25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 31 Mart 2015 KULTUR EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK Foto muhabiri Bülent Kılıç, Kadir Has’ta World Press 2014’te iki dalda birden ödül alan Agence FrancePresse (AFP) Türkiye Fotoğrafçısı Bülent Kılıç, Kadir Has Üniversitesi Fotoğraf Kulübü’nce düzenlenen “Fotoğraf Konuşmaları” etkinliğine konuk olacak. Kılıç’ın “Şiddet, Haber ve Fotoğraf” başlıklı sunumu bugün saat 12.00’de üniversitenin Cibali Salonu’nda izlenebilir. 19 W. Shakespeare’in ‘Macbeth’i Bozkurt Kuruç’un rejisiyle Ankara Devlet Tiyatrosu’nda yeni dönemde de sürüyor li ayrıntılarla üç boyutluluğa taşıdığı, karakterdeki yoğunluğun olayları vurucu ve anlamlı kıldığı, simetrik düzendeki söz dizileriyle oyunu baştan sona sarıp sarmalayan bir müzik yapıtı gibi biçimlendirilmiştir. Pek çok ‘solo’ ya da ‘ikili sahne’, bir operanın ünlü aryaları gibi, yapıtın ‘olmazsa olmazı’dır. Ne yazık ki, yönetmen Kuruç, metni kısaltmıştır. Böylece olay dizisi ön düzeye geçirilmiş, bu arada oyunun ünlü ‘solo’ aryalarını ve ‘düet’lerini hazırlayan sahnelerin ağırlığı yok olmuş, Shakespeare’in bestesinin akışı bozulmuştur. Dahası, vurgu noktalarını yitiren sahne metninin ikinci bölümü iyice sarkmıştır. Shakespeare’le dans zordur... A Oyunu sarıp sarmalayan bir ‘yorum’ olmayışı, öteki oyuncuları da sahnede sallantıda bırakmış, geriye Shakespeare’in yarattığının derinliğine inememiş, izleyeni sarsmayan bir ‘İnsan’ Macbeth gösteri kalmış. Macbeth’i yorumlayan usta oyuncu Sinan Pekinton, ilk aşamada yiğit ve sağduyulu ‘insan’ Macbeth’i başarıyla sunarken, kesilen metindeki dengelerin kayması nedeniyle, bir türlü ‘canavar’ Macbeth’e geçiş yapamamakta, böylece oyun sonunda ‘insan’ kimliğine bir kez daha dönüşü yeterince vurgulanmamaktadır. Kocasının mutluluğu adına Macbeth’e ilk cinayetinde yol gösterici olan Lady Macbeth, oyunun başında, hiç tanımadığı erkekler dünyasının vahşetini benimseme çabasındaki, pratik zekâsı olan ama ‘ileri görüşlü olmayan’ bir kadındır. Lady’nin bu aşamadaki duruşunu başarıyla yorumlayan İpek Çeken, kadıncağızın geç gelen vicdan azabıyla kıvrandığı, ölmezden önceki değişim aşamasında yansıması gereken ‘pathos’a (burukluğa) uzak düşmekte, ne yazık ki en baştaki oyununu yinelemektedir. Oyunu sarıp sarmalayan bir ‘yorum’ olmayışı, öteki oyuncuları da sahnede sallantıda bırakmış, geriye Shakespeare’in yarattığının derinliğine inememiş, izleyeni sarsmayan bir gösteri kalmıştır. nkara Devlet Tiyatrosu’nun Shakespeare’in doğumunun 450. yılı için sahnelediği ‘Macbeth’ yeni dönemde de sürüyor. Yapım, Orhan Burian’ın çevirisi, Bozkurt Kuruç’un rejisi, Güven Öktem’in dekor, Gül Emre’nin giysi, Zeynel Işık’ın ışık, Can Atilla’nın müzik tasarımı ile oluşturulmuş. Siyasal erke ulaşmak da zordur, kazanılmış erki korumak da. Güç sahibi olan, ülke yönetiminde kurduğu ‘duyarlı denge’leri koruyabilmelidir. Toplumsal tarih ve edebiyat yapıtları ‘duyarlı denge’nin bozulduğu anlarda, güç sahibi kişinin nasıl tepetaklak olduğunu, onun gücüne bağımlı olanları da nasıl tepetaklak ettiğini gösterir. Başka güçlerin etkisini küçümseyerek kendini ‘Tanrı’ sayma noktasına gelmiş kişi, artık gücünün doruğunda değil, ‘zaaf’ın başlangıcındadır. Shakespeare, sıradan bir ölümlü olduğunu unutan güç tutkunlarına yaman bir bedel ödetir. Antik AŞ tarafından 12 Nisan’da düzenlenecek müzayedede Sami Yetik’in yapıtı satışa çıkacak alil Paşa, Sami Yetik, Hoca Ali Rıza, Hikmet Onat ve Feyhaman Duran, Şevket Dağ gibi Türk resminin önemli ustalarının eserleri 12 Nisan’da yapılacak müzayedede satışa sunulacak. Antik AŞ tarafından düzenlenecek müzayedede asker ressamlarımızdan Sami Yetik’in 1917 imzalı “Milli Mücadele” konulu tablosu da yer alacak. Askerler, efeler ve süvarileri betimleyen, ‘Milli Mücadele’ H eski Türkçe imzalı ve 106x175 cm ebadındaki tablo 550 bin TL açılış fiyatıyla müzayedede olacak. Nazmi Ziya’nın 19101925 yılları arasına tarihlenen üç önemli eseri, Halil Paşa’nın fırçasından “Şakayıklar”, Hikmet Onat’ın “İstanbul” konulu çalışmaları, Şevket Dağ’ın ustalık dönemi eserlerinden interiorler’in yanı sıra müzayedede Osmanlı tuğralı gümüşler ve Beykoz koleksiyonu, hatlar, fermanlar ve Hilyei Şerife’ler de satışa sunulacak. l Kültür Servisi İskoçya’nın en yiğit beyi... Shakespeare oyunları toplumsal ve evrensel düzenin bozulduğu her tarihsel dönem içinde geçerlidir. Kimi Shakespeare trajedilerinde olduğu gibi, erke ulaşmış insanoğlu kendisine sınırsız haklar tanır. Ne ki toplum ve dünya düzenini, dahası, doğa düzenini de altüst ettiği için sonunda yenik düşer.’ Macbeth İskoçya’nın en yiğit, en güçlü beylerindendir. Ülke dışından destekli bir iç savaşı bastırmada gösterdiği yetkinlik nedeniyle krallığa en yakın aday olduğunu bilir. Ne ki Kral Duncan kendi oğlunu tahta varis ilan eder. Ölesiye istediği ve hak ettiği ‘erk’e uzak düşmeyi kabullenemeyen Macbeth, canavarca bir eyleme girdiğini bile bile, aynı zamanda akrabası olan kralını, şatosunda konuk ettiği bir gece, ‘faili meçhul’ süsü vererek öldürür. Kral’ın oğullarının kendi başlarını kurtarmak için ülke dışına kaçmalarıyla taht Macbeth’e kalır. Önceleri çevresini aldatmayı başaran bu bir zamanların dürüst kahramanı, ele geçirdiğ siyasal gücü yitirme korkusu içinde, kendisine karşı olduğunu düşündüğü tüm odakları canavarca ortadan kaldırma eylemine girer. İskoçya kana bulanmış, yeni bir iç savaşın eşiğine gelmiştir. Sevgili Lady Macbeth’ini yitirdiği ve herkes tarafından terkedildiği noktada, Macbeth kendisini içine soktuğu karabasandan uyanarak sıradan bir ‘insan’ olduğunu anımsar. Ne ki ölüm kapıdadır. Onun yükselme tutkusunun bedelini tüm toplum ödemiştir. ‘Macbeth’ trajedisi, bir yanıyla, şiddete, vahşete bulanmış insanlık tarihinden ders almayışın neden olduğu toplumsalevrensel yıkımı, öteki yanıyla da, tutkular dünyasında ‘insan kalma’nın vazgeçilmez zorunluluğunu dile getirir. Yapıt, dramatik durumun ‘söz’ ve ‘görüntü’ ile baştan sona denetlendiği, şiirin içerdiği derinliğin karakteri incelik Zorlu’daki hayalet ‘The Phantom of the Opera’ 7 Nisan 17 Mayıs arasında izlenebilir roadway müzikali “The Phantom of the Opera” (Operadaki Hayalet) 7 Nisan17 Mayıs tarihlerinde Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde izlenebilecek. 150 kişilik ekibin görev üstleneceği müzikalde, 160 tonluk dekor 281 mumla desteklenecek. İngiliz besteci Sir Andrew Lloyd Webber’in ölümsüz eseri “The Phantom of the Opera”, Paris Operası’nda hayalet olarak tanınan, yüzü ileri derecede deforme olmuş bir müzik dâhisinin, yetenekli ve güzel Soprano Christine’e olan saplantılı aşkını konu alıyor. l Kültür Servisi B BİR DAKİKA... lNijeryalı davulcu, besteci ve söz yazarı Tony Allen, 2 Nisan Perşembe akşamı Babylon’da sahneye çıkıyor. lKarikatürist Necati Abacı’nın, “Sanat İnsanları”ndan bir seçme sergisi Schneidertempel Seramiğin ‘Seyir Defteri’ Seramik sanatçısı Beril Anılanmert “Seyir Defteri” adlı sergisiyle Saint Benoit Lisesi galerisinde sanatseverlerin karşısına çıkıyor. Sanatçının sanat yaşamı boyunca ortaya koyduğu birçok eserin yer alacağı sergi bugün başlayıp 25 Nisan’a kadar devam edecek. ABD, Çek Cumhuriyeti, Japonya, Kore ve İsviçre gibi ülkelerde de sergiler açan sanatçının sergisi Frankofoni Festivali kapsamında gerçekleştiriliyor.l Kültür Servisi Sanat Merkezi’nde 217 Nisan tarihleri arasında görülebilir. lÇanakkale Savaşı’nın 100’üncü yılında Çanakkale deniz savaşları ve Çanakkale kara savaşları ile ilgili 2 sergi 20 Eylül’e kadar Rahmi M. Koç Müzesi’nde görülebilir. Bakanlık Moore’u beğenmedi Ünlü oyuncu Julianne Moore’un ‘Türkiye’nin tanıtım yüzü’ olacağı duyurulmuştu ürkiye’nin tanıtım filminde rol alan ünlü oyuncu Julianne Moore’un performansının, Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkililerince beğenilmediği öğrenildi. Moore, geçen 22 Şubat’ta düzenlenen 87. Oscar Ödülleri’nde “Beni Unutma” filmindeki başarısıyla en iyi kadın oyuncu ödülüne değer görülmüştü. Iconisus & I Mean It firmasınca çekilen filme bakanlığın neden itiraz ettiği açıklanmazken, Hürriyet’in haberine göre, bakanlık Moore’un performansını yeterli bulmadı. 51. Kütüphaneler Haftası’nda, Türkiye’de 3 kütüphaneye 1 kütüphaneci düşüyor Kutlanacak bir şey yok... B su açıldı. Kütüphaneciler çalışma için kadro beklerken, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı, 122’si kapalı olan, 1118 halk kütüphanesinde sadece 353 kütüphanecilik/ bilgi ve belge yönetimi bölümü mezunu personel çalışıyor. Türkiye’de üç kütüphaneye bir kütüphaneci düşüyor. l Milli Eğitim’de kütüphaneci yok Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı eğitim kurumlarında, 2013 TÜİK verilerine göre sayısal olarak 27 bin 449 okul kütüphanesi var. Okul sayısının yanında çok düşük kalan bu rakamın nedenlerinden biri, 4+4+4 eğitim modeline geçildiği süreçte, olduğu iddia edilen kütüphanelerin çoğunun derslik yapılması. Bazı okullarda kütüphane T Firma yöneticisi Emrah Yücel, geçen yıl filmin setinden Julianne Moore’un görüntülerini paylaşırken, sanatçının “Türkiye’nin tanıtım yüzü” olacağını duyurmuştu. Moore, tanıtım filminde, çocukluğunda Türkiye’ye gelmiş bir turisti canlandırıyor ve uçakta, geçmişe dönüşlerle o seyahatleri hatırlıyordu. Yaklaşık 34 milyon dolar bütçesi olan projenin iptali ile firmanın 1 milyon 500 bin dolar zarar ettiği belirtiliyor. l Kültür Servisi u yıl 30 Mart5 Nisan tarihleri arasında kutlanan 51. Kütüphaneler Haftası’nda, alanın uzmanları, Türkiye’de “kutlanacak bir tablonun” olmadığını dile getiriyor. Okul Kütüphanecileri Derneği Başkanı ve Türk Kütüphaneciler Derneği Genel Başkan Yardımcısı Aydın İleri’nin yaptığı açıklamaya göre, “Türkiye hâlâ kütüphane yoksulu, mevcut kütüphanelerimiz personel ve materyal bakımından yetersiz”. Kütüphane Haftaları’nın 51 yıldır ana gündeminin meslek yasası, kütüphanelerin yetersizliği, kütüphanecilerin istihdamı, özlük hakları, ülkede uygulanan kültür politikasızlığı olduğunu belirtilen açıklamanın satırbaşları şöyle: l 3 kütüphaneye 1 kütüphaneci Her yıl 500’e yakın kişi bu alanda eğitim veren üniversitelerden mezun oluyor. Buna karşın en son Kasım 2014’te 4 kütüphaneci kadro Okul Kütüphanecileri Derneği Başkanı ve Türk Kütüphaneciler Derneği Genel Başkan Yardımcısı İleri’nin yaptığı açıklamaya göre, “Türkiye hâlâ kütüphane yoksulu, mevcut kütüphanelerimiz personel ve materyal bakımından yetersiz”. lerin mescide çevrildiği de biliniyor. Özel eğitim kurumlarını saymazsak Milli Eğitim Bakanlığı kadrosunda çalışan kütüphaneci sayısı sıfır. l Diğer ülkelerin gerisindeyiz EBLIDA (Kütüphane, Enformasyon ve Dokümantasyon Dernekleri Avrupa Bürosu) istatistiklerine göre, Almanya’da halk kütüphanesi sayısı 9 bin 550, Fransa’da 9 bin 400 Türkiye’de bu sayı 1118’dir. Kütüphanelere kayıtlı kullanıcı sayısı bakımından da Türkiye Avrupa ortalamasının çok gerisindedir. Fransa’da kayıtlı kullanıcı sayısı 11.3 milyon, İngiltere’de ise 11.4 milyon iken, Türkiye’de halk kütüphanelerinde kayıtlı kullanıcı sayısı sadece 1 milyon. l Kültür Servisi C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle