28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 ŞUBAT 2015 PAZAR CUMHURİYET SAYFA AKP hükümeti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sert eleştiriler yönelten Orhan Pamuk, Türkiye’de bir korku iklimi hissettiğini açıkladı HABERLER 7 kün değildir. Sorunumuzun adı İslamcı iktidar yanlıları tarafından üniforma haline getirilmiş olan türbandı. Neden sorun olduğu da anlaşılabilir bir şeydir. HHH Türban, İslamcı antidemokratik projenin koçbaşıydı. Türkiye’nin başörtüsü diye bir sorunu olmadı. İslamcı kesimin siyasetçilerinin dayattığı bir biçimin kamu alanına dayatılmak istenmesi bir sorun oldu. Bunun sorun haline getirilmesinde “laiklik elden gidiyor” kaygısına kapılanların, ki kaygılarının gerçekleştiğini biliyoruz, savunmalarındaki ideolojik boşluklar önemli rol oynadı. Ama asıl olan dayatmadır; bu dayatmanın bir yüzünde liberaller tarafından bir “özgürlük sorunu” olarak dillendirilen türbanın, öteki yüzünde İslamcı siyasetin ya da siyasetin giderek İslamcılaşmasını dayatan, zorbalaşan iktidarın büyük projesinin yer aldığı ortadaydı. Şimdi bu proje büyük ölçüde tamamlanmıştır. Durumu, şöyle ya da böyle, anlayan liberaller de laikliği savunmanın önemine vurgu yapma gereği duyuyorlar. Dediğim gibi teşekkür ediyoruz; “gözlerimiz yollarda kaldı” dememiz bundandır. HHH Yine de laikliği savunmalarında bana göre iki zayıf nokta var. Birincisi; dinin, kamu alanına, örneğin o alanın önemli bir parçası olan eğitim alanına, bilimi devre dışı bırakarak egemen olmasının, Korkut Boratav Hoca’nın tanımıyla “İslamcı faşizm”in egemenliğinin uzun vadeli beslenme kaynağını oluşturduğu, oluşturacağı gerçeğinin tüm boyutlarıyla görülememesidir. İkincisi; kamu alanından dışlanan Alevilerin laikliğe sahip çıkışının doğru anlaşılamamasıdır. Laik devletin çoğunluk mezhebini destekleme ve böylelikle İslamcılığı denetleme projesinin iflasıyla birlikte, iktidar, farklı ve tehdit oluşturan kollarıyla Sünniliği mutlak otorite haline getirdi. Buna isyanı “biri gitsin öteki mi gelsin” diye anlamak, “şimdi laikliği savunma zamanı” iddiasını fena halde zayıflatıyor. HHH Bu arada unutmayalım; laiklik hep ve inatla savunulması gereken bir değerdi. Geç kalındığı söylenebilir. Mert’in bir başka yazısında dediği gibi “Bu seçim, belki de son seçim. Ondan sonra, ya ‘kutsal davanın bir neferi’ olacaksınız ya da ‘hain.’ Başka bir seçiminiz olmayacak! Bu kafa o kafa, bu gidiş o gidiş!” Asker gitti, otoriter İslamcılar geldi Haber Merkezi Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk AFP’ye verdiği röportajda, AKP hükümetine sert eleştirilerde bulundu. AKP’nin kuvvetler dengesini yerle bir ettiğini savunan Orhan Pamuk, “Türkiye, sadece seçimlerin yapıldığı fakat insan haklarına saygının, ifade özgürlüğünün her gün ihlal edildiği bir demokrasi” dedi. AFP muhabiri Philippe Alfroy’u İstanbul’daki evinde ağırlayan Pamuk, Türkiye’de demokrasinin temel unsurlarının her gün ihlal edildiğini, öyle ki insanların artık fısıldayarak konuştuğunu söyledi. Konuk öğretim üyesi olarak bir yıl kaldığı ABD’den döndükten sonra ülkede bir “korku iklimi” hissettiğini vurgulayan Pamuk, “Otoriter askerler gönderildi, onların yerini otoriter ve İslamcı hükümet aldı” yorumunu yaptı. Pamuk, siyasal İslamın gizeminin, yolsuzluk suçlamalarının inandırıcılığından dolayı kaybolduğunu da söyledi. Nobel Edebiyat Ödülü’nün hayatını kolaylaştırmadığını belirten Pamuk, Türkiye’de kendi jene Zamanı mı Gelmiş? Laik ve bilimsel eğitim için girişilen boykot eylemi, tüm hayatı etkilemeye, rejimi değiştirmeye, sistemi bir başka kalıp içinde şekillendirmeye niyetlenenlere karşılarında büyük ve önemli bir güç olduğunu gösterdi. Gerçekten gördüler mi? Kuşkusuz gördüler. Projelerinden vazgeçecekler mi? Hayır. Tam tersine artık kendilerini korumakla özdeşleşmiş olan programlarını sürdürebilmek için her türlü yasadışı işleme, eyleme başvuruyorlar. Yasaları keyiflerine, amaçlarına göre değiştirmek için hızlandılar. İstimi arkadan gelsin örneği, henüz olmayan “yasalarını” uygulamaya başladılar. İzmir’de Haziran Hareketi sözcüsü Onur Kılıç’ı önceden işlendiği iddia edilen bir hakaret suçunu, ki tutuklama gerektirmeyen “basit suçlar” kategorisine girer, bahane ederek hapsettiler. Üstelik savcı, Kılıç’ın ifadesine başvurmayı bile gerekli görmedi. Tek örnek değildir. HHH Neresinden baksanız tuhaftır; amacın boykot eylemini kırmak olduğu da ortada. Peki kırılabildi mi? Hayır, kırılamadı. Gidişe dur diyenler meydanın pek de boş olmadığını gösterdiler. Bu arada gerçeği görenlerin sayısı da hızla artıyor. Bir önceki yazımda değinmiştim, özellikle laikliğe saldırının revaçta olduğu zamanlarda “türbanı savunmanın bir özgürlük meselesi” olduğu iddiasına destek veren, bu konuyu farklı açılardan tartışmak isteyenleri neredeyse “demokrasi düşmanı” ilan eden, AKP’yi, projelerini ısrarla savunanlar da şimdi gerçeği görmüş gibidirler. HHH Tabu konuları gündeme getirme konusundaki cesaretini kimsenin tartışmayacağını bildiğim akademisyen yazarlardan Nuray Mert de örneğin “şimdi laikliği savunma zamanı” diye yazıyor; biz de seviniyoruz. Ama bu savunmanın kimi boşluklar içerdiğini söylemeden de olmaz. Diken internet sitesinde yayımlanan yazısında Mert’in “türban” yerine “başörtüsü” sözcüğünü kullanmayı tercih ettiği görülüyor. Bu tercih geçmişteki büyük, anlamsız, ama iktidar partisine İslamcı zorbalığa iktidar kapılarını açan tartışmadan kenara çekilmek değilse, söylemeli ki, buradan bir “tevil” müm suçlamaları inandırıcılığı götürdü’ ‘Yolsuzluk rasyonundaki çok sayıda yazarın hapis cezası aldığı, sürgün edildiği hatta öldürüldüğünü göz önünde bulundurduğunda kendini şanslı gördüğünü ifade etti. “Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın seküler muhalifliğine indirgenmek değil, romancı olarak algılanmak istediğini” dile getiren Pamuk, “Ben sadece hükümetle kavga etmek için tedbir almamalıyım, aynı zamanda insanların taleplerini de dinlemeliyim. Bir açıdan, başı dertte olan ya da hükümetin iyi gitmediğini düşünenler, sorunlarını benim yansıtmamı istiyor. Tabii elbette tüm bu sorunlarla da uğraşmaktan ötürü mutluyum” ifadelerini kullandı. ‘Erdoğan’a hakaret’ Kılıç’ın tutuklanması İki genç daha tutuklandı Yurt Haberleri Servisi Birleşik Haziran Hareketi’nin (BHH) çağrısıyla İzmir’de 11 Şubat’ta düzenlenen “LaKadir Yavaş ik ve bilimsel eğitim” eylemine katılan Onur Kılıç’ın “Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a hakaret ettiği” iddiasıyla evinde gözaltına alınarak tutuklanmasının ardından benzer bir durum da Edirne ve Manisa’da da yaşandı. Onur Kılıç’ın tutuklanmasını protesto etmek için BHH üyeleri önceki akşam Edirne’de eylem yaptı. Grup adına konuşan Kadir Yavaş, “Birleşik Haziran, hırsıza hırsız, katile katil der” ifadelerini kullandı. Eylemin ardından Kadir Yavaş “Cumhurbaşkanı Recep Erdoğan’a hakaret ettiği” iddiasıyla gözaltına alındı. Geceyi Edirne Emniyet Müdürlüğü’nde geçiren Yavaş, dün çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Manisa’da da BHH üyesi olduğu belirtilen Özgür Ergun ile Şafak Kurt, Erdoğan’a hakaret iddiasıyla gözaltına alındı. Şafak Kurt tutuklanırken Özgür Ergun adli kontrol şar1 Ogrenci Kayit 9 st x 19 tıyla serbest bırakıldı. ‘İzmir boyun eğmez’ İZMİR (Cumhuriyet Ege Büros) İzmir’de eğitimin dincileştirilmesine karşı düzenlenen boykot sırasında gözaltına alınan 58 kişinin tamamı serbest bırakıldı. Müdahaleye ve eylemin düzenleyicisi Birleşik Haziran Hareketi’nin (BHH) İl Yürütme Kurulu Üyesi Onur Kılıç’ın uyduruk bahanelerle tutuklanmasına tepki gösteren sivil toplum örgütleri, “İzmir AKP baskısına boyun eğmeyecek” dediler. CHP İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel de “İç güvenlik paketinin yasalaşmadan uygulanmasına İzmir’den başlandı” dedi. Protestoya yine müdahale Birleşik Haziran Hareketi, Onur Kılıç’ın tutuklanmasını protesto etti. Akşam saatlerinde Yüksel Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde toplanan Birleşik Haziran Hareketi üyeleri, sivil toplum örgütleri ve öğrenciler sloganlar eşliğinde Sakarya Caddesi’ne doğru yürüyüşe geçti. Grup, Ziya Gökalp Caddesi’nden geçerken polis önlerini kesti. Bu sırada grup ile polis arasında arbede yaşandı. Polis grubun üzerine biber gazı sıktı. Grup da sloganlarla polisi protesto etti. Daha sonra grup Sakarya Meydanı’na geçerek basın açıklaması yaptı. Açıklamada, Onur Kılıç’ın tutuklanması protesto edildi. (Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ) Gözaltına alınmak istenen CHP’li Çam, yaşananları ‘faşizm’ diye niteledi Farklı düşüneni yok ediyorlar METE KIZIK Çam cm Musa Cumhuriyet.pdf İZMİR İzmir’de önceki gün polisin sert bir şekilde müdahale ettiği boykot eyleminde oğlu Erdal Çam gözaltına alınan, kendi de gözaltına alınmak istenen CHP Milletvekili Musa Çam, iktidarın, iç güvenlik yasası fiilen TBMM’den 1 13.02.2015 geçmeden yasayı 17:15 uygulamaya baş ladığını belirtti. Musa Çam, “İktidar devlet terörü estirerek kendisi gibi düşünmeyen herkesi suçlu ilan edip, yok etmeye çalışmaktadır. Bunun adı faşizmdir. Milletvekili olmamı bilmelerine rağmen polisler kollarıma girerek, ‘Seni de gözaltına alırız’ dediler ve sürüklemeye çalıştılar. Yeni Türkiye’de hukuk devle tinin geldiği nokta budur” dedi. Erdal Çam ise yaşadıklarını şöyle anlattı: “Babam gözaltılara müdahale etmek istedi. Onu da almaya çalıştılar. Ben de engellemeye çalıştım. Polis, ‘Babanı da, seni de alırız’ dedi ve beni otobüse götürdüler. Az sonra bir emniyet amiri benim adımı sordu ve otobüsten indirdi.” Y C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle