Katalog

Pazar 29 Kasım 2015 EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY TASARIM: ECE KURTULUŞ Parçalı Bulutlu Açık Sağanak Baba Gül: İstanbul 14/11 Ankara 11/5 İzmir 18/9 Antalya 19/12 Mersin 21/12 Trabzon 16/12 Kars 6/3 Bursa Adana Artvin Çanakkale Balıkesir Sivas Erzurum Eskişehir Aydın Gaziantep Konya 150 /7 0 220 /1 0 0 110 /5 0 150 /1 0 0 160 /7 0 110 /40 60 /1 0 120 /5 0 19 0 /9 0 150 /7 0 140 /3 0 haber 3 8 İLÇE KARANLIK Ikinci madalyası annede OZAN ÇEPNİ . İstanbul Anadolu yakasında Kadıköy, Çekmeköy, Pendik, Maltepe, Beykoz, Üsküdar, Kartal ve Ümraniye’ye yarın elektrik verilemeyecek. Bulutlu Karlı Yağmur Karla K. Yağmur Sisli Diyarbakır 13/4 Atina Berlin Girne Londra Moskova Paris Madrid Amsterdam Roma New York Tokyo 190 /1 2 0 70 /1 0 0 20 /16 0 120 /6 0 00 /7 0 120 /7 0 150 /1 0 11 0 /5 0 150 /6 0 90 /0 0 130 /7 0 Onur verici bir nokta Ziya Gül Can Dündar’ın annesi Öznur Dündar hep gurur duyduğu oğlunu anlattı an Dündar’ın annesi Öznur Dündar, Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmeni’nin çocukluğundan, öğrencilik yıllarından ve tutuklanma kararına kadar gelişen gazetecilik hayatına dair kesitleri anlattı. Oğlunu, “İyi bir baba, iyi bir koca, iyi bir gazeteci” diye tanımlayan Dündar, tutuklanma kararının ardından “Oğlum, göğsüne bir şeref madalyası taktıysa, ben onun annesi olarak ikinciyi taktım” dedi. C Giderken o gülüşü var ya Yazan ellerinden öperim... “Oğlum beni çok mutlu etti. Giderken o gülüşü var ya. Ben en çok onu sevdim. Zaten gülmek benim oğluma çok yakışır. Her şeyi hoş karşıladı. Bak orada benim oğlum ne kadar verimli olacak, neler yazacak, neler çıkaracak ordan. Ama fazla yatacağını sanmıyorum. Onu seviyorum. Bir kadeh şarap içmek isterdim yahut rakı içerdim oğlumun şerefine. Oğlumla beraber, şarkılar söylerdim. Oğlumu sevdiğimi söylerdim, kocamı sevdiğimi söylerdim. Beraber hatırladıklarımızı söylerdim ama kesin bir kadeh şarap içerdim oğlumla. Şerefe diye. O da benden olsun. Oğluma selam ediyorum. Her zaman ve her şeyinden gurur duydum. Ellerinden öperim o güzel oğlumun, parmaklarından, yazan ellerinden.” umhuriyet Ankara Temsilcisi Erdem Gül, 23 yıllık gazetecilik hayatında her gün yaptığı işi yani “haber yazdığı” için 26 Kasım’da tutuklandı. Oğlunun sadece “gazetecilik” yaptığı için tutuklandığını belirten Ziya Gül, “Erdem’in yaptığı haber, halkın gerçekleri öğrenme hakkının yerine getirilmesidir. O nedenle geldiğimiz noktada bir baba olarak onunla övünüyorum. Bir gazeteci olarak halkın gerçekleri öğrenme hakkına saygının gereğini yapmıştır” dedi. Giresun’da 1967 yılında dünyaya gelen Erdem Gül, babası Ziya Gül’ün yorumuyla gençlik yıllarından itibaren “Özellikle gazetecilikte karar kıldı” ve Gazi Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu’nda öğrenim gördü. 12 Eylül döneminde “DevrimciYol” davasından yargılanan ve 6 yıl cezaevinde ka Erdem Gül lan devrimci bir babanın oğlu olan Erdem Gül’ün gazeteciliği de içinde yaşadığı toplumsal koşullarda şekillendi. Oğluyla gerek konuşmalarında gerek yaptığı gözlemlerde, “Fikri inanç olarak haber alma hakkına saygılı bir gazetecilik anlayışını yaşama geçirmeye çalıştığını” diye getiren Ziya Gül, Erdem Gül’ün tutuklanmasına kadar geçen süreci, “Belki egemenlerin hoşuna gitmedi ama halkın gerçekleri öğrenmesi noktasında iyi bir habercilik yaptı” sözleriyle yorumladı. Oğlunun tutuklanma kararını Ankara’dayken öğrenen baba Gül, “Geç duydum ama duyduğumda olayın tutuklanmaya kadar varabileceğini bekliyordum. Birilerinin ayıbı, kusuru, saklamak istediği ortaya çıkarılmıştı. Affetmeyeceklerini, kin duyacaklarını tahmin ediyordum. O nedenle, iyimser beklentiler ötesinde, Can ve Erdem’in burnunu sürtmek, gözdağı vermek için tutuklayacaklarını düşünüyordum. Gerçekler açıklandığında tepkiler geliyor, egemen çevreler korkuyorlar. Basına karşı bu tahammülsüzlük, kin ve öfke, gerçeklerin ortaya çıkarılmasından korkulduğu için gelişiyor. Bizim açımızdan baktığımız da, bir baba olarak övünüyorum. Erdem’in yaptığı işlerden de gurur duyuyorum. Bu onur verici bir nokta, gazeteciler açısından da özgür basın ve halkın gerçekleri öğrenme hakkına saygı duyulacak ve övünülecek bir noktadır” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet C Çocuk doktoru olmak isterdi Babası Ali Rıza Dündar ile annesi Öznur Dündar çiftinin 1961 yılında dünyaya gelen çocukları Can Dündar, tek çocuk olarak büyüdüğü hayatında birçok başarıya imza attı. Çocukluk yıllarından itibaren çok okuyan ve edebiyat ile arasında sıkı bir ilişki kuran Dündar, annesine göre “insanları seven ve kibri olmayan” bir çocuk olarak yetişti. Öznur Dündar, “Ya çocuk doktoru olacaktı ya da gazeteci” dediği oğlu Can’ın çocukluğunu söyle anlattı: “Çok okuyan bir çocuktu. Edebiyatla arasında hep bir bağ kurdu. Ben, Basın Yayın Genel Müdürlüğü’nde çalışıyordum ve küçüklüğü bizim dairelerde geçti. O hep gider gelirdi. Ya çocuk doktoru olacaktı ya da gazeteci. Gazeteci olmayı çok istiyordu, oldu ve en güzeli oldu. Ufaklıktan başladı, kupür kesmekten. İyi bir alıcıydı. Herkesten birşeyler öğrendi, hocalarını hiç unutmadı.” Ali Rıza Dündar’ın siyasal bilgiler okumasını ve iyi bir yabancı dili olmasını istediği oğlu Can Dündar, babasının bu isteğini doktora ve mastırını yaptığı ODTÜ’de gerçekleştirdi. Öznur Dündar o dönemi, “Can aslında siyasala girecekti. Siyasalla basın arasında puan farkı vardı. O orayı kazandı. Doktor olması için, Hacettepe’nin puanıyla arasında baya fark vardı. Çocuk doktoru olmak isterdi. Kazandı, babası da çok istedi siyasalı bitirsin ve çok iyi yabancı dil bilsin. O yüzden ODTÜ’de master ve doktora İyi habercilik yaptı Öznur Dündar Can Dündar Anne Öznur Dündar, “Annesi olarak ikinci madalyayı taktım” dedi. yaptı. İngiltere’ye gitti dil öğrendi. Şimdi çok güzel İngilizce konuşuyor. Yani biz istediklerimizi, oğlumuzdan her türlüsünü tattık. Onunla hep gurur duyduk” diyerek anlattı. “Flaş haberleri hep severdi, bulsun yapsın. Hep heyecanlı bir gazeteciydi. Herkesin merak etmediği şeyi o merak ederdi” diyerek oğlunun gençliğini anlatan anne Dündar, “Oğlum için endişe duyardım, hangi anne korkmaz ki. O, ‘Anne ben bu kararı verdim, senin doğrun bu değil ama benim doğrum bu’ derdi. Gençliğinden itibaren oğlumun aldığı kararlara uymayı öğrendim. Belki daha evvel duymuyordum ama sonraları öğrendim. O kendi kararını verdiği an hiçbir kimse onu engelleyemez. Öyle bir kararlı çocuktur. Gazetecilik hayatı böyle geçti ve bundan sonra da böyle sürecek” dedi. 2013’te köşe yazarlığına başladığı Cumhuriyet’te 2015 Şubat’ında Genel Yayın Yönetmeni olan Dündar’ın o dönemden tutuklanmasına kadar geçen süreci annesi, “Cumhuriyet’in başına geçmek başlı başına bir sorun. Zor bir mesele. ‘Çok iyi düşünmen lazım’ dedim. En son kararı sen vereceksin’ dedim, sonuçta yaşayacak olan sensin. Ama ağır bir görev. O da biliyordu ben de biliyordum. Sen ödül veriyorsun, yurtdışında herkes oğlumu ayakta alkışlıyor, burada Silivri Cezaevi’ne atıyorsun. Odası ödül dolu, çalıştığının karşılığını alıyor diye düşünüyorum ben” diyerek yorumladı. Hayatı boyunca birçok dava ile karşı karşıya kalan ancak ilk kez tutuklanan oğluyla gurur duyduğunu vurgulayan Öznur Dündar şöyle konuştu: “Her zaman her yerde oğlumla gurur duydum. Burada da gurur duyuyorum diyeceğim. Beni alırlarsa yanında da beraber arkadaş olmak için yatarım diyeceğim. Alıversinler ne olacak. Ama buradaki eylemlere de en başta ben yürüyeceğim. Hem anneler için yürüyeceğim, hem de oğlum için yürüyeceğim. Pankartı ben taşıyacağım. Karar Heyecanlı bir gazeteciydi ‘Babası siyasal istedi’ Görevini yaptı dan sonra görüşemedim oğlumla. Biraz tansiyonum yükseldi, beklemediğim bir şeydi. ‘Annem gelsin ama sağlıklı gelsin’ diye haber yollamış. Ben de sağlıklı olarak gideceğim oğlumun yanına, bu benim oğlum diyeceğim. Ömür boyu benim oğlumu yatıracak hali yok ya! Devleti satmamış, iftira atmamış, sakıncalı bir hali yok, asker kaçağı değil, vergi kaçırmamış. Sadece gazetecilik yapmış. Göğsüne o bir şeref madalyası taktıysa ben onun annesi olarak 2 tane taktım. O nasıl dimdikse ben de dimdik ayakta duracağım. Erdem’le kader birliği ‘Cumhuriyet ağır bir görev’ Oğluyla en son tutuklandığı 26 Kasım Perşembe günü görüşme imkânı olan anne Dündar, “‘Bana mahkeme var anne dedi. Sabah mahkemeye girdiğini haber verdi. Son kez o perşembe günü görüştük. Şimdi ara verildi, aradan sonra savcı bizi bırakacak ya da mahkemeye sevk edecek dedi. Hâkimle konuşmuşlar, Can kendini anlatmış. Arkadaşı Erdem anlatmış. Erdem, Can’la birlikte kader birliği yaptılar” dedi. l ANKARA C M Y B