15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 10 Kasım 2015 yorum merika keşfedildi, Amerika’yı yeniden keşfe gerek yok!” gibilerden dilimize de girmiş bir tekerleme var… ABD, 191933 yılları arasında “prohibition (içki yasağı) dönemini” yaşadı. Alkol karşıtlarının baskısı ile ABD Senatosu alkolü içkileri yasaklayan anayasa değişikliğini kabul etti. 36 eyalet, 16 Ocak 1919’da tasarıyı onayladı. Başkan Voodrow Vilson veto ettiyse de içki yasağı ülke çapında 1920’de yürürlüğe girdi. Alkolün “yasadışı üretimi ve dağıtımı” yaygınlaştı. ABD’nin her köşesinde “speakeasy (sakin konuş)” denilen “gizli barlar” mantar gibi çoğalmaya başladı. Bir müşteri, bu barlara geldiğinde kapıyı çalıyor, ama içeriden açılmıyordu. Ancak müşteri “parolayı” söyleyince kilitli kapı, çevre kollanarak açılıyordu. Yalnızca New York’ta “speakeasy” barlarının sayısı 1922’de 5 binden 1927’de 30 bine çıkmıştı. Bu olay Şikago’da İtalyan Al Capone kökenli mafya babası, ünlü gangster Al Capone’un servet kazanmasına yol açmıştı. Bu arada, başta ABD olmak üzere, dünya tarihinin en kötü ekonomik bunalımı 192930 yıllarında yaşandı. 23 Mart 1933’te Başkan Franklin D. Roosevelt, alkollü içeceklerin üretilmesine, satılmasına izin veren yasayı onayınca yasak yürürlükten kalktı. HHH AKP hükümeti Sultan’ın emriyle alkollü içki üretim ve tüketimine önemli sınırlamalar getirdi. Tüketicileri cay 20 “A ar c A n e g z Ö Kavşak Zamanın ve ata’nın ruhu.. nümüzdeki yıllarda Atatürk’e nasıl ihanet edildiği, halkın nasıl kandırıldığı, iç ve dış menfaat grupları tarafından memleketin nasıl ziyan edildiği daha çok anlaşılacaktır. HHH Atatürk bütün imanıyla şöyle diyordu: “Arkadaşlar iktisadiyat demek her şey demektir. Yeni devletimizin, yeni hükümetimizin bütün programları, bütün esasları iktisadiyat programından çıkmalıdır. Çünkü her şey bunun içindedir.” HHH Atatürkçülük, tarihimizin ilk radikal ve rasyonel hareketidir. Buna ya inanılır, ya inanılmaz. Inanınca, bu inancı alev alev yaşatmak gerekir. Ama sade nutukla ve edebiyatla değil; fiiliyat ve tatbikatla.. Bugün Türkiye, Atatürk’ün yoğurduğu mayadan çok uzaklaşmıştır. Hz. Muhammed’in adını sayıklaya sayıklaya cami yerine kiliseye giden şaşkınlar gibi, Atatürk’ü dilimizden düşürmeden onunla taban tabana zıt bir davranış içindeyiz. HHH Elbette Atatürk, kurtardığı memleketin ve kurduğu cumhuriyetin devlet talancılığı şampiyonlarının eline düşmesini istemezdi. Atürkçülük aklın icabını yapmak demektir. Halk istismarcılığına karşı çıkmak demektir. Bu prensipleri, gayri meşru menfaatlar için çiğnediğimiz müddetçe Türkiye’nin ayakta durmasına imkân yoktur. Atatürk zannedildiği gibi bir moda değildir. Onun prensipleri, yerçekimi kanunu gibi devleti devlet yapan formüllerdi. Bu formüllerden bir tanesini kenara itmek Süleymaniye’nin kubbesindeki kilit taşını çıkarmak gibi bir şeydir; çökertir devleti. Başlarına yıkılacak kubbenin altında kalıp ezilmek istemeyenler, mutlaka bu kubbeyi tutacak olan kilit taşını yerine oturtacaklardır. Yaşamak için Atatürk’ün yolundan gitmeye mecburuz biz. Bu yolu ne kadar sapıtmışsak, dönüş de o kadar kuvvetli olacak. Bu dönüşün zorluğuna dayanamayanlar, sonunda yok olacaklardır. En akıllıca hareket bu yola bir an önce dönmektir. Çünkü geciktikçe, bu gecikmeye sebep olanlar büyük facialarla karşılaşabilirler. Şimdiye kadar bunun tersi olmadı. Atatürk’ü içten içe inkâra yeltenenler er geç mutlaka çarpıldılar. Bundan sonrakiler için de akıbet daha başka türlü olmaz. HHH Atatürk’ün büyüklüğü, eserlerinin büyüklüğüne dayanır. Tek ve büyük eseri Türkiye Cumhuriyeti’ni kurarken neler düşünmüş, neler yapmak istemiştir? Işte önemli olan kişisel yorumlara kaçmadan, Ata’yı temel felsefesinden davranışlarına uzayan çizgide gösterebilmektir. Kuvayı Milliye’nin ruhu doğrudan doğruya halkçılığa, çalışanların hak ve hukukuna, emperyalizm düşmanlığına dayanıyordu. Zamanla bu ruh söndürüldü. Ve halkın ferdi menfaatlar uğruna sömürülmesiyle nihayet Türkiye bugünkü durumlara geldi. HHH Yukarıdaki, yani.. Buraya kadar olan satırların hiçbirisi bendenize ait değil.. Elbette benzer düşünceleri, Cumhuriyet’te ve başka gazetelerde yeri geldiğinde veya 10 Kasım’larda kırk yılı aşkın süredir, yüzlerce defa naçizane ben de dile getirmeye çalıştım. Ama bu defa kendime istirahat vermek istedim. Elbette, bu köşenin boşluğunu, ancak o doldurabilir diye değil... “Nereden nereye!?” diyerek ve Çetin Altan’ın imzalayıp verdiği Atatürk’ün Sosyal Görüşleri (Dönem Yayınları – Ist.1965) adlı kitabından aldığım satırların yardımı ile.. Atatürk’ün ve zamanın ruhuna ithaf ederek.. Sorumlu aynaya Bak! dırmak bahanesi ile bütçe açıklarını kapatmak için alkollü içkilere halkın “Ömrümüzü Tüketen Vergi” dediği “Özel Tüketim Vergisi” artırıldıkça artırıldı. Bu siyasanın yanlışlığını yazan ya da söyleyen şu kişilerin öngörüleri dikkate alınmadı: 29 Ekim 2010 Milliyet: Geleneksel Alkollü İçki Üreticiler Derneği Başkanı Galip Yorgancıoğlu: “Yasadışı kaçak içki getirenler ile sahte içki üretenlere gün doğduğu muhakkak…” 3 Ocak 2014 Sözcü: Türkiye Esnaf ve Sanatkârları (TESK) Konfederasyonu Genel Başkanı Bendevi Palandöken: “Sigara ve alkol üzerinden alınan vergide enflasyonun üzerinde artış yapılması sigara kaçakçılığına ve sahte içki üretimine yol açar.” 30 Ocak 2014 Hürriyet Şükrü Kızılot: “Kayıt dışı alkollü içki ve sigara körüklenebilir.” 14 Haziran 2014 Sözcü: “Sahte içki HHH 7 Kasım: Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu: “Sahte içkiden 27 kişiyi kaybettik!” Kim kaybettirdi? Sorumlusu kim? Sorumlu için aynaya bakma zamanı geldi, geçti bile… Ekim sonundaki “sahte içki katliamından” sonra, son 4 günün gazete haberlerine göz atalım: 6 Kasım Aydınlık: Adana polisi, 1000 litre sahte içkiye kimyasal katkı ile viski rengi verildiğini saptadı. Aydınlık: İstanbul polisi Çekmeköy’de 332 şişe sahte rakı, 102 şişe sahte votka, çeşitli etiketler ve boş şişeler ele geçirdi. Vatan: İzmir polisi Karabağlar’da yüzlerce şişe sahte rakı, viski ve votkaya el koydu. 7 Kasım Sabah: Ankara polisi Bağlum’da 2 bin 500 adet sahte içki ve imalat malzemeleri, ayrıca 5 bin adet boş şişenin bulunduğu bir yeri bastı. 8 Kasım Milliyet: Antalya’da polis 560 sahte içkiye el koydu. Dört kişi tutuklandı. 8 Kasım Haber Türk: İzmir polisi sezonu açıldı.” Ö HaberTürk’ten. Bornova’da iki depoya baskın düzenledi, 596 şişe sahte votka ve viski ile tanklardaki 700 litre votka, 50 litre viski ortaya çıkarıldı. 9 Kasım Milliyet Vatan: Sahte ambulansta 27 bin kaçak sigara yakalandı. Gaflet… Dalâlet… Hıyanet… Aramızdan ayrılalı 77 yıl oldu. Gençliğe hitabındaki şu sözleri ile bugünleri de gören yüce bir bilge idi: “(…) Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. (…)” #10Kasım nasıl bir ChP mi? ılmaz Özdil’in 5 Kasım’da Sözcü’deki Guguk Kuşu yazısı CHP çevrelerinin içini de dışını da etkiledi. Örneğin Ahmet Hakan 7 Kasım’da “CHP içe kapanmamalı” görüşünü savundu. Özdil’in yazısını eleştiren diğer CHP çevrelerinin meseleye, “sığlaştırmadan, demagoji yapmadan bakarak” “sen şunu şunu diyorsun ama o mesele öyle değil böyledir” şeklinde, nesnel olarak yaklaşmaları gerekir. İşi ucuzlatarak, seviyeyi düşürerek yaklaşmak, CHP çevrelerine en büyük zararı verir. Bugüne kadar eleştirdikleri diğer çevrelerin durumuna düşmüş olurlar. Ahmet Hakan’ın dediği, CHP kapanmamalı, açılmalı görüşüne gelince, “açılmanın da ölçülerini, sınırlarını belirterek değerlendirmek gerekir”. Örneğin; Fransa ve Almanya’daki sosyal demokrat bir siyasal parti “tabanındaki örgütlenmelere bağlı olarak açılır”. Sendikalar burada esastır. Sendikal örgütler düğmeye basarak, kendilerine fazla yarar getirecek partiye arka çıkarlar. Uluslararası ilişkilerde ise dış politikada solcu olsun, sağcı olsun fark etmez; ulusal çıkarlar esastır. Ülkenin bütünlüğü mü? Fransa ve Almanya’da tartışma konusu bile olmaz. Sosyal demokrat, liberal, milliyetçi partiler, “esas renklerini, omurgalarını koruyarak açılabilirler”. Bir sosyal demokrat parti, biraz da liberal katayım, çeşitlendireyim demez. Dayandığı örgütlü tabanı tepki gösterir. Almanya’daki Sosyal Demokrat Parti, buradaki Müslümanlardan da oy alayım diye bir imamı aday yapmaz. Y 10 KASIM 2015 SaYI: 32906 Atatürk’ün cenazesi Atatürk’ün sevdiği şarkılar İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç AKIN ATALAY Nasıl mı? İcra Kurulu Başkanı Genel Yayın Yönetmeni CAN DÜNDAR Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven Haber Koordinatörleri Murat Sabuncu ayşe Yıldırım Başlangıç Yazıişleri Müdürleri Bülent Özdoğan Baydu Can Sorumlu Müdür abbas Yalçın Görsel Yönetmen hakan akarsu l Haber Reklam Tanıtım ve Halkla İlişkiler Genel Koordinatörü ayşe Cemal Reklam Genel Müdürü Özlem ayden Şalt Reklam Genel Müd. Yrd. nazende Körükçü Reklam Grup Koordinatörü hakan çankaya Rezervasyon Yönetmeni Onur Tunalı ON NUMARA BAŞSAĞLIĞI Çalışma arkadaşımız Olcay Büyüktaş’ın sevgili annesi 01, 04, 06, 07, 10, 12, 13, 16, 17, 23, 24, 27, 31, 38, 40, 46, 55, 67, 68, 71, 74 ve 77 10 BİLEN: 139 bin 938’er TL (2 kişi) 9 BİLEN: 2 bin 170’er TL 8 BİLEN: 105.45’er TL 7 BİLEN:19.60’ar TL 6 BİLEN: 3.60’ar TL HİÇBİR NUMARAYI DOĞRU TAHMİN EDEMEYEN: 3.15’er TL Merkezi Müdürü: aykut Küçükkaya l Dış Haberler: Pınar Ersoy l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Kültür Sanat: Evrim altuğ l Spor: arif Kızılyalın l Gece: ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Ahmet Rasim İzmir Temsilcisi: Serdar Kızık Halit Ziya Sok. No: 14 Çankaya 06550 Ankara Bulvarı 1352 S. 2/3 İzmir Tel: (0232) 441 12 20 Tel: (0312) 442 30 50 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, ali Sirmen, hikmet çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Mustafa Balbay, hakan Kara. Mali İşler Müdürü: Bülent Yener l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. Gonca Büyüktaş 9 Kasım 2015 Pazartesi günü vefat etmiştir. Cenazesi 10 Kasım 2015 Salı günü (bugün) Ümraniye Esenevler Mah. Rıza Hatun Camii’nde kılınacak öğle namazını müteakiben Karacaahmet Mezarlığı’na defnedilecektir. Merhumeye Allah’tan rahmet, arkadaşımıza, ailesine ve sevenlerine başsağlığı diliyoruz. Tabii ki CHP açılma konusunda tutucu olmamalı, Avrupa’daki çağdaş demokrasinin koşullarına uymalı. CHP’nin açılmasının sınırları şöyle düşünülemez mi? Cumhuriyet’in kuruluş devrimlerine ve felsefesine bağlı kalmak. Laikliği, kadınerkek eşitliğini, çağdaşlığı Avrupa tarzı demokraside aramak, aklı (ve bilimi) esas alan bir yaklaşım. Lozan’a sahip çıkmak; ülkeyi Sevr’e götürecek kapıların aralanmasına izin vermemek. Dış ilişkilerde, “karşılıklı çıkarları koruyan, dengeli bir ulusal politika izlemek”. Küresel güçlerin Ortadoğu’da (ve Türkiye’de) yürütmeye çalıştıkları, Türkiye’nin bütünlüğünü bozan politikalara karşı çıkmak. Türkiye’yi demokratikleşme ve çağdaşlaşma hedefinde, anılan sınırları aşmadan yürümek ve “açılmak”. Diğer bir deyişle açılıp saçılmadan, parçalanmadan, laikliği bozmadan açılmak. Esas sorun başka İstanbul Ankara İzmir İmsak 06.09 04.53 05.14 naMaZ VaKİTLErİ Güneş Öğle İkindi 07.38 12.55 15.33 06.20 11.40 14.20 06.40 12.02 14.46 Akşam 18.00 16.46 17.13 Yatsı 19.22 18.07 18.31 C Çalışanları CHP’nin tabanında Avrupa’da olduğu gibi sendikal sosyal ve siyasal örgütlenmeler yok. 61 Anayasası’nı devirip 12 Eylül Anayasası’nı getirenler Türkiye’nin “Avrupa tarzı demokratikleşmesinin” de önünü tıkadılar. Avrupa tarzı sendikal örgütlenmelerin yerine inanca (ve dine) dayalı örgütlenmeleri getirerek demokrasinin yolunu kapadılar. CHP’nin iç yapısındaki ve oy oranındaki olumsuzluklar bundan kaynaklanıyor. Yılmaz Özdil de Ahmet Hakan da bu bozuk Türkiye zemininde CHP’nin nasıl düzeltilebileceğini tartışma ve değerlendirme talihsizliğini yaşıyorlar. Zemin çürük olunca bina sağlam olmaz. Sistem iyileri hep dışlar. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle