17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 ŞUBAT 2015 PAZARTESİ 8 HABERLER n Baştarafı 1. Sayfada Katliamda ‘MİT yeniği’ Suriye’deki iç savaş başlamadan hemen önce silah sevkıyatı yaptıklarını belirten Aşkar, MİT’le bağlantılı olarak silahları geçirmek isterlerken askerlerin kendilerini yakaladıklarını söyledi AHMET ŞIK Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) militanlarının geçen yıl 20 Mart’ta Niğde Ulukışla’da gerçekleştirdiği saldırıyla ilgili soruşturma dosyasında bulunan Milli İstihbarat Teşkilatı’na (MİT) ilişkin bilgiler davanın neden karartılmak istendiğine de yanıt veriyor. Dosyada yer alan ifadelerde, hakkında MİT’e çalıştığı iddiaları bulunan davanın firari sanığı olan Suriyeli Türkmen Heysem Topalca’nın Suriye’de savaşan El Kaide kökenli cihatçı örgütlere silah sevkıyatında rol aldığı belirtiliyor. “Silahlı terör örgütüne yardım yataklık etmek” suçlamasıyla dosyanın sanığı olan Mehmet Aşkar ifadesinde, Heysem Topalca’yla birlikte Suriye’deki muhaliflere silah taşıdığını söyledi. Suriye’deki iç savaş başlamadan hemen önce silah sevkıyatı yaptıklarını belirten Aşkar, MİT’le bağlantılı olarak silahları geçirmek isterlerken askerlerin kendilerini yakaladıklarını söyledi. Aşkar haklarında herhangi bir işlem yapılmadan bırakıldıktan sonra silahları Suriyeli muhaliflere teslim ettiklerini söyledi. Suriye’deki iç savaşta El Kaide kökenli radikal dinci örgütlerin en büyük destekçisi olduğuna dair uluslararası medyada sıklıkla eleştiri konusu yapılan AKP’nin, MİT üzerinden cihatçılara silah sevkıyatı yaptığı Hatay Kırıkhan ve Adana’da yürütülen TIR soruşturmaları sırasında belgelenmişti. 1 Ocak 2014 günü Kırıkhan’da yapılan operasyonda TIR’ların aranmasına izin verilmezken, 19 Ocak günü Adana’daki operasyonda ise yine MİT’e ait olduğu belirlenen TIR’larda çok sayıda silah ve mühimmat olduğu kayıt altına alınmıştı. Soruşturmayı yürüten ve önce görev yerleri değiştirilen savcılar ise geçen haftalarda açığa alınmıştı. Mehmet Aşkar, Ulukışla saldırısından sonra yakalanan Benyamin Xu’nun üzerinde bulunan bir cep telefonu numarasının kendi üzerine kayıtlı olması üzerine gözaltına alınmıştı. Hatay Yayladağı’nda gözaltına alındıktan sonra getirildiği Niğde’de 25 Mart 2014 günü savcılıkta verdiği ifadesinde Aşkar, kendi adına kayıtlı hattı kullanması için kardeşi Ghassam (Ömer) Topalca aracılığıyla Heysem Topalca’ya verdiğini söyledi. Adana’da bir kamyonda ele geçirilen el yapımı roket başlıklarının Heysem Topalca’ya gittiğini belirten Aşkar, “Olaya adı karışan Heysem’in kullandığı telefon benim üzerime kayıtlı olduğu için Antakya polisi ifademe başvurdu. Kendilerine durumu anlattım ve başımın belaya girmesinden ötürü hattı kapattıracağımı söyledim. Ancak polisler Topalca’yı takip etmelerinin önemli olduğunu söyleyerek hattı kapattırmadı. Kendilerinden yazılı belge istedim ama bana hakkımda dava açılması durumunda şahitlik yapacaklarını söylediler. Ben de irtibatı kesmedim ve kendisinden öğrendiğim bilgileri polislere ilettim” dedi. Aşkar, telefonla yaptığı bir görüşmede Adana’daki olayın ne olduğunu sorduğunda Topalca’nın roket başlıklarının sevkıyatıyla ilgili izni olduğunu söylediğini belirtti. olan Aşağı Pulluyazı köyünde Suriye sınırına yakın bir noktaya kadar gittik. Araçta Türkmen kökenli Ayhan Orli, Rami Karaali ve birkaç kişi daha vardı. Gittiğimiz yerde Suriye tarafından alınan sandıklardaki silahları Heysem Topalca ve Rami Karaali ile birlikte araca yükledik. Yükleme işinde Topalca’nın tanıdığı isimlerini bilmediğim Suriyeli gençler de vardı. Silahları bu şekilde araca yükleyerek Güveçci karakoluna 23 kilometre uzaklıkta Suriye sınırındaki Nişrin köyüne götürdük. Bu sırada bizim yanımıza jammer (sinyal kesici) kullanan jandarma piyade birliği görevlileri geldi. İzinsiz noktada ne yaptığımız, sordukları Heysem, askerlere izinleri bulunduğunu söyledi. Bizi Nişrin bölük merkezine götürdüler. Bu sırada bazı telefon görüşmeleri yaptılar ancak içeriğini bilmiyorum. Jandarmaların silahlardan bilgisi olup olmadıklarını bilmiyorum ama araçta herhangi bir kontrol de yapmadılar. Heysem de askerleri ikna etti ve askeri araçla sınıra yakın bir yere geldik. Sonra silah yüklü aracım Kızılçat ve Böysün köyleri arasından Suriye’ye giriş yaptı ve orada bıraktık. Suriye’den gelen kişiler araçları alıp gittiler. Heysem silahların NATO malı 100 adet tüfek olduğunu ve silah taşıma işinin MİT’le bağlantılı olduğunu söyledi.” GÜNDEM MUSTAFA BALBAY sker gözetiminde silah sevkıyatı Aşkar ifadesinde 9 yıldır tanıdığı ve birlikte kaçakçılık yaptığını söylediği Heysem Topalca’nın, Suriye Gövdal bölgesinde Türkmenlerden oluşan kendisine bağlı muhalif askeri birliği olduğunu duyduğunu belirterek şunları söyledi: “Suriye’deki iç savaşın çıktığı ilk zamanlarda Heysem Topalca Yayladağı’na yanıma gelerek Ford Transti marka aracımı geçici süreliğine istedi. Ne için istediğini sorduğumda bana Suriye içerisindeki bir bölgeden bir başka bölgeye muhaliflere silah geçireceklerini söyledi. Esad güçleri nedeniyle silahları geçiremediklerini bu nedenle Suriye’den Türkiye’ye sokup Türkiye üzerinden tekrar Suriye’ye nakledeceklerini söyledi. Kendisine işin yasal olmayıp sıkıntılı olduğunu söyledim. Bana sıkıntı olmayacağını, bağlantılarıının olduğunu söyledi. İki araçla birlikte Yayladağı Güveçce sınır karakolundan sınır hattı boyunca ilerleyerek eski adı Tinziril A İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ’NİN VERDİĞİ DAVETTE KONUŞAN ORTODOKSLARIN RUHANİ LİDERİ BARTHOLOMEOS: Din siyasi emeller için kullanıldı İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Aziz Vouklos Günü için İzmir’e gelen İstanbul Fener Rum Patriği Bartholomeos ile dünyanın pek çok yerinden gelen Ortodoks din adamlarını İnciraltı Wyndham Otel’de verdiği yemekle ağırladı. Geceye Bartholomeos ve çok sayıda metropolit ile din adamının yanı sıra İzmir milletvekilleri Alaattin Yüksel, Prof. Hülya Güven, Mustafa Moroğlu, ilçe belediye başkanları ve İzmir protokolü katıldı. u ziyaret tüm inanç âlemine barış getirsin’ İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Bartholomeos ve onunla birlikte kente gelen din adamlarına teşekkür ederek “Burada bulunduğunuz süre içerisinde umarım hoşça vakit geçirir ve misafirperverliğimizden memnun kalırsınız. Bu ziyaretin tüm inanç âlemine, tüm dünyaya barış ve kardeşlik getirmesini diliyorum” dedi. Fener Rum Patriği Bartholomeos da dünyada bulunan tüm dinleri kucaklayan yaklaşımların gelecekte başarılı olacağını söyledi. ‘B Bartholomeos, İzmir’de ayin yönetti. Tüm toplumların tarihinde olduğu gibi Türk Yunan tarihinde de yaşanan olayların her iki tarafta travmalara neden olduğunu belirten Bartholomeos, “Bu her iki ülkenin politikasını da etkilemiştir. Ancak henüz savaşın külleri tazeliğini korurken, Atatürk ve Yunan Başbakanı Venizelos’un gerçekleştirdiği anlaşmalar ve olumlu yaklaşımlar çok önemlidir. Bu, geleceği geçmişin ipoteğinde tutmayan kompleksiz yaklaşımlar önemlidir” diye konuştu. 23 yıldır sürdürdüğü Patriklik görevi sırasında pek çok Müslüman ülkeyi ziyaret ettiğini kaydeden Bartholomeos sözlerini şöyle sürdürdü: “Din adamları olarak farklılıkları Tanrı’nın bir hikmeti olarak görüp onları sevmek gerektiğine inanıyoruz. Hepimiz nasıl çıplak olarak dünyaya geldiysek, aynı şekilde çıplak olarak bu dünyadan ayrılacağız. Türkiye’de buna ‘Kefenin cebi yok’ diyoruz. Diğer taraftan şiddet ancak Tanrı’nın lütfettiği aklı yeterince kullanamayanların başvurduğu yöntemdir. Sonu yoktur ve fayda sağlamaz. Bugün dünya ölçeğinde yaşanan terör faaliyetlerinin dinle ilişkilendirilmesini doğru bulmamaktayız. Birilerinin bu eylemleri bu şekilde lanse etmelerine karşı din adamları olarak müsaade etmemeliyiz. Din tarihte defalarca siyasi ve ekonomik emeller için kullanıldı maalesef. Bugün benzeri olayların tekrarlanmaması için din adamları el ele durmalıdır.” 21 GÖZALTI Türk ve AlmAn belediye bAşkAnlArı, islAmofobi ve ırkçılığA kArşı TAvır 12 ilde paralel operasyonu Haber Merkezi İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 22 Temmuz’da gerçekleştirilen, Emniyet’te “paralel yapı” iddialarına ilişkin yürütülen “yasa dışı dinleme ve casusluk” soruşturması kapsamında hakkında yakalama kararı alınan 21 polisten 16’sı gözaltına alındı. Dosya kapsamında İstanbul’da 8 polis hakkında gözaltı kararı bulunduğu, bunlardan 6’sının yakalandığı bildirildi. Hakkında gözaltı kararı bulunan bazı polislerin başka şehirlerde bulunduğu, bu nedenle operasyon yapılan il sayısının da 12’ye yükseldiği belirtildi. Bu arada, hakkında gözaltı kararı bulunan 21 kişinin yanı sıra 8 Emniyet mensubunun daha şüpheli sıfatıyla soruşturma dosyasında yer aldığı, bu kişilerin temmuz ayındaki “yasadışı dinleme ve casusluk” soruşturması kapsamında tutuklandıkları ve halen cezaevinde oldukları bildirildi. Bu Emniyet mensupları arasında eski İstanbul Terörle Mücadele Şubesi müdürlerinden Ömer Köse ve Yurt Atayün’ün de adının yer aldığı öğrenildi. Dosya kapsamında şüpheli sıfatıyla yer alan 29 Emniyet mensubu hakkında, “terör örgütü kurmak, yönetmek ve üyesi olmak” iddiasıyla işlem yapılarak adliyeye sevk edilecekleri kaydedildi. Somalı işçiler Ankara’ya başkanlık sistemini yasalaştıracak bir güç elde etmeyi hedefleyeceğiydi. Artık bu yorumu değiştirmek gerekiyor. Geçen haftaki tablonun özeti şudur: Erdoğan, fiilen kendince başkanlık sistemini kurdu. Anayasa ve yasaları hiçe sayarak bunun kurumlarını oluşturdu. 7 Haziran’da yarattığı bu garabetin halk oylamasına gidiyor. Seçmene de sunduğu iki seçenek şu: Evet mi yoksa evet mi! Erdoğan’ın seçmenden 400 milletvekili istediği Bursa konuşması yukarıdaki özetlediğimiz durumun kanıtıdır. Erdoğan 400 milletvekili isterken, 400 AKP milletvekili istemiyor. Doğrudan kendisine bağlı istediği her şeye evet diyecek parlamenter sistemin dışında Saray’ın yaptıklarını onaylayacak kelle hesabı yapıyor. Bu durumda Erdoğan’ın seçmece listeye koyacağı kişilere milletvekili denmez. Dense dense “Recepvekilleri” denir. HHH Erdoğan’ın kendi devletinin çekirdeği haline getirdiği Kaçak Saray elbet odalardan, salonlardan, peyzaj çalışmalarından ibaret değil. Adım adım fiili bir saray bürokrasisi oluşuyor. Bu kişiler, kendilerini hükümetin üstünde görüyor. Doğal olarak da bakanlıklardan her türlü bilgiyi istiyorlar. Daha da ileri gidip denetleme gücü kullanıyorlar. Emir veriyorlar. Bu durum da Erdoğan’ın 7 Haziran’dan sonra hayal ettiği Recepvekillerinden önce Recep bürokratlarının oluştuğunu gösteriyor. Böyle bir bürokrasinin üzerine, Erdoğan’ın hükümet üyelerini Başbakan’ı devre dışı bırakarak doğrudan aradığını söylemeye gerek yok. Erdoğan’ın bu tabloyu tamamlayacak bir başka hayali de yargıyı kendisine bağlı kurum haline getirmekten öte davaları kendisinin karara bağlayacağı bir yapıya büründürmek. Böyle bir durumda, örneğin yarın görev süresi dolacak olan Yargıtay Başkanı’nın yerine kimin geleceğini çok da merak etmeye gerek yok. Bütün bu kurumların ortak adı “Receptay” yapılır olur biter. Sayıştay’ı bunlardan ayırıyoruz. Orası zaten görevini yapamaz hale geldi. Yerine ülkenin her yerinde faaliyet gösteren büyük bir “Soyıştay” kuruldu. HHH Bu hafta Meclis gündemine gelecek İç Güvenlik Paketi (İGP) AKP’nin kurmaylarının iddia ettiği gibi iç barışı sağlayacak, terörle mücadele edecek bir işleve sahip değil. İGP, yukarıda özetlemeye çalıştığımız yapının koruyucusu olacak. 7 Haziran sonrası toplumun sinir uçlarına dokunacak değişikliklere tepki gösterildiğinde İGP’de getirilen çağdışı uygulamalar devreye girecek. Muhalefet partileri, İGP’ye geçen hafta sert tepki verdiler. Meclis’ten geçirilmemesi için her türlü çabayı göstereceklerini söylediler. İktidarın bu hafta Meclis Genel Kurulu’na getireceği İGP 7 Haziran sonrası Erdoğan’ın dayattığı Türkiye’nin ilk kapısıdır. Burada, ülkenin sağduyulu kesimlerinin elde edeceği ortak başarı, en azından güçlü duruş Türkiye’nin geleceği açısından önemli bir ışık olacaktır. AKP içinden cılız da olsa bazı muhalif seslerin yükselmesi, muhalefetin duruşuyla birlikte Kaçak Saray’a karşı önemli bir mücadele zemini yaratacaktır. ‘Irkçılıkla ortak mücadele şart’ SİBEL BAHÇETEPE Türk ve Alman belediye başkanları, İslamofobi ve ırkçılığa karşı birlikte hareket etme kararı aldıklarını açıkladılar. Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç, yerel yönetimlerden hareket ederek halkların ve inançların kardeşliği adına, insanların el ele birlikte yaşayabileceği, bütün insanların kucaklanabileceği bir yaşamın mümkün olduğunu belirtti. CHP genel başkan yardımcıları Veli Ağbaba, Ercan Karakaş, CHP İstanbul Milletvekili Celal Dinçer, İhsan Özkes ile çok sayıda partili ile belediye başkanının katıldığı iki gün süren panelin ardından ortak bir bildiri yayımladı. Panelin kapanışında düzenlenen toplantına konuşan Ali Kılıç, terör saldırısının nerede olursa olsun kabul edilemeyeceğini belirtti. Avrupa ülkelerinde İslam başta olmak üzere yabancılara karşı önyargıların, IŞİD ve Charlie Hebdo katliamı ile yeniden kök salmaya başladığını anımsatan Kılıç, özetle şunları söyledi: “İslamofobiyi kullanarak yola çıkan ve bavuluna ırkçılığı da yerleştiren PEGIDA (Batı’nın İslamlaşmasına Karşı Vatansever Avrupalılar hareketi), ortaya çıktığı ülke sınırlarını aşarak yelpazesini tehlikeli bir şekilde genişletti. İmza attığımız ortak bildiride Avrupa’da İslami çalışmaları baz alarak faaliyette bulunan kimi kuruluşlar ve yine İslam adına yola çıktığını ileri süren El Kaide’nin, IŞİD’in Müslümanlıkla herhangi bir bağının bulunmadığını, inançlı Müslümanların bu gibi oluşumlara prim vermediği düşünüyoruz. Nazi dönemini yaşayan Almanya, Avrupa’ya ırkçı hareketlerin kesinlikle artı değer katmayacağı sonucundan yola çıkarak, İslamofobinin önüne geçebilmek, Müslümanlığın terör odağı olmadığını anlatabilmek, bulunduğu ülkelerin ekonomisini canlı tutma yolunda büyük emekler veren yabancıların artık o ülkelerin bireyleri olduğunu kabul ettirebilmek için bazı Avrupa kentlerinde ve Türkiye’de konferans ve panel düzenleme, broşür ve kitapçık çalışmalarıyla bilgilendirme kararı aldık.” Eski Münih Anakent Belediyesi başkanı Christian Ude ise teröre destek veren insanlarla bir arada olunmaması gerektiğini vurgulayarak kentlerde barışçıl açıdan, hangi din, ülke ve ırktan olursa olsun huzurlu olarak bir arada yaşamak istediklerini söyledi. Federal Almanya Parlamentosu eski Yeşiller milletvekili Memet Kılıç da İslamofobiye ve İslam karşıtlığına karşı mücadele vermek için ortak tavır alınması gerektiğini vurguladı. yürüyor SOMA (Cumhuriyet) Manisa’nın Soma ilçesinde geçen kasım sonunda, cep telefonlarına gelen kısa mesajlarla işlerine son verilen 2 bin 831 kişi, tazminatlarının hâlâ ödenmemesi nedeniyle seslerini Ankara’da duyurma kararı aldı. İşçiler bunun için bu akşam yola çıkacak. Madenİş Sendikası Ege Bölge Şube Başkanı Recep Satır, yapılan eylem ve açıklamalara karşın sorunun çözülmediğini belirterek, “Kıdem tazminatları için TKİ ve Manisa milletvekilleriyle yapılan görüşmelerde, ödenecek sözü verilmesine karşın halen bir ilerleme sağlanamamıştır. İşçinin zor günler yaşaması sendikayı da zor durumda bırakmıştır. Verilen sözlerin yerine getirilmesini istiyoruz. Bunun için 9 Subat Pazartesi günü akşam yola çıkarak salı günü TKİ Genel Müdürlüğü önünde sorunlarımızı anlatacağız. Daha sonra Meclise giderek milletvekillerine paramızı almamız için görüşmeler yapacağız ve tazminatlarımızı almadan dönmeyeceğiz” dedi. n ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MHP Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin şehit ailelerine bağlanan maaşlarda artış yapılmasına yönelik çalışmalara ilişkin soru önergesini yanıtlayan Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, düzenlemeye Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve Emniyet teşkilatı mensuplarının dahil olacağını belirtti. Yılmaz, “Vazife malullerinin tamamının aylıklarının yüzde 25 oranında artırılması ve vazife malullüğü kapsamında yaşamını yitirenlerin anne ve babalarına bağlanacak aylıkların asgari ücret tutarına yükseltilmesine ilişkin yasal düzenleme çalışmalarına devam ediliyor” dedi. Yılmaz, gazilere de maluliyet derecesine bakılmaksızın, ÖTV’siz araç satın alma imkânı getirilmesi konusunun da değerlendirildiğini vurguladı. n Haber Merkezi 21. ve 23. dönem milletvekili, eski Devlet Bakanı Avukat Hüseyin Tayfun İçli, CHP’den istifa etti. İstifa nedenini yazılı olarak kamuoyuna açıklayan Tayfun İçli, “CHP, artık bir kast sistemi; bir zümre tarafından ahbapçavuş ilişkileri ile yönetilmekte. CHP programına ve kurucu ilkelerine aykırı davranan, yönetim anlayışında da AKP taklitçisi bu yeni yapının halkın umutlarını köreltmekten başka bir görevi bulunmamakta” dedi. n İZMİR (DHA) CHP’li İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun, kendisinden 3 yaş küçük olan ve bir süredir İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde parkinson tedavisi gören kardeşi 64 yaşındaki Azmi Kocaoğlu dün yaşamını yitirdi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı CHP’li Aziz Kocaoğlu’nun babası İhsan Kocaoğlu da geçen yıl 25 Şubat’ta yaşamını yitirmiş, Tokat’ın Erbaa ilçesinde toprağa verilmişti. Aziz Kocaoğlu, kardeşi Azmi Kocaoğlu’nun vefatıyla, bir yıl içinde ikinci acıyı yaşadı. Şehit ailelerine asgari ücret CHP’de istifa ‘Arkadaşının ölümüne neden oldu’ Er Ahmet Aktaş’a verilen beş yıl hapis cezasının gerekçeli kararı açıklandı. Haber Merkezi Kahramanmaraş’ta, birlikte nöbet tuttuğu er Eren Özel’i, öldürdüğü iddia edilen er Ahmet Aktaş’a verilen beş yıl hapis cezasının gerekçeli kararı açıklandı. radikal.com.tr’de yer alan habere göre, Kahramanmaraş’ta, 8 Eylül 2011’de 5. Zırhlı Tugayı’nda birlikte nöbet tuttuğu er Eren Özel’i, “Tüfeğiyle dürterek uyandırırken öldürdüğü” iddia edilen er Ahmet Aktaş’a “Bilinçli taksirle ölüme sebebiyet vermek” suçlamasıyla beş yıl hapis verilmişti. Askeri mahkeme, gerekçeli kararında, sanık Aktaş’ın “Emirlere ay kırı olarak” tüfeğini tam dolduruşa getirdiği, silahın emniyetini açtığı ve elinde tutması gerekirken duvara dayadığı kaydedildi. Aktaş’ın “Kendisinden beklenmeyen davranışlar sergileyerek, insan yaşamına kayıtsız kalmak suretiyle” ve “Bir şey olmaz” düşüncesiyle arkadaşının ölümüne neden olduğu vurguladı. Kararda, şöyle denildi: “Sanık Aktaş’ın, üzerine dolu şarjör taktığı tüfeğin tam dolduruşta ve emniyetinin açık olabileceğini, bu nedenle en ufak ‘Bir şey olmaz’ düşüncesi bir tetik temasında ateş alabileceğini ve yerde yatmakta olan görev arkadaşını vurabileceğini öngörmesine rağmen kendisine güvenerek silahını elinden bırakmaması gerekirken kapı aralığına dayayarak, tedbirsiz davranışlarına devam etmesi; olayın bütünü dikkate alındığında, Aktaş’ın iradi olarak gerçekleştirilen bir seri hareketin sonucu objektif olarak öngördüğü ve buna rağmen ‘bir şey olmaz’ düşüncesiyle hareket ederek sonucun meydana gelmesine yol açtığı, bu nedenle eylemini bilinçli taksir altında gerçekleştirmiş olduğu...” Kocaoğlu’nun kardeş acısı C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle