28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 ŞUBAT 2015 PAZAR 8 l Marmara’yı esir aldı HABERLER Fırtına can aldı İSTANBUL Lodos l İstanbul Haber Servisi İstanbul genelinde etkili olan lodos nedeniyle vapur ve deniz otobüsü seferleri iptal edildi. Barbaros Bulvarı Beşiktaş istikametinde yol kenarında bulunan ağaç devrildi. Olumsuz hava koşulları nedeniyle İstanbul Deniz Otobüsleri’nin (İDO) SirkeciHarem araba vapuru seferleri ile iç hat deniz otobüsü seferlerinin tamamı geçici süreyle iptal edildi. Hızlı feribot ve dış hat deniz otobüsü seferlerinin de bazıları yapılamadı. Şehir Hatları da olumsuz hava koşulları nedeniyle vapur seferlerini iptal etti. Atatürk Havalimanı’ndan sorumlu Devlet Hava yol vermedi l Yurt Haberleri Servisi Konya’nın Akşehir ilçesinde Ramazan Ekici (43), Nasreddin Mahallesi Ambar Sokak’ta, kullanılmayan evin rüzgârın şiddetiyle yıkılan bahçe duvarının altında kaldı. Ağır yaralanan Ekici, hastanede müdahaleye rağmen kurtarılamadı. Bursa’da önceki akşam saatlerinden bu yana etkili olan lodosun hızı dün sabah saatlerinde 60 kilometreye çıktı. Yıldırım ve Osmangazi ilçelerinde çok sayıda ağacı yerinden söken lodos, sinyalizasyon lambalarını devirdi, çöp konteynırlarını yıktı. Sabah saatlerinde kent meydanında bir işyerinin uçan çatısı, “İpekböceği” adlı tramvay sisteminin elektrik tellerine düşünce seferler yapılamadı. Karbonmonoksit gazından 4 kişinin zehirlendiği Orhangazi’de bir binanın çatısı, şiddetli lodosun etkisiyle koparak odun toplamaktan gelen Recep Topal’n (53) kullandığı traktörün üzerine düştü. Ağır yaralanan Topal’ın hayati tehlikesi var. Hürriyet Mahallesi’nde ise müftülük inşaatında çalışan mermer ustası Rıfat Yıldırım’ın (35) başına, lodos nedeniyle kayan tuğla düştü, Yıldırım’ın da hayati tehlikesi bulunuyor. Lodos fırtınası, Kocaeli, Tekirdağ, Çanakkale, Yalova’da da çatıları uçurdu, ağaçları yerinden söktü. Fırtına Kartepe Eşme’de yüksek hızlı tren hattında kablolara da hasar verdi. GÜNDEM MUSTAFA BALBAY n Baştarafı 1. Sayfada ...hem de kendisine saraylı bir gelecek kurmak için başkanlık sistemini tartışma zeminine oturtacak. Hafta ortasındaki televizyon mesajlarını özenle çoğaltan Erdoğan’ın yayın organlarının öne çıkardığı konulara bakınca insan şunu söylemeden edemiyor: Demek ki tek sorun başkanlık sisteminin olmayışıymış. O geldi mi neler olacak neler. Erdoğan “başkanlık sistemi olsa” deyip sıralıyor: Bütün prangalar çözülür, sistem tıkır tıkır işlerdi. Dünyada saygınlığımız artar, uluslararası kurumlardaki yerimiz yükselirdi. Ekonomi şaha kalkar, kalkınma hızı yükselirdi. Bunları dinlerken insanın, başkanlık sistemini ekmeğin arasına koyup tadına vara vara yiyesi geliyor. Sormazlar mı; 13 yıldır iktidarda siz vardınız, neyi yapmak istediniz de engelleyen oldu? Tam tersine yaptıklarınızı engellemek değil, sadece denetlemek isteyen kurumlara bile karşı çıktınız; ya ortadan kaldırdınız ya da tümüyle sembolik hale getirdiniz. Erdoğan, yaptığını bildiği için; getireceği sisteme kendince şu adı vermiş: Denetimli başkanlık! Denetimli serbestlik gibi bir şey! Başbakanlığında denetimi reddetmiş Erdoğan, başkanlıkta denetim isteyecek! HHH Konuyu, siyasi tarihimiz açısında irdelersek, ne yazık ki değişmeyen kaderimizi yaşıyoruz. Türkiye’de önemli bir gücü eline geçirenin ilk sorduğu şey şu oluyor: Bunun daha fazlası yok mu? Gücü paylaşmak diye bir şey yok. Sadece gücü denetimsiz kullanıp istediğini paylamak var. Erdoğan deyince ilk akla gelen isimlerden biri olan Kenan Evren, devlet başkanı olurken kendisine sordular: “Efendim anayasanızı nasıl alırsınız?” Evren şu karşılığı verdi: Şöyle tam sorumsuzluk olsun, ben hiçbir şeyden sorumlu olmayayım ama devletin önemli adamlarını atarken benim sözüm geçsin. “Tamam” dedi, karşısındakiler, “adı konmamış bir yarı başkanlık sistemi.” O da evet dedi. Evren’e göre bir anayasa hazırlandı. Daha sonra Cumhurbaşkanlığı’na oturan Özal ve Demirel’in başlıca ortak özelliği, Çankaya Köşkü’ne siyaset kökenli olarak çıkmalarıydı. Onlara başkanlığın “yarı” olanı yetmedi. Ötesi var mı diye sordular. Sormakla kalmadılar, zorladılar. Başbakanlarla çatışma pahasına zorladılar. Olmadı. HHH Erdoğan, oldurabilir mi? Kamuoyunda genel algı şu; kardeşim adam kafasına koyduğunu yapıyor, bunu da yapar. Hafta ortasındaki başkanlık tartışmasını gündeme yerleştirme girişiminden önceki günkü meydan mitingine kadar genel gidiş, bu yargının doğruluğunu işaret ediyor. Ancak bu kez işin dengeleri daha farklı. Başbakan Ahmet Davutoğlu, görüntü olarak “bir kamu kuruluşunda başbakan sıfatıyla çalışan kişi” gibi olabilir. AKP grubu, tüm aklını hibe etmiş, “hakkımızda neyse hayırlısı” kaderciliğine girmiş olabilir. Kamuoyu, algı operasyonlarının getirdiği körlükle olup bitenleri sorgulamaktan uzak hale gelmiş olabilir. Burası Türkiye ise Erdoğan’ın tam başkanlık, yarı başkanlık bir yana “tam Tayyiplik” diye özetleyebileceğimiz arayışı sandıktan dönecektir. Türkiye’nin demokrasi birikimi her şeye karşın böylesine sıfırlanabilecek zayıflıkta değildir. Meydanları İşletmesi bir kriz masası oluşturdu. Atatürk Havalimanı’nda normal zamanlarda saatte 58 olan iniş ve kalkış kapasitesi şiddetli fırtına yüzünden düşürüldü. Marmara Denizi’nde, hızı zaman zaman 90 kilometreye ulaşan lodostan olumsuz etkilenen 71 şilep ve tanker, Tekirdağ’ın Şarköy ilçesi sahillerinde demirledi. Gemi personeli de zaman zaman 6 metreye ulaşan dalgalar yüzünden karaya çıkamadı. Fırtına, balıkçıları da olumsuz etkiledi. Ava çıkan tekneler, poyraz dolayısıyla Şarköy, Mürefte ve Hoşköy balıkçı barınaklarına sığındı. BURSA İlk gün yaşanan din dersi gerginliği son güne de damga vurdu Açılış protestosu kapanışa da yansıdı FİGEN ATALAY olmayacağız’ ‘Nükleer çöplük çevrecileri ayaklandırdı HAKAN DİRİK İZMİR Çevreciler, zehir gemisine karşı teyakkuzda. Radyoaktif atık yüküyle İzmir Aliağa’ya doğru yola çıktığı belirtilen Kuito gemisinin Türk karasularına girmeden engellenmesi için mücadele eden korumacı çevreler “Türkiye, nükleer çöplük olmayacaktır” diyor. Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, konuyla ilgili kuruluşlara başvurarak bir an önce gerekli önlemlerin alınmasını istedi. İzmir Valiliği, Aliağa Kaymakamlığı, Aliağa Liman Başkanlığı, Gemi Söküm Sanayicileri Derneği, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İl Müdürlüğü’ne iletilen başvuru dilekçelerinde gemiye ilişkin herhangi bir izin belgesinin ibraz edilmediği kaydedildi. Henüz kendilerine herhangi bir yanıt ulaşmadığını belirten Şube Başkanı Helil İnay Kınay “İzmirli çevreciler olarak teyakkuz halindeyiz. Gemiye ilişkin en ufak bir şüphe bile varsa, yetkilileri görevini yapmaya çağırıyoruz. En ufak bir radyoaktif madde içeriyorsa, geminin uluslararası mevzuat gereği ülkemize girmesini istemiyoruz” dedi. Radyoaktif atıklara ilişkin Türkiye ile gemi sökümlerinin yapıldığı Aliağa’nın “kötü sicili” bulunduğunu kaydeden Kınay, Gaziemir’de bulunan nükleer atıkları da anımsatarak şunları söyledi: “Gemiye yönelik ortadaki iddialar oldukça ciddi. Türkiye ve Aliağa’nın da sicili ortada. Gaziemir’de nükleer atıklar ortaya çıktığında, her şeyin izinler dahilinde yapıldığı anlaşıldı. Ancak o nükleer atıklar oraya nasıl girdi? Atıkların yine Aliağa’dan getirildiği iddia ediliyordu. Bu, şaibeli bir süreçtir. O yüzden bilgilerin kamuoyuyla paylaşılması ve gemide inceleme yapılması çok önemli. Ülkemiz atık çöplüğü değildir. Ancak, tüm bunların yanı sıra Karadeniz sahilindeki gömülü atıklar, geçmişte Türkiye’ye sokulmak istenen Otopan gemisini düşündüğümüzde bizim rahat olmamız mümkün değil. Bakanlığın ve ülkenin karnesi zaten zayıf. Bu gemi, iddia edildiği gibi radyoaktif atıklarıyla ülkemize girerse Türkiye’nin Avrupa ve dünyanın nükleer atık çöplüğü olduğu belgelenecektir.” gemisi Zehir ANTALYA Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği tarafından Antalya’da yapılan “Geleceğin Öğretmeni” temalı sempozyumun ilk gününde yaşanan din dersi gerginliği, kapanışa da yansıdı. Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın açılışta yaptığı konuşmanın ardından kürsüye çıkan Prof. Dr. Üstün Dökmen’in “Ülkemde ya bilgide ya da ölçme değerlendirmede hata var. Herkesin din dersi 5’tir. Ama bunca hırsız uğursuz nereden çıkıyor? Örneğin Van depreminde din ve ahlak dersinden herkes 5 aldı. Ama kolonları kesen hırsızlar da 5 aldı” sözleri, Bakan Avcı’yı rahatsız ederken kimi dinleyiciler tarafından alkışlarla desteklenmişti. Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürü Ömer Faruk Yelkenci’nin sempozyumun kapanış konuşmasında Bakan Avcı’ya u Yelkenci’nin kapanış konuşmasında ‘Üstün Dökmen kürsü şehvetine kapıldı’ demesi üzerine sempozyuma katılan öğretmenlerin bir kısmı salonu terk etti. Kendisine söz hakkı verilmeyen Prof. Dökmen’in ise “Eleştiriye açık değillerse eğitimci değillerdir” diye bağırması salondan alkış aldı. sahip çıkarak “Üstün Dökmen’e yakıştıramadık konuşmayı. Kürsü şehvetine kapıldı” demesi ise salonda gerginliğe neden oldu. Yelkenci’nin bu sözleri üzerine sempozyuma katılan öğretmenlerin bir kısmı salonu terk etti. Protestoları nezaketsizlik olarak niteleyen Yelkenci “Sayın Bakan, ilk günkü bu derneğin hak etmediği tatsızlık üzerine rahatsız olduğu halde salonu terk etmedi. Haklı eleştiride bulundum, ama bazı öğretmenler bu salonu terk etti. Bu nezakete sahip olmayan öğretmenler öğrenci yetiştiremez” sözleriyle kızgınlığını dile getirdi. Konuşma sona erdiğinde Prof. Dr. Üstün Dökmen, kürsüye gelerek söz hakkı istedi. Ancak kendisine söz hakkı verilmeyen Prof. Dökmen, “Eleştiriye açık değillerse eğitimci değillerdir” diye bağırdı. Bu sözler salonun bir kısmından alkış aldı. Bu gerginlik üzerine kapanış konuşmasını yapan Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği Başkanı Cem Gülan söz alarak şunları söyledi: “Burası özgür bir platformdur. Hayatımda hiç kimseye bir şey öğretecek kişi değilim. Şimdi de bir şey öğretmeye çalışmıyorum. Buraya davet ettiğimiz insan kim geldiyse hiçbir karşılık beklemeden geliyor, emeğini, bilgisini paylaşıyor. Her tür fikre saygılı olmalıyız. Protesto etmek de haktır, burada yapılan bir hata varsa tüm sorumluluk yönetim kurulu olarak bizlerindir.” l TÜRKİYE’NİN SULAK ALANLARI ‘Sicili kötü’ Artık yarısı yok l İstanbul Haber Servisi Son 40 yılda su kaynaklarının yarısını yitiren Türkiye’de su arzı ve su kirliliği riski sürüyor. Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) Türkiye, 2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü’nde kişi başına düşen 1519 metreküplük su miktarı ile Türkiye’nin “su sıkıntısı çeken ülkeler” arasında bulunduğuna dikkat çekerek sulak alanların korunması ve iyi yönetilmesi için yetkilileri göreve çağırıyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK), nüfusun 2030 yılında 100 milyona ulaşacağını öngörüyor. Bu durumda, kişi başına düşen su miktarı yılda 1120 metreküpe gerileyen Türkiye, artan nüfusu, gelişen ekonomisi ve büyüyen kentleriyle “su fakiri” ülkeler arasına girecek. WWF Türkiye Genel Müdürü Tolga Baştak, tatlı su ekosistemlerine müdahalenin doğal çevre kadar insanlar için de birtakım riskler oluşturduğuna vurgu yapıyor. n MERSİN (DHA) Babasız büyüyen Ayşe A, 3 yıl önce 15 yaşındayken ailesi tarafından kendisinden 1 yaş büyük teyzesinin oğluyla evlendirildi. 16 yaşında anne olan genç kadın evliliği boyunca eşinden, kayınpederinden ve kayınvalidesinden şiddet ve kötü muamele gördü. Eşinin ailesi tarafından sokağa atılan genç kadın, annesinin yanına sığındı. Mahkeme kararına karşın eşinin bebeğini vermemesi üzerine Ayşe, 300 hap içerek intihara kalkıştı. Son anda kurtarılan genç kadın “Oğlumun hasreti yüzünden ölmek istedim. Ben oğlumun kokusuna, bakışına, anne demesine hasret kaldım. Oğlum gelmezse yine kıyarım canıma” dedi. Çocuk gelinin büyük dramı Elektrik akımına kapılan genç öldü n ŞIRNAK (AA) Dicle Mahallesi Müşüle mevkiinde, ailesine ait lokantanın elektrik hattındaki arızayı gidermeye çalışanlara yardım etmek için işyerinin çatısına çıkan Hasan Namdar (23), yüksek gerilim hattında akıma kapılarak ağır yaralandı. Üniversite öğrencisi Namdar, kurtarılamadı. Yeni yılda fidan armağan edenler 60 futbol sahası alanı ağaçlandırdı Hediyeler orman oldu İstanbul Haber Servisi Yeni yılda sevdiklerine TEMA’dan fidan hediye alanlar 60 futbol sahası kadar alanın ağaçlandırılmasını sağladı. TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, yılbaşı hediyesi olarak aralık ayında 132 bin fidan bağışı gerçekleştiğini belirtti. Ataç, TEMA Vakfı olarak 22 yıldır erozyonla mücadele konusunda farkındalık yaratmak, toprak varlığını ve doğal varlıkları korumak için çalıştıklarını ifade etti. En büyük destekçilerinin bağışçılar olduğunu vurgulayan Ataç “Bağışçılarımız yılın her günü olduğu gibi özel günlerde de sevdikleri adına vakfımıza fidan bağışı yapıyor. Biz de yapılan bağışlar karşılığında kendilerine fidan sertifikası takdim ediyoruz. Bu çerçevede yılbaşı hediyesi yerine fidan bağışı yaparak doğaya bir armağan vermek isteyen bağışçılarımızla birlikte aralık ayı içerisinde 132 bin fidan bağışı yapıldı. Alınan bağışlar sayesinde Orman Genel Müdürlüğü işbirliğiyle yaklaşık 60 futbol sahası büyüklüğünde bir alanın ağaçlandırılması sağlandı” dedi. Ataç, yaklaşan 14 Şubat Sevgililer Günü için de fidan bağışı yapılabileceğini ifade ederek TEMA Vakfı olarak bunların yanı sıra doğum günü, vefat, babalar günü ve anneler günü için de fidan bağışı kabul ettiklerini kaydetti. n İstanbul Haber Servisi Divriği Kültür Derneği’nin 47. Olağan Kongresi bugün Şişli Kent Kültür Merkezi’nde yapılacak. Seçimlerde Çağdaş Divriği Grubu adına Rıza Gürünlü ve Demokratik Güç Birliği adına Cafer Yıldız’ın listesi yarışacak. Gürünlü “Son 12 yılda AKP’nin dindar, kindar, itaatkâr bir neslin özlemi ve hayali ile gençliği, yasa ve yönetmeliklerle ve toplumsal baskı araçlarıyla belirli bir kalıba sığdırmaya çalıştığı ortada. Biz de bu seçimde gençlerin gericiliğe karşı çağdaş, savaşa karşı barışı, emek sömürüsü karşı insanca yaşamı savunan bireyler olarak yer almasını sağlayacağız” dedi. Divriği Kültür Derneği’nde seçim n ZONGULDAK (AA) Devrek’de 36 yaşındaki Bahriye Çamşul’dan sonra haber alamayan yakınları, 29 Ocak’ta polise başvurdu. Kadının yakınları, ormanlık arazide, Ulusal Medikal Kurtarma Ekibi ve İtfaiyesi ekipleri de Devrek Çayı’nda Çamşul’u bulmak için 15 km arazide arama çalışması başlattı. Ekipler, Çamşul’un cesedini çay kenarında buldu. Kayıp kadın ölü bulundu ISPARTA (DHA) İstiklal Mahallesi’nde ilesiyle birlikte oturduğu evde sobayı yakan Emine Uysal (19) bir süre sonra uykuya daldı. Sabaha karşı kokuya uyanarak kızlarının odasına giren anne ve babası, Emine Uysal’ı hareketsiz yatarken buldu. Sağlık ekipleri Uysal’ın karbonmonoksit gazı zehirlenmesi sonucu yaşamını yitirdiğini belirledi. Sobadan zehirlendi C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle