17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 ŞUBAT 2015 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Çiçek satarak geçimini sağlayan Zerrin ‘Çiçek deyip geçme, senin utanıp söyleyemediğini söyler’ diyor 15 ‘Enteller frezya sever’ ERK ACARER 14 Şubat arifesi... Bu nedenle banttan en çok kırmızı güllerin geçmesi doğal... Neredeyse İstanbul’un bütün çiçekleri ve çiçekçileri bir arada. Ayazağa’daki mezatta açık arttırma heyecanı yaşanıyor. Tribünlere yerleşmiş alıcılar, önlerinde yer alan sıraların üzerindeki düğmelere basarak arttırmayı yapıyor. Demet, gözden kaybolmadan önceki son fiyatı verende kalıyor. Etrafta mis gibi bir koku... 5500 üreticisi olan Flora Çiçekçilik Üretim ve Pazarlama Kooperatifi, sadece İstanbul’un değil, Ortadoğu ile Balkanlar’ın da en büyük çiçek borsası. Büyük mezatta, çiçekli basmalar giyen çiçek satıcıları ekmek peşinde koşturuyor. Satıcılardan biriyle yan yanayız. “Çiçek deyip geçme” diyor Zerrin, “senin utanıp söyleyemediğini söyler onlar.” Söz, “Çingene zamanlarda bir Roman havası” gibi açılıyor. Zerrin anlatıyor: “Bundan güzel iş mi var, kimseye bağlı değilsin, özgürsün! İki kişinin hislerine, aşka, sevgiye aracı olan bir şeyi satarak ekmeğimi kazanıyorum.” Aslında çiçek; aşk, ekmek ve özgürlük davası! Zerrin 32 yaşında... “10 yaşımdan beri çiçek satarım” diye sürdürüyor: “Bu iş Romanların elinde. Bizde iş, nesilden nesile aktarılır. Şimdilik okuyan 3 kızım var ama günün birinde mutlaka bu işi yapacaklar.” Mezata mal nereden gelir, en çok çiçek nerede, ne zaman satılır... Zerrin hepsini anlatıyor, işine ne kadar vâkıf olduğu da böylece anlaşılıyor: “Yalova, İzmir, Adana ve İstanbul’un köylerinden çiçek getirirler. Çiçek en çok İstanbul’da, Taksim’de satılır. Entel dantel kesim, daha çok pastel renklerdeki, frezya, orkide ve lale gibi çiçekleri tercih eder. Bağcılar’da, Esenler’de gül ve karanfil gibi canlı, cafcaflı büyük çiçekler gider. Satışlar Anneler Günü de patlar. Eskiden yılbaşında da çok çiçek satılır, en çok da gayrimüslimler alırmış. Ama şimdi öyle değil. Gayrimüslim sayısı azaldı, bundandır herhalde.” Geçmişte, Cite de Pera ve Said Paşa Geçidi diye bilinen pasajın isminin değişimi Rusya’daki 1917 devrimine dayanır. Devrim olunca, çar yakını ve yanlısı aileler, bavullarını endişeyle toplayıp farklı yerlere göç ederler. Ailelerin bir kısmı da İstanbul’a yerleşirler. “Çiçek gibi” Rus kızlarının bazıları, pasajdaki küçük dükkânlarda çi Çiçek Pasajı l Diyanet’ten fetva l Zerrin, çiçek satıcılarının çekçilik yapmaya başlarlar. İstanbul’da çiçek satışları patlar. Güzel gözlü, be daha çok kadın olduğunu söylüyor: “Yüzde yetmiş yaz tenli sabık düşes ve baroneslerin ufak bir tebessümüne mazhar olmak kadındır. Eşim buraya gelse isteyen İstanbul’un erkekleri, her ak korkar, düğmeye basamaz.” şam evlerine demet demet karanfil, ku Kadın çiçekçiler bir İstanbul geleneği sanki. cak kucak gonca gül taşırlar. Kentteki karı koca kavgaları azalırken, mezata dönüşen pasaj, nihai ismini de bulur: Çiçek Pasajı. “Sahi mi?” di ye soruşundan, hikâyenin Zerrin’in hoşuna gittiği anlaşılıyor. Söz sonunda Sevgililer Günü’ne de geliyor: “Çok çiçek satılır” diyor. “Tabii en çok erkekler alırlar. Güller bayram yapar. Biz de para kazanırız. Çapkınlığın kitabını yazanları biliriz. Trafikte çiçek satarım. Çiçek alıp, yan arabada göz göze geldiği kadının arabasına attıran da, ‘Ne olur bana onun telefonunu al’ diye yalvaran da çok olur.” ‘BANA ÇİÇEK ALAN OLMADI’ Çelişkilerle dolu hayatı beş cümleyle özetliyor Zerrin... “Bana hiç çiçek veren olmadı!” Mevzu çok derin değil... Onu da basit bir biçimde anlatıyor: “Aslında çiçekler içinde yaşıyorum gerek de yok. Ama bazen ‘Çiçeği ben satıyorum, manitayı sen kapıyorsun’ diye de düşünmüyor değilim.” Sevgililer Günü’ne özel 12 ay vadeyle pırlanta yüzük satılıyor... Zerrin, modern zamanlara küçük, naif kırmızı bir çizik atıyor. “Bana çiçek alan olmadı.” Yolunuz Kâğıthane civarına düşer ve ışıklarda durursanız, Zerrin’i görürsünüz... Vadeye, pırlantaya aldanmayın, tüketim çağını küçümseyip birini Zerrin’e vermek üzere iki kırmızı gül alın! ‘Kongo’yu Geçmek’ Dünkü Cumhuriyet’in baş sayfasının sol alt köşesine sıkıştırılmış bir haberin başlığıydı “Kongo’yu Geçmek”. Haberi ilgiyle okudum. Sınır Tanımayan Gazeteciler (Reporters Without Borders) adlı örgütün 2015 yılı Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’ne göre Türkiye 180 ülke arasında beş basamak atlayarak 149. sıraya yükselmişti. Demek ki bir yıl öncesine göre basın özgürlüğü konusunda önemli bir başarı kazanmıştık. Haberin verilmesindeki “alaysı” anlatım ise rahatsız ediciydi. Cumhuriyet bunu hep yapıyordu. “Yeni Türkiye” yolunda dev adımlarla ilerleyen ülkemize ilişkin ufak tefek olumsuzluklar kocaman puntolarla manşete çıkarılıyor, örneğin, basın özgürlüğü konusunda yalnızca Demokratik Kongo Cumhuriyeti’ni değil, Gambia’yı, Rusya Federasyonu’nu, Singapur’u, Irak’ı, Mısır’ı ve daha 25 ülkeyi geride bırakmış olmamız alaya alınarak küçümseniyordu. HHH Cumhuriyet’in 19 yıllık bir yazarı olarak gazete yönetimini, özellikle de yeni genel yayın yönetmenimiz Can Dündar’ı, bu tür davranışların terki konusunda tüm gazete çalışanlarını uyarmaya çağırıyorum. Evet, hep bardağın boş tarafını görüp göstermekten vazgeçip, gerçeğin bulunduğu dolu tarafını görüp göstermenin zamanı geldiğine inanıyorum. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan da iki gün önce Meksika’da düzenlenen basın toplantısında ABD Başkanı Obama’nın Kuzey Carolina’da öldürülen üç Müslüman hakkında bir açıklama yapmamasını “manidar” bulup “Neredesin Başkan?” diye seslendiği önemli konuşmasında kıyısından da olsa bu konuya değinmişti. Cumhurbaşkanı, “Kırk satın alınmış insan bir şeyler kaleme alıp gönderiyor, sizler de bunu dilinize doluyorsunuz” diyerek ülkemiz hakkındaki olumsuz düşüncelerin nasıl oluştuğuna ilişkin önemli ipuçları veriyordu. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu minvaldeki saptamalarına gazetemizin bundan böyle gerekli önemi vermesi gerektiğini düşünüyorum. HHH Evvelki akşam CNN Türk’te Şirin Payzın’ın yönettiği “Ne Oluyor” adlı tartışma programına katılan Yeni Şafak yazarı Sevda Türküsev’i izleyip dinlerken benliğime egemen olan tek duygu kıskançlıktı. Sloganı, “Ben başarmak için doğdum!” olan bu frapanMüslüman yazar, yaptığı açıklamalar ve elmas keskinliğindeki saptamalarıyla ekran başındaki yüz binlerin derin hayranlığını kazanmış olmalıydı. Ağzından çıkan her sözcükten bir Erdoğan hayranı olduğu anlaşılan yazara göre Gezi olayları da 1725 Aralık rüşvet ve yolsuzluk olayları da zamanın başbakanına karşı düzenlenmiş birer darbe girişimiydi. Biz, tüm Cumhuriyet yazarları ise başka telden çalıyorduk. Bu kafayla hiçbirimizin “yeni Türkiye”ye layık bir yazar olmasına olanak yoktu. Madem biz bu işi kıvıramayacaktık, o halde arayıp tarayıp bir yerlerden böyle bir kalem sahibi bularak aramıza katmamız gerekiyordu. Değerli okurlarım, umarım gazetemizin yönetimi bu önerilerimi dikkate alır, sizler de katkılarınızla zenginleştirirsiniz. Güzel bir hafta sonu dileklerimle… MUTLU OLANLARIN ORANI YÜZDE 59’DAN 56’YA DÜŞERKEN MUTSUZ OLANLARIN ORANI YÜZDE 10.8’DEN 11.7’YE YÜKSELDİ El ele dolaşmayın, örtülü gezin ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Diyanet İşleri Başkanlığı, nişanlı çiftlerle ilgili tartışma yaratacak bir fetva yayımladı. Fetvada “El ele dolaşmayın, görüşürken örtünün” gibi ifadeler dikkat çekti. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın aylık dergisinin şubat sayısında yer alan makalede, nişanlı çiftlerin “el ele dolaşmalarının dinen uygun olmadığı” savunuldu. Fetvada, nişanlı çiftlere “İslami usullere göre görüşüp konuşmaları” önerildi. Din İşleri Yüksek Kurulu’nun görüşü olarak yer alan “nişanlılık fetvasında”, tartışma yaratacak ifadelere yer verildi. Nişanlıların birbirleriyle görüşüp görüşmeyeceğini ele alan fetvada, “Bu dönemde nişanlıların İslami örtünmeyi gözetmek, başkalarının göremeyeceği bir tarzda yalnız kalmamak gibi dini ölçülere uygun olarak, birbirlerini daha yakından tanımak amacıyla görüşüp konuşmalarında bir sakınca yoktur” denildi. Fetvada nişanlılara “Nişanlıların flört etmeleri, dost hayatı yaşamaları, dedikoduya mahal verecek şekilde baş başa kalmaları, öpüşmeleri, el ele tutuşmaları ve benzeri İslamın onaylamadığı davranışlardan uzak durmaları gerekir” uyarılarına da yer verildi. Bazı gençlerin dini hassasiyeti gözetme adına nişanlılık dönemlerinde “dini nikâh” kıydıklarına vurgu yapan fetvada, bunun sonucunda da üzücü olaylar yaşandığı savunuldu. Bu tarz üzücü olayların yaşanmaması için de mutlaka resmi nikâh kıyılması gerektiği vurgulandı. Fetvada, “Dinen evlilik hayatı”nın da nikâh kıyılmasıyla başladığı belirtilerek, nişanlıların, kesin evlenmeye karar vermeden nikâh kıydırmamaları ve İslami usulde nişanlılığa devam etmeleri istendi. Mutsuzlar artıyor Ekonomi Servisi Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Yaşam Memnuniyeti Araştırması’na göre Türkiye’de mutluluk oranı düşüşte. 2013’te mutlu olduğunu beyan edenlerin oranı yüzde 59 iken, bu oran 2014’te yüzde 56.3’e düştü. Mutsuz olduğunu beyan edenlerin oranı ise yüzde 10.8’den yüzde 11.7’ye yükseldi. Kadınlarda mutluluk oranı, 2013’te yüzde 61.9 iken, geçen yıl yüzde 60.4’e , erkeklerde aynı oran yüzde 56.1’den yüzde 52’ye indi. En yüksek mutluluk oranı yüzde 62.8 ile 65 ve yukarı yaş grubunda, en düşüğü ise yüzde 51.5 ile 4554 yaş grubunda görülüyor. Evliler ise evli olmayanlara göre daha mutlu. Evlilerin yüzde 58.9’u mutlu olduğunu beyan ederken, evli olmayanlarda bu oran yüzde 50 olarak gerçekleşti. Kendilerini en çok ailelerinin mutlu ettiğini söyleyenlerin oranı yüzde 73.3 olurken, yüzde 13.4 çocuklarla, yüzde 5 eşiyle, yüzde 3.1 annebabayla, yüzde 1.9 kendisiyle, yüzde 1.4 torunlarla, yüzde 2.1 de diğer nedenlerle mutlu olduğunu beyan etti. En çok sağlıklı olmaktan dolayı mutlu olduklarını dile getirenlerin oranı yüzde 68.8 olarak belirlendi. Bunu, yüzde 15.4 ile sevgi, yüzde 8.5 ile başarı, yüzde 4.2 ile para, yüzde 2.2 ile iş ve yüzde 0.9 ile diğer nedenler izledi. Yükseköğretim mezunu olanların yüzde 60.2’si mutlu olduğunu ifade ederken bunu yüzde 57.9 ile bir okul bitirmeyenler, yüzde 55.8 ile ilköğretim veya ortaokul, yüzde 55.1 ile lise ve dengi okul bitirenler izledi. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ‘Nişanlıyken dini nikâh olmaz’ BULMACA SEDAT YAŞAYAN l Kadınlardan kalpli çikolata Japonya’da 14 Şubat erkeklere bayram Dış Haberler Servisi Japonya’da 14 Şubat Sevgililer Günü erkekler için “şeker bayramı” niteliğinde geçiyor. Kadınlar Sevgililer Günü’nde sevgili, erkek dostlar, erkek çalışma arkadaşları ve erkek patronlar olmak üzere hayatlarındaki erkeklere çikolata almak için kuyraklar oluştururken erkeklerden bunun karşılığında hiçbir tatlılık beklenmiyor. Japon erkekleri 14 Şubat’ı kalp biçimindeki paketlerde gelen çikolatalar istifleyerek geçiriyor. Dün Tokyo’nun şık semti Ginza’da 66 dolara Belçika malı çilolatalı şekerlemeler alan 45 yaşındaki Masako Fukuda, “Bu delilik” diye söyleniyordu. “Bu kocam için gerçek aşk (honmei) çikolatası, çalışma arkadaşlarıma daha ucuza mecburiyet çikolatası (giri) alacağım” diye ekleyen Fukuda, 14 Şubat için 100 dolardan fazla harcadı. 38 yaşındaki banker Teruaki Noda ise “Umarım kız arkadaşım cimrilik etmez de Fransız çikolatası verir, yoksa Beyaz Gün’de benden bir şey alamaz” diyordu. Çünkü bunun bir de misillemesi var. Gelecek ay Beyaz Gün’de erkeklerden kadınlara kurabiyeden çamaşıra her ne olursa beyaz renkte hediyeler vermeleri bekleniyor. Bunlar 2. Dünya Savaşı sonrası ABD gözetiminde Japonya yeniden inşa edilirken, Batılı malların tüketimini artırmak için bulunmuş âdetler. ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaracı@gmail.com HARBİ SEMİH POROY SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Sevindirici 1 bir haber ge 2 tirene verilen armağan. 2/ 3 İnce dantel... 4 Aydın’ın Sö 5 ke ilçesinde 6 ünlü bir antik kent. 3/ 7 Kuytu yer, si 8 per... Kimli 9 ği belirlenemeyen uzay 1 2 3 4 5 6 7 8 9 cisimlerine ve 1 K A V A N Ç O I rilen ad. 4/ Hayat 2 A V A R A D İ L arkadaşı... “ bü 3 U Ç A R I ke belimizi / Söy 4 V A N A R A T A İ M letmeye dilimizi” 5 N A U T İ L U S (Yunus Emre). 5/ Ç A L I M İ Dudak boyası... 6 Ç UMM A N Köleyi azat etme. 7 O D A İ R İ S A T E 6/ Müzikte armo 8 ni kurallarına gö 9 I L I M İ N E K re üst üste bindirilmiş sesler... Maksat. 7/ Giysi kesimi... Anton Çehov’un bir tiyatro oyunu. 8/ Dikilitaş. 9/ Düşünülenin tersini söyleyerek yapılan ince alay... Radyum elementinin simgesi. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1/ İcranın ılımlı bir tempoda olması gerektiğini belirten müzik terimi. 2/ Bursa yöresine özgü bir peynir cinsi... Bizmut elementinin simgesi. 3/ Kadınların omuzlarına örttükleri geniş atkı... Kimi iskambil oyunlarında istenilen kartın yerine kullanılabilen kart. 4/ Adın durum eklerinden biri... Badana ya da boya yapmakta kullanılan silindir biçimli fırça. 5/ Küçük çocukları korkutmak için uydurulmuş yaratık... Kümes. 6/ Lityum elementinin simgesi... Yunan abecesinde bir harf... Bir nota. 7/ Bir kimseyi ağırlamak, ona saygı göstermek. 8/ Köpük ya da tortu... Yaz yağmuru. 9/ Eski Türklerde toplumsal ve örgütsel içerikli büyük ziyafet... Horoz, cennetkuşu gibi kuşların kuyruklarındaki tüylerden en uzun ve gösterişli olanı. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle