28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 ŞUBAT 2015 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 l Tophane’de sergi açılışı sırasında galeriyi basan grup içerdekileri tehdit edip tartakladı. Öpüştüler diye galeri bastılar HAZAL OCAK Tophane’de sanat galerisi önünde öpüşen bir çift olduğu gerekçesiyle bir grup tarafından basıldı. Daire Sanat galerisinde dün akşam gerçekleştirilen ‘Çoktan Seçmeli’ adlı serginin açılışını basan grup “Sokak ortasında sevişiyorlardı. Sanata karşı değiliz ama davranışlarınızı beğenmiyoruz. Buradan gideceksiniz” diyerek galerideki yurttaşları tartakladı. Galeri sahibi Selin Söl “Cumhurbaşkanı gibi konuştular. ‘Benim kültürümde bu yok’ dediler. Burası bizim mahallemiz, buradan gideceksiniz deyip tehdit ettiler” diye konuştu. Daire Galeri’de “Çoktan Şeçmeli” adlı serginin açılışına katılan evli bir çiftin galeri önünde yakınlaşması üzerine mahallede yaşayan biri çifti sözleriyle taciz etti. Çiftle mahalleli arasında gerginlik yaşandı. Gerginliğin üzerine mahalleli yaklaşık 20 kişiyi yanına alarak galeriyi bastı. Olay sırasında sergi açılışında olan galeri sahibi Söl “Güzel bir açılış yaşıyorduk. Ziyaretçi bir evli çift dışarıda duruyorlardı. Kocası karısına sarıldı. Yoldan geçen kişi de ‘Sokak ortasında sevişilir mi’ dedi. Bunun üzerine kavga çıktı. Sonra 20 kişi gelip kapıya dayandılar. Bağırmaya başladılar. Mekân sahibi olarak çıkıp ne olduğunu sordum, ‘Mahallenin ortasında sevişiyorlardı. Gözümle gördüm’ diye çıkıştı. Konuşmak mümkün değildi. Mantık tutulması. Tutturdular arkadaşı burayı getirin diyorlar. Dövecekler. Polisi çağırdık. Mekâna girip ziyaretçileri tartakladılar. Yarım saat sonra bir polis geldi, daha sonra bir polis ekibi geldi. Ev sahibi araya girip sakinleştirmeye çalıştı. Polis ve sergiye gelen arkadaşlar eşliğinde hep birlikte erkenden çıkıp gittik” dedi. ‘2. Madımak’tan korktuk’ Sergi açılışında performans sergileyen sanatçı Genco Gülan da yaşadıklarını “Olay sırasında içerdeydim. Birtakım insanlar galeri kapısına doluştu. Açık açık tehdit ettiler. İçeriyi girip, insanları tartakladılar. Polis bize fotoğraflarını çekin demişti. Kadınların cep telefonlarından fotoğraf sildiler. İtişme kakışma yaşandı. Açılışa gelen arkadaşımız sadece eşini öpüyordu. Kapıyı tuttular ve çıkamadık. Madımak yaşanmasından korktuk. Polisin gelişi 15, 20 dakika sürdü. ‘Buradan gideceksiniz, zaten hoşlanmıyoruz sizden. Davranışlarınızdan hoşlanmıyoruz’ dediler” diye anlattı. Görgü tanıkları ise “Açılış vardı. Bir çift yakınlaştı. Mahallede yaşayan biri de rahatsız olduğunu söyledi, gerginlik yaşandı. Yumruklaşmalar oldu” dedi. Yaralı Kurt Saldırıyor Her ne pahasına olursa olsun anlayışı ile “hükümet eden” ya da daha doğrusu etmeye çalışan AKP’nin ve onun tek liderinin duruma hâkim olamadığı anlaşılıyor. Besbelli ki hesaplar karışmıştır; “her koyun kendi bacağından asılır, vakit varken pozisyonumu değiştireyim, kendimi sağlama alayım, ne olur ne olmaz, bu gidiş gidiş değil, bugünün yarını var, bana da sorarlar” telaşı ve korkusu iktidar partisini sarsmaya başlamıştır. Nazik bir dille yapılan yorumlar, ihtiyatlı itirazlar ya da yandaş medyanın can havliyle, “derin destekle” çıkarttığı manşetler bunu gösteriyor. HHH Hoşnutsuzluğun, telaşın önemli bir nedeni “yalnızlaşmanın” bizzat “lider” tarafından itiraf edilmiş olmasıdır. Gerçi o, bu durumu “ben yedi düvele yeterim” havasında söylüyor ama sarsılan, güvenini yitiren “kadro” öyle algılamıyor. Tarih boyu ABD’siz iş yapılamadığı ve yapılamayacağı anlayışı iliklerine işlediği için birdenbire kendilerini boşlukta hissettiler; titreyip duruyorlar. Mesele Avrupa’nın muhalefetinden ibaret olsaydı sorun değildi; ideolojik hazırlıkları bu itirazlarla başa çıkmaya yeterliydi hatta işe bile yarıyordu; ama ABD başkadır. HHH Oysa korkacakları bir durum yok. “Akıllı” olanlar yeni duruma uyum göstermek için “şiş kebap havasıyla” bir süre idare ettikten sonra garantili pozisyonlar için harekete geçecekler. Akılsız olanlar “lidere” olan güvenlerini hâlâ yitirmediler. Olmadık manşetlerle, komedi senaryolarla, mezarlıktan geçen “cesur delikanlı” havalarında ıslık çalmayı sürdürüyorlar. Ama bir kurt da düşmedi değil içlerine. Neyse, memleketin derdi AKP kadrolarının ne yapacağı, kendilerini nasıl sağlama alacağı değildir. Gidicidirler; sorunumuz giderken verecekleri tahribatın nasıl azaltılacağı, durumun halkın yararına nasıl dönüştürüleceğidir. HHH Sorunun çözümünün yalnızca seçimlerde AKP’nin geriletilmesinde yatmadığını hepimiz biliyoruz. AKP kadrolarındaki telaştan da anlaşılan odur ki, oy açısından da iniştedirler. Ama umutlarını hileye hurdaya, şantaja, kimi politik manevralarla elde edebileceklerine bağlamış durumdalar. “Çözüm sürecini” zamana yayarak Kürt siyasetçileri politik olarak hareketsizleştirebilmeyi, baraj altında kalırlarsa tasfiye etmeyi planlıyorlar. Kürt siyasetçilerin devre dışı kalması halinde kendileri açısından daha yararlı olabileceğini umdukları bir “müzakere süreci” hayalleridir. Ama asıl korkuları Kürt Siyasi Hareketi’nin olmadık ittifaklara yönelmesi, sol kesimlerle örneğin Haziran Hareketi ile ilişkisinin gelişmesidir. HHH Bu nedenle de saldırının sivri ucunu Haziran Hareketi’ne, Kürt siyasetçilere ve olası bir hareketlenmeyi önlemek için doğal olarak CHP’ye yöneltiyorlar. MHP’ye saldırılarının nedeni ise hâlâ “Siz neden güvenlik yasasına karşı çıkıyorsunuz, yakışır mı size Kürtlerle aynı safta yer almak” şantajıyla Meclis’te ve sandıkta kazanma umudu taşımalarındandır. Haklı bir umuttur, geçmişten biliyorlar. Bu nedenle de gençler üzerinde “çalışmayı” sürdüreceklerdir; işaretleri görülüyor. Peki, sol ne yapacak? Liderin yalnızlaşmasına, dış güçlerin “olmadı, bununla gitmiyor” demelerine, kadroların paniğe kapılmasına, iç çatışmanın büyümesine mi bel bağlayacaklar? HHH İki nokta var öne çıkan: Birincisi; solun kendi kimliğini herhangi bir yere ödünç vermemeye özen göstermesi, programı, projesi neyse eksiksiz ortaya koymasıdır. Olabildiğince özgür olması gereken strateji ve taktiklerinden değil, kendisini belirleyen, kimilerinin “ütopyadır, zamanı değildir” dedikleri programdan, büyük projeden söz ediyorum. İkincisi; bu proje yarının işi değildir, bugüne aittir; bu nedenle de günün acil görevlerinden kaçılarak anlatılamaz, hayata geçirilemez. Devrimci bir dönüşümün sıralı iş olmadığını, gerçeklerin rastlantılar arasından kendine yol açmak gibi bir özelliğe sahip olduğunu söyleyebiliriz. Burada niceliği sayılarla ölçmek yerine, nicelikle nitelik arasındaki ilişkinin diyalektiğine kafa yormanın daha doğru olacağını da söyleyebilir miyiz? HHH Daha çok şey söylenebilir. Türkiye, büyük tehlike ve büyük fırsat ikilemindedir. Zor zamanlardayız. Ne pahasına olursa olsun iktidarını korumaya kararlı olanların her türden çılgınlığa hazır oldukları artık biliniyor. Tehlike bu “yaralı kurt”tan geliyor. Umut ise yalnızca bizde, “artık yeter” diyenlerdedir. aileleri, en ağır cezanın verilmesini istedi ABİDİN YAĞMUR Gezi’den Özgecan’a: Analar ağlamasın Oğullarını yitiren Korkmaz ve Cömert MERSİN Gezi Direnişi sırasında polis şiddeti sonucu öldürülen Ali İsmail Korkmaz ve Abdullah Cömert’in aileleri Mersin’de vahşiçe öldürülen Özgecan Aslan’ın ailesini ziyaret etti. Korkmaz: Ali kadar canım yandı Ziyarete Ali İsmail’in annesi Emel Korkmaz ve ağabeyi Gürkan Korkmaz , Abdullah Cömert’in annesi Hatice Cömert ve babası Edip Cömert ile CHP Hatay İl Başkanı Ertuğrul Gün, Hatay’dan Mersin’ne giderek Özgecan Aslan’ın ailesine taziye ziyaretinde bulundu. Siyahlar giyen Gezi aileleri, anne Songül Aslan ve baba Mehmet Aslan ile bir çok konuşmadık. Acılı aileler bir araya geldi, herkesin acısı taze, herkes aynı acıları yaşıyor. Özgecan’ın öldürülmesiyle ilgili soruşturmayı takip ediyoruz. Davanın takipçisi olacağımızı aileye ilettik. Aynı acıları yaşamış aileler olarak Aslan ailesinin yanında olacağız” dedi. Cömert: Oğlum gibi katlettiler TAKİPÇİSİYİZ Ali İsmail Korkmaz ve Abdullah Cömert’in aileleri Özgecan cinayetinin takipçisi olacaklarını belirtti. süre görüştü. Anne Emel Korkmaz, “Ali’de hissettiğim acıyı ben Özgecan’da da hissettim. Bu acıların sona ermesi için en ağır cezaların verilmesi gerekiyor. İyi hal indirimi ne oluyor? Yeter artık, bu analar ağlamasın, bu canlar yitirilmesin” dedi. Ali İsmail Korkmaz’ın ağabeyi avukat Gürkan Korkmaz, “Özgecan’ın ailesinin acısı henüz çok taze. Ziyaret sırasında Abdullah Cömert’in annesi Hatice Cömert de gözyaşları içinde yaptığı açıklamada, “Herkes soruyor, ‘Nasıl dayanılır bu acıya?’ diye. Allah bize güç veriyor, öyle dayanıyoruz. Özgecan’ı da benim evladım gibi katlettiler. Oğlumu kaybedeli 2 yıl oldu. Çok gençti. Acımız çok büyük, o acıyla yaşıyoruz” diye konuştu. CHP’Lİ LOĞOĞLU’NDAN BM’YE MEKTUP ‘Özgecan günü olsun’ Haber Merkezi CHP Adana Milletvekili Faruk Loğoğlu, Birleşmiş Milletler’den Özgecan Aslan’ın öldürüldüğü 11 Şubat’ın “Cinsiyet Eşitliği Günü” ilan edilmesini istedi. BM Genel Sekreteri Ban KiMun’a mektup yazan Loğoğlu, ailesi ve ülkesi için güzel hayalleri olan genç bir üniversite öğrencisinin korkunç ve gaddarca katledilmesinin Türk halkını şok ve acı içine soktuğunu kaydetti. Loğoğlu, mektubunda şu satırları kaleme aldı: “DoğuBatı ayrımı olmaksızın maalesef bütün toplumları etkileyen bu sorunu siz çok iyi biliyorsunuz. Kaynakları ve kültürel kökenleri bir toplumda diğerine farklılıklar gösterse bile, sonuç aynıdır. Kadına karşı şiddete yönelik evrensel bir tutum almanın tam zamanıdır. Bu yüzden, Avrupa Konseyi’nin 2011 yılında kabul ettiği sözleşme üzerine inşa edilerek bir ‘BM Kadına Karşı Şiddeti Önleme Sözleşmesi’ni hayata geçirecek bir BM sürecini başlatmak için size başvuruyorum.” Şiddeti aklamayın İstanbul Haber Servisi Sosyal medya üzerinden örgütlenen çeşitli meslek gruplarından erkekler etek giyerek, kadına yönelik şiddeti protesto ettiler. Erkeklerin eylemine, oyuncu Serpil Çakmaklı’nın da aralarında olduğu çok sayıda kadın destek verdi. Eylemciler Tünel Meydanı’nda buluşarak ıslıklarla, düdüklerle, sloganlarla Galatasaray’a yürüdü. Oyuncu Ali Erkazan, “Erkeklerin, kadınların bedenlerinin polisi, gözcüsü, takipçisi ve nihayet tecavüzcüsü olmasıyla ilgili meşrulaştırma çabalarını bütünüyle kınıyoruz. Mini etek giyen bir kadının tecavüzü hak ettiği düşüncesi hastalıklı bir düşüncedir” dedi. DJ Mete Çorumluoğlu ve Alp Güneysel’in Facebook üzerinden yaptığı çağrı, genç, yaşlı, kadın, erkek pek çok kesimde yankı buldu. Tünel’de saat 15.00’te başlayan eylemde, etek giyen erkekler önde, kadınlar arkada Galatsaray’a kadar yürüyüş yapıldı. Oyuncu Ali Erkazan, “Kadının giyim kuşamından oturup kalkmasına, kaç çocuk doğuracağından, yerinin nerede olduğuna varana kadar karışan yapıları biz erkekler istemiyoruz” dedi. Mete Çorumluoğlu da “Amacımız ses getirmekti. Bu ülkede kadın olmak zor ama erkek olmak, çocuk olmak, hayvan olmak da zor” diye konuştu. Beşiktaş Belediyesi öncülüğünde yapılan eyleme sanatçı, yazar, hukukçu, demokratik kitle örgütü temsilcisi destek verdi. Yürüyüşte, kadın cinayetleri protesto edildi, her bir ağızdan “Çek elini bedenimden”, “Öldüren Erkeklerin etek giydiği eylemlerde kadına şiddet ve Özgecan cinayeti kınandı TACİZ TİMİ KURAN FİLİZ G. GÖREVDEN ALINDI A FİLİFZ G.Fi O müdür başka okula ANTALYA (DHA) Kepez ilçesindeki Atatürk Anadolu Lisesi’nde kısa etek giyen kız öğrencileri engellemeleri için erkek öğrencilerden taciz timi kuran müdür yardımcısı Filiz G., görevinden alındı ve Konyaaltı Anadolu Lisesi’ne Almanca öğretmeni olarak atandı. Olayın yaşandığı ertesi gün öğretmenler kurulu toplantısında gündeme gelen ve tartışma yaratan iddia tutanak altına alındı. Olayın basına yansımasının ardından Antalya Barosu Kadın Hakları Kurulu ile Eğitim Sen Antalya Şubesi, Filiz G. hakkında suç duyurusunda bulundu. Milli Eğitim Bakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada, hakkında idari soruşturma başlatılan Filiz G’nin il içinde başka bir okulda görevlendirildiği belirtildi. Açıklamada “Dinlenen öğrenci ve öğretmenlerin verdikleri bilgiler değerlendirilerek, hazırlanan önrapor doğrultusunda F.G’nin idari olarak görevden alınmasına ve il içinde başka bir okula nakledilmesine karar verilmiştir” denildi. Tüm yurtta protesto edildi İstanbul’da Beyoğlu, Beşiktaş ve Kadıköy’de protesto eylemleri yapılırken Ankara’da Vosvoslar kadınlar için yola çıktı. Kadına şiddet ve Özgecan cinayeti protestoları, Ankara, Adana, Kahramanmaraş, Antalya’da da yapıldı. Samsun’da kadınlar, İstiklal Caddesi üzerinde yaptıkları yürüyüşün sonunda polis engeliyle karşılaştı. Kısa süreli arbedenin ardından grup basın açıklaması yaparak olaysız dağıldı. Fotoğraf: VEDAT ARIK Resmi nikâh dayağı sevgi istemiyoruz” denildi. Yürüyüşe Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar, Avcılar Belediye Başkanı Dr. Handan Toprak Benli, İstanbul Barosu Başkanı Doç. Dr. Ümit Kocasakal, yönetmen Mustafa Altıoklar, sa natçı Nilgün Belgün, Feridun Düzağaç, Rahmi Saltuk, spor yorumcusu Sinan Engin’in de aralarında bulunduğu çok sayıda kişi katıldı. Süpürge Kadın İletişim ve Araştırma derneklerinin üyeleri, kadın cinayetleri ve ka dına şiddete karşı 30 klasik Vosvos otomobille “Haklı şiddet yoktur, artık ses çıkarma zamanı” sloganıyla şehir turu düzenledi. Ankaralı Kadınlar Ayakta Platformu ise Güvenpark’ta eylem yaptı. ETEKLİ BABA: KIZLARIM İÇİN BURADAYIM Beş ve dört yaşında, biri de dört aylık olan üç kızıyla eyleme katılan reklamcı Volkan Çolakoğlu, “Kızlarımın geleceği için burdayım. Kadına karşı şiddetin artık durdurulmasını ve kızlarımın güvenli bir ülkede büyümelerini istediğim için burdayım” dedi. Gezgin Coşkun Kıraç, “Herkes paranın kölesi, kölelik sisteminde kadın en alt seviyede. Erkek güçlü, kadını eziyor, para herkesi eziyor” ifadelerini kullandı. Öğretmen Mustafa Solak eyleme kız öğrencileri için geldiğini söyledi. Tekstilci Hüseyin Diri, “Yenibosna’dan buraya etekle geldim. Modelistim, kendi yaptığım eteklerden birini giydim. Pantolon giyerek ya da bıyık bırakarak erkek olunmuyor” diye konuştu. Protestocu Güven Yüksek, “Ahlak anlayışının bacak arasına sıkıştırılmasına karşıyım. Asıl ahlaksızlık, Kabataş yalanlarıyla halkı kırdırmaktır” dedi. nADANA (Cumhuriyet) Sarıçam’da Murat Aşçı (35), Serpil Koç’u (32) evine kuma getirdi. Aynı evde yaşayan genç kadın, Aşçı’dan nikâhlı eşini boşayıp kendisine resmi nikâh kıymasını istedi. Buna yanaşmayan Aşçı ile Koç arasında tartışma çıktı. Adı açıklanmayan resmi nikâhlı eşin de karıştığı tartışma kısa sürede kavgaya dönüştü. Evlerinin yakınındaki Tarım Kredi Kooperatifi’ne sığınan Koç’a görevliler sahip çıktı. Görevlilerin çağırdığı polis, kadının peşinden kovalayan Murat Aşçı’yı gözaltına aldı. Gördüğü şiddet nedeniyle dudağı patlayan, gözü ve yüzü morarıp tanınmayacak hale gelen Koç, ambulansla Adana Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne götürülerek tedaviye alındı. Polis olay ile ilgili soruşturmayı sürdürüyor. Toprağa gömülü kadın cesedi nKAHRAMANMARAŞ (Cumhuriyet) Elbistan’da kullanılmayan kerpiç evin odunlarını satmak için söküm yapan işçiler tarafından, çuval içeresinde toprağa gömülü halde kadın cesedi bulundu. Polis cesedin evli ve 4 çocuk annesi 56 yaşındaki Türkan Akkaya’ya ait olduğu belirledi. 13 Ocak’tan bu yana kayıp olan Akkaya’nın 4 de çocuğu bulunuyor. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle