16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 28 Kasım 2015 biz Cumhuriyet’iz EDİTÖR: CAN DOKER TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ 14 Dündar’a ‘özgürlük’ ödülü Öncüler acı çeker ama yolu da onlar açar! Can, sevgili hocası, Hocamız Prof. Ünsal Oskay’ın 2009’da vefatında bir yazı kaleme aldı ve bu “akademik efsane”ye dair okul günlerinden anılarını paylaştı. Üç ders üst üste teneffüssüz dinlenen, sözü nefes olan Ünsal Hoca, bir derste piyasaya yenik düşmeyen “yabancılaşmamış” bir müzik ve hayat hayalinden bahsederken birden sözü Herman Melville’in Moby Dick’ine getirir. Kitaptan sayfalar okurken dökülen gözyaşlarını sağ elinin tersiyle silen Hoca, çenesinin titremesine de aldırmadan “İnsanoğlunun soylu direniş öyküsüdür bu” der ve devam eder: “Yenilen, sadece öncülerdir. Acı çekerler, ama yolu da onlar açarlar.” HHH İki gün önce arkadaşlarımız Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklanmasının özü, bu derste saklı. Can, Hoca’sının talebesidir!.. HHH Dündar ve Gül, önlerine devletin “sır” adı altında suç işlediğini kanıtlayan belgeler geldiğinde gazetecilik adına evrensel ölçekte ne öğrendilerse, ne bildilerse ve ne deneyimledilerse onun gereğini yaptılar. Her ikisi de bu yola insani, ahlaki, vicdani olarak yürek koyup çıktıklarında sonucun buralara varabileceğinin de bilincindeydiler. HHH MİT TIR’ları haberinin baskıya verileceği akşam gazetede, Can’ın yanındaydım. Olağanüstü hava, sezilmekteydi, Nedir diye sorduğumda da cevap netti. Ne yayımlanacağını da, sorumluluğu tamamen üstlendiğini de ve sonuçta “fincancı katırları”nın başına açabileceği işlerin iki gün önce Silivri’nin yolunu tutma sonucunu doğurabileceğini de söyledi. “Yüzde 99 nokta 9 mahpusluk var ucunda” dedi. Ne kadar yalnız olduğunun, yolda pek çok meslektaşı tarafından yalnız bırakılabileceğinin de bilincindeydi. O bilinçle “yenilecek öncü” olmayı göze alarak yola çıktı. Pırıl pırıl, yumuşacık ve müşfik gülümsemesiyle, “ismiyle müsemma” Erdem de yoluna karşıcı çıktı onun ve kol kola girip açıldılar!.. HHH Terör örgütüne üye olmamakla birlikte gizli belgeleri yayımlamak suretiyle ona yardım ve yataklık etmekle ve de uluslararası casusluk faaliyetiyle suçlanıyorlar. Sözü edilen terör örgütü “FETÖ”... Yıllarca Can ve Erdem’i suçlayanların al takke ver külah olduğu, “ne istedilerse verdikleri”, sonra da “Hay benim kafam, aldatılmışız” dedikleri bir oluşum... Can’ın da, Cumhuriyet bünyesindeki diğer bazı gazeteci arkadaşlarımızın da geçmişte mağduru oldukları bir oluşum. Bu mağduriyet söz konusu olurken bugün Can ve Erdem’i suçlayanların, onlardan şikâyetçi olup dava açanların o zaman onun arkasında durdukları bir oluşum. Güler misiniz, ağlar mısınız?! HHH Soru şu: Bu “terör” örgütü ne zaman kurulmuştur? Her terör örgütünün bir tarihi, kuruluş yılı, gelişme süreci var. Mesela PKK, 1978’de kuruldu. Peki, FETÖ, ne zaman kuruldu? Dün mü kuruldu? Birkaç yıl önce mi kuruldu?.. Yoksa, bu örgütün düzenlediği etkinliklerde onun liderine siyasetin en tepe noktasındaki ağızlarca methiyeler düzüldüğünde ve “Ne istediniz de vermedik” denilen zamanlarda mevcut muydu bu örgüt?! Eğer öyleyse teröre yardım ve yataklık konusunu, bunu esas kimin yaptığını bir kez daha düşünmek gerekmez mi? Ve son soru: Terör örgütüne yardım ve yataklık edip sonra da “Çok affedersiniz, aldatılmışız” deme lüksü dünyada kaç insana nasip olabilir?! HHH Casusluk faaliyeti suçlaması, daha da büyük bir trajikomik kepazelik... Hangi casus, sırrını dünyayla paylaşır acaba?! Bunlar, safsata. Esas olan, siyasi baskı ve karartma ameliyesini tam tekmil hayata geçirme yolunda, bir korku cumhuriyetini toplumun kılcal damarlarına kadar yaymada en uygun hedeflerden birine darbe indirme girişimi. Korkuyu “dağları bekler” olmaktan çıkarıp şehirlere, sokaklara, caddelere, meydanlara indirme girişimi. İktidara yakınlıkla, yandaşlıkla, yanaşmalıkla, yalancılıkla yol alanların psikolojik manipülasyonlarıyla toplumu suskunluğa, körsağırdilsizliğe sevk etme girişimi. Böylece de iktidara hâlâ muhalif durabilenleri de alabildiğine yalnızlaştırma girişimi. HHH Bu yolda başarılı olup olunmadığının bizim için hiç önemi yok. Mesele, hak bildiği yolda gaflete, yılgınlığa ve korkuya yenik düşmeden yalnız başına da olsa yürümesini bilmek... Can ve Erdem, yalnızlığı göze alarak “insanoğlunun soylu direniş öyküsü”nün bir parçası olmayı tercih ettiler. Acı çekme pahasına “yolun önünü açma”ya soyundular. Bir yerlerden ışıklı gülümsemesiyle Ünsal Hoca’nın “İşte benim öğrencilerim” diye ruhunu şad etmeyi tercih ettiler. ağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Bursa Şubesi, gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar’a Basın Özgürlüğü ödülü verdi. ÇGD’den yapılan açıklamada şöyle denildi: “Can Dündar, dün gece Cumhuriyet’in Ankara Temsilcisi Erdem Gül ile birlikte tutuklanıp Silivri zindanına kondu. Savunmasında şöyle demişti: “Eğer biz bu haber nedeniyle tutuklanır, yargılanır mahkum olursak, bu hem Türkiye’de Ç hem uluslararası kamuoyu önünde bir yalan haber yaptığımız iddiasıyla olmayacaktır. Bu devletin halkına yalan söylediğini belgelediğimiz için olacaktır ve bütün mahkeme sürecinde biz bu yalanı belgeleriyle ortaya koyacağız. “Memur değil, gazeteciyiz. Görevimiz, devletin kirli sırlarını saklamak değil, devlete rağmen halk adına hesap sormaktır.” İşte Erdoğan’ın yok dediği silahlar’ başlığıyla Cumhuriyet gazetesinde yayımladığı MİT TIR’larıyla ilgili yılın haberine imza atan Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar’ın basın ve ifade özgürlüğü için verdiği mücadelenin tüm gazetecilere örnek olmasını diliyoruz. Tehditlere boyun eğmeden, kapalı kapılar ardındaki gerçekleri bizlere aktaran Dündar’ın alacağı bu ödül, genç gazetecileri yüreklendirecektir.” Can Dündar Meslek örgütleri ayağa kalktı azetecilere Özgürlük Platformu (GÖP) üyeleri, gazetemiz genel yayın yönetmeni Can Dündar ve Ankara temsilicimiz Erdem Gül’ün tutuklanmasına sert tepki gösterdiler. Gazetemizin Şişli’deki binası önünde konuşan GÖP Dönem Sözcüsü Uğur Güç, “Türkiye basın tarihine dün kara bir leke daha sürüldü. Yıldıramayacaksınız. Bizler basın meslek örgütleri olarak bundan sonra haber hakkı ve basın özgürlüğü için daha fazla mücadele edeceğiz” dedi. G ‘Can yine yazacak’ TGC, TGS, DİSK Basınİş’in de aralarında bulunduğu 94 meslek örgütünün oluşturduğu GÖP üyeleri, “Durma haykır, özgür basın haktır”, “Can çıkacak yine yazacak” sloganlarıyla, tutuklama kararını protesto ettiler. GÖP adına basın açıklaması yapan dönem sözcüsü TGS Genel Başkanı Uğur Güç, Dündar ve Gül’ün yapıkları haber nedeniyle tutuklandıklarını ifade ederek, “Artık haber yapmak suç sayıldı. Türkiye’de dün Can Dündar ve Erdem Gül değil, gazetecilik tutuklandı. Basın özgürlüğü tutuklandı. Halkın haber alma özgürlüğü tutuklandı. Gerçekler tutuklandı” dedi. 94 basın örgütünün oluşturduğu Gazetecilere Özgürlük Platformu, Pazar günü Can Dündar ve Erdem Gül için Mecidiyeköy’deki Cevahir AVM önünden gazetemize saat 12.00’de bir protesto yürüyüşü düzenleyecek. Pazar günü tek ses azetecilere Özgürlük Platformu (GÖP), gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcimiz Erdem Gül’ün tutuklamasını protesto etmek için yarın saat 12:00’de Mecidiyeköy Cevahir Alışveriş Merkezi önünden, Şişli’deki gazetemiz binasına dayanışma yürüyüşü gerçekleştirecek. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), Türkiye Gazeteciler Sen ‘Haber yapmak da suç’ MİT TIR’larıyla ilgili haber çıktığı zaman “Onun yanına kalmayacak, bedelini ödeyecek’ diye tehditler savuran Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yargısının dün gereğini yaptığını belirten Güç, şöyle devam etti: “Yargının bağımsız olmadığını dün bir kez daha hem suçlayıcı sorularıyla hem de tutuklama kararı ile bir kez daha gösterdiler. Türkiye’de artık yeni bir dönem başladı. Basın özgürlüğünün olmadığı ülkemizde artık haber yapmak da suç oldu. Bu karar ile gazetecilere ya Tayyip Erdoğan’ın istediği gibi haber yapacaksınız ya da tutuklanmayı göze alacaksınız mesajı verildi.” Gazetecilik tarihinde böyle baskıların çok görüldüğünü dile getiren Güç, “Ama yılmadık, doğruları yazmaya, gerçekleri halka aktarmaya devam ettik. Yine gazetecilik yapacağız, yine gerçekleri halka aktaracağız. Can Dündar ve Erdem Gül özgürlüklerine kavuşana kadar sesimizi daha gür çıkaracağız” dedi. Öte yandan, İzmir Gazeteciler Cemiyeti (İGC) Başkanı Misket Dikmen, “Tüm dünyanın gözü önünde hukuk yok sayıldı, adalet ayaklar altına alındı, basın ve ifade özgürlüğü tutuklandı. Ülkemiz adına biz utanıyoruz” dedi. l İSTANBUL/ Cumhuriyet G Gazeteciler, Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklanmasını protesto etmek için yarın saat 12’de yürüyecek dikası (TGS), Türkiye Gazeteciler Federasyonu, Çağdaş Gazeteciler Derneği’nin de aralarında bulundu ğu 94 basın örgütünün oluşturduğu GÖP kitlesel bir yürüyüş ile Dündar ve Gül’e yapılan tutuklamaya karşı tek ses, tek yürek olacak. Saat 12.00’de Mecidiyeköy’deki AVM önünde bir araya gelecek basın meslek örgütü temsilcileri, gazetemiz binasına yürüyecek. Ardından grup, gazetemizin Şişli’deki binası önünde basın açıklaması yapacak. l İSTANBUL/ Cumhuriyet azetemiz Ankara temsilcisi Erdem Gül’ün başkentteki dostları, meslektaşları destek ve dayanışma dileklerini iletti. Yeni Şafak gazetesi yazarı Yaşar Taşkın Koç da, “Erdem’in asla Paralel Yapı veya benzeri bir oluşumun adamı olmayacağını adım gibi iyi biliyorum” diye yazdı. İşte Gül’ün meslektaşlarının mesajları: n Okan Konuralp: (Gazeteci dostu, CHP İletişim Koordinatörü): Erdem’in tutuklanışına ilişkin uzun uzadıya bir medya özgürlüğü ahkâmı kesmeye de gerek yoktur. Bilen bilir, Erdem Gül bir habere imza atmışsa, bir konu hakkında hükmünü masanın orta yerine koymuşsa, imzası da hükmü de doğrudur. Dostluğuna ermiş olmak benim için gururdur; o gururla çıkışını bekleyeceğim, bekleyeceğiz. Kendisinin, ustaca kullandığı Twitter’da paylaştığı “Kimse dinlemek anlamak istemez ama biz yine de söyleyelim. Herkesten önce gazetecinin ilk karşı çıkacağı şey savaştır” mesajındaki o yargıyı unutmadan. Erdem Gül’e Ankara’daki arkadaşlarından destek G Yeni Şafak yazarı Gül’e destek verdi n Sedat Bozkurt (Fox TV Ankara Temsilcisi): Erdem’i 30 yıldır tanırım. İyi ki tanışmışım. Gazetecilik yaptık. Eylemlere katıldık beraber. Hiç kavga etmedik. Hiç tartışmadık. İşinde gücünde, kendisi için kurguladığı dünyanın içindeydi. Haberi insanlığının önüne koyanlara taktığımız isim ‘zombi’ hiç olmadı. İnsan olarak kaldı. Beraber Milli Görüş hareketini izledik. AK Parti’yi kuranlar da en az benim kadar Erdem’in rafine bir gazeteci olduğunu, haberi namusu bellediğini ve buna kimseyi dokundurmayacağını çok iyi bilir. Ankara’nın en iyi gazetecilerinden birisidir. Hayata karşı boş değildir, politiktir ve bu alanda da iyi bir yoldaştır. Laf aramızda bi ‘En iyi gazetecilerden biri’ Erdem Gül raz içerde yatıp çok iyi kitaplar yazmasını istemiyor da değilim ama evde yalnızlığı hak etmeyen iki yaratık bekliyor onu. ‘En kötü’yü yaptılar’ n Deniz Zeyrek (Hürriyet Ankara temsilcisi): Erdem her şeyden önce iyi bir insan ve arkadaş benim için. Ayrıca iyi bir gazeteci. Solcu olduğu için ayrıca severim kendisini. Bu tür içeri düşmek gibi tehditlere çok da prim vermediği için zaman zaman şakalaştırdık. “En kötü ne yapabilirler, cezaevine atarlar, derdi. ‘En kötü’yü yaptılar. Ama üstesinden gelcektir. En kısa zamanda birlikte aynı masalarda, aynı sohbetleri tekrarlarız. Yeni Şafak gazetesi yazarı Yaşar Taşkın Koç, “Maruzatım var hâkim bey” başlıklı dünkü yazısında şu görüşleri dile getirdi: Erdem, yani şu anda İstanbul’da “siyasi ve askeri casusluk; gizli belgeleri açıklamak; terör örgütüne (üye olmasa veya bilerek yapmasa da) yardım” suçlarından hâkim karşısında olan Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Erdem Gül. Böyle işte okuyucu; yazımın gazeteye yollanma saati yaklaşıyor iyice ve ben sigara dumanı, tost yağının kokusu, başında kavak yelleri esen delikanlılıkgenç kızlıkla dopdolu Gazi Üniversitesi Basın Yayın Yüksekokulu’nun kendi yarı karanlık ama içi umutla ışıyan kantininde tanıdığım henüz 19 yaşındaki Giresunlu Erdem Gül arkadaşımın tutuklanıp tutuklanmayacağını bilmeden yazıyı bağlamak zorunda kalıyorum. Sonucu bilmiyorum. Hâkimin kararı ne olacak bilmiyorum. Ama gencecik bir adamken tanıdığım Erdem’in ne o gün ne orta yaşını artık geçtiği bu günlerde de asla Paralel Yapı veya benzeri bir oluşumun adamı olmayacağını adım gibi iyi biliyorum. nkara Temsilcimiz Erdem Gül’ün babası Ziya Gül, kendisinin de 12 Eylül döneminde 6 yıl cezaevinde kaldığını belirterek, “demokrasi kavgasında” başarılı olamadıklarını söyledi. Ziya Gül Gazetemizi ziyaret eden Ziya Gül, “Demokrasi sınırlarını genişletemedik. Bugünkü kuşakların sırtına yükledik” dedi. Yaşananların topluma gözdağı verme anlamı taşıdığını vurgulayan Gül, Ankara Büromuzda yaptığı açıklamada, “Basına gözdağı veriliyor. Sözün kar etmediği bir süreci yaşıyoruz. Gerçeklerin üzeri örtülüyor” diye konuştu. Ziya Gül, Erdem Gül’ün 6 yaşındaki oğlu Deniz ve 12 yaşındaki oğlu Sarp’ın yaşananlardan haberdar olmadığını söyledi. Gül’ün kayınpederi Hüseyin Işık da insanların beynini mahkum eden bir zihniyetin Türkiye’de varolduğunu söyledi. Yaşananların sorumluları için “sahte mal satan tüccar” benzetmesi yapan Işık, “Bir ülke 13 yıl yalanla yönetilebilir mi?” diye konuştu. l ANKARA/Cumhuriyet Baba Gül: Demokrasiyi geliştiremedik A C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle