23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 2 Mayıs 2015 haber TASARIM: ZARİFE SELÇUK 6 ‘Azınlık hükümeti kurarız’ K Parti İzmir Milletvekili ve Cumhurbaşkanı Danışmanı Binali Yıldırım, seçimlerde Ak Parti iktidarının devam edeceğini savundu, “Koalisyon ihtimali görmüyorum. Teorik olarak böyle bir sonuç doğarsa da koalisyon olmaz, Ak Parti azınlık hükümeti kurar ve bir yıl içinde tekrar seçim olur” dedi. Binali Yıldırım gazetecilerin seçimlerle ilgili sorularını yanıtlar Cumhurbaşkanı Danışmanı Yıldırım, “7 Haziran seçimlerinde koalisyon çıkarsa AKP azınlık hükümeti kurar ve bir yıl içinde tekrar seçim olur” dedi A ken, miting meydanlarında Ak Parti’nin önde olduğunu, ancak İzmir gibi illerde bu yöntemin fazla kullanılmaması gerektiğini söyledi. İzmir’de kalabalık Ak Parti mitinglerini muhalefetin, ‘Bunlar geliyor’ diye seçmen üzerinde propaganda yöntemi olarak kullandığını hatırlatan Yıldırım, “Alanların dolması İzmir’de bizim aleyhimize oluyor. Dolayısıyla İzmir’de mütevazı kalabalık lar toplamak lazım” dedi. Gazetecilerin, HDP’nin barajı aşması, MHP’nin oy oranını yükseltmesi durumunda koalisyon senaryolarının da siyasi kulislerde hatırlatılması üzerine Yıldırım net konuştu. Yıldırım, “Koalisyon ihtimali görmüyorum. Teorik olarak böyle bir sonuç doğarsa da koalisyon olmaz. Ak Parti azınlık hükümeti kurar ve bir yıl içinde tekrar seçim olur. Ama buna ihtimal vermiyorum. Vatandaş belki bizim notumuzu biraz kırar. İnşallah istikrar ve güvenin devamı yolunda oy kullanır, aklıselim karar verir” dedi. Yıldırım diğer partileri değerlendirirken de “Rüzgârı arkasına alan iki parti var. Biri HDP biri MHP. MHP zahmetsiz olarak, hiçbir şey yapmadan oyunu arttırıyor” dedi. l İZMİR, (DHA) Yakışıksız aksızlık edebilirim kaygısıyla yazıyı az önce bir kez daha okudum. Daha ağırını söylememek için şimdilik “yakışıksız” demekle yetiniyorum. Kırk yıllık arkadaşa, onun da ötesinde bunca yılın köşe yazarına, deneyimli gazetecisine yakışmayan bir yazı bu. 26 Nisan tarihli gazetemizin “Politika Günlüğü” köşesinde yayımlanan “Neden Bu Kadar Korkuyorsun?” başlıklı yazıdan söz ettiğimi tahmin etmişsinizdir.. HHH Hiç anlayamadığım bir cümleyle, “Sıradan sözcükler şiire dönüşür mü” sorusuyla başlayan yazıda az sonra yanıt makamında bir şeyler söyleniyor, ama onlardan da bir şey anlaşılmıyor:. “….sözcüklerin bir omurgada eklemlenerek şiirleşmesi ilmi simyaya özgüdür.” İsteyen istediği konuda ahkâm kesebilir kuşkusuz… Fakat şiirin nasıl olması gerektiği konusunda ders niteliğinde sözlere, üstelik şiirlerim üzerine sayısız övgü sözleri yazıp söylemiş bir arkadaş tarafından, neden muhatap seçildiğimi şu anda da anlayabilmiş değilim doğrusu… HHH Söz konusu yazı yine bir soru cümlesiyle devam ediyor: “Marksizmi bilen bir aydın, gençlik günlerini unutup şoven duygularla yurtseverlik taslayabilir mi?” Taslayamaz kuşkusuz, taslamaması gerekir… Hele keskin solcu gençlik günlerini unutup iktidarın yalakası olmuş, yurt sevgisizlikleri yurt hainliğine ulaşmış döneklerin ortalığı kapladığı bir dönemde… Kardeşim Nihat Behram’la yirmili yaşlarımızdaki mektuplaşmalarımız tam da şu günlerde yayımlandı… “Politika Günlüğü” köşesinin yazarı bir zahmet o mektuplara göz atarsa, o günlerde de Marksizmle yurtseverlik arasında bir çelişki olmadığının açık ya da dolaylı vurgulandığını, yurtseverliğin de şovenlikle ilgisi bulunmadığını görecektir. Bilimsel sosyalizm, öncelikle emek sömürüsüne karşı oluş demektir. Yurtseverlik, ait olduğun toprağı, ülkeyi, halkı, kültürü tanımak, sevmek; sömürüye, ihanete, düşmanlığa duyarsızlığa karşı onu koruyup esirgemektir. Aralarında bir çelişki, karşıtlık bulunmadığı gibi, birbirlerini bütünlerler. Bilimsel sosyalizm kuramını onun düşmanları da okuyup öğrenebilir. Önemli olan, bizde pek çok örneği bulunduğu gibi papağanlık değil, öncelikle emeğe, emekçi insana sevgi duyan bir yürek taşımaktır. Tıpkı bunun gibi yurt sevgisi de öğrenmeden çok, bir yürek işidir. Halk insanı, yurduna kendiliğinden bağlıdır. Yurt sevgisi onun için doğal bir şeydir. Birçok konuda olduğu gibi bu konuda da kafası karışık, yüreği soğuk olanlar, birtakım aydınlar, aydınsılardır… HHH Devam edelim… “…zindanlara atılan çocuklarımız için ‘oh iyi oldu’ demek bir ülkenin aydınlarına, şairlerine, yazarlarına yakışmaz”mış… Bu aydınlar, şairler, yazarlar kim ola ki? Sakın Ergenekon’da, Balyoz’da düzmece yargıyla ağız birliği ederken, şimdi bu konularda çıt çıkarmayıp “ideolojilerini zamanın saatine, kendi çıkarlarına göre ayarlayarak” yine demokrasi kahramanı pozunda, üstelik dün karşı oldukları yayın organlarında yazıp çizenler olmasın? Yoksa o kişi, 1982’de Barış Derneği sanığı olarak zaten cezaevindeyken, işkencede ölen bir genç için verdiği demeç nedeniyle zamanın hükümetine hakaret suçlamasıyla ayrıca hapis cezasına çarptırılan; F Tipi denilen ölüm hücrelerine karşı sanatçıların ve örgütlerinin en başında savaşım veren, Ergenekon ve Balyoz süreçlerinde yine en önde çaba harcayan ben miyim?.. Böylesine ağır bir ithamın sahibini, kastının kim olduğunu söyleyemezse, bilmem nasıl adlandırmak gerekir? HHH Filan partinin barajı geçmesinden korkuyor muşum, barajı geçer diye üzülüyor muşum, üstü kapalı da olsa bu partiye oy verilmesin diyormuşum… Yazılanları ancak tersinden okuyan, kafası karışmış biri söyleyebilir bunları. Ve son olarak da araya sıkıştırılmış pek dokunaklı bir cümle: “Bebekler kardeştir, insanlar kardeştir”.. “Bebeklerin Ulusu Yok” adlı bir şiirin yazarını, kitaplarından birinin adı “Kimliğim: İnsan” olan bir şair ve yazarı hedef alarak söyleniyorsa bunlar, yapılan şey yakışıksızdan da öte, ayıptır. 1 Mayıs tarihli gazetemizdeki bir haberin “ ‘Soykırım Olmadı’ Bildirisi” başlığıyla sunulmasının “yakışıksızlığı” konusunda ayrıca yazacağım… H Saray’a çıkan işçi de var umhurbaşkanlığı Sarayı’nda çeşitli sektörlerden gelen işçileri kabul eden Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Taksim’de kutlama yapmak isteyenleri eleştirdi. Erdoğan, “Taksim ısrarını yanlış ve maksatlı buluyorum. Hiç kimse kusura bakmasın, birilerinin keyfi için tüm İstanbul halkının hukukunu kimseye çiğnetmeyiz” dedi. Muhalefetin seçim vaatlerinde asgari ücreti açık artırmaya çıkarmalarını eleştiren Erdoğan, “devletin belirlediği” tutarı hatırlamayınca “herhalde 1000 lira” dedi. İşçi temsilcilerine hitaben konuşan Erdoğan, 1977’de Taksim Meydanı’nda yaşananları bildiklerini ve saygı duyduklarını söyledi. Taksim Meydanı’nın miting yapmaya uygun olmadığını, ısrarın yanlış ve maksatlı olduğunu savunan Erdoğan, “Taksim’de miting yapmak demek o gün İstanbul’u felç etmek demektir. Bir de güvenlik sorunu var. Biz bu ülkede birbirimizi sevmek zorundayız. Hiç kimse kusura bakmasın, birilerinin keyfi için tüm İstanbul halkının hukukunu kimseye çiğnetmeyiz” diye konuştu. Seçim vaatleri arasında yer alan asgari ücretin açık artırmaya döndüğünü anlatan Erdoğan, “Bu rekabete bakınca herhalde en fazla oyu 5 bin diyen alacaktır, değil mi? Bunlar as Cumhurbaşkanı Erdoğan, çeşitli sektörlerden işçi temsilcilerini Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda kabul etti. Erdoğan, asgari ücret konusunda muhalefeti eleştirdi ama miktarı hatırlayamadı C ‘Uygun değil’ Çeşitli sektörlerden işçi temsilcilerini kabul eden Cumhurbaşkanı Erdoğan Taksim’de kutlama yapmak isteyenleri eleştirdi. gari ücretin ne olduğunun farkında değiller” dedi. Devletin belirlediği bir asgari ücret olduğunu belirten ve “Bunlar asgari ücreti bilmiyor herhalde” diyen Erdoğan, kendisi de bir türlü rakamı tam hatırlayamadı. Kısa süreli karıştırdığı notlarında da asgari ücreti bulamayan Erdoğan, bunun üzerine “herhalde bin lira” diye konuştu. Erdoğan, ABD’de siyahlara yönelik polis şiddeti ile meydana gelen eylemleri Gezi Parkı protestolarıyla kıyasladı. Gezi sırasında Türkiye’yi eleştiren ülkelere seslenen Erdoğan, “Ferguson ve Baltimore’dakiler insan değil mi? Dertleri demokrasi değil. Mısır’da 2 bin idam kararı verildi, ses yok” dedi. Erdoğan, paralel yapılanma konusunda, “Bu paralel ihanet çetesi, bölücü örgütle el ele vermiş yeni planlar peşinde koşuyor. Medyalarında bölücü örgütün güdümündeki partiyi adeta yere göğe sığdıramıyorlar. Arka kapılardan girip görüşmeler yapıyorlar. Muhtemelen seçimleri manipüle etmeye yönelik kirli tezgâhlar kuruyorlar” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “hatırlayamadığı” asgari ücret halen net 949 lira. Yılın ikinci 6 ayında yani Temmuz’dan itibaren geçerli olacak asgari ücret ise net bin lira. Türkiye Odalar Borsalar ve Birliği Şeref Belgesi ve Plaket töreninde de konuşan Erdoğan, İstanbul’da yapımı süren 3. Havalimanının “birileri tarafından engellenmeye” çalışıldığını belirterek “Engelleyemeyeceksin. Biz orayı söke söke bitireceğiz. Biz geldiğimizde Sabiha Gökçen çalışmıyordu. Atatürk Havalimanı yetmiyor. Yeri geliyor yukarıda dolaşıp duruyoruz” dedi. Erdoğan, işadamlarına, “Terörden korkmayacaksınız” mesajı verdi. İş adamlarına “lütfen daha çok yatırım yapın” diyen Erdoğan, “Daha çok kazanın ve halkayı büyütün. Tuzakları ancak böyle aşabiliriz. Sizleri yeni Türkiye yolunda birlikte yürümeye davet ediyorum. Ülkemiz yeni bir yol ayrımına giriyor” diye konuştu. Erdoğan, “İstikrar ve güven Bu iki sihirli kavram.. İstikrar yoksa kalkınma olmaz. Eski Türkiye tüm kurumları, tüm alışkanlıklarıyla artık miadını doldurdu” diye konuştu. Türk lirasından “6 sıfır” atılmasını hatırlatan Erdoğan, “1 milyona tuvalete giderken 1 liraya gider hale geldik. Hey gidi günler hey” dedi. l ANKARA ‘Söke söke bitiririz’ 949 lira... Erdoğan Diyarbakır’da Gül, Davutoğlu’nu yalanladı Kışanak’la görüşecek 2013’te Gülen’le görüşmesini sonradan öğrenmiş MAHMUT LICALI Ç özüm süreciyle ilgili yaptığı olumsuz açıklamalar nedeniyle süreçte kırılmaya neden olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün Diyarbakır’a gidiyor. “Kürt sorunu yok” ve “Süreçte ortada masa yok” açıklamasıyla hükümetle ters düşen açıklamalar yapan Erdoğan’ın bugün Diyarbakır’da vereceği mesajlar önem taşıyor. Süreçte kırılmanın kamuoyuna yansımasının ardından Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı sıfatıyla ilk kez yapacağı Diyarbakır ziyarette, DBP’li Gültan Kışanak’ın başkanı olduğu Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ni ziyareti bekleniyor. Erdoğan, Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni’nin Kışanak’ı ziyaretini, “Niye arka kapıdan giriyorsun” diye eleştirmişti. . Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu’nun Dışişleri Bakanı olduğu dönemde, 2013 yılında Fethullah Gülen ile görüşmesini sonradan öğrendiğini açıkladı. Azerbaycan’da düzenlenen 3. Küresel Açık Toplumlar Forumu’na katılan Abdullah Gül, Türkiye’ye döndü. Atatürk Havalimanı VIP Salonu’nda gazetecilerin sorularını yanıtlayan Gül,“Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun bir açıklaması oldu. 2013 senesinde Fethullah Gülen’i ziyaret ettiğini ve bu konuda da sizin izniniz ve gö 11 rüşünüzün alındığını söyledi. Buna ilişkin neler söyleyebilirsiniz?” sorusu üzerine, “Benimle ilgili kısmında bir yanlışlık var. Ben sonradan öğrenmiştim” yanıtını verdi. Azerbaycan gezisi hakkında da bilgi veren Abdullah Gül, “Bakü’de bir uluslararası konferansta konuşma yaptım. Ayrıca Azerbaycan Diplomasi Akademisi’nde de yine bir konuşma yapıp, orada bir fahri doktora verdiler. Ayrıca bazı temaslarda bulundum” dedi. l İSTANBUL / DHA ‘Allah Türkçe bilmiyor mu’ davası Demirtaş’ın Kürtçe çıkışı Âşık Mahzuni’yi hatırlattı MİYASE İLKNUR FALAN FİLAN CUMARTESİ 23:00’DE tv.cnnturk.com/falanfilan twitter.com/mehmeturgut Mehmet Turgut ile Hep işlerini konuşturdu, artık konuklarını konuşturacak. DP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, önceki gece TV’de Diyanet’i eleştirerek, “Diyanet, Türkçe dışında hutbe veremezsin diyor. Niye Allah, Kürtçe bilmiyor mu?” dedi. Benzer bir tartışma, 1970’li yıllarda “Ey Arapça okuyanlar Allah Türkçe bilmiyor mu?” sözleriyle bir eser yapıp plağa okuyunca hakkında dava açılan Âşık Mahzuni’yi hatırlattı. Mahzuni, “Getirin Tanrı’yı benden şikâyetçiyse cezama razıyım” deyince dava düşmüştü. İşte o davanın öyküsü: H 17 Mayıs’ta ölümünün 13. yılında törenlerle anılacak ünlü ozan Âşık Mahzuni Şerif’in 1973 yılında sözlerini yazıp bestelediği “Ey Arapça, Allah Türkçe Bilmiyor mu/ İngilizce Fransızca bize hakka hitap olmuyor mu?” eserin plağı çıkınca, işgüzar bir savcı dava açtı. Savcı, “Mahzuni Şerif, bu eseriyle Allah’a insana özgü sıfatlar yakıştırarak müşahhas kılıyor” diyerek dine hakaretle suçladı. Davanın ilk duruşmasına Mahzuni Şerif, kendini şöyle savundu: “Hukukta avukatlık, mazlumun hakkını savunan bir temsilcidir. Savcı bize Al lah adına dava açtığına göre burda Tanrı müvekkil durumundadır, savcı avukat durumundadır. Halbuki asıl sayın savcı Allah’ı küçültüyor. Tanrı, bu durumda kendi hakkını kullanmıyor, avukata devrediyor. O zaman yüzleştirme istiyorum. Getirin Tanrı’yı benden şikâyetçiyse, ben de hakkıma razıyım.” Bu savunma üzerine mahkeme, Âşık Mahzuni Şerif‘in aklı dengesinin yerinde olup olmadığına dair rapor istedi. Akıl sağlığı yerinde raporu gelmesine rağmen ikinci duruşmada beraat etti. ‘Hadi kuzum benim gerekeni yapacağız’ Bilecik merkez Gazipaşa Mahallesi Gülistan Sokak üzerinde bulunan HDP binasına önceki akşam partili gençlerce bayrak asıldı. Bina önünde toplanan bir grup “Burası Türkiye”, “Ya sev ya terk et”, “Ne mutlu Türküm diyene” sloganları attı. Gruba hitaben konuşan Bilecik İl Emniyet Müdürü Ali Ekber Bektaş “Yavrum, çocuklar bakın, hadi kuzum benim, biz gereğini yapacağız. Sizin duygularınızı anlıyorum siz de bizleri anlayın” dedi. Grup, İstiklal Marşı’nı okuduktan sonra dağıldı. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle