18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 31 Mart 2015 EDİTÖR: ŞEHRİBAN KIRAÇ TASARIM: BARIŞ AKTAŞ Ekonomiye güven kalmadı İmalat, hizmet, perakende ticaret ve inşaattaki düşüşler, ekonomik güven endeksini bir önceki aya göre yüzde 15.4 geriletti. konomik güven endeksi martta bir önceki aya göre yüzde 15.4 oranında azalarak 88.50 değerinden 74.85 değerine düştü. Ekonomik güven endeksindeki azalma; tüketici, reel kesim (imalat sanayi), hizmet, perakende ticaret ve inşaat sektörü güven endekslerindeki düşüşlerden kaynaklandı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), mart ayı ekonomik güven endeksini açıkladı. Tüketici güven endeksi, martta yüzde 5.4 oranında azalarak 68.06 değerinden 64.39 değerine geriledi. Reel kesim güven endeksi, bir önceki aya göre yüzde 3 azaldı; şubat ayında 104 olan endeks mart ayında 100.90 değerine düştü. Hizmet sektörü güven endeksi yüzde 0.7 oranında azalarak 101.96 değerinden 101.25 değerine düştü. Perakende ticaret sektörü güven endeksi ise bir önceki aya göre yüzde 0.4 oranında azaldı; şubatta 103.40 olan endeks mart ayında 102.97 değerine düştü. İnşaat sektörü güven endeksi mart ayında şubat ayına göre düşüş gösterdi. İnşaat sektörü güven endeksi bir önceki aya göre yüzde 1.6 oranında azalarak 83.67 değerine düştü. CHP Genel Başkan Yardımcısı Selin Sayek Böke, reel kesimde meydana gelen güven kaybının mevcut iktidarın uyguladığı ekonomik politikalardan kaynaklandığını belirterek, “Türkiye’de iş yapmayan bir iktidar ekonomi 9 E olduğu için artık güven duyulmayan bir ülke var” dedi. Güven endeksinin düşmesini “ekonomide alarm zillerinin çaldığı” anlamına geldiğini vurgulayan Böke, tablonun ekonomik faaliyetlere dair Türkiye’deki ümitsizliği ortaya koyduğuna işaret etti. Böke, gü vensizlik ve belirsizliğin yatırımların azalmasına neden olduğuna işaret ederek “Hem faizin hem dövizin artmasına sebep olan bu güvensiz ortam, doğrudan vatandaşın cebini etkiliyor. Vatandaşı bu sarmaldan kurtaracak tüm ekonomik tedbirleri programımıza aldık. Türkiye 8 Haziran günü, tüm bu olumsuz tablodan kurtulacak” değerlendirmesini yaptı. ürk sanayicilerinin temsilcisi Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), sanayinin güç kaybettiği, sanayicinin de tedirgin olduğu yolunda uyarıda bulundu. TİSK, mart ayı Ekonomi Bülteni’nde, sanayi üretiminin ocakta son 4 yıllık dönemde ilk kez olmak üzere düşüş kaydettiğine, ciroların ve kapasite kullanımının da gerilediğine dikkat çekerek, “Ekonomide durgunluk ve güvensizlik işaretleri arttı” tespitini yaptı. Bültende, ocakta sanayi üretiminin aylık bazda yüzde 1.4, yıllık bazda ise yüzde 2.2 azaldığına işaret edildi. Sanayide ciroların da ocakta gerilediği belirtilen bültende, “Ciro kaybı aylık bazda yüzde 4.9, yıllık bazda ise yüzde 5.6 oldu. İmalat sanayiinde kapasite kullanım oranı da mart ayı itibarıyla aylık bazda 0.4 puan, yıllık bazda 0.7 puan düşerek yüzde 72.4’e indi” denildi. Bültende, açıklanan verilerin, ilk çeyrek büyümesi açısından ümit vermediği de vurgulandı. Bültende yer alan değerlendirmede, Ocak 2015 itibarıyla 2002’ye göre kısa vadeli dış borç stokunun 16 milyar dolardan 133 milyar dolara yükseldiği yolunda uzun vadeli bir tespit de yapılarak, “Tasarruf oranı azalan Türkiye, büyümesini bu yolla finanse etti” ifadesi kullanıldı. Sanayicinin tedirgin olduğu ifade edilen bültende, “Tüm bu verilerden, sanayinin güç kaybettiği ve 2015’in ilk çeyreğindeki büyüme açısından ümit vermediği anlaşılmaktadır” denildi. TİSK: Sanayi güç kaybetti sanayici tedirgin T IrkDin Kuralsız Savaşları Kıskacı... mperyalizm, tek kutuplu dünyanın insana aykırı, vahşi, kuralsız piyasalar sömürü düzenini pek sevdi... Siyasi gücü elinde tutan merkez ülkeler, çokuluslu tekellerin çıkarları adına, insan haklarının olmazsa olmaz ilkeleriyle oynamayı, özgürlükayrımcılık sınırlarının medyatik algılanmalarını çarpıtarak, milyarlarca dünyalıyı hızla yoksullaştıran, yoksunlaştıran, ırkdin her türden alt kimlik ayrımcılığının kışkırtıldığı içbölgesel savaşlar, parçalanmalar kaosu, bataklığında, sistemin acımasızlığı ile atbaşı hızlanan, devleşen krizlerinden, güç odaklarının en az zararla sıyrılmaları sağlandı... Dünya, insanlık, giderek daha çok dünyalıyı, ülkeyi ateş topunun içine alan, doğayı, insanlığı, dünyanın geleceğini tehdit eden bir kaosun, vahşet boyutları katlanan kuralsız savaşların kıskacında kaldı... Türkiye, İktidarlarının, 13 yıllık icraatlarıyla, İslam dünyası, Ortadoğu’yu yöneten olma sevdasında; ülke, bölge, dış poltika değerlerimizi, Cumhuriyet kazanımlarını, evrensel ilkeleri yok sayarak, izlediği laikliğe de aykırı siyasal İslamcı, tek mezhep ağırlıklı taraf olma politikaları ile, komşularının tümü ve pek çok ülke ile çatışmacı konuma düşmekle kalmadı. Sınırlarımızı yalayan kanlı iç savaşlar bataklığının ateşinden, şimdiden en ağır bedelleri ödeyen ülke konumuna düştü... ABD’nin Irak işgaline doğrudan destek verme sözü ile yıldızı parlayan AKP’nin iktidara gelişinin ilk yıllarında, dünyanın düzen çarklarının işleyişinde, savaşlar bataklığına bulaşmamış gelişmekte olan ülkeler için sistemin rüzgârlarının arkadan destekli esmesi söz konusuydu. Daha açık bir anlatımla ABD odaklı radikal İslam ağırlıklı terörle savaş; Afganistan, Irak işgalleri, emperyal düzenin öngörüleri ile ters gelişmeleri üretmişti... HHH Enerji yataklarının çokuluslu tekkellere teslim edilişi, işgal edilen ülkeler ve komşularında patlayan ırklar, mezhepler eksenli iç savaşlar, terör bataklığında paylaşılamayacağı varsayılan savaş ganimetlerinin getirisini hızla dibe çekmiş, kanlı petrolün öngörülemeyen yükselişi ile istenmeyen ülkelerin petrol zengini olmaları, dünya dengelerinin değişmesini getirmişti. AB’nin günümüzde de durdurulamayan güç kayıpları en hafifi, Rusya, İran, Çin, Şanghay güç ittifaklarının büyümesi, ABD’nin de dönem ekonomik krizinden pay almasını üretmişti. Uzatmadan, piyasalar düzeninde Türkiye içinde savaşlar, parçalanmalar dışında kalmış gelişmekte olan ülkelere piyasalar düzeninin kuralları içinde sıcak paradan anlamlı paylar akışı oldu. İktidarları bölge içindeki rolleriyle de bağlantılı kayırımcı piyasalar düzeni içindeki bu büyümeyi hovarda mirasçı gibi kalıcı yatırımlardan uzakta, kurnaz tüccar örneği, ayırımcı siyasal İslamcı, hukuksuz, kuralsız, sivil diktatoryal büyümesinin aracı olarak kullandı. Üstüne emperyal çıkarlar adına kurnaz, dalkavukçu desteklerin tuzağında, kendini dev aynasında görerek, İslam dünyası, Ortadoğu liderliğinde, ayırımcı, mezhepçi politikaları ile, pot üstüne pot içerikli dış politika zikzakları çizdi... Arap baharlarının ABD odaklı ülkelerin zikzakları, tutarsızlıklarına ödettiği bedellerin çok daha ağırları Türkiye’nin payına düştü. Sonuçta Türkiye eksikli de olsa tek laik, demokratik Cumhuriyet olarak, İslam dünyasına yönelik ilkeli, tarafsız duruşları ile sevilmese de, bedel ödeyen ülke olmama, barış ilişkilerini sürdürebilme ayrıcalığını yitirdi. Türkiye’nin taraflı olarak İslam dünyasının iç savaşları, ırklar, mezhep çatışmalarına bulaşması, liderlik taslaması, tepkileri besledi... Libya, Mısır, hele de Suriye, Irak’ın dağılmasında, Sünnilerden yana apaçık ayırımcı duruşu, dahası terör örgütleri ile de gereken sınırların konmaması tuz biber oldu. Şimdi Yemen operasyonu ile yeni bir çıban oluştu... E Alp Gürkan’ın sahibi olduğu madende geçen yıl mayısta 301 madenci hayatını kaybetmişti. 2015 düşe kalka yol alınacak bir yıl Hisarcıklıoğlu, Türkiye ekonomisi için 2015 yılındaki riskleri, Fed’in alacağı faiz kararı, çevre coğrafyalardaki karışıklıklar ve genel seçime kadar yaşanacak süreç olarak sıraladı. ürkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu 2015’in, Türkiye’nin son yıllarda üst üste düşen büyüme oranları, yaşanacak seçim ve çevre bölgelerdeki karışıklar nedeniyle düşe kalka yoluna devam edeceği bir yıl olacağını dile getirdi. Hisarcıklıoğlu, Ekonomi Gazetecileri Derneği’nin (EGD) bu yıl 11’incisini düzenlediği Kartepe Ekonomi Zirvesi’nde, “Dünyada ve Türkiye’de Ekonomik Görünüm” başlıklı bir sunum yaptı. T Soma Holding’in patronu Alp Gürkan’ın taşınmazları satışa çıktı asarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF), işadamı Korkmaz Yiğit’ten olan alacakları nedeniyle mallarına tedbir koyduğu Soma Holding’in patronu Alp Gürkan’a ait gayrimenkulleri satışa çıkardı. Satışa konulan mülklerin toplam değeri 36 milyon TL. Soma’da geçen yıl mayıs ayında 301 işçinin hayatını kaybettiği madenin sahibi olan Gürkan’ın mallarına TMSF tarafından tedbir kararı konulmuştu. Kararın gerekçesini, Korkmaz Yiğit’in TMSF’den mal kaçırdığı suçlamasıyla açılan davadaki belgeler oluşturdu. Satışa çıkarılan konutlardan biri İstanbul Ortaköy’de ve binanın toplam değeri 34 milyon TL’den fazla. Gürkan’a ait 1 milyon 640 T bin TL değerindeki, Spine Tower’da bulunan daire ile Tarabya’da bulunan, yarı hisse için 460 bin TL değer biçilen gayri menkul de satışa konuldu. Satış ihalesi 20 Nisan’da TMSF binasında yapılacak. Zayıf sinyal Satışa konulanlar arasında işadamı Kemal Gülman’a ait gayri menkuller de var. Tuzla’da bulunan 28 bin metrekarelik arsa için 28 milyon lira, Gebze Balçık köyünde bulunan 227 bin 161 metrekarelik arsa için de 49 milyon 975 bin TL değer biçildi. Gülman’a ait olan diğer 6 ayrı arsa konumundaki gayrimenkul için ise toplam 13 milyon lira değer biçildi. Gülman’ın gayrimenkulleri de satışta Avrupa’da beklenen parasal genişleme, petrol fiyatlarındaki gerileme ve açıklanan yapısal dönüşüm programlarının ise Türkiye için fırsat oluşturduğunu dile getiren Hisarcıklıoğlu, iş dünyası temsilcileri arasında yaptıkları bir ankette, yapısal dönüşüm programlarını destekleme oranının yüzde 55.6 çıktığını aktardı. “2015 genel olarak düşe kalka yol alaca ğımız bir yıl olacak” diyen Hisarcıklıoğlu, “Ama biz iyimser yaklaşıyoruz. Türkiye ekonomisi 2014’te büyümede yüzde 3’ü yakalar inşallah. 2015 için, ilk çeyrekteki öncü rakamlarda büyüme için zayıf sinyaller var. Net ihracat bu dönemde büyümeye katkı vermiyor. Büyümenin iç talebe dayalı olarak olacağını görüyoruz. Zaman zaman aksama olsa da Türkiye ekonomisi büyümeye devam ediyor. İşsizlik hâlâ Türkiye için önemli bir sorun. Ekonominin lokomotifi inşaat sektöründe de 2014’te yapı ruhsatı sayısında, konut satışında ve yabancılara konut satışında artış var. Sanayi sektörü de 2014’te yüzde 3.6 büyüdü” açıklamasını yaptı. Hisarcıklıoğlu karekodlu çeklerin yakında piyasaya gireceğini belirterek “Çek üzerindeki karekod cep telefonundan okutulduğu zaman müşterinin çek endeks puanı çıkacak” dedi. l Ekonomi Servisi Rifat Hisarcıklıoğlu Yeni bir model şart Hisarcıklıoğlu, Türkiye’nin teknolojik dönüşüm, kadınların işgücüne katılımı ve girişimciliğe odaklanan yeni ekonomi modeline ihtiyacı olduğunu vurguladı. Hisarcıklıoğlu şöyle konuştu: l Yeni hikâyede en önemli bileşen yüksek teknoloji olmalı. En hızlı büyüyen 100 şirket içinde yazılım ve bilişim teknolojileri şirketlerinin sayısı ABD’de 60, Türkiye’de 21. l Türkiye orta gelir tuzağının içine düştü. Artık yeni reform yapma zamanı. l Kötü niyetli bazı işletmeler iflas erteleme alıyor. Paranı alamıyorsun; bekle ki ne zaman iflas ertelemeyi kaldırtabilirsen... l En zengin bölge ile en fakir bölge arasında tam 4 kat fark var. Adabank ile Türkbank’a talip çıktı TMSF’nin satışa çıkardığı Adabank’a 21 yaşındaki genç finansçı Alp Sevimlisoy’un sahibi olduğu Londra merkezli Asthenius Capital, yabancı bir bankayla birlikte talip oldu. Adabank’ın satın alınması durumunda yeni bankanın adının “Sev Bank” olacağı konuşuluyor. Adabank, 2003 yılından bu yana 6 kez ihalesi yapılmasına rağmen satılamadı. Önyeterlilik için son başvuru tarihi 21 Mayıs’a, son teklif verme tarihi 25 Mayıs’a uzatılmıştı. Asthenius ve yabancı ortağı Adabank’ın yanı sıra Türk Ticaret Bankası’nın (Türkbank) satışıyla da ilgileniyor. Körfez bölgesinden bazı bankaların da Türkbank satışını gündemlerine aldıkları belirtiliyor. l Ekonomi Servisi Suzan Sabancı Dinçer: Tasarruf oranları artmalı Suzan Sabancı Dinçer kbank Yönetim Kurulu Başkanı ve Murahhas Üye Suzan Sabancı Dinçer, Türkiye’nin sağlıklı büyümesi için, bireylerin tasarruf oranlarını artırmak gerektiğini söyledi. Dinçer, kredi büyüme oranları yükselirken tasarruf oranlarının azaldığını, 1990’larda yüzde 23.5 Deflasyon en büyük potansiyel risk Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, niceliksel gevşemeye rağmen Avro Bölgesi’nde deflasyonun radarlarındaki en büyük risk olduğunu açıkladı. Açıklamada, gelişmekte olan piyasaların, öncelikle Çin’deki yapısal düzenlemeler, ayrıca Rusya ve Brezilya’daki resesyon nedeniyle artan baskıyla karşı karşıya olduğu, güçlü dolar ve yüksek faiz oranlarının zayıf noktaları ortaya çıkarabileceği belirtildi. A düzeyinde seyreden tasarruf oranının yüzde 1214’lere kadar gerilediğini belirtti. The Banker dergisine konuşan Dinçer, “Petrol fiyatlarındaki düşüş Türkiye için beklenmedik ama olumlu bir gelişme. Ancak uzun vadede büyüme tasarruf oranlarının artmasına bağlı” dedi. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle