19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 29 Mart 2015 EDİTÖR: AYŞEGÜL ÖZBEK TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ haber 7 Cumhuriyetin, ‘kimliğini’ cezalandırdığı aynı anda var ettiği adamın öyküsü Kılıçdaroğlu’nun hayatını konu alan ‘Anadolu’nun Kemal’i, Türkiye’nin Başbakanı’ belgeselinin ilk gösterimi yapıldı alona yanık bir ses yayılıyor önce. Cengiz Özkan “Munzur dağı silelenmiş kar ilen”i MURAT söylüyor. Sonra bir SABUNCU köy geliyor ekrana. Dersim’in Nazımiye ilçesi Ballıca köyü. Bu köyde yaşayan ailelerden birinin, daha önce iki evlatlarını kaybetmiş 7 çocuklu bir ailenin yaşam mücadelesine şahitlik ediyoruz az sonra. Elektriksiz evler, ayakkabısız geçen günler, karnı yatağa aç gitmeler... O kardeşlerden biri hayatın önüne çıkardığı tüm güçlüklere göğüs geriyor, üniversiteyi bitiriyor, hesap uzmanı oluyor, SSK Genel Müdürlüğü yapıyor, siyasete giriyor, önce milletvekili sonra ana muhalefet partisinin genel başkanı oluyor. Kemal Kılıçdaroğlu bu isim. Dün sabah gazeteci Rıdvan Akar’ın etkileyici bir metin ve görüntüyle hazırladığı “Anadolu’nun Kemal’i” belgeselini izlerken pek çok karede kalbim “cız”etti. S Kılıçdaroğlu’nun 67 yılı izlerken gözleri doldu CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul Kongre Merkezi’ndeki “Anadolu’nun Kemal’i, Türkiye’nin Başbakanı” belgesel gösteriminde konuştu. Nâzım Hikmet’in “Bu memleket bizim” isimli şiirindeki daveti yapan Kılıçdaroğlu, “Gelin 77 milyon hep birlikte özgür, bağımsız, düşünce özgürlüğünün olduğu ve insanların yatağa aç girmediği bir Türkiye’yi kuralım. Gelin bu ülkede Cumhuriyeti birinci sınıf demokrasi ile taçlandıralım” dedi. Gazeteci Rıdvan Akar ve Hikmet Karauç tarafından Kılıçdaroğlu’nun yaşamının anlatıldığı belgesel dün kamuoyuna tanıtıldı. 20 dakikalık belgeselde Kılıçdaroğlu’nun kendi anlatımının yanı sıra kardeşleri, eşi, çocukları, öğretmeni ve okul arkadaşları bilinmeyenleri ve anılarını anlattı. Gösterimin ardından konuşan Kılıçdaroğlu, 67 yıllık bir yaşamın 20 dakikalık kısa bir öyküsünün yayımlandığını ve içinde acıların, gözyaşlarının ve sevinçlerin bulunduğunu söyledi. Konuşmasında babasının okula başlama hikâyesini anlatan Kılıçdaroğlu, “Babam okula gitmek istiyor ancak dedem yollamak istemiyor. Babam da okula gitmezse yemek yemeyeceğini söyleyerek dedemi ikna ediyor. Babamın o okuma direnci bizi bugün buralara getirdi. Benim annem ve ablam da okuma yazma bilmez. Ama ben bu ülke ve Cumhuriyet için pırıl pırıl 3 çocuk yetiştirdim” dedi. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu sırada sesi titrerken, gözleri doldu. Bunun üzerine salondakiler “Yaşasın Kemal, yaşasın Kemalistler”, “Halkçı Kemal” sloganları attı. lALİ AÇAR / İSTANBUL Yeni Bir Başlangıç İçin eçime gidiyoruz. Haftanın özeti: Cumhurbaşkanı, başkanlık sistemleri literatürüne yeni giren “Türk usulü”nün faziletlerini anlattı. Başbakan Davutoğlu “başkanlık sistemini seçim bildirgelerine koyduklarını hatta metni bizzat kendisinin yazdığını” açıkladı. Davutoğlu’nun Başdanışmanı Mahçupyan, “Türkiye’de demokrasi yok” dedi. “Halkın darbeye karşı yolsuzluğu hoş görmeyi tercih ettiğini” belirtti. Arınç, Gökçek’le ilgili açıklamalarını sürdürdü, “HDP’nin barajı geçme ihtimali bizi korkutuyor” dedi. Öteki başbakan yardımcısı “HDP geçemez, zaten Meclis’te olmasalar da kıyamet kopmaz” diye konuştu. HHH Bir magazin güzellemesi olarak gülümseyerek okuduk ki, ana karnında bir bebek annesinin söylediği şarkıya tempo tutmuş, alkış çalmıştır. Bizim memleket de öyledir; doğum sancıları çekiyoruz. Mahçupyan mahcup olsa, Başbakan kendisi olsa, Erdoğan Türk usulünün aslında Osmanlı usulü olduğunu nihayet açıklasa diye düşler görüyoruz. “Şu başkanlıklı demokrasi artık gelse” diyenler meydanlarda alkış tutuyor. Nasıl gelecek onu tam bilmiyoruz. Hesap kitap yapıyor, üç aşağı beş yukarı aritmetiğin içinden çıkamıyor, yüksek matematiğe başvuruyor, nihayet “cebir üzerinden demokrasinin hası geliyor” diyenlere biz “eh çüş artık” derken cebir yasası Saray’a doğru çoktan yola çıkmış bile. HHH Memleketin üstünde inatçı bir sis yavaşça koyulaşıyor, görüş mesafesi her gün biraz daha azalıyor. Maceranın kapıyı ne zaman çalacağını kestiremiyoruz, nereden vuracak tam çıkaramıyor, gardımızı alamıyoruz. Nereden gelecek? Her yerde bir Osmanlı izi bulduğumuz için son zamanlarda ABD destekli, NATO korumalı yeni Yemen savaşları üzerinden olabilir. “Irak’ta, Suriye’de, şimdi Yemen’de ne kaynatılıyor kazanda” diye soran saf vatandaşa “mezhep savaşlarıdır” diye yanıt veren yorumcu, “peki, bizimle ne ilgisi var” diyene Sivas, Maraş, Başbağlar diye saymaya başladığında derin bir sessizlik çöküyor sis içinde göz gözü görmeyen memleketime. HHH Seçim yaklaşıyor, sokak sustu, umutlar sandığa girdi, sandıktan ne çıkacağını bilemiyoruz. “Ne atıyorsan sandığın içine o çıkacak, başka ne çıksın” diyen var. “İki ay var daha neler olur neler” diyen felaket habercisi gazeteci ise içimize korku salıyor; “cebir işler bu kez” diye kâbus senaryosu yazıyor. Dışarıda savaş tamtamları çalıyor. İçeride kötü bir koku yükseliyor. Cemaatlerin, cümle tarikatların arasından sıyrılan macera hevesi çatışma peşine düşüyor; “provokasyon var” diye bağıran kim artık anlaşılmıyor. HHH Bu durumlar, Mahçupyan Efendi’nin isabetle buyurduğu gibi Türkiye’de demokrasi diye bir şey bulunmaması ile yakından ilgilidir. Demokrasi yoksa başka bir şey vardır. Başka bir şey varsa onun bir de adı olmalıdır. Meclis’ten taze çıkan yasanın üstüne tüy diktiği bu şeyin adı nedir ey yurttaş? Lafı neden dolandırıyorsunuz kardeşler? Ama işte seçim, ama işte sandık diye ne geveliyorsunuz? İktidarın bir elde toplandığı ve büyük tarih kitabının yazdığı gibi macera hevesinin çekici büyüsünün insanları zıvanadan çıkardığı politikaların egemen olduğu zamanlar böyle zamanlar değil miydi? HHH Seçim yaklaşıyor. İktidar partisi bu seçime bir parti olarak girmiyor. AKP şimdi için için kaynayan bir kazan da olsa başkan olmak isteyen Cumhurbaşkanı’nın seçim aracıdır. Herkes de biliyor ki, bu seçimde ya tek adamlığın her gün biraz daha şekillenen karakteri onaylanacak ya da 12 yıllık aradan sonra yeni ve mutlaka yeni bir başlangıç yapma ihtimali güçlenecektir. S Kılıçdaroğlu, eşi, çocukları, kardeşleri, torunu, arkadaşları ve belgeselin yapımcılarının da bulunduğu kalabalık bir grup sahneye çıktı. (VEDAT ARIK) tı 20 dakikaya sığdırılmaya çalışılan notlar. Namuslu, dürüst, mütevazı bir adam Kılıçdaroğlu. Siyasetten önce de bugün de... Ve sahip olduğu her şeyi “Cumhuriyet”e borçlu olduğunu da sık sık dile getiriyor. Belgeselin başında şöyle konuşuyor: Aslında ben Anadolu’nun parçasıyım. Anadolu kültürünün, o yoksul halkın parçasıyım. Ve ben bu yükselişi sadece ve sadece Cumhuriyete borçluyum.” Belgeselin öncesinde ve sonrasında sahnede Kılıçdaroğlu. Önce tek başına sonra ailesiyle. Babasının okuma azmini anlatırken sesi düğümleniyor, ağlamak üzere... Salonda yoğun bir duygu atmosferi. Bir saati geçen bir organizasyon. Partililer heyecanlı, salon kalabalık, duvarda babasının Kılıçdaroğlu’na etkileyici öğüdü pankart olmuş duruyor: Oğlum, sen doğru dur eğri belasını bulur. Salondan ayrılma zamanı. İçimde koca bir boşluk. “Cumhuriyet beni var etti” diyen adamın diğer yarısı yok, ne belgeselde ne konuşmasında. Cumhuriyetin cezalandırma siyasetini güttüğü bölgenin, bir halkın, bir ailenin ferdi aslında Kılıçdaroğlu. Dersimli... Var olmak ile yok olmak arasında bir yerde duranların temsilcisi. Haksızlık etmek istemem. Politikacı olmadan önce İhsan Sabri Çağlayangil başta, orada yaşanan katliamın tanıklarıyla görüşmüş, belgeler ortaya koymuş bir isim. Ancak aynı zamanda siyasette Dersim’e, oradaki acılara yeteri kadar vurgu yapamamış bir kişi. O bu durumu hep “etnik kimlik, inanç ve yaşam tarzı” konularında siyaset yapmamak olarak açıklıyor. Ama bilmem farkında mı “var olurken hep bir kısmı eksik” kalıyor. Emanet önlük İki yer var ki... Biri 23 Nisan törenlerinde şiir okuyacak Kılıçdaroğlu, ama önlüğü yamalı. Öğretmen “Yeni önlüğün var mı, oğlum” diye soruyor. Olmamasına rağmen “var” yanıtını veriyor. Eve gidiyor, annesi nereden bulsun önlüğü evden temiz bir gömlek giydirip yolluyor. O şiir başka bir arkadaşın emanet önlüğüyle okunuyor. Bir diğer not. Babadan çekiniyorlar. Tüm istekler anne üzerinden babaya iletiliyor. Üniversite için Ankara’da Kılıçdaroğlu. Hava soğuk, bir pardesü lazım. Mektup yazacak eve, ama anne okuma yazma bilmiyor. Mektup zorunlu olarak babaya. Son satıra utanarak “bir de pardesü lazım”ı ekleyiveriyor. Ekranda ağabeyleri, eşi, çocukları, arkadaşları, 67 yıllık bir haya Hep bir kısmı eksik Sen doğru dur, eğri... CHP bugün sandığa gidiyor FIRAT KOZOK ugüne kadar 9 kentte adaylarını örgüt denetiminde önseçimle, 7 kentte de merkez yoklamasıyla belirleyen CHP’de bugün 45 seçim bölgesinde önseçim yapılacak. Yaklaşık 900 bin CHP’li, 7 Haziran’da seçmenden oy isteyecek milletvekillerinin önemli bir bölümünü belirleyecek. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, İzmir’de önseçime katılacak ancak, seçmeni etkilememek için kente gitmesi beklenmiyor. Antalya’da eski Genel Başkan Deniz Baykal, Ankara’da Eski Genel Sek B reter Önder Sav, İstanbul’da eski Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül milletvekili adayı olabilmek için önseçime girip ilk “sandık sınavı”nı verecek. CHP PM, 85 seçim bölgesinin 55’ini önseçimle belirleme kararı almıştı. Bu çerçevede bugüne kadar Adana, Adıyaman, Kahramanmaraş, Kayseri, Malatya, Muğla, Mersin, Tekirdağ ve Zonguldak olmak üzere toplam 9 ilde, CHP örgütlerinin denetiminde önseçimler yapıldı. 7 ilde ise adaylar merkez yoklaması kararıyla belirlendi. İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Aydın, Muğla, Adana, Adıyaman, Mer sin, Trabzon, Tekirdağ, Kahramanmaraş, Kayseri ve Zonguldak’ta, “fermuar sistemi” olarak nitelendirilen yöntemle genel merkeze 39 kontenjan ayrıldı. Ancak Trabzon’daki kontenjandan tepkiler nedeniyle vazgeçildi, Adıyaman’da da kontenjan kullanılmayacağı belirtiliyor. Bu durumda sayı 37’ye iniyor. Kontenjana girecek isimlerden bazıları bugüne kadar netleşti, ancak son kararı Kılıçdaroğlu, önseçimlerin ardından verecek. CHP’nin Ege’deki örgütlerinin büyük bölümü de bugün önseçime gidecek. İzmir’de parti üyesi 129 bin kişi, 1 ve 2. bölgeden milletvekilliğine aday adaylığını açıklayan 155 kişi arasından seçimini yapacak. Partililer en az 5, en fazla 10 aday adayın ismini işaretleyebilecek. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, önseçime 24 saat kala Twitter adresinden “Anahtar listem yok, her adaya eşit mesafedeyim. CHP üyelerinin önseçimde Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nu firesiz destekleyeceğine inanıyorum” dedi. l ANKARA Urla Belediye Başkanı Sibel Uyar, Zita Gurmai, Handan Toprak Benli, Kavala Belediye Başkanı Dimitra Tsanaka ve Strasbourg Belediye Başkan Yardımcısı Nawel Rafik Elmrini Kadın başkanlardan dayanışma çağrısı 12 ülkeden 12 yerel yönetim temsilcisi Avcılar’da bir araya geldi Avcılar Belediyesi tarafından “Uluslararası Kadın Belediye Başkanları Zirvesi” yapıldı. 12 ülkeden 12 yerel yönetim temsilcisini buluşturan zirvede kadınlar, siyasal yaşamlarında cinsiyet ayrımcılığına karşın nasıl mücadele ettiklerini anlatarak kadına yönelik şiddete ve toplumlardaki cinsiyet ayrımcılığına karşı tüm yurttaşları dayanışmaya çağırdı. İstanbul Üniversitesi Avcılar Kampusu Oditoryumu’nda gerçekleşen zirvenin açılış konuşmasını yapan Avcılar Belediye Başkanı Dr. Handan Toprak Benli, “Son yaşadığımız Özgecan Aslan cinayetinin üzerinden çok kısa bir süre geçti. Kadına yönelik şiddet, kadın cinayetleri, kadının sosyal alanda kendisini ifade etmesi ve kendisine bir yer bulması hâlâ çok önemli bir sorun” dedi. Birleşmiş Milletler Avrupa ve Orta Asya Bölge Ofisi Direktörü, Türkiye Temsilcisi Ingiblorg Solrun Gisladotti ise “Kadına yönelik şiddet, kadının ekonomik ve sosyal hayata katılmasını engelliyor. Bunun için değişimi biz kadınlar yapacağız” dedi. Kosova’dan Gjakova Belediye Başkanı Mimoza KusariLila da Kosova’nın tek kadın belediye başkanı olduğunu belirterek “Erkeklerin yoğun olduğu ve erkeklerin yönetmek istediği bir siyasette, kadınların da bulunduğu yeri yönetebilir ve daha güzel bir şehir yaratabilirler” dedi. Avrupa Sosyalist Parti Kadın Başkanı Zita Gurmai da erkekler adına yapılan kamu alanlarında kadınların yer bulamadığını ve güvende hissetmediklerini söyledi. Mardin Belediye EşBaşkanı Februniye Akyol Akay da “Erkeğin olduğu her yerde toplumu şekillendirebiliriz” dedi. l HAZAL OCAK/ İSTANBUL Düzeltme Gazetemizin dünkü 7. sayfasında “CHP’de 45 bölgede yarış” başlıklı haberde yanlışlıkla Rize’de önseçim olacağı belirtilmiştir. Rize için sadece Selçuk Tuzcu’nun milletvekili aday adaylığı başvuru yapması üzerine CHP MYK’nin perşembe akşamı yaptığı toplantıda Rize’de merkez yoklaması kararı alınmıştır. Düzeltir, okurlarımızdan özür dileriz. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle