27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 29 Mayıs 2015 EDİTÖR: HAYRİ ARSLAN TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN haber 7 5 gazeteci ifadeye çağrıldı Gazetemiz yazarı Ceyda Karan ile Mirgün Cabas, Banu Güven, Pelin Batu ve Koray Çalışkan ‘terör örgütü propagandası’ yapmakla suçlanıyor Güven Cabas Batu Çalışkan avcı Mehmet Selim Kiraz’ın İstanbul Adliyesi’ndeki odasında rehin alınarak öldürülmesinin ardından sosyal paylaşım sitesi Twitter hesabından attığı mesaj nedeniyle AKP’ye yakın medyanın hedefi haline getirilen gazeteci Mirgün Cabas, ‘terör örgütü propagandası yapmak’ iddiasıyla ifadeye çağrıldı. Hürriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin ve internet sitesi hakkında, Mısır’ın devrik Cumhurbaşkanı Mursi hakkında verilen idam cezasına dair haberle ilgili suç duyurusunda bulunan Rahmi Kurt, savcı Kiraz’ın öldürülmesinin ardından aralarında Cabas’ın da olduğu 27 kişiden şikayetçi olmuş S tu. Kurt’un “halkı ırk, din, dil ayrımı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik etme”, “halkı Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ne karşı silahlı eyleme teşvik etme”, “suçu ve suçluyu övme”, “terör örgütü propagandası yapma”, “ölen kişinin haKaran tırasına hakaret” ve “anayasal düzeni yıkmaya çalışma” suçlarından yargılanmasını talep ettiği 27 kişinin arasında, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Milletvekili Hüseyin Aygün, HDP Milletvekili Levent Tüzel ve Bağımsız Milletvekili Hakan Şükür, gazeteciler Nazlı Ilıcak, Mirgün Cabas, Ne dim Şener gibi isimler yer almıştı. Aynı zamanda AKP’den milletvekili aday adayı olan ancak aday listesinde kendine yer bulamayan Kurt’un şikayetini değerlendiren İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı da soruşturma başlattı. Cabas’ın yanı sıra gazeteciler Koray Çalışkan, Pelin Batu ve Banu Güven de Twitter paylaşımları nedeniyle “terör örgütü propagandası” yapmak suçlamasıyla soruşturmada şüpheli sıfatıyla yer aldı. Öte yandan gazetemiz yazarı Ceyda Karan’da Twitter’da bir başka kişinin yazdığı mesajı paylaştığı gerekçesiyle aynı soruşturma kapsamında çağrıldı. l İSTANBUL/Cumhuriyet Şeyhülislam geri gelir mi? oğu ile Batı arasındaki kavganın paradoksları gerçek içeriğe nüfuz edilmesini önlüyor. Doğu bir kere daha, sürekli gerilediği mevzilerden şiddetle, terörle Batı’nın laiklik, sekülerleşme, çağdaşlık öğretisine itiraz ediyor. Gerçekte Doğu halklarının itirazlarının daha derin temelleri var; ama o temeller Doğu’nun muktedirleri tarafından “DoğuBatı işbirliği” çerçevesinde gizlenmektedir. Batı’nın, Suudilerle “al takke ver külah” durumları, şu sıralarda artık üstü örtülemez hale gelen “resmi düşman” IŞİD’e alan açması ya da Akdeniz’deki “yasadışı” göçmen trafiğinin açıkça “sert” bir şekilde önlenmesi için kararlar alınması da bu kapsamdadır. HHH Emperyalizm yerine ikame edilen “Küresel dünya” kavramı bir anlamda sınırların, gelişmiş Batı için ortadan kalkması anlamı taşır. Tek taraflıdır. Sermayenin ve CEO’larının önünde sınır yoktur ama artan yoksulluk, savaş ve daha pek çok gerilikten, zulümden kaçmaya çabalayan milyonlar için sınırlar dikenli tellerle, ölümle güçlendirilmiştir. Onları sınır kapılarında, örneğin Kuzey Afrika’da, Türkiye’de durdurmayı, kamplarda tutmayı planlayan Batı, bu önlemin yetersiz kaldığını gördü. Şimdiki mottosu “ne pahasına olursa olsun”dur. Bunun ölüm anlamına geldiğini hepimiz biliyoruz. HHH Peki, bu göçmenler neden ülkelerini terk ediyor? Kaçtıkları yoksulluk ve savaşın arkasında kim var? Doğu’nun gelişmesini önleyen, Batı tarafından her anlamda desteklenen, laikliğe hayat alanı tanımayan ideolojiyi görmeden bu durumu anlamak, kavramak mümkün değildir. Batı durumdan çok memnundur; dini, ideolojik politik egemenliğini korumak için ustaca kullanıyor. Dinin siyasete ve gündelik hayata aktif müdahalesini kışkırtan, laiklikle kavga eden siyasetçiler, din adamları bu anlamda Batı’nın gönüllü, kimi zaman bilinçsiz işbirlikçileridir. Batı ile savaştıklarını sanıyorlar. Pratikte kendi insanlarıyla, yollara düşenlerle, kendi dindaşlarıyla savaşıyorlar. HHH Türkiye de on yılı aşkın bir zamandır, bu paradoksal denklemin içine iktidar partisi eliyle çekilmiş durumdadır. Seçim ortamındaki hesapsız kitapsız gerginlik havasında Cumhurbaşkanı, laiklikle kavgasını bir üst noktaya taşıyor; yalnızca bir bürokrat olan Diyanet İşleri Başkanı’na yeni görevler biçiyor, yeni unvanlar veriyor. Aslında DİB’e kendine biçtiği rolle uyumlu bir yer arıyor. Ama böyle bir yer yok. Bu çabanın yükseliş dönemine değil, iniş zamanına rastlıyor olması hepimiz için bir şanstır. Mercedes’le, özel uçak tahsis etmekle Diyanet İşleri Başkanı’nı şeyhülislam yapamazsınız. HHH Başa dönelim: Batı’nın Türkiye’den istedikleri halkın önemli itirazları ile karşılaştı. Türkiye “Arap Baharı” dalaveresine prim vermedi. Tam tersine rüzgâr tersine döndü; din istismarı artık eskisi kadar işe yaramıyor. İnsanlar saptırılmış olduğu her gün IŞİD haberleriyle kanıtlanan dinin, gündelik hayatta ve siyasette başat rol oynamasına itiraz ediyorlar. Kuşkusuz siyasetin kışkırttığı kavganın olumsuz sonuçlarından kurtulmak o kadar kolay değil. Yine de laiklik, sekülerleşme için çaba harcayanlar, bu yeni durumu değerlendirebilir, laikliğin önemini daha iyi anlatabilirler. HHH Dinin toplumsal bir gerçeklik olduğunu bilenler aynı zamanda toplumsal hayatın, özünde pratik olduğunu, insanın sırrın, esrarın mantıklı çözümlerini burada bulduğunu unutmamalı. Hayat, yani pratik öğreticidir. Laiklik de işte bu nedenle bundan sonrasının anahtar kelimesidir, altın değerindedir. D DÜZELTME VE CEVAP METNİ akarya Valisi Hüseyin Avni COŞ’un Avukatlarından CEVAP ve DÜZELTME Müvekkilimiz ve dahi Sakarya Valisi Sayın Hüseyin Avni COŞ hakkında gazetenizin ve gazetenize bağlı internet sitenizin 17.03.2015 tarihli yayınındayayımında yer alan “İşte ‘Merkez Evler’in çok özel malikleri” başlıklı yazıda, suç isnat edici, gerçeklikle alakası olmayan ve iftira niteliği taşıyan bir haber söz konusudur. Basın meslek ilkeleri uyarınca bir iddianın doğruluğunu evvela araştırıp haberin öznesi ile de görüştükten sonra haber yapmanız gerekirken tek yanlı bilgilerle haber yapmanız ve yanlışlık olabileceği endişesi ile müvekkilimizden bilgi istememeniz etik bir davranış değildir. Kaldı ki yayımlamış olduğunuz haberde kamuoyunu yanıltmaya ve müvekkilimizi toplum nezdinde küçük düşürüp karalamaya yönelik yayın yapmanız Türk Medeni Kanunu 24 ve 25. maddelerine açıkça aykırıdır. Müvekkilimin çoklu ortaklık ile mülkiyetini edindiği daire herkes için belirlenen genel fiyat listesi üzerinden, her vatandaşa tanınan hak çerçevesinde satın alınmıştır. Herhangi bir imtiyaz elde edilmemiştir. Satın alınan konutun edinildiği bedel kayıtlarda mevcuttur. Bu edinim bedeli piyasanın rayiç bedelinin altında da değildir. Müvekkilimin de ortaklı olarak edindiği konutu hangi şartlarda ve nasıl satın aldığı belgelerle ispat edilebilecek durumdadır. Ayrıca Adapazarı’ndaki soruşturma ile uzun yıllar sonra her vatandaşın sahip olduğu şartlar çerçevesinde yapılan daire alımı arasında herhangi bir ilişki yoktur. Tüm bu reel gerçekler göz önünde iken ve ulak bir araştırma ile belge ve bilgilere erişim imkânı var iken müvekkilime yasa ve kanunlara aykırı belli bir menfaat karşılığı “maliyetine, çok ucuz konut satışı yapılmış” gibi haber yayınlamak tarafsız basın ahlakına uygun değildir. İş bu beyanımıza neticeden anılan haberde yer alan iddia ve isnatların tamamı gerçek dışı olup, yapılan habere ve iş bu haberin müvekkilimizin kişilik haklarına vermiş olduğu zarara binaen sorumlular hakkında yasal takibat yapılacağını kamuoyuna saygılarımızla bildiririz. 03.04.2015 Cevap ve Düzeltme Hakkını Talep Eden Hüseyin Avni COŞ Vekili Av. Erhan DURSUN S Türkiye parsel parsel o vakıflara gitti 22 İLDE ARAZİ TAHSİS EDİLMİŞ CANAN COŞKUN aliye Bakanlığı’na bağlı Milli Emlak Genel Müdürlüğü Türkiye’yi yandaş vakıflara parsel parsel tahsis etmiş. Bakanlık ‘22 ilde toplamda 1 milyon 148 bin 192 metrekarelik 31 araziyi’ iktidara yakınlığıyla dikkat çeken ‘TÜRGEV, Ensar Vakfı, İlim Yayma Cemiyeti, İHH, Birlik Vakfı ile Türkiye Eğitim Sağlık ve Araştırma Vakfı’na tahsisleri için ‘olur’ vermiş. Arazilerin çoğunun tahsisi için Başbakanlık’tan da ‘olumlu’ yanıt alındı. Maliye Bakanlığı’nın TÜRGEV tarafından Başakşehir’de kurulacak olan İbni Haldun Vakıf Üniversitesi’nin arazisinin peşkeş çekilmesini konu alan haberimizle ilgili, ‘kamu yararı bulunan tüm vakıf, dernek ve vakıf üniversitelerine ayırt etmeksizin arazi tahsisi yapıldığı’ açıklamasının aksine AKP’ye yakın vakıflara çalıştığı belgeleriyle ortaya çıktı. Türkiye’nin doğusundan batısına kuzeyinden güneyine birçok ilinde AKP iktidarına yakın vakıflara arazi tahsis edilmesi için olur veren Maliye Bakanlığı’na bağlı Milli Emlak Genel Müdürlüğü’nün arazi tahsisi için adeta onay makamı gibi çalıştığı belgelerle günyüzüne çıktı. İşte il il yandaş vakıflara tahsisi için Maliye Bakanlığı tarafından olur verilen arazilerin listesi: Ensar Vakfı’nın ismi 25 Aralık rüşvet soruşturmasında sık sık Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ait olduğu iddia edilen villaların bulunduğu Urla Zeytineli koyuna komşu koydaki bir arazinin tahsis edildiği vakıf olarak duyulmuştu. Devlet Hava Meydanları’na (DHMİ) ait tesislerin de bulunduğu koydaki arazinin tahsis edildiği Ensar Vakfı’nın kurucu üyeleri arasında eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün damadı Mehmet Sarımermer ve İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş da yer alıyor. Ensar Vakfı’na il il irtifak hakkı ihalesinin yapılması için olur verilen araziler şöyle: 4 İzmir Urla’da 35 bin 46 metrekarelik arazi 4 Ankara Yenimahalle Atatürk Orman Çiftliği Mahallesi’nde 612 metrekarelik bina 4 Adana Çukurova ilçesinde Adana Orduevi’ne ait Emniyet Hizmet Birliği binasının da içerisinde bulunduğu 8 bin metrekarelik arazi 4 Bitlis Merkez İlçesi’nde öğrenci yurdu yapılmak üzere 4 katlı bina, bin 843 metrekarelik arazi 4 Batman Merkez İlçesi’nde öğrenci yurdu yapılmak üzere 3 bin 818 metrekarelik arazi 4 Yozgat Merkez İlçesi’nde öğrenci yurdu yapılmak üzere 9 bin 778 metrekalik alan 4 Amasya Merkez İlçesi’nde öğrenci yurdu yapılmak üzere 4 bin 48 metrekarelik arazi M Bilal Erdoğan Batman’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı (TÜRGEV) Yönetim Kurulu üyesi Bilal Erdoğan, Malatya, Yüksekova, Sirt ve Şırnak’ın ardından dün de Batman’daydı. Ensar Vakfı ile bölgede sivil toplum buluşmaları gerçekleştirdiklerini belirten Bilal Erdoğan, “Çözüm Süreci ile bölgede çok büyük bir mesafe alınması sağlanmış ancak maalesef siyaseti, siyaset olarak yapamayan, kontrolleri başkalarının elinde olan kesimler, bu süreci her zaman aksattılar, sekteye uğrattılar. Bunlar sürecin önünden çekilirlerse çok daha başarıya ulaşacağına inanıyorum” diye konuştu. l CİVAN DEĞER/ BATMAN turmalarının ardından isminde yer alan “gençlik ve eğitime hizmet” kavramlarının aksine yolsuzlukla anılır hale gelen TÜRGEV’in yönetim kurulunda ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan ile kızı Esra Albayrak yer alıyor. TÜRGEV’e tahsisi için olur verilen araziler ise şöyle: 4 İstanbul Başakşehir’de TÜRGEV tarafından kurulacak olan İbni Haldun Vakıf Üniversitesi’nin 779 dönümlük arazisi 4 İstanbul Pendik ilçesinde 167 bin 457 metrekarelik arazi 4 Sakarya Serdivan ilçesinde 14 bin 666 metrekarelik arazi 4 Çanakkale’nin Merkez ilçesi Sarıcaeli Köyü’nde 18 bin 438 metrekarelik arazi 4 Şanlıurfa’nın Merkez ilçesi Gülveren köyünde 9 bin 468 metrekarelik arazi Alo Fatih’in ismiyle duyulmuştu Adı Urla ile duyulmuştu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan’ın kurucuları arasında yer alan İlim Yayma Vakfı’nı kuran İlim Yayma Cemiyeti’nin ismi sık sık kapatılan 25 Aralık rüşvet soruşturması şüphelilerinden kamuoyunda “Alo Fatih” olarak tanınan eski Habertürk yöneticisi Fatih Saraç ile duyulmuştu. İlim Yayma Cemiyeti’ne il il irtifak hakkı ihalesinin yapılması için olur verilen araziler ise şöyle: 4 Ankara Yenimahalle’de 2 bin 772 metrekarelik arazi 4 Kırşehir Merkez İlçesi’nde 6 bin 40 metrekarelik arazi 4 Diyarbakır Yenişehir İlçesi’nde 444 metrekarelik bina, bin 872 metrekarelik arazi ve 739 metrekarelik arazi 4 Van Erciş İlçesi’nde 7 bin 680 metrekarelik arazi 4 Batman Merkez İlçesi’nde öğrenci yurdu yapılmak üzere 8 bin 787 metrekarelik arazi ile 5 bin 604 metrekarelik arazi 4 Hatay Merkez İlçesi 2 bin 937 metrekarelik arazi 4 Ağrı Merkez İlçesi 5 bin 495 metrekarelik arazi 4 Çankırı Merkez İlçesi bin 505 metrekarelik arazi 4 Bingöl Merkez İlçesi bin 845 metrekarelik arazi 4 Afyon Merkez İlçesi 3 bin 718 metrekarelik arazi 4 Erzurum Yakutiye İlçesi bin 647 metrekarelik arazi 4 Elazığ Merkez İlçesi bin 94 metrekarelik arazi 1725 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruş Birlik Vakfı ve İHH de unutulmamış Hakkında takipsizlik kararı verilen bir diğer soruşturma olan Selam Tevhid soruşturmasının şüphelilerinden olan Bülent Yıldırım’ın başkanı olduğu İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı (İHH) ballı peşkeşte ismi unutulmayan vakıflar arasında yer aldı. İHH’ya tahsisi için ise İstanbul Tuzla Tepeören Mahallesi’nde 14 bin 602 metrekarelik arazi için bakanlık tarafından olur verildi. Kurucuları arasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da bulunduğu Birlik Vakfı da İstanbul Fatih Mahmutpaşa Mahallesi’ndeki bin 417 metrekarelik arazi ile listede yerini aldı. Türkiye Eğitim Sağlık ve Araştırma Vakfı’na ise İstanbul Yenibosna’da 25 bin 977 metrekarelik arazi için bakanlıktan olur verildi. IŞİD üyesine iyi hal indirimi uriye’de terör örgütü IŞİD’e katıldığı iddiasıyla, “terör örgütü üyeliği” suçundan yargılanan Musa Göktaş’a 6 yıl 3 ay hapis cezası verildi. Mahkeme, Göktaş’a iyi hal indirimi uygulayarak, yurdışına çıkış yasağı ile birlikte tahliyesine karar verdi. Ankara 2. Ağır Cezas Mahkemesi’ndeki duruşmaya avukatı ile birlikte katılan 37 yaşındaki tutuklu sanık Musa Göktaş’ın, 2014 yılında 2 oğluyla beraber, Adana, Gaziantep, ve Kilis’e gittiğini, Erbeyli sınırından geçerek IŞİD’e katıldığı belirtildi. Cumhuriyet Savcısı Alper Türközmen, sanık Göktaş’ın örgüte katılmak için Suriye’ye geçtiğini ancak eyleme katılmadığını belirterek, sanığın “silahlı terör örgütü üyesi olmak” suçundan cezalandırılmasını, Yargıtay aşaması ve tutuklu kaldığı süre gözetilerek, mağdur olmaması için hükümle birlikte tahliyesini istedi. Mahkeme heyeti, iyi hal indirimi uyguladıktan sonra Göktaş’ı “silahlı terör örgütü üyesi olmak” suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırdıklarını ve yurtdışına çıkış yasağı ile tahliyesine karar verdiklerini açıkladı. lANKARA / Cumhuriyet S umhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a Twitter’dan hakarette bulunduğu gerekçesiyle, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu kararıyla Cumhuriyet Savcılığı görevinden ihraç edilen Zekeriya Öz hakkındaki davaya, Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan ile kapatılan 1725 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu şüplelilerinden Suudi işadamı Yasin El Kadı’nın açtığı dava da eklendi. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun görevden ihraç ettiği Zekeriya Öz hakkındaki “Kamu görevlisine hakaret ve tehdit” suçlarından açı Bilal Erdoğan ve El Kadı da Öz’den şikâyetçi C lan dava Düzce 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Zekeriya Öz’ün Twitter hesabından yaptığı paylaşımlar ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ilgili hakaret içerdiği iddia edilen tweet’leri retweet’lemesi nedeniyle açılan iki Zekeriya Öz dava birleştirilirken, dün görülen duruşmaya Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile oğlu Necmettin Bilal Erdoğan’ın avukatı Muammer Cemaloğlu ve Yasin el Kadı’nın avukatı Er soy Kılıç katıldı. Avukatlar Cemaloğlu ile Kılıç, Bilal Erdoğan ve El Kadı’nın duruşmalara katılmasını istediler. Düzce 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin talimatı üzerine hafta içinde İstanbul Anadolu Adliye Sarayı’na giden Zekeriya Öz savunması için ek süre isterken, duruşmanın İstanbul Anadolu 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 5 Haziran’a bırakıldığı bildirildi. Mahkeme, Necmettin Bilal Erdoğan ile Yasin el Kadı’nın Öz’e karşı açtıkları davanın da bu davayla birleşmesine karar verirken, duruşmayı 8 Temmuz’a erteledi. l DÜZCE / DHA C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle