23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 2 Mayıs 2015 EDİTÖR: ZEKİ TEZER TASARIM: ZARİFE SELÇUK ekonomi 9 Suriyeli dilene dilene hayat mücadelesinde Savaştan kaçan binlerce Suriyeli Türkiye’deki hayat mücadelelerinde ayakta kalmak için kimi günde 5 liraya çalışmak kimi de dilenmek zorunda. uriye’deki iç savaştan kaçıp Türkiye’ye sığınan milyonlarca Suriyeli canlarını kurtardı ama kendilerini daha büyük bir savaşın içinde buldular. Başta sınır illeri olmak üzere Türkiye’nin dört bir yanına savrulan Suriyeli sığınmacılardan şanslı ve paralı olanları iş sahibi oldu. 2 milyon civarındaki sığınmacıdan biraz daha şanslı olan yaklaşık 200 bin civarındaki kişi kamplarda yaşama şansı buldu. En şansızları ise parasız olanlar ve kamplarda yer bulamayanlar. Bu gruptaki yüzbinlerce kişi sokaklarda insanlık dışı şartlarda yaşam mücadelesi veriyor. Çoğunun yaşayacak bir evi dahi yok. Bu gruptaki yüz binlerce kişi dilencilikle hayatını sürdürüyor. 1 Mayıs’a Eşzamanlı PolisErdoğan Operasyonları 976’dan bu yana işçi sınıfına yaraşanı, yasaklıkanlı provokasyonlu, İstanbul, Taksim (1 Mayıs Alanı) odaklı bütün etkinlikleri içinden izlemiş, argosuyla “Yaşatılabilecek acılara, provokasyonlara şaşırmamaya kaşarlanmış..” gazetecilerden sayılırım... Yine de bu kadar eşzamanlı polisErdoğan operasyonlarında şaşırıp kalıverdim... Canlı yayınları izleyenler Beşiktaş’taki DİSK ekseninde, sendikal siyasal, demokratik temsilciler topluluğunun, sabahın köründen saat 14’lere kadar süren, çatışmasız çözümle Taksim’e yürüyebilme girişimlerine tanıklık ettiler. Haberciler üç aşağı beş yukarı benzer anlatımlarla var olan grubun olsun Taksim’e yürümeleri yolunda bir uzlaşmaya varıldığını ilan etmişlerdi ki... En şiddetlisinden polisin dağıtma operasyonu görüntülerinin şokuyla yüz yüze kaldık... Kaçışlar, ara sokaklardan gelen çatışma haberleri, görüntüleri verilmeye çalışılırken de yayınlar pat diye kesildi. Cumhurbaşkanı’nın Saray’da topladığı “İşçilerle buluşma” altyazılı yayına geçildi... Bir güzel, son dakikaların yaşananların içinde “Taksim neden olamaz” diskuru dinledik... Arkasından Davutoğlu’nun seçim mitingi canlı yayınına geçiliverdi... HHH Seçimler bu kadar yakın, işler bu kadar tıkırında gitmezken, içdış odaklı uzmanlar hâlâ seçim sonuçları üzerinden olabileceklere ilişkin, belirsizliklerin ağırlığında söz söyleyemezlerken... Sadece bu nedenle piyasalar çalkalanıyor, yatırımlar, projeler buzdolabına alınmışken... Akılmantık siyasi erkten, her türden olası provokasyonlara karşı gerilimi tırmandırmama çabası bekliyor... Tam tersine bir gerçeklikle yüz yüze kalınca, olup biteni anlamakta akılbilinç zorlanıyor... HHH Tersinden İstanbul’un, her koşulda yürümek isteyenleri Taksim’e yaklaştırmama adına, hiç bu kadar tüm yaşayanlarına, konuklarına ağır mağduriyetler yaşatılarak yasaklandığı, katı sıkıyönetim uygulamaları görülmemişti. Kuş uçurtulmayan koşullarda zaten toplanmak hak götüre, grupçuklar oluşturabilmek dahi olanaksız hale getirilmiş, teke tek bile işine, yaşamsal gereksinimler için hareketlere yasak gelmişti. İsyan eden, ağzını açan yaka paça götürülüyordu... 1 Mayıs’ta 1 Mayıs alanına gitme sorumluluğunu duyan örgütler, DİSKKESK.. siyasal partiler, demokratik örgütlerden Beşiktaş’ta toplanabilenler, sayısız polis barikatını, sayısız kimlik gösterme, tartışmalar sonucunda aşabilenler doğal olarak temsilde belki çoklu ancak kitlesel bir avuçtular. Artısı İktidarları cephesinin gerilim, cepheleştirme, çatışmalar stratejili, kaybetmekte olduğu oylarını geri alma paniğinin bilinciyle hareket etme, polis provokasyonlarına gelmeme kararlılığı gösterdiler... Doğrusu körü körüne inanmayı seçecekler dışında, Cumhurbaşkanı, Başbakan’ın yasakları gerekçelendirmeleri, provokasyon suçlamaları için, İktidarları cephesinin eşzamanlı operasyonlar başarısından öte benim bu yazıyı yazdığım saatlere kadar inandırıcı kanıt yoktu... Benim bu 1 Mayıs’a yönelik, asıl altını çizmek istediğim gündem başlığı çok farklı idi... “Türk tipi başkanlığa, demokrasinin tüm olmazları, insan hakları, hukuk devleti düzeni, değerlerinden vazgeçme, sivil diktatoryal düzene geçiş tehdidi yaşanırken.. Neden Taksim yasaklaması ile yüz yüze kaldığımızı anlatmaya çabalayacaktım?..” Erdoğan İktidarları uzun yıllar uygulanan sıkıyönetim tipi yasakların dozunu tırmandırarak, şiddeti, çatışmaları, can kayıplarını da göze alarak... 1 Mayıs yasaklarında siyaseten yeterince başarılı olamayınca uzlaşma noktasına gelmişti. Dahası çatışmasız 1 Mayıs’ın 1 Mayıs alanında yapılabilmesinden siyaseten pay koparmıştı. 1 Mayıs için direnen DİSK, sivil toplum örgütlenmelerinden kendi raconunda teşekkür, minnet, biat bekliyordu. Doğasına aykırı biat, yandaşlık olamayınca... Gezi travması, siyasal toplumsal muhalefetin güçlenmesi eklenince... Biat etmeyenlere bedeli ödetilmeliydi... Yasaklar geri geldi... 1 S Her sokakta varlar Kamplar dışında yaşayan yüz binlerce Suriyeli başta sınır illeri olmak üzere İstanbul, Gaziantep, Hatay, Mardin, Kilis, Gaziantep ve Şanlıurfa gibi şehirlerde işsizlik ve barınacak yer ihtiyacı nedeniyle dilenciliğe başlıyor. Yaşadıkları yerler, çalıştıkları işler belli olmadığı gibi dilencilikle geçinen Suriyeli sayısı da bilinmiyor. Ama artık her sokakta her mahallede dilenen Suriyelilere rastlamak mümkün. Birçokları otobüs duraklarında, parklarda ve metruk binalarda yaşamaya çalışıyor. Sokaklarda kalan ve dilenen Suriyelilerin sayısının 10 bin kişi civarında olduğu tahmin ediliyor. Bu sayının büyük çoğunluğuna İstanbul ev sahipliği yapıyor. Kimlik saptamak bile zor Suriyelilerin en çok yaşadığı ikinci kent olan Gaziantep’te 5 bini aşkın Suriye plakalı araç var. stanbul’dan sonra en fazla Suriyeli Gaziantep’te yaşıyor. Kentte 250 binin üzerinde Suriyeli sığınmacının olduğu tahmin ediliyor. Sığınmacılar ağırlıklı olarak şehrin göç alan varoş kesimlerine yerleştiriliyor. En büyük sıkıntı Suriyelilerin sorun çıkma potansiyeli yüksek mahallelere yerleşmiş olması. Şehirde Suriye plakalı 5 bini aşkın araç bulunuyor. İç savaş öncesi Gaziantep Ticaret Odası’na kayıtlı 60 civarında Suriyeli firma varken 2014 Ekim itibarıyla bu rakam 209’a yükseldi. Gaziantep Ticaret Odası (GTO) Başkanı Eyüp Bartık, GTO çatısı altında toplanan 12 sivil toplum ku İ Kader kenar mahalle Şehir merkezlerinde yaşayan Suriyeliler düşük kira ödemek için genelde kenar mahalleleri tercih ediyor. Zaten olumsuz koşullarda olan evlerde birkaç aile birlikte kalabiliyor. Bu durum her şeyden önce çarpık yapılaşma ve gecekondulaşmayı teşvik ediyor. Yerel halk gelir beklentisi ile evlerinin üstüne, yanına kaçak, sağlıksız ve düzensiz yapılar inşa ediyor. Bu da zaten var olan çarpık kentleşme sorununu derinleştiriyor. Bu durum ile bağlantılı olarak karşılaşılan diğer bir sosyal etki Suriyelilerin yaşadığı koşulların her türlü yasadışı işe bulaşmaları açısından müsait zemin hazırlaması. ruluşu ile birlikte Suriyelilerle ilgili rapor hazırladıklarını anımsatarak raporla ilgili şu bilgileri paylaştı: İldeki her 10 kişiden biri Suriyeli. Suriyelilerle ilgili temel sorun güvenlik. Gelenler arasında terör, hırsızlık, gasp suçu işlemiş olanlar bulunabilir. Ancak şehirdeki Suriyelilerin kimlikleri tespit edilemiyor. Bu durum vatandaşı tedirgin ediyor. Çoğu çocuk Çok sayıda Suriyeli işgücü var, sürekli iş arıyorlar ve kayıt dışı istihdam artıyor. Gelenlerin büyük çoğunluğu öğrenim çağında olan çocuklardan oluşuyor. Kamp dışın da yaşayanların sadece yüzde 10’u eğitimini sürdürebiliyor. Müfredatın Türkçe olması ders takibini imkânsız kılıyor. Suriyelilerin şehre yerleşmeleri ile birlikte ev kiralarının 23 katına kadar yükselmesi, Gazianteplilerin en çok şikâyet ettiği konular arasında yer alıyor. Vatanlarından kopup Türkiye’ye, Gaziantep’e yerleşmek zorunda kalan Suriyeli mülteciler ise virane binalarda hatta işyerlerinde yaşam mücadelesi veriyor. Günlük kazanç 510 lira İş bulabilecek kadar şanslı olanlar ise çok düşük ücretlere inşaat, tekstil, tarım ve makine gibi sektörlerde güvencesiz olarak ve yarı yevmiyeye çalıştırılıyor. Sokakta çalışanların çoğuna günlük 5 ile 10 TL arasında ücret veriliyor. 2011 öncesine kadar mevsimlik işçilerin çoğu doğu ve güneydoğu illerinden ülkenin batı illerine giderken şu anda mevsimlik işçilerin çoğu da Suriyelilerden oluşuyor. Geçen yıl Türkiyeli bir mevsimlik işçi 50 TL yevmiye ile çalışırken Suriyeli işçinin aldığı ücret 25 TL düzeyinde kaldı. Hükümetin bugüne kadar Suriyeli sığınmacılar için harcadığı para ise 6 milyar dolara yaklaştı. 4 yıldır Türkiye halkı Suriyelilerin dramına ortak oluyor. Kimi zaman kavgalar da yaşandı. Ama artık her iki taraf da birbirine alıştı. Sınır illerinde görüştüğümüz belediye ve oda başkanları Suriyeli sığınmacılar için devletin acil çözüm üretmesini istiyor. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle