18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 4 Mayıs 2015 EDİTÖR: HAYRİ ARSLAN TASARIM: YALÇIN ERZAN HP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Kayseri’de düzenlediği mitingde, iddia edilenin aksine din eğitimini yasaklamayacaklarını belirterek “Herkes bilsin ki CHP hiç bir zaman din eğitimini yasaklamayacak, imam hatipleri kapatmayacak. Zaten imam hatipleri kuran Diyanet İşlerini Başkanlığı’nı kuran CHP’dir” dedi. Kılıçdaroğu dün Kayseri mitinginde yağmura rağmen yaklaşık 10 bin kişiye hitap etti. Kılıçdaroğlu, siyasetin kavga yeri olmadığını, halka hizmet arenası olduğunu belirterek, siyasette kavga istemediklerini söyledi. CHP lideri Kılıçdaroğlu, “Siyaseti ahlaklı kılarsak, siyaset sömürü aracı olarak kullanılmazsa, bu ülkeyi yeniden ayağa kaldırırız. Sözüm söz; CHP iktidarında hiçbir siyasetçi, köşeyi döndüm diyemeyecek, köşeyi halk dönecek. Türkiye’de artık huzur, barış istiyoruz. Bu ülkede yoksulluk olmasın istiyoruz. Türkiye’de yeni bir iklim var. Benim sizin oylarınıza ihtiyacım var. Onun için beraber çalışacağız” dedi. Kayseri’de 183 ‘Zorunlu eğitimi 13 yıla çıkaracağız’ i CHP lider Kayseri ve e d Nevşehir’ konuştu haber 5 ‘İslamın solundaki boşluk’ araf gazetesinde bu başlıkla yayımlanan bir yazıyı (Mücahit Bilici) okuduğumda, bu vesile ile çokça tartışılan, sol ve İslam konusunda yazma ihtiyacı duydum. O nedenle, sadece bu yazı çerçevesinde kalmayacağım, nitekim Bilici’nin yazısı aslında İslam ile sağcılık ilişkisini tartışma konusu eden, benim de çok önemsediğim bir konu. Ancak, Bilici’nin yazısı, İslamın solundaki boşluktan ziyade, ‘Sol’un İslam boşluğu’ üzerine olmuş. Yine de konuyu bu yazı ile sınırlı tutarsam yazarına da, konuya da haksızlık etmiş olurum. Türkiye’de ‘sol’un toplumdan kopuk oluşu, sağ kesim entelektüellerinin sıkça gündeme getirdiği bir husus. Bu konuyu tartışmayalım demiyorum, ama artık bu iddianın kendisinin de sorgulanmaya muhtaç olduğunu görmek gerek. Sol siyaset toplumla sıkı bir iletişim dili kurmayı başaramamış olabilir, zaman zaman seçkin çevrelere hapsolmuş da olabilir. Bunlar benim de yıllardır sorun ettiğim konular. Ancak bu sorunlar, sol’u topyekun mahkum etmek için veya Türkiye’de solun tarihini toptan yok saymak için gerekçe olmamalı. Öncelikle, sol siyaset sadece Türkiye’de değil, evrensel ölçüde, pozitivist kökleri itibarı ile, toplumlarda din ve kültürün önemini görmezden gelme zaafı ile malul olmuştur. Ancak, bu böyle diye, sol siyasetin illa mevcut kültürel ve dinsel inançlar ile sonuna kadar barışık olması da beklenemez. C Modern ülkelerde böyle. ‘CHP iktidara gelince imam hatipleri kapatacak’ diyorlar. Kayseri’den bir daha söz veriyorum; CHP iktidarında imam hatipler kapatılmayacak. İmam hatipleri kuran CHP. Kadınlarımız, sizleri de unutmadık. Her ailenin en az 720 lira aylık geliri olacak. Taşeronları da unutmadık. Onları da güvence altına alacağız. Kaynak nerede, diyorlar. Aradakileri çıkarıp doğrudan işçilere, çalışanlara paralarını vereceğiz.” T CHP lideri Kayseri’de yağmura rağmen alanı dolduran halka hitap etti. (DHA) bin 400 emekli olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, onlara seslenirken “Artık bayramlarda torunlarından kaçmayacaksın. Her 2 bayramda 2 maaş ikramiye vereceğim. O kaçak saraya bağlanan bütün hortumları keseceğim ve siz emeklilere vereceğim” diye konuştu. Kılıçdaroğlu, Ortadoğu’ya barı şı kendilerinin getireceğini, 2 milyon Suriyeliyi huzur içinde ülkelerine göndereceklerini anlattı. Kılıçdaroğlu, sandık başına gideceklerin 7 Haziran’da yeni bir Türkiye’ye ‘merhaba’ diyeceklerini kaydederek şöyle dedi: “Eğitim sistemini 1 yılı okul öncesi olmak üzere zorunlu 13 yıl yapacağız. Nevşehir mitinginde de yurttaşlara seslenen Kılıçdaroğlu AKP döneminde ilk kez işsiz sayısının çalışan işçi sayısını geçtiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, ülkede huzur ve barış istediklerini, bunun için yeni bir başlangıç yapmaya ihtiyaç olduğunu da dile getirdi. Kılıçdaroğlu, “6 milyon 200 bin işsizimiz var. AKP iktidarı 13 yılda ülkeyi bu hale getirdi. 2 Trakya büyüklüğünde tarım alanı ekilmiyor. Çünkü zarar ettiklerini söylüyorlar. İşsizlikle mücadele bizim bir numaralı görevimizdir” dedi. KAYSERİ NEVŞEHİR/ DHA Tarihte bir ilk veye, yani din ve vicdan özgürlüğüne saygılı bir laiklik anlayışı ve de laiklik temelli siyaset sistemi, sadece sol için değil, demokrasi için olmazsa olmaz bir koşuldur. Doğrusu ben kendimi Müslüman bir solcu olarak tanımlayan biriyim ama, tüm solculardan ve de solcu olmayanlardan Müslüman inançlı olmasını bekleyemem, böylesi dayatmacılık olur. Dahası ‘bu toplumun değerleri ile barışık olmak konusu fazlasıyla tartışmalı bir iddiadır’, zira milliyetçilik, gelenekçilik, ataerkillik de bu toplumun yaygın kabul gören değerleridir, sol siyaset toplumla barışmak adına bu konularda eleştirel olmayı bir kenara bırakamaz, bırakırsa ‘sol’ hatta ‘demokrat’ olmaz. Örtülü ödeneği kaldıracağız Vatandaşa çağrı: Dağıtılan para sizin, alın ama oyunuzu satmayın HP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, seçim tarihi yaklaşırken, iktidar partisinin oy için nakit para dağıttığı iddialarını “Bütün vatandaşlarımıza açık çağrıda bulunuyorum. Paraların tamamını alın, ama oylarınızı satmayın” diye değerlendirdi. Kılıçdaroğlu ile KayseriNevşehir mitingleri öncesinde sohbet olanağı bulduk. Erdoğan’ın Diyarbakır mitinginde “devletin parasıyla miting yaptığı” açıklamasına dikkat çeken Kılıçdaroğlu, “Cumhurbaşkanı’nın ödeneği de belli; bir mitingin maliyeti de. Örtülü ödenek bunun için mi alındı diye kafamızda ciddi bir soru var” dedi. CHP lideri, gazetecilerin sorularını şöyle yanıtladı: DAĞITILAN PARA: Size verilen paralar, hakkınız olan paranın çok küçük bir kısmı. Size 50 lira veriliyorsa onlar 300; 500 TL veriliyorsa, onlar 2 bin TL alıyor. Bunun örneğini Tunceli’de yaşadık. Buzdolabı, çamaşır makinesi dağıttılar. Vatandaş aldı ama sonra gitti kendi inandığı partiye oyunu verdi. Yine alın. Çünkü kendi ceplerinden ödemiyorlar. Vergi olarak aldıkları, ihalelerden, havuza diye aldıkları hakkınız olan para. Zaten vatandaşın parası. Buna, “çayın taşıyla çayın kuşunu vurmak” diyorlar. Necip Fazıl’ın, “Bu taksimi kurt yapmaz, kuzulara şah olsa” dizesi.. adaletsizliği bundan iyi anlatan bir söz yok. LALE DEVRİ ANLAYIŞI: Kaynak konusunda zaten saygın iktisatçılar, bizim projelerin sosyal demokrat pencereden bakıldığında kaynak açısından sorun olmadığını açıkladılar. İktidar kanadı, projelerin uygulanması halin C KAYSERİ’DEN İZLENİMLER ÇİĞDEM TOKER ılıçdaroğlu “Bu nasıl istikrar? Dolar aldı başını gidiyor, enflasyon hesap tutmadı, büyüme hesap tutmadı. İşsizlik ilk kez işsizlerin sayısı, çalışanların sayısını geçti. Çiftçi... İki Trakya büyüklüğündeki alan ekilmedi. Hangi istikrar daha? Ortada istikrar yok. Siyasi istikrar da yok. Dış politikaya bakın. Dünyadan soyutlanan bir Türkiye var. Hiçbir ülke ile ilişkilerimiz iyi değil” dedi. Kılıçdaroğlu, 7 Haziran’da birinci parti çıkmaları durumunda, Erdoğan’ın kendisine hükümeti kurma görevi vermesi konusunda kuşku taşıyıp taşımadığı sorusuna, “Kendide IMF’ye gidileceği, yeterli kaynağın olmadığı gibi, halkı korkutan, bir anlamda şantaja başvuran söylemler geliştirdi. Ama onlara en iyi cevabı Bülent Arınç verdi: “Bu kadar israf olmasaydı vergiye gerek kalmazdı.” Son derece doğru bir söylem. Olağanüstü bir kaynak ama olağanüstü bir kaynak israfı var. AKP, Osmanlı’nın Lale Devri anlayışıyla devleti yönetiyor. Örtülü ödenekler, Kaçak Saraylar, lüks araçlar, hayatın her alanında neredeyse olağanüstü bir kaynak savurganlığı var. ‘Bu nasıl istikrar?’ K si bilir” yanıtını verirken; “Peki görevi aldınız diyelim, ilk icraatınız ne olur” sorusuna ise “ilk 100 gün için taahhüt ettiklerimiz konusunda ilgili hazırlıkları başlatmak olacak” karşılığını verdi. CHP lideri, AKP ile koalisyon ihtimaline “O işlere girmiyoruz. CHP’nin amacı tek başına iktidar olmak. Bu, Türkiye’nin ihtiyacı” dedi. Kılıçdaroğlu, daha önce MİT içinde bir dairenin partisini izlediği yönündeki iddiası anımsatılarak, bir gelişme olup olmadığı sorusuna, “Sütre gerisine çekildiler. Ama takip edildiğimizi biliyorum” diye yanıtladı. Bütün bunların hepsini sonlandıracağız. “Kaynak var” derken de AKP’nin son 13 yıldır topladığı vergi, iç borç, özelleştirme rakamlarını ilk kez biz açıkladık. AKP bunu bile açıklamıyor. Aynı kaynağı doğru yere harcayacağız. ÖRTÜLÜ ÖDENEK: Erdoğan, Diyarbakır’da “Devletin parasıyla miting yapıyorum” dedi. Şimdi Cumhurbaşkanı’nın bütçesi belli. Bir mitingin kaça mal olduğu da belli. Bir miting neresinden bakarsanız 1015 bin civarında. (Şaşırdığımızı görünce gülerek ek leme ihtiyacı duyuyor.) Bizimki ama. Acaba örtülü ödenek bunun için mi alındı, diye kafamızda ciddi bir soru var... Cumhurbaşkanları örtülü ödenek kullanamaz. Hiçbir sorumluluğu olmayan kişi örtülü ödenek kullanamaz. Bütçeden kim sorumlu? Başbakan. Sorumsuz birine kaynak aktarırsanız bunun hesabını kim verecek? Bu sorulara Başbakan’ın yanıt vermesi lazım. Ama vesayet altındaki kişiye Başbakan denmez. AKP’YE DESTEK ARAMA: Bu mitingler AKP’ye destek aramanın yolları. İktidara geldiğimizde, Cumhurbaşkanı’nın örtülü ödeneğini kaldıracağız. O iki başlılık demektir. Başbakan’dan habersiz örtülü ödenek olur mu? Bu, şu anlama gelir: Cumhurbaşkanı örtülü ödeneği öyle bir yerde kullanacak ki, başbakanın bile haberinin olmadığı, ülkenin bekası için kullanacak. Böyle bir şey olabilir mi? Denetim konusunda da diğer ülkelerdeki uygulamaların benzeri bir uygulama hayata geçirilecek. ORTADA DEVLET YOK: Kaynağı belirsiz bir ülkeye 4 milyar dolar para girecek ve siz bunu açıklayamayacaksınız. O zaman ortada devlet yok. BÜYÜK İHALE SÖZLEŞMELERİ: Sayıştay’ın görevi bu. O kurumlara diyeceğiz ki, yasalara göre denetimi yerine getir. Kesin hesap komisyonu kuracağız. İktidardayken muhalefet bize parayı nereye nasıl harcadınız diye soracak. Biz de işte buyrun diyeceğiz. ÇÖZÜM SÜRECİ: (Sırrı Süreyya Önder’in gazetemizde yer alan söyleşideki sözleri anımsatılınca) Güvensizlik üzerine inşa edilen bir süreç yürümez. Söylenecek tek cümle bu. Sorun dayatma Sol siyaset, itiraz ve sorgulama merkezli olduğu için, pekâlâ dini de, kültürü de eleştiri konusu edebilir. Kendini Müslüman olarak tanımlayan birini solculuktan uzak tutmak bir sorun olabilir, ama bir solcunun İslamı veya mevcut kültürel değerleri benimsemesi gibi bir şart ileri sürülemez, olsa olsa demokratlık adına ‘düşman’ olmaması beklenebilir. Asıl mesele, sol siyasetlerin dayatmacı değil, demokratik siyaset istikametinde yol alması ihtiyacıdır. Diğer taraftan, sol siyaset ve laiklik ilişkisi konusunda sorun, bence yine dayatmacı, katı laiklik anlayışını sorgulamak olabilir, yoksa ‘Müslüman ülkede laiklik olmaz’ gibi bir sonuca varacak bir laiklik eleştirisinin kendisi ‘demokratik’ zihniyet anlayışı açısından sorunludur. Demokratik bir çerçe Son olarak, sol siyaset söylem ve tarihini hakkıyla tartışmak başka bir şey, sol siyasetin Türkiye’de ve de küresel ölçekte mağlubiyetini, sadece kendi sorunları ile sınırlamak başka bir şeydir. Türkiye’de sol siyaset, sadece ‘toplumdan kopuk bir dil benimsediği için’ mağlup olmadı, Soğuk Savaş döneminin her türlü baskılama, susturma siyasetlerinin hedefi olduğu için, dahası dindarların bu siyasetlerin kullanışlı vasıtaları olmayı seçmeleri yüzünden yok oluşla karşı karşıya kaldı. Şimdilerde askeri darbeler, sanki dindar kesime karşı solun da desteklediği olaylar olarak algılanıyor, oysa askeri darbeler, özellikle yetmiş ve seksen darbeleri sola, emek ve özgürlük mücadelesine, sendikalaşmaya karşı acımasız müdahalelerdi. Zamanında darbelere bel bağlayan sol siyasetlerin varlığı tüm sol siyasetlerin darbeci olduğu anlamına gelmez. Ona bakarsanız, kendisi de zarar görmüş olmasına rağmen, sağ milliyetçiler, ‘kendimiz hapiste ama fikrimiz iktidarda’ demek suretiyle darbeye selam veriyordu. Bazı istisnalar dışında, muhafazakâr ve İslamcıların darbeciler ile mücadele verdiğine pek şahit olmadık. Sadece sol siyaset Müslümanları dışlamadı, muhafazakâr/dindar kesim sola karşı hep devletten, dahası sol siyasetleri susturmak için her yola başvurulan Soğuk Savaş siyasetlerinden yana tavır takınıp, emek, eşitlik, özgürlük mücadelesini yalnız bıraktı, hatta hedef aldı, elinde sopalarla solcu kovaladı. Tüm bunları unutmayalım, unutturmayalım diyorum. Sol bastırıldı CHP’li Seyhan Erdoğdu: Parayı çalan, oyu da çalar HP Genel Başkan Yardımcısı Seyhan Erdoğdu, “Sandıklara sahip çıkın. Parayı çalan, oyu da çalar” dedi. Burdur’da, CHP’nin mahalle ve köy temsilcileri sandık çevresi sorumluları eğitimi yapıldı. Toplantıda konuşan Erdoğdu, oy almak kadar oylara sahip çıkabilmenin de son derece önemli olduğunu belirterek “Ya C rı faşist bir rejimin taşları döşenen bir ülke olmasaydık sandık güvenliği, sandıklara sahip çıkmak gibi bir kaygı olmayacaktı. 17 25 Aralık’ı, kaçak saray soyguncularını, evlerden kutu kutu taşınan paraları, milletin anasına söven havuz müteahhitlerini unutmayalım. Bunlar çürümüş bir rejimin yansımalarıdır” dedi. BURDUR / DHA C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle