18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 ŞUBAT 2015 CUMA CUMHURİYET SAYFA olması gereken temel standartlara sahip olmayacak. Seçimler yaklaşırken geçmişte liderliğini sarsmış olan gösterileri yıldırmak için, kamu düzeni üzerinde kısıtlama olsun istiyor! Erdoğan’ın otoriterliği, Türkiye’ye birkaç açıdan zarar veriyor. Bölgedeki öteki ülkelerin makul biçimde özeneceği bir demokrasi olarak saygınlığını zayıflatıyor. Türkiye’nin uluslararası alandaki yerine de zarar veriyor. Bölgede stratejik bir oyuncu olan Türkiye’nin dış siyasası şu anda Erdoğan’ın kişisel heveslerine göre yönetiliyor!” Uluslararası Af Örgütü, tasarının “Birleşmiş Milletler Kolluk Güçleri Görevlileri Tarafından Kuvvet ve Ateşli Silah Kullanılması Hakkında Temel İlkelere” aykırı olduğunu şöyle açıkladı: “Türkiye zaten barışçıl protesto hakkının engellenmesi ve ateşli silahların kullanılması dahil olmak üzere, polisin aşırı güç kullanımı ve siyasi kovuşturmalar hususunda kötü bir sicile sahiptir!” Valilerin yetkilerinin genişletilmesini de eleştiren örgüt, “Hükümetle bağlantılı yolsuzluk iddialarını yürüten binlerce polisin görevlerinden alındığı ve adli soruşturmaların bağımsızlığının zarar verici bir yıpranmaya uğradığı bir döneme gelmesi endişelerimizi artırıyor. Cezai soruşturmalar, savcıların bağımsızlığını yıpratmakta ve hukuk önünde eşitlik ilkesini tehlikeye atmaktadır!” diyor. ABD merkezli “Freedom House (Özgürlük Evi)” adlı kuruluşun Avrasya Müdürü Susan Corke tasarıyı dünyaya şöyle tanıttı: “Yasa, arama ve gözaltı üzerindeki kritik önemi taşıyan denetimlerden mahrum bırakırken, siyasilerce atanan valilerin polis harekâtını gözetlemeleri, sorunu daha da azdıracak. Polisin protestoculara karşı ateşli silah kullanma kapsamını genişletmek, tehlikeli ve güvenlik güçlerinin güç kullanmasına ilişkin BM yönlendirici ilkelerine aykırıdır. Türk demokrasisinin geleceğinin bu yasa ile belirsizliğe girdiğini söylemek abartılı olmayacak!” Çeşitli meslektaşlarımızın yanı sıra Cumhuriyet karikatüristi Musa Kart, Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar, yazarımız Çiğdem Toker’den sonra eski Türkiye güzeli, manken Merve Büyüksaraç da (26), toplumsal iletişim dünyasındaki bir paylaşımı nedeniyle cumhurbaşkanına hakaret suçundan dava edildi. Büyüksaraç’ın “Benden bile korkuyorlar!” sözü her şeyi açıklıyor. HHH Ergenekon, Balyoz, 28 Şubat denilerek 72 general ile birlikte yaklaşık 400 subay demir parmaklıklar arkasına atılınca, Necdet Özel adındaki subay Genelkurmay Başkanı yapıldı. Sultandan mı Veziriazamdan mı “komut” aldığı belli olmaksızın bir askeri planla Suriye’deki Türkiye Cumhuriyeti’nin toprağını arkasına bakmaksızın terk eden bu komutana, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli “Sayın Paşa, senin için vatan nedir? Yoksa Harbiye’de vatan konusu işlenirken dersten mi kaçtın” diye sordu! Önce Sultandan gelen “Sen, Genelkurmay Başkanımızın atılacak tırnağının bir paresi dahi olamazsın!” yanıtını, Veziriazamın “Ey Bahçeli! Edep nedir bilir misin” sorusu izledi. Bahçeli “Edepsiz kime denilir, bilirim!” demedi, ama şu tepkiyi gösterdi: “Tırnak herkeste vardır. Mertlik er kişiye hastır. Tek tırnaklılar gibi dörtnala kaçmaktansa, vatanın yanında durmak en doğru olanıdır!” Bir yanlışlık yapmamak için “tek tırnaklı hayvanlar” hangileridir diye araştırdığımda karşıma “eşek” çıktı! HHH Suriye’deki “sultanmat” harekâtının baş mimarı, bu ricatın başarısını överken “Hiçbir askerimizin burnu kanamadı!” dedi. Oysa askeri fotoğrafçı Başçavuş Halit Avcı şehit düşmüştü. Şehidin eşi 8.5 aylık hamile idi. Gözleri o kadar dönmüştü ki bu gerçeği bile göremiyordu! (*) Çankaya – (**) Beştepe DIŞ HABERLER [email protected] 9 ‘Bellrock(*)’ – ‘Five Hills(**)’! (13) Devlet yönetiminin başındaki “makama” dünyada değişik adlar verilir. Demokratik ülkelerin bu makamı için “cumhurbaşkanlığı, başkanlık”, genelde “devlet başkanlığı” denilir. Örneğin, Osmanlı’da “sultanlığı” yıkıp Ankara “Bellrock’ta” Türkiye Cumhuriyeti’ni yani “halkın cumhuriyetini” kuran Mustafa Kemal Atatürk’e ABD ile İsrail arasına İran girdi Dış Haberler Servisi İran ile nükleer müzakerelerde 31 Mart’a dek nihai anlaşmanın çerçevesinin çizilmesi hedeflenirken anlaşmayı engellemek için çırpınan İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ile ABD arasındaki kriz doruğa çıktı. Gerilim, Dışişleri Bakanı John Kerry’nin Netanyahu’ya “Irak işgalinde bizleri yanıltmıştın” serzenişine kadar vardı. Netanyahu, İran’la ‘eli kulağında’ nükleer anlaşmaya isyan etti. Kerry, İsrail liderinin yargılarını sorgulayıp ‘Irak işgalinde de bizi yanıltmıştı’ dedi Kerry’nin İran’ın IŞİD’i yenilgiye uğratma çabalarına vurgu yaparken “İşbirliğimiz olmasa bile karşılıklı çıkarlarımız var” sözleri dikkat çekti. ‘İran’a izin verecekler’ Obama yönetiminin arzusu hilafına Cumhuriyetçi Temsilciler Meclisi Başkanı John Boehner’in davetiyle 3 Mart’ta ABD Kongresi’nde konuşacak Netanyahu, İran ile olası anlaşmayı reddetmelerini isteyecek. 17 Mart’taki İsrail seçimi öncesi kampanya ve propagandayı da ihmal etmeyecek. Ancak İsrail istihbarat servisi Mossad’ın İran’ın nükleer silah faaliyetinde bulunmadığını rapor ettiği sızdı. Buna karşılık AP ajansı, ABD ile İran’ın “10 yıllık anlaşmaya vardığını, Tahran buna uyarsa 10 yılın sonuna doğru hem ekonomik yaptırımlar hem de uranyum zenginleştirme kısıtlamalarının kalkacağını” sızdırdı. İran’ın nükleer programının tümüyle tasfiyesini isteyen Netanyahu fırsatı kaçırmadı: “ABD Başkanı’na saygı duyarım ama bu anlaşma İran’ın nükleer silahlı devlet haline gelmesine izin verecek. İsrail’in varlığını tehlikeye atacak böyle bir kader meselesinde anlaşmayı engellemek için her şeyi yapmak görevim.” Bu sözlere Cenevre’de İranlı meslektaşı Cevad Zarif ile son temasına dair Senato’yu bilgilendiren Kerry’den yanıt gecikmedi. Kerry, “Etrafta koşturup ‘Anlaşmayı beğenmedik’ demek için fırsat kollayanlar, anlaşmanın ne olduğunu bilmiyor. Müzakerelerden ne çıkacağını bekleyip görmenizi istirham ediyorum” dedikten sonra Netanyahu’yu “can evinden” vurdu. ABD Dışişleri Bakanı, İsrail liderinin İran değerlendirmesi için “Bu koşullarda doğru olmayan bir yargıya varıyor olabilir” derken 2002’de kendisinin de Irak işgali için olumlu oy vermesine yol açan tutumuna atfen, “Netanyahu, Bush yönetimi altında da Irak’ın işgalinin önemi konusunda tavır almıştı. Hepimiz sonuçlarını iyi biliyoruz” ifadelerini kullandı. İran’a karşı Suudiİsrail elbirliği ediyor Dış Haberler Servisi İran’ın nükleer programıyla ilgili uluslararası anlaşma potansiyeli, diplomatik ilişkisi olmasa da “gizli müttefik” addedilen İsrail ve Suudi Arabistan’ı işbirliğine itiyor. İsrail’in Channel 2 televizyonu, Brüksel’den bir yetkiliye dayanarak, Riyad yönetiminin İran’a olası bir saldırı halinde İsrail jetlerine hava sahasını açmayı teklif ettiğini öne sürdü. Riyad’ın tek koşulu, “Filistinlilerle barış görüşmelerinde gelişme katedilmesi”. İki ülkenin İran’ın nükleer programına dair istihbarat da paylaştıkları ve “tam bir koordinasyon” içinde oldukları belirtildi. Krallığın hava sahasını açması, potansiyel bir saldırıda İsrail hava kuvvetlerini Basra Körfezi’ni dolanmaktan kurtaracak. İsrail, Ortadoğu’nun tek nükleer gücüyken, Suudi Arabistan da son dönemde nükleer programına yatırım yapmaya başlamıştı. ‘Konuşma yıkıcı olur’ Önde gelen iki Demokrat senatör Dick Durbin ve Dianne Feinstein İsrail liderini kendi çıkarı için Cumhuriyetçilerle kısa vadeli işbirliği uğruna ABD ile uzun vadeli işbirliğini feda etmekle suçladı. Durumu dengelemek için Demokrat senatörlerle görüşmesi gerektiğini söyleseler de Netanyahu bunu reddetti. İsrail liderinin konuşmasında önde gelen Demokratlar da Obama yönetimi yetkilileri de hazır bulunmayacak. Önceki gün Ulusal Güvenlik Danışmanı Susan Rice, Netanyahu’nun konuşmasının ABDİsrail ilişkileri açısından “yıkıcı” olacağını söyledi. İsrail’de muhalefetteki İşçi Partisi’nin lideri Isaac Herzog da Netanyahu’ya ABD ile ilişkilerde “stratejik hasar yaratacağı” kaygısıyla Kongre konuşmasını iptal etmeye çağırdı. Herzog, “Netanyahu’ya sesleniyorum: Dur. Yeter Bibi, yeter. Gitmiyorsun. Gitme” dedi. Herzog İsrail liderini Demokratlarla buluşmayarak Amerikan politikaları içinde oyun oynamaya kalkışmakla eleştirdi. ‘İran’la karşılıklı çıkarlar’ ‘Yeter Bibi, dur. Gitme’ Yabancı Basından.. “cumhurbaşkanı” denildiği gibi… Özellikle petrol zengini Arap ülkelerindeki “devlet başkanlarına”; “emir, şeyh, kral” gibi adlar veriliyor. “İmparator, padişah” gibi kavramlar vardı. Bir zamanlar, bazı ülkelerin “liderlerine”, örneğin Almanya’da Adolf Hitler’e, İtalya’da Benito Mussolini’ye, İspanya’da Francisco Sabah gazetesinden... ABD Süryaniler için vuruyor u IŞİD’in Haseke bölgesinde kaçırdığı Süryani sivillerin sayısı 300400 ile ifade edilir oldu. Koalisyon güçleri dün Süryanilerin katliam tehdidi altında olduğu Tel Tamr bölgesini vurdu Dış Haberler Servisi Mezopotamya’nın kadim halkı Süryanilere saldıran IŞİD’in son birkaç günde bastığı köylerde kaçırdığı sivillerin sayısı 300400 ile ifade edilirken ABD öncülüğündeki koalisyon harekete geçti. IŞİD’in Suriye’nin kuzeydoğusunda 11 Asuri köyüne saldırdığı Haseke bölgesinin Tel Tamr kasabası ve etrafına dün hava saldırıları düzenlendi. Suriye Süryanileri Ulusal Konseyi Başkanı Bassam Ishak, Reuters’a durumu “Akrabaları kaçırılanlar onları aradılar ama yanıt veren IŞİD üyeleri geriye kafalarını göndereceklerini söyledi” diyerek aktardı. Bölgede Kürtlerin öncülük ettiği savunma gücünün Başkan Yardımcısı Ablahd Kourieh, “Yaşananlar varoluşumuza tehdit” derken kaçırılan Süryanilerin sayısının 350 400 olarak verdi. Kaynaklar 5 bine yakın insanın Haseke ve Kamışlı’ya kaçtıklarını aktardı. Süryani Suriye haber ajansı SANA ve Süryani İnsan Hakları Ağı kaçırılanların IŞİD kontrolünde bulunan Haseke’nin güneyindeki Arap kasabası Şaddede’ye götürüldüklerini aktardı. Koalisyon önceki gece IrakSuriye sınırındaki El Kaim şehrini de vurdu. IŞİD lideri Ebubekir el Bağdadi’nin kentte olduğu belirtilse de akıbeti meçhul. Bombardımanda 17 militan ve 9 sivilin öldü. Yaralanan 29 kişiden bazılarının tedavi için Suriye’ye belirtildi. Türk cihatçı Almanya’da suçlandı Almanya’da, geçen yıl Suriye’ye gittiği iddia edilen, ardından geri dönüşünde Münih Havaalanı’nda gözaltına alınan Türk genci savcılık tarafından radikal İslamcı El Nusra’ya katılmakla suçlandı. AP ajansına göre, 21 yaşındaki TürkAlman vatandaşı Ufuk C. hakkında federal savcılık 10 Şubat’ta iddianame hazırladı. Ufuk C’nin Türkiye üzerinden geçen yıl mart ayında Suriye’ye gittiği, El Nusra ile bağlantıya geçtiği, örgütün eğitimine katıldığı, koruma olarak görev aldığı, propaganda videosunda görüldüğü belirtiliyor. Geçen yıl 25 Temmuz’da Almanya’ya dönüşü sırasında havaalanında durdurulan Ufuk C. o tarihten bu yana tutuklu. Franco’ya “diktatör” denilirdi… Onlar da acı sonları ile lanetlenerek tarihe gömüldüler. HHH Şimdi Türkiye’de “Five Hills’de”, görkemli sarayında kendisini “sultan” olarak gören kişi, yakın tarihe kadar “başkanlık, başkanlık” diye tutturmuştu… Bu da yetmemiş olacak ki son konuşmasında “başkanlık değil, liderlik istiyorum” diyerek bilinçaltını ortaya çıkardı. AKP’nin kurucularından, eski başkan yardımcılarından, 3 dönem milletvekilliği yapan Dengir Mir Mehmet ‘Arapları cezalandırmayın’ ikazı Dış Haberler Servisi Irak’ta peşmergenin IŞİD’den temizlediği bölgelerde etnik hesaplaşma da gündeme taşınıyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ni yerlerinden edilen Arapların evlerine dönmesine izin vermeyerek ihtilaflı bölgeleri topraklarına katmakla suçladı. Komitenin raporunda, güvenlik kordonu altına alınan binlerce Arap’a yeterince insani yardım ulaştırılamadığı, peşmergenin IŞİD’e destek vermekle suçladığı, onlarca Arap’ın evini yıktığı, kurtarılan bölgelere Araplar dönemezken Kürtlerin sorunsuz ulaştığı, hatta bazılarının boşaltılan Arap evlerine yerleştikleri iddiaları yer aldı. IŞİD yüzünden “bütün Arap toplulukların toptan cezalandırılmaması” ikazı yapan komite, Erbil’in gerekli değişiklikleri yapmaması halinde peşmergeye verilen uluslararası desteğin kesilmesini istedi. ABD üç yeni peşmerge tugayı kurulması için 350 milyon dolarlık ödenek ayırırken Almanya, Britanya, İtalya, Fransa, Çek Cumhuriyeti ve Arnavutluk da peşmergeye silah ya da eğitim desteği veriyor. El Kaim hedef Rus gemileri Kıbrıs’ta soluklanacak Rusya ile Güney Kıbrıs Rum Kesimi askeri işbirliğine imza attı. Rum lideri Nikos Anastasiadis’in önceki günkü Moskova ziyaretinde imzalanan anlaşma, Rus donanmasının Rum limanlarını kullanmasını da içeriyor. Putin basın toplantısında askeri işbirliğinin kimseye karşı olmadığını, limanların kullanımının uluslararası terör ve korsanlıkla mücadele çerçevesinde yapılacağını söyledi. Rus gemilerinin Rum limanlarına giriş izni olsa da ilk kez yasal temele kavuşuyor. Garantör devlet konumundaki Britanya’nın adada askeri üsleri var. Moskova, Rumlara sunduğu 2.5 milyar Avro’luk borcu da yeniden yapılandırmıştı. Tırmanış... Fırat, “Türkiye buz gibi otoriterleşmeye, hatta diktatör devlet yapısına gidiyor. Her gün anayasayı ihlal eden bir cumhurbaşkanı var!” demez mi? HHH ABD’deki “başkanlık” gibi değil de “tüm yetkileri başkanda toplayan liderlik” istemenin “altyapısını”, TBMM’de “tartışılan” İç Güvenlik Paketi Yasa Tasarısı oluşturacak. Türk muhalefetini bırakıp demokratik ülkelerdeki yorumlara göz atalım! İngiliz Financial Times gazetesi, “Türkiye demokrasisi polis devleti olma yolunda” başlığından sonra şöyle yazdı: “İktidara sarılışı ile ülkenin küresel saygınlığını azaltan Erdoğan, Türkiye’yi kendi çevresinde inşa ettiği otoriter bir devlete dönüştürürken, çok az itidal gösteriyor. Eğer daha da ileri gitmesine izin verilirse, Türkiye artık bir demokraside Cihatçı John’un esrarı çözüldü Arkadaşları Muhammed Emwazi’nin sakin, saygılı birisi olduğunu söylüyor. Dış Haberler Servisi IŞİD’in kaçırdığı rehinelerin infaz videolarıyla tanınan ve İngilizce aksanlı “cihatçı John” lakaplı maskeli militanın Londralı Muhammed Emwazi olduğu iddia edildi. Emwazi ilkin geçen ağustosta ABD’li gazeteci James Foley’in katledildiği videoda görüldü. BD’li gazeteci Steve Sotloff, İngiliz yardım görevlisi David Haines, taksi şoförü Alan Henning, yardım görevlisi Abdülrahman Kassig’in infazlarında yer aldı. Batı’yı hedef alan ifadeleri ve ehinelerin boğazlarına dayadığı bıçakla dikkat çekti. IŞİD’in bıraktığı rehineler, Batılılardan sorumlu 3 İngiliz’den bahsedip, takma isimlerini Beatles üyelerine atfen John, Paul ve Ringo olarak aktarmıştı. ‘MI5’ten baskı görmüş’ Washington Post ve New York Times gazeteleri arkadaşları, yabancı cihatçıları araştıran düşünce kuruluşları ve bir Britanyalı güvenlik yetkilisine dayandırdıkları haberlerinde Jihatçı John’un kimliğinin Emwazi, olduğunu aktardı. Londra polisi ise iddiayı doğrulamayacağını duyurdu. İddiaya göre Emwazi, Batı Londra’dan orta sınıf bir aileden geliyor. Westminster Üniversitesi’nde bilgisayar programcılığı okumuş. Greenwich’teki camiye giderken, radikalleşmesi 2009’da mezuniyeti sonrası Tanzanya ziyaretiyle başlamış. İki arkadaşıyla burada gözaltına alınmış. Ardından radikal İslamcı Eşşebab’ın hüküm sürdüğü Somali’ye gitmeye çalışmış yahut gitmeyi başarmış. İddiaya göre, MI5’in kendisini muhbir yapmak isteyen “Nick” kod isimli ajanından büyük baskılar görmüş. Çalışmak için gittiği Kuveyt’ten dönüşte gözaltına alınmış, geri gitmesine de izin verilmemiş. Emwazi’nin 2012’de Suriye’ye gitmiş olabileceğine işaret ediliyor. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle