27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 10 Kasım 2015 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: İLKNUR FİLİZ haber 13 kiye tarihinde dönüşüm olduğunu iki yıl önce iddia eden iktidar yandaşı kalemler şimdi başka yere bakıp ıslık çalmakla meşguller. Cezasızlıkla Mücadele Güçbirliği girişimi, “Cemal Temizöz suçsuz ise #21 insanı kim öldürdü” diye soruyor yayımladığı basın açıklamasında. İkinci dava, Askeri Casusluk davası. 79’u tutuklu, 357 kişinin yargılandığı davanın soruşturmasının 2010’da başladığı söylendi. Dava 2013’te açıldı. Hepsi tutuksuz olmak üzere, sanıkların yargılanması devam ediyor. Gelecek duruşma şubat ayında. Gülen Cemaati polis, yargıç ve bürokratlarının, Ergenekon, Balyoz, Odatv davalarında AKP iktidarıyla el ele, kol kola yürüttükleri siyasal tasfiye ve kendi kadrolarına ordu içinde alan açma operasyonunun son hamlesiydi bu dava. En pespayesiydi. İlk gözaltına almalar başladığında iddia ettiğimiz gibi, bir nebze inandırıcılığı yoktu. Ama cemaat medyasını bir kenara bırakalım, AKP medyasının hepsi bu davaya da o zaman dört elle sarıldı. En ufak bir şüphe, çekince dile getireni darbeci olmakla, devlete ihanetle suçladı AKP kalemşorları ve borazanları. Özellikle yakın tarihlerde ihtida etmiş olanlar. DAvuToğlu’nu ARAYIp KuTlADI, KEnARA çEKİlEcEK DİYE YoRuMlAnDI Gül’ün veda telefonu Haziran’dan 1 Kasım’a kadar AKP içinde ve dışındaki siyasi çevrelerde ne yapacağı en çok merak edilen isim 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül oldu. Tek başına iktidarın kaybedilmesinin ardından, partinin yeERDEM ni yönetici GÜl kadrosuyla anlaşmazlık yaşayan çoğunluğu üç dönemlik AKP’liler Gül’ün kapısını aşındırmaya başladı. Gül’e yönelik partisiyle bağları azalan AKP’lilerin bu ilgisi, özellikle 12 Eylül’deki kongre ile en üst düzeye çıktı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın parti yönetimine kesin olarak damgasını vurduğu belirtilen kongrenin ardından Gül de 1 Kasım sonrasını öngörerek arayıştaki AKP’lilerle bağını artırdı. 7 Gül’den gelen kutlama telefonu, Başbakan Davutoğlu ve çevresini rahatlatırken siyasi geleceklerini Gül üzerine kuranların kenara çekilerek umutlarını başka bahara ertelemelerine neden oldu. 5. parti Gül, siyasi geleceklerini kendisine bağlayanların çoğaldığı 1 Kasım seçimleri öncesinde, görüşmelerinde ve med yaya yaptığı açıklamalarda, AKP’nin kuruluş dönemi ilkelerinden uzaklaşmaya başladığı eleştirilerini dile getirdi. Dış politikaya yönelik eleştiriler de yönelten Gül, yaşananlar için “kayıp yıllar” ifadesini kullandı. Gül’ün bu net tanımı, kendisinden bir işaret bekleyenler için en net 1 Kasım sonrası mesajı olarak algılandı. Tam o sırada gündeme gelen “5. parti” tartışmalarıyla ilgili olarak Gül’le görüşenler, “Gül, bu partinin kurucusu ve yıllarca yöneten 2 isimden biri. Asla 5. parti işlerine girmez ama partinin kurucu ideallerinden sorun gördüğü için bir oy kaybı durumunda dışlanan partilileri de geri getirecek biçimde partiyi toplamak için aktif siyasete döner” değerlendirmelerini yaptı. Tarafların bu beklentileri içinde girilen 1 Kasım seçimlerinde çıkan sonuç, beklenmeyen ölçüde yüksek oy oranını getirince tüm koşullar değişti. Gül, ilk gün Twitter hesabından bir açıklama yaparak, “AKP’nin seçim başarısını kutladığını” belirtti. Ancak özellikle Davutoğlu cephesi, bu açıklamayı yeterli bulmadı. Başbakan’ın çevresinde Gül’ün bizzat telefonla ya da mesaj göndererek Davutoğlu’nu kutlaması gerektiği ifade edildi. Bu beklentide Gül’ün 10 Ekim’deki Ankara katliamı üzerine HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ı arayarak başsağlığı dilemesi üzerine yaşanan gerilim etkili oldu. Başbakan Davutoğlu, Gül’ün HDP’ye başsağlığı mesajını, “Sadece HDP’ye taziye dilemek, orada hayatını kaybeden bütün vatandaşları HDP ile özdeşleştirmek anlamına gelir. Büyük bir acı yaşadık. Türkiye’nin en büyük taziye evi Başbakanlık ofisi dir” sözleriyle eleştirdi. Gül de Davutoğlu’na, “Bugün öyle ki ölülerimize başsağlığı dilediğimizde bunu bile garipseyen bir ortam ortaya çıkıyor. Bu ortam içerisinde nasıl beraber yaşayacaksınız, nasıl uzun süre herkes birbiriyle beraber olacak” sözleriyle karşılık verdi. Yüzde 49 oy oranı, Davutoğlu’nun beklediği kutlama telefonunun gelmesini sağladı. Gül, önce Erdoğan’ı telefonla aradı. Ardından da Davutoğlu’nu arayarak seçim başarısı için kutladı. Gül de, Başbakanlık da, Cumhurbaşkanlığı da bu telefonu özel olarak kamuoyuna duyurmadı. Ancak telefon, parti içinde kulaktan kulağa yayıldı. Gül’ün telefonu Davutoğlu cephesinde farklı, parti içindeki muhalif isimlerde farklı sonuçlar yarattı. Başbakan cephesi, Gül’ün artık siyasi bir aktör olarak harekete geçemeyeceği sonucuyla rahatladı. Siyasi gelecekleri için Gül’e umut bağlayan AKP’liler ise bu umutlarını başka bahara ertelemek zorunda kaldı. Gül’e umutlarını bağlayan isimlerin yakın dönemde sessizce gelişmeleri izlemek için beklemeye geçecekleri, ardından Erdoğan’a değil, Davutoğlu’na yaklaşacakları da kulislerde dile getiriliyor. lANKARA Başsağlığı gerilimi Ve beklenen telefon Yargı görünümlü mafya içi hesaplaşma ürkiye’de geçmişte de ceza yargısı iktidardaki gücün istemlerine göre eğilip bükülürdü. Ama özerklik görünümünü biraz olsun koruma kaygısı da olurdu. Günümüzde ise yargıyla iktidar arasındaki göreli mesafe bütünüyle kayboldu. Bugün yargı, rüzgârın yönü değişince 180 derece (360 değil!) yön değiştiren bir icracı emirkomuta aygıtı görünümü sunuyor. İktidarın psikolojik harekât merkezinin hazırladığı senaryoların uygulayıcılığını sadakatle yapıyor. İktidar yandaşı medya da burada ya hınk deme görevini canla başla yerine getiriyor ya da iktidardan gelen işaretlerle yargıya kılavuzluk yapıyor. Son günlerin iki gelişmesi, iktidarın konjonktürel ittifakları ve ihtiyaçlarına bağlı olarak son derece elastik girişimlerde bulunan, kararlar alan ceza soruşturma ve yargılamalarına mükemmel örnek teşkil ediyor. T Bulvar komedisi Geçmişe sünger G20’den ortak yol beklenmiyor DUYGU GÜVENÇ Erdoğan denetim için gidiyor Cumhurbaşkanı Erdoğan, Antalya’da düzenlenecek G20 Liderler Zirvesi hazırlıklarını görmek için bugün Antalya’ya gidecek. Erdoğan, G20 bünyesindeki açılım gruplarının temsilcilerini dün Cumhurbaşkanlığı Sofrası’nda ağırladı.lDHA Birincisi, Temizöz ve Diğerleri Davası. Bu JİTEM davası, Cizre’de 19931995 yılları arasında tespit edilebilen 35 zorla kaybetme vakasından 21’inin keyfi infaz faillerini cezalandırmayı hedefliyordu. Sanıklar hakkında güçlü iddianameler hazırlanmıştı. Daha önce aynı dönemde Yüksekova’da, Mardin’de, Silopi’de insanlığa karşı suç işleme iddiasıyla haklarında dava açılan ve beraat eden subaylar gibi, Cemal Temizöz davası sanıklarının hepsi en sonunda beraat etti. Halbuki emekli Albay Temizöz hakkında savcılık daha önce 9 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 100 yıl hapis cezası talep ediyordu! Diyarbakır’da başlayan dava, Eskişehir’e nakledilince ve iktidarın Gülen Cemaati’yle kavgada, TSK’yi yanına alma stratejisi gündeme gelince, geçmişin üzerine sünger çekilmesi gerekti. Böylece en önemli JİTEM davasının üzeri alelacele örtüldü. Bu davanın Tür Şimdi devir döndü. Bütünüyle düzmece olduğu zaten belli olan bu davanın cemaat operatörleri bugünlerde tutuklanıyor. Diğer yandan Askeri Casusluk davası da devam ediyor! İktidar odaklı ceza yargısının hali bir bulvar komedisi sahnesine benziyor. Gülen Cemaati’nin sesini çıkarmaya devam edebilen medya organları, bu casusluk davası ortaya çıktığında Yeni Akit, Yeni Şafak, Sabah, Star, Akşam gazetelerinin attıkları “Casusluk çetesi PKK’ye bağlı!”, “Fuhuşla casusluğun hedefi hükümet, TSK, MİT!” manşetlerini hatırlatıyorlar. Diğer yandan Askeri Casusluk davasının bütünüyle düzmece olduğu konusuna hiç değinmeyip, yedikleri haltlar konusunda en ufak bir özeleştiri dile getirmeyip polis, yargıç ve bürokratlara yönelik soruşturmaları “paralel safsatasına sarılma” olarak sunuyorlar. Halbuki son aylarda açılan soruşturmalar arasında belki en tutarlısı Askeri Casusluk davası kumpası davasıdır. FETÖ davasının da kaderi büyük ihtimalle birkaç yıl sonra yukarıdaki davalara benzeyecek. Çünkü hukuk devletinin buharlaştığı yerde, ancak mafya içi hesap görme davaları görülür. Mafya içinde herkes herkesin suçunu bilir, ihtiyaca göre hesap görülür, o arada giden gider, sonra gene kol kola dolaşılır. Mafyalaşmış devletlerde de durum farklı değildir. Zirvenin gündeminde Suriye sorunu olacak ntalya’da, 1516 Kasım’da yapılacak G20 Zirvesi’nin gündeminde Suriye sorunu olacak. Ancak zirveden Suriye sorununun çözümü yönünde somut bir karar çıkması beklenmiyor. Suriye krizinde taraf olan ABD, Rusya, Suudi Arabistan, Fransa, İngiltere gibi ülkelerin devlet başkanları aynı mekânda buluşmaya hazırlansa da Suriye sorununun çözümü için özel olarak bir araya gelmeyi planlamıyor. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da, dün düzenlediği basın toplantısında “Antalya’da Suriye meselesini çözeceğiz diye kimse bir beklentiye girmesin” dedi. Erdoğan’ın Obama ve Putin başta olmak üzere çok sayıda liderle görüşmesi bekle A Kalın, basın toplantısı düzenledi. nirken, liderler için resepsiyon verecek Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun herhangi bir ikili temasının olmayacağı öğrenildi. Program netleşmedi Cumhurbaşkanı’nın, G20’de ‘terörizm ve mülteci’ konulu toplantıyı özel olarak istediğinin açıklanmasının ardından dün Cumhuriyet, bu gündemle bir toplantıya bazı üyelerin karşı çıktığını yaz mıştı. Kalın, G20’nin ardından yayımlanacak bildirgelerde “Göç ve terör meselesi”nin yer alacağını belirtti. Ancak Rusya ve Çin’in de üye olduğu G20’de Türkiye’yi tatmin edecek bir sonuç çıkması beklenmiyor. Dışişleri Bakanlığı ise gazetemizde yer alan bu haberi yalanladı ama G20 Zirvesi’nin programı halen yayımlanmadı. Dışişleri, “Gündem bir süre önce belirlenmiş ve katılımcı ülkelerle paylaşılmıştır. Cumhurbaşkanımızın önerisiyle terörizm ve mülteci krizi konuları da gündeme dahil edilmiştir. Bu konuların gündeme dahil edilmesi hususunda G20 ülkelerinden herhangi bir itiraz ve çekince gelmemiş, Türkiye tarafından hazırlanan gündem ve program memnuniyetle karşılanmıştır” dedi. l ANKARA KuRTulMuŞ: ÖncE SİlAhlAR GÖMÜlSÜn T ürkiye’de ilk defa kurulan Geçici Bakanlar Kurulu dün, Başbakan Davutoğlu başkanlığında son kez toplandı. Seçim hükümetinin sözcüsü Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, toplantı sonrası çözüm sürecinde HDP ve İmralı’nın bundan sonra muhatap alınıp alınmayacağı sorusuna, “Devletin meşru güçleri dışında hiçbir kimsenin eline silah almaması ilk şarttır. Bundan sonra bütün vatandaşların sahip çıktığı, barış, milli birlik ve kardeşlik sü reci bütün yönleri ile ortaya konulacaktır” yanıtını verdi. Cerablus’ta IŞİD’e karşı operasyon hazırlığı iddiaları ile ilgili olarak Kurtulmuş, IŞİD’e karşı mücadelenin de süreceğini söyledi. l ANKARA / Cumhuriyet Eşi Seçil Şen’in tedavisi yoğun bakımda sürüyor. Kenan Şen ile kızı dün düzenlenen törenin ardından toprağa verildi. Erzurum’dan İzmir’e tayini çıkan ancak bir süre sonra emeklilik dilekçesi veren Milli İstihbarat Teşkilatı’nda (MİT) görevli Kenan Şen, 10 gün önce Gemlik ilçesindeki kayınpederi Osman Sever’in evine geldi. Şen, dün MİT’çi cinnet getirdi saat 02.00 sıralarında beylik tabancasıyla önce eşi Seçil Şen’in, ardından kızı Eda Şen’in başlarına birer el ateş etti. Daha sonra eşi ve kızının yanına uzanan Kenan Şen aynı silahı başına dayayıp ateşledi. Silah sesi üzerine uyanan Osman Sever durumu polise ve sağlık ekiplerine bildirdi. 10 yaşındaki kızı ve Kenan Şen yaşamını yitirirken eşi ağır yaralandı. Kenan Şen’in olaydan önce yakınlarına, “Bu depresyon beni bitirdi” dediği belirtildi. l BURSA C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle