16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 28 Kasım 2015 EDİTÖR: AYŞEGÜL ÖZBEK /ASLAN YILDIZ TASARIM: İLKNUR FİLİZ haber 7 de” bile tutuklanmalarına gerek yoktur! HHH Can Dündar ve Erdem Gül, kahramanlık peşinde olmayan, işlerini iyi yapmaya çalışan iki gazetecidir. AKP’nin “İleri Demokrasi” rejimi ve bu rejimin adaleti, bu iki gazeteciden, iki kahraman yaratmaya çalışmaktadır! Can Dündar, savcılık ifadesinde, bu tutumu şöyle eleştiriyor: “Bizler casus değiliz, hain değiliz, kahraman değiliz. Biz gazeteciyiz. Ve burada yapılan şey baştan sona bir gazetecilik faaliyetidir.” Erdem Gül ise görev bilincini şöyle dile getiriyor: “Ben devlet kurumlarının birbiriyle kavgalı olup olmadığına, haberimin kimin işine yarayacağına bakmam. Önemli olan haberin gerçekliği ve kamu yararı taşımasıdır.” HHH Bertolt Brecht’i anarak: “Vay o demokrasilere ki, gönülsüz kahramanlar üretir ve onlara muhtaçtır!” ir rejim, işini gücünü doğru yapmak isteyen ahlaklı vatandaşlardan kahramanlar yaratmaya başladığı zaman, artık halk için işlevini yitirmiş, sadece yöneticilerin çıkarlarını koruyan bir sistem haline gelmiş demektir! Yasalara uygun davranan polisten... Evrensel ve ulusal hukuk kurallarına saygılı olan savcı ve yargıçlardan... Bilimsel bulguları öğrencilerine doğru aktarmaya çalışan öğretim üyesi ve öğretmenlerden... Halkın doğru ve gerçek bilgiye erişim hakkına hizmet etmeye çalışan medya mensuplarından... Kısacası, işlerini iyi yapmaya çalışan meslek ahlakına sahip insanlardan... Kahraman yaratmaya başladığınız zaman... Artık devlet çökmüştür! HHH Laik ve demokratik bir hukuk devletinde, medyanın, ifade özgürlüğünün ve her türlü muhalefetin esas güvencesi, tarafsız ve bağımsız yargıdır! Bir başka deyişle, tarafsız ve B Gönülsüz kahramanlar bağımsız yargıyı zedelediğiniz zaman bütün temel hak ve özgürlükleri de sınırlamış ve kısıtlamış olursunuz! Ne yazık ki, ülkemizde, 2010 referandumu ile başlatılan süreçte, yargının bağımsızlık ve tarafsızlığı göz göre göre yok edilmiştir. En sonunda, birbirine düşen iki iktidar ortağı arasında da paylaşma kavgası çıkınca, artık vatandaş için yargı, hak arama yeri değil, “Kırk katır mı istersin, kırk satır mı” sorusunun karara bağlandığı yer haline gelmiştir! HHH Yayımlanan bir haber yüzün den, terör örgütü propagandası yapmakla ve casuslukla suçlanan Can Dündar ve Erdem Gül, aslında yargı kurbanıdırlar... Çünkü söz konusu haber, daha önce başka bir gazetede yayımlanmış olan, sosyal medyada defalarca paylaşılan, politikacıların üzerinde yemin billah ederek yorumlar yaptığı, yani “aleniyet kazanmış” bir haberdir. Üstelik dava açılması için gerekli olan usul koşullarına da uyulmamıştır. Bırakınız “Hukuk Devletini”, sadece yürürlükteki yasaların geçerli olduğu “Kanun devletin Sınıra büyük sevkıyat Tekirdağ Mekanize Piyade Tugayı’ndan demiryoluyla sevk edilen 20 tank Gaziantep’e ulaştı. Tren garından çekicilere yüklenen MT60 tankları, yoğun güvenlik önlemleri altında karayoluyla Silopi’ye hareket etti. Öte yandan 3 günden bu yana Gaziantep’e batı illerinden gönderilen 60 tankın Doğu ve Güneydoğu’nun çeşitli bölgelerine konuşlandırılacağı bildirildi. AA Diyarbakır’da 2 saldırı Diyarbakır’da dün polise yönelik iki saldırı düzenlendi. PKK’liler tarafından beyaz Toros aracın içinden polis aracına açılan ateşte 3 polis yaralandı ojava’da IŞİD’e karşı savaşan İstanbul Teknik Üniversitesi öğrencisi Muhterem Giyci hayatını M. Giyci kaybetti. 1991 doğumlu Muhterem Giyci, Soma’da gerçekleşen işçi katliamına karşı İTÜ’de boykotu örgütleyen öğrencilerden birisiydi. Muhterem Giyci’nin cenazesi AKP hükümeti tarafından sınırda bekletiliyor. IŞİD’e karşı savaşırken öldü R H Eve havan düştü akkâri’nin Yüksekova ilçesinin Orman Mahallesi’nde Mehmet Tekin adlı yurttaşa ait evin çatısına havan topu olduğu belirtilen patlayıcı isabet etti. Olayda şans eseri ölen ya da yaralanan olmazken evde maddi hasar meydana geldi. iyarbakır’ın merkez Kayapınar ilçesi Şanlıurfa karayolu üzerinde bulunan Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi arka kapısı önünde, seyir halinde olan polis aracına PKK’liler tarafından saldırı düzenlendi. Polislerin geçeceği güzergâhta önceden beklediği tespit edilen PKK’liler “beyaz Toros” aracın içinden güvenlik güçlerine ateş açtı. Polislerin de karşılık vermesi üzerine çatışma çıktı. El ve bacaklarından yaralanan 3 polis memuru hastaneye kaldırıldı. Olay yeri yakınlarında çatışmada kullanılan ve sahte plaka taktığı belirtilen çalıntı araç ve içinde 1 PKK’li ölü bulundu. Çevrede yapılan incelemelerde; bir adet uzun namlulu silah ve 2 adet tabanca ele geçirildi. Polis aracına onlarca kurşunun isabet ederken, 150’ye yakın boş kovan tespit edildi. D 3 PoLİS yARALI ocukluğumda aile büyüklerimden duymuştum. Kimilerinin ipe sapa gelmez sözlerini “Enini bata, taninü sübah” diye nitelerlerdi. Tamlamaların Türkçe karşılıkları “Kapı inlemesi, sinek tınlaması” idi. Ama anlamı burucuydu. “Kapı gıcırtısı, sinek vızıltısı.” İnternette dolaşıp, gazetelere göz atınca aklıma geldi. Ama çok şaşırdığım kişiler de oldu. Kafayı yeniden Can’ın “Mustafa” belgeseline takmışlar, tutuklanmasının ardından sıcağı sıcağına Can’a çamur atma yarışına girmişlerdi. HHH Nicedir Can’ın, “Mustafa” için Turgut Özakman’la (1 Eylül 1930 28 Eylül 2013) yaptığı söyleşiyi yayımlamayı düşünüyordum. Kendisini sevgiyle andığım Uğur Mumcu’nun “Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olma” saptaması, gerçekliğini ne yazık ki koruyor. Can, “Turgut Özakman’la dört saat süren bir sohbet” yapmış, o dönemde çalıştığı Milliyet gazetesinde 11 Kasım 2008’deki köşesinde yayımlamıştı. Söz Can Dündar’da. İşte Özakman hayattayken yayımlanan o söyleşi: Turgut Özakman hocamla kitaplar, anılar ve yorumlar arasında unutulmaz bir 4 saat geçirdik. Evinden ayrılırken nihayet ‘Mustafa’ya ilişkin derli toplu, akademik bir değerlendirme dinlemiş olmanın keyfini yaşıyordum... Geçen gün Turgut Özakman’ı televizyonda bizim Mustafa filminden sahneler üzerinde yorum yaparken görünce çok üzülmüştüm. Çünkü filmi izlemediğini biliyordum. Ankara galasına bizzat davet ettiğim halde gelememişti. Sonradan karşılaştığımda da “Gelemedim, ama en kısa zamanda izleyip seni arayacağım, fikrimi söyleyeceğim” demişti. Araya zaman girdi. Filmle ilgili asılsız eleştiriler aldı yürüdü. Filmde olmayan sahneler bile bu internetmedya kampanyasında suçlama için kullanıldı. Sonunda Mehmet Ali Birand 32. Gün’de, “Mustafa” tartışması için Turgut Özakman’la beni davet edince, dün kapısını çaldım, “Hocam gelin şu filmi birlikte izleyelim” dedim. “Memnuniyetle” kabul etti ve beni evine buyur etti. Kitaplar, anılar, yorumlar arasında unutulmaz 4 saat geçirdik birlikte... Özakman, annemin Basın Yayın Genel Müdürlüğü’nden çalışma arkadaşıdır. Bir kez daha yazmıştım, annem sigara içmeye onun yanında alışmış; yıllarca da tiryaki olarak kalmıştı. O yüzden “Şu Çılgın Türkler”den önce de bizim evde hep “kulakları çınlatılan”, saydığımız bir aile büyüğü gibidir. Ankara Oran sitesindeki evinde bu sıcaklıkla karşıladı beni... Eleştirilerin hepsini okumuştu. Hatta biraz da şaşırmıştı. Kuşkuluydu. “Seyredeceğim. Beğenirsem söylerim, beğenmezsem de söylerim, haberin olsun” dedi. Zaten aksi düşünülebilir miydi? Birlikte izlemeye koyulduk. İzledikçe gözlerine inanama Can Dündar’ın Mustafası... Ç dı. “Böylesine acımasızca yerden yere vurulan, hakkında kampanyalar açılan film bu muydu?” “Ne vardı ki bunda?” “Hayret... hayret... hayret...” diye tepkisini gösterdi Turgut Hoca... Bu kampanyanın nasıl açıldığına inanamadığını söyledi. Önündeki internet mesajlarında suçlanan sahneler, filmde yoktu bile... İzlerken sorular sordu, notlar aldı. Eleştirileri, katılmadığı noktalar yok muydu? Vardı; hem de pek çoktu. Ama bunun iyi niyetli ve titiz bir çalışma olduğunu, bir “ilk film” olmasından kaynaklanan kimi beklentileri karşılayamamasının doğal sayılacağını, bazı küçük düzeltmeler yapılsa çok daha amacına uygun bir film haline gelebileceğini söyledi. Bazı şeylerin söylenmesini “erken” ya da “zamansız” buluyordu. Bazı bilgilerin şu ortamda Atatürk’e zarar vermesinden korkuyordu. Ama film aleyhine karalama kampanyası yürütenlere, “Bu filme gitmeyin” diyenlere kesinlikle hak vermiyordu. ‘Haksızlık ediyorlar’ Bunları, dün akşam üzeri banda kaydedilen, bu akşam yayımlanacak “32. Gün” programında da söyledi: Bütün eleştirilerini, maddi hata saydığı yerleri, yanlış anlaşılmasından endişelendiği sahneleri, kendi deyimiyle “bir hoca gibi, bir baba gibi”, müşfik bir yaklaşımla birer birer, madde madde sıraladı. Düzeltilmesini istedi. Cevaplarımı sabırla, anlayışla dinledi. Ama sonunda “filme haksızlık edildiğini” söyledi; büyük emek ürünü olduğunu teslim etti. “Dediğim noktaları mutlaka düzelt. Ben de eşimi alıp sinemada da izlemeye gideceğim” diyerek beni uğurladı. Torunu da filme gitmemiş ama filmde Atatürk’ün sigara tiryakisi gibi gösterildiğini duymuş, üzüntüsünü dedesine söylemişti. “Seni görse sana da söyleyecekti” dedi Turgut Hoca... “Ben de onu görsem, dedesinin anneme kötü örnek olduğunu söylerdim” dedim; bir kahkaha attı. “Film, Atatürk’ü sigara içerken gösteriyor” diye bana dava açanların, evlerde sigara, içki içerek çocuklarına kötü örnek olan ana babalara da dava açması gerekmiyor muydu? Filmi eleştirmek için program yapanların, makale yazanların, söz söyleyenlerin, “meslek etiği gereği” önce eleştirdikleri filmi görmeleri gerekmiyor muydu? Özakman’ın evinden ayrılırken hem yarım yüzyılın imbiğinden süzülmüş bir birikimden yararlanmanın gururunu taşıyordum, hem de (nihayet) filme ilişkin derli toplu, akademik bir değerlendirme dinlemiş olmanın keyfini... Aklımda, giderayak şefkatle kulağıma fısıldadığı şu söz kaldı en çok: “Sabır... Ya sabır!..” HHH Can Dündar ile Erdem Gül’e buradan da sevgiler ve özlemler iletiyorum. Kimi duvarları süsleyen levhayı da içtenlikle anımsatıyorum. “Bu da geçer yahu.” ‘Şaşırmıştı, kuşkuluydu’ Polis aracına onlarca kurşun isabet ederken, alanda 150’ye yakın boş kovan bulundu. grup, dün öğleden sonra Emek Caddesi üzerinde bulunan Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü binasına giderek el yapımı patlayıcı attı. Büyük bir gürültü ile patlayan bombanın ardından saldırganlar DHA Emniyete bomba Öte yandan yüzleri maskeli bir ikinci bombayı hazırladığını fark eden polis havaya ateş açtı. Çevrede büyük bir panik yaşanırken, saldırganlar polisin havaya ateş açması üzerine bölgeden kaçarak uzaklaştı. l DİYARBAKIR Kameralar yine Derik’te yasak çalışmıyormuş! yine uzatıldı G 120 ton amonyum nitrat yakalandı aziantep İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi ekipleri, KÜSGET Sanayi Sitesi’ndeki demir çelik deposuna baskın düzenledi. Depoda gerçekleştirilen aramada patlayıcı yapımında kullanılacağı değerlendirilen 120 ton amonyum nitrat bulundu. El konulan malzemeler, incelenmek üzere Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü’ne götürüldü. Polis ekipleri, müdürlüğün çevresinde güvenlik önlemi aldı. l AA tendi. Emniyet, bölgede görev 3 Ekim gecesi sayapan “Aracın at 02.00 sıralaBeytüşşebap’ta rında polisle girgörevli oldudiği çatışmada ölğunu, bu yüzdürülen Hacı Lokden görüntü alıman Birlik’in ce Hacı Lokman Birlik namadığını ilenazesinin polis aracıri sürdü. Savcılık, bölnın arkasına bağlanagedeki kurumlar ve esrak sürüklenmesiyle ilnaftan güvenlik kameragili soruşturmada kame laranın kayıtlarını istera skandalı yaşandı. Bir di. Kurumlar olay gecelik ailesinin şikâyeti üze si elektrik kesintisi yarine başlatılan soruştur şandığını ve kameraların mada Şırnak Emmiyet arızalı olduğunu savunaMüdürlüğü’nden bölgede rak ellerinde görüntü olgörev yapan zırhlı araçmadığını belirtti. l Yurt ların kamera kayıtları is Haberleri Dicle Şırnak’ın Mahallesi’nde Hacı Lokman Birlik soruşturması Elektrik, telefon, internet kesik ‘Hayret, hayret, hayret!’ ardin’in ledi. Demirel, bölDerik ilçegenin cezaevisinde geçen çarne dönüştürüldüşamba gece yarığünü söyledi. Bir sı konulan sokaöğrencisinin mevğa çıkma yasağı, simlik işçilerle ildün saat 14.00’ten gili doktora tezi itibaren ikinci bir Prof. Dr. Sirman için ilçede buluemre kadar ikinci kez nan Boğaziçi Üniversiteuzatıldı. İlçede telefon, si Sosyoloji Bölümü öğreinternet ve elektriklerin tim üyesi Prof. Dr. Nükkesik olduğu belirtildi. het Sirman, yasak nedeHDP Diyarbakır Millet niyle ilçede mahsur kalvekili Çağlar Demirel, ya dı. Devreye HDP milletsaklarla sorunların çözü vekilleri girdi. Kaymalemeyeceğini halkın din kam ile yapılan görüşmelenmesi ve sorunun dinin ardından Sirmen dün yalog ve müzakere ile çö ilçeden çıkarıldı. l DİYARBAKIR/ DHA zülmesi gerektiğini söy M F Eski polise Sarraf’a hakaret davası ethullah Gülen’in ilk sırada yer aldığı 25 Aralık iddianamesinin şüphelileri arasında yer alan eski Başkomiser Mehmet Akif Üner hakkında Rıza Sarraf’ın şikâyeti üzerine “hakaret” suçundan dava açıldı. İddianamede, Üner’in 2014’te gözaltına alındığı, sağlık kontrolünden çıkışında “Rıza Sarraf soytarısına darbe yapan büro amiriyim. Suçlama, darbe. Mağdur da Sarraf soytarısı” dediği anlatıldı. İddianamede şüpheli Üner için 3 aydan 2 yıla kadar ceza istendi. l İSTANBUL/Cumhuriyet Rus uçakları yine Azez’i vurdu: 6 ölü Kilis’in karşısındaki Suriye’nin Azez ilçesinde dün de iddiaya göre Rus savaş uçakları bir yerleşim alanı ile TIR garajını hedef aldı. Hava saldırısında, hedef alınan yerleşim alanında 6 kişi ölürken, parktaki 3 TIR vuruldu. l DHA C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle