28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 29 Kasım 2015 yorum TASARIM: ECE KURTULUŞ 20 erçek gazeteciliğin pek çok kuralı ve ölçütü vardır. Ama temel ilkeleri, tarafsızlık, bağımsızlık ve şeffaflık diye sayılır. Ne var ki Cumhuriyet rejimini tanımlayan “özgürlük, eşitlik, kardeşlik” üçlüsü nasıl aksadıysa; gazeteciliğin “tarafsızlık, bağımsızlık, şeffaflık” sacayağı da hep topallamıştır. Bağımsızlık sağlansa tarafsız olunamamış, zaten bağımlı tarafgirlik de şeffaflığı ortadan kaldırmıştır. Çünkü profesyonel gazetecinin de bir tanımı vardır: Yaşamını salt basın ve yayın etkinliğinden kazanan kişilere gazeteci denir. Besleme basın dediğimiz ihaleci medya patronları ve yağdanlık ya da tetikçi gazeteci müsvetteleri ortaya çıktıktan öteye, gazetecilikten ne kalmıştır ki temel ilkelerden söz edilebilsin? İşte bu yüzdendir ki Türkiye’de medya denilen bulanık sularda gazeteci kimliğini kirletmeden yüzebilmenin tek koşulu vardır: Tüm güç odaklarına ve iktidarlara eleştirel bakmak, muhalefete bile muhalif gazetecilik yapmak! HHH Kimileri ve benim için zaten gazeteciliğin özü, muhalif duruştur. Çünkü tüm tarafları eleştirmek, tarafsızlık demektir. Böyle bir tarafsızlık, doğal olarak sizi bağımsız kılar. Herkesi kendinize düşman edeceğiniz, dolayısıyla açık G “İfade özgürlüğünün bittiği yerde, düşünce özgürlüğü hapse atılır.” PASCAL MOUROT bir ithamla da yargılanacak olan arkadaşlarımızın durumuna şükrediyorum! HHH Malumunuz, Cumhuriyet Ankara temsilcisi Erdem Gül, malum haberi yaptı. Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar malum haberi manşete çıkardı. Malum, Cumhurbaşkanı Erdoğan da çok kızdı, TRT1’de yaptığı bir konuşmada “Ben davamı açtım. Bu haberi özel olarak yapan kişi de öyle zannediyorum ki bunun bedelini ağır ödeyecek. Öyle bırakmam onu” dedi. Hazıroldaki yargı da derhal gereğini yaptı. Sonuç malumunuz: Biri ağırlaştırılmış, öteki normal iki müebbet, üstüne yolluk 42 yıl hapis isteniyor, sanıklar hakkında. Hukuk dermiş ki, “atılı suç basılmış eser yoluyla işlenirse, ceza davaları bir muhakeme şartı olarak 4 ay içinde açılırmış”. Oysa bu dava 5.5 ay sonra açılmışmış. Geçiniz... Allah esirgesin, Türkiye’ye hukuk devleti ve ileri demokrasi yönetimi değil de mafya yönetimi egemen olsaydı; ne mahkemesi, ne hapishanesi? Doğrudan ayaklarını betona gömer denize sallandırırlardı Can Dündar ve Erdem Gül’ü! Gel de bardağın dolu tarafını görme. Ucuz kurtuldular. Hapis mapis, hiç olmazsa yaşıyorlar. G NOKTASI Darbe günleri an ve Erdem tutuklanınca sosyal medyada şiddetli bir paylaşım başladı. Paylaşımlar içinde en çok dikkatimi “bir hukuk devletinde bu nasıl olur” diye soru soranlar çekti. Arkadaşlar biz bir hukuk devleti değiliz. Bakmayın mahkemelerimiz, savcılarımız, hâkimlerimiz ve hatta bir Anayasa Mahkememiz olmasına... Biz hukukun “varmış gibi oynandığı” bir ülkeyiz. Hep birlikte kötü bir ortaoyunu oynuyoruz. Bu öyle bir ortaoyunu ki, bazen kendimizi kaptırıp, “Yahu bu kadarı da olmaz” diye söylenip duruyoruz. Bu ortaoyununda Ali kıran baş kesen biri sürekli başrolde. Kim ki, onun arabasına taş koyuyor yallah ya sürgün ediliyor, ya içeri alınıyor ya da ortaoyununun yok edici timi tarafından öldürülüyor. Ve biz hâlâ bir türlü durumu kavrayamıyoruz. Ha bir de ülkemizde demokrasi var sanıyoruz. Evet partiler var, bir seçimden ötekine yuvarlanıyoruz ama bunlar ortaoyununun demokrasi bölümü. Dostlar alışverişte görsün. Artık bilmeliyiz ki, biz bir darbe dönemi yaşıyoruz. Ha diyeceksiniz ki, “Işıl darbeleri asker yapar.” Doğrudur ama bu yeni zamanlarda artık askerin darbe yapma modası geride kaldı, şimdi darbeler seçimlerle yapılıyor. Hem 12 Mart hem de 12 Eylül darbelerini yaşayan biri olarak, bu darbenin çok daha köklü, çok daha kalıcı olduğunu söyleyebilirim. Ülkemizdeki solu sindirmek amacıyla yapılan 12 Mart ve 12 Eylül darbeleri öncesi bu toplum insani değerlerini hâlâ koruyan bir toplumdu. Mücadele edilecek unsur belliydi. Oysa bu yeni darbe öncesi Türkiye halkı hiç olmadığı kadar bencilleştirildi. Ülkenin tüm sendikaları sarı sendika oldu, sınıfsal mücadelenin itici gücü işçiler ne yazık ki, birer tüketim elemanı haline getirildi. Sadece işçiler mi, bu ülkede yaşayanların çoğu birer tüketim elemanı yapıldı. Türk aydınının en büyük zaafı keşfedildi. “Türk aydını kolaylıkla satın alınabilecek bir aydındır” raporu, CIA, FBI koridorlarından çıktı ve hayata geçirildi. Emperyalizmin “Ilımlı İslam” tezine, mal bulmuş mağribi gibi sarılanların sayıları o kadar çoktu ki, dinci bir iktidara methiye düzmek için birbirleriyle yarıştılar. Başörtüsü bir özgürlük bayrağı olarak alkışlandı. Laiklik sadece “sarı saçlı teyzelerin” savundukları tu kaka bir mesele oldu. Sonuç da ortam öylesine uygun bir hale geldi ki, darbe yapıldı ve bu kötü ortaoyunu oynanmaya başlandı. Neden hâlâ kimseler bunun farkında değilmiş gibi yapıyor? Anlamıyorum, Meclis yeminleri bile ortaoyununa benzedi. Kimse kimseyi takmıyor, soğuk savaşta bile herhangi bir NATO ülkesi tarafından düşürülmeyen Rus uçağı düşürülüyor gene ortaoyunu havasında ele alınıyor. “Yok Putin’i aradım çıkmadı.” “Rus uçağı olduğunu bilseydik başka türlü davranırdık.” Ama bütün bu olanlar sadece bizim ülkemizde değil. Dünyada bir ortaoyunu oynanıyor, IŞİD’in petrolü, kaliteli yaşamı ve demokrasiye tutkusuyla övünen Norveç’te karaborsada satılıyor, IŞİD militanlarının elinde hem Rus hem Amerikan silahları dolaşıp duruyor. Dünyayı anlamak giderek zorlaşıyor, bizse kabul edelim. en şiddetli darbe günlerini yaşıyoruz. Bütün bugünlerden geçerken doğrusu benim partilere, demokrasiye inancım yok oldu gitti. Dünyada artık aktivist bireylerin bir şeyleri değiştirebileceğine inancım iyice güçleniyor. Örneğin bir kere daha yazdım galiba, İspanyol milli yüzücü Yunanistan’a gelmiş ve botları batan insanları kurtarmaya kendini adamış. Bizim de kendimizi adayacağımız çok şey var. Yeter ki şu cep telefonlarından vatan kurtarmayı bir bırakalım. Bardağın dolu tarafı vermemek için de çoook şeffaf olmak zorundasınızdır. Oysa... İktidarı kollayıp muhalefeti, muhalefeti koltuklayıp iktidarı topa tutan sözde gazetecilik, özde reklamcılığın bir türü olan PR çalışmasıdır. Nokta. Bu PR’cılar, biz muhalif gazetecileri işten attırmak ya da tutuklatmak için iktidara ihbar etmedikleri zamanlar; düzenli aralıklarla “bardağın hep boş” tarafını görmekle itham ederler. Vallahi bu kez denk düştü, gazeteci Can Dündar ile Erdem Gül’ün tutuklanmasıyla sonuçlanan ihbar/itham/itaat süreci eğer bir bardaksa, ben ancak dolu tarafını görüyorum. Ve işledikleri iddia edilen suç başlıkları arasında “üye olmadıkları terör örgütüne yardım” gibi garip C yol veren sen... Hukuku müdafaa eden biziz, katleden sen... Gençleri kurşunlayan polise “Kıymayın” diye feryat eden biziz, onları “Destan yazdılar” diye öven sen... Zulmün kabardığında camiye sığınan biziz, sığınanları “İçki içtiler” yalanıyla lanetleyen sen... Hırsızı takip eden biziz, takdir eden sen... Evladımıza “Haramdan uzak dur” diyen biziz, “Evdeki dolarları sıfırla” talimatı veren sen... İnsanı insan olduğu için, ayrım gözetmeksizin seven biziz, muhaliflerine “Ateist” diye, “çocuksuz” diye hakaret eden sen... Hal böyleyken, biz “ateist”iz, mümin sen; öyle mi? Aynı şeylere inanmadığımıza şükrediyor insan... CAN DÜNDAR ğacı büyüten biziz, kesen sen... A Talana “Dur” diyen biziz, KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr Direneceğiz ve kazanacağız ört ay önce başka bir tablo vardı: Sahnedeydik. Kameralar, patlayan flaşlar, ışıklar, alkışlar… Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Can Dündar’a basın özgürlüğü ödülünü vermişti. TGC, Cumhuriyet’in haberlerini “vatana ihanet” olarak değil, “halkın gerçekleri öğrenme hakkı” olarak değerlendirmişti. Can kısa bir konuşma yaptı. Basın özgürlüğünden, bu özgürlüğün demokrasi için ne denli önemli olduğundan söz etti. Ödülü alırken salondaki cumhuriyetçileri sahneye çağırdı. Hepimiz sahneye çıktık. Şimdi hep birlikte Çağlayan Adliyesi’ndeyiz. Sabah saat 10.00. Az sonra Can ve Erdem gelip MİT TIR’ları haberlerine ilişkin ifade verecekler. Dünyada böyle tuhaflıkların yaşandığı kaç ülke var? HHH Can ve eşi Dilek’in 28. evlilik yıldönümü. Yıldönümünü adliye koridorlarında geçiriyorlar. Saat 16.20: “Tutuklama istedi” diyen bir sesle irkiliyoruz. Şaşırmıyoruz bile, sadece üzülüyoruz. “Niye tutuklama” diye soruyor biri, “Erdem ve Can tutuklanmasaydı delilleri mi karartacaklardı?” “Delil yok ki karartılsın” diye bir yanıt geliyor. Dava dosyasında, Can ve Erdem’in yaptıkları haberler dışında gerçekten de hiç delil yok. Hep birlikte 7. Sulh Ceza Hâkimliği’ne çıkıyoruz. Bazılarımız savcının iddianamesinden bölümler okuyor. “Örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek...” tümcesini duyuyorum. “Hangi örgüte yardım etmişler” diye soruyor biri: “Cumhurbaşkanı’nın ne istediniz de vermedik dediği örgüte mi?” İsteyen belli, veren belli. Fakat gazeteciler yargılanıyor. CHP Milletvekili Enis Berberoğlu öfkeleniyor: “Muz cumhuriyetinde bile böyle dava olmaz.” HHH Can ve Erdem’e destek olmak için adliyeye gelenler her gelişmeyi Twitter üzerinden duyuruyorlar. Arada Periscope’tan canlı yayın yapılıyor. Saat 17.00. “Twitter yıkılıyor” diyor biri. “Can Dündar ve Erdem Gül yalnız değildir” başlığıyla binlerce tweet atılıyormuş. Tweetlerin rekora doğru koşması bir yandan heyecan yaratıyor. Fakat bazıları haklı bir tepki gösteriyor. Gazetecilerden biri “Adliyedeyiz ve birkaç milletvekili ile dost dışında kimse yok, yazık” diye tweet atıyor. Diğeri bir fotoğraf paylaşıyor: “Adliyede bir avuç insanız”. Bir avuçuz ama bildiğiniz gibi değil. Görevliler defalarca o bir avuç insanı adliye binasından dışarı çıkarmak istiyorlar. Başaramıyorlar. Arada grubun yanına gelen Can ve Erdem’in konuşmasını engellemeye çalışıyorlar. O da olmuyor. O bir avuç insanın kararlılığı görevlileri şaşırtıyor. HHH Saat 22.00. Hep birlikte “Özgür basın susturulamaz” sloganıyla adliye binasından çıkıyoruz. Adliyenin hemen önünde Erdem Gül’ün annesi konuşuyor: “Benim oğlum doğrudan yanadır, hata yapmaz... Ben çocuklarımı babaları hapisteyken fındık ve çay toplayarak yetiştirdim...” Erdem’in babası, 12 Eylül darbesinin ardından TÖBDER davasında yargılanmış beş yıl hapis yatmıştı… Onu dinlerken boğazım düğümleniyor. Can Dündar’ın eşi Dilek Dündar şöyle diyor: “Direneceğiz ve kazanacağız”. HHH Adliyedeki bir avuç, bir gün sonra Cumhuriyet’in önünde binlere dönüştü. Bugün “Gazetecilere Özgürlük Platformu”nun yürüyüşündeyiz. Dedik ya, biz “Boyun eğmeyiz.” Ya siz? D ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com.tr HARBİ SEMİH POROY 29 KASIM 2015 SAYI: 32925 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç Akın Atalay İcra Kurulu Başkanı Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven Haber Koordinatörleri Murat Sabuncu Ayşe Yıldırım Başlangıç Yazıişleri Müdürleri Bülent Özdoğan Baydu Can Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Görsel Yönetmen Hakan Akarsu l Haber T.C. BAKIRKÖY 1. İCRA VE İFLAS MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN İKİNCİ ALACAKLILAR TOPLANTISININ İLANI 2013/47 İFLAS Müflis ve KİMLİĞİ: NAZIM SAĞLIK HİZMETLERİ TİC. A.Ş Adresi: Fevzi Çakmak Mah. Atışalanı Cad. No. 26 Esenler/İSTANBUL Ticaret Sicil No: 658568 İFLAS KARARI: Bakırköy 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/10/2013 tarih ve 2012/412 Esas sayılı kararı 2. ALACAKLILAR TOPLANTI TARİH, SAATİ: 21/12/2015 saat 14:00 a Müflis masasına alacak kayıt talebinde bulunan alacak ve istihkak iddialarının tahkik ve tetkik işlemleri tamamlanarak İİK.nun 206, 207, 230, 231, 232 ve 233. maddelerine uygun olarak düzenlenen alacaklılar sıra cetveli 234. maddenin öngördüğü şekil şartlarına uygun olarak daha önce ilan edilmiş ve alacaklılara tebligat yapılmış, iflas dosyasında incelemeye hazır tutulmuştur. b İİK.nun 235 ve 237. maddelerindeki süreler nazara alınarak 2. alacaklılar toplantısının yukarıda yazılı gün ve saatte Bakırköy 1. İcra ve İflas Dairesi Müdürlüğü’ne ait odada yapılmasına karar verilmiştir. c Alacağı tamamen veya kısmen reddedilen alacaklılardan yasanın 235. maddesine göre As. Ticaret Mahkemesine açtıkları kayıt kabul davasında toplantıya katılma kararı getirmeleri, gereken kanuni işlemin ifası için ikinci alacaklılar toplantısının yapılacağı Bakırköy 1. İcra ve İflas Dairesi’nde ve yazılı gün ve saatte hazır bulunmaları veya yetkili bir vekil göndermeleri lüzumu İcra ve İflas Kanunu’nun 232, 234, 235, 309/d ve 27312. maddeleri gereğince 2. ALACAKLILAR TOPLANTI GÜN ve SAATİ ilan ve tebliğ olunur. 26/11/2015 “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın:193993) Reklam Tanıtım ve Halkla İlişkiler Genel Koordinatörü Ayşe Cemal Reklam Genel Müdürü Özlem Ayden Şalt Reklam Genel Müd. Yrd. Nazende Körükçü Reklam Grup Koordinatörü Hakan Çankaya CUMHURİYET’İN YAZARLARI TESLİM OLMAYACAK Türkiye Cumhuriyeti’nin Öğretmenleri Adına “mesele esir düşmekte değil, teslim olmamakta bütün mesele” (Nazım) Ali Turgay KARAYEL Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya l Dış Haberler: Pınar Ersoy l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Kültür Sanat: Evrim Altuğ l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven editor@cumhuriyet.com.tr Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Ahmet Rasim İzmir Temsilcisi: Serdar Kızık Halit Ziya Sok. No: 14 Çankaya 06550 Ankara Bulvarı 1352 S. 2/3 İzmir Tel: (0232) 441 12 20 Tel: (0312) 442 30 50 Okur Temsilcisi: Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. Mali İşler Müdürü: Bülent Yener l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 05.28 05.11 05.32 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 07.00 11.59 14.23 06.41 11.44 14.10 07.00 12.07 14.37 SAYISAL LOTO Akşam 16.46 16.34 17.00 Yatsı 18.11 17.57 18.22 07, 13, 16, 18, 21 ve 49 6 BİLEN: 1 milyon 573 bin TL (DEVİR) 5 BİLEN: 3 bin 525 TL, 4 BİLEN: 36.75 TL, 3 BİLEN: 6.70 TL C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle