18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 ŞUBAT 2015 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 15 İmparator Neron, 18 Temmuz 64’te başlayıp altı gün yedi gece boyunca Roma’yı yakıp kül eden yangından sadece bir yıl sonra muazzam bir sarayın inşasını başlattı. Yangın yeri antik başkentin önemli bir bölümünü kaplayacak olan sarayın yapımını, iki mimar üstlenmişti: Severus ve Celerus. Sonuç, bugünün ölçülerinde bile devasa sayılan bir ihtişam, mimari açıdan en modern teknolojileri yaya bırakacak yeniliklerle donatılan olağanüstü bir eserdi. Çeşitli binalardan oluşan saray yerleşkesinde geniş bahçeler ve suni bir göl vardı. Emperyal konutun ziyafet salonu Cenatio Rotunda, bir mühendislik harikası olup güneşin döngüsünü izleyen mobil zemin üstüne inşa edilmişti. Birbirine sürtünerek ısınmasınlar diye kil üstüne yerleştirilen tunç toplar üzerine oturtulan ahşap zemin, alengirli bir mekanizmayla ziyafet sofrasındaki konuklara 360 derecelik manzara sunabilmek üzere döndürülüyordu. HHH Tarihçi Suetonius, Domus Aurea (Altın Ev) adı verilen Neron’un sarayını şöyle anlatır: “Girişinde Neron’un 120 ayak yüksekliğinde dev bir heykeli vardı. Saray o kadar geniş bir alana yayılıyordu ki üç sütunlu üç kapıdan girilerek geçiliyor, her kapıdan diğerine bin adım atılıyordu. Denize benzer bir su aynasının çevresine inşa edilen ev kümeleri kentleri çağrıştırıyor; aralarında göz alabildiğine uzanan kırsalda bağlar, bahçeler, korular, hatta otlaklar yer alıyordu. Buralara da ehli ve yaban, her türden hayvanlar salınmıştı. Sarayın iç mekânları tepeden tırnağa altın kaplı olup, tüm yüzeyler sedef ve değerli taşlarla bezenmişti. Yemek salonlarının tavanları oynak fildişi tabletlerle donatılmıştı. Bu tabletler açılıp kapanarak, ziyafet sofrasındaki konukların bakın: Despot Neron’un çığrından çıkan deliliği halkın kendisine karşı beslediği nefretle orantılı arttı ve imparator ihanet ettikçe, cezalandırdığı yakınları çoğaldıkça, yalnızlaştı. Roma senatosu, kendisini tahttan indirip hakkında ölüm cezasına hükmettiğinde önünde iki seçenek vardı. Senatonun verdiği ölüm cezası, despotun köpek, tilki, horoz gibi hayvanlarla birlikte deri bir torbaya sokulup Tiber Nehri’ne atılmasını öngörüyordu. Neron tabii ki intiharı seçti. Onu da yalnız başına beceremedi. Özel kalem müdürü Epafrodites’in yardımıyla boğazını kılıçla keserek öldü. Neron’un son sözleri “Qualis artifex pereo!” yani “Benimle birlikte ne büyük bir sanatçı ölüyor!” demek olup, hem deliliğini, hem de kendini beğenmişliğini ele veriyordu. Roma tarihine hükmü 54’ten 68’e, 14 yıl sürmüştü. HHH Peki, Domus Aurea’ya ne oldu dersiniz? Saray yerleşkesi kamuya iade edilerek, Roma halkına açıldı. Suni göl kurutulup, üstüne günümüze kadar kalan Colosseum yapıldı. Debdebeli girişteki devasa Neron heykeli, güneş tanrısı Helios’a dönüştürüldü. Sarayın bir bölümü Traianus hamamlarının inşaatı sırasında molozların altında kaldı, bir bölümü de Adrianus’un yaptırdığı Venüs ve Roma tapınaklarıyla toprağa gömüldü. Domus Aurea’nın varlığı, 15. yüzyılda genç bir Romalının gezerken tesadüfen girdiği bir dehlizden öteye keşfedildi ve duvarlarındaki fresklerin aşırı süslemesi, iç mimaride “Gülünç Sanat” (Art Grotesque) diye adlandırılan yeni bir akımı esinledi. Sarayın bilimsel anlamda arkeolojik kazıları 2009’da başladı ve devam ediyor. Ne diyelim? Başı benziyor, hükmü benziyor, dileriz sonu benzemesin! “Yalancılıkla, kendini beğenmişliği, aradaki başarının kalınlığı ay ırır.” PHILIPPE BOUVARD Ne Oldum Deme... Fotoğraf: Domus Aurea KAR Öyle çok yağsın ki kar, öyle çok Koca koca, öbek öbek, lapa lapa Günlerce, gecelerce Nuh misali Gömülsün, dümdüz olsun dünya Bembeyaz… Öyle sessiz, öyle dingin, öyle temiz… Sonra erirsin sen kar huyun böyle Götür tüm kirleri denizlerin en dibine. Bak yıllardır soğuğunu çektik, Beyazı seninle tarifledik, Saflığı, temizliği seninle. Biz de yardım edeceğiz söz sana Gözyaşlarımızla Yap bize bunu kar, geri çevirme… AYTEN DİNÇ DİDİN Molotof ve Kokteyli 132 maddelik İç Güvenlik Paketi’nin TBMM’de görüşülmeye başlanması ile birlikte “Molotof” sözcüğü AKP sözcülerinin dilinden düşmez oldu. TBMM’de temsil edilen muhalefet partileri ile parlamento dışı muhalefet Başbakan tarafından “Molotofçu” ilan edildi. Bilindiği gibi Vyaçeslav Molotov (18901986) Rusya’daki 1917 Büyük Ekim Devrimi’nin önde gelen kişiliklerinden biridir; II. Dünya Savaşı sırasında Stalin ile birlikte görev yapmış olan Sovyetler Birliği Dışişleri Bakanı’dır. Alman Dışişleri Bakanı Ribbentrop ile AlmanSovyet Saldırmazlık Paktı’nı imzalamıştır. 1920’lerde Stalin ile beraber hızla yükselmiş, 1950’lerde Nikita Kruşçev’in yükselişiyle birlikte siyasetten çekilmek zorunda kalmıştır. Cam şişe içerisinde az miktarda sülfürik asit, benzin ve parafin karıştırılarak hazırlanan ve fitil ile yakılan “Molotofkokteyli” tarihte ilk kez İspanya İç Savaşı sırasında Milliyetçi kuvvetler tarafından Sovyet T26 tanklarına karşı kullanılmıştır. Molotof adı ise ilk kez 1939 yılındaki Kış Savaşı sırasında Finler tarafından Finlandiya’nın bölünmesinde büyük rol oynayan Vyaçeslav Molotov’u aşağılama amacıyla konulmuş, Finler tarafından Sovyetler Birliği Kızılordu askerlerine ve Sovyet tanklarına karşı kullanılmıştır. 1941’den sonra da II. Dünya Savaşı boyunca Almanya, Finlandiya, İtalya, Birleşik Krallık, Polonya, Amerikan ve Sovyet güçleri tarafından kullanılmıştır. HHH Molotofkokteyli bulundurmak, taşımak, kullanmak dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye’de de suçtur. TBMM Silah Tasarısı Alt Komisyonu tarafından Haziran 2013’te silah sayılarak kullanana 8 ila 12 yıl hapis cezası öngörülmüştür. Ne var ki iktidar sanki yasalarımızda molotofkokteylini suç sayan maddeler (Örneğin, Türk Ceza Yasası Madde 6) yokmuşçasına bir algı operasyonu yürütmekte, kamuoyunun dikkatini “Molotofkokteyli”, “bonzai” ve “yüzü maskeli göstericiler” konuları üzerinde yoğunlaştırarak pakette yer alan ve yönetimin diktatörleşmesine meşruiyet kazandıracak olan faşist maddeleri gözlerden uzak tutmayı amaçlamaktadır. İç Güvenlik Tasarısı uluslararası insan hakları hukuku ve standartlarıyla uyumlu değildir. Yasalaşması halinde keyfi gözaltı, polisin ateşli silahları ölçüsüz kullanımı ve siyasi kovuşturmalarda artış yaşanacaktır. İçerdiği taslak hükümler, “Birleşmiş Milletler Kolluk Güçleri Görevlileri Tarafından Kuvvet ve Ateşli Silah Kullanılması Hakkında Temel İlkeler” de yer alan uluslararası standartlarla ters düşmektedir. Savcı kararı olmaksızın polise gözaltı yetkisi veren muğlak hükümler ile savcıların bağımsızlığını ve görevlerini müdahale olmaksızın yerine getirebilme yükümlülüğünü yıpratan maddeler içermektedir. Cumhuriyet Halk Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi, Halkın Demokrasi Partisi ve çok sayıda sivil toplum kuruluşu iktidarla masaya oturup her üç konu üzerinde uzlaşma sağlanabileceğini açıklamışlar, fakat iktidar oralı olmamıştır. Dediğimiz gibi amaç başkadır çünkü. HHH İç Güvenlik Paketi’ne ilişkin tartışmalar kamuoyunda AKP açısından olumsuz bir rüzgâr esmesine yol açmıştır. Toplum, ülkenin göz göre göre diktatörlüğe doğru yol almasını içine sindirmeyeceğinin işaretlerini vermiştir. Yalnızca bu ülkenin muhalefet partileri, sivil toplum kuruluşları, aydınları, yazarları, sanatçıları değil, uluslararası medya ve kanaat önderleri de bu gidişe karşıdırlar. İktidar, konuyu gündemden düşürmek için meşru veya gayrimeşru yollara, yöntemlere başvurmaya kararlıdır. Bu açıdan bakıldığında Süleyman Şah operasyonu da başvurulan yollardan biridir. İktidar şimdi bu kaçış operasyonunu “zafer” olarak parlatmak gayreti içindedir. Yandaş medya bu “trişkadan zaferi” günlerdir manşetlerden düşürmemektedir. Dünkü muhtarlar toplantısında Cumhurbaşkanı da bu koroya katılmıştır. Fakat ne yapsalar, ne etseler başlayan düşüş sürecini engellemeyeceklerdir. Göreceğiz. üzerine çiçekler atılıyor ya da güzel kokular salınıyordu. Hamamlardaki çeşmelerden hem deniz suyu, hem de Albula’nın (Tiber Nehri) suları akıyordu.” İmparator Neron, tarihin en gaddar despotlarından biri, belki de ilkiydi. Hem çok zeki, hem de deliydi. Roma halkı, imparatoru Roma’yı kül eden yangından sorumlu tutuyordu. Megaloman despotun, başkenti yıkıp daha görkemli inşa ettikten sonra adını Neropolis olarak değiştirmek istediği biliniyordu. Neron’un kadim Roma yanarken lir çalıp şarkı söylediğine inanan çoktu. Yangın yerini baştan başa kaplayan görkemli sarayı affetmediler. HHH Romalılar Neron’un yeni sarayı ile şöyle alay ediyorlardı: “Roma Neron’un evi olacak. Yurttaşlar, Veius’a (günümüzdeki Formello) göçün. Tabii ev Veius’u da yutmazsa.” Buraya kadar aktardıklarım, size çağdaşımız bir şeyleri hatırlatıyor mu, sevgili okurlarım? Yanıtınız, “Eveeet...” ise, sonrasına KORUDAKİ DEREYE LAĞIM AKIYOR, İSKİ SESSİZ Validebağ’da ranta hazırlık HAZAL OCAK Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi, Validebağ Korusu’nun içinde bulunan derede yaşanan kirlilikle ilgili İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ve İSKİ hakkında suç duyurusunda bulunacak. Şube Başkanı Sami Yılmaztürk, “Korudaki dereye lağım suyu akıyor. Kenardaki 100 yıllık ağaçlar kuruyor ve devriliyor. 2006’dan beri aslında Üsküdar Belediyesi’nin, AKP’nin bu koruya ilişkin rant ve çılgın projeleri var” dedi. Taksim’deki Çevre Mühendisleri Odası’nda, Çevre Mühendisleri Odası, Mimarlar Odası İstanbul şubeleri ve Validebağ Gönüllüleri, Validebağ Korusu’na ilişkin dava süreciyle ilgili basın toplantısı düzenledi. Toplantıya katılan Validebağ Gönüllüleri “Validebağ” yazılı tişörtleriyle “Biz biz biz, bir aradayız; bir arada koruyu koruyacağız” sloganını attı. Toplantıda söz alan Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şube Sekreteri Cevahir Efe Akçelik, Validebağ Korusu Deresi’nde yaptıkları incelemede kirliliğin arttığını tespit ettiklerini belirtti. Akçelik, yaşanan bu durumun Yüzeysel Su Kalitesi Yönetim Yönetmeliği’ne de aykırı olduğuna dikkat çekerek “Validebağ Korusu’na yönelik rant saldırıları artmakta, dava süreçleri sürüyor” diye konuştu. Validebağ Gönüllüleri’nden Arif Belgin de İSKİ’ye yaptıkları tüm başvuruların sonuçsuz kaldığını belirtti. Mimarlar Odası İstanbul Şube Başkanı Sami Yılmaztürk ise İSKİ’nin 2 metre genişliğindeki boruyu kanallara bağlamak yerine, açıktan dereye verdiğini söyledi. Yılmaztürk, “Çevresinde yaşamın olduğu, insanların bu koruyu kullandığı bir yerde, hemen altında da bir kanalizasyon varken dereye vermesi bir kere suç. Yaz boyunca kanalizasyon yani lağım suyu, tuvalet akıyor oradan. Niye bunu buraya İSKİ bağladı bıraktı? 2006’dan beri aslında Üsküdar Belediyesi’nin, AKP’nin, bu koruya ilişkin bir rant beklentisi projeleri var” dedi. Yılmaztürk, Validebağ Korusu’na imar planının iptal edildiğini anımsattı. Doğum günü birlik gecesi oldu Adıyaman’ın AKP’li Gölbaşı Belediyesi’nin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için hazırladığı doğum günü programı, günler öncesinden şehrin dört bir tarafına asılan afişlerle program içeriği tanıtılmıştı. İlahi dinletisi, sohbet ve semazen gösterisi yapılacağı duyurulan afişler kamuoyundan tepki çekti ve haberlere konu oldu. Kutlu doğum haftası etkinliklerinde olduğu gibi “kırmızı gül” figürünün kullanıldığı afişler belediye görevlilerince toplandı. Adıyaman Belediyesi’nin yaptığı programla ilgili konuşan AKP Genel Başkan Yardımcısı Abdülhamit Gül, “Adıyaman Gölbaşı Belediye Başkanlığı’nın Sn. Cumhurbaşkanımızın doğum gününü kutlamak üzere bir STK ile yaptığı organizasyon, birlik ve beraberlik gecesi olarak düzenlenecektir. Doğum günü kutlaması olarak gerçekleşmeyecektir” dedi. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] G NOKTASI BULMACA SEDAT YAŞAYAN KARAMAN SUDURAĞI BELDESİ’NDE ÇED TAMAM Tahıl ambarına havalimanı ÖZLEM GÜVEMLİ İstanbul’daki 3. havalimanının kentin ekolojik sistemine verdiği zararlar açısından büyük benzerlikler taşıyan Karaman Havalimanı için nihai ÇED raporu hazırlandı. Rapor, bölgedeki hayvancılık ve tarımın nasıl yok edileceğini gösteren yol haritası gibi. Yeni havalimanının yapılacağı sahanın yüzde 90’ı mera, yüzde 10’u tarım arazisi. Karaman’ın en önemli geçim kaynağı olan kentin adını taşıyan koyunlar bu meralarda otluyor. Arazilerde tahıl, meyve ve sebze üretimi var. Karaman Havalimanı sahası da aynı İstanbul’un 3. havalimanı gibi kuş göç yolları üzerinde. Telli turna, şah kartalı gibi koruma altındaki türlerin göç yolları da bozulacak. Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğü tarafından Karaman’ın Sudurağı beldesinde inşa edilecek havalimanının nihai ÇED raporuna göre, arazinin 340 hektarı hazineye ait mera, 37 hektarı da özel mülkiyete ait tarım arazileri. Mera vasfındaki araziler için İl Mera Komisyonu’ndan “tahsis değişikliği” talebinde bulunulacak. Tarım dışı kullanım izinleri de alınacak. Çevre Düzeni Planı’na göre havalimanı alanı aynı zamanda Yaban Hayatı Koruma Geliştirme Alanı’nda kalıyor. DSİ 4. Bölge Müdürlüğü de ÇED raporu için verdiği görüşte, havalimanı arazisindeki Kulece ve Kayalıağıl derelerinin şiddetli yağışlarla taşkınlara neden olabileceği uyarısı yaptı. Proje sahası aynı zamanda inşa aşamasındaki içme suyu amaçlı İbrala Barajı’nın koruma havzasında. ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaracı@gmail.com HARBİ SEMİH POROY SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Yat li 1 manı... Yi 2 yecek bulamayan, yok 3 sul kimse. 2/ 4 Açık alanlar 5 dan ve kala6 balık yerlerden aşırı de 7 recede kork 8 ma. 3/ Oruç 9 ayı. 4/ Parola... Kısa sap1 2 3 4 5 6 7 8 9 lı odun baltası. 3/ 1 S A B U N İ Y E Kesintilerden son 2 O B U R M E T A ra kalan miktar... 3 Eski Mısır’da gü 4 L İ T A S M E N A Y L İ B E R O neş tanrısı... “Ka5 R E T T A N R kım” da denilen 6 K R A R İ Z E bir kürk hayvanı. A K 6/ Âşık, vurgun, 7 A R A S A T müptela... Henrik 8 R E K A B E T S S İbsen’in “Bir Be 9 Y E L R E J İ bek Evi” adlı tiyatro oyununun baş kişisi. 7/ Denizfilinin dişlerinden yapılan değerli bir tespih... Demiryolu. 8/ “Top yuvarlaktır” örneğinde olduğu gibi, aynı düşünceyi değişik terimlerle tekrarlamaya dayanan üslup kusuru ya da oyunu. 9/ Dince aziz tanınan kimi kadınlara verilen saygı sanı... Huzur. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Terbiye edilmiş yiyecekler için kullanılan sözcük... Tantal elementinin simgesi. 2/ İzmir’deki Balçova Kaplıcası’nın antik dönemlerdeki adı. 3/ Şekerkamışından elde edilen sert bir içki... Çekilerek balık avlamaya yarayan daire şeklinde el ağı. 4/ Asya’da bir ülke... Yankı. 5/ Göz değmesi... İngiltere’de çok sevilen bir cins bira. 6/ Zeki ve yaramaz çocuk... Önü hendekli siper. 7/ “O” adılının yönelme durumu... Çılgınca ve aşırı eğlence, toplu seks. 8/ Eski dilde su... Antalya yakınlarında arkeolojik bir mağara. 9/ Kayısı, erik, zerdali gibi meyvelerin kurusu... Düz, ince ve yassı tabaka halinde taş. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle