18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 29 Mayıs 2015 KULTUR Yıldız Tilbe Jolly Joker İstanbul’da Yıldız Tilbe Jolly Joker İstanbul’da konser verecek. Konser, 3 Haziran Çarşamba günü saat 21.00’de gerçekleştirilecek. Yazdığı şarkılarda hüzün, aşk ve ayrılık konularına odaklanan Yıldız Tilbe, şarkıları ve bestelerinde romantik konuları işler. Tilbe’nin albümlerinde seslendirdiği kendisine ait besteleri dışında birçok sanatçıya verdiği onlarca bestesi var. EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK 23 Özpetek: ‘Önemli olan paylaşmak’ sü... Bu Ferzan Özpetek’in “İstanbul Kırmızısı”ndan sonraki 2. romanı. İlki gibi bunun da hakkını Türkiye’de Can Yayınları almış. Umarım yakında çıkar. bizim sevgilimiz”... “Onun gibisi hiç olmadı”... “Bizi bize en iyi anlatan o!” Ve daha neler neler... Hani neredeyse Şems ve Mevlana aşkı gibi bir şey yaşanıyor İtalya’nın güneyinde, “Çizmenin topuğunda”... Pulia Bölgesinde, hele hele Lecce kentinde Ferzan Özpetek’e duyulan müthiş sevgiden söz ediyorum. Lokantada yan masada oturanlar, mutfaktaki aşçı, bardaki garson, taksi şoförü, polis, rehber, müze bekçisi, dükkândaki satıcı, sokakta yol tarifi istediğiniz kimse... “Neredensin” sorusuna “Türkiye’den” dediğiniz an, yüzüne kocaman bir gülümseme yerleştiriyor ve “Ah, Ozpetek” diye başlıyor anlatmaya... (Ö diyemedikleri için Ozpetek! İtalyanca bilmediğinizi söyleseniz bile onlar anlatmaya devam ediyor!) Rastlantı bu ya, “eş durumundan” yararlanarak Lecce’de geçirdiğim üç günün birinde Ferzan Özpetek’in İtalya’da yeni çıkan “Sen Benim Ha “O ‘Sen benim hayatımsın’ yatımsın” “Sei la Mia Vita” (Mondadori Yayınevi) kitabının imza günü vardı. İmza günü dolup taşarken fırsatı kaçırmayıp son haberleri aldım. Mayısta çıkan kitap Şimdiden “Anlatı” dalında İtalya’da 4. sıraya yerleşmiş. “Sen Benim Hayatımsın”, iki insanın bir araba yolculuğu boyunca süren anlatısı. 1975’ten günümüze uzanıyor. İki insanın ilişkisi, onu tanımadan öncesine ve sonrasına göndermeler... Yolculuk boyunca yönetmenin filmlerinin nasıl doğduğuna; tanıdığı insanların nasıl film kahramanlarına dönüştüğünün öykü Ferzan’la bir kahvede sohbet ederken en sevdiğim İtalyan yönetmenlerden Ettore Scola’nın bir sözünü anımsıyorum: “Cahil Periler”den sonraydı. Bir ödül töreninde Ettore Scola “ Fellini’ler, Visconti’lerden sonra sinemamızda Ferzan Özpetek var” demişti. Elbet film çalışmalarını soruyorum. Bundan sonraki film “İstanbul Kırmızısı”. Dört kişilik bir ekip, Yıldırım Türker, iki İtalyan senarist ve kendisi harıl harıl kitaptan uyarladıkları senaryo üzerine çalışıyorlar. Başrol için düşündüğü İngiliz oyuncudan çekim için tarih bekliyor. (Adını söylemiyor. Sürpriz) Kitabı anımsayacaksınız: birkaç günlüğüne İstanbul’a annesini görmeye İstanbul’a gelen yönetmenin bir ay kentteki arayışları ve “keşifleri”...Annenin ruju, ojesinin kırmızısndan Gezi’nin kırmızısına bir uzanma Oyuncular, İki İngiliz dışında bol bol Türkiye’den... Lecce Barok mimarinin şaha kalktığı küçük bir kent. Hem hüzünlü hem gülümseten “Serseri Mayınlar” filmini burada çekmişti Ferzan. Ama ona gösterilen o sonsuz sevginin kaynağı bu değil başka bir şey... Belki de tanıklık ettiğim, bir hayranın, genç bir kadının “Sizin cümlelerinizde ben kendimi buldum” deyişinde. Sevginin kaynağı üzerine konuşuyoruz: “Yönetmen olmaktan daha önemli şeyler var hayatta” diyor. Örneğin? “Paylaşmak... Düşünceleri, duyguları senin gibi olanlarla ve olmayanlarla paylaşmak...” Empati... Frekans tutması... Özdeşleşme... Farklılıkları zenginliğe dönüştürme... Aynı “dili” konuşmak... “Ünlü olmak” değil “en iyisini yapaya çalışmak” ...O sonsuz sevginin kaynağında bunlar var... Hani “Serseri Mayınlar”ın sonunda Sezen Aksu’nun şarkısı eşliğinde bitmeyen muhteşem bir dans sahnesi var ya... İşte Ferzan Özpetek’le “sokaktaki insanın” bütünleşmesi de, o dans sahnesi gibi bir kucaklaşma... ‘İstanbul Kırmızısı’ film oluyor 9 fotoğraf tutkununun fotoğraf sergisi bugün İstanbul Gradiva Otel’de sergilenecek. Paris sokaklarında üç gün üç gece... Ü ç gün boyunca Paris sokaklarını fotoğraflayan 9 fotoğraf tutkunu, 29 Mayıs 5 Haziran tarihleri arasında İstanbul Gradiva Otel’de çektikleri fotoğrafları sergileyecek. Sergide, üç gün üç gece aynı sokaklarda farklı açılarda fotoğraf çeken, Lebin Ebru Çokişler, Çiğdem Keskin, Onur Tekin, Orhan Akkaya, Kadircan Savaşkan, Elif Savaşkan, Selda Uçan Genç, Dinçer Kaymak ve Levent Özçelik’in 18 yapıtı yer alacak. l Kültür Servisi Sevginin kaynağı Tahran’dan New York’a şeflik çağrısı Tahran Senfoni Orkestrası’nın Şefi Ali Rahbari, gösterdiği üstün başarı nedeniyle ABD’nin New York kentinde verilecek Gençlik Filarmoni Orkestrası konserine davet edildi. Konser, İran çıkışlı Rudaki Vakfı tarafından Carnegie Hall’de 27 Eylül’de verilecek. Konsere, Tahran’daki orkestranın kimi üyelerinin de katılması bekleniyor Harran’ın kızkardeşi Alberobello ecce’nin görkemli Barok süslemelerinden sonra çevredeki sayısız dağ kasabaları birer minik masal ülkesi... İçlerinde biri adeta büyülü. Adı: Alberobello (Güzel ağaç demek) Burası Harran’ın kız kardeşi gibi. Bin kat daha bakımlı, daha korunmuş, daha temiz... Ama aynı kubbeler.. Yığma taş. Harçsız ve sıvasız! Kubbe evlerin bir de öyküsü var: 13. yüzyılda Kral her yerleşim bölgesinden ağır vergiler toplamaya başlayınca Dük Girolamo, harika bir fikirle ortaya çıkıyor. Evler yarım boy yapılıyor yarıdan sonrası sıvasız, harçsız, yığma kireç taşından. Vergi toplayıcıları ufukta L ‘18 Gün’ operasının müzikal yönetmenliğini Yekta Kara, Mirga GrainytTyla ile bir arada üstleniyor. ‘Tahrir Meydanı’ Avusturya sahnesinde S alzburg’da yaşayan ve 2013’te buradan bir de ödül kazanan Mısırlı besteci Hossam Mahmoud’un imzasını taşıyan ‘18 Gün’ operasının prömiyeri, geçen günlerde Avusturya’daki Salzburg Devlet Operası’nda gerçekleştirildi. Konu gereği gerçek olaylara dayanan ve Mısır’ın başkenti Kahire’deki Tahrir Meydanı’ndaki 18 gün zarfında geçen eser, program uyarınca 4 Haziran’da da alkışlanmaya hazırlanıyor. Yapıt Arap Baharı’nı, Tahrir Meydanı’ndaki özgürlük arayışını konu alırken, yönetmen Yekta Kara, çalışmayı tamamen çağdaş bir anlayışla ve ti görüldü mü taşlar sökülüyor, geriye bir harabe görünümü kalıyor. Yüzyıllar önce kralı aldatmaya yarayan bu yöntem, bugün yörenin turist gelirini artıran başlıca özelliklerden... yatro salonunun her tarafını kapsayan, seyirciyi de bütünüyle içine alan farklı bir üslupla sahneliyor. Eser hakkında bir yorum haber sunan Alman Radyosu, Kara’nın “müzik tiyatrosu ile enstalasyonun mükemmel bir bileşimini sunduğunu” vurgulayarak, sahnede, kaba kuvvete başvurulmaksızın, şiirsel ve politik bir dille politik ve toplumsal olayların aktarıldığı yorumunu yapıyor. Dış basın ayrıca, eseri ‘Tını ve Spirütualizm Yoluyla Devrim’ olarak nitelendiriyor. Eserin müzikal yönetmenliğini ise Yekta Kara, Mirga GrainytTyla ile bir arada üstleniyor. l Kültür Servisi İran, IŞİD’i çizgilerle anlatacak İran’da ‘IŞİD’in karanlık yüzünü öne çıkarmak gayesiyle uluslararası bir karikatür yarışması tertiplendi. Para ödüllü etkinlik İran Karikatür Evi’nin imzasını taşırken, yarışmaya bugüne kadar 43 ülkeden 800’ü aşkın çalışmanın gönderildiği, bunlar arasından 280 tanesinin ön elemeyi geçtiği belirtildi. McGregor’dan Hz. İsa yorumu İskoç aktör Ewan McGregor, Hz. İsa’yı dağdaki 40 günlük çilesiyle yorumladığı son sinema filmi ‘Çölde Son Günler’ ile Edinburgh Uluslararası Film Festivali’nde boy gösteriyor. Festival 17 ve 28 Haziran arasında yer alacak. l Kültür Servisi PEN Yabancı Edebiyat Ödülü verildi Alman yazar Jenny Erpenbeck, Portobello Yayınevi etiketli ‘Günlerin Sonu’ isimli çalışmasıyla, bu yılki PEN Uluslararası Yabancı Edebiyat Ödülü’ne değer görüldü. Önceki akşam Londra’daki Kraliyet Britanya Mimarlar Enstitüsü’nde yapılan bir törenle sahibini bulan ödül, beraberinde yazara ve kitabı Almancadan İngilizceye çeviren Susan Bernofsky’e 10 bin pound’luk para armağanı da getirdi. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle