17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 ŞUBAT 2015 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 Turgut Özal bile şaşırmıştı buna! Bugüne gelince... Yatağan Termik Santralı işçilerinin onurlu direnişi, tarihte yerini aldı. Türkiye giderek yoksullaşıyor, işkollarında taşeronluk artıyor, sendikal hak ve özgürlükler rafa kaldırılıyor... Bu konuda emeği savunan bazı gazetelerin dışında tek satır haber yok medyada... Ucuz emek, olumsuz koşullar! Merdiven altı... Şimdilerde Suriyeli sığınmacılar... Yüce devlet böyle istiyor! İstersen çalış, istersen çalışma... Grevi ertele 60 gün! Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın onayladığı Bakanlar Kurulu kararı şöyle: “Birleşik Metal İşçileri Sendikası tarafından uygulanmakta olan grev, milli güvenliği bozucu nitelikte olduğu görüldüğünden 60 gün süreyle ertelenmiştir.” HHH Metal işçilerinin grevinin “milli güvenlik”le ne gibi bir ilgisi olabilir... Elbet yoktur! Siyasal iktidar sözde 12 Eylül hukukunu kaldırıyordu... Aslında aklından bile geçirmemişti! O günlerin AKP ibrikçileri, bugünlerin AKP muhalifleri ne diyor bu işe? Grevin ülke güvenliğiyle bir ilgisi yok... DİSK’e bağlı Metalİş üyelerinin bulunduğu işkolu, grev erteleme koşullarını kapsamıyor. Bunun amacı işçileri sindirip bir başka federasyona bağlamak, DİSK’e bağlı Birleşik Metalİş’in içini boşaltmak. Sermaye sınıfının iktidarları hep böyle yapar... Sermaye sınıfının iktidarı olmaz. O cüzdanına bakar. Grev hakkı demokratik ülkelerde en temel haklardan birisidir. Bu hakkı Türkiye’de hükümet değişik gerekçeler öne sürerek engeller. Dedim ya, bu grevin ülke güvenliğiyle ne ilgisi var? Bu kandırmaca! Tüm siyasi partiler aynı gerekçeyle grev kırıcılığı yaptılar... Grevi işçilerin elinden alarak toplumun mutlu, huzurlu olacağını düşündüler... Olmadı! Yanıldılar! Önce eğitim boykotu sonra seçim l Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde CHP’den vekillik önerisi aldığını açıklayan Taş, HDP ve Emek Partisi’nden seçimde işbirliği için “resmen” öneri geldiğini, BHH’nin 13 Şubat eyleminden sonra karar vereceklerini söyledi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ÖDP Genel Başkanı Alper Taş, iki hafta önce CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu ziyareti sırasında Birleşik Haziran Hareketi (BHH) konusunda bilgi verdiğini aktarırken, cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde CHP’den bir aracının kendisine, “Seçimlerde CHP listesinden milletvekili adayı olun, seçildikten sonra partinize dönün” önerisi getirdiğini aktardı. HDP ve Emek Partisi’nden de seçim işbirliği için “resmen” öneri geldiğini aktaran Taş, BHH’nin 13 Şubat’taki boykot eyleminden sonra seçim konusunu gündemlerine alacaklarını bildirdi. Taş, Kılıçdaroğlu ile iki hafta önce yaptıkları görüşmenin “seçim ve ittifak için yapılmış resmi bir görüşme olmadığını” bildirdi. Taş, “Gizli değildi, basına haber vermedik ama CHP genel merkezinde görüştük, içeri girerken basın oralardaydı. Kemal Bey’in kayınvalidesi vefat etmişti, başsağlığı diledik. Seçildikten bu yana genel merkeze gidip çayını falan içmemiştik. Gittik, sohbet ettik” dedi. CHP milletvekillerinin de içinde yer aldığı BHH konusunda bilgi verdiğini anlatan Taş, “Olumlu ve saygın bir hareket olarak gördüğünü, pozitif baktığını söyledi” açıklamasını yaptı. “AKP diktatörlüğüne” karşı sol bir program çerçevesinde CHP, HDP ve sosyalistlerin bir arada olması gerektiği görüşünün bilindiğini anımsatan Taş, “‘Osmanlıcalara karşı Haziran cumhuriyeti’ felsefesiyle 56 maddelik bir program çerçevesinde bir araya gelelim, halka umut verelim, diyoruz. Türklerle Kürtlerin bir arada yaşadığı, halkçı, laik, kamucu, ekolojist, cinsiyetçi olmayan, antiemperyalist, bağımsızlıkçı bir yeni Cumhuriyet talebini içeren bir programla bir arada olmalıyız. Seçim ittifakı bazında konuşmadık” dedi. CHP’nin Kürt sorunu konusundaki tavrıyla ilgili olarak da Taş, “Haksızlık etmeyelim, Kemal Bey’in CHP’si ile bir önceki CHP aynı değil Kürt meselesinde. Ama CHP bizim ifade ettiğimiz manada büyük bir atak yapmış da değil. Kılıçdaroğlu HDP’ye çok pozitif gözükmüyor. HDP de, CHP’yle ittifak yapmayız, diyor” görüşünü dile getirdi. Kılıçdaroğlu’nun kendisine adaylık önermediğini vurgulayan Taş, “Ben bir partinin başkanıyım. Kemal Bey nezaketli bir insandır. Ama Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde aracıyla gelen bir teklif vardı. Benim gibi bazı isimlerin Meclis’e taşınması konusunda olumlu bir yaklaşım içerisinde oldukları söylendi. CHP’li olma daveti değil, ‘Size listelerimizde yer verelim, seçildikten sonra partinize dönün’ teklifiydi” dedi. Taş, “Ne yanıt verdiniz” sorusuna “Meseleye benim milletvekili olmam meselesi olarak bakmıyorum. Mesele, AKP rejimine karşı geniş bir zemin oluşturup Türkiye’nin geleceğine talip olacak mıyız” karşılığını verdi. Alper Taş, HDP ve EMEP’le seçim işbirliği konusunda “resmen” görüştüklerini aktardı. HDP Eşbaşkanı Figen Yüksekdağ ile HDK’li Sebahat Tuncel’in ÖDP ve BHH’nin bazı bileşenleriyle görüşmeler yaptığını kaydeden Taş, şu bilgileri verdi: “İttifak yapalım, seçime beraber girelim, diyorlar. ‘Seçimlere HDP olarak gireceğiz, ama her şeyi konuşabiliriz’ diyorlar. Müzakere yapmaya açığız, diyorlar. Sandığı da gözeten ama sandığa da hapsolmayan bir siyaset izleyeceğiz. 13 Şubat’ta boykota hazırlanıyoruz. Zorunlu din derslerinin kaldırılması ve okulların imam hatipleştirilmesine karşı bir boykot yapıyoruz. Boykot sonuna kadar seçim tartışmasını askıya aldık. Ondan sonra BHH meclislerinde seçimi konuşacağız.” Kılıçdaroğlu dün İstanbul’da Roman derneklerinin temsilcileriyle bir araya geldi. (AA) Bu mu Huzur ve Güven Ortamı?.. DİSK’e bağlı Birleşik Metalİş grevinin ikinci gününde “Milli Güvenlik” gerekçe gösterilerek 60 gün ertelenmesi, Türkiye’de demokrasi ve özgürlüklerin son 30 yılda bir arpa boyu kadar yol almadığını gösteriyor... Greve 15 bin işçi katılıyordu... İçeriğiyle önemliydi.... Ülkemizde acı ama gerçek olan, işçi haklarının dibe vurması, ucuz emek, vahşi çalıştırma koşulları... Son yıllarda DİSK tabanının altının oyulması, işçilerin başka federasyonlara kaçırılması, Türkİş’in siyaset baskısıyla yola getirilmesi bilinen bazı gerçekler. Bir sendikanın siyasetin yumruğuyla gardının indirilmesi, yılgınlık, korku emekçilere çok pahalıya mal oldu. Vahşi kapitalizmi güler yüzlü hale getirme oyunu olan küreselleşme ve liberal açılımlar, emekçilerin kazanılmış haklarını birer birer ellerinden aldı 12 Eylül 1980 darbesinden sonra. 1982 Anayasası bugün yürürlükte... Aradan 35 yıl geçmiş! Türkiye gerçekten laik, demokratik bir hukuk devleti midir? Seçim barajı yüzde 10... Suriye ve Mısır’da bile bu baraj yüzde 5 bugün... 60’lı yılların sonlarında İskenderun Demir Çelik, İzmir Aliağa Rafinerisi grevlerini anımsamak için yakın tarihin sayfalarına bir bakın! Karabük, Seydişehir, SEKA grevlerini anımsayın... HHH Bu ülkenin işçileri pek çok eylemde buluştu, yürüdü, sendikal haklarını kullanmak istedi. Hep ama hep faşizan baskılar kullanıldı onlara karşı... 1966 yılında Manisa’da belediye temizlik işçilerinin grevi ve Ankara’ya yaptıkları o uzun yürüyüş... Zonguldak’ta maden işçilerinin ZonguldakAnkara yürüyüşü... Atılan sloganlardan biri şöyleydi: “Çankaya’nın şişmanı işçi düşmanı!” ‘BHH hakkında bilgi verdim’ l CHP liderinden Erdoğan’a Cumhurbaşkanlığı yemini hatırlatması ‘Namus sözünü tut’ İstanbul Haber Servisi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bütün siyasi partilere eşit mesafede olacağına dair TBMM’de namusu ve şerefi üzerine söz verdiğini hatırlatarak “Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan bir insan tarafsızlığı konusunda namusu ve şerefi üzerine ant içtiyse, biz gereğini yerine getirmesini, tarafsız olmasını isteriz. Altını çiziyorum, namusu ve şerefi üzerine söz verdiyse... Yoksa o koltuktan ayrılsın, AKP’nin eş başkanı olarak görev yapabilir” dedi. Kılıçdaroğlu, Cizre’de polis kurşunuyla öldürülen 12 yaşındaki Nihat Kazanhan’ın faillerinin bir an önce savcılığa getirilmesi gerektiğini ifade ederek, “Ülkemizde çocuklar öldürülmesin. Evlat acısı, acıların en büyüğüdür” diye konuştu. Kılıçdaroğlu, Genel Başkan Yardımcıları Sezgin Tanrıkulu, Mehmet Bekaroğlu, Genel Sekreteri Gürsel Tekin, İstanbul milletvekili Süleyman Çelebi Roman derneklerinin temsilcileriyle bir araya geldi. Bakırköy Botanik Parkı Sosyal Tesisleri’nde düzenlenen toplantıya, Türkiye Roman Hakları Forumu, Uluslararası Roman Birliği Türkiye Temsilciliği’nin de aralarında bulunduğu 30 dernek temsilcisi katıldı. Toplantının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, Cizre’de polis kurşunuyla öldürülen 12 yaşındaki Nihat Kazanhan’ın vu ROMANLAR EŞİTLİK İSTİYOR Kılıçdaroğlu’nun Roman derneklerinin temsilcileriyle toplantısı basına kapalı gerçekleşti. Görüşmenin ardından açıklama yapan Kılıçdaroğlu, Roman vatandaşların sorunlarını dinlediklerini ve belli konularda görüş birliği sağladıklarını ifade etti. Romanlarla ilgili yapılan bir araştırmadan notlar aktaran Kılıçdaroğlu, “Hiç okula gitmeyen yüzde 24, üniversite mezunu ise binde 4. Sigortalı çalışan işçi sayısı yüzde 3.5. Sorunları bu kadar derinden yaşayan bir toplumun sorunlarına eğilmek bizim temel görevimiz” dedi. Romanların dezavantajlı grup olarak adlandırılmak istemediklerini, eşit yurttaşlar olarak onurlu bir geleceğe sahip olmak istediklerini vurgulayan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: “Bize yönelik nefret söylemini asla kabul etmiyoruz, diyorlar. Yürekten katılıyorum. ‘Eğitim, barınma, güvenlik, istihdam, ayrımcılık bizim en temel sorunlarımız’ diyorlar. ‘Seçimden seçime anılmak istemiyoruz’ diyorlar. Genlerinden gelen olağanüstü müzik yetenekleri var. Çocukların müzik eğitimi almasını istiyorlar. Kentsel dönüşümden kesinlikle memnun değiller. ‘Kentin dışına sürüldük, daha derin yoksulluk yaşadık’ diyorlar. Kentsel dönüşümün sosyal dönüşüm olarak ele alınması gerektiğini vurguluyorlar. ‘Apartmanlarda yaşayamıyoruz, bahçemiz olsun, ayağımız toprağa değsin, ağaç görelim’ diyorlar. Bu onların en doğal hakkı.” rulma görüntüleriyle ilgili şöyle konuştu: “Başbakan’ın açıklamasının doğru olmadığı anlaşıldı. Ölen çocuk bizim çocuğumuz. Süratle failleri ortaya çıkarılmalı, savcılığın önüne getirilmelidir. Üzgünüm. 12 yaşında bir çocuk, çocuklarımız öldürülmemeli.” Cumhurbaşkanı’nın tarafsızlığı konusunda Anayasada güzel bir kural olduğunu, Cumhurbaşkanı’nın bütün vatandaşlara, siyasi partilere eşit olması gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da TBMM’de ant içerek eşit mesafede olacağına dair söz verdiğini dile getirdi. Cumhurbaşkanı koltuğunda oturan bir insanın ant içtiyse sözünü yerine getirmesini beklediklerini söyleyen Kılıçdaroğlu, “Altını çizerek söylüyorum; namusu ve şerefi üzerine söz verdiyse, gereğini yerine getirmesini, tarafsız olmasını isteriz. Yoksa o koltuktan ayrılsın, AKP’nin eş başkanı olarak görev yapabilir” diye konuştu. ‘Mesele vekil olmam değil’ Öncelik 13 Şubat’taki boykot l Yarsuvat’tan ‘Şike’ ve ‘Balyoz’ değerlendirmesi ‘O davalar cemaatçi polislerin komplosu’ Haber Merkezi Şike Davası ile ilgili olarak daha önce ortaya attığı “Cemaat, Aziz Yıldırım’dan 50 milyon dolar istedi” iddiası ile ses getiren Galatasaray Başkanı Duygun Yarsuvat, “Şike” ve “Balyoz” gibi davaların “cemaatçi polisler” tarafından yapılan komplolar olduğunu söyledi. Galatasaray’ın hukukçu başkanı Duygun Yarsuvat, CNN Türk’te gündeme dair çok çarpıcı açıklamalarda bulundu. Yarsuvat, “Aziz Yıldırım’ı cemaatin bir komplosu bu hale getirdi. Bu komployu yapan kim? Cemaatçi polisler. Cemaatçi polisler sadece Aziz Yıldırım’a da yapmadı bu komployu. Balyoz Davası gibi bir dava yarattılar. Sahte deliller üreterek, kendi bilirkişileri vasıtasıyla insanlar yargılandı. 265 kişi bu davada yargılandı ve çoğu üst rütbeli subaylardı. Bence amaçları orduyu ortadan kaldırmaktı. Bence başardı da. Ordunun haline bakın” ifadelerini kullandı. Fethullah Gülen’in amacının dini esaslara göre kurulmuş bir devlet yapısı olduğunu belirten Yarsuvat, Gülen’in kendisine güvenen bir gençlik yarattığını ve bu gençliğin bugün idari mekanizmada belli mevkilere geldiğini kaydetti. Yarsuvat, Gülen’in iade edilmesi konusunda ise “Siyasi amaçlı bir davada iade edilmez. Dava siyasiyse iade edilmez. Cumhurbaşkanı’nın deport edilsin demesi de zaten bu yüzden. Ama Gülen’i zaten ABD çağırdı oraya” diye konuştu. Belleğimde 1977 ilkbaharında sabahladığımız bir grev çadırında, gece serinliğinde bir tenekede yanan kullanılmış motor yağı alevinde ellerimizi ve türküler eşliğinde yüreklerimizi ısıttığımız saatler var. “Bitmesin” dediğimiz saatler… Kulaklarımda Köroğlu’nun “Şeşber kalkana değende / dağlar gümbür gümbürdenir” türküsünden uyarladığı “kendi türküsü”nü grev çadırının önünde, acemice çaldığı bağlama eşliğinde söyleyen Sungurlar fabrikası işçisi Gaffar Elbastı’nın, “Grev gömleği giyende / Her yer gümbür gümbürdenir” diyen boğuk sesi çınlıyor… Kendi kendime bir şiir mırıldanıyorum. Hasan Hüseyin’in “İzin verirlerse eğer / izin verirlerse İstinyeli grevci kardeşlerim / Doğacak ilk çocuğumun adını / Kavel koyacağım” dizeleri, tıpkı o günkü gibi bugün de dilimden düşmüyor… Metal sanayii işverenlerinin azgın örgütü MESS’e karşı protesto eylemlerinin birinde yürüyüşe de, topluca slogan söylemeye de acemi Haymak işçilerinin dönemin gözde Grev Gömleği Giyende… sloganı “Genel grev hakkımız / Söke söke alırız” yerine “Genel grev hakkımız / S.ke s.ke alırız” deyişlerine attığım(ız) gevrek kahkahaların tadı hâlâ damağımda… Dayanışma için gelmiş Roche İlaç Fabrikası işçisi genç bir kadının “Devrimci de olsanız, işçi de olsanız hepiniz erkek dilinden başka dil bilmezsiniz” diye attığı fırçaya işçilerin şaşkın, bencileyin birkaç gazetecinin (Özer Oral kardeşim merhaba!) mahcup gülümseyişlerinin de tadı damağımda… Ve… Ve iki gün önce ağrıyan belime (fena ağrıyor) rağmen “Belim hapırsa da, köpürse de cumartesi, bilemedin pazar gecesini bir grev çadırında geçireceğim” diye kendi kendime kavilleştikten hemen sonra Ahmet Şık gazetedeki odama dalıp “Abi, Bakanlar Kurulu Birleşik Metal grevlerini 60 gün süreyle erteledi” haberini verdiğinde, ağzımdan çıkıveren en erkek küfürleri de kendi kendime hâlâ tekrarlıyorum… HHH Kara ünlü MESS uzun, çok uzun süredir işçi sendikalarının baskısından uzak, keyfince, gönlünce, sermayenin “Kâr, daha fazla kâr, olabildiğince çok kâr” duasını ete kemiğe büründürmekteydi. İşçi sınıfından söz edildiğinde “Ay, 70’li yıllardan kalma bu jargon artık sıkmadı mı” diye dudak büken kimi yeni yetme solcuların bana (da) ulaşan mailleri onların ayıbı ve utancı olarak kalsın. Birleşik Metal İşçileri Sendikası’nın (DİSKMaden İş’in doğal ardılı olarak okuyun) şamar gibi patlattığı grev, çok kişinin aptes tazelemesine yol açmasını da eleştirmek yerine “İyi ya işte aptes tazelemişler. Ne güzel” iyimserliği ile değerlendirmekten yanayım.. Gel gör ki MESS’e bağlı işverenler “O mutlu günler sona mı eriyor” paniğindeyken imdatlarına AKP elebaşıları yetişti. Metal işkolundaki grevleri 60 gün süreyle erteledi. Gerekçe: Milli güvenlik… Küreselleşmiş sermaye ile iç içe, kucak kucağa geçmiş sermayedar sınıfların da, vahşi kapitalizmi kalkınma diye yutturmakta ustalaşmış AKP tepelerinin de el ele vermelerinde şaşılacak bir yan yok. Tersi olsa şaşmak gerekirdi. Şimdi top Danıştay’da… Hani yüksek yargının kilit kurumlarından biri olan Danıştay’da... AKP iktidarının “yargı denetimsiz bir devlet sistemi” yaratmak için saldırısını iyiden iyiye yükselttiği şu günlerde, “Başkanlık sistemi histerisi” kol gezerken “Danıştay siyasal iktidara teslim olmuş mu, olmamış mı” sorusuna Danıştay cevap verecek. Göreceğiz. Süresi içinde yürütmeyi durdurma kararı verip metal işçilerinin anayasal hakkının ırzına geçilmesine engel olacak mı, olmayacak mı? Bu Danıştay’a bel bağlamak değil. Danıştay’a, yüksek yargıya ve anayasada yazılı “hukuk devletine” bir fırsat vermekten ibaret. Evet göreceğiz. Peki sonrasını?.. Hele bir Danıştay kararını görelim, sonrasını sonra yazarız… 40 sayfa ifade kayıp ‘Yasadışı Dinleme’ iddialarına ilişkin operasyonda Mahkemeye sevk edilen 14 polisten 2’si tutuklandı İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İzmir merkezli “Yasadışı dinleme” iddialarına ilişkin operasyonunda 10 polis savcılık tarafından serbest bırakılırken, mahkemeye sevk edilen 14 polisten 2’si tutuklandı. 12 polis ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Mahkemede, UYAP sistemindeki arıza nedeniyle 40 sayfalık ifadenin kaybolduğu, yorgunluktan dolayı ifadelerini yinelemek istemeyen polis ve avukatlarının itirazı üzerine hâkim Dilek Çeliktaş’ın kararını açıkladığı belirtildi. Sanık avukatlarından Mehmet Şener Özterzi, “Bu dünya tarihinde bir ilk. İfadeler olmadan, karar verildi” dedi. Özterzi ayrıca, soruşturma kapsamında haklarında gözaltı kararı bulunan eski Emniyet İstihbarat Daire Başkan Yardımcısı Hasan Ali Okan ile emniyet müdür yardımcısı Ramazan Karakayalı’nın sağlık raporlarının bulunduğunu, bunun için teslim olmadıklarını, önümüzdeki günlerde savcılığa geleceklerini açıkladı. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle