28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 ŞUBAT 2015 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 dozerleri inşaat için sokuyorsun, gönderi dikip Türk bayrağını çekiyorsun! Şairin dizelerinde gebe olmalı her şey, evirmeden, çevirmeden, kıvırmadan, mertçe. Onun için dosdoğru geçmelisin her şeyin içinden, başka yolu yok... Belli ki yaşama ara sokaklardan varılmaz; korkunç ara sokaklardan geçilmez... Korkunç acı çektirir insana bu! Bunu bilen çok! Sen asıl onları bulmaya bakacaksın, dürüstlüğü elden bırakmayıp, her şeyi açık açık anlatacaksın... Ve sen sonra bir çığlık olacaksın “halkın ekmekten ellerinde inançla ekmeklerini” taşıdığı günleri anımsayacağız. Açlığı, tokluğu bileceğiz... Umudu ve umutsuzluğu... O ağır ve acılı elleri! Binlerce yıllık kayaların ağırlığında, buğday başaklarının izlerini taşıyan uzun yolculukları. Yakın tarihimizi, mezarsız ölülerimizi, faili belli faili meçhul cinayetleri, asit kuyularını... Sınır boylarında şehit düşen Mehmet’lerimizi, şarapnel parçasıyla ölen çocuklarımızı, mayınlı topraklarımızı, derin vadilerde can veren gençlerimizi... Daha dün üç genç “poşu” taktıkları için gözaltına alınıp tutuklanmışlardı. Galatasaray Üniversitesi öğrencisi Cihan Kırmızıgül, birkaç yıl önce 25 ay yine “poşu yüzünden” hapis yatmıştı. HHH Tehdit ve gizemlerin sisi içinde yaşamak, her sabah “günaydın” diyemeden ölümlerle karşılaşmak... Hayat bu mu sizce? Bir bulut, bir esinti içinde yaşarken, kendi yalnızlığımızı örüyoruz... Bir okyanus sevecenliğinin tersyüz olduğu coğrafya, kan gölü... Emperyalizmin kolları! Libya, Suriye, Irak, Afganistan... Çaldığım gerçeklik beni geri çağırırken, rüzgârda dalgalanan uçuk renkli çamaşırlar gibi sözcükler duyuyorum... Hoşuma gidiyor benim! Sun Axelson’un dizelerinde kendimi aramaya başlıyorum yeniden: “Maria, bana ağlamasını öğretti/ Sevgiyi çocuklardan öğrendimduyguyu da onlardan öğrendim.” Hayat, duygu, aşk, sevgi kavramlarından yoksun kalırsak, Despina anlamayı, Kyrie yürümesini, Kosta görmesini, Maria ağlamasını öğretir bana, size, hepimize!.. Erdoğan, 9 Mart’ta Bakanlar Kurulu’nu Saray’da toplayacak. Partinin içini dışarı döken o bakan kim? Bir konuşma. Belki de dertleşme demek daha doğru; çünkü küçük bir gruba yapılıyor. Şu anda özellikle iktidar milletvekilleri arasında kulaktan kulağa yayılıyor. Konuşmayı yapan isim “kabinenin önemli bakanlarından” biri. Güncel konulara da değiniyor, parti içinden kimi sıkıntıları da paylaşıyor. Önce parti içi. Davutoğlu sonrası kabineden bir fotoğraf. O bakan anlatıyor: “Bakan arkadaşlardan üçü Yalçın Akdoğan, Numan Kurtulmuş ve Efkan Ala. Bizlerden biraz farklı duruyor. Başbakan’a saygısızlıkları yok ama her hareketleriyle ‘bizim patronumuz Erdoğan’ mesajı veriyorlar. Özellikle Ala, birçok bakana amirlik taslıyor. Davutoğlu’na kalsa onları bir daha aday dahi yapmaz, ama seçim öncesinde kavgaya girmeyecek.” O bakanın anlattığı üç isimle ilgili durum aslında ne zamandır dikkat çekiyordu. Özellikle Akdoğan ve Ala, Erdoğan ile çok yakın çalışmış iki isim. Numan Kurtulmuş’a gelince... Bir ara kurduğu partiyle AKP’ye dışarıdan hızlı muhalefet yapmıştı; ama onun geçmişini bilenler Erdoğan, Pınarhisar Cezaevi’ne girerken yaptığı konuşmada hemen arkasındaki ismin o olduğunu hatırlayacaktır. Kurtulmuş’un AKP’ye döndükten sonra liderlik beklentisinde olduğunu da unutmamak gerekir... O bakanın anlattığı bir diğer kritik not: Davutoğlu başta 19 Ocak’ta zorlanarak katıldığı ve öncesinde küçük de bir gerginlik yaşadığı Saray’daki Bakanlar Kurulu dahil “Erdoğan’a kırgın ve kızgın. Ancak şimdilik susuyor. Eğer seçimlerde partinin oyunu koruyarak tek başına iktidar olursa o zaman Erdoğan’a karşı bayrak açacak. Saray’daki Bakanlar Kurulu toplantısının seçimlere kadar bir daha yapılmaması da talep etmiş Davutoğlu. Bu durumun ana muhalefet tarafından kullanıldığını ifade ederek ağırlığımı kaybediyorum” serzenişinde bulunmuş. Ancak Erdoğan “ağırlık” falan dinlemiyor. İktidara yakın medyanın “zafer diye tanımladığı geri çekilme operasyonu”nda Davutoğlu, Genelkurmay Karargâh’ında fotoğraf verince bu istek rafa kalktı. “9 Mart’ta Saray’da toplanılacak” talimatını aldıktan sonra Başbakan’ın morali çok bozuldu. “O bakan”ın Davutoğlu ile ilgili bir de tespiti var: Temiz bir insan, hakkında en ufak bir kirli bilgi yok. Ancak özellikle ilk başlarda kendi gibi olamadı. Erdoğan’ı taklit etti. Onun gibi bağırıp çağırdı; ama karizması o role yetmedi. AKP’nin içinden kısmen kamuoyuna yansıyan diğer sıkıntıyla ilgili konu. 1725 Aralık ile ilgili olan. O bakan anlatıyor: Bizim milletvekillerinin büyük çoğunluğu 1725 Aralık olaylarının doğru olduğunu düşünüyor. Ancak gerekenler yapılsaydı parti ayakta kalamaz diyen de çok. Davutoğlu en az iki bakanın Yüce Divan’a gitmesi gerektiğini her fırsatta söyledi. Erdoğan seçim öncesi parti yıpranır diye buna izin vermedi. Davutoğlu son ana kadar Komisyon Başkanı Hakkı Köylü ile irtibat halindeydi. Ancak Erdoğan bastırınca Davutoğlu geri adım attı. Komisyon kararı ikisinin anlaşmazlığı nedeniyle iptal edildi. Süreçte en çok yıpranan ikisinin arasında kalan Köylü oldu. O bakandan güncele yönelik bir konuyla yazı bitecek. Hakan Fidan olayı. Anlattığına göre “çözüm sürecinde sıkıntı bir türlü giderilemiyor”. Fidan bu taşın altına elini koymuş bir isim. En az Erdoğan kadar. Ancak bir süredir kritik konularda Erdoğan’a sözünü dinletemedi. Fidan karşılıklı “verilen sözlerin” yerine getirilemediğini ve yeniden çatışma ihtimalinin güçlendiği uyarısını yapıyordu. Erdoğan, Davutoğlu ve çözümle ilgili bakanların arasında kalmaktan yoruldu. Yeniden çatışma çıkarsa da başarısız olarak ilan edilecekti. O yüzden gitti. O bakanın anlattıkları, o küçük gruptan çıktı kulaktan kulağa yayılıyor. Bakalım kim olduğu ortaya çıkacak mı? Bana sorarsanız söylemem! Bu bilgilerin yazıldığı saatlerde kaynaklarımdan biri aradı. “Aile derneği törenini izliyor musun?” diye sordu. Televizyonlar önümde açıktı Erdoğan ailesinin TÜRGEV’inden bahsettiğini doğal olarak anladım. “Farkındasın değil mi Erdoğan hem kendi yanında hem açılışın yapıldığı illerde adeta bakan, milletvekili, AKP yöneticisi yoklaması yaptı. Güncel ifadeyle çoğu ders kırmıştı. Canı sıkılmıştır” dedi. Önce Ağlamasını Öğren!.. Yağan karı, soğuğu, yağmuru, fırtınayı, lodosu... Baskıyı, şiddeti, işkenceyi... Zalimliği acıdan daha iyi biliyoruz, acıysa güzellikten daha iyi, sevinci, aşkı daha iyi... Sun Axelson’ın “zorbaların geçit töreni”nden... Masmavi bir gökyüzünün altında yürürken, karlar erimişken, acılar, kırımlar bitmemişken! Hayata sımsıkı sarılmak varken! 85 yıldır bizim toprağımız olan Süleyman Şah Türbesi’ni bekleyen Mehmet’ler kurtarılırken, kutsal emanetler alınıp türbe bombalanırken... Belki o gece yıldızlar kavşağında zorbalığın resmini çiziyordu kimileri, kendi siyasal çıkarları için. Sözüm siyasilere, siyaseti din sarmalında kucaklamak isteyen, laik sistemi çiğnemek isteyenlere! Demokrasi ve özgürlükleri çiğneyenlere... Astsubay Halit Avcı’yı vuran, ölümüne yol açan, şehit mertebesine taşıyan o tanklardan hangisiydi, diye düşünürken “tabut” askeri eğitim uçaklarından ikisi daha düşmüş, dört subay pilotumuz şehit olmuştu. Ben dün sabah Malatya’da ay yıldızlı bayrağımıza sarılı dört şehidimizi uğurlama törenini izliyordum televizyonlarda... Gözlerim yaşardı, içim acıdı, başım döndü koltukta çayımı yudumlarken. Gene bir kadın engeli aşıp koşarak tabutlardan birinin başına geldi ve öpmeye başladı... O anda bir şiirden iki dize geldi aklıma: “Bakışının başkalarına ulaşması için önce senin içinden geçmesi gerekir!” HHH Askerimiz Süleyman Şah Türbesi’ne girerken IŞİD’i de bilgilendirmiş... Yahu IŞİD dediğin bir köktendinci, kelle avcısı bir terör örgütü değil mi? PYD desteğinde yapıyorsun, sandukaları Suriye’nin PYD’nin kantonunda sınırımızın 200 metre ötesine taşıyorsun... Rojavalı Bozan Osman’ın kendisinin olduğunu öne sürdüğü tarlaya, Hakan Fidan endişeli Karizması yetmedi ‘Ağırlığımı kaybediyorum’ O vekilleri cin mi çarptı? İç Güvenlik Paketi görüşmeleri sırasında AKP, muhalefete uyguladığı şiddeti inkâr edince tartışma çıktı. CHP’li Altay hastanelik olan vekillere dikkat çekti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Genel Kurulu’nda iç güvenlik paketinin görüşmeleri sırasında geçen hafta 7 milletvekilinin yaralanmasıyla sonuçlanan kavga tartışma konusu oldu. AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, AKP Grubu’nun hiç kimseye saldırmadığını ve şiddet uygulamadığını söylemesi üzerine CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, “AK Parti kimseye saldırmadıysa hastaneye giden milletvekilerini cinler mi çarptı” diye itiraz etti. Paketin dün geceki görüşmelerinde 2. bölümüne geçilirken CHP, MHP, HDP grup başkanvekilleri, gündeme geçmeden, tasarının görüşmelerinde içtüzüğe aykırı işlem ve eylemlerin yapıldığı gerekçesiyle TBMM Başkanlığı’na yapılan başvuruların sonuçlanmasının ardından çalışmalara devam edilmesi gerektiğini söylediler. Elitaş’ın, Genel Kurul’un çalışmalarına ara veremeyeceğini belirterek, “AK Parti Grubu hiç kimseye saldırmamıştır, şiddet uygulamamıştır. Edep ve adap içerisinde Gazi Meclis’e yakışır şekilde bir duruş sergilemiştir” demesi tartışma yarattı. CHP’li Altay, “AK Parti kimseye saldırmadıysa hastaneye giden milletvekillerini cinler mi çarptı, bilmiyoruz. CHP’ye göre, Genel Kurul’un 21 Şubat tarihinden sonraki bütün görüşmeleri hükümsüzdür” dedi. CHP İzmir Milletvekili Mustafa Moroğlu Meclis kürsüsüne getirdiği tarihi geçmiş bir gaz HDP’li vekiller oturum sırasında poşu taktı. (üstte) CHP’li Moroğlu, Meclis kürsüsünde kullanılmış gaz bombası çıkardı. (solda) (Fotoğraflar: AA) Meclis’te gaz bombası bombası çıkardı. Moroğlu, şunları söyledi: “Arkadaşlarda poşu var mı bilmiyorum, birazdan buraya tarihi geçmiş bir gaz el bombası atacağım ve bu gaz el bombasının sizi ne kadar etkileyeceğini ölçmenizi istiyorum. Pimine basmayacağım çünkü biri daha önce basmış. 15 Mayıs 2014’te milletvekillerinin, DİSK Genel Başkanı’nın da arasında bulunduğu topluluğa atıldı. Üstünde ne yazıyor? ‘Dikkat, son kullanma tarihinden sonra kullanmak tehlikelidir!’ Son kullanma tarihi kaç? 3 Mart 2014. Kullanma tarihi kaç? 15 Mayıs 2014.” Bu sözlere AKP’li Recep Özel, “Siz de eylemi ondan önce yapsaydınız” karşılığını verdi. AKP’den uzlaşma arayışı EMİNE KAPLAN ANKARA – AKP, muhalefetin engellemesi nedeniyle İç Güvenlik Paketi’ni TBMM’den geçirmekte zorlanacağını anlayınca muhalefet partilerine ‘uzlaşma’ önerisi götürdü. Muhalefete “Sorunlu maddelerle ilgili öneri getirin, kabul edilen maddelerde tekriri müzakere yapalım ve düzeltelim” denildi. AKP, muhalefetin bu öneriyi kabul etmemesi durumunda 135 maddelik paketin 68. maddesine kadar görüşmeleri tamamlayarak, geri kalan maddeleri komisyona çekmeyi ve paketi 68. maddeye kadar yasalaştırmayı planlıyor. AKP yönetimi, muhalefetten gelecek önerilere göre kriz yaratan maddelerde değişiklik yapılıp yapılmayacağına karar verecek. ‘İç Güvenlik’ bildirisine izin yok İç Güvenlik Paketi’ni protesto eden bir grup, Meclis önünde pakete yönelik eleştirileri içeren bildiri dağıttı. Halkevleri üyesi olan grubun bildiri dağıtmasına izin vermeyen polis, 9 kişiyi gözaltına aldı. Bildiri dağıtanlardan biri gözaltına alındığı sırada kafasına aldığı darbeyle yaralandı. (Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ) C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle