17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER CUMHURİYET 14 ŞUBAT 2015 CUMARTESİ [email protected] Ü Üniversiteler ve ‘Göttingen Yedileri’ “Göttingen Yedileri” bilimin, usun, nesnelliğin onurunu yüceltmiş, bu uğurda boyun eğmemiş, gelecek kuşaklara yönelik sorumluluklarının gereğini yapmaktan kaçınmamışlardır. Türkiye ise hâlâ “Göttingen Yedileri”ni bekliyor. GÜNAY GÜNER Yazar niversite, çok genel olarak, “Bilimsel özerkliğe ve kamu tüzelkişiliğine sahip, yüksek düzeyde eğitim, öğretim, bilimsel araştırma ve yayın yapan fakülte, enstitü, yüksekokul ve benzeri kuruluş ve birimlerden oluşan öğretim kurumu, bilimtay” olarak tanımlanır. Çok boyutlu bir gerçeklik ve kavram olan üniversiteyi, tarihsel düzlemde, kiliseye, engizisyona, bağnazlığa, baskıya, bilimdışılığa, giderek faşizme karşı savaşımın yarattığı anıtsal kurum saymak da hiç yanlış olmaz. Üniversite denince, bilim tarihinden çok öğretici bir olayı, “Göttingen Yedileri”ni anımsatmak gerekir. Olay, 1737’de kurulan Göttingen Üniversitesi’nde yaşanır. Kentin bağlı olduğu Hannover Krallığı’nda, 1837’de kral olan, Göttingen Üniversite si mezunu Ernst August, 1833’te kabul edilmiş anayasayı fazla özgürlükçü bularak yürürlükten kaldırır. *** Bu anayasa gerçekten de özgürlükçüydü. Kralın söz konusu kararı üzerine Göttingen Üniversitesi’nden yedi profesör krala bir karşı çıkış yazısı gönderirler; anayasaya bağlılıklarını bildirirler. Ardından yedi profesörün görevine son verilir. Bununla da yetinilmez, yedi öğretmen arasında en sakıncalı sayılan Jacob Grimm ile Wilhelm Grimm’in üç gün içinde kentten ayrılmaları buyurulur. Halkbilimin kurucuları ve büyük dilbilimciler olarak bilinen “Grimm Kardeşler” kendilerini çağıran Berlin’de 20 yıl çalışırlar. Yedi kişi arasındaki ünlü fizikçi Wilhelm Weber de ülkeyi terk eder, Laipzig’de profesör olarak çalışır. “Yediler”in bildirileri özellikle öğrencilerince tüm Alman devletlerinde dağıtılır. Üniversiteye saldırının etkileri ancak 1848 devriminden sonra onarılabilir. İzleyen dönemlerde Göt tingen Üniversitesi dünyanın en önemli buluşlarına imza atan bilim insanlarının kurumu olur. Eski saygınlığına yeniden kavuşur. Günümüzde gerek Göttingen Üniversitesi’nde gerekse kentin çeşitli yerlerinde “Yediler”le ilgili yapıtlar, anmalıklar bulunmaktadır. *** “Göttingen Yedileri” bilimin, usun, nesnelliğin onurunu yüceltmiş, bu uğurda boyun eğmemiş, gelecek kuşaklara yönelik sorumluluklarının gereğini yapmaktan kaçınmamışlardır. Türkiye’de anayasaya, temel haklara, bilime karşı bunca saldırı yapılmışken ve bu uygulamalar hâlâ sürerken üniversitelerden, bilim insanlarından, her bedeli göze alan bir karşı çıkış duydunuz mu? Türkiye “Göttingen Yedileri”ni bekliyor. Direnme Hakkı AKP iktidarının temel hak ve özgürlükleri tümüyle rafa kaldıran “İç Güvenlik Paketi”ne karşı çıkan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, “Halkın direnme hakkı doğar” deyince kıyamet koptu... Başbakan Davutoğlu ve yandaşlar, Kılıçdaroğlu’nu derhal anarşi ve terör kışkırtıcılığıyla suçladılar. Aslında AKP’nin, muhaliflerini hainliğe varan suçlamalarla pasifize etme stratejisi bilindiği için bu tepki hiç de şaşırtıcı değildi: AKP muhalifi olduğunuz zaman eskiden “Darbeci” diye suçlanırdınız, şimdi “Paralelci” diye suçlanıyorsunuz. “Direnme” sözcüğü de ne denli barışçı, ne denli demokratik anlamda kullanılırsa kullanılsın, artık otoriterlikten totaliterliğe doğru kayan AKP’nin tüylerini diken diken eden bir sözcük... Ne demek AKP’nin hem anayasaya aykırı hem de antidemokratik olan eylem ve söylemlerine karşı “direnmek”?.. Vatana ihanet ile eşit! HHH Kılıçdaroğlu bu suçlamalara karşı, daima demokrasiyi ve insan haklarını savunmuş olan CHP geleneğini sürdürdü... Asil ve necip medyamızın genellikle görmezden geldiği önemli sözler söyledi. Önce evrenselliği vurguladı: “Direnme hakkı evrensel bir haktır. Direnme hakkı, baskıya, zulme karşı direnmektir. İnancımızda da vardır bu. Zulme teslim olmak bizim kitabımızda yoktur” dedi. Daha sonra işin siyasal ve toplumsal yönüne işaret etti: “Bir toplumu meşru müdafaa çizgisine çekerseniz, baskıyı o noktaya getirirseniz, toplumun da meşru müdafaa hakkı doğar, bunu hiç kimse unutmasın” dedi. En sonra da bu hakkın demokratik ve barışçı yönüne işaret etti: “Taksim Meydanı’nda duran adam. Direnme hakkı budur. Polis copla geliyor, karanfil veriyor. Direnme hakkı budur. TOMA su sıkıyor. ‘Sık ulan’ diyor, göğsünü geriyor, ‘İstediğin kadar sık’ diyor. İşte direnme hakkı budur” dedi. HHH AKP, ne kadar demokratik ve ne kadar barışçı olursa olsun her türlü tepkiden korkuyor... Bu nedenle de bütün toplumsal tepkileri bastıracak zulüm yasalarını devreye sokuyor... Ne anayasa umurunda, ne insan hakları, ne de demokrasi! Direnme hakkının hukuk devleti içindeki yeri için değerli hukukçu Prof. Dr. Hayrettin Ökçesiz’in, dördüncü basımı yapılan “Sivil İtaatsizlik” adlı kitabına bakılabilir. (Legal Kitabevi, İstanbul, 2011) BİZİM İÇİN EN DEĞERLİSİ BİZE VERDİĞİNİZ DEĞER 2012, 2013, 2014 ve şimdi de 2015. Akbank üst üste 4. kez Türkiye'nin en değerli banka markası.* *Uluslararası marka değerlendirme kuruluşu Brand Finance tarafından hazırlanan "Dünyanın En Değerli 500 Banka Markası 2015" sıralamasına göre. (Araştırma ve sıralama, The Banker dergisinin Şubat 2015 sayısında yayınlanmıştır.) C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle