19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 ŞUBAT 2015 PAZARTESİ 4 HABERLER ‘Toplum kutuplaştı, oy vermeyen yüzde 50’de bize karşı nefret söylemi oluşmaya başladı’ Şair ve Düşünür... Kardeşim Ataol Behramoğlu, 50. sanat yılın İstanbul’da kutlandığı akşam (31 Ocak 2015) ben İzmir’de Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası’nın muhteşem konserindeydim. Senin aramızda olduğunu düşündüm, ben de senin kutlama gecendeydim. 50. sanat yılı kutlaması güzel bir şeydir. Bir şairin, bir yazarın, bir ressamın, müzisyenin yıllar boyu süren yaratısının değerlendirilmesi güzel bir şeydir. Gene de bana göre eksik olan bir şey var. Eksik bir tanımla kutluyoruz sanatçıyı. Kutlamamız gereken sanatçının yaşamıdır. Onun yaşamı, nice sınavlardan geçmiş, nice acılardan süzülmüş, nice sevinçlerden damıtılmış yaşamı kutlanmalıdır. Onun yaşam seçimleri kutlanmalıdır. Bu insanı metalaştıran sisteme teslim olmayışını kutlamalıyız. Bu çağdaş köleliğe isyan edişini kutlamalıyız. Pek çok yetenekli insanın sistemin açtığı fırsat kapılarına koşuştuğu bu çağda bütün bunlara sırtını dönmesini kutlamalıyız. Yetenek kadar, hatta daha da fazla önemli olan dürüstlüğü, insanca namusu kutlamalıyız. Yaşamın uzun yılları içinde hep doğruyu arayan, dünün doğrusunu bilerek geleceğin doğrusunu da gören insanca sezgiyi kutlamalıyız. Kutladığımız aslında bunlardır. Ama neden 50. yıl? Ataol 50 yıldır mı yazıyor? 50 yıldır mı düşünüyor? Onun arkasında Aydınlanmanın yüzyılları yok mu? Onun düşünce yapısında ortaçağdan kurtulup yeniçağa geçişin yüzyılları yok mu? Hepimiz, bugün ne olduksa onu Gutenberg’lere, özgür bilgi adına acı çekenlere, Galileo’lere borçlu değil miyiz? Sokrates’in bize kattıkları aklımıza, sezgimize 2500 yılı eklemiyor mu? Bizler, hepimiz, bin yılların sonuçlarıyız. Yaşamımızın anlamı da bu bin yılların doğrularını bizlerden sonraki bin yıllara aktarmaktır. Cesaretle, dürüstçe, bildiğimiz gibi, yapabildiğimiz kadar. Ataol kardeşim bunu yapanlardandır. Onu kutluyorum. Daha nice yaşam, daha nice yapıt onu bekleyecektir. HHH Bozkurt Güvenç. Bir Aydınlanma düşünürü. Yeni kitabı “DemokrasiDinDevlet” geçmişten günümüze bu konuları aydınlatıyor. Engin görüşlü bir kültür insanının ülkesine bir armağanı. Üzerinde düşünülmesi gereken, yaşamın içindeki kavramları kendine özgü bir duyarlılıkla açıklamak kolay değil. Bozkurt öğretmenim, bir konuyu önce inceler, boyutlarını görür, sonra da ilişkilerini irdeler ve sonuçlara varır. Japon kültürünü böyle inceledi. Türk kültürünü böyle inceledi. Kadın sorunlarını gözlemledi, yazdı. Şimdi de güncel konularımızı ele aldı. O da yüzyılların birikiminden gelen bir kültür insanı. Yeni kitabını kutluyorum. HHH Cumhuriyet gazetemiz zor bir süreçten geçiyor. Gazetemizin hiçbir zaman kolay süreci olmadı. Bu süreçte önemli olan gazetemizin varlığıdır. Cumhuriyet gazetemiz, pek çok yerden eleştirilen, saldırılan bir Cumhuriyet kurumu. Her şeyden önce onun varlığını korumalıyız. Kurum içi tartışmalar çok zaman olmuştur, olur da... Karar organlarında bulunmadığım için bu konuya girmek istemem. Sadece, geldiği günden beri gazetemiz için içtenlikle, yetkinlikle çalıştığını gördüğüm Utku Çakırözer’in etkin görevini sürdürmesini isterim. Her şey gazetemiz içindir. Bu zor süreci de elbirliğiyle geçirebiliriz ve geçirmeliyiz... Arınç’tan yeni itiraflar Haber Merkezi Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, AKP’ye yönelik özeleştirilerde bulundu. Arınç, “Biz yüzde 50 oy alıyoruz. Fakat geriye kalan yüzde 50’de bir nefret söylemine dönüşüyor. Türkiye yönetilebilir bir ülke olmaktan çıkabilir” dedi. Arınç, önceki gün CNN Türk televizyonunda katıldığı programda, AKP’nin geleceği konusundaki endişelerini anlata rak, tartışma yaratacak açıklamalarda bulundu. Haksızlıklara karşı durması gereken bir siyasi hareket olması gerektiğini dile getiren Arınç, “Haktan u Bülent Arınç katıldığı bir televizyon programında AKP’nin geleceğine ilişkin kaygılarını paylaştı. ‘’Biz eskiden sokağa çıkardık taraftarımız bizi çok severdi. Karşıdaki muhalifler de saygı duyardı. Şimdi bir nefretle bakış seziyorum. Kemikleşme, kamplaşma var. Bu bizim yüzde 50 oyumuza engel olmaz. Ama Türkiye yönetilebilir bir ülke olmaktan çıkabilir’’ dedi. laşmalar yaşandığını gözlemlediğine dikkat çekerek “Biz yüzde 50 oy alıyoruz. Fakat geriye kalan yüzde 50’de bir nefret söylemine dönüşüyor. Biz eskiden sokağa çıkardık, taraftarımız bizi çok severdi. Karşıdaki muhalifler de saygı duyardı. Şimdi bir nefretle bakış seziyorum. Kemikleşme, kamplaşma var. Bu bizim yüzde 50 oyumuza engel olmaz. Ama Türkiye yönetilebilir bir ülke olmaktan çıkabilir. Biz yumuşatmalıyız. Siyasette yumuşak dil çok önemlidir. Bağırarak, yana olmak lazım. Ama adalette, haksızlık yapmakta veya emaneti ehline vermemekte, kısa devre ve çıkara dayalı siyaset yapmakta adım atmaya başlarsak veya birileri böyle bir tehlikeyi karşımıza getirirse o zaman sıkıntı olabilir. Böyle bir şey var mı Ak Parti’de? Olabilir. ANAP’ı yıkan budur, DYP’yi yıkan budur. CHP ’yi bu halde bırakan budur. Bir tanesi bu…” dedi. ‘Kutuplaşmayı önlemeliyiz’ Arınç, toplumda kutup çağırarak, küçülterek onu güçsüz kılarak bir noktaya getirdiğiniz zaman misal doğru mudur bilmiyorum ama kediyi çok sıkıştırırsanız sonunda yüzünüzü cırmalar” ifadelerini kullandı. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun üslubuna da değinen Arınç, “Davutoğlu çok iyi bir kimlikle çıktı. Yüzü gülen bir insan. Sözü yumuşak olan, tarihten gelip bugünü bilen bir insana ihtiyacımız varmış. Bu insanın siyasette şiddet dilini kullanmaması lazım. Şu anda kullanmıyor. ‘Ben de modaya uyayım da bir gürleyeyim’ derse kitleler üzerinde bir kutuplaşma beni korkutuyor. İnsanlara hükmeden, dayatan bir siyaset dilini kullanmamak lazım. Hele hele hakaret edici, küçültücü hiçbir davranışın içinde olmamalıyız” diye konuştu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önceki gün yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanlığı için 400 vekil istemesi ve referandum yapılmasına yönelik de konuşan Arınç, “Güçlü bir siyasi iktidar olmalı ve tek başına yapmalı. Tek başına yapmalı dedikten sonra ben şunu ilave ediyorum: Yani 367 bile olsa, 467 bile olsa yine referanduma sunulmalı diye düşünüyorum” şeklinde konuştu. HEDEFİ MECLİS AKDOĞAN’DAN FİDAN YORUMU: Erdoğan, dün Latin Amerika seyahati öncesi Atatürk Havalimanı’nda basın açıklaması yaptı. Mehmet Atalay da istifa etti İstanbul Haber Servisi MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın milletvekilliği genel seçimlerinde aday olmak için istifa etmesinin ardından, Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Mehmet Atalay da, milletvekili adaylığı için görevinden ayrıldı. Atalay yaptığı yazılı açıklamada, 2015 yılı 25. dönem milletvekili genel seçiminde Trabzon’dan AKP milletvekili aday adayı olmak üzere istifa ettiğini bildirdi. Bir dönem İstanbul Büyükşehir Belediyesi Spor AŞ genel müdürü olan Atalay, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü de yaptı. Atalay, 2009 yılından bu yana da Basın İlan Kurumu Genel Müdürlüğü görevini sürdürüyordu. Atalay, basında uzun yıllar çalıştıktan sonra, 1994 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Spor Etkinlikleri Genel Müdürlüğü görevine başlayarak, bu görevi 2000 yılına kadar sürdürdü. 2000 yılında Yeni Şafak Gazetesi Genel Müdürlüğü görevini üstlenen Atalay, 2003 yılında başladığı Başbakan Başmüşavirliği’nin ardından Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’ne atandı. Basın İlan Kurumu Genel Müdürlüğü’ne 15 Aralık 2009’da atanan Atalay, görevi boyunca yerel ve ulusal basına önemli destek sağladı. Trabzon Of doğumlu Atalay, evli ve 4 çocuk babası. Başbakan olacağına gülüyorum ANKARA(Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, MİT Müsteşarlığı’ndan istifa eden Hakan Fidan’ın başbakan olacağı iddiasıyla ilgili “Bu tür değerlendirmeleri görünce gülmeden edemiyorum” dedi. Akdoğan, CNN Türk’te katıldığı programda gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın “Önümüzdeki günlerde yapılacak açıklama, çok büyük gelişmelere yol açacak gibi kimse beklenti içine girmesin, rutin devam ediyor” açıklamasını değerlendiren Akdoğan, “HDP Genel Başkanı niçin böyle bir şey yapar? İmralı’dan gelen mesajı sıradanlaştırmaya çalışır, buna çok anlam verebilmiş değilim” diye konuştu. Akdoğan çözüm sürecine ilişkin olarak da önemli bir aşamaya geldiklerini sözlerine ekledi. Akdoğan, “HDP’nin barajı geçmesini ister misiniz” şeklindeki bir soru üzerine de “HDP’nin barajı geçebileceğini düşünmüyorum” diye konuştu. MİT Müsteşarlığı’ndan istifa eden Hakan Fidan ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Akdoğan, Fidan’ın başbakan olacağı iddiasıyla ilgili “Bu tür değerlendirmeleri görünce gülmeden edemiyorum” dedi. “Büyük bir kara cehalettir bu” diyen Akdoğan, Hakan Fidan’ın Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun en güvendiği isimlerden biri olduğunu belirterek “Yani Tayyip Erdoğan’ın da hepimizin en fazla güvendiği... Biz 12 yıldır birlikteyiz. Hakan Fidan farklı kademelerde görev yaptı. TİKA başkanı oldu, Başbakanlık müsteşarı oldu, MİT müsteşarı oldu. Yani biz bir ekibin parçasıyız. Ahmet Davutoğlu’nun da rızası olmadan böyle bir şey zaten olamaz” diye konuştu. Erdoğan, ‘milletvekili adaylığına olumlu bakmıyorum’ dedi ‘Fidan’ın adaylığı Başbakan’ın takdiri’ İstanbul Haber Servisi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 2015 genel seçimlerinde milletvekili adayı olabilmek için görevinden istifa eden MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın adaylığına sıcak bakmadığını söyledi. Erdoğan, “Sayın Fidan’ın adaylığına olumlu bakıyor muyum sorusuna açık cevap vereyim. Ben adaylığa olumlu bakmıyorum. Adaylığını kabul etmek, o, Sayın Başbakan’ın takdiridir” açıklamasını yaptı. Erdoğan, dün Latin Amerika seyahati öncesi Atatürk Havalimanı’nda basın açıklaması yaptı. Erdoğan, “Türkye’nin G20 dönem başkanlığının az gelişmiş ülkeler için bir umut olduğunu görüyoruz. Küba ziyaretimiz tarihi olarak önemli bir döneme denk geliyor. Kolombiya ile ilişkilerimiz karşılıklı büyükelçiliklerin açılmasıyla bir ivme kazandı” dedi. Bir gazetecinin “Hakan Fidan’ın istifasına sıcak bakmadığınız iddiası doğru mu?” sorusuna Erdoğan, “Bu değerlendirmelerin hiçbirini kabul etmek mümkün değil. Açık sözlüyümdür. Adaylığına ben olumlu bakmıyorum. Bunu Sayın Başbakan’a da söyledim. O, Sayın Başbakan’ın takdiridir. Ona karışma hakkım yok. Muhalefetin milletvekili olup olmayacağına ilişkin takdirini de doğru bulmuyorum. Her memurun istifa edip aday olma yetkisi varsa MİT’in başındaki insan da istifa edip aday olabilir” yanıtını verdi. hesabını verecektir’ ‘Merkez Bankası ‘Kara cahillik’ Merkez Bankası’na faiz indirimi baskısının ardından tarihi rekor kıran dolarla ilgili soruya da yanıt veren Erdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı: “Doların yükselişini değerlendirmek bana ait değil. Bu merkez bankasının kabiliyetidir. Merkez Bankası yönetemiyorsa hesabını verecektir. İhraca dayalı bir ekonominin bizler her zaman savunucusu olduk. Keynes’le Smith’i vurdurmak suretiyle bir yere varamazlar. Bakın yıllarca söyledim. Faiz ve enflasyon doğru orantılıdır. Faiz sebep enflasyon neticedir. Ama bazı arkadaşlarımızın kafasında hâlâ tam tersi var. Yahu neticeler ortada. Daha direnmenin anlamı yok. Enflasyon düşerse faizin düşürülmesini değerlendirebilir diyorlar. Bu nasıl bir mantıktır.” HAMDİ ALKAN ARTIK EMEKLİ Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, yönetme anahtarının millete devredilmesi gerektiğini söyledi Yargıtay’da yeni dönem başlıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yargıtay Başkanı Hamdi Alkan, bugün yaş haddinden emekliye ayrılacak. Alkan’dan boşalacak başkanlık için 10 Şubat’ta yapılacak seçimde, daire başkanları İsmail Rüştü Cirit, Erdal Gökçen, Fevzi Altınok, Başsavcıvekili Mehmet Ekmekçi ve üye Ali Suat Ertosun başkanlık için yarışacak. Yaş haddinden emekliye ayrılacak Yargıtay Başkanı Alkan için bugün uğurlama töreni düzenlenecek. Alkan’dan boşalacak başkanlık için 10 Şubat’ta seçim yapılacak. Seçimde, 3. Ceza Dairesi Başkanı Erdal Gökçen, 20. Hukuk Dairesi Başkanı Feyzi Altınok, 13. Ceza Dairesi Başkanı İsmail Rüştü Cirit, 6. Ceza Dairesi üyesi Ali Suat Ertosun ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcıvekili Mehmet Ekmekçi yarışacak. Yargıtay başkanı seçilebilmek için üye sayısının salt çoğunluğu olan 259 oya ulaşmak gerekiyor. İlk üç turda adaylardan biri yeterli çoğunluğu sağlayamazsa üçüncü turda en çok oyu alan 2 aday dördüncü ve beşinci turda yarışacak. Bu turlarda da sonuç alınmazsa yeniden başa dönülerek turlara devam edilecek. Başkanlık sistemi zorunlulukmuş ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Yar dımcısı Numan Kurtulmuş, AKP’nin egemenlerin elinde olan “yönetme anahtarı” aldığını, ancak henüz millete devredemediğini kaydetti. Bunun Başkanlık Sistemi’yle gerçekleşeceğini savunan Kurtulmuş, Cumhurbaşkanlığının olağanüstü yetkilerle donatıldığını belirterek, “Bu mekanizmanın değiştirilmesi için mutlaka Türkiye’nin seçilmiş Başkanlık Sistemi’ne gitmesi zarurettir” dedi. Katıldığı televizyon programında, gündeme ilişkin soruları yanıtlayan Kurtulmuş, Merkez Bankası’nın bağımsızlığının araçsal bağımsızlık olduğunu söyledi. Kurtulmuş, “Merkez Bankası, siyasi iradenin ekonomi hedefleriyle uyumlu olsun. Dünyada küresel ekonomik sistem değişiyor, hiç kimse bize eski küresel sistemin verileri üzerinden ders vermeye kalkmasın” dedi. Fidan’ın milletvekilliği için istifasının çözüm sürecine en ufak bir zarar vereceğini düşünmediğini söyleyen Kurtulmuş, HDP’nin siyaset denklemi dışında kalacağını düşünmediğini belirterek, “Gönlüm HDP’nin parlamentonun içinde olmasını ister” dedi. “Egemenlerin elinde olan milleti yönetme anahtarını onlardan aldıklarını ancak henüz millete devredemedik” diyen Kurtulmuş, bunun millete devrinin yapılması gerektiğini söyledi. Yürütmenin güçlendirilmesi gerektiğini dile getiren Kurtulmuş şunları kaydetti: “Başkanlık Sistemi, gerçekten birebir halka hesap veren bir sistem. Seçim sistemini değiştirerek baraj sistemlerini mutlaka ortadan kaldırmak durumunda. Güçlü milletvekilinin olabilmesi için dar ya da daraltılmış bölge sistemine geçmek durumunda. Meclis İç Tüzüğü’nü değiştirmek mecburiyetinde.” Olağanüstü yetkilerle donatılmış bir cumhurbaşkanlığı olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, “Eğer Erdoğan, herhangi bir şekilde gücü daha fazla elinde bulundurmak istiyorsa aslında en uygun sistem mevcut bu yapıdır ama bu millete açık bir sistem değildir. Millete rağmen devleti millete karşı korumak için dizayn edilmiş bir cumhurbaşkanlığı mekanizmasıdır. Bu mekanizmanın değiştirilmesi için mutlaka Türkiye’nin seçilmiş Başkanlık Sistemi’ne gitmesi zarurettir” dedi. MHP LİDERİ BAHÇELİ’DEN ERDOĞAN’A: Nefesimiz ensende KIRŞEHİR (AA) MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın istikrarsızlığın sembolü, kavga ve gerilimin simgesi halini vurgulayarak “Erdoğan nerede olursa olsun, siyasi propagandaya nerede tevessül ederse etsin nefesimiz ensenizdedir” şeklinde konuştu. Bahçeli, partisince Kırşehir Cacabey Meydanı’nda düzenlenen “Nefesimiz Ensenizde Olacaktır” temalı açık hava toplantısında yaptığı konuşmada, Ahiliğin önemini vurguladı. Bahçeli, “Bu kaynak kuramayacak, bu sancak Allah’ın izniyle düşmeyecektir fakat Türk milletinin kazanımlarını, geçmişin hatıralarını hiçe sayan bir iktidar, Türkiye’yi hızla çöküşe götürmektedir” diye konuştu. 10 Ağustos 2014’te yapılan seçimlerde Cumhurbaşkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan’ın istikrarsızlığın sembolü, kavga ve gerilimin simgesi halini vurgulayan Bahçeli, “Erdoğan, anayasayı ihlal etmiştir. Erdoğan, yeminlerini bozmuş, yeminlerini çiğnemiştir. Şeref ve namusla arasına kalın duvarlar dikmiştir. Tarafsız olması gerekirken açıktan açığa 7 Haziran’da yapılacak milletvekilliği genel seçimleri için AKP’ye oy istemiştir. Erdoğan’ın kanunsuz, hukuksuz ve despot uygulamalarını yanına bırakmayacağımızı, Türkiye’nin iflasına sessiz kalamayacağımızı ilan etmiştik. Erdoğan nerede olursa olsun, siyasi propagandaya nerede tevessül ederse etsin nefesimiz ensenizdedir” şeklinde konuştu. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle