kuvvete bizi dışarı atması emrini verdi. Her bir avukat sürüklenerek dışarı atıldı” dedi. ‘Yaşasın 1 Mayıs’ Avukatlar bir süre çevik kuvvet barikatı önünde polislerle tartıştı. Daha sonra barikatın açılmasıyla ‘C’ kapısı girişine gelen avukatlar ve onlara destek verenler, burada “Baskılar bizi yıldıramaz” ve “Yaşasın 1 Mayıs” sloganları attı. CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal da olayın yaşandığı yere gelerek ortamı sakinleştirmeye çalıştı. Buradaki bariyerle çevrili alanda basın açıklaması yapmak isteyen avukatlara izin vermeyen polisler, bir kez daha barikat kurdu. Bazı avukatlar barikat kurup bekleyen çevik kuvvet polislerine hitaben, “Suç işliyorsunuz, dağılın. Hakkınızda toplantı ve gösteri yürüyüşü kanununa muhalefetten, kamu görevlisini engellemekten suç duyurusunda bulunacağız” diye konuştu. CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal ve HDP İstanbul Milletvekili Levent Tüzel, açıklama yapmak için direnen bazı avukatlarla beraber İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Hadi Salihoğlu ile görüştü. Görüşmenin ardından açıklama yapmalarına izin verilen avukatlar basın açıklaması yaparak adliyeye girdi. DİSK, KESK, TMMOB ve TTB’den oluşan 1 Mayıs Komitesi üyeleri de Çağlayan Adliyesi önünde basın açıklaması yaptı. Grup adına açıklamayı DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu okudu. Geçen yıl eşini madende kaybeden kadın şimdi de solunum cihazına bağlı yaşayan oğlunu yitirdi. Zemine Baygül, evlat acısıyla kahroldu... Soma’da acılar dinmek bilmiyor EMRE DÖKER/OĞUZ YILDIZ İterek uzaklaştırdılar Adliye dışına çıkarılan avukatlara bir müdahale de adliye önünde yapıldı. Polis kalkanlarıyla avukatları iterek adli eçen yıl Soma’da meydana gelen maden katliamında eşi Hayrullah Baygül’ü yitiren Zemine Baygül, bu kez de solunum cihazına bağlı yaşayan 3 yaşındaki oğlu Enes’i kaybetti. Akciğerine mama kaçtığı için önceki gece Soma Devlet Hastanesi’ne kaldırılan Enes Baygül, yapılan müdahalelere karşın kurtarılamadı. 20 yaşında önce eşini sonra da bebeğini kaybeden Zemine Baygül, dün Soma Devlet Hastanesi’nde sinir krizi geçirdi. Katliamda eşlerini ve çocuklarını kaybeden aileler de acılı gü G nünde Zemine Baygül’ü yalnız bırakmadı. Enes Baygül, 11 aylıkken kalbinin durması sonucu oksijen yetersizliği nedeniyle beyin felci geçirmişti. Küçük Enes, evinde kurulan özel bir odada solunum cihazına bağlı olarak yaşıyordu. Enes’in tıbbi gereksinimleri SGK tarafından karşılanmadığı için Zemine Baygül, zor günler geçiriyordu. Baygül, daha önce eşi Hayrullah Baygül’ün çocuklarını yaşatmak için madene indiğini başka gelir kaynaklarını olmadığını belirterek, “Oğlumun bu halinin sorumlularını vicdanlara bırakıyorum” diyerek dert yanmıştı. l SOMA Özel’den Yıldız’a mahcubiyet yanıtı FIRAT KOZOK C HP Manisa Milletvekili Özgür Özel, Bakan Yıldız’ın “Bakanlık olarak Soma ve Ermenek olayları açıkçası mahcubiyetimizdir” sözlerini değerlendirdi. Özel, şunları kaydetti: “Mahcubiyet duyanın yüzü kızarır. Yüzü kızarmadığı gibi mahcubiyetinin gereğini de yapmadı. Madem mahcup oldun gereğini yapıp istifa etseydin. Niye istifa etmedin? Biz 8 Haziran’da gereğini yapacağız ve seni Yüce Divan’a göndereceğiz. İstifa etmeliydi, koltuğunda yapışıp kalmamalıydı” l ANKARA Fuat Avni’den kozmik birim iddiası! Twitter fenomeni Fuat Avni yaklaşan seçimler öncesi yine çok konuşulacak iddialarda bulundu. Erdoğan’ın talimatıyla AKP’de kozmik bir birim oluşturulduğunu iddia eden Fuat Avni bu merkezden twitter başta olmak üzere sosyal paylaşım sitelerinden AKP propagandası yapılacağını yazdı. Bu “gizli” oluşumun parti değil devletin parasıyla finanse edildiğini öne süren Fuat Avni önümüzdeki günlerde algı yaratma çalışmalarına hız verileceğini söyledi. Fuat Avni “Ofisin merkezinde 180 kişi çalışıyor. Binlerce robot hesapla 100.000 kişilik bir yayma ekibi hedefleniyor. Her bir milletvekili adayı için 11 kişilik sosyal medya ekibi kurdular. 550 yalancının toplam 6050 yamacısı olacak.” Haber Merkezi C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle