28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 22 Kasım 2015 Rehineler Türkiye’de ali’nin başkenti Bamako’da silahlı saldırganların lüks bir otele yaptıkları baskın sonucu rehin aldığı 170 kişi arasında bulunan Türk Hava Yolları’nın (THY) 7 personelinden 6’sı dün yurda döndü. THY’de istasyon müdürlüğünde görevli 1 kişi ise kendi isteğiyle Bamako’da kaldı. THY’ye ait uçakla Mali’nin başkenti Bamako’dan dün saat 09.50’de İstanbul’a gelen THY personeli Atatürk Havalimanı VIP Salonu’nda THY Genel Müdürü Temel Kotil ve yetkililer tarafından karşılandı. Otelde saldırganlar tarafından rehin alınan ve güvenlik güçlerinin yaptığı operasyon sonucu kurtarılan THY personeli, gazetecilerin sorularını yanıtsız bırakırken, VIP salonu önünde bekleyen araçlarla havalimanından ayrıldılar. EDİTÖR: CAN DOKER haber 5 Mali’de rehin alınan 170 kişi arasında bulunan 7 THY personelinden 6’sı yurda döndü. İstanbul Atatürk Havalimanı’na inen personel, gazetecilerin sorularını yanıtsız bıraktı M Atatürk Havalimanı’na gelen 6 personeli karşılayanlar arasında Genel Müdür Temel Kotil de vardı. görevli arkadaşımız Türkiye’ye dönmek istemedi orada kaldı” dedi. Bir gazetecinin “Afrika’da birçok noktaya uçuyorsunuz bundan sonra ne gibi önlemler alacaksınız” sorusu üzerine Kotil, “Bu, önlemle halledebilecek bir konu değil. Bamako büyük bir şehir ve personelimizin konakladığı yer oradaki en büyük otel. Kimsenin aklına gelmeyeceği bir şey. Afrika’daki uçuşlarımız aynen devam ediyor” karşılığını verdi. Gazetecilerin, “Olay anında Dışişleri Bakanlığıy’la nasıl bir çalışma yürüttünüz” sorusuna ise Kotil, “Bizden ziyade bu devletimizin yaptığı bir iş oldu. Biz sadece izledik” şeklinde yanıtladı. lİSTANBUL / Cumhuriyet ‘Uçuşlarımız sürecek’ Vahşet sarmalında Türkler ve Kürtler... ayatı, siyaseti, barışı hiç sevmedik... Çocukları sevmedik, kadınları dışladık, hor gördük... Ölü çocukların, gençlerin bedenlerini çiğnedik, toplumu ötekileştirenlere alkış tuttuk hep... Umutlarımız kör gecelerin içindeydi, işçiler AVM inşaatlarında naylon çadırlarda uyurken... Onlar uyurken, cayır cayır yandı naylon çadırlar gözlerimizin önünde... Emekçilerin, üniversiteli gençlerin, işsizlerin, kadınların, erkeklerin hayatını kurtarmak için değil, onları öldürmek için uğraştık tüm gücümüzle. Kapı komşumuzu düşman belledik, cehaletin kör kuyusunda yaşayanlara kucak açtık, önümüze gelene boyun eğdirmek istedik. Başka insanların dinine, inancına karıştık, etnik milliyetçiliğin peşinden gitmeyi yeğledik... O kahpeliği göremedik, faili meçhulleri aydınlatmak istemedik. Öfkeyle, kinle, nefretle beslendik... Temel hak ve özgürlükleri elimizin tersiyle ittik, evrensel hukuku görmezden geldik... Rezidanslar dikerek uygarlaşacağımızı sandık, hayatı kutsayacağımız yerde “şehitler ölmez, vatan bölünmez” diye kendimizi avuttuk... Yoksul ailelerin evlatları vatana feda ediliyordu bu ülkede. Varsılların çocukları şehit düşmüyordu bedelli askerlik yaptıkları için... Bize sevgi, kardeşlik ters geliyor, kan ve vahşet sarmalı ivme kazanıyordu. Bize yollara mayın döşemek yakışıyor, Diyarbakır çarşısında karısıyla alışveriş yapan astsubayı, kızıyla çarşıya çıkan polisi öldürmek düşüyordu... Biz, bize benziyorduk... Terör azdıkça olan masum bölge halkına, Kürtlere oluyordu. Evlerinin duvarları yıkılmış kentler, acılı insanlar... HHH Ağlayanlar görüyorduk, ağıt yakanlar taziye çadırlarında, bir kasabanın dar sokaklarında tek katlı evlerde... Derin ve sessiz bir akşamın ya da sabahın ilk saatlerinde. Bembeyaz masalarda evrenin gökkuşağıyla buluştuğu o derin vadilerin eteklerinde, dağlarda, denize bakan yamaçlarda. Yitik canların gömüldüğü mezarlıklarda... Kocasinan Mezarlığı’nda ağlayan sen değil miydin hıçkıra hıçkıra! Mavi bir akşamın içinde miydik ne, Ali İsmail’in dövülerek öldürüldüğü gece Eskişehir’de... Bir pazar sabahı gökyüzünün gölgesinde polislerin tekmeleyerek yerlerde sürüklediği üniversiteli genç kız... Kırık acıları toplayan biz! Çalınan umutlarımız! Thiago De Mello’nun unuttuğumuz dizeleri... Hüzün! Acı! Gözyaşı! Dinle şimdi: “Bu yasaya göre yasaklanmıştır özgürlük sözcüğünü kullanmak, Ve sözlüklerden kaldırılacaktır. Bu yasanın yürürlüğe girmesiyle birlikte diri ve saydam bir şey olacaktır özgürlük... Ateş gibi, ırmak gibi, Bir buğday tanesi gibi ve insan yüreğine yerleşecektir.” Bir ağaç büyüyecektir akşamın yüreği üzerine... Çünkü sen anneydin, babaydın, sevgili, eş, çocuk... Buğulu aynaların, ölmüş alevlerin içinde yitirdiğin sevdiklerini arıyordun. Ağlıyordun! Hava toprak mı, barut mu kokuyor, anlamıyordun... Çocuklarımızın, askerimizin, polisimizin, etnik kimliğimiz, inancımız ne olursa olsun hepimizin, varoluşumuzun hukukunu aramıyordun... Sanıyordun ki, kana kan, intikam duygusu seni yeni baştan yaratacak... Kandırılıyordun! HHH İşçiyi, öğrenciyi tekmele, askerin, polisin haysiyetini çiğne, Kürt, Türk demeden, insanları vur, döv, ez... Dindarla dinciyi ayırt edemeyen bir kafa... Komşunla düşmanlık, tehdit, gözdağı... Çözüm süreci yerine çözümsüzlük! Haydi bir kez daha söyle “şehitler ölmez” diye. Görüyorsun ölüyor işte. Şehitler ve etkisiz hale getirilenler... Kara toprağın altında yatıyor birer birer... Daha çok kan, daha çok ölüm, daha çok acı... Canın bunu istiyor değil mi? H THY Genel Müdürü Temel Kotil ise basın mensuplarına yaptığı açıklamada, “Hepimize büyük geçmiş olsun. Bu olayın Türk Hava Yolları ile bir ilgisi yok. Bizim personelimiz o sırada otelde bulunuyordu. ‘Rehin’ diyorlar dı ama arkadaşlarımız otelde odasında bulunuyordu. Büyükelçimiz başta olmak üzere herkes konuyla çok ilgilendi. Bir uçak gönderdik bugün arkadaşlarımız geldi. Arkadaşlarımızı evlerine dinlenmeye gönderiyoruz. İstasyonda C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle