18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 4 Mayıs 2015 haber EDITÖR: HAYRİ ARSLAN TASARIM: YALÇIN ERZAN 4 Bakanlık: Ala’nın konut işgali kimseyi ilgilendirmez N LOJMA I S KAVGA çişleri Bakanlığı, Efkan Ala’nın 7 Mart’ta seçim nedeniyle bakanlıktan istifa etmesine karşın neden halen Ankara Valiliği’ne ait köşkte oturduğuna ilişkin bilgi edinme talebinini reddetti. Bakanlık, ret gerekçesinde Efkan Ala’nın halen konutta oturmasına ilişkin bilgi edinme talebinin “kamuoyunu ilgilendirmediğini” öne sürdü. İçişleri Bakanı Efkan Ala, 7 Haziran seçimleri nedeniyle 7 Mart tarihinde görevinden istifa etti. Yerine İçişleri Bakanı olarak Sebahattin Öztürk atandı. Ancak Efkan Ala, bakanlıkla hiçbir ilgisi kalmamasına karşın Çankaya Köşkü’nün hemen yanın İ İçişleri Bakanlığı, Efkan Ala’nın İçişleri Bakanlığı’ndan istifa etmesine karşın halen neden valiliğe ait konakta oturduğuna ilişkin Cumhuriyet’in bilgi edinme talebini tartışma yaratan gerekçeyle reddetti. İçişleri Bakanı Efkan Ala, 7 Haziran seçimleri nedeniyle 7 Mart tarihinde görevinden Anayasa gereği istifa etmişti. yet muhabirinin kendi da bulunan ve Ankaadıyla yaptığı başvurura Valiliği’ne ait köşkya, “19.3.2015 tarihinten taşınmadı. Cumhude Basın ve Halkla İlişriyet, bu durumu bilkiler Müşavirliği birigi edinme talebi yoluymine 4982 Sayılı Bilgi la İçişleri Bakanlığı’na ALİCAN Edinme Kanunu kap“Efkan Ala, neden haULUDAĞ samında yapmış oldulen konutta oturuyor? Burada oturmaya karşılık her ğunuz başvuru aşağıda belirtilen nedenlerden dolayı redhangi bir kira ödemekte midedilmiştir” yanıtını verdi. Badir? Ne zaman taşınacaktır” kanlık ret gerekçesinde, bilsorularını yöneltti. İçişleri Bakanlığı, Cumhuri gi edinme hakkının sınırları nı düzenleyen 25. maddesine işaret ederek, “Kurum ve kuruluşların, kamuoyunu ilgilendirmeyen ve sadece kendi personeli ile kurum içi uygulamalarına ilişkin düzenlemeler hakkındaki bilgi veya belgeler, bilgi edinme hakkının kapsamı dışındadır. Ancak, söz konusu düzenlemeden etkilenen kurum çalışanlarının bilgi edinme hakları saklıdır” dedi. Bakanlık görevi sırasında yaklaşık 600 bin TL masraf yaptığı iddia edilen konutu terk etmeyen Ala’nın güvenlik, istihbarat amaçlı alınan uçakları özel VIP jeti olarak kullandığı basına yansımıştı. l ANKARA/Cumhuriyet Gençlerimiz ve dünya gençleri... rof. Dr. Aysel Ekşi’nin kitabı eşi, dostumuz Oktay Ekşi’nin bir mektubuyla geldi. Aysel Ekşi rahatsız olduğu için kitabı eşi iletiyordu. Yıllardır tanıdığım, birlikte birçok çalışma yaptığımız değerli Prof. Aysel Ekşi bir süredir hastaydı. Ama son yapıtı olan “Türkiye’de ve Beş Kıt’ada Gençler” çalışması artık okuyucuya ulaşmıştı. Bu çalışma bir dünya kültürü yapıtıdır. Çocuklar ve gençler bir toplumun sosyal kültürünün aynasıdır. (Buna kadınların durumunu da eklemek gerekiyor elbette). Beş kıtada gençlerin durumu ülkemizde yapılmış ilk çalışma. Amerika’dan Hindistan’a, Suudi Arabistan’dan Japonya’ya kadar beş kıtada gençlerin durumu iki çok önemli toplumsal gerçeği ortaya koyuyor: Dünyada ailenin değişimi ve kuşaklar arası iletişim, Gençlerdeki değerler değişiminin süreci ve nedenleri. Bizim gençlerimizin de benzer değişimleri yaşadıklarını düşünürsek konunun önemini çok daha iyi anlarız. Çalışmanın eğitim kurumları için, öğretmenler için, toplumbilimciler için, psikologlar, sosyal psikologlar için, her kademede yöneticiler için önemi açık. Değerli meslektaşımız Aysel Ekşi’yi bu yapıtı için de ayrıca kutluyorum. En kısa zamanda sağlığına kavuşmasını diliyorum. HHH Yakın bir zamanda kaybettiğimiz değerimiz Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu da yaşadıkları ve yaptıkları ile yakından tanımamız gereken bir bilim insanımız. Lisedeki başarısı nedeniyle okulun bursuyla Amerika’ya kimya mühendisliği öğrenimi için gönderilen Oktay Sinanoğlu, Berkeley ve MIT’teki eğitimlerini başarıyla bitirerek 26 yaşında Yale Üniversitesi profesörü oldu. En genç profesör olarak başarıdan başarıya koşan Prof. Oktay Sinanoğlu ülkesine döndü. Türkçenin her alanda savunusunu yapan bu yetkin bilim insanımız ulusal kimliğimizin önemini de yaşamı boyunca vurguladı. Ülkemiz gençlerinin son yıllarda ‘altın elma’sı olan Amerika’da üstün başarı kazanmış genç bilim insanının kendi ülkesine yaptığı vurgu toplumumuza örnek olmalıdır. Burada hiçbir somut hedefi olmadan Amerika hayranlığı yaşayan gençlerimiz yaşam felsefelerini sorgulamak için düşünmelidirler: Ben yaşamımın anlamını nerede arıyorum? (Para kazanmakta mı, ünlü olmakta mı, buradan kaçmakta mı? Ya da?) Benim dünya görüşüm var mı? Varsa nedir? (Dünyayı nasıl görüyorum? Neyle ölçüyorum? Yoksa hiç mi?) Kendimden ne bekliyorum? (Kendimden bir şey bekliyor muyum ya da çevreden mi bekliyorum?) Ülkemi neden beğenmiyorum? (Başka ülkeleri neden beğendiğimi biliyor muyum?) Bana düşen bir sosyal sorumluluk var mı? (Yoksa ben çıkarıma bakarımcı mıyım?) Bu soruları kendisine sormadan bir yerlere gitmeye çalışan genç insan acaba yaşam mücadelesinden (umarsızca) kaçmaya mı çalışıyor? Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu bu denli başarılı iken (ve elbette Amerika’nın en üst konforuna, en yüksek prestijine sahip iken) neden ülkesine döndü? Bu konunun da düşünülmesi gerekiyor. Başarı gittiğin ülkede değil, senin kendi zekânda, senin kendi iradende, senin kendi çalışkanlığındadır. Dünyanın neresine gitsen elbette kendini götüreceksin. Dünyanın neresine gidersen git, kendine karşı da, dünyaya karşı da, yaşama karşı da sorumlu olacaksın. Prof. Dr. Aysel Ekşi de Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu da bize bu sorumlulukların örneklerini verdi. Hayatın güzelliği de yaşadıklarımız ve yaptıklarımızdır... P Gül, Davutoğlu inatlaşması Başbakan Ahmet Davutoğlu, 2013’teki Fethullah Gülen ziyareti ile ilgili konuştu aşbakan Ahmet Davutoğlu’nun 2013 yılında ABD’de Fethullah Gülen’i ziyaretiyle ilgili 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Davutoğlu’nun karşılıklı açıklamaları “krize” dönüştü. Davutoğlu’nun “Ziyaretimden Gül ve Erdoğan’ın bilgisi vardı” açıklamasını “Ben sonradan öğrendim” diye yalanlayan Gül’e Davutoğlu’ndan yanıt geldi. Davutoğlu “Gül’e saygım sonsuz ama zihnim çok berrak” ifadelerini kullandı. Türkiyenin Düsseldorf B Başkonsolosluğu’nun yeni hizmet binasının açılışı için Almanya’ya giden Ahmet Davutoğlu, uçakta gazetecilere konuştu. Davutoğlu “Pensilvanya ziyaretiyle ilgili dönemin Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan’a bilgi vermiş miydiniz?” sorusu üzerine şunları söyledi: “Resmi görevdeyken Gül’den izin almadan hiçbir yere gitmedim. Gül’e saygım sonsuz ama zihnim çok berrak. Ben hiçbir görüşmeyi devlet kaydı dışında yapmadım” ifadelerini kullan Gül Davutoğlu dı. Davutoğlu, “11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Dışişleri Bakanı olduğunuz dönemdeki Fethullah Gülen ile yaptığınız görüşmeden sonradan haberi olduğunu söyledi bu konuda ne diyeceksiniz” sorusuna şu yanıtı verdi: “Hafızalar yanılabilir tabii... Ben başdanışmanken de o dönemki Cumhurbaşkanımız Sayın Gül’den izin almadan hiçbir şehre gitmediğim gibi, hiçbir sokağa dahi gitmedim. Hiçbir toplantıya katılmadım. Devlet ahlakı da bunu gerektirir. Bu görüşme, Birleşmiş Milletler Genel Kurul toplantıları sürerken gerçekleşti. New York’ta Sayın Gül ile birlikteydik. Böyle bir görüşmeye gideceğimi önceden kendisi ne söyledim. Tabii aradan süre geçti. Hafıza yanıltıcı olabilir. Benim Sayın Gül’e nasıl bir saygım olduğunu kendisi de bilir. Ama zihnim çok berrak. Türkiye’den ayrılmadan önce de o görüşme ile ilgili o dönemki Başbakımız Sayın Erdoğan’la da bu konuyu görüşmüştük.” Gül, Davutoğlu’nun ziyaretinden haberi olduğu yönündeki açıklama için “Benimle olan kısımında bir yanlışlık var. Ben sonradan öğrenmiştim” şeklinde konuştu. Davutoğlu’ndan gurbetçilere vaatler Yurtdışından getirilen araca 2 yıl süre lmanya Dusseldorf’daki mitinginde partili gurbetçilerine seslenen Başbakan Ahmet Davutoğlu seçim vaadlerinde bulundu. Davutoğlu “Yurtdışında yaşayan vatandaşlarımız için dövizli askerlik bedelini ya da harcını 6 bin Avro’dan bin Avro’ya indiriyoruz” dedi. Davutoğlu, gurbette doğum yapan her anneye doğum hediyesi verileceğini, THY’de yüzde 20 aile indirimi alacaklarını, 217 Euro olan pasaport harçlarını 100 Avro’ya indirdiklerini söyledi. Davutoğlu yurtdışından gelen araçlara ilişkin de “Yurtdışından gelen araçların Türkiye’de kalış süresini 2 yıla çıkarıyoruz. Yurtdışından getirilen telefonların Türkiye’de kayıt edilmeden kullanma süresini iki katına çıkaracağız inşallah. 7 Haziran’dan sonra ilk girişimlerimizden biri size seçilme hakkını da getirmek ola A cak. THY uçuşlarında aile indirimi talep edeceğiz, gençlerimize eğitimlerinde burs desteği verilecek” ifadelerini kullandı. Almanya’da okuyan gençlere sağlanan desteği artacağını belirten Davutoğlu “Yurtdışındaki vatandaşlarımıza, Almanya’da okuyan gençlere, akademik destek ve burs sağlıyoruz. Lisans bursu olarak 500 avro, yüksek lisans bursu olarak 700 avro, doktora bursu olarak bin avroluk burs desteği veriyoruz” dedi. Gazetecilere konuşan Davutoğlu, HDP’nin çözüm sürecine ilişkin açıklamalarının “seçim tehdidi” olduğunu söyledi. Davutoğlu, “Mutabakata uysalardı süreç 2014’te tamamlanırdı. Demirtaş’a 1 Ekim’deki görüşmemizi hatırlatırım. Silah bırakmamak seçim öncesi şantaj demektir” dedi. l DUSSELDORF HDP’ye eleştiri Mavi halı boşa serildi Cumhurbaşkanı Erdoğan Diyarbakır gezisinde Belediye Başkanlığına gidip Kışanak’la görüşecekti. Ancak Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Twitter’dan ‘Partimizin belediye eşbaşkanları Tayyip Erdoğan’ı karşılamayacaklar ve ağırlamayacaklar’ mesajı verince ve başkanlar da Erdoğan’ı karşılamayınca, işler değişti. Cumhurbaşkanı, belediye ziyaretlerini programından çıkardı. Diyarbakır Belediyesi’nin önüne Cumhurbaşkanı için serilen mavi halılar ve diğer tüm hazırlıklar boşa gitmiş oldu. l DİYARBAKIR DHA aşamaya geçmiş oldu. İç güvenlik yasası ile başlayan saldırı, son Milli Güvenlik Kurulu toplantısında bizleri yeniden 90’lı yılların ikinci yarısına götürdü. Hani o dönemin başbakanlarından Mesut Yılmaz’ın bir MGK toplantısının ardından “Bugün aldığımız kararlarla devletimizin yeni kırmızı çizgileri çekildi. Bundan böyle hiçbir yasa bu kırmızı kitaba aykırı olamayacak” dediği, “milletvekillerinin kendileri için de gizli olan o kırmızı kitaba aykırı yasa çıkaramayacağını” söylediği, ardından da ısırır gibi sırıttığı günlere döndük. Fark var mı? Var. O dönemde kırmızı kitabı generaller yazıyor ve yurttaşlara da ister istemez o kitaba uymak düşüyordu. Uymayanlar için demir parmaklıklar ardından yargısız infazlara uzanan geniş bir palet vardı. Bugün ise kırmızı kitabı Tayyip Erdoğan yazıyor ve yurttaşlara da ister istemez o kitaba uymak düşüyor. Uymayanlar için şimdilik demir parmaklıklar var. Yargısız infazlara da tırmanır mı? Bilmiyorum. Ama şaşırmam... H atırlayacaksınız. Zaten unutulacak gibi de değildi. 17 25 Aralık soruşturmaları sırasında savcı, bakan çocuklarının da aralarında bulunduğu bazı hırsızlık yolsuzluk rüşvet şüphelilerini sorgulamak istedi ve her zamanki gibi (Dikkat! Bu “her zamanki gibi” vurgusu önemlidir) polislere emir verdi; “Gidin şu şu şu kişileri alıp önüme getirin” dedi. Bu defa “her zamanki gibi” olmadı. Polisler savcının emrini dinlemediler. Şüphelileri alıp getirmek yerine amirlerine sordular. Amirleri daha yukarıdaki amire (Mesela valiye) sordu. Vali daha da yukarıdaki amirine (mesela İçişleri Bakanı’na) sordu, İçişleri Bakanı en yukarıdaki amire (yani Başbakan’a) sordu. En yukarıdaki amir hemen altındaki memura, o daha alttakine, o da en alttaki memurlara (polislere) talimat verdiler: “Savcıyı dinlemeyin. Dediklerini yapmayın” dediler. Savcı dımdızlak kaldı. O savcıyı başka savcılar da izledi. Savcılar dımdızlak kaldılar. Ama asıl hukuk dımdızlak kalmıştı. Hukuk devletinde bağımsız olması gereken yargının ayaklarından biri olan savcılar, şüphelilerle ilgili soruşturma açamaz, açsalar bile “amirlermemurlar” barajını aşamayabilir hale geldiler. Yani kimin hakkında soruşturma yürütüleceğine, Yeni gizli anayasamız: Yeni kırmızı kitap... bazı kişiler hakkında soruşturma, koğuşturma yürütülüp yürütülmeyeceğine artık savcılar değil, “memurlaramirler” amirler karar verecek. Yaşamı boyunca karakol kapısından bile bakmamış yurttaşlar için bu durum önemli bulunmayabilirdi. Nitekim bulunmadı da. Ama bu savcılık kurumunun ağır, hem de çok ağır bir yara aldığı gerçeğini ortadan kaldırmıyordu ve kaldırmıyor. Bazı savcılar “cemaatin savcısı”, bazı savcılar “AKP’nin savcısı” olabilirler. Sahici bir hukuk devletinde hukuka değil başka siyasal merkezlere bağlı, o disiplin içinde davranan savcı ve yargıçlar ciddi bir soruşturmadan geçirilir ve iddialar gerçekse meslekten uzaklaştırılır. Oysa bizde görev başında kalıyor, mesela savcı olduğunu unutup “Uzun adama uzun ömür” dileyecek kadar pervasızlaşıyor ve bal gibi savcılık yapıyorlar. Yani yarın seni, beni, bizi yargıç kar şısına dikecek bir soruşturmayı yapmaya yetkililer... Yeter ki AKP elebaşılarının canını sıkacak bir adım atmasınlar... Bu kadarı, sadece bu kadarı bile hukuk devletinin cenaze namazını kılmaya yeter de artar bile. Ama bu kadarla kalmadı. Hukuka saldırının son aşaması, hükümetin beğenmediği, hoşlanmadığı kararlar veren iki yargıcın tutuklanıp demir parmaklıklar ardına atılması oldu. Her iki yargıç cemaate yakınmış ve tavırlarını hukuk değil cemaatin disiplini belirliyormuş. Olabilir. Bunu kanıtlarsın ve meslekten uzaklaştırırsın. Ama verdikleri karar yüzünden tutuklarsan, bundan böyle her yargıç (Bir daha: Her yargıç) hükümetin hoşlanmayacağı bir karar verdiği takdirde tutuklanmayı da göze alacak demektir. HHH Türkiye’de hukuk düzeni yeni bir ‘Bize kızmış olabilirsiniz aramızda hallederiz’ TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Kuzu’nun AKP’li seçmene yönelik mesajı tepkilere neden oldu. BMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu’nun Burhan Kuzu’nun önceki gün “Aziz Milletim, 7 Haziran gün tam da AKP’ye oy verme günüdür. Bazı konularda bize kızmış olabilirsiniz, ancak bunları aramızda hallederiz” şeklindeki Kuzu tweet’i yaklaşık 3 bin retweetle aldı. Kuzu, tepkiler üzerine “Aziz Milletimize hatırlatırım ki, bu günün muhalefetine ülkeyi teslim etmek demek, ülkeyi uçuruma atmak demektir” diye yazdı. l ANKARA /Cumhuriyet T C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle