28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 8 HABERLER CUMHURİYET 15 ŞUBAT 2015 PAZAR Ulukışla davasının dosyasına giren kayıtlar, yasadışı trafiği gözler önüne seriyor GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Silah kaçakçılığının merkezi Türkiye AHMET ŞIK Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) militanlarının Niğde Ulukışla’daki saldırısına ilişkin dava dosyasına giren telefon kayıtları, Türkiye’nin silah kaçakçılığının merkezi haline geldiğini ortaya koydu. Soruşturma kapsamında dinlemeye alınan şüphelilerden Ayhan Orli’nin silah ve cephane alım satımına aracılık ettiğine dair çeşitli kişilerle yaptığı telefon görüşmeleri de kayda alındı. Soruşturma dosyasında, “Ayhan Orli’nin silah kaçakçılığı hakkında yaptığı görüşmeler” başlığıyla yer verilen kayıtlarla ilgili ilk görüşmenin tarihi 28 Haziran 2014. Orli bu tarihten başlayarak 12 Ağustos 2014’e kadar çeşitli kişilerle silah ve mühimmat kaçakçılığıyla ilgili 162 ayrı konuşma gerçekleştiriyor. Silah satışına aracılık ettiği anlaşılan Ayhan Orli’nin yaptığı görüşmelerden silah satışını gerçekleştiren kişi Ebu Reşat (Ebu Seyf), alıcısı olarak görünen kişi de Ebu Hisam (Ebu Vesil) adıyla kayıtlara girmiş. Silah satışlarında ismi geçenler arasında bir dönem İnsani Yardım Vakfı (İHH) gönüllüsü olarak çalışan Ayhan Altıntaş da bulunuyor. İHH Yönetim Kurulu Üyesi Osman Atalay, geçmişte İHH aktivisti olarak çalışmalara katılan Altıntaş ile yaklaşık 3 yıldır herhangi bir ilişkilerinin bulunmadığını söyledi. n Baştarafı 1. Sayfada ... İç Güvenlik Paketi (İGP) sıradan bir yasa değişikliği değil, hukukun tamamen rafa kaldırılışının yasaya bürünmüş hali. Terörle mücadele kanunundan mera kanununa kadar 21 yasada değişiklik öngören bu paketin yasalaşması halinde, artık hukuksuzlukları kılıfına uydurmak için başka bir yasa çalışması yapmaya gerek yok. Vali, kaymakam ve polise hâkim ve savcıların kullandığı yetkileri veriyorsunuz… Dinlemelerde polise ilk 48 saat için kimseden izin almama yetkisi veriyorsunuz. Dinlemeye devam edilmesi halinde Türkiye’nin neresinde olursa olsun sadece Ankara’daki bir hâkimi yetkilendiriyorsunuz… Valilere her türlü yasak koyma ve el koyma yetkisi veriyorsunuz. Buna karşı çıkana 2 yıl hapis koyuyorsunuz… Polise savcılık kararı olmaksızın 48 saate kadar önleyici gözaltı yetkisi veriyorsunuz. Gözaltı gerekçesi için makul şüpheyi yeterli görüyorsunuz… Toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde polise toplu gözaltı yetkisi veriyorsunuz… Polis müdahalelerinde halen uygulanmakta olan yöntemler yetmiyormuş gibi üstüne bir de 23 gün çıkmayan boyalı su kullanma izni veriyorsunuz… Polisin silah kullanma hakkını genişletiyorsunuz. Adeta öldürmeyi meşrulaştırıyorsunuz… HHH Geriye ne kaldı? Aklımıza kimi akıldışı yöntemler geliyor, “bari bunları da uygulayın” demek istiyoruz. Ancak endişe ediyoruz; ya ciddiye alıp bunu da getirelim derlerse! Başbakan ve ona bakanlar yukarıda küçük bir dilimini aktardığımız İGP’ye karşı çıkanlara şiddetle karşı çıkıyorlar. Hükümet eleştirilere şöyle bir karşılık verebilirdi: “Kardeşim madem itirazınız var, paket Meclis’te görüşülürken söyleyin itirazlarınızı, orada değerlendirelim.” Bunun yerine tam kışkırtıcı bir söylem benimsendi. İGP’ye karşı çıkanların vatan haini olduğundan tutun da terör yandaşlığına kadar vardırdılar. Başbakan da 3 defa “Çıkacak” diye sayıkladı. Hükümetin paketi getiriş biçimi de içeriğiyle paralel. Yaptıklarının gerçek anlamda yasa olmadığını, hukuksuzluğu yasasına uydurmak olduğunu çok iyi biliyorlar. O yüzden de içeriğini tartışma konusu yaptırmadan işi kuru gürültüye vuruyorlar. HHH İGP’ye karşı nasıl bir muhalefet zemini oluşacak? Parlamento içinde ciddi bir hedef ortaklığı görünüyor. CHP, MHP, HDP hukuksuzlukta birleşti. Her üç partinin lideri de paketin Meclis’ten geçmemesi için mücadele edeceğini sert ve net ifadelerle vurguladılar. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “direnme hakkı” ifadesinden bile terör faaliyeti çıkaran iktidar parmak çoğunluğuna güveniyor. İktidar topluma sadece “dilenme hakkı” verdiği için, bunun ötesi terör sayılıyor. Meclis dışında ise son yıllarda hukuk devleti mücadelesinin öncüsü haline gelen barolar yine aynı sorumlulukla hareket ediyorlar. Ankara Barosu öncülüğünde yarın saat 12.00’de Ankara Adliyesi önünde buluşacak olan avukatlar cüppeleriyle Meclis’e yürüyecek. Pek çok ilin barosunu temsilen Ankara’ya gelecek olan avukatlar cüppelerini adliye dışında da giyerek Meclis önünde “İç Güvenlik Paketi’ne hayır” diye haykıracaklar. Toplumun sindirilmeye çalışıldığı, hukuk fakültelerinin sessizliğe gömüldüğü bu ortamda avukatların çığlığını duymak ve çoğaltmak yurttaşlık görevidir. Bugün bu çığlığı duymazsak yarın hakkımızı aramak için haykırdığımızda yanımızda kimse olmayacak. TANK MERMİSİ NE KADAR? Ayhan Orli ile Ebu Reşat (Seyf) arasında 28 Haziran 2014’te birkaç dakika arayla yapılmış iki ayrı konuşma, soruşturma dosyasına giren silah satışıyla ilgili ilk görüşmeler. Suriye rejim güçlerinin Kesap’ın kontrolünü yeniden eline almaya çalıştığı operasyonlar sırasında 1314 Haziran günü yaptığı telefon konuşmalarında mermi bulamadığından yakınan Ayhan Orli, bu konuşmada da mermilerle ilgili pazarlık yapıyor. Ancak dosyadaki 162 ayrı görüşmede Orli’nin bulduğu silah ve mermileri Suriye’de savaşan başka gruplara satmak için aracılık yaptığı anlaşılıyor. l 28 Haziran 2014 saat 23.29 Reşat: Kardeşim senin adamlar ne istiyor? Orli: Valla bilmiyorum sende ne var? Reşat: Şimdi mevcut olan 13 Doçka, her çeşit mermi var. 14.5’lik Doçka mermisi 5.6’lık Bixi ve piyade tüfeği mermisi, arbike silah mermisi. Orli: Tank mermisi fiyatı ne? Reşat: 400 dolar. Doçka 3014.5 3023’lük 13, adı neydi bixi 130 sent, barut 65 sent, adı neydi erbice 400. Bunlar fiyatlar, Konkor 16.000. Yalnızca bu gelecek olan parti bu. Orli: Teslimat nasıl olacak? Reşat: Kuyumcunun yanında, Cilvegözü sınır kapısında. Malı aldıktan sonra sarrafın (kuyumcu) yanında buluşuruz. Kuyumcu yüzde 5 masraf alıyor. Orli: Dışardaki fiyat mı yüzde 5, öyle mi? Reşat: Evet. Bana bir şey verirlerse de olur vermezlerse de olur. Sen bana haber getir. Adam Ankara’dan gelecek benim yanıma uğrayacak... Baksana bu partinin değeri 4 milyon dolardan fazla. 23’lük merminin değeri 100150 bin dolar. Kalaşnikoflar 1 milyon, Bixiler de 1’er milyon civarında. Diğer mallar ise 100 bin dolar. Orli: Bixi’ninki kaça dedin? Reşat: Kalaşnikof 1 milyon, Bixi 1.30 dolar. l 28 Haziran 2014 saat 23.34 Reşat: Doçkanın fiyatı 15 bin dolar. Ondan 20 tane var. Doçkanın şeridi 13 bin dolar. Fiyatlar uygun mu? Orli: İyi valla. Reşat: Piyade tüfeğinin 700, Kalaşnikofun mermisi 700. Orli: Niye 40 değil mi? Reşat: Yemin ederim ki en ucuz fiyat bu. Çünkü bu general 1100 diyor... O parasını alacak istersen bir mermi alsan. Biz bu partiyi 3 aydır bekliyoruz. Şimdi bu partiyi de ancak 3 ayda bitiririz. Mal lazım olunca Ayhan’a bildiriyor l 1 Temmuz 2014 saat 19.23 Vesil: Para Sarmada’da (Suriye İdlib’de bağlı yakın bir kasaba) bulunuyor. Sizin Sarmada’da tanıdığınız birileri var mı? Ofisi veya işyeri olan biri var mı? Orli: Vallahi teslim alacak olan buralı Türk. Suriyeli değil. Bu şekil olursa bizim işimize yaramaz. Türkler teslim alacak. Yani Suriyeli biri teslim alacak olsaydı orada teslim ederdik önemli değil. Mallar Türklerin... Vesil: Biz bu meblağı para ya da altın olarak yatıracağız önemli değil de, ancak bu gönderdiğimiz meblağ az değil. Çünkü daha önceden gönderilen iki üç ayrı parayı yediler. Orli: Sen parayı sarrafa yatıracaksın... Parayı göndermek yok. Sen sınıra, malın yanına gidersin. Malı sayarsın para sarrafta dersin. Malı gördükten sonra parayı elden teslim edersin ya da senin kuyumcudan onların kuyumcularına havale ettirirsin. Şimdi bu paranın olduğuna dair sadece delil. Vesil: Ben Doktor Mehdi’ye 23 milyonluk iş verdim hepsi gitti. Keşke biz kandırılmasaydık. Orli: Üzülme biz sözümüzün eriyiz. Yalnız bu konuşma ikimizin arasında kalsın, kimse bu konuşmayı bilmesin. Karşı taraf bu konuşmayı bilmesin. Vesil: Biz ödemeye hazırız. Bize sonrası başka işte lazım... Sen söyledin ya başka işler de var. Orli: Adama mal lazım olduğu zaman Ayhan’a (Altıntaş) bildiriyor. Ayhan da her mal geldiği zaman da bize bildiriyor. Vesil: Bize lazım olan emniyetli olan bu, manası bu. İş aramızda kalsın... Ben sürekli Ayhan’la çalışıyorum. Sürekli Ayhan’layım... Yemin ederim ki bir iki aydır Doktor Mehdi ile bu işi konuşuyor ve bekliyoruz. Bana sana fazla fiyat söyletmesi lazım değil. Niyetim sizinle oynamak değil. Benim de menfaatim olmaz ki. Bu adamlar birkaç defa kazıklandı. Milyonlarca zararları var. Gaziantep tarafından 1 milyon 250 gitti. Başka yerde 120 bin, nereye gitsek bizi kandırdılar. Orli: Bu iş öyle değil. Malı teslim almadan tek kuruş ödeme yapmıyorsun. Vesil: Bu teslimatı demiyorum ben. Başkaları 23 milyon havale ediliyor karşılık olarak 20 bin kadar ödüyorlar diğer para gelmiyor. Anladın mı?... Bugün sıkıntı olmasaydı parayı da bulurduk. Ben kendisini aradım hatırlattım. Üç gündür İstanbul’daymış. Kendisi burada olsaydı bizzat kuyumcuya gider parayı bırakırdı... Kendisi iki tarafın işini hallederdi. Adamlarla ilişkisi var. Birbirlerini biliyorlar. Orli: Ben adamlarla görüştüm sorun olan bu malı çok isteyen var. Yani sorun bu işte, bu malı çok isteyen ve daha fazla para verecekler var. Doktora da ısrar ettim. İkinci konu IŞİD. Vesil: Biz de muhtacız, durumlar kötü IŞİD bize yaklaştı. ÇADIR KENT SATIŞ OFİSİ OLDU İkili arasında 29 Haziran 2014’te yapılan iki ayrı görüşmede ise Ayhan Orli, değeri “4 milyon dolardan biraz fazla” denilen silah ve cephanelerin hepsinin ilişkide olduğu kişi tarafından alınacağını haber vererek hazırlanmasını istiyor. Silah kaçakçılığı yapan Ebu Reşat ise Whatsapp uygulamasından “malların” fotoğraflarını ve fiyatlarını gönderdikten sonra ertesi gün Kilis’e, yanlarına gelmelerini söylüyor. Konuşmalardan Ebu Reşat’ın silah satışını Kilis’teki çadır kentte yaşayan biriyle birlikte yaptığı anlaşılıyor. Zaten ikili 30 Haziran günü saat 15.33’te yaptıkları telefon görüşmesinden sonra Öncüpınar sınır kapısının yakınındaki çadır kentin girişinde buluşuyorlar. Bu görüşmeden yaklaşık 6 saat sonra ikili tekrar telefonda konuşmaya başlıyor. l 30 Haziran 2014 saat 21.15 Reşat: Yarın bana 2.5 milyon yatırırsın. Ben yanına Antakya’ya veya nereye istiyorsun Reyhanlı’ya mı geleyim? Yoksa Antakya mı? Orli: Gel Reyhanlı’ya. Reşat: Yarın ben Reyhanlı’ya yanına gelirim. Bana senediçek verirsin. 23 gün içinde teslim olur. İstersen daha önce de verebilirim. Yalnızca senedi istiyorum tamam mı? 2.5 milyon olur mu, hepsini yatırma 2.5 milyon yatır. Orli: Tamam ben yatırırım 2.5 milyon adı neye... Ebu Reşat ve Ayhan Orli arasında 1 Temmuz 2014’te yapılan görüşmelere göre ikili bu kez de Reyhanlı’da buluşuyor. Telefon konuşmalarına yansıyan isimlerden biri de, bir dönem İHH aktivisti olarak çalışan Ayhan Altıntaş. İsrail komandolarının Gazze’ye yardım götüren Mavi Marmara feribotuna düzenlediği katliamdan sağ kurtulanlar arasında bulunan Altıntaş da silah alışverişine ilişkin yapılan görüşmelerin içinde. Suriye iç savaşı sırasında da İHH gönüllüsü olarak çalışan Altıntaş’ın yardım malzemelerini silahlı cihatçılara dağıtırken görüntüleri yayımlanmıştı. İHH Yönetim Kurulu Üyesi Osman Atalay, Altıntaş’ın kurumlarıyla bir ilgisi kalmadığını belirterek “Geçmişte de gönüllülerimizden, aktivistlerimizden biriydi. Hiçbir zaman resmi bir ilişkisi olmadı. Vakıf politikalarına aykırı davranışları tespit edilince hem kurumsal hem de arkadaşlık ilişkileri ile uyarılmıştı. Yaklaşık üç yıldır da kurumumuzla gönüllülük de dahil olmak üzere herhangi bir ilişkisi kalmamıştır” dedi. Ayhan Altıntaş’ın, cihatçılara silah dağıttığına dair görüntüler internet sitelerinde yayımlanmıştı. TIR’lar Meclis gündeminde Ayhan Altıntaş Ayhan Orli Mühimmatı kim gönderdi? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP, Cumhuriyet’in kamuoyuna duyurduğu Adana ve Kırıkhan’da durdurulan MİT TIR’larının İslamcı Ansar el İslam örgütüne mühimmat taşıdığı iddiasını Meclis gündemine taşıdı. CHP Genel Başkan YarSezgin dımcısı Sezgin Tanrıkulu, Tanrıkulu Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından yanıtlanması istemiyle TBMM Başkanlığı’na verdiği soru önergesinde, gazetemizde yayımlanan telefon görüşmelerinden, Suriye rejim güçlerinin saldırıları üzerine zor durumda kalan Türkmenlere MİT TIR’larıyla yapılan silah ve mühimmat yardımlarının Ansar el İslam örgütüne verildiğinin ve son 1 yıldır kimseden yardım almadıklarının anlaşıldığına dikkat çekti. Tanıkulu, öncelikle bu iddiaların doğru olup olmadığı konusunda bilgi istedi. Tanrıkulu, şu soruları yöneltti: “Ansar el İslam örgütüne mühimmat gönderilmesi talimatını kim veya kimler vermiştir? Ansar el İslam örgütü, Türkiye’nin terör örgütleri listesinde yer almakta mıdır? Ansar el İslam örgütüne herhangi bir mühimmat desteği yapılmış mıdır, yapılmışsa bunun sebebi ve izahı nedir? Suriye’deki Türkmenlere silahlardan oluşan herhangi bir mühimmat desteği yapılmış mıdır? Gerek İçişleri Bakanı Efkan Ala gerekse dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan, durdurulan TIR’ların Türkmenlere yardım için gönderildiğini ileri sürmüşlerdi. Bu ifadeleri yalanlayan açıklamalara yanıtınız nedir?” Yüzde 25’ten ona ne pay düşüyor PARALARI TÜRKİYE’DE TUTMUYORLAR l 1 Temmuz 2014 saat 17.03 Orli: Semder yanında mı? Ayhan (Altıntaş) abinin yanındayım. Adamlar da yanımda hiçbir şey anlamıyorlar. Sadece dekont istiyorlar yani bu şeyle şey diye ben tercümanlık yapıyorum da Ayhan abiye... Mehdi: Abi şimdi bu arkadaşların parası Suriye’de imiş. Şimdi daha önce çok kazık yemişler. Ben şeyleri makbuzları Ayhan abiye gönderdim. Bunlar çok az ...den (anlaşılmadı) dolayı paraları Türkiye’de tutmuyorlar, Suriye’de tutuyorlar. Yani para bugün ya bugün gelecek yarın sabah Suriye’den gelecek. Orli: Abi şöyle bir şey, eğer bu iş olacaksa şimdi adamlar yanımdalar. Diyorlar yani bugün gece geçsinler, yarın sabaha kadar herhangi sizin istediğiniz bir sarrafın yanına koyun bir dekont alın, bizim cebimizde yani karşı tarafa bir teminat. Mehdi: Ben de aynı şeyi söyledim onlara. Onlar da anlamışlar ama para Suriye’de olduğundan dolayı daha gelmemiş. Hatta bana iki tane tüccarın adını verdi... Bir tane kerpetede (anlaşılmadı)... diyor istiyorsan onlar bize kefil olurlar hani onlar der para bizde. Orli: Abi sonuçta burdan, Türkiye’de şey ediyoruz Suriye’de değil. Doktor Mehdi: Biliyorum biliyorum Türkiş, hani en azından yarına kadar hani beklesinler diyor. Orli: Tamam ama yani sabah erken bu iş bitmesi lazım. Yoksa malzeme başka yere gidecek diyor adamlar... Malzeme isteyen çok. Doktor Mehdi: Ben şimdi istersen ben adamın numarasını sana vereyim sen irtibata geç. Adam Arapça biliyor... Ben şimdi sana numarayı atıyorum. Doktor Mehdi isimli kişinin telefon numarasını bildirmesinden hemen sonra 17.10’da sonra Ayhan Orli, kayıtlara Ebu Hisam (Vesil) olarak geçen silah ve cephanelerin alıcısı olduğu anlaşılan kişiyi arıyor. “Mal” için aradığını belirten Orli, “Adamlar sadece malın teslimi için paranın ödendiğine, olduğuna dair herhangi bir sarraf (kuyumcu) istiyorlar” diyor. Bunun üzerine Ebu Hisam, “Ben sana üzerinde Doktor Mehdi’nin hesabının bulunduğu defterin fotoğrafını göndersem olur mu? Sen adamı tanıyorsun” karşılığını veriyor. Ancak Orli, silahların karşılığı olan paranın yarın sabah teminat olarak Reyhanlı’da bir kuyumcuya konulup karşılığında çek ve sent alınmasını istiyor. Kuyumcuya yatırılacak paranın 2.5 milyon dolar olacağını belirten Orli, teslimatın nasıl olacağını da şöyle anlatıyor: “Bütün parayı kuyumcuya bırakacaksınız. Karşı taraf paranın teslim alındığını öğrenecek. Sen elindeki kuyumucudan aldığın senetçek elinde kalacak sonra mal gidecek.” Bu konuşmadan 70 dakika sonra Orli ve Ebu Hisam arasında yeniden bir görüşme gerçekleşiyor. l 1 Temmuz 2014 saat 23.16 Orli: Yani dediğim gibi yani adı neydi burada sarraf çok. Gelirsin bırakırsın sarrafa kendisi verir ulaştığına dair adı neydi sende de para olduğu belli olur. Whatsapptan gönderirsin eşara (senet) bakarlar. Onlar da sana telefon ile ulaşırlar bakarlar para mevcut, buyrun derler. Malları teslim ederler sen de parayı teslim etmeleri için talimat bırakırsın. Havale yapılır. Sarraf kendisinden parayı göndermiyor. Sarraf banka gibi, sen onay verirsen havale yaparlar. Yoksa paralar senin zaten. İş böyle, diğer tarafta öyle istiyor. Vesil: Valla sana ne söyleyeceğimi bilmiyorum. Yüzde 25’ten ona pay ne düşüyor? Orli: Para, adı neydi hatta yani Doktor Mehdi adamlara verdi... Hatta malların hepsi 4 milyon. Başka adamlara da söz verdiler. Bekleyenler var. Alo der bu kümeyi paylaştırırız. 2.5 milyon değerine de 1.5 milyonluk verir bir sonraki partide de tamamını verir. Doktor Mehdi dedi ki malların hepsini bu alacak. Esas beni tercümanlık yapmam için bıraktı. Vesil: Bende sorun yok, hepsini çekerim. Fakat bende sıkıntı daha önce bunların darbesini yedik. Ben sadece bu parti için değil bildin mi nasıl? Ben bundan sonra da çok istiyorum. Orli: Tamam paranı cebine koyarsın burada olursun saat 10’da. Vesil: Eğer cebine koyup gelecekse bu saatte olamaz. Yarına kadar mühlet ver. Orli: Doktor Mehdi esas bize bugüne kadar mühlet verdi. Bugünden hazırız. Vesil: Yok ben hazırım. Ben sana anlatamadım. Gidip malları görecek kendi gözleri ile görecek. Orli: Sen teslim etme tek kuruş bile malları görmeden. Kapıda görürsün malları... Bu adamlar yine bundan önce bu mallar başka adamlar vardı. 500 bini eksikti. Bütün malları almak istediler. Beklediler kendilerinde bir türlü para çıkışmadı. Ondan dolayı bu mal kaldı... Aslında başka cemaatte var, şu an bekliyorlar. Reyhanlı’da misafir edip bekletiyorum Mehdi ile buluşturmak üzere... Yani çok alem var bekliyorlar malların hepsini istiyorlar. Şimdi desinler adamlara şimdi alırlar hepsini. İkili arasında bu konuşmadan 10 dakika sonra, 23.26’da yapılan görüşmede ise Ebu Vesil (Ebu Hisam) ertesi gün saat 10.00’da Orli’nin yanına bir genç göndereceğini ve ayrıntıları konuşacaklarını söylüyor. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle